146 20 3MB
Turkish Pages 66 Year 1976
SOVYET BOLŞEVIKLERININ PROGRAM iLAN!
EYLEM
YAYINLARI: 9
Eylem Yayınlan:
9
Ya)'1nı
Türkiye
Eylem .Yayınları Ağustos Dizgi
-
Doğuş
1976
-
Tertip Matbaası
Baskı : öztül'k
Matbaası
Yönetim YeJi: Peykhane
Sok.
Sipahi Han
-
No: 53/B
Oda: 27
Çemberl�ş Yazışma
-
lstanbul
Adresi:
P.K. 1384 Sirkeci
�
1stanbul
SOVYET BOLŞEVIKLERiNIN PROGRAM ILANI
Türkçesi Abidin ATMACA
�
eyle111 yayınları
,Bu prajram 11anı,
Sovyet
Bofşev&
Komünistleri
ıtarafından
kez, 1964 yılında ssca·de yayınlanmış ve dafjıtıJmış, daha.
men
hemeo bütüo -dünya dillerine çevrilmiştir.
kez yayuı�kniz tarafından yayı!llanmaKtadır.
sonra,
Kttap TürKiye'de
ilk
he ilk
1. SOVYETLER BİRLİGİ KOMÜNİST PARTİSİ'NİN
MARKSİZM MASKELİ OPORTÜNİST ŞEFLERİ
Komünist hareketin gelişmesinde tayin edici an yaklaş maktadır. lier komünist partisinin, oportünizm veya dev rimci Marksizm yoluna girme konusunda tarihi bir karar vermesi gereken
şartlarda, bütün
dünya komünistlerinin,
Sovyet yolda§larının seslerini de dinlemesi gereklidir. Bugünkü
SBKP
liderliği tarafından basılan karar ve
bildirilerde, bunların görüşlerinin ifade
edildiği hissi
ve
rilmeye çalışılıyor. Fakat, ülkemizin iç hayatını biraz bilen ve halk yığınlarımızla ve Parti tabanıyla az çok ilişki ku ran herke::;, bu karar ve bildirilerin, Sovyet halkının ve SBKP üyelerinin büyük bir çoğunluğunun gerçek inançla rını yansıtmadığını, aksine onlarla taban tabana zıt olduğu nu bilmezlik edemez. Çinli ve Arnavutluklu komünistler, modern oportünizmi mahkôm etmede ilkelere derin bir bağlılık ve devrimci fe dakarlık örneği verdiler.
Çin l{omünist Partisi
ve
Arna
vutluk Emek Partisi"nin belgeleri, Stalin'in ölümünden son·
ra SBKP liderliğinin takip ettiği, sosyal�t devrimin çıkar larına ihaııei ve döneklik yolunu tamamen ortaya sermiştl:r.
5
Bu nedenle biz, Çinli ve Arnavutluklu yoldaşların tezlerini
tekrarlayacak ve
soınutlaştırıcı bilgiler
vereceğiz. Fakat
böyle hallerde biz, bir kural ol:ırak kendi adımıza konuşa
cağız;
öyle ki. böylece herkes Sovyet komünistlerinin ne
düşündüğünü, milyonlarca Savyet komünistinin ne düşündü
ğünü bilsin.
Bununla
birlikte,
SBKP
liderliği ile
SoyYet
komünistlerinin büyük çoğunluğu ve Sovyet halkı arasında antagonizmaya [uzlaşmaz zıtlığa] yol açan sebepleri orta
ya çıkarmayı en önemli görevimiz olarak görüyoruz. Opor
tünist SBKP liderlerini temelden teşhir etmek, yani çürümüş
özlerini hiç bir maskeyle gizleyemeyecekleri, iktidarı haki
katen haksız olarak gasbettikleri ve halkla doğrudan doğru ya karşı karşıya kaldıkları SSCB içindeki sosyal durumları
açısından teşhir etmek gerekir.
Bu çok karışık vaziyeti dışardan anlamak çok zordur.
Böyle olmakla beraber, bu durumu teorik ve pratik. açıdan anlamak
muhakkak
ki
gereklidir.
