163 90 1MB
Turkish Pages 58 Year 2018
DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI TEMEL BİLİMLER
KLİNİK BİLİMLER 1 - 42 : Dahiliye
1 - 14
: Anatomi
15 - 22
: Histoloji Embriyoloji
23 - 32
: Fizyoloji
33 - 54
: Biyokimya
73 - 108 : Genel Cerrahi
55 - 76
: Mikrobiyoloji
77 - 98
: Patoloji
109 - 120: Kadın Doğum
(Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar) 43 - 72 : Pediatri
M
(Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar)
99 - 120 : Farmakoloji
9
B
39
A
10
D
40
C
11
E
41
A
SE
2. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI
12
C
42
13
E
14
TEMEL BİLİMLER 1
A
31
D
2
C
32
B
3
D
33
D
4
C
34
B
5
E
35
C
6
C
36
A
7
A
37
B
8
A
38
D
KLİNİK BİLİMLER
61
D
91
B
1
C
31
A
61
B
91
62
E
92
D
2
C
32
C
62
E
92
A E
63
E
93
B
3
D
33
D
63
D
93
D
64
E
94
C
4
E
34
C
64
D
94
C
65
D
95
E
5
E
35
B
65
B
95
E
66
D
96
B
6
C
36
C
66
C
96
A
67
E
97
C
7
D
37
D
67
E
97
C
68
B
98
D
8
D
38
C
68
A
98
D
E
99
A
9
C
39
A
69
A
99
B
70
D
100
D
10
A
40
C
70
E
100
B
71
E
101
E
11
E
41
B
71
A
101
B
E
72
A
102
B
12
B
42
B
72
B
102
B
43
C
73
C
103
A
13
C
43
A
73
A
103
B
B
44
B
74
D
104
B
14
E
44
E
74
D
104
E
15
B
45
E
75
E
105
E
15
A
45
D
75
A
105
C
16
A
46
C
76
C
106
C
16
D
46
B
76
A
106
A
17
C
47
E
77
E
107
B
17
E
47
C
77
B
107
D
18
D
48
C
78
D
108
D
18
A
48
B
78
B
108
C
19
E
49
C
79
E
109
D
19
B
49
C
79
D
109
D
20
A
50
D
80
B
110
E
20
D
50
A
80
B
110
C
21
B
51
A
81
C
111
C
21
A
51
C
81
E
111
D
22
D
52
D
82
A
112
A
22
E
52
A
82
D
112
D
23
D
53
A
83
B
113
D
23
E
53
A
83
D
113
A
24
E
54
D
84
C
114
C
24
B
54
D
84
C
114
D
25
A
55
E
85
A
115
A
25
D
55
D
85
D
115
C
26
D
56
A
86
A
116
B
26
A
56
C
86
C
116
B
27
E
57
D
87
D
117
C
27
A
57
E
87
A
117
C
28
C
58
D
88
E
118
E
28
D
58
B
88
E
118
A
29
D
59
D
89
E
119
D
29
C
59
B
89
D
119
B
30
B
60
A
90
A
120
C
30
B
60
A
90
B
120
D
TU
69
Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz.
Temel Bilimler / T 44 - 2
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1.
Aşağıdakilerden hangisi fossa cranii posterior’da yer
3–D
almaz?
-
M. tensor fascia lata: Uyluğa abduksiyon + fleksiyon, bacağa ekstansiyon (n. gluteus superior)
A) Canalis pterygoideus B) Canalis nervi hypoglossi C) Foramen jugulare
M. semitendinosus: Uyluğa ekstansiyon, bacağa fleksiyon
-
D) Canalis condylaris
(N. tibialis)
E) Meatus acusticus internus 1–A Canalis pterygoideus, fossa cranii media ile fossa pterygopalatina arasında bağlantı sağlar ve sfenoid kemik oluşumların-
-
M. gracilis: Uyluğa fleksiyon ve adduksiyon, bacağa fleksiyon ve iç rotasyon (N. obturatorius)
-
M. gluteus maximus: Uyluğa ekstansiyon, bacağa ise tractus
-
petrosus porfundus geçer. Kanala vidius kanalı da denir.
M
iliotibialis’i gererek hirekstansiyon yaptırır (N. gluteus inferior)
dandır. İçinden nervus petrosus major superficialis ve nervus
M. rectus femoris: Uyluğa fleksiyon, bacağa ekstansiyon yaptırır (N. femoralis)
Diğer oluşumlar fossa cranii posterior oluşumlarıdır.
4.
Omuz ekleminde en sık tendiniti görülen ve abduksiyo-
SE
nu başlatan kas aşağıdakilerden hangisidir? A) M. deltoideus B) M. biceps brachii caput longum C) M. supraspinatus D) M. trapezius E) M. serratus anterior
4–C
TU
M. supraspinatus omuz ekleminin abduksiyonunu başlatan kastır, rotator kılıf kaslarından birisidir, tendonu acromion ile eklem kapsülü arasından geçtiği için sıkışabilir (impingement sendromu) ve tendiniti çok sık görülür.
2.
Articulatio subtalaris (talocalcanea) hangi tip sinovyal eklemdir? A) Ginglymus
B) Trochoid
C) Plana
D) Bicondylar
5.
Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri nervus medianus tarafından innerve edilmez? I. M. flexor pollicis brevis caput profunda
E) Selllar
II. M. flexor pollicis brevis caput superficialis
2–C
III. M. pronator quadratus
Talus ve calcaneus arasında yer alan art. subtalaris synovial
IV. M. palmaris brevis
– plana grubu tam oynar eklemdir, ayağın inversiyon ve ever-
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve III
D) II ve IV
siyon hareketlerini sağlar. 3.
E) I ve IV
Hem uyluğa hem de bacağa ekstansiyon yaptıran kas
5–E
aşağıdakilerden hangisidir?
Fleksor pollicis brevis kasının derin başını ve m. palmaris brevis’i nervus ulnaris innerve eder.
A) M. tensor fascia lata B) M. semitendinosus C) M. gracilis
D) M. gluteus maximus
Diğer kasların ise siniri nervus medianus’tur.
E) M. rectus femoris
www.tusem.com.tr
2
Temel Bilimler / T 44 - 2
6.
Aşağıdakilerden hangisi mediastinum medium (orta
Truncus pulmonales
mediasten) oluşumlarından birisidir?
Aa. pulmonales (başlangıcı)
A) Özefagus
B) N. vagus
Vv. pulmonales (sonu)
C) N. phrenicus
D) A. thoracica interna
Aorta ascendens
E) Vena azygos
Bronchus principalis
6–C
N. phrenicus’lar***
Nervus phrenicus, hem üst hem orta mediasten oluşumudur. Özefagus, nervus vagus’lar hem üst hem arka mediasntende yer alırlar. A. thoracica interna is hem üst hem ön mediastinal kaviteden geçer. Vena azygos, hem arka hem üst mediasten oluşumlarındandır. MEDİASTİNUM MEDİASTİNUM SUPERİUS: • N. phrenicus’lar • A.v. thoracica interna • N. vagus’lar • Thymus • A.v. intercostalis anterior • Özofagus • Trachea • Nn. intercostales • Ductus thoracicus • Vena cava superior • A.v. intercostalis posterior • Arcus aortae ve dallarının • Spinal sinirler, başlangıcı*** ganglionlar ve Truncus • N. laryngeus recurrens symphaticus’dan köken alan kitleler sinistra***
Plexus cardiacus’lar C) MEDIASTINUM POSTERIUS: Aorta descendens (thoracica)
M
Özofagus***
N. vagus (dexter et sinister)*** Ductus thoracicus
V. azygos et hemiazygos
A.v. intercostales posteriores
SE
Nn. intercostales
Spinal sinirler, ganglionlar ve truncus symphaticus’dan köken alan kitleler
• Hem üst hem ön mediasten: A.v.thoracica interna • Hem üst hem orta mediasten: V.cava superior ve n.phrenicus
• Hem üst hem arka mediasten: Özofagus, n.vagus, spinal sinir kökleri ve ganglionları ve truncus symphaticus
Ön mediastinal kitle: timusun kendisi veya timoma, teratom,
TU
Morgagni hernisi, T hücreli lenfoma, tiroid kitleleri... Arka mediastinal kitle: öncelikle nörojenik tümörler düşünülür. (teratomlar daha çok arka mediasteni severler ancak ön mediastende de görülebilirler. 7.
Trigonum fibrosum sinistrum aşağıdaki yapılardan
MEDİASTİNUM İNFERİUS:
hangileri arasındadır?
A) MEDIASTINUM ANTERIUS:
A) Mitral kapak ile aort kapaklaının fibröz halkaları arasında
A.v. thoracica interna
B) Mitral kapak, pulmoner kapak ve triküspit kapağın
A.v. intercostales ant.
fibröz halkaları arasında
Nn. intercostales
C) Mitral kapak, aort kapağı ve triküspit kapağın fibröz
B) MEDIASTINUM MEDIUS:
halkaları arasında
Kalp
D) Mitral kapak ile triküspit kapakların fibröz halkaları
Visseral ve parietal perikard
arasında
V. cava superior (sonu)
E) Aort kapağı ile triküspit kapakların fibröz halkaları
V. cava inferior (sonu)
arasında
3
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
7–A
9.
Trigonum fibrosum sisnistrum: Aort ve mitral kapakların fibröz kıkırdak halkaları arasında;
Aşağıdaki oluşumlardan hangisi veya hangileri “gubernaculum” artığıdır? I. Ligamentum scroti II. Ligamentum inguinale
Trigonum fibrosum dextrum: Aort – mitral ve triküspit kapakların fibröz halkaları arasındadır.
III. Ligamentum teres uteri IV. Ligamentum latum uteri V. Ligamentum ovarii proprium A) II ve IV
B) I – III – V
C) I – III – IV
D) III- IV
M
E) III – V 9–B
SE
Gubernaculum artığı, erkekte testisi skrotum derisine sabitleyen ligamentum scroti; kadında se ligamentum teres uteri ve ligamentum ovarii proprium adlı bağlardır.
10. Otonom sinir sisteminin sempatik bölümüne ait çekirdekler, medulla spinalis’in hangi segmentlerinde yer alır? A) C1 – C4 B) T1 – T4
C) L1 – L4 D) T1 – L2
E) S2 – S4
TU
10 – D
8.
Medulla spinalis’in T1 – L2 segmentlerinde yer alan columna lateralis’i oluşturan çekirdekler sempatik; S2 – S4 segmentelerinde yer alan columna lateralis’i oluşturan çekirdekler ise parasempatik fonksiyonludur.
Orta kulak operasyonu sonrasında operasyon tarafında göz, burun ve damakta kuruluk yakınmaları başlayan hastada hangisinin yaralanmış olduğu düşünülmelidir? A) N. petrosus major superficialis
B) N. petrosus minor superficialis C) N. petrosus profundus D) Chorda tympani
E) Nervus tympanicus
11. Aşağıdakilerden hangisi arteria ophthalmica’nın dalı değildir?
8–A
Nervus petrosus major superficialis, nervus facialis’in ilk dalıdır ve parasempatiktir. Kesilirse sadece lezyon tarafında gözburun ve damak kuruluğu görülür.
A) A. dorsalis nasi B) A. ethmoidalis anterior
N. petrosus minör superficialis ise N. IX’un parasempatik dalıdır, parotise sekresyon emri verir.
C) A. ethmoidalis posterior
N. petrosus profundus ise sempatiktir.
E) A. angularis
www.tusem.com.tr
D) A. supratorbitalis
4
Temel Bilimler / T 44 - 2
11 – E
13 – E
A. angularis, facial arterin terminal dalıdır, burun derisinin lateralini besler ve ophthalmic arter ile orbita üst iç köşesinde anastomoz yapar. Diğerleri ophthalmic arterin dalıdır.
Corpus callosum’un bölümleri önden arkaya: Rostrum, genu, truncus, splenium’dur. Cingulum ise gyrus cinguli’ye ait assoisasyon yollarından bir kısmının adıdır.
A. lacrimalis
-
A. supraorbitalis
-
A. ethmoidalis anteror et posterior
-
Aa. palpebrales mediales
-
A. supratrochlearis
-
A. dorsalis nasi
-
A. centralis retina
-
Aa. ciliares…, aa. musculares…, aa. conjunctivales anteriores, aa. episclerales…
14. Miksturasyonun sonunda devreye girerek penil üretrada kalan idrarın atılmasını sağlayan, aynı zamanda ejakülasyonda da ejakulatın atılması için istemsiz olarak çalışan kas aşağıdakilerden hangisidir?
SE
-
M
Arteri ophthalmica’nın başlıca dalları:
A) M. ischiocavernosus B) M. bulbospongiosus C) M. puborectalis
D) M. levator prostate
E) M. pubococygeus
14 – B
M. bulbospiongiosus, erkekte hem miksturasyon hem de ejakulasyonda çalışan penil üretrayı sağan kastır. Kadında ise vestibulum vagina’yı destekler, vaginismus’dan sorumlu kastır.
TU
12. Erb-Duchenne tipi felçlere yol açan brakial pleksus zedelenmelerinde, hasarlanan sinirler medulla spinalisin hangi segmentlerinden köken alır? A) C1-C2
B) C3-C4
C) C5-C6
D) T1-T4
15. Doğum sonrası puberteye kadar oosit gelişimini baskılayan “oosit olgunlaşmasını inhibe edici faktör” nereden salgılanır?
E) T7-T8
Erb Duchenne, truncus superior (C5 – C6 (C7)) yaralanmasıdır.
C) Truncus
D) Splenium
C) Fibroblast
D) Fallop tüp epiteli
15 – B Yeni doğan kız çocuğunda sadece • Primordial follikül ve • İçinde primer oosit bulunur.
13. Aşağıdakilerden hangisi corpus callosum’un bölümleri arasında yer almaz? B) Genu
B) Follikül epitel hücresi
E) Peg hücresi
12 – C
A) Rostrum
A) Teka hücresi
Bu oositlerin hepsi birinci mayozun profaz evresinde kalmıştır ve puberteye kadar birinci mayozu tamamlamazlar. Bir çeşit istirahat dönemi olan bu evreye diploten dönem adı verilir. Puberteye kadar diploten dönemde kalınmasının nedeni follikül epitelyum hücrelerinden salgılanan oosit olgunlaşmasını inhibe edici madde (OMI)’dir.
E) Cingulum
5
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
• Parapitozis: Büyüme faktörü reseptörü (İGF-1 reseptörü) tarafından uyarılan non-apopitotik hücre ölümüdür. Bu sürece kaspazlar değil, mitojen-aktive edilmiş kinazlar (MAPK) aracılık eder. Hücre sitoplazmasında çok sayıda büyük vakuol oluşur ve mitokondriyal şişme meydana gelir.
16. Gebeliğin birinci haftasında blastokistin uterusa ilk tutunmasını sağlayan adezyon molekülü aşağıdakilerden hangisidir? A) Selektin
B) Kadherin
C) Desmokolin
D) Desmoglein
• Piropitozis: Yoğun yangıya neden olan mikroorganizmaların enfeksiyonu sonucunda olur. Kaspaz-1 enzimi tarafından gerçekleştirilir.
E) İntegrin 16 – A Gebeliğin birinci haftasında uterusa tutunan (implante olan) yapı blastokisttir. Blastokistin uterus epiteline ilk tutunması trofoblastlar üzerindeki selektin ile olmaktadır. Blastokistin uterus duvarına daha kuvvetli tutunmasında (adezyon) integrin-laminin çifti rol oynarken, uterus duvarı içine migrasyonda integrin-fibronektin rol oynar.
M
• Nekropitozis: Kaspaz-bağımsız hücre ölümüdür. TNF reseptörleri (ölüm reseptörleri) ve FAS sinyal yolağı aktivasyonu ile başlar. Morfolojik özellikleri düzenlenmemiş nekrotik ölüm ile aynıdır.
19. Aşağıdakilerden hangisi epiteloid dokulardan biri değildir?
17. Mitoz ile bölünebilen bir hücrenin döngüsünü kontrol eden protein aşağıdakilerden hangisidir? C) Siklin E) Prestin 17 – C
A) Testis Leydig hücreleri
B) Aktivin
SE
A) Neksin
B) Böbrek üstü bezi parankimi
D) Nükleostemin
C) Hipofiz ön lobu D) Timus epitelyoretiküler hücreleri
E) Dalağın kırmızı pulpası
Mitoz bölünme ve öncesindeki interfaz dönemine beraberce hücre döngüsü adı verilir. İnterfazdaki G1, S ve G2 dönemi ile mitozdaki profaz, metafaz, anafaz ve telofaz dönemleri beraberce bu döngüyü oluşturur (İ P M A T). Kas ve sinir hücresi gibi bölünmeyen hücreler ise G0 evresinde kabul edilirler.
19 – E
Diğer özellikleri epitel tanımına uymakla birlikte, serbest yüzeyleri olmayan dokulara epiteloid doku denir. • Testisteki Leydig hücreleri
Hücre döngüsünün kontrolü siklin (cyclin) denen proteinler tarafından yapılır.
TU
• Ovaryumdaki lutein hücreler • Pankreas Langerhans adacıkları • Böbrek üstü bez parankimi
18. IGF-1 reseptörünün aracılık ettiği ve hücre içinde büyük vakuollerin oluşumu ile karakterize hücre ölümü aşağıdakilerden hangisidir? A) Otofaji
B) Mitotoik katastrof
C) Piropitozis
D) Parapitozis
• Hipofiz ön lobu • Timus epitelyoretiküler hücreleri
E) Nekropitozis
20. Yara iyileşmesi sırasında yeni kapiller oluşumundan sorumlu bağ dokusu hücresi aşağıdakilerden hangisidir?
18 – D Hücre ölüm şekilleri:
A) Perisit
• Otofaji: Hücreler kendi bileşenlerini lizozomal yıkım yoluyla yenilerler. Süreç düz endoplamik retikulumun sindirilecek hücre bölümünü çevrelemesi yani otofagozom oluşturulması ile başlar.
B) Fibroblast C) Düz kas hücresi D) Retiküler hücre
• Mitotoik katastrof: Mitoz sırasında oluşan hücre ölümü tipidir. Hücre bölünmesi sırasında kontrol noktalarında aksaklık saptanması hücreyi apopitoza yönlendirir. www.tusem.com.tr
E) Myosit
6
Temel Bilimler / T 44 - 2
20 – A
22 – D
M
Yetişkin kök hücreleri (mezenkimal kök hücre-perisitler, Rouget) çok yönlü hücrelerdir. Gevşek bağ dokusunda bulunurlar. Mezenkimal kök hücre-perisitlerin bulunduğu bir başka yer perivasküler alanlardır. Kapillerler ve venüllerin çevresinde bulunurlar. Aktin, miyozin ve tropomiyozin içeren bu hücrelerin kasılma yetenekleri vardır. Bu hücreler uygun ortam oluştuğunda osteoblastlar, adipositler, kondrositler, düz kas, endotel hücresi gibi birçok hücreye farklılaşabilirler. Yara iyileşmesinde, yeni kan damarlarının oluşumunda önemli hücrelerdir. Yara iyileşmesi sırasında yeni kapillerleri oluştururlar.
Hipokampusta Schaffer kollaterali olarak bilinen yapıda glutamata bağlı uzun süreli güçlenme (LTP) şekildeki gibi oluşmaktadır. Magnezyum NMDA reseptörünü blok ettiği için ilk olarak AMPA reseptöründen giren sodyum hücreyi depolarize eder. Bu depolarizasyon sonucunda magnezyumun inhibitör etkisi ortadan kalkar ve NMDA reseptör açılır. NMDA reseptörü kalsiyuma da geçirgen olan bir katyon kanalıdır. Buradan giren kalsiyum kalmoduline bağlanarak kinazların aktive olmasına neden olur. Bunun sonucunda membrandaki AMPA reseptör sayısı ve iyon geçirgenliği artar. Postsinaptik hücrede bu olaylar sırasında oluşan nitrik oksit presinaptik nücreye geçerek glutamat salgısını arttırır.
A) Timus B) Beyaz yağ dokusu C) Epididim D) Serebellum E) Tükrük bezi 21 – B
SE
21. Işık mikroskobunda taşlı yüzük görünümü hangi dokuda izlenir?
TU
Beyaz yağ dokusu unilokuler yağ dokusu olarak da bilinir. Tek bir büyük lipid damlacığına sahip adipositlerden oluştuğu için bu isim verilmiştir. Çekirdek bir kenara itildiği için taşlı yüzük görünümü oluşmuştur.
22. Hipokampusta bellek oluşumunun mekanizmalarından biri olan “uzun süreli güçlenme (LTP)” oluşumu sırasında aşağıdakilerden hangileri rol oynar?
23. Kalp kası hücresinde aksiyon potansiyeli sırasında oluşan iyon geçişlerinde aşağıdakilerden hangisinin rolü yoktur?
I. Glutamat
II. Nitrik oksit
III. Kainat reseptörü
A) Hızlı sodyum kanalları
A) Yalnız I
B) Potasyum kanalları
B) Yalnız II
C) L-tipi kalsiyum kanalı
C) Yalnız III
D) T-tipi kalsiyum kanalı
D) I ve II
E) Sodyum-potasyum pompası
E) I, II ve III
7
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
25. Kalp kasında interkale disklerin hemotoksilen-eozin ile boyanmasını sağlayan temel yapı hangisidir?
23 – D
A) Fascia adherens
B) Gap junction
C) Zonula ocludens
D) Desmozom
E) Fokal adezyonlar
SE
M
25 – A
Kalp kasının iskelet kasından en önemli farklarından biri hücreleri birbirine bağlayan interkale disklerdir. Disklerde 3 bağlantı yapısı bulunur: • Fascia adherens: Diskin enine (transvers) bölümlerindeki özelleşmiş hücre membranıdır. Aktin flamentleri için tutunma noktası olarak görevlidir. İnterkale disklerin H&E ile boyanmasını sağlayan yapıdır.
Yukarıda görüldüğü gibi bazı aksiyon potansiyellerinde depolarizasyon ve sonrasında plato görülür. Platolu aksiyon potansiyelinin oluşumunda voltaj kapılı sodyum (hızlı kanallar) ve potasyum kanallarına ek olarak, yavaş kanallar olarak da bilinen voltaj kapılı kalsiyum kanalları L-tip kalsiyum kanalları) rol oynamaktadır. Aksiyon potansiyeli sırasında yerleri değişen iyonlar pompalar aracılığı ile ilk durumlarına döner.
TU
• Desmosomlar: Kalp kasılması sırasında kalp kası hücrelerinin bir arada kalmalarını sağlarlar. Hem transvers hem de longitudinal (lateral) kısımlarda bulunur. • Gap junctionlar (neksus): Uyarıların hücreler arasında kolayca geçebileceği düşük dirençli yapılardır. Kalp kası hücrelerinin uyum içinde eş zamanlı çalışması için çok önemlidir. Sadece longitudinal kısımlarda bulunurlar.
24. G proteinlerini fosforile ederek fotoreseptör hücrelerde reseptör duyarsızlaşmasına neden olan protein hangisidir? A) Fosfolamban
B) Transducin
C) Gustducin
D) Kalmodulin
26. Kalpte repolarizasyonu geciktiren bir ilaç aşağıdakilerden hangilerine neden olur?
E) Beta arrestin
I. Aksiyon potansiyelinin süresini uzatır.
24 – E
II. EKG’de U dalgası oluşumuna neden olur.
Beta-arrestinler duyarsızlaşmaya neden olan bir protein grubudur. G proteinleri fosforlayarak inhibe ederler. BA-1/4 olarak dört tipi belirlenmiştir.
III. Pozitif lusitropik etki yapar.
BA-1 ve BA-2 beta adrenerjik reseptörleri duyarsızlaştırır.
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) I, II ve III
BA-3 ve BA-4 görmeyi inhibe eder.
www.tusem.com.tr
A) Yalnız I
8
Temel Bilimler / T 44 - 2
26 – D
28 – C Eritrositer seriye ait tanımlanabilen ilk hücre proeritroblasttır. Proeritroblast içinde serbest ribozomlar vardır. Bu nedenle bazofilik boyanır. Çekirdek ve çekirdekçik izlenir. Golgi aygıtı açık renkli bir alan olarak gözlenir. Bu dönemde hemoglobin sentezi için gerekli proteinler ve globin sentezlenir. Hücrede sentezi başladığı için az miktarda hemoglobin de vardır ama boyama ile görülemez.
Repolarizasyonun gecikmesi aksiyon potansiyelinin daha geç sonlanmasına ve dolayısıyla aksiyon potansiyeli süresinin uzamasına neden olur. U dalgası T dalgasını takip eden ve genellikle pozitif olan küçük bir defleksiyondur. Normal EKG kaydında her zaman gözlenmeyebilir. Purkinje ileti sistemindeki uzamış repolarizasyona bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. En belirgin olduğu derivasyon V3’dür.
Bazofilik eritroblast içinde hemoglobin giderek artmaya başlar. Artan hemoglobin nedeniyle hücre eozinle asidofilik boyanmaya başlar ve polikromatofilik eritroblast haline döner. Çekirdekte kabalaşan kromatin nedeniyle dama tahtası görüntüsü oluşturur. Mitozun görüldüğü son evre polikromatofilik eritroblast evresidir.
M
Lusitrop etki kalp kası hücrelerinin gevşeme hızının değişmesine verilen isimdir. Kalbi hızlı gevşetenlere (+) lusitropik denir. Repolarizasyonun gecikmesi kalbin gevşemesini de geciktireceğinden (-) lusitropik etkiye neden olur.
Ortokromatofilik eritroblastta (normoblast) hemoglobin miktarı çok artmıştır. Bu nedenle hücre asidofilik boyanır. Çekirdek iyice küçülmüştür ve yoğun boya aldığı için belirgin haldedir. Bu aşama çekirdeğin son görüldüğü evredir. Çekirdek atıldıktan sonra kalan DNA parçaları Howell Jolly cisimcikleri denen inkluzyonları oluşturur. Bir önceki mitozdan kalan mitotik iğcikler ise Cabot halkaları denen görünümü oluşturabilir.
SE
27. Aşağıdakilerden hangileri lenfatik akımı arttırır?
I. Lenf damarı çevresindeki dokuların sıkıştırması II. Plazma onkotik basıncında azalma
Ortokromatofilik eritroblast çekirdeğini atarak retikülosite (polikromatofilik eritrosit) dönüşür. Hemoglobin sentezi azalmıştır ama hala devam etmektedir. Hücrede bu aşamada krezil mavisiyle boyanan az miktarda Golgi aparatı, mitokondri ve diğer sitoplazmik materyal kalıntılarının oluşturduğu bazofilik materyal bulunmaktadır.Retikulositler normalde dolaşımdaki eritrosit sayısının %1’ini oluştururlar. Bu sayı normal koşullar altında eritrositlerin yenilenme oranını temsil eder. Retikulosit oranının % 1’den fazla olması eritrosit yapımının arttığını gösterir (sola kayma).
III. Damar geçirgenliğinde artış A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III
TU
27 – E
Lenf akımını belirleyen faktörler:
29. İnce bağırsak lümenindeki patojen bir mikroorganizma ilk önce aşağıdaki savunma hücrelerinden hangisi ile karşılaşır?
• İnterstisyel sıvı basıncı
• Lenfatik pompa aktivitesi (çevre dokunun sıkıştırması) İnterstisyel sıvı basıncını arttıran her türlü etken lenfatik akımı arttırır.
A) Doku makrofajları
B) Nötrofiller
C) B lenfositler
D) Gama delta lenfositler
E) Doğal katil hücreler 29 – D Gama/delta T lenfositler yüzeylerinde gama ve delta zincirlerinden oluşmuş bir T hücre reseptörü vardır (T hücre reseptörleri diğer T hücrelerinde alfa ve beta zincirlerinden oluşur). Timusta olgunlaşan bu hücreler epitelyal dokulara göç ederler ve orada kalırlar, yeniden kan ve lenfoid organlara gitmezler. İntraepitelyal lenfositler olarak bilinirler. Gama/delta T lenfositler vücuda girecek mikroorganizmalarla ilk karşılaşan ve savunmanın ilk hattı olarak çalışan hücrelerdir. Toll benzeri reseptör ekspresse ederler. Aktive olunca IFN-γ, TNF-α, kemokin, antimikrobiyal peptidler (cathelicidin, elafin) salgılarlar.
28. Eritrosit yapımı sırasında mitozun son görüldüğü hücre aşağıdakilerden hangisidir? A) Proeritroblast B) Bazofilik eritroblast C) Polikromatofilik eritroblast D) Ortokromatofilit eritroblast E) Retikülosit
9
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
30. Doku hipoksisi ortaya çıkması için arter kanı pO2 değerinin en az hangi değerin (mmHg) altına inmesi gerekir? A) 40
B) 55
C) 70
D) 75
32 – B İnsan koryonik somatomammotropini (hCS) sinsityotrofoblastlardan salgılanan büyümeyi hafif uyarıcı etkiye sahip, laktojenik bir protein yapılı hormondur. Fetusa çok az geçer. Gebelik sırasında anneden büyüme hormonu salgılanmasını baskılar ama zaten büyüme hormonunun birçok işlevine sahiptir. Annedeki metabolik kaynaklardaki değişiklikler sonucu (lipolizi artırır ve glikoz kullanımını azaltır) glikozu fetusa yönlendirir. Salgılanan hCS miktarı plasenta büyüklüğü ile orantılı olduğundan, plasental yetmezlikte kandaki miktarının düşmesi tanıya yardımcı olur.
E) 80 30 – B Akciğerden kana geçen oksijenin % 97 si hemoglobine bağlı olarak taşınır. % 3 ise plazmada ve hücrede çözünmüş durumda taşınır. Oksijenin hemoglobinle bağlanması geri dönüşümlü bir bağlanmadır. Akciğer de yüksek bir afinite ile birbirlerine bağlanırken, dokuda ise birbirlerinden ayrışırlar. Satürasyonun %90 üzerinde olması oksijenasyonun yeterli olduğunu gösterir. Bu düzey PO2>60mmHg iken geçerlidir. Ancak PO2
18 ay
Evre 1-2-4s
Evre 3-4
Ganglionik diferasniasyon görülmesi
N-MYC amplifikasyonu(en kötü)
Hiperdiploidi
17. kromozomun distal uzun kolunda amplifikasyonu(en sık genetik anomali)
Mitoz-karyoreksis indeksinin düşük olması
Del (p1:32)
TRKA ekspresyonu
1.14.7 kromozom delesyonu 11. kromozom uzun kolda hemiazigos kayıp olması(en sık delesyon)
83. Aşagıdakilerden hangisi Berry anevrizmasının görüldüğü durumlar içersinde yer almaz?
SE
Sitokeratin
Kötü prognoz
Yaş< 18 ay (en önemli)
M
Soruda sorgulanan bifazik tümörlerdir. Başlıca bifazik tümörler sinoviyal sarkom, menenjiom ve mezotelyamadır.
İyi prognoz
Malign melanom
Nöroendokrin kanserler
A) Aort koarktasyonu
Bütün kanserler
B) OR geçişli polikistik böbrek hastalıgı
Tüm lenfomalar
C) Ehler Danlos tip 4
Malign melanom
D) Marfan sendromu
Vasküler neoplaziler
E) Nörofibromatozis tip 1
82. Aşagıdakilerden hangisi nöroblastomda iyi prognoz kriterlerinden biri değildir?
83 – B
Berry anevrizması sakkülerdir ve konjenital damar duvar defektine bağlı oluşur. En sık wills poligonunda a cerebri ant ile a. Kominikans ant birleşme yerinde görülür. Subaraknoid kanama’nın en sık nedenidir.
TU
A) N-myc amplifikasyonu görülmesi.
B) Hastanın yaşının 18 aydan küçük olması.
C) Evre 4s tümör varlığı olması.
Berry anevrizmasının görüldüğü durumlar
D) Hiperdiploidi varlığı.
Ekstrakranial arterin fibromuskuler displazisi
E) TRKA ekspresyonu görülmesi
Aort koarktasyonu OD polikistik böbrek hastalıgı
82 – A
Serebral arterivenöz malformasyon
Nöroblastom; Primordial nöral krest hücrelerinden köken alır. Cocukluk cagında ekstrakranial solid malign tümörleri en sık görülenidir ve çocukluk cağının en sık malign intraabdominal tümörüdür. ALK germline mutasyonu olanlar nöroblastom gelişimine yatkındır. Spontan regrese olabilir. Geliştiği yerler azalan sırayla adrenal medulla, abdomendeki sempatik zincir ve arka mediastendir.
Ehler danlos tip 4 Nörofibromatozis tip 1 Marfan sendromu
84. Aterosklerozun en erken histopatolojik öncül lezyonu aşağıdakilerden hangisidir?
Homer-Wright psödorozetleri görülür. Nöropil denilen primitif nöroblastların nöritik uzantılarından oluşan soluk eozinofilik fibriler yapılar oluşur. Kitle orta hattı geçer. Tanıda nöron-spesifik enolaz aktivitesi önemlidir. Ayrıca Vanil mandelik asit (VMA)’nın idrarda yüksek gösterilmesi tanıda yarwww.tusem.com.tr
A) Fibroaterom plağı
B) Aterom plağı
C) Yağlı çizgilenmeler
D) Ara lezyonlar
E) Komplike lezyon
22
Temel Bilimler / T 44 - 2
84 – C
87 – D
Aterosklerozda endotel hasarıyla beraber hasarlanan bölgelerde lipit birikimi gerçekleşir. Bu lipitler makrofajlar tarafından fagosite edilerek köpük hücreleri oluştururlar. Bu köpük hücrelerin bir araya gelmesiyle de aterosklerozun en erlen lezyonu olan yağlı çizgilenmeler oluşur. Yağlı çizgilenmeler 1 yaşından küçüklerde aortta görülebilir.
Berilyozis; uzay sanayi, nükleer enerji üreten sanayilerde çalışan işçilerde görülür. Sarkoidoz benzeri pulmoner ve sistemik granülomatoz lezyonlar oluşur. Akciğerler, hiler lenf nodları sık olarak tutulur ve non kazeifiye granülomlar oluşur. (granülomların görüldüğü tek pnömokonyozdur). Yoğun maruziyet sonrası akciğer kanser insidansı artar.
A) Ankrin
B) Spektrin
C) Band 4.2 proteini
D) Band 3 proteini
M
85. Herediter sferositozda mutasyonun en sık izlendiği protein aşağıdakilerden hangisidir?
E) Band 4.1 proteini 85 – A
SE
Herediter sferositoz; OD geçişli eritrosit membran proteinlerinin kalıtsal intrinsik defektiyle karakterizedir. Membran elastikiyetinden sorumlu ankrin, spektrin gibi proteinlerin defekti dolayısıyla eritrositler sferosit (küre) şeklini almıştır ve daha kolay yıkılır bir duruma gelmiştir. Mutasyonların büyük kısmı ankrin proteininde görülür. Hatta ankrin proteinini etkilenmesi spektrin sentezini de bozabilmektedir.
88. Akut postreptokokal glomerulonefrit ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Genellikle A grubu streptokok enfeksiyonlarından 1-4 hafta sonra görülür.
86. Aşagıdaki lenfomalardan hangisi naif B hücrelerinden gelişmektedir?
B) İmmunkompleks hastalığıdır.
A) Küçük hücreli lenfositik lenfoma
TU
B) Folliküler lenfoma
C) İmmunfloresan incelemede glomeruler bazal membranda granüler tarzda IgG ve komplemean birikimi görülür.
C) Burkitt lenfoma
D) Elektron mikroskopunda subepitelyal dev hörgüçler görülür.
D) Marjinal zon lenfoma
E) Diffüz büyük hücreli lenfoma
E) Işık mikroskopunda glomeruler bazal membranda kalınlaşma ve glomerullerde hücre artışı görülür.
86 – A
Yakın dönemde TUS’ta benzer bir soru soruldu. Naif B hücrelerinde gelişen maligniteler küçük hücreli lenfositik lenfoma/ kronik lenfositik lösemi ve mantle hücreli lenfomadır.
88 – E Akut postreptokokal glomerulonefrit; Özellikle A grubu streptekoklar olmak üzere, HBV, kızamık, kabakulak enfeksiyonlarında 1-4 hafta sonra görülür. Klasik kompleman sisitemini aktive olduğu bir immun kompleks hastalığıdır. Serumda hipokomlemani görülür. İmmunfloresan incelemede GBM’da granüler tarzda IgG ve kompleman birikimi olur. Elektron mikroskobunda Subepitelyal immun kompleks birikimine bağlı olarak dev hörgüçler oluşur. Işık mikroskobunda ise glomerüller hiperselülerdir fakat glomerüler bazal membranda kalınlaşma olmaz. Çocuklarda vakalar tedavi ile düzelir. %1 ‘i kresent GN gelişir iken yetişkinlerde durum daha ciddidir.
87. Granülom olusumuyla giden ve histolojik olarak sarkoidoz ile karışabilen pnömokonyoz aşağıdakilerden hangisidir? A) Asbestozis B) Silikozis C) Antrakozis D) Berilyozis E) Siderozis
23
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
92. Aşağıdaki kalıtsal bilirubin metabolizması bozukluklarından hangisinde multidrug resistance protein 2 (MRP2) mutasyonu görülür?
89. I. Yolk salk II. Teratom
III. Seminom
A) Criegler Najjar sendromu tip 1
IV. Embriyonel karsinom
B) Crigler Najjar sendromu tip 2
V. Spermatositik seminom
C) Gilbert sendromu
Yukarıdaki testis tümörlerinin hangisi ya da hangileri intratübüler germ hücrelerinden gelişmez?
D) Dubin-Johnson sendromu
A) 1-2
B) 1-3-4
C) 2-5
D) 2-3-4
E) Rotor sendromu 92 – D Dubin-Johnson sendromu; konjuge bilirubinin safra kanaliküllerine sekresyonunda sorumlu transport proteini olan MRP2’de OR kusur vardır, karaciğerde koyu pigment birikimi görülür.
M
E) 1-2-5 89 – E Germ hücreli tümörlerden yolk salk, teratom, spermatositik seminom hariç hepsi intratübüler germ hücrelerinden gelişir.
93. Memedeki inflamatuar hastalıklardan hangisi multipar kadınlarda sık görülür?
A) Warthin tümörü
SE
90. Servikal lenf nodlarından primer olarak gelişebilen tükrük bezi tümörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zuska hastalığı B) Memenin duktal ektazisi
B) Mukoepidermoid karsinom
C) Travmatik yağ nekrozu
C) Adenoid kistik karsinom
D) Lenfositik mastopati
D) Asinik hücreli karsinom
E) Granülamatöz mastit
E) Pleomorfik adenom 90 – A
93 – B
Memenin duktal ektazisi; 50-60 yaşlarındaki multipar kadınlarda sık görülür. Zuska hastalıgının aksine sigara ile ilişkisizdir. Memede düzensiz sınırlı palpabl kitleler yapar. Histolojik olarak duktuslarda genişleme ve lümenlerde nekrotik debris ile karakterizedir. Bu hastalarda ilerleyen dönemlerde duktus rüptürü ile periduktal ve stromal alan plazma hücrelerinden zengin inflamasyon gelişir. Klinik olarak meme başından beyaz, koyu akıntıya sebep olur.
TU
Warthin tümörü (papiller kistadenoma lenfomatosum); 2. Sıklıkta görülen benign tükrük bezi tümörüdür. Tükrük bezlerinden sadece parotis bezinden gelişir. En sık bilateral tükrük bezi tümörüdür. Sigara içenlerde sık görülür. Zemininden maltoma gelişme ihtimali vardır. Histolojik olarak mitokondriden zengin, eozinofilik sitoplazmali (onkositik) ve papiller yapılar içerir. Servikal lenf nodlarından primer gelişebilir ve bu lezyonlar metastaz ile karıştırılmamlıdır.
91. Familyal adenomatöz polipozis sendromunda oluşan kolon polipleri en sık hangi histopatolojik tiptedir? A) Villöz polip
B) Tubuler adenom
C) Hiperplastik poli
D) Tübülovillöz polip
94. Aşağıdaki viral ajanlardan hangisi hemorajik ventrikuloensefalite neden olur? A) Herpes simpleks virüs
E) Hamartomatöz polip
B) Vazrisella zoster virüsü
91 – B
C) Sitomegalovirüs
FAP sendromunda görülen polipler en sık olarak tübüler adenom tipindedirler.
D) Jc virüs
www.tusem.com.tr
E) Ebstein barr virüsü
24
Temel Bilimler / T 44 - 2
94 – C
97 – C
Sitomegalovirüs (CMV); hem intanükleer hem de intrasitoplazmik inklüzyonlara neden olur. İmmunsupresif kişilerde özellikle de AİDS’te sık görülür. Santral sinir sistem enfeksiyonu ependimal hücreleri tutarak başlar. Paraventriküler subependimal bölgeyi tutar ve hemorajik ventrikuloensefalit ve koroid plexitid’e sebep olur.
Seboreik dermatit; sebase bezlerin sık izlendiği kafa derisi, alın, dış kulak yolu, nazolabial kıvrım alanlarında ortaya çıkar. Aslında sebase glandların değil epidermisin inflamasyonuyla oluşan bir hastalıktır. Etyoloji tam bilinememekle beraber malassezia furfur ‘dan süpheleneilmektedir. Lezyonlar makulopapüler kurutludur, Kafa derisinde kepeklenmeler olur. Erken dönemde spongioz varken ileri dönemde akantozis vardır. İnfnatlarda diyare ile birlikteliğine leiner hastalığı denir. Dopamin eksikliğinde sebum üretimi artar bu nedenle Parkinson hastalarında sık görülür.
95. Aşağıdakilerden hangisinde malign periferik sinir kılıfı tümörü gelişme riski yoktur?
M
A) Nörofibromatozis tip 1 B) Radyoterapi
98. Tanatoforik cücelikte mortalitenin en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
C) Pleksiform nörofibrom D) P16 mutasyonu
A) Kalp yetmezliği
E) Diffüz nörofibrom
B) Renal yetmezlik
95 – E
SE
C) Hepatoselüler karsinom
Malign periferik sinir kılıfı tümörü(MPSKT), Lokal invaziv, sık rekürrens görülen ve metastazların olduğu malign tümörlerdir. Mitoz, nekroz ve anaplazi sıktır. İçersinde rabdomiyosarkom bulunuyorsa triton tümörü adını alır. Yaklasık yarısı NF1 hastalarında gelişir. Pleksiform nörofibromdan, RT sonrası, NF tip 1(en sık), p53, p16 mutasyonlarında MPSKT görülür
D) Solunum yetmezliği E) Malign melanom
98 – D
Tanatoforik cücelik; cüceliğin öldürücü formudur. FGFR3 geninde missnes ve nokta mutasyon gibi ek anomaliler vardır. Göğüs kafesi gelişmediği için en sık ölüm sebebi solunum yetmezliğidir.
96. Crooke hyaline cisimlerinin görüldüğü hipofiz adenomu aşağıdakilerden hangisidir?
TU
A) Prolaktinoma
B) Kortikotrop hücreli adenom
99.
C) Somatotrop hücreli adenom D) Tirotrop hücreli adenom
E) Gonadotrop hücreli adenom
96 – B
Kortikotrop hücreli adenom; PAS pozitif boyanırlar. Tanı anında genelde mikroadenomdurlar. Erişkin yaşta cushing sendromunun en sık sebebidir. Hücrelerin sitoplazmalarında bazofilik boyanan sitokeratin çökmesi sonucu crooke hyalin cisimleri izlenir.
İlaç
ED50 (mg)
LD50 (mg)
X
10
100
Y
50
400
Z
10
40
ED50 ve LD50 değerleri verilen X, Y ve Z ilaçlarının terapötik indeks ve potens sıralaması aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir?
97. Parkinson hastalığında sıklığı artan cilt lezyonu aşağıdakilerden hangisidir?
Terapötik indeks Potens A) X > Y > Z
X=Z>Y
B) X = Z > Y
Z>Y>X
A) Sebase adenom
B) Aktinik keratöz
C) Y > X = Z
X>Y>Z
C) Seboreik dermatit
D) Liken planus
D) Z > X > Y
X=Z>Y
E) Y > X > Z
Y>X=Z
E) Seboreik keratoz
25
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
99 - A
102. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi glokom tedavisinde kullanılmaz?
Terapötik İndeks
A) PGF2alfa analogları
Deney hayvanlarında kuvantal doz yanıt grafiğinden bulunur. İlaç uygulanan populasyonun %50’sini öldüren dozun (LD50), %50’sini
B) Alfa reseptör antagonistleri
iyileştiren doza (ED50) oranıdır (LD50 / ED50 veya TD50 / ED50). Bu oran ne kadar genişse ilaç o kadar güvenilirdir. LD1/ED99 veya TD1/ ED99 terapötik indeks hakkında daha net bilgi verir.
C) Beta reseptör antagonistleri D) Kolinomimetikler E) Karbonik anhidraz inhibitörleri
ED50: İlaç uygulanan popülasyonun yarısında etki yapan ilaç dozudur. Potensi verir. ED50’si küçük olan ilaç ED50’si büyük olan ilaçtan daha güçlüdür.
102 - B
M
Glokom tedavisinde; PGF2alfa analogları, alfa agonistler, beta blokörler, kolinerjik ilaçlar ve karbonik anhidraz inhibitörleri kullanılır.
100. Oral yoldan kullanılan bir ilacın absorpsiyon oranı %100, oral biyoyararlanımı %10 (F=0.1) bulunuyor.
Asetozolamid ve metazolamid oral yoldan diğerleri lokal yoldan verilir. Beta blokörler ve karbonik anhidraz inhibitörleri aköz humor sentezini azaltırken diğerleri aköz humor drenajını artırır.
Bu ilacın absorpsiyon oranı ile oral biyoyararlanımı arasındaki farklılık aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? A) İlaç hidrofilik özelliktedir.
SE
B) İlaç plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanmıştır. C) İlaç plazma dışındaki dokulara sekestre olmuştur. D) İlaç ilk geçiş etkisine uğramıştır.
E) İlaç yalnızca faz 2 reaksiyonları ile metabolize edilmiştir. 100 - D
103. Benzodiazepinlerin aşağıdaki etkilerinden hangisine tolerans gelişme olasılığı en düşüktür?
Presistemik Eliminasyon (İlk Geçiş Etkisi)
A) Anksiyolitik etki
Sistemik dolaşıma geçmeden önce lipofilik ilaçların karaciğer en fazla olmak üzere ince barsak ve vena porta gibi organ veya dokularda büyük oranda metabolize edilmesidir. Presistemik eliminasyona uğrayan ilaçlarda absorpsiyon oranı > biyoyararlanım olur.
B) Hipnosedatif etki
TU
C) Antikonvülsan etki D) Spazmolitik etki E) Anterograd amnezi yapıcı etki
103 - A Benzodiazepinler
101. Aşağıdakilerden hangisi betanekol ile fizostigminin ortak etkilerinden biri değildir?
GABAA reseptörlerinin α1 alt birimindeki benzodiazepin reseptörlerini uyararak hücreye Cl- iyonlarının giriş frekansını artırırlar.
A) İdrar çıkışında artma B) Myozis C) Hipersalivasyon
D) Bronkokonstriksiyon
GABA’nın etkisini artırırlar, doz yanıt eğrisini sola kaydırırlar. Etki yapmaları için ortamda mutlaka GABA bulunmalıdır.
E) İskelet kaslarında fasikülasyon
101 - E
GABAA reseptörlerine antagonist etki yapan ilaç etkilerini doğrudan önleyemez. GABAB reseptörlerini uyarmazlar.
Betanekol, yalnızca muskarinik reseptörlere agonist etki yapan ve beyne geçmeyen kolin esteridir. Fizostigmin, nikotinik ve muskarinik reseptörleri indirekt yolla aktive eden ve beyne geçen antikolinesteraz ilaçtır. Betanekol, santral sinir sisteminde ve iskelet kası gibi nikotinik reseptörlerin olduğu yerlerde etki yapmaz.
www.tusem.com.tr
Hipnosedatif, anksiyolitik, anestezik, antiepileptik, spazmolitik ve anterograd amnezi yapıcı etkileri vardır. Anksiyolitik ve solunum depresyonu yapıcı etkilerine tolerans gelişmez. Terapötik dozlarda ağrı üzerine etkisizdirler; analjezi veya hiperaljezi yapmazlar.
26
Temel Bilimler / T 44 - 2
104. Parkinson tedavisinde kullanılan aşağıdaki ilaçlardan hangisi meperidin ile alındığında stupor, rijidite, ajitasyon ve hipertermi gelişimine neden olur? A) Levodopa
B) Selejilin
C) Bromokriptin
D) Ropirinol
106. Aşağıdakilerden hangisi omega-konotoksin derivesi olup N-tipi voltaj bağımlı kalsiyum kanallarını inhibe ederek kronik refrakter ağrı tedavisinde serebrospinal sıvı içine intratekal infüzyon yoluyla verilir?
E) Benztropin
A) Tramadol
B) Buprenorfin
C) Zikonotid
D) Akamprozat
E) Naltrekson
104 - B Selejilin / Resajilin / Safinamid
106 - C
MAOB enzimini selektif ve irreversibl inhibe ederek dopaminin
Zikonotid
Bulantı-kusma, hipotansiyon, öfori ve halüsünasyon gibi yan tesirleri vardır. Serotonerjik etkinliği artıran meperidin, tramadol, fluoksetin ve paroksetin gibi ilaçlarla alındıklarında hipertansiyon, ajitasyon, hipertermi, konvülsiyon ve komaya neden olurlar (serotonin sendromu). Serotonerjik etkinliği artıran
107. Aşağıdakilerden hangisi ergot alkaloidlerinin kullanım endikasyonlarından biri değildir?
Omega-konotoksin derivesi non-opiyat ilaçtır. N-tipi voltaj duyarlı kalsiyum kanallarını inhibe eder. Kronik refrakter ağrı tedavisinde intratekal kullanılır.
SE
ilaçlarla alınmazlar.
M
katabolizmasını önlerler. Parkinson tedavisindeki etkinlikleri sınırlıdır. Bradikineziye tremordan daha etkilidirler. L-dopa ile birlikte verildiklerinde; L-dopa’nın günlük doz gereksinimi ve on-off sendromu riski azalır.
A) Hiperprolaktinemi
B) Periferik damar hastalığı C) Migren
D) Postpartum hemoraji E) Akromegali
107 - B
Tablo: Ergotların Endikasyonları
105. Aşağıdaki narkotik analjeziklerden hangisi diğerlerinden farklı olarak uzun QT sendromuna neden olur ve QT uzaması yapan ilaçlarla aditif etkileşmeye girer?
Endikasyonlar
Ergot Türevi Ergotamin / Dihidroergotamin
Hiperprolaktinemi
Bromokriptin / Kabergolin
B) Remifentanil
Parkinson hastalığı
Bromokriptin / Pergolid
C) Tramadol
Akromegali
Bromokriptin
Postpartum hemoraji
Metil ergonovin
Variant anjina tanısı
Ergonovin
Senil serebral yetmezlik
Dihidroergotoksin
TU
Migren
A) Meperidin
D) Kodein
E) Metadon
105 - E
Metadon
Mü reseptörlerine agonist etki yapar. NMDA reseptörlerini ve monoaminlerin geri alımını inhibe eder. Analjezik etkisi morfinden güçlü, etki süresi daha uzundur. Oral emilimi iyidir. Oral ve parenteral formu vardır.
108. Aşağıdakilerden hangisi anjiotensin II’nin AT2 reseptör uyarısına bağlı etkisidir? A) Mitotik etki B) Dipsojenik etki
Kronik ağrı, opiyat yoksunluk krizi ve eroin bağımlılarının detoksifikasyonunda kullanılır. Diğer opiyatlardan farklı olarak QT uzaması ve torsades de pointes yapabilir. QT uzaması yapan ilaçlarla aditif etkileşmeye girer.
C) Hipernatremik etki D) Vazodilatör etki E) Vazopresin salgında artma
27
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
108 - D
111. Aşağıdakilerden hangisi doğrudan trombin inhibitörü oral antikoagulan dabigatrana bağlı kanamada kullanılan biyolojik moleküldür?
Tablo: Anjiotensin II’nin Etkileri AT1 Reseptör Uyarısına Bağlı
• •
Damar düz kaslarında kasılma Mitotik etki Kalp ve damarlarda hipertrofi Aldosteron salgısında artma Hipernatremi ve hipokalemi Su ve tuz iştahında artma (dipsojenik etki) Sempatik etkinlikte artma Kortizol, vazopresin ve ACTH salgısında artma
AT2 Reseptör Uyarısına Bağlı • • • • • •
Damar düz kaslarında gevşeme Aldosteron salgısında azalma Natriüretik etki Antimitotik etki Kalp ve damarlarda hipetrofiyi önleme Fetal büyüme
E) Riosiguat 109 - D Dronabinol / Nabilon
C) Idarucizumab
D) Ranibizumab
111 - C Oral Yoldan Etkili Doğrudan Trombin İnhibitörü (Dabigatran) Antitrombin III’e gereksinim duymadan trombini doğrudan inhibe eder. Diğer doğrudan trombin inhibitörlerinden farklı olarak oral yoldan verilir. Kalça ve diz cerrahilerinden sonra venöz tromboembolizm profilaksisi ve nonvalvüler atrial fibrilasyonda sistemik embolinin önlenmesinde oral yoldan kullanılır. Terapötik indeksi geniştir. En sık yan tesiri kanamadır. Yüksek dozuna bağlı kanamada idarucizumab kullanılır.
B) Netupitant
SE
C) Linaklotid
B) Alirocumab
E) Mepolizumab
109. Aşağıdakilerden hangisi kemoterapiye bağlı kusma ve AIDS’li hastalarda kilo kaybını önlemek için kullanılan kannabinoid CB1 reseptör agonistidir? A) Hyosin
A) Bezlotoksumab
M
• • • • • •
D) Dronabinol
112. Aşağıdakilerden hangisi pulmoner hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlardan biri değildir? A) Nitröz oksit
B) Bosentan
Kannabinoid CB1 reseptörlerine agonist etki yaparlar. Antikanser tedaviye bağlı bulantı-kusma, HIV-ilişkili kilo kaybı ve nöropatik ağrı tedavisinde kullanılırlar.
C) Riosiguat
D) Treprostinil E) Vardanafil
Öfori, halüsünasyon, sedasyon, ağız kuruluğu, konjuktival
hiperemi, postural hipotansiyon, iştah artışı ve taşikardi gibi marihuana benzeri yan tesirleri vardır.
TU
112 - A
Pulmoner hipertansiyon tedavisinde kullanılan nitröz oksit değil nitrik oksittir. Nitröz oksit inhalasyon anesteziğidir. Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi İnhale nitrik oksit
110. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi mü ve kappa reseptörlerine agonist delta reseptörlerine antagonist etki yaparak diyare dominant irritabl kolon sendromunda kullanılır?
Stoplazmik guanilat siklazı aktive ederek cGMP derişimini artırır. Yenidoğan pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde inhalasyonla kullanılır.
A) Krofelemer
B) Tediglutid
Sildenafil / Vardanafil / Tadalafil
C) Linaklotid
D) Lubiproston
Fosfodiesteraz-5’i selektif inhibe ederek cGMP derişimini artırırlar. Erektil disfonksiyon ve pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde kullanılırlar. Aşırı hipotansiyon risklerinden dolayı nitrovazodilatörlerle birlikte kullanılmaları kontrendikedir.
E) Eluksadolin
110 - E Eluksadolin
Bosentan / Masitentan
Opiyat mü ve kappa reseptörlerine agonist, delta reseptörlerine antagonist etki yapar. Diyare dominant irritabl kolon sendromunda kullanılır.
www.tusem.com.tr
Endotelin ETA ve ETB reseptörlerini nonselektif bloke ederler. Pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde oral yoldan kullanılır.
28
Temel Bilimler / T 44 - 2
Ambrisentan
114 - C
Endotelin ETA reseptörlerini selektif inhibe eder. Pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde oral yoldan kullanılır.
Beta Blokörler Negatif inotropik etki yaparlar. Kalp hızını azaltarak, beta reseptörlerde up-regulasyona neden olarak, katekolaminlere bağlı apoptozis ve re-modelingi önleyerek kalp yetmezliğinde kullanılırlar.
İliprost / Epoprostenol / Treprostinil / Beraprost Prostasiklin analoglarıdır. Pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde kullanılırlar. Periferik damar hastalıklarında da yararlıdırlar.
Negatif inotropik etki yapmalarına karşın karvedilol, metoprolol, bisoprolol ve nebivolol’un kalp yetmezliğinde mortaliteyi azalttığı kanıtlanmıştır.
Riosiguat Stoplazmik guanilat siklazı aktive eder. Pulmoner arterlerde en fazla olmak üzere damar gevşemesi yapar. Pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde oral yoldan kullanılır.
M
115. Ailesel hiperkolesterolemi tedavisinde kullanılan lomitapid hipolipidemik etkisini primer olarak aşağıdaki mekanizmalardan hangisi ile yapar?
113. Aşağıdakilerden hangisi digoksinin yan tesirlerinden biridir?
A) Mikrozomal trigliserit transfer proteini inhibe ederek
A) Hepatotoksisite
B) Kolesterol ester transfer proteini inhibe ederek
B) Kırmızı-yeşil renk körlüğü
C) Açil-koenzim A kolesterol açil transferazı inhibe ederek
D) Halüsünasyon E) Sinüs taşikardisi 113 - D Digoksinin Yan Tesirleri
D) Proprotein convertase subtilisin / kexin tip 9’u inhibe ederek
SE
C) Ağız kuruluğu
E) Apo-lipoprotein B-100’ün mRNA’sını inhibe ederek
115 - A
Lomitapid
Mikrozomal trigliserit transfer proteini (MTP) inhibe eder. Karaciğerden VLDL sekresyonunu ve plazma LDL-kolesterol düzeyini azaltır.
En ciddi yan tesirleri kardiyak aritmilerdir. En sık ventriküler bigemini-trigemini olmak üzere sinüs bradikardisinden tam bloğa kadar her türlü aritmi ortaya çıkabilir.
Oral yoldan aktiftir. Karaciğerde trigliserit birikimine neden olabilir. Homozigot ailesel hiperkolesterolemili hastalarda kullanılır.
TU
Sinüs taşikardisi ve QRS genişlemesi görülmez. Ölüm nedeni ventriküler aritmilerdir. Çocuklarda atrial kaynaklı aritmiler daha fazla görülür. Bulantı-kusma, iştahsızlık, diyare ve hipersalivasyon gibi kolinerjik yakınmalar sıktır. Halüsünasyon, konfüzyon, oryantasyon bozukluğu, sarı-yeşil diskromatopsi ve uzun süre kullanımda jinekomasti gelişebilir.
116. I. Dulaglutid II. Stagliptin III. Pramlintid IV. Dapagliflozin
114. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi negatif inotropik etki yapmasına karşın konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltır?
Diyabet tedavisinde kullanılan yukarıdaki ilaçlardan hangileri subkutan yoldan kullanılır? A) I, II ve III
A) Enalapril
B) I ve III
B) Valsartan
C) II ve IV
C) Karvedilol
D) Yalnız IV
D) Spironolakton
E) I, II, III ve IV
E) Levosimendan
29
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 44 - 2
116 - B
Pegvisomant
Glukagon Like-Peptit-1 (GLP-1) Reseptör Agonistleri
Büyüme hormonu reseptör antagonistidir. Akromegali tedavisinde subkutan yoldan kullanılır. Büyüme hormonu salgılanmasını azaltmaz, aksine artırabilir. Adenomun büyümesine neden olabilir. Hastaların büyük kısmında IGF-1 düzeyini normale döndürür.
(Eksenatid / Liksisenatid / Liraglutid / Albiglutid / Dulaglutid / Semaglutid) İnkretin mimetik ilaçlardır. GLP-1 reseptörlerine agonist etki yaparlar. Glukoz aracılı insülin sentezini ve salgısını artırırlar. Glukagon salgısını azaltırlar. Mide boşalma süresini uzatırlar. Santral iştah merkezini baskılarlar.
118. Aşağıdaki sefalosporinlerden hangisi bakteriyel menenjit tedavisinde kullanılmaz?
Tek başlarına, metforminle veya metformin+sulfonilüre ile birlikte tip 2 diyabet tedavisinde subkutan yoldan kullanılırlar. Hipoglisemi yapmazlar. Kilo kaybına neden olurlar. Metformin ile birlikte obez hastalarda en fazla tercih edilen antidiyabetik ilaçlardır.
M
SE
III. Bromokriptin
119. Yirmi iki yaşında bayan hasta idrar yaparken yanma, sızlama ve idrarını tam olarak yapamama hissi yakınmaları ile başvuruyor. Yapılan incelemeler sonunda hastaya E.coli’ye bağlı akut sistit tanısı konuyor.
B) Amoksisilin-klavulonik asit
Yukarıdaki ilaçlardan hangileri büyüme hormonu salgısını azaltarak akromegali tedavisinde kullanılır? A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve III
D) II ve III
C) Siprofloksasin D) Tigesiklin
E) Fosfomisin 119 - D
E) I, II ve III
Tigesiklin
117 - C
Yapıca minosikline benzeyen glisiklin türevidir. Etki mekanizması tetrasiklinlere benzer. Geniş spektrumludur. Yalnızca intravenöz yoldan kullanılır.
Akromegali Tedavisi
Somatostatin analogları
(Oktreotid / Lanreotid / Vapreotid / Pasireotid)
Karaciğerde metabolize edilerek safra yoluyla atılır. Böbrek yetmezliğinde doz ayarlamasına gerek yoktur, karaciğer yetmezliğinde dozu ayarlanmalıdır. Yarı ömrü 36 saattir. Böbrek ile elimine edilmediği için üriner sistem enfeksiyonlarında kullanılmaz.
Büyüme hormonu salgısını azaltarak akromegali tedavisinde kullanılırlar. Akromegali dışında karsinoid sendromda, Cushing hastalığında, gastrinomada, vipomada, diyabetik diyarede ve özefagus varis kanamasında da verilirler.
Metisilin ve vankomisin dirençli stafilokok, penisilin G dirençli streptokok, çoklu ilaç dirençli pnömokok, vankomisin dirençli enterokok, çoklu ilaç dirençli asinetobakter, birçok aneorobik bakteri, legionella, klamidya ve riketsiyaya etkilidir. Proteus ve psödomanas doğal dirençlidir.
Bromokriptin Dopamin D2 reseptörlerine agonist etki yapan ergot türevidir. Büyüme hormonu salgılanmasını azaltır. Akromegali, Parkinson, erkek ve kadında prolaktin salgılayan adenom tedavisinde kullanılır.
www.tusem.com.tr
Bu hastanın tedavisinde aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi uygun değildir? A) Trimetoprim-sulfometoksazol
TU
D) Seftriakson
Menenjitte en fazla tercih edilen sefalosporinler seftriakson ve sefotaksimdir. Sefepim ve seftazidim de menenjit tedavisinde kullanılır. 1 ve 2.kuşak sefalosporinler menenjitte kullanılmaz. Sefoksitin B.fragilis gibi anaeroblara etkili 2.kuşak sefalosporindir.
Glukagon salgısını azaltır, mide boşalma süresini uzatır ve santral iştah merkezini baskılar. Postprandial hiperglisemide etkilidir. Kilo kaybına neden olur.
II. Pegvisomant
C) Seftazidim
118 - E
Amilin peptit analoğudur. Amilin reseptörlerine agonist etki yaparak tip 1 ve tip 2 diyabet tedavisinde subkutan yoldan kullanılır. Kalsitonin gen ilişkili peptite (CGRP) benzer.
I. Lanreotid
B) Sefepim
E) Sefoksitin
Pramlintid
117.
A) Sefotaksim
30
Temel Bilimler / T 44 - 2
120. Elli altı yaşında atrial fibrilasyonu olan, daha önce emboli geçiren ve emboli profilaksisi için varfarin kullanan hasta akciğer tüberkülozu için dörtlü tüberküloz tedavisi de almaktadır.
Tüberküloz tedavisi için kullandığı aşağıdaki ilaçlardan hangisinin yeni bir emboliye neden olma olasılığı en yüksektir? A) İzoniazid B) Streptomisin C) Rifampin
M
D) Etambutol E) Pirazinamid 120 - C Rifampin
sıvısına yeterli düzeyde geçer.
SE
Nükleusta DNA bağımlı RNA polimerazı inhibe eder. Bakterisid etki yapar. Karaciğerde metabolize edilir. Enterohepatik döngüye uğrayarak safra yoluyla elimine olur. Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde doz ayarlamaya gerek yoktur. Beyin omurilik Tüberküloz ve lepra tedavisinde en önemli ilaçlardandır. Tüberküloz basilinin tüm formuna etki yapar. Kazeöz lezyonlara en etkili ilaçtır.
N.meningitis ve H.influenza tip B menenjit profilaksisinde kullanılır. Aynı endikasyonlarda seftriakson ve siprofloksasin de verilebilir.
TU
Brusella tedavisinde doksisiklin ile kombine edilir. Metisilin dirençli stafilokokal osteomyelit ve endokardit tedavisinde kullanılır. Lejyoner hastalığında yararlıdır. Poks virüs üzerinde antiviral etki yapar. İmmunsupresan etkisi de vardır. PPD testini negatifleştirir. Vücut sıvılarını turuncuya boyar. Kolestatik sarılık ve hepatite neden olabilir. Transaminaz takibi yapılır. Hastaların tamamında hafif zincir proteinüri görülebilir. Myalji, trombositopeni, anemi ve akut tubüler nekrozla birlikte olan influenza A benzeri bulgular (flu-like)ortaya çıkabilir.
Sitokrom p450 enzimlerini indükleyerek kendisi dahil birçok ilacın eliminasyonunu hızlandırır. Oral kontraseptifle alındığında gebeliklere, varfarinle alındığında emboliye ve metadonla alındığında yoksunluk krizine neden olur. Anti-HIV ilaçların etkinliğini azaltır. AIDS’li hastalarda rifampin yerine rifabutin tercih edilir.
31
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1.
Çarpıntı şikayeti ile gelen yirmi yaşındaki erkek hastanın çekilen elektrokardiyografisinde QT intervali uzun saptanıyor.
Aşağıdaki ilaçlardan hangisi QT uzaması yapması nedeniyle bu hastada tercih edilmemelidir? A) Metaprolol
B) Amilodipin
C) Prokainamid
D) Amoksisilin
E) Sefuroksim
Elli altı yaş erkek halsizlik ve son 2 haftadır başlayan ve giderek artan nefes darlığı şikayeti ile başvuruyor. Çarpıntı ya da göğüs ağrısı tariflemiyor. Bilinen başka bir hastalığı yok. Babası 61 yaşında miyokard infarktüsü nedeniyle exitus olmuş. Fizik muayenesinde kalp hızı 100/ dk, kan basıncı 90/60 mmHg. Sternal açıdan 7 cm yukarıda internal juguler pulsasyon görülüyor. Oskültasyonda akciğerde ek ses yok ve kalp sesleri derinden geliyor.
Bu hastada mevcut klinik tablosundan sorumlu olan mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?
M
1–C
3.
QT intervalini uzatan ilaçlar klinik pratikte asla unutulmaması gereken bir konudur. Önemli örnekler ise şu şekildedir
A) Sol ventrikül çıkışında darlık
B) Artmış sağ ventriküler komplians
Sınıf 1a ve sınıf 3 anti-aritmikler Antibiotikler - Makrolidler, Flourokinolonlar Trisiklik antidepresanlar SSRI Antipsikotikler ( özellikle haloperidol ve klorperazin ) Opioidler Antihistaminikler (özellikle sınıf 1) Antikolinerjikler
D) Azalmış sol ventriküler preload E) Azalmış periferik vasküler direnç
SE
3–D Tarif edilen klinik vakada kardiyak tamponadın göstergesi olan Beck triadının (hipotansiyon, juguler venöz distansiyon ve derinden gelen kalp sesleri) tüm komponentleri bulunmaktadır. Kardiyak tamponad nedenleri özetle; enfeksiyonlar, miyokard infarktüsü, malignensiler, üremi ve travma olarak sayılabilir. Klinik semptomlar perikard yaprakları arasında sıvının ne kadar hızlı toplandığı ile ilişkilidir. Patofizyolojik olarak öncelikle basıncın en düşük olduğu sağ atriumda kollaps gelişir ve süreç ilerleyerek ventriküllerdeki diastolik basınç aşıldığında ventriküler kollaps kaçınılmazdır. Sonuç olarak ventrikül doluşu azalır, atım volümü azalır ve kardiyak output düşer. Akciğerde konjesyon bulguları beklenmez.
Yetmiş altı yaş erkek nefes darlığı ve lokalize edemediği baskı tarzında göğüs ağrısı şikayeti ile başvuruyor. Bilinen on yıldır hipertansiyon ve sekiz yıldır tip 2 diyabet haricinde hastalığı bulunmuyor. Nefes darlığının 1 yıldan beri olduğu fakat son 1 aydan beri progresif artış gösterdiği öğreniliyor. Göğüs ağrısının ise son 50 dakikadır sürdüğü ve sol çenesine doğru yayıldığını söylüyor.
TU
2.
C) Pulmoner hipertansiyon
Bu hastada bu aşamada tanısal olarak yapılması gereken ilk tetkik aşağıdakilerden hangisidir?
4.
A) Ekokardiografi
B) PA Akciğer grafisi
C) Elektrokardiografi
D) Perkutan koroner anjiografi E) Kardiak enzim çalışmaları
2–C
Soruda verilen uzun süreli HT ve DM öyküsü olan 76 yaşında erkek hasta sadece bu özellikleri ile koroner arter hastalığı açısından yüksek riskli grupta yer almaktadır. 50 dadikadır geçmeyen göğüs ağrısı akla hemen akut koroner sendromu getirmelidir.
Tanısal algoritmada ilk yapılması gereken tetkik tartışmasız elektrokardiografi olacaktır. Daha sonrasında EKG sonucuna göre kardiak enzim gibi biokimyasal çalışmalar, radyolojik çalışmalar ve perkütan koroner girişim yer alacaktır.
www.tusem.com.tr
Yirmi yaşında erkek öksürük ve titreyerek yükselen ateş nedeniyle acil servise başvuruyor. Bilinen başka bir hastalığı bulunmuyor. Çekilen PA akciğer grafisinde pnomonik lober infiltrasyon tespit edilen hastanın fizik muayenesinde ateşi 38.7 C, kan basıncı 110/80 mmHg, solunum sayısı 18/dk tespit ediliyor. Hastanın antibioterapisi uygun şekilde başlanıyor. Elektrokardiografisi aşağıda gösterilmiş olan hastada bu aşamada taşikardi tedavisi açısından en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Metoprolol
B) Verapamil
C) Diltiazem
D) Amiodarone
E) Parasetamol
32
Klinik Bilimler / T 44 - 2
7–D Anti - Scl 70 (Anti - topoizomeraz 1) pozitifliği olan difüz kutanöz sklerodermalı bir hastadaki en sık ölüm nedeni pulmoner fibrozis. Ancak anti - sentromer pozitifliği olan limitli kutanöz sklerodermadaki nefes darlığı veya en sık ölüm nedeni pulmoner hipertansiyondur.
4–E Pnomoni kliniği ile başvuran hastada yukarıda verilen EKG sinüs taşikardisi ile uyumludur. Hemodinamisi stabil olan hastada herhangibir anti-aritmik tedavi endikasyonu yoktur. Hastanın ateşi düşürüldüğünde taşikardisi gerileyecektir. Fizyolojik sinüs taşikardi nedenleri arasında egzersiz, ateş, ağrı, hipovolemi, anemi, hipertiroidi, sempatomimetik/vagolitik ilaçlar ve feokromositoma örnek olarak verilebilir. 5.
8.
Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde kemoprofilaksi uygulanmaz?
M
A) Sıtma B) Akut eklem romatizması C) Difteri D) Meningokok ve H.influenza menenjiti E) Mycoplasma pneumonia’ya bağlı primer atipik pnömoni
8–D Pulmoner tromboembolizmde hipokseminin birçok nedeni vardır ancak en önemlisi refleks bronkokonstrüksiyona bağlı hava yolu direncinde artmadır. Akciğerde perfuzyonun olmadığı yerde ventilasyonda olmayacaktır
SE
5–E
Mycoplasma pneumonia’ya bağlı primer atipik pnömonide kemoprofilaksiye gerek yoktur. Diğer seçenekelrde yer alan durumlarda kemoprofilaksi uygulanabilir. Bunun dışında boğmaca enfeksiyonunda, şarbon sporlarına maruz kalma durumunda ve protez kapağı olan kişilerde endokardite yönelik kemoprofilaksisi uygulanabilir. 6.
9.
Böbrek nakli sonrası sitomegalovirus pnömonisi oluşan hastada aşağıdaki tedavilerden hangisi tercih edilebilinir? B) Pentamidin
TU
A) Asiklovir
C) Foskarnet
D) Amfoterisin B
E) Trimetoprim
6–C
Sitomegalovirus (CMV) tedavisinde asiklovir etkisi yoktur. Gansiklovir verilir. Bu tedaviye cevap vermeyen hastada Foskarnet tercih edilir. Gansiklovir tedavisi etkin olduğu durumda idame tedavide Valgansiklovir tercih edilir. 7.
Pulmoner tromboembolizmde en önemli hipoksemi nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) İskemik bölgede surfaktan azalmasına bağlı alveolar kollaps B) Kardiyak debide azalma C) Göğüs ağrısı nedeniyle solunum hareketlerinin azalması D) Refleks bronkokonstrüksiyına bağlı havayolu direncinde artma E) Açık foramen ovaleden sağ - sol şantı
Aşağıdakilerden hangisi ”Sessiz tiroidit” tanısı konmuş bir hastayı tanımlamada kullanılabilen parametreledir? A) Şiddetli boğaz ağrısı olan sedimantasyonu yüksek, T3 yüksek T 4 yüksek TSH düşük iot uptake düşük 35 yaşında bayan hasta B) Tiroit bezi ağrısız büyümüş T3 yüksek T4 yüksek TSH düşük iot uptake artmış TSI pozitif 30 yaşında bayan hasta C) Üç ay önce doğum yapmış T3 yüksek T4 yüksek TSH düşük iot uptake düşük 25 yaşında bayan hasta D) Son iki aydır halsizlik ve hipoglisemik sorunlar yaşayan T3 düşük T4 düşük TSH düşük 50 yaşında bayan hasta E) Son dört ay içerisinde boyunda büyüyen kitle T 3 normal T4 normal TSH normal sintigrafide soğuk nodülü olan 55 yaşında erkek hasta
9–C A şıkkı subakut tirodittir,boğaz ağrısına eşlik eden sedimantasyon yüksekliği önemlidir B şıkkı diffüz guatr hipertiroidi ve TSI pozitifliği ile giden basedow hastasıdır. D şıkkı yorgunluk hipoglisemi TSH düşüklüğüne eşlik eden T3, T4 düşüklüğü ile hipofizer yani santral hipotiroidi hastasıdır. E şıkkı ise ötiroid zeminde gelişen soğuk nodüllü yaşlı erkek hasta tiroid kanseri ile uyumludur. Sessiz tiroidit özellikle postpartum dönemde görülen lenfosit infiltrasonuna bağlı foliküler hücre harabiyeti ve iot uptake düşük tirotoksikoz tablosu ile karekterizedir. Sessiz tiroiditte hipertiroidi geçicidir sempatik aktivasyon bulguları yoksa tedavi gerekmez hastalığın seyri sırasında %15 hipotiroidi gelişebilir. Hipotiroidik hastalarda hormon replasmanı yapılır.
Anti - sentromer antikoru pozitif olan skleroderma tanısı ile takip edilen hastada gelişen nefes darlığının en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Pulmoner fibrozis B) Atelektazi C) Pulmoner enfarktüsü D) Pulmoner hipertansiyon E) Pulmoner emboli
33
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
10. Yirmi yaşında bayan hasta adet görememe, halsizlik yorgunluk yakınması nedeni ile doktora başvuruyor. Öyküsünde 10 yıl önce kraniofaringioma nedeni ile ameliyat olduğu sonrasında radyoterapi gördüğü öğreniliyor. Fizik muayenesinde tansiyon 80/40 mmHg tesbit edilen hastanın yapılan rutin biokimyasında Na:132, K:4.5, Glukoz:55 TSH düşük saptanıyor
12. Adrenal yetmezlik tespit edilen bir kişide aşağıdaki biokimyasal tetkiklerden hangisi primer adrenal yetmezliği sekonder adrenal yetmezlikten ayırmada kullanılabilir?
12 – B
C) GnRH uyarı testi
D) TRH testi
C) BUN yüksekliği
D) Şeker düşüklüğü
Sekonder adrenal yetmezlikte Renin Anjiyotensin Aldasteron sistemi bozulmadığından potasyum problemi beklenmez. Biokimyasal olarak kortizol düşüklüğü olan bir kişide potasyum yüksekliği primer adrenal yetmezlik (Adisson hastalığı) lehinedir. Diğer seçenekler primer ve sekonder yetmezlikte ortaktır .Fizik muaynede hiperpigmentasyon varlığıda primer adrenal yetmezliği sekonder yetmezlik ayrımında kullanılabilir.
M
B) Synachten testi
B) Potasyum yüksekliği
E) Eozinofili
Bu hastada altın standart tanı testi aşağıdakilerden hangisidir? A) İnsülin tolerans testi
A) Sodyum düşüklüğü
E) Metirapon testi 10 – A
SE
Hipopituitarizm hipofiz glandında üretilen bir veya birden fazla hormonun ya da tüm hormonların yetersizliği sonucu gelişen klinik tabloya verilen isimdir. Nedenleri oldukça fazla ise de, erişkinlerde en fazla hipofiz adenomu, hipofiz cerrahisi veya radyoterapiye bağlı olarak gelişir. Hipofiz yetmezliği tanısı; bazal ve uyarılmış hormon düzeylerine bakılarak konulur. Sadece bazal hormon düzeylerinin ölçümü yeterli olmaz. Çünkü bazen bazal değerler normal görünür ama uyarı karşısında hormon artışında kusur saptanabilir. Hipofiz hormon kapasitesini değerlendirmede en önemli test İnsülin tolerans testidir. Bu testle hasta insülin perfüzyonu ile hipoglisemiye doğal olarak strese sokulur ve stres hormonlarının strese yanıtı ölçülür. Bu testle GH, ACTH Kortizol ve prolaktin düzeylerinde artış beklenir. Beklenen artışın olmaması hipofizer yetmezlik lehinedir.
13. Kemoterapi alan veya organ nakli yapılan immunsupresif bir hastaya uygulanabilecek olan aşı aşağıdakilerden hangisidir? A) Sabin aşısı
B) Sarı humma aşısı
C) Pnömokok aşısı
D) Varicella zoster aşısı
E) Adenovirüs kapsüler aşısı
13 – C
TU
İmmusupresif hastalarda canlı aşılar kontrendikedir. Seçeneklerde yer alan aşılardan sadece Pnömokok aşısı polisakkarit kapsüler aşıdır. Diğer seçeneklerde yer alan aşılar ise canlı aşılar olup immunsupresif hastalarda kontrendikedir.Aşılar ve özellikleri Tablo’da gösterilmiştir.
11. Renal kistik hastalıkla birlikteliği olan MODY (Maturity Onset Diabetes of the Young) cinsi hangisidir? A) MODY 1
B) MODY 2
Tablo 1 ve 2’de aşılar ve özellikleri özetlenmiştir
C) MODY 3
D) MODY 4
Tablo 1. Viral aşılar
E) MODY 5
11 – E
MODY (Gençlerin erişkin başlangıçlı diyabeti) otozomal dominant geçişlidir. Beta hücrelerinde disfonksiyona neden olan tek gen mutasyonu söz konusudur. Diyabet hastalarının %1-5 de nedendir. 10 adet MODY tanımlanmış olmasına rağmen en sık rastlanılan glukokinaz gen defektine bağlı MODY 2 ve transkripsiyon faktör gen mutasyonlarıdır. HNF1 alfa genindeki mutasyon (MODY3) en sık görülen formdur. MODY 5 de görülen HNF1 betayı kodlayan gendeki defekt aynı gen böbrektede eksprese edildiğinden renal kistik hastalıkla birliktedir.
www.tusem.com.tr
Virüs
34
Canlı (Attenüe) Aşıları (3k,2Ç, PIRASA olarak ezberlenebilr)
İnaktif (Ölü) Aşılar (Salik olarak ezberlenebilir Salk-HAVinfluenza –Kuduz)
Rekombinan (Subünit içeren) Aşılar
Kızamık (Measles) - IG Kızamıkçık (Rubella) Kabakulak (Mumps) Çiçek (Vaksinia) Suçiçeği (Varisella) - IG Sarı humma Adenovirüs (Oral) Rotavirüs (Oral) Polio (Oral polio aşısıSabin)
Polio (SalKölü aşı - IM) Hepatit A- IG İnfluenza Kuduz- IG Tick- borne ensefaliti Japon ensefaliti
- Hepatit B (Sadece HBsAg içerir)- IG - Hepatit E (Kapsid proteini) - Human Papilloma virüs: 6, 11, 16, 18. serotiplerin L1 ve L2 proteini (Kapsid proteini)
Klinik Bilimler / T 44 - 2
lığın seyri sırasında pankreasta demir birikimine bağlı bronz diyabet ortaya çıkar, hastalarda oluşan hiperpigmentasyon demir birikimine bağlı değil melanin artışına sekonderdir. Flebotomiile pigmentasyonda azalma, karaciğer enzimlerinde düzelme, şekerin daha kolay regüle edilmesi mümkünken artropati demir birikimine bağlı olmayıp hemokromatoz hastalarındaki gen defektine sekonder gelişen bağımsız bir bulgu olduğundan flebotomiden hiç fayda görmez.
İnaktif (ölü) Aşılar
BCG (Mycobacterium bovis) Tularemi Tifo (Oral) Kolera (Oral)
Şarbon (Bacillus anthracis) Kolera (Vibrio cholera) Veba (Yersinia pestis) Tifüs (Rickettsia prowazekii) Q ateşi (Coxiella burnetii)
Toksoid Rekombinan Kapsüler polisakkarit aşılar (Subünit aşılar içeren) Aşılar Difteri - StreptoBorrellia burgdorferi- coccus pne- Boğmaca Tetanoz umoniae Lyme hastalığı (OspA - Haemophilus influproteini) enzae tip b - Neisseria meningitidis (A, C, Y ve W135) - Salmonella typhi (Vi polisakkarit)
16. Ülseratif Kolit nedeni ile takip edilen hastanın ekstraintestinal bulgularından hangisi hastalığın aktivasyonundan bağımsızdır?
M
Canlı (Attenüe) Aşıları
Bakteri
Aşı
Tablo 2. Bakteri aşıları
A) Pyoderma gangrenosum B) Artralji C) Episklerit
14. Akut HBV enfeksiyonuna bağlı fulminan hepatit tablosu gelişen 25 yaşındaki erkek hastanın takibinde aşağıdaki sorunlardan hangisinin gelişmesi beklenmez?
E) Eritema nodosum 16 – D
B) Prerenal azotemi
C) Beyin ödemi
SE
İnflamatuar barsak hastalıklarında GİS tutulumuna bağlı bulgular yanında ekstraintestinal bulgular denilen GİS dışı bulgularda mevcuttur. Her iki hastalıkta da en sık rastlanan ekstraintestinal bulgu artrit ve artraljidir. İBH görülen bu bulgulardan sakroileit, PSK ve ankilozan spondilit,tombo embolik komplikasyonlar ve pulmoner fibrozis hastalığın aktivasyonundan bağımsız ilerlerken diğer bulgular hastalığın alevlendiği dönemde ortaya çıkar remisyon döneminde görülme sıklığı azalır.
A) Koagülopati E) Özefagus varis kanaması
D) Sakroileit
D) Hipoglisemi
TU
14 – E Fulminan hepatitin en sık nedeni viral hepatitlerdir. Viral hepatitler içerisinde en sık neden HBV riski en fazla olansa HBV+Delta süperenfeksiyonudur. Viral nedenler dışında ilaçlar özellikle parecetemol, Wilson hastalığı, otoimmun hepatit, aflatoksin gibi toksik nedenlerde fulminan hepatite neden olabilirler. Fulminan hepatit yaygın hepatosit nekrozu sonucu ortya çıkan koagülopati ve ensefalopati ile karekterizedir. Karaciğer hücrelerinin yaygın nekrozu sonucunda karaciğerin tüm fonksiyonları bozulur. Multifaktoriyal nedenlerle prerenal azotemi hastaların %70 de gelişir. Multiorgan yetmezliği ve cerebral ödem en sık ölüm nedenidir. Akut gelişen bu tabloda portal hipertansiyon olmadığı için özefagus varisleri ve buna bağlı kanama oluşmaz.
17. Aşağıdaki akut hepatit nedenlerinden hangisinin klinik seyri sırasında ikter görülme riski en fazladır? A) HBV+HDV süperenfeksiyonu
15. Demir birikiminden bağımsız olarak ortaya çıkan Herediter Hemokromatozis komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir?
B) HCV C) HAV
A) Artropati
B) Kalp yetmezliği
D) Wilson hastalığı
C) Hipogonadizm
D) Diyabet
E) HEV
E) Siroz
17 – E
15 – A Hemokromatoz duadenumdan aşırı ve kontrolsüz demir emilimine bağlı başta karaciğer olmak üzere organ ve dokularda demir birikimi ile karekterize bir hastalıktır. Hastaların bir çoğunun 6.kromozomunda HFE gen defekti mevcuttur. Haftalık yapılan flebotomilerle depo demirinin azaltılması amaçlanır. Flebotomi sıklığı kan ferritin düzeyine göre planlanır. Hasta-
Akut karaciğer hasarı ile karekterize klinik tabloya akut hepatit denir. Akut hepatitlerin en sık nedeni viral hepatittir. Tüm nedenli Akut hepatitlerin %70 i anikteri,k, %30 ikterik seyreder. Viral hepatitlerde ikter görülme riski yaşla parelel olarak artar. Tüm akut hepatitler içerisinde klinik olarak %100’e yakın oranla ikter görülen akut HEV enfeksiyonudur.
35
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
18. Altmış beş yaşından küçük multiple myelomlu hastada güncel standart tedavi yaklaşımı aşağıdakilerden hangisidir?
20 – D Soğuk aglütinin hastalığında, eritrosit yüzeyindeki “I-i” Ag’lerine karşı IgM tipinde antikor oluşur, düşük vücut ısısında kompleman aracılıklı eritrosit agglütinasyonu ve hemoliz olur, yıkım karaciğerde gerçekleşir. Hastalarda soğuğa intolerans, Raynaud fenomeni öyküsü sıktır. Genellikle idiyopatiktir, Mikoplazma pnömonisi ve lenfomalara sekonder görülebilir. Özellikle Waldenström makroglobinemisi ile ilişkisi önemlidir.
A) Bortezomib bazlı kemoterapi ve otolog kök hücre nakli B) Allojenik kök hücre nakli C) Melfalan ve prednizolon kemoterapisi D) Rituksimab bazlı kemoterapi E) Kemoterapi uygulamadan otolog kök hücre nakli
21. Tromboza eğilimli hastalıklardan, arteryel tromboz riskinin diğerlerinden daha yüksek olduğu seçenek hangisidir?
18 – A Multiple myleom tedavisi, acil durumların tedavisi (enfeksiyonların tedavisi, hipogamaglobulinemi varsa iv immünglobulin, hiperkalsemi tedavisi, hipervizkozite varsa plazmaferez gibi tedaviler) ve hastalığın stabilizasyonu amaçlayan tedavilerden oluşur (kür sağlanamaz).
M
A) Antifosfolipid antikor sendromu B) FV Leiden defekti
C) Protrombin gen mutasyonu D) Protein C eksikliği
6 hafta) İdiopatik (%70-90) En sık neden! Fiziksel (Dermatografizm, Kolinerjik, soğuk, basınç, vibrasyon, aquojenik) Romatolojik (SLE, JRA) Endokrin (Hipo-hipertiroidi; HASHİMATO!!) Neoplastik (Lenfoma, lösemi, Mastositom) Anjioödem (Herediter, edinsel, ACE inh.)
www.tusem.com.tr
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
44
Klinik Bilimler / T 44 - 2
66. Dört aylık bir bebek solunum sıkıntısı nedeniyle acil servise getiriliyor. Fizik muayenede taşikardi, takipne, sıçrayıcı nabız, interkostal retraksiyonlar, Gallop ritmi, hepatomegali ve sol klavikula altında devamlı üfürüm saptanıyor.
64. Kanama diyatezi nedeniyle getirilen ve kanama zamanı uzamış olarak bulunan bir çocukta aşağıdakilerden hangisi düşünülmemelidir? A) Trombositopeni
B) Trombosit fonksiyon bozukluğu
A) Pnömoni
C) Von Willebrand faktör eksikliği
B) Ventriküler septal defekt
D) Faktör VII eksikliği
C) Patent duktus arteriosus
E) Damar duvarı patolojisi
D) Atrial septal defekt
64 – D
E) Fallot tetralojisi
• Kanama zamanı plateletlerin fonksiyonunu veya damar duvarı ile etkileşimini değerlendirir. Genellikle 4–8 dakikadır. Bu testi standartize etmek güçtür. Platelet sayısı 100.000’in altına düştüğünde kanama zamanı uzamasına karşın, orantısız uzamalar trombosit fonksiyon bozukluğunu veya von Willebrand hastalığını destekler.
M
66 – C
4 aylık bir bebekte kalp yetmezliğinin en sık nedeni VSD’dir. Ancak hastada devamlı üfürüm ve sıçrayıcı nabız olması hastanın benzer kliniği yapabilecek PDA olduğunu düşündürür.
• Faktör VII eksikliği koagülasyonun ekstrensik yolunu bozar, sadece PT uzar.
SE
67. Aşağıdakilerden hangisi 1-4 günlük bir yenidoğanda nöbet nedenlerinden birisi değildir? A) Hipoksik iskemik ensefalopati
65. Acil servise genel durum bozukluğu, çarpıntı, göğüs ağrısı yakınmaları ile getirilen 10 yaşındaki kız hastanın fizik muayenesinde nabız 170/dakika, kan basıncı 95/80 mmHg, ekstremiteler soğuk ve soluk, ayrıca juguler venler dolgun gözleniyor.
B) Sepsis
C) Üre siklus defekti D) Hipomagnezemi E) Lizensefali
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Aort yetmezliği
67 – E
NEONATAL KONVÜLSİYON NEDENLERİ 1-4 GÜN 4-14 GÜN HİE Bakteriyel menenjit Maternal ilaç kullanımı Ensefalit (entroviral, (barbitürat, narkotik) HSV) İlaç (lidokain, penisilin) Hipokalsemi (inek sütü) İntraventriküler kanama Hipoglisemi (persistan) Hipokalsemi • Galaktozemi • Asfiksi, SGA • Fruktozemi • Sepsis • Lösin sensivitesi • Maternaldiabet, • Hiperinsülinemik hipertiroidi, hipoglisemi, hipoparatiroidi hiperinsülinizm, Hipoglisemi hiperamonemi • Prematürite, SGA, sendromu Sepsis • Hipopitütarizm • Maternal diyabet • Pankreatik işlet • Hiperinsülinemik hücre adenomu hipoglisemi • Beckwith sendromu Hipomagnezemi Maternal ilaç kullanımı Hiponatremi (barbitürat, narkotik) Hipernatremi Benign neonatal Metabolik hastalıklar idiopatik konvülsiyon • Galaktozemi (5.gün nöbeti) • Non-ketotik Kernikterus hiperglisinemi Gelişme geriliği, epilepsi, • Üre siklus defekti neonatal diyabet (DEND) Piridoksin eksikliği sendromu Benign familyal neonatal konvülsiyon (OD)
TU
B) Kalp tamponadı
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
C) Hipovolemik şok
D) Supraventriküler taşikardi E) Septik şok
65 – B
• Nabız basıncı daralması ve juguler veöz dolgunluk kalp tamponadı düşündürür. • Juguler venöz dolgunluk nedenleri
Sağ kalp kanı alamıyorsa(2,3,4,5,6) ya da atamıyorsa(1); 1. Sağ kalp yetmezliği
2. Konstriktif perikardit 3. Kalp tamponadı 4. İntra torasik basınç↑ 5. VCS sendromu 6. Triküspid stenozu
45
14 GÜN- 8 HAFTA Bakteriyel menenjit Ensefalit (entroviral, HSV) Kafa travması Metabolik hastalıklar • Aminoasidüriler • Üre siklus defektleri • Organik asidüriler • Neonatal adrenolökodistrofi MSS gelişim anomalileri • Lizensefali • Fokal kortikal displazi Tuberoskleroz Sturge-Weber sendromu
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
68. Aşağıdaki durumların hangisinde nöronal migrasyon defekti vardır?
70. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi hiperamonemiye neden olmaz?
A) Porensefali
A) Lizünürik protein intoleransı
B) Tüberoskleroz
B) Karbamil fosfat sentetaz eksikliği
C) Waardenburg sendromu
C) Ornitin transkarbamilaz eksikliği
D) Sturge-Weber sendromu
D) Propiyonik asidemi
E) Refsum hastalığı
E) Non-ketotik hiperglisinemi 70 – E
Hücre migrasyon defektleri
Hiperamonemiye yol açan metabolik hastalıklar
1. Lissensefali (Agiria)
A. Üre siklusu enzim defektleri:CPS, OTC, AS (Sitrülinemi), AL, Arginaz (Arjininemi) ve NAG sentetaz enzim defektleri
M
68 – A
2. Şizensefali
B. Organik asidemiler:PA, İVA, MMA, HMGA, MKE, Ketotiolaz eksikliği Açil CoA dehidrogenaz eksikliği, Glutarik asidemi tip II
3. Porensefali 4. Polimikrogiri 5. Pakigiri
C. Lizinürik protein intoleransı
6.Nöral heterotopiler
D. Yenidoğanın geçici hiperamonemisi
SE
7.Fokal kortikal displaziler
E. Hiperornitinemi-hiperamonemi-homositrülinemi (HHH) sendromu F. Konjenital hiperinsülinizm ile birlikte hiperamonemi (Lösin sensitivitesi)
69. Spinal muskuler atrofi tip 1 için aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Mental retardasyon görülebilir
B) Hipotoni fetal dönemde başlar
C) Ekstremiteler hareketsiz ancak duyu normaldir
71. Göbek fıtığı nedeniyle getirilen iki yaşındaki erkek çocukta yaşıtlarına göre belirgin gelişme geriliği de vardır. Fizik muayenede karaciğer ve dalağında büyüme, yüz hatlarında kabalaşma saptanıyor. Göz muayenesinde normal kornealar tesbit ediliyor. Kas tonusu ve refleksleri normaldir. Eklem hareketlerinde kısıtlanması da vardır. Uzun kemik grafilerinde dizostozis multipleks olduğu rapor ediliyor.
TU
D) Miyopatik yüz görünümü görülmez E) Kreatinin kinaz hafif yükselmiştir
69 – A
• Hamileliğin sonlarında bebek hareketlerinin azaldığı anne tarafından farkedilir. Çocuktaki hipotoniden dolayı doğum zor olur. Makad geliş sık görülür. • Doğumdan sonra çocuğun ağlaması cılızdır, ses tonu düşük ve emmesi zayıftır. İnterkostal kasların zayıflığından dolayı göğüs kafesi hiç genişlemiyor gibidir. Karın solunumu belirgindir. Ekstremite hareketleri çok azdır. Duyu kusuru yoktur. Kaslar ileri derecede atrofiktir.
A) Hunter hastalığı B) Maroteux-Lamy hastalığı C) Nörofibromatozis D) Fabry hastalığı
• Dilde fasikülasyonlar gözlenir. DTR alınmaz. Serebral fonksiyon bozukluğu olmadığından yüz görünümleri ve zeka normaldir.
E) Metil malonik asidemi 71 – A
• Ön boynuz motor hücrelerinde dejenerasyon progressiftir. Tedavisi yoktur, genellikle solunum yetmezliği ve akciğer enfeksiyonlarıyla ölürler.
www.tusem.com.tr
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
Tipik bir mukopolisakkoridoz sorusu. Kaba yüz görünümü ve dizostozis multipleks oldukça spesifik bir bulgular. Korneal bulanıklık tip 2 Hunter dışındakilerde görülür.
46
Klinik Bilimler / T 44 - 2
72. Hipogonadizm, mental retardasyon, kısa el ve ayak parmakları ve albinizmi olan obez hastada 15. Kromozomda delesyon varsa en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
74 – D Hastada yüksekdebili proksimal fistül geliştiği anlaşılıyor. Kan gazı analizlerinden hasta metabolik asidozda ve AG normal sınırlarda olduğu anlaşılıyor.
A) Williams sendromu
B) Prader-Willi sendromu
Anyon açığı normal metabolik asidoz:
C) Turner sendromu
D) Angelman sendromu
• Böbrek dışı HCO3 - kaybı (klor artar ve toplam anyon yükü dengelenir)
E) Klinefelter sendromu
Üreterosigmoidostomi
72 – B
Diare, intestinal ve pankreatik fistüller
Prader-Willi sendromu mental retardasyon, kısa boy, hipotoni, obesıte, kısa el ve ayaklar ile hipogonadizmle karakterizedir. 15. kromozomda delesyon görülür. Aynı gen tirozini melanozoma taşıyan p proteinini de kodladığından albinizm görülebilir. Prader Willi sendromundan fenotipik olarak ayrılan Angelman sendromunda ek olarak ataksik yürüyüş, bayılma ve uygunsuz gülüşlerle happy puppets (mutlu kukla) görünümü vardır.
Distal RTA (↓ H+ atılımı)
M
Proksimal RTA (↓ HCO3 - emilimi) Acetazolamide (CA inh.)
TPN: Hastanın kliniği ile değerlendirildiğinde en olası ihtimal i.b. içerik (dolayısı ile HCO3) kaybıdır.
SE
75. Sodyum denge bozuklukları ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Cerrahi hastalarda hipernatremi, oranla daha fazla görülür.
73. Kontamine gıda alımından 1-2 saat sonra kusmaları başlayan çocuk sonraki 5-6 saatte ishal ve karın ağrısı geliştiriyor.
B) Akut hiponatreminin tedavisinde hızlı sodyum replasmanı pontin myelonizisine neden olabilir
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Bacillus cereus
C) Ameliyatları takiben gelişen hiponatremilerin sebebi postoperatif ADH salınımı olabilir
B) Salmonella enteridis
C) Vibrio parahemolitikus D) Yersinia enterokolitika E) Clostridium botilinum 73 – A
D) Hipernatremilerin hızla düzeltilmesi beyin ödemine yol açabilir E) Susama hissi kaybolmamış bir insanda hipernatremi gelişme ihtimali zordur
TU
Kontamine gıda alımından 1-6 saat sonra başlayan kusma-ishal tablosu B.cereus ve S.aureus enfeksiyonlarında görülür. Gıda önceden oluşan toksinler nedeniyle semptomlar erken başlar.
75 – A Serum Na düzeyinin 130 meq/lt altına düşmesidir.
Salmonella başta olmak üzere diğer ajanlarda inkübasyon süresi 8-72 saattir. Ayrıca, C.botulinium nörolojik semptomlar ve Y.enterokolitika ise kanlı ishal yapabilir.
Postoperatif dilüsyonel hiponatreminin en sık nedeni cerrahi ve travma sonrasında artan ADH salınımıdır. Cerrahi hastalarda en sık görülen elektrolit bozukluğu hiponatremidir.
74. Elli yaşındaki erkek hasta ince barsak tümörü nedeniyle rezeksiyon+ anostomoz yapılmış, 1 hafta sonra dren yerinden günlük debisi 1 L. Olan biliyer içerikli drenaj gelişmiştir. Hastaya bu fistülü nedeniyle TPN başlanmıştır. Hastanın takiplerinde 4. Günde tetkiklerinde PH 7.24, PCO2 40 mm Hg, PO2 98 AG (Anyon Gap) 10 olarak tespit edilmiştir.
Belirti ve bulgular: SSS: Baş ağrısı, konfüzyon, irritabilite, artmış DTR, kas seğirmeleri, KVS: Taşikardi ve hipovolemiye sekonder taşikardi beklenir. Ancak artmış intrakraniyel basınç var ise hipertansiyon ve bradikardi olabilir.
Bu hastadaki tablonun en olası nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Diabetik ketoasidoz
B) Laktik asidoz
C) Böbrek yetmezliği
D) İnce barsak içeriği kaybı
hiponatremiye
Renal: Oligüri mevcuttur. GİS ve Dokular:Deride parmak izi bulgusu, fışkırır tarzda kusma, lakrimasyon, salivasyon ve sulu ishal. Akut hiponatremide yükseltme hızı merkezi sinir sistemi bulguları ve nöbetler geçene kadar 1 mEq/L/saattir.
E) Unkompanse metabolik alkaloz
47
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
Bu koşullarda bile serum sodyumundaki yükselme 12 mEq/L/günü geçmemelidir. Daha hızlı yükseltilmesi pontin demyelinizasyonuna neden olabilir. Amaç kritik değer olan 120 mEq/L’nin üzerine çıkmaktır; 130 mEq/L geçilmemelidir. Hipernatremi ( >150 mEq/lt ) daha nadir görülür, sebep genellikle su eksikliği veya su alımının kısıtlanması durumunda ortaya çıkar. Normalde susama hissi ile su açığı giderilir ve hipernatremi engellenir. Tedavide Na düzeltme hızı yine sınırlıdır. Eğer plazma ozmolalitesi hızla düzeltilirse su daha hipertonik olan hücre içi bölmeye geçer ve beyin ödemi gelişebilir. Bu yüzden kural olarak hipernatremi 48 saat içinde, 12 mEq/L/gün oranında düzeltilmelidir.
FV,VIII,XI eksikliği, DIC Asidoz (Rutin bikarbonat önerilmez) 2,3DPG eksikliği, O2 dis. eğrisi sola kayar Hiperkalemi (oligüri yoksa sorun olmaz), hiperamonyemi Hipotermi Sitrat toksisitesi, İyonize Ca bağlar (Rutin Ca gerek yok) Hemolitik reax. Bakterialve veya viral bulaş riski
M
78. On gün önce künt batın travması sonucu splenektomi geçirmiş 23 yaşında bir erkek hasta, üst kadran karın ağrısı ve derin nefes almakla artan alt göğüs ağrısı ile geliyor. Fizik muayenede; rektal ateş 38.2 oC, sol akciğer bazalinde solunum sesleri azalmış, insizyon hattı temiz, barsak sesleri artmış ve peritoneal irritasyon belirtisi yok. Rektal tuşe normal, lökosit 12.500/mm3 ve formülde sola kayma mevcut. Akciğer filminde sol akciğerde düz bir atelektazi alanı var. ADBG’de nonspesifik barsak gazları ve sol üst kadranda hava-sıvı seviyesi mevcut. Serum amilazı 150 SU (normali 60-180).
76. Overfeeding (aşırı beslenme) durumunda hangisi beklenmez? A) Oksijen tüketiminde azalma
SE
B) Karbondioksit retansiyonu C) Solunum sayısında artış D) Hepatik yağlanma
E) İmmunitede baskılanma
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
76 – A Aşırı kalori verilmesi sonucunda (Overfeeding)
A) İnsizyonel ağrı
B) Subfrenik apse
C) Pnomotoraks
D) Pankreatit
• Oksijen tüketiminde artış,
E) Pulmoner emboli
• CO2 üretiminde ve solunum yükünde artış,
78 – B
• KC yağlanması ve KC fonksiyon testlerinde bozulma
Subfrenik abseler en sık görülen karın içi abselerdir. Özellikle splenektomilerden sonra görülme sıklığı artar. Bu yüzden splenektomi yapılan hastalara rutin dren kullanımı önerilmez. Hastalarda karın ağrısı, ateş, akciğer bulguları ön plandadır.
TU
• Lökosit fonksiyonlarında bozulma ve infeksiyon riskinde artış gelişebilir..
Bu komplikasyonlar en sık TPN verilen hastalarda ortaya çıkar. Vücudun glukoz kullanım hızı 5 mg/kg/dk olduğu için dextrozlu solüsyonların infüzyonu sırasında bu miktar aşılmamalıdır.
79. Özellikle IL 12 ve IL 18 tarafından indüklenen, majör travmalardan sonra alveoler makrofaj aktivasyonu ile akut akciğer hasarına neden olan medyatör aşağıdakilerden hangisidir?
77. Aşağıdakilerden hangisi masif transfüzyon sonucu beklenen komplikasyondan değildir? A) Hipokalsemi
B) Hipokalemi
C) Trombositopeni
D) Akciğer ödemi
E) CMV enfeksiyonu
B) IL 10
C) TNF alfa
D) İnterferon gama
E) IL 6
77 – B Masif Transfüzyon:
79 – D INF-γ: T helper lenfositlerden ve makrofajlarda salgılanır. IL12 ve IL-18 IFN-gamma üzerinden etki eder. Yaralanmadan sonra serumda 8, yarada 5-7 gün yüksek kalır. Major travmadan sonra alveolar makrofaj aktivasyonuna ve akut akciğer hasarına neden olur.
Tek seferde 2500 ml veya 24 h’te 5000 ml transfüzyona denir. Komplikasyonları: Dolaşım yetmezliği, hipervolemi Dilüsyonel trombositopeni, trombosit fonk.bzk (Masif tranfüzyonda en sık kanama nedenidir.)
www.tusem.com.tr
A) IL 4
48
Klinik Bilimler / T 44 - 2
80. Acil servise AİTK (Araç içi trafik kazası) nedeniyle getirilen 35 yaşındaki hastanın, fiziki muayenede şuur açık, koopere ve oryente idi. Hastanın solunum zorluğu, açık yarası veya kanaması yoktu. Hastanın 4 ekstremitesinde de hareket yoktu. Ekstremiteler sıcak ve pembe idi. Hastanın NDS 55, KB 70/40 mm Hg tespit edildi.
82. Otuz dört yaşında bayan hasta boyun sağ tarafında şişlik şikayeti ile geliyor. Şişliğin tiroid bezinde nodül olduğu tespiti sonucu gerekli uygun işlemler ve İİAB uygulanıyor. Tanı papiller karsinom olarak rapor ediliyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Hipovolemik şok
B) Nörojenik şok
C) Septik şok
D) Kardiyojenik şok
Bu hastada en olası etiyobik faktör aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Endemik guatr bölgesinde yaşıyor olmak B) Hashimoto tiroditi bulunması C) Foliküler adenom bulunması
E) SIRS
D) Çocuklukta ionize radyasyona maruz kalınmış olması E) Riedel tiroiditi bulunması
M
80 – B Nörojenik şok:
82 – D
Periferik vazokonstrüktör tonus kaybı nedeni ile yaygın vazodilatasyon gelişir.
Papiller karsinom Folikül hücresinden köken alır. Tiroid ca’ların en sık görülenidir.
Etiyoloji
Prognozu en iyi tiroid karsinomudur.
Spinal (servikal – torasik) kord yaralanması, spinal anestezi, özellikle çocuklarda akut gastrik dilatasyon, ani şiddetli ağrı.
SE
Boyun bölgesine radyasyon alma hikayesi bulunan kişilerde görülme olasılığı çok yüksektir.
Bulgular
30-40 yaş arası kadınlarda sıktır.
• Periferik venöz göllenme ve kalbe venöz dönüşte azalma sonucunda CVP ve kardiyak debi düşer, hipotansiyon
Servikal lenf bezi tutulumu sıktır (Çocuk ve genç yaş erşkinlerde daha sık)
• Vazodilatasyon nedeni ile cilt kuru ve sıcaktır, flushing görülür
Multisentrisite ve multifokalite oranları yüksektir(%20). Endemik iyot eksikliği bölgelerinde daha çok foliküler karsinom gelişir.
• Bradikardi (sempatik aktivite azlığı nedeni ile refleks taşikardi cevabı görülmez) • Hastaların bilinci genellikle açıktır
TU
Tedavi: Sıvı tedavisi ve vazopressörler (dopamin, adrenalin, efedrin, fenilefrin)
l.
ll. Akut mezenter iskemi
lll. Kan transfüzyonu
83. Kırk beş yaşındaki kadın hasta son haftalarda artan yorgunluk yakınması ile geliyor. Sabahları zor uyanma, kabızlık, defekasyonda zorlanma gibi ek şikayetleri olan hastanın diyabetik ve orta derecede hipertansif olduğu anlaşılıyuor. Hastanın FM de TA 130/90 mm.hg, Vücut sıcaklığı 36.5 derece, pretibial gode bırakmayan ödem, büyümüş ancak hassas olmayan tiroid bezi saptanıyor.
lV. TPN
V. GİS kanama
81. Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri multipl organ yetmezliğine (MOY) neden olabilir? A.Pankreatit
A) l
B) I, II, III
C) II, III
D) IV
Bu hastanın tiroid fonksiyon testleri aşağıdakilerden hangisidir?
E) I, II, III, IV, V 81 – E Sırs yada sepsise neden olabilecek tüm patolojiler moy nedeni olabilir.
49
Total serum T4 Serbest serum T4
Serum TSH
A) Yüksek
N
N
B) Yüksek
N
N
C) Düşük
N
N
D) Düşük
Düşük
Yüksek
E) Düşük
Düşük
Düşük
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
83 – D
85. Paratiroid adenom eksizyonu sonrası gelişen semptomatik hipokalseminin en önemli nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Klinik Halsizlik,
A) Aşırı ringer laktat infüzyonu
Soğuğa karşı intolerans,
B) Hipomagnezemi
Unutkanlık,
C) Kalan paratiroidlerin devaskülarizasyonu
İştahsızlık, konstipasyon, distansiyon
D) Aç kemik sendromu
Ses kısıklığı,
E) Peroperatif kan transfüzyonu
Apati,
85 – D
Çocuklarda ek olarak obesite ve gelişme geriliği olur.
T3 ve T4 normal veya düşüktür.
Adenom eksizyonu sonrası hipokalsemi açısından dikkatli olmak gerekir (Aç kemik sendromu).Uzun süredirPTH etkisinde kalan kemikler adenom eksizyonu sonrası, kandan hızla Ca çekilmesine neden olur, bu yüzden postoperatif erken saatlerde ciddi hipokalsemiler olabilir.
Tedavi
Geçici ve erken hipokalsemide, IV Ca-glukonat verilir.
Tiroksin (T4) 2 mg/kg
Kalıcı hipokalsemilerde tedavi oraldır.
Tanı Primer hipotiroidide TSH yüksektir.
84. On bir yaşındaki çocuk hasta ebeveyni tarafından boynunda şişlik yakınması ile başvuruyor. Öyküsünden, son 1 aydır fark edilen şişliğin son 1 haftadır hassas ve ağrılı ve kızarık olduğu öğreniliniyor hastanın fizik muayenede boyun orta hatta 1,5 cm çaplı hassas ve hiperemik kitle ele geliyor. Hastanın orofarengeal muayene sırasında dil hareketleri ile kitleninde hareketlendiği tespit ediliyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Tiroidit
B) Lemfoma
Serum Aldosteron PRA
Serum K Serum Bikarbonat
C) Tiroglossal kanal kist
A) Yüksek
Yüksek Düşük
Yüksek
D) Submandibuler siyaloadenit
B) N
Düşük Düşük
Yüksek
E) Lenfadenopati
C) Yüksek
Düşük Düşük
Yüksek
D) Düşük
Düşük Yüksek
Düşük
E) Düşük
Yüksek Yüksek
Düşük
84 – C
Tiroglossal kist
En sık görülen tiroid anomalisidir.
86 – C Primer hiperaldosteronizm nadir HT nedenlerinden birisidir. *Aldosteron üreten adrenal adenom (Aldosteronoma) En sık nedendir (2/3 vakada) *İdyopatik bilateral hiperplazi(%20-30) *Tek taraflı adrenal hiperplazi *Adrenal karsinom *Glikokortikoid duyarlı hiperaldosteronizm (Ailesel hiperaldosteronizm)
Genellikle sessizdir ve insidental olarak tespit edilir. Enfekte olursa bulgu verir. Fizik muayenede en önemli tanı kriteri hastanın dilini dışarı çıkartması ile kistin yukarı deplase olmasıdır Tedavileri eksizyondur.
Ca-laktat 8 mg/gün
86. Kırk yaşında hipertansiyon nedeniyle incelenen kadın hastada kas güçsüzlüğü, poliüri ve parestezi tespit ediliyor. Hastada gode bırakan ödem yok. Hastanın 24 saatlik idrar K yüksekliği ve normal düzeyde kortizol tespit ediliyor. Abdominal BT de sağ adrenal glanda lokalize, enkapsüle kitle tespit edilen bu hastada muhtemel labaratuvar bulguları aşağıdakilerden hangisidir? (PRA:Plazma Renin Aktivitesi)
TU
Vit D3 1.5-2.5 mg/gün ve
SE
M
Menstrüal değişikliklere yol açar.
Kanal içinde tiroid epiteli olduğundan%1 oranında ca. gelişebilir.(Medüller troid ca hariç)
www.tusem.com.tr
50
Klinik Bilimler / T 44 - 2
*Ektopik aldosteron üreten tm. • Yeni başlayan veya kötüleşen hipertansiyon ve buna bağlı frontal baş ağrısı durumlarında akla gelmelidir. • Hipokalemi ve bununla bağlantılı poliüri, noktüri, parestezi ve kas spazmları diğer bulgulardır. Labaratuvar • Genellikle spontan hipokalemi önemli bir bulgu olmakla beraber olguların bir kısmında normokalemi olabilir. • Metabolik alkaloz beklenir • Plazma aldosteron konsantrasyonu (PAK) artmış ve plazma renin aktivitesi (PRA) baskılanmıştır. • PAK/PRA oranı: 25-30/1 olması tanı için çok değerlidir. Bu bulgu sekonder hiperaldosteronizmden ayrımda önemlidir. • Serum Na+ düzeyi normalin üst sınırında veya yüksektir.
89. Kırk beş yaşındaki bayan hastanın yapılan rutin mamografisi ve meme muayenesi sonuçlarıyla fiziki muayenede herhangi bir kitle veya LAP ile karşılaşılmamış, ancak mamografide DCIS düşünülen şüpheli bir alan rapor edilmiştir.
87. Aşağıdakilerden hangi malign meme patolojisi duktal sistemden köken almaktadır?
Duktal Karsinoma İn situ (DCIS)
Bu hastada aşağıdakilerden hangisidir doğrudur? A) DCIS genellikle fiziki muayene ile tespit edilir B) Aksiller lenf nod tutulum riski yüksektir C) RT nin DCIS tedavisinde gerekliliği yoktur D) DCIS de mamografide mikrokalsifikasyonlar en sıklıkla saptanan bulgudur
M
E) Lumpektomi ve aksiller diseksiyon seçilecek tedavi yöntemidir 89 – D
• Noninvaziv meme kanserinin en sık rastlanan tipidir.
B) İnvaziv lobüler ca.
• Laktiferöz duktuslardan köken alır.
C) Yağ nekrozu
D) Sistosarkoma philloides
• DCIS olguları geçmişte palpasyonla ele gelen kitle, meme başı akıntısı gibi FM bulguları ile saptanırken, artık tarama mamografileri tanıda daha etkin hale gelmiş ve görülme sıklığı %3 lerden %30 lara çıkmıştır.
E) İntraduktal papillom 87 – A
SE
A) Paget hastalığı
Kronik, ekzamatoid, erupsiyonlu meme başı hastalığıdır . Meme kanserlerinin % 1-4’ünü oluşturur. Genel olarak kabül gören görüş meme başı duktuslarından primer olarak köken ladığı ve daha sonra cildi tuttuğudur. Meme başında masum ekzamaya benzer, kaşıntı, yanma, kanama bulguları olabilir. birçok vakada cilt lezyonları yıllardır mevcut olan tek bulgudur ve çok yavaş gelişir. Lezyon tedavi edilmez ise daha sonra altında kitle gelişir. 2/3 vakada kitle palpe edilir. Postmenapozal bir hastada meme başında birkaç haftadan uzun süre sebat eden ekzamatoid lezyonlara biopsi yapılmalıdır. Tümör infiltratif veya noninfiltratif yapıda olabilir. Noninfiltratif tipte
• Tarama mamografilerinde en sık rastlanan bulgu küme yapmış mikrokalsifikasyonların varlığıdır. • Çoğunlukla axiller lenf tutulumu yoktur. Bu yüzden axiller diseksiyon endikasyonu çoğunlukla yoktur.
TU
• Meme koruyucu cerrahi (MKC) ile tedavi sıklıkla uygulanan yöntemidir. MKC sonrası hastalara RT verme gerekliliği vardır. 90. Yirmi yaşında zayıf görünümlü kadın hasta acil servise nefes darlığı ve retrosternal ağrı nedeniyle başvuruyor, hastanın anksiyetesi vardı. Ateşi tespit edilmeyen ve sinüs taşikardisi olan hasta taşipneikti. Abdomen muayenesinde hassasiyet, kitle yada organomegali yoktu. Toraks ve batın üst kısımlarında ciltaltı amfizem tespit edildi, özgeçmişinde “Bulimia nervosa” nedeniyle tanı ve takip altında olduğu ve hastaneye geliş öncesi zorlayarak kustuğu öğrenilmiştir.
Paget hücrelerinin görülmesi patognomoniktir. Paget hücreleri içinde cea varlığı gösterilebilir. Sıklıkla invaziv seyreden duktal bir karsinom olmasına rağmen dcıs ile beraber olabilir. 88. HER 2 (+) meme ca.’lı hastalarda hangisinin kullanımı tedavi etkinliğini artırır? A) Tamoksifen
B) Anastrozol
C) Letrozol
D) Doxorubicin
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Tansiyon pnomotoraks
E) Trastuzumab
B) Boerhaave sendromu
88 – E
C) Mallory Weis sendromu
HER 2 (human epidermal growth factor receptor 2) (+) meme karsinomları kötü seyirlidir. Monoklonal antikor Trastuzumab kullanımı bu hastalarda etkinliği kanıtlanmış ajandır.
D) Peptik ülser perforasyonu E) Akalazya
51
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
90 – B Spontan perforasyon: Özefagus perforasyonlarının % 15’ini oluşturur. Çoğu postemetiktir. (Barojenik perforasyonlar) ilk kez Boerhaave tarafından tanımlanmıştır. Bu nedenle spontan özefagus perforasyonu Boerhaave sendromu olarak da bilinmektedir. Boarhaave sendromunda perforasyon genellikle ösofagogastrik bileşimin hemen proksimalinde torakal özefagusta, distal özefagusun sol posterolateral duvarında oluşur ve longitüdinaldir. Yırtık sadece mukoza ve submukozada ise Mallory-Weiss sendromu olur. Spontan perforasyonların bir kısmı malign hastalıklar veya distaldeki benign nitelikteki ülserlerin kendiliğinden perforasyonu sonucu oluşabilir. (Non-barojenik)
92 – E Prepilorik ülserlerde patogenezde hiperasidite önemli bir faktör olduğu için cerrahi gereken hastalarda asit salınımını engelleyen proedürler yapılmalıdır. Bu yöntemler temel anlamda vagotomi ve takiben cerrahi drenaj işlemlerini kapsar. Yöntemler içinde Yüksek selektif vagotomi ek bir cerrahi drenaj işlemi gerektirmediği için morbidite ve mortalitesi daha düşüktür. Ancak yüksek ülser rekürrens riskine sahiptir. 93. Aşağıdakilerden hangisi en sık görülen hamartamatöz polipozis sendromudur? A) Familyal adenomatöz polipozis koli
M
B) Lynch sendromu
C) Cronchite Canada sendromu D) Peutz Jeghers sendromu E) Cowden sendromu
91. Gastrointestinal stromal hücreli tümörler (GISTS) hakkında hangisi yanlıştır?
93 – D Peutz-Jeghers Sendromu: En sık görülen hamartamatöz polipozis hastalaığıdır. Otozomal dominant (STK 11 Serine-treonin kinaz 11 gen defekti). Mukokuteneal bölgelerde hiperpigmentasyon ve GİS’de hamartomatöz polipler (özellikle ince barsakta) Polipler çoğunlukla i.b.tadır fakat kolon ve rektumda bulunabilir ve düşük ihtimalle de olsa malign değişim gösterebilirler. Tüm GİS maligniteleri için risk artmıştır. (Özellikle periampüller bölge) Bu hastalarda ekstraintestinal maligniteler de sık (meme Ca, seks kord tm, Sertoli hücreli testiküler tm)
SE
A) Tanıda endoskopi altın standarttır. B) Primer tedavi yöntemi cerrahidir
C) GISTS lerin çoğunluğu midede yerleşir
D) Genellikle gastrointestinal kanama ile bulgu verir
E) Unrezekteabl tümörlerde İmatinib Mesilat yararlıdır
91 – A Gastrointestinal stromal tümörler(GISTs) önceleri leimyom veya leiomyosarkom olarak adladırılırdı. İnterstisyel cajal hücrelerinden köken alır. Bu tm ‘lerin çoğunda c-kit protein expresyonu sözkonusudur. GİS sarkomları arasında en sık görülen tümördür ve GİS içinde de en sık midede görülür. Genellikle kanama ve dispepsi ile belirti verirler. Kanama ile gelen hastalarda belki endoskopik biyopsi ile tanı konabilirse de intramural bir tm olduğu için en etkili yöntem BT dir. EUS diğer seçenek Tedavi cerrahidir. (Lenf diseksiyonuna gerek yok) Unrezektabl vakalarda veya metastatik olgularda imatinib kullanılabilir. İğne bx yapılmamalı.
TU
94. Ülseratif Kolit nedeniyle takip edilen 45 yaşındaki erkek hasta karın ağrısı, ateş, çok sayıda kanlı defekasyon şikayetleri ile geldi. Hastanın son 1 aydır hastalığına yönelik ilaçlarını düzenli kullanmadığı öğreniliyor. FM de, KB 140:90 mmHg, vücut sıcaklığı 37.80C, özellikle sol alt kadran olmak üzere orta derecede hassasiyet ve rebaund mevcut, tuşe de eldivene kan bulaşı tespit edildi. Lab tetkiklerde WBC 17.000 /mm3, K 3.1, Na 129 dışında patoloji yoktu. Hasta akut fulminan kolit ön tanısı ile ileri tetkik ve tedavi için servise alındı. Hastanın yatışından kısa süre sonra, genel durumu daha da bozuldu, taşikardi ve hafif hipotansiyon gelişti. İshali kesilen hastanın batında distansiyon tespit edildi. Bu hastada, bu tabloyu açıklayacak en olası durum aşağıdakilerden hangisidir?
92. Medikal tedaviye yanıtsız prepilorik bir ülser için cerrahi tedavi planlanmaktadır. Aşağıdaki prosedürlerden hangisi bu hasta için daha yüksek ülser rekürrensine neden olur? A) Turunkal vagotomi B) Turunkal vagotomi + piloroplasti
A) Kolon perforasyonu
C) Turunkal vagotomi+ antrektomi
B) İntraabdominal abse
D) Turunkal vagotomi+ gastroduedonostomi
C) Toksik megakolon
E) Yüksek selektif vagotomi
D) Kolon kanserine bağlı obstrüksiyon
www.tusem.com.tr
E) Amebiazis
52
Klinik Bilimler / T 44 - 2
94 – C
97 – C
Toksik megakolon:
Pankreas Kanseri Gelişme Riski Yüksek Olan Sendromlar
Mortalitesi en yüksek kompliklasyondur. Fulminan kolitlerin %4-11’inde görülür, mortalite %40’a kadar çıkar.
Herediter non polipozis kolorektal kanser BRCA 2 mutasyonlu ailesel meme kanseri
Ateş, peritonit, distansiyon, toksemi tablosu gelişir.
Peutz-Jeghers sendromu
ADKG’de transvers kolon çapı artmıştır. Aktif koliti olanlarda iyileşme belirtileri olmadan aniden ishal kesilirse toksik megakolon düşünmek gerekir.
Ataksi-telenjiektazi sendromu Ailesel atipik multipl mol melanoma sendromu
Riski artıran faktörler:
Herediter pankreatit
Hipokalemi
Risk faktörleri:
Barsak duvarında müsküler tabakaya yayılan şiddetli inflamasyon
İleri yaş,
Lavman Opiat kullanılması , antikolinerjik kullanımı
erkek cinsiyet,
Sigara
siyah ırk,
Kronik Pankreatit
M
Akut atakta Baryum kullanılması 95. Altmış yaşında kadın hasta acile 2 gündür ateş ve titreme şikayetleri ile geliyor. Hastada iştahsızlık, bulantı ve kusmada var imiş. Ateş 39.2 0 C, NDS: 98, KB. 115/70. Fiziki muayenede hasta bitkin görünümlü, skleral ikter mevcut, mukoz membranlar kuru ve sağ üst kadran hassasiyeti var. Labratuvarda WBC: 18 000, T. Bil. 4.0, ALP: 450 Ü/L olarak bulunuyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
98. Yetmiş yaşındaki erkek hasta karın ağrısı, ishal ve kusma şikayetleri ile gelen hastanın son 2 ayda yaklaşık 8 kg. kilo kaybı olduğu, ayrıca 40 yıldır sigara kullanıcısı olduğu öğreniliyor. Fizik muayenede safra kesesi ağrısız ele geliyor, skleral ikter ve gaita renginin açık olduğu tespit ediliyor. Hastanın labaratuvar tetkiklerinde Total bilirubin 9 mg/dl, ALP 450U/l, ALT 150U/l, İdrar bilirubin pozitifliği tespit ediliyor.
A) Pankreas başı tm.
C) A. Eroziv gastrit E) Koledokolithiazis 95 – E
SE
yahudi köken
B) Duodenal ülser
D) Sağ akut pnomoni
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Koledokolithiazis
B) Primer sklerozan kolanjit C) Safra kesesi karsinomu
Hastanın akutbaşlangıçlı sağüst kadran ağrısı, ateş ve sarılık tipik Charcot triadıdır. Koledokolithiazis için tanı ve tedaviden etkin yöntem ERCP dir. Etken genellikle asendan yolla kazanılan E.Colidir.
TU
D) Pankreas kanseri E) Ampulla Vateri tümörü
98 – D Aşağıdaki Durumlarda Pankreas Ca Araştırılmalıdır İki yıldan az bir süredir üst karın ve sırt ağrısı olanlar. Kuşkulu üst karın ağrısı ya da dispepsisi olup da GİS taramaları negatif olanlar. Tıkanma sarılığı olanlar. Açıklanamayan nedenlerle vücut ağırlığının %5’inden fazlasını kaybedenler. Nedeni açıklanamayan pankreatit atakları geçirenler. Aile öyküsü ve şişmanlığı olmadan birden DM’u açığa çıkanlar. Klinik: Başlangıç genelde sinsidir, kilo kaybı (en sık), hafif epigastrik ağrı, bel ağrısı veya depresyon olabilir. Tümör en sık baş kısmına yerleşir (% 60-70). Baş kısmındaki tümörlerin %75 kadarı sarılık, kilo kaybı ve derin karın ağrısı ile başvurur.
96. Yukarıda tanımlanan hastanın hastalığında en muhtemel mikroorganizma hangisidir? A) E. Coli
B) B. Fragilis
C) K. Pneumonia
D) Enterococcus
E) S. Typhi
96 – A
97. Aşağıdakilerden hangisi pankreas kanseri etyolojisinde rol oynamaz? A) İleri yaş
B) Sigara alışkanlığı
C) Kahve Alışkanlığı
D) Kronik Pankreatit
E) Lynch Sendromu
53
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
Bel ağrısı genelde kötü prognozu gösterir. %20 kadar hastada ise ani gelişen DM ile tanı konur. Gövde ve kuyruk tümörleri ise çok geç bulgu verirler, rezektabilite şansı düşüktür, prognoz daha kötüdür. Nadiren kitle palpe edilebilir (%10). Asit %5 oranında görülür, prognoz kötüdür. Courvoisier bulgusu: Sarılıklı hastada ağrısız hidropik safra kesesi palpe edilmesidir. Varlığında öncelikle pankreas başı kanserinden şüphelenilmelidir. Sarılığa genelde kaşıntı eşlik eder, kolanjit nadirdir. Troeussau Sendromu: Bazen hastalarda migratuvar tromboflebit belirgin bulgu olabilir
101 – B Hastaya indüksiyon döneminde (preop. 30-60 dk) 1 doz proflaktik aby verilir. Ameliyat 4 saatten uzun sürerse, her 4 saatte 1 doz aby daha verilmelidir, bu soruda ameliyat 1 saat olduğu için perioperatif aby.ye gerek yoktur. Postop. aby her 8 saatte 1 doz olarak planlanmalıdır. Bu durumda hastamız preop indüksiyon döneminde aldığı 1 doz, postop her 8 saatte bir aldığı yani 24/ 8= 3 doz aby ile birlikte toplamda 4 doz aby almış olacaktır. 102. Legg-Calve-Perthes hastalığında, yaştan bağımsız olarak kötü prognostik faktör aşağıdakilerden hangisidir?
M
A) Lateral subluksasyon B) Lateral kolon C sınıflaması C) Lateral kalsifikasyon
99. Aşağıdakilerden hangisi zor entübasyonun fizik bulgularından değildir?
D) Gage sign
E) Metafizyel kist formasyonu
A) Çıkık üst kesici dişler
102 – B Lateral kolon C sınıflaması, Legg-Calve-Perthes hastalığında, yaştan bağımsız olarak kötü prognostik faktördür.
B) Alveolo-mental mesafenin kısalması D) Küçük alt çene E) Kısa kaslı boyun 99 – B
SE
C) Uzun yüksek tavanlı damak
103. Galeazzi kırıklı çıkığında çıkık redukte edilemiyorsa hangi tendonun interpozisyonu düşünülmelidir?
Alveolo-mental mesafenin kısalması değil uzaması zor entübasyonun fizik bulgularındandır.
A) Ekstansor carpi radialis B) Ekstansor carpi ulnaris
100. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinin anestezideki blok seviyesi diğerlerine göre yüksektir?
103 – B Galeazzi kırıklı çıkığında çıkık redukte edilemiyorsa ekstansor carpi ulnaris tendonun interpozisyonu düşünülmelidir.
C) Fleksor carpi radialis
D) Fleksor carpi ulnaris
E) Pronator teres
B) Dokunma duyusu
TU
A) Derinlik duyusu
C) Eklem pozisyon duyusu D) Vibrasyon duyusu
104. Daktiyosistografide dilate kanalikül görülmesi durumunda aşağıdaki etkenlerden hangisi düşünülmelidir?
E) Motor lifler
100 – B
A) S. Auereus
B) S. pyogenes
Seviyesi en yüksek olan preganglionik sempatik liflerdir. Burdan itibaren sıralama şu şekildedir:
C) C. trachomatis
D) N. gonorrhoae
E) A. israelii
Preganglionik sempatik lifler > Isı > Ağrı > Dokunma > Derinlik > Motor > Eklem pozisyon duyusu > Vibrasyon
104 – E Daktiyosistografide dilate kanalikül görülmesi A.israelii için tipiktir.
101. 1 saat süren bir fıtık ameliyatında, postoperatif 24.saatte hastamıza, ameliyat öncesi ve sonrası toplam kaç doz antibiyotik kullanılmıştır?
105. Aşağıdaki konjonktivit tiplerinin hangisine sahip hastalar, tiroid disfonksiyonu yönünden incelenmelidir?
A) 2 doz
B) 4 doz
C) 5 doz
D) 6 doz
A) Vernal konjonktivit B) Atopik konjonktivit C) Superior limbik konjonktivit D) Perinaud okuloglanduler sendromu
E) 8 doz
www.tusem.com.tr
E) Molluskum kontagiosum konjonktiviti
54
Klinik Bilimler / T 44 - 2
• Evre 3 (Kronik dönem): yıllarca süren dönemdir ve ağrı azalmıştır ancak eklem hareketleri ile artar. Kronik atrofik cilt değişiklikleri ve kontraktürler gelişmiştir . Kemiklerde osteopeni-kemik erezyonları vardır.
105 – C Superior limbik konjonktivitli hastalarda tiroid patolojileri de bulunduğundan bu hastalar tiroid disfonksiyonu açısından incelenmelidirler. 106. Trafik kazası ardından gelişen şuurda bozulma ile sol gözde ışığa yanıtsız dilatasyon, sağ gözde ise orta derecede pupil boyutu ile ışık refleksinin (+) olduğu saptanıyor. Sağ tarafda babinski (+) ise aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? B) Sağ unkal herniasyon
C) Aksiyel herniasyon
D) Sonsiller herniasyon
Tedavide; erken hareket egzersizleri, sempatolitikler, sempatik blokaj, sempatektomi, steroid, ısı, atel, kullanılır.
108. Bilateral ortaya çıkmaya eğilimli ve sintigrafide Tc 99m tutan parotis tümörü aşağıdakilerden hangisidir? A) Pleomorrfik adenom
B) Adenoid kistik karsinom
E) Sol singülat herniasyon
C) Warthin tümörü
106 – A Unkal herniasyon klinikte en sık karşılaşılan herniasyondur ve herniasyon mezensefalona bastığında klinikte 3 bulgu değerlidir; 1- Herniasyonun beyin sapındaki RAS’a basısı ile ilerleyici bilinç kaybı 2- Herniasyonun beyin sapındaki 3. K. Sinire bası ile; ipsilateral ışık refleksi alınmayan pupil dilatasyonu ile gelişen anizokori. 3- Herniasyonun beyin sapındaki kortikospinal yola deküstasyo (çapraz) nun üzerinden basısı ile kontralateral hemipleji ve babinski (+) liğidir. Sol gözde dilatasyon sol unkal herniyi düşündürecektir.
D) Yassı hücreli karsinom
E) Mukoepidermoid karsinom
SE
108 – C Tükrük bezi tümörleri: En sık Tükrük bezi tümörü miks tümör (pleomorfik adenom) dur (%85) ve en sık parotid’de yerleşir, sert nodüler şişlik yapar. Lokal invazyon (ağız içine, nazofarinkse) gösterir, fasial sinire invaze olmaz. Biopsi yapılmaz ve tanıya USG, BT, ve MRI ile gidilir. Parsiyel paratidektomi yapılır. En sık bilateral tümör warthin tümörü (kistadenom lenfomatozum) dür, sintigrafi de Tc99 tutulum yapan tek tükrük bezi tümörüdür, %3-4 lenfomaya dönüşür. Tükrük bezlerinin en sık malignitesi mukoepidermal karsinomdur, ve en sık submandibuler bezde gelişir. Adenoid kistik karsinom parotis tümörleri içinde en sık fasial paralizi nedenidir (perinöral invazyon sıktır). Tedaviden 10 yıl sonra bile akciğere metastaz yapabilir. Uzak metastaz yapsa (akciğer) bile eksize edilmelidir. Parotis kitlelerine parotidektomi (parsiyel veya total) yaklaşımı akılcıdır. Total paratidektomi komplikasyonu “Frey sendromu”dur, aurikulotemporal sinir sendromudur, yemek yerken tek taraflı yanakta terleme olur.
107. Post travmatik refleks atrofi (sudeck atrofi) de aşağıdakilerden hangisi erken dönem bulgusu değildir?
TU
A) Ağrı
Grafide (karpal ve tarsal kemik de) benekli osteoporoz-demineralizasyon görülebilir.
M
A) Sol unkal herniasyon
B) Eklem hareketlerinde kısıtlılık C) Kızarıklık
D) Ciltte kuruma E) Ödem- şişlik
107 – D
Post travmatik refleks atrofi (sudeck atrofi) kliniğinde 3 evre şeklindedir; • Evre 1 (Akut dönem): ilk 3 ayda ağrı, hiperhidroz, ciltte kızarıklık, ödem-şişlik vardır. Ağrı nedeniyle eklem hareketleri kısıtlıdır.
109. Aşağıdakilerden hangisi endometriozis gelişim riskini artıran bir durumdur?
• Evre 2 (Subakut dönem): 9-11. aylara kadar sürer, ağrı maksimumdur. Ciltte hiperhidroz yerini cilt kuruluğuna bırakmış, solukluk belirginleşmiş ve parlaklık vardır. Cilt altı doku atrofiktir. Eklem hareketleri kısıtlıdır ve parmaklarda periartiküler kalınlaşmalar nedeniyle eklem sertlikleri gelişmiştir. Palmar ve plantar fasialar kalınlaşmış ve nodüller gelişmiştir.
A) Sigara B) Doğum yapmış olmak C) Kombine oral kontraseptif hap kullanımı D) Hipermenore E) Vücut kitle indeksi artışı
55
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 44 - 2
109 – D Endometrial gland ve stromanın uterin kavite dışında bulunmasıdır. Genelde reprodüktif çağda görülür(25-35 yaş). Ancak prepubertal, adölesan ve postmenopozal dönemde ve tüm etnik ve sosyal gruplarda görülebilir(%10).
111. Metastatik gestasyonel hastalıkta aşağıda verilen kriterlerden hangisi diğerlerine göre daha kötü prognostik değere sahiptir? A) 40 < yaş B) Komplet mol sonrası gelişim
Endometriosiz gelişimi riskinde artışa neden olan durumlar Erken menarş Kısa menstrüel siklus uzunluğu Kızıl saç Hipermenore Müllerian anomali (obstrüktif)
Ailevi yatkınlık İnfertilite Nulliparite DES’e maruz kalmak Uzun boy-BMI azalma
C) Akciğer metastazı varlığı
Aşırı alkol ve kafein tüketimi(?) Düşük doğum ağırlı(?) Çoğul gebelikten biri olmak(?) Dioksin(?) ve poliklorinate(?) Kırımızı et ve yağlı diet(?)
D) Karaciğer metastazı varlığı E) Teka lutein varlığı 111 – D
Öncesinde OKS veya RİA kullanmak veya sigara içmek endometriozis riskini artırmaz. Ama tanı sonrası kullanılan OKS nüksü azaltmaktadır.
M
FIGO prognoz puanlama sistemine göre GTN olan hastalar düşük ve yüksek riskli gruplara ayrılır. Bu puanlama aşağıda verilmiştir.
Endometriozis gelişim riskinde azalmaya neden olan durumlar Multiparite Laktasyon Egzersiz
BMI artma
Sigara
Bel-kalça oranında artış Meyve ve sebze içeriği yüksek diet
GTN Skor
Puanlama 0 1
2
4
Yaş
< 39 yaş 39 yaş üstü
-
-
Önceki gebelik Mole Abort Önceki gebelik ise düşük risk kabul edilir. • Total skor ≥ 7 yüksek riskli kabul edilir.
SE
110. Modifiye Ferriman-Gallwey skoru aşağıdakilerden hangisinin değerlendirmesinde kullanılır? A) Anorektal disfonksiyon değerlendirmesi
B) Endometriozisde ağrının değerlendirmesi
C) Hirsutisminde kıllanmanın değerlendirilmesi
D) Sperm sayı,motilitenin ve morfolojinin değerlendirilmesi E) Bayan kemik pelvisinin değerlendirmesi
TU
110 – C Hirsutism, androjene duyarlı bölgelerdeki (favori, üst dudak, çene, sakal, göğüs ve intermammarian alan, bacakların iç yüzü ve intergluteal alan) vellus tipi kılların terminal kıllara dönüşümüdür.
Hirsutizmli hastada muayene: Androjen duyarlı orta bölgelerdeki artmış kıllanma değerlendirilir. Bunun için modifiye Ferriman-Gallwey skoru değerlendirilir. Skorlamada 3’ün altı normal, 3-8 hafif, 8-15 orta ve 15 üstü ağır hirsutizm olarak değerlendirilir. Hirsutism Etyolojisi 1. İdiopatik 2. Non-neoplazik ovaryan nedenler • PKOS • Stromal hiperplazi • Stromal hipertekozis 3. Gebeliğe bağlı nedenler • Gebelik luteoması • Teka-lutein kistleri 4. Adrenal nedenler • Konjenital adrenal hiperplazi • Adrenal tümör • Cushing sendromu • Hiperprolaktinemi 5. Neoplazik ovaryan tümörler Fonksiyonel • Granüloza hücreli tümör • Tekoma • Sertoli-Leydig hücreli tümör • Ginandroblastom • Steroid hücreli tumor
www.tusem.com.tr
Term gebelik 7-12 > 12