Marksist Estetik [PDF]

  • 0 0 0
  • Gefällt Ihnen dieses papier und der download? Sie können Ihre eigene PDF-Datei in wenigen Minuten kostenlos online veröffentlichen! Anmelden
Datei wird geladen, bitte warten...
Zitiervorschau

Dizgi

-

Sıralar M atbaa s ı

Baskı - Altın Kitaplar M atbaası





Prof. Dr. ISMAIL 1"'UNALI

MIRKSiST ESTETiK

Eşim BEHiRE. TUNALI 'ya bana bir yaşam boyu verdiği sevgi ve huzur için.

Ö N S Ö Z

Son y ı l l ard a , dünyada olduğu g i b i ü l kemizde de marxizm en çok tutulan , uğrunda kavga veri len b i r felsefe. Her gün bu konuda sahife sahife yazılar ya­ z ı l ıyor. d iz i dizi kitaplar yayınlan ıyor. Avrupa ü niver­ s i te lerinde d uvarları bezeyen M a rx ' ı n özdeyiş leri , ü l ­ kemizde de yapı d uva rlarına aynen yansı yor. Ama, marxizm yalnız be l l i bazı sosyo-ekonomi k kavra mları egemen k ı l mak i ç i n ortaya konan b i r d ü­ şünce sistem i , b i r eylem m i d i r ? M arxizm'i böyle an­ lamak. onu çok yüzeysel olarak anlamak ol u rd u . De­ rinlemesine ba k ı l d ı ğ ı nd a , bu genel görünüm içi nde eks i k olan ve eks i k l i ğ i açık ol arak duyulan bir değer var. B u değer, insanlıktır, hümanizma'd ı r . M arxizm. i nsansal b i r kültür temeline daya n ı r. Ma rxizm'i n a r­ kas ı nda i nsan l ı ğ ı n bin lerce y ı l l ı k kültü r ve düşünce geleneğ i var; b i r Platon, bir Aristoteles, bir Kant ve bir Hegel va r. Bundan ötürü , bir Leni n ' i n başucundan ayırmadığı felsefe kitabı Aristoteles ' i n 'M etafizik'i , en çok okuduğu ozanlar Goethe ve H e i ne , en çok se­ verek d i nlediği müzik Beethoven müziği ol ur.

İşte , bu çal ışmam ızda marxizm ' i n bu temel n i te­ l i klerini marxi st esteti k alanında saptamak i s tedik. Bunu da b i r yandan, marxist esteti k 'i n b i l g i-insan te­ mel leri i l e onun toplum-i nsan temel leri n i , öte yandan sanat yapıtının bi reysel varl ığında esteti k ' i n yine i n­ sana daya l ı ana i l kelerini ele a l makl a göstermeyi de­ ned i k. Bütün bunlarla da ( tıpkı genel marxizm'de ol­ duğu g i b i ) marxist esteti k ' i n insansal (hümanist) b i r fel sefe , bir düşü nce si stemi olduğunu göstermeyi amaçlad ık. Bunu yaparken de, çıkış noktamız, i nsan değeri , i nsan saygınlığı ol madan hiç b i r düşüncenin yaşama olanağı bulam ıyacağı düşünces i d i r . B u çıkış noktası­ nı daha genişleterek topluml ara da aktarabi l i riz. Özel­ l i kle yaşad ı ğ ı m ız günler i ç i nde. belki en çok gerek­ sinme d uyduğumuz düşünce • i nsan l ı k » düşüncesi d i r . " İnsan , i nsan için kutsa l d ı r » (homo homini res sacra) d i yordu i htiyar Seneca . Yirmi nci yüzyı l ı n i ki n­ ci yarısı , Hobbes'un , ·İnsan, i nsana karşı kurttur" (homo homini lupus) sözünü de çok geri lerde bırak­ tı artık. B u , toplumumuzu nerel ere kadar götürecek. hangi b i l inmezlere k i m b i l ir? Ama, b i raz iyi mserl i k kal­ mışsa içimizde, biricik kurta rıcıyı yine içim izde, i n­ san sevg is inde. i nsana karşı saygıd a bulacağ ı z .

İSMAİL TUNALI İstanbu l , 2 Kas ım 1976

İ Ç İ N DEK İ LER

Sayfa GİR İŞ B İ R İNC İ BÖLÜ M Bir b i l g i problemi olarak sanat

11

..... ... .... ....... ..

1 . Esteti k gerçe k l i ğ in belirlenmesi 2. '3. 4. 5.