Burada
bizzat
kendisi
«iç::t> tehlikeyi teşkil eden, bu nedenle de komünist hareket
açısından
daha ciddi ve kapitalizmden komünizme
bütün
geçiş dönemi süresince bizi tehdit edecek olan bir olguyla
karş1 kın:şıya bulul1maktayız. SSCB içindeki oportünistlerin
durı..imunu anlamak, dünya komünist ve işçi partilerinin,
onlafın uluslararası arenadaki davranışlarını, devrimci ha
reketler ve kurtuluş hareketleri konusundaki ikiyüzlülüğü nü ve barış için mücadele fikrinin tahrifini daha doğru ola
rak değerlendirmeye de yardım edecektir.
İnanıyoruz ki, bugünkü komünist hareket içindeki çelİ. -bil tün bu sözler nereden bulunmuştu? Acaba, «ldiiye tapmP ya ayrılmış son yılların dlravda» başmakalelerini mi akta rıyoruz? Hayır. Bunlar, bütün Rus devrimi boyunca Lenin'in faaliyetlerlne oportünistler taı·afından yapılan olağan tasvir lerdir. SBKP'nin şu andaki liderliği, bir zamanlar hep Le
nin'e
atfedilenlerin, şimdi onların Stalin'in ismiyle tekrar
ettiklerj şeyler olduğunu niye hatırlamıyorlar? Ne gelişme doğı•usu!
Modern
oportünistler, nerdeyse,
«kötüye şiddet
yoluyla karşı çıkmama» tezinin Lenin tarafından desteklen diğini iddia edecekler. Eleştiriln1esinin onlar için doğrudan doğruya hayati önemi olan Stalin'in devrimci taktiklerioi kötülemek için oportünistler, geçmişi unutmak ve Lenin'i kendi g örü� tarzlarına göre d:iye bağırırken onlar saf bir fikir mübadelesi talep ediyorlar. Bu ise, pro· letarya demokrasisinin bastırılması değil fakat ısrarla sa· vunulmasıdır. Kongre, küçük-burjuva kelime oyunculuğuna karşı devrim davasını korudu. Ve bu devrimci davanın tem silcisi, sosyalimıi sadece bir ülkede kınına meselesini ilk de fa sağlam ve kesin olarak ileri süren, tarımı. toptan kollek tifleştirme vasıtasıyla, sosyalist inşanın iskeletine yerleştir mek tarihi kararWığını gösteren, ülkenin sanayileşmesini yö neten Stalin idi. Parti ve halk Stalin'e güvendi. Bu aşamada liderliğe böyle bir güven gerekli midir? Marksist olduğunu iddia eden herkes kabul etmelidir ki, demokrasiyi de bütün diğer olay lar gibi tarihi ve somut bir şekilde incelemeliyiz. Proletar ya demokrasisi, ilk safhasında (bilhassa geri kalmış Rusya gibi bir ill:kede) devlet gücünün mümkün olan en kuvvetli merkeziyeti şeklinde ifadesini bulmalıydı. Proletarya böyle bir merkeziyeti, ölüm tehlikesi kaxşısında. çok keskin sınıf savaşı şartlarında, aynen cephede askeri disiplin uygulan dığı gibi uyguladı. Soruyoruz: Böyle tayin edici bir anda devrimci ordunun kaderini ellerinde tutan bir kumandana güven duyulması gerekli midir? Açıktır ki demokrasi hak kındaki oportünist deyimler, burjuva
bireyciliğini ve
uygun
zamanda ·kaçma imkanlarını garantileme gayretlerini gizli yor.
Savaşmak
isteyen,
kumandansız
edemez.
Ve bugün
biz, Stalin hayatta olmadığı için Mao Zedung ve Enver Hoca' nın yönetiminde savaşacağız. Meseleye, çalışmanın örgütlenmesi bakımından yaklaşa lım. _.\çıktır ki, Rusya'nın o zamandaki ekonomik gelişme seviyesinde işbölümü. zayülatılamayacağı bir yana, yeterli bir düzeyde gelişmemişti bile. Devlet iktidarının fonksiyo-
17/2
nu, sosyal faaliyetin fonksiyonlarından biri olarak bağımsız durumda olması itibariyle özel bir önem kazandı. Ve bu, demokrasinin bir inkarı değildi. Halk kitleleri iktidarı bi linçli olarak, kendileri tarafından seçilen, Marksist tabiat larını ve halka b�lılıklarını devrimci mücadelede isbat eden temsilcilerine devrettiler. Lenin her zaman,
cehaletimizin bedelini
çeşitli şekil
lerde ödemek zorunda olduğumuzu söylerdi. Bu konuda o, eski burjuva uzmanlarım proletaryanın hizmetinde çalıştır· mak gerektiği üstünde
durmuştu. Fakat cehaletimizin be
deli, birçok karmaşık şekiller almak zorundaydı. Eğer olay· lar özellikle incelenirse bu. çak kolay anlaşılabilir. Bu ne denle, mesela bir bölge
parti komitesinin sekreteri
olan
dünün Büdienisti genel planda yer alan siyasi ve ekonomik meseleleri kendi başına çözemez ve «Verin bana emri, onu kime olursa olsun, silah zoruyla kabul ettireceğim» der du rurdu. Bu yolla etkin iktidar, kanuni olarak, bilgi, devrimci tecrübe ve otoriteye sahip olanların ellerinde yoğunlaştı. Bu, soyut sosyalist idealler açısından iyi miydi? Farzede lim ki kötüydü. Fakat, buna ilişkin olarak, sosyalizmi ger çekten teoriden pratiğe uygulamak isteyenler hangi itirazı ileri sürebilirler? Genel cehaletimizden dolayı eskiye öde· mek zorunda olduğumuz &bedel», işte bu geri çekilme (ve sadece eski burjuva uzmanlarının çalıştırılması değil) idi; bizim 'kültll!el geriliğiıniz şartlarında· ·kaçınılmaz olan, tam sosyalist eşitlikten geri çekilme. Oportünistler, muhalefetleri hakkında, onların normalden daha solcu oldukları lafazanlı. ğından hoşlanırlar. Fakat, gerçek sosyal gelişmenin mantı ğım reddettikleri zaman onlar, kendileri normalin neresinde dirler? Buna ilaveten, açıktır ki, onlar kraldan da çok kralcı olmak istiyorlar, savaşta önderlerin gerekli olup olmadığı ve onlara itaat edip etmemek gerektiği meselesini, kabine demokratlarından çok daha önce çözmüş olan halk kitlele rinden daha demokratik olmak istiyorlar. Merkeziyetin ge18
rekliliğini teoride kabullenmeye hazır olan bu sözde �Mark sist hainler, onu hiç bir surette pratikte kabullenmiyor ve onun kafalardaki ideal yansımasıyla hiç bir surette uyuşa mıyorlar. Sosyalizmi, gerçekte sahip olduğumuz insan mal zemesiyle ve ayrıca ·ŞU andaki toplumda var olan kavram larla inşa etmek; Lenin'in talimatı böyleydi. Stalin'in önder
lik ettiği Bolşevikler, onun bu talimatını uygulamıştır. Tabii ki burada mesele, oportünistlerin kristal saflığı ve kutsallığı meselesi değildir. Onlar, artlarda 40 yıl, pro letarya diktatörlüğüne karşı benimsedikleri bir kölemsi ta vırdan sonra, birdenbire onun başarılarını ve noksanlarını tartışma imkanım elde ettiler ve kuxulma sürecindeki sosya list toplumun ideolojisindeki «Zayıf» noktalardan birini keş fettiler. Doğru, biz gerçekten zayıf noktalardan meydana geliriz, zira biz canlı hayatız. Halbuki siz faziletlerle dolu sunuz, çünkü siz siyasi mezardan çıkan ve günah işlemeye ve üremeye muktedir olmayan ihtiyar bakirelersiniz. Bu Marksizm düşmanları, d\:işiye tapmaıının daha Lenin' in mozolesine gömüldüğü ve Stalin'in, Lenin'in tabutu üze rinde yemin ettiği zaman başladığını tabii ki anlamıyorlar. Öyleyse, bunu sonuca bağlayalım baylar! Bu «tapma» v e yemini ihlal etmeye cesaret edebilir miydiniz? Böyle bir şey için herkesten daha az layık olan siz değil misiniz aca ba? Siz ki, her gün ve her saat Lenin üzerine yemin edi yorsunuz. Bunda prensiplere bağlılık nerede? Biz. Lenin'in
ve Stalin'in üzerine yemin ediyoruz, fakat biz ikiyüzlü deği
liz. Biz, açık olarak ilan ederiz ki, proletarya, şahıslarında sınıfımızın ve bir bütün olarak insanlığın imkanlarının ger çekleşmesini gördüğümüz ve yüceltilmelerinde, sahip oldu ğumuz en iyi şeyleri temsil ettirdiğimiz kendi önderlerine sahiptir. Lcnin'in önünde edilen yemin, devTimin taarruz dönemi nin sona erdiği gerçeğini göstermekteydi. Devrimci geliş menin mantığı. kaçınılmaz olarak çok karmaşık sosyal çe-
19
lişkiler tarafından karartılmaktaydı; kitlelere, canlı tabii
liği içinde kendini gösteremiyordu. Bu mantık, önderler ta rafından anlaşılmalı ve izah edilmeliydi. Şimdi her şe,y, elde edilenlere güven ile, önderlere güven ile kurulmak zo rundaydı. Biz, kendimizi bir ihtişam tezahürü olan devrim gerçeği ne adamıştık ve bu değerlendirme doğruydu. Ayrıca, bu devrimi yapan halkı da bu şekilde değerlendirmiştik. Fakat geçmişin böylfıce azizleştirilmesi, kaçınılmaz olarak şimdiki zamanın azizleştirilmesine yol açıyordu. Stalin, bunun çok iyi farkına
varıyordu. Ve onun hakkında dalına
özlü
ve
kısa bir şekilde konuşuyordu. Stalin bir bayraktır. Stalin'in, Parti ve halktan aldığı kuvvet sadece, onun yüce devrimci düşünür ve savaşçı özelliklerinin kabulüne ve «sağcı», «SolcU» ve her çeşit oportünistlerin darbeleri al tında dahi Leninizmin kararlı bir uygulayıcısı olarak kaldığı için, ona duyulan genel inanca dayanmaktaydı. Bugün. Sta lin'in o«şahsına tapmak» hakkında
demokrasinin
bir ihlali
olarak, Parti ve halkın arzularını dikkate almamak şek linde konuşmak, bizim erkeklerimizin ve kadınlarımızın en mukaddes hislerine karşı bir hakarettir, sadece, sosyalizme doğru ilk yürüyüşümüzde bizimle olmayanların veya kendi omuzları üzerinde hissetmiş oldukları proletarya diktatör lüğünün kararlı ellerini unutamayanların edebileceği bir ha karettir. Ve burada, Stalin'in yapmış olduğu baskılar meselesine geliyoruz.
Baylar,
bu baskıların
sosyal tabanlarını gizle
meye çalışarak, Stalin'i, her türlü rekabetten korkup, akıllı ve anlayışlı gördüğü her bir kimseyi yakalatıp
vurduran
bir kimse olarak tanıtmaya gayret ediyorlar. Tabii ki bu id dia tamamen temelsizdi; Stalin'in en yakın çevresi için bile. Aksi takdirde mesela, oportünist kliğin üyeleri, Stalin za manında sadece, zeka parlaklığı bakımından hiç bir değer ifade etmedikleri için hayatta kalmış olduklarını kabul et-
20
mek zorundadırlar. Çoğunluğunu, muhakkak ki Stalin'in as la .şahsen tanımadığı tabandaki sorumlu militanlara karşı yapılan baskıcı hareketleri bu yolla izah etmek, tamamen mantıksu.dır. OportünisUerin hırçın laVU'ları, onların Stalin'i kana susamış _ve zaliın olarak ilan ederken, baskı harekeUe rinin sebeplerini anlamayı ciddi olarak asla denemedikleri gerçeğinde açıkça görülür.