. . . ... . . . . .. . .. Sanat b i l g i s i n i n n i te l i k l eri . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. Sanat b i l g i s i d ü nyaya egemen olmada . . ... . . . . . . . ... . .. . . . . . .. . . ... . .. . . . . . . . .. b i r güçtür Esteti k obje ve esteti k süje . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İnsan ve sanat .. . . . . ...... . . . . . . . . . .. . ... . . . . . . . . . .

37 41 51 76 86 97

İ KİNC İ BÖLÜM B i r topl u msal problem ol arak sanat ... . . . . . ... . .. .

1 03

1. B i rey, topl u m ve kültür ..... .... . . . . . . . . . . . . . . . 2. Top l u m ve top l u msal gelişme ... . . . . . . ... . . ... . 3. Ü reti m ve tüketi m . . . ..... . . . ......... . . . .. . .. .... .

1 10 1 16 1 19

Sayfa 4. 5. 6. 7. 8. 9.

İnsan , iş ve eylem . . .... . . . . ........ . . . Kapita l i s t topl u m ve sanat . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . Geç-burjuva sanatı .. . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . Yabancı laşma ve sanat ... . . . . . .. . . . . . . . . ..... . . . . Sosya l i s t hüman i zm .. .. .. . . ...... . . . . . .... . . . . . . . Toplumcu gerçekç i l i k (sosyalist realizm )

Ü Ç Ü N C Ü BÖLÜM Bir ontoloj i k problem olarak sanat ..... . . ........ 1. 2. 3. 4.

Sanat Sanat Sanat Sanat

yapıtının yapı tı n ı n yapıtı n ı n yapıtı ve

kategorileri . . . . . .. . . ..... . . . . . . . düzeni . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . topl umsal-sın ıfsal n i te l i ğ i . . . estetik beğen i . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ad'lar ve Kavram dizini

. . . . . . ... . . .. .. . . . . . . . . . . . .. . .

123 136 1 45 1 52 1 66 1 70

1 93 1 97 230 240 245 255

GİRİŞ

1. M a rxizm nedir? M a rxizm tümel, kuşatı cı bi r fel­ sefed ir, bir fel sefe sistemidir. Bu felsefe, bir yanıy­ la bu gün Batıda fel sefe denince anlaşılan, fel sefe prob lem leri a l a n ı n ı i nceleyen . bilgi teori s i , ontoloji ve b i l i mler felsefesi g i b i d i s i p l i n leri içine alan dialek­ tik m ateryal i zm e , öbür yanıyla da b i r tarih fel sefes i , bi r topl u m fel sefesi demek olan tarihsel materya­ Jizm'e daya n ı r. M a rxist fel sefe , tümel n itel i ğ i n i bu iki kökenden a l ı r. Bu tümel anlamı nda, b i r marxist b i l g i teorisinden. bir m arxist var l ı k anlayışında n , b i r marxist b i l i m anlayış ı ndan, bir marxist ethi k ve este­ tik'ten söz açılabi leceği g i b i , yine b i r marxist tar i h a n l ayı ş ı ndan, topl um v e hu kuk anlayışı ndan, b i r marxist ekono m iden v e yaşam anlayışından söz açı­ l abi l i r. '

11

M a rxist teor i , bu dü şünce çerçevesi içinde, ge­ çen yüzyı la ve geçen yüzyılda yaşa m ı ş iki Alman d ü­ şünürüne geri g ider; Kari M a rx'a ( 1818 - 1 883) ve Friedrich Engels 'e ( 1820 - 1895) . Kaynağ ı n ı ve ana felsefe içeriğini bu iki düş ü nürde bulan marxizm, yüz­ y ı l ı m ı z ı n i l k çeyreğ i içi nde Vlad i m i r l l i c len i n ' i n ( 18 70 - 1924) katkılarıyla b i r topl umun temel v e res­ mi felsefesi olur. Öze l l i k l e 2. Dünya Savaşı 'ndan son­ ra da bel irli b i r dü nya parças ı üzeri nde yaşıyan bü­ yük i nsan toplum larına temel düşünme, görme ve hat­ ta duyma kategori lerini vere n , resmi ve ortodox ka­ rakterli büyük bir felsefe olarak egemenl i k kazanır. Düşünme tarihine baktı ğ ı m ı zda , hiç b i r felsefeni n böyle yığın larca sürekli o l arak ben i msenm i ş olduğu­ nu g örmüyoruz. Oysa bu gün, Avrupa orta larından As­ ya n ı n Pas ifi k kıyı larına kadar olan toprakl arda yaş ı­ yan çeş itli u l usların, i stiyerek ya da i stemiyerek ka­ bul etti kleri b i r tek res m i felsefesi vard ı r: marxizm. Bütün bu ü l kelerde yaşıyan m i lyon l a rca i nsanın bel i r­ l i düşünme kategori leri vard ı r: marxist i l keler. Bütün bu insanların top l u m ve ta ri h , i nsan ve yaşam görüş­ leri n i beli rl eyen bel l i değerler vard ı r : marxist kav­ ram lar ve marxist kura l l a r . . . Ma rxizm, bütün bu nite l i k ve özel l i kleri i l e günü­ �üzün en yayg ın bir fel sefes i d i r . Bu felsefeyi beğen­ sek de beğenmesek de, onu benimsesek de ben i m­ semesek de, çağ ı n ı n ide'l eri n i ve değerl eri n i b i l mek gereği nde olan b i r ayd ı n ı n onu b i l mesi bekl en i r . imd i marxist fel sefeye e ğ i l d i ğ i m i z zaman, onu bazı temel kavramların o l uştu rduğunu görürüz. Bu kavram l a r nelerd i r ? Bu G i ri ş çerçevesi i ç i nde marxi st esteti k 'e' b i r haz ı rl ı k olmak üzere bu kavraml ara de­ ği nmek istiyoruz. 12

l) Dialektik M a rxist fel sefe , b i r d i alekti k materyal izm'd i r , d i alekti k'in tarihe uyg u lanması o l a n tari hsel materya­ l izm'd ir. Buna göre, dia lekt i k , marxist felsefenin yal­ nızca bir yöntemi değ i l , ayn ı zamanda onun tüm sis­ tem ini oluşturan b i r temel mantı ktır, b i r düşünme bi­ çi midir. Bundan ötü rü , marxist felsefe, temelde b i r dia lekti k'd i r . M arx , Engels v e L e n i n bu d i al ekti k'e s ı ­ k ı s ı kıya bağ l ı d ı r. Ş i md i , marxizm bu d i a l ekti k'i kend i mi bul muş­ tur, kendi m i yaratm ıştır? Hayır, marxizm, M a rx ve Engels bu d ialekti k'i klas i k Alman felsefesinde bu­ luyorl ar ve oradan al ıyorlar. Engels 'Sosyalizmin Üto­ p i a 'dan B i l ime Doğru Gel işmesi ' ad l ı yapıtında bunu şöyle d i l e geti riyor: .. Biz Alman sosya l i stleri , yal nız Saint S i mon 'dan, Fouri er ve Owen'den doğmuş ol­ makla değ i l , ayn ı zamanda Kant, Fichte ve Hegel'den doğmuş o l makla gurur d uyuyoruz ... Yine Engels, ' Lud­ wi g Feuerbach ve Klas i k Alman Felsefes i n i n Sonu' ad­ lı kitab ı nda bunu şöyle söyl üyor: « Alman işçi hare­ keti , klasik Alman fel sefes i n i n varisidir. " Klasik Al­ man felsefesi deyince anlaş ı l a n felsefe, Kant'tan kal­ karak, Fichte ve Sche l l i ng 'den geçerek H egel'e ka­ dar uzanan büyük ideal ist fe lsefed i r. Ama, bu fel se­ fe içinde marxizm ' i as ı l etk i l iyen di alekti k düşünme biçimi ve mantığı ile H egel o l muştur. M arxist dialek­ tik'i tan ı m a k , bunun için önce l i k l e H egel d i alekti k ' i n i tan ı mayı zoru n l u k ı l a r. Hegel fel sefes i , klas i k Alman fel sefes i n i n ya lnız son halkası değ i l , ayn ı zamanda bu fe lsefenin u laştı­ ğ ı dor:.ı k noktasıd ı r. H egel felsefes i , bu ideal ist ve romantik fel sefe . düşünme, yaşam, kültür ve tar i h i n 13

bütün varl ı k alanlarını b i r b i rl i k l i bütün h a l i n e getir­ meğe çabalamıştı. Daha önce Fichte, bu amaca u l aş­ mak için bütün varl ığı bir tek i l ke'den türetmek is­ tem i şti . Bu i l ke ben i d i . Sche l l i ng bu tek i l keyi mut­ lak'da bulmuştu , mutlak i ndifferens'de, ayrıca l ı ksız­ l ıkta . Varl ı ktaki bütün ayrıcal ı k ve çokluk bu mutlak­ tan türetiliyord u . H egel d e böyle bir birl iğe çabalar. H atta en büyük ölçüde Hegel felsefesi böyle bir b i r­ l i ğ e u l aşmıştır da deneb i l i r. Bu açıdan bak ı l ı nca, H e­ gel sistemin i n , düşünme tari h i n i n tan ı d ı ğ ı en büyük -düşünsel kurgu olduğu söyl eneb i l i r . Hegel felsefesi­ n i n de ç ı k ı ş noktası mutlak'd ı r . Ama, bu mutlak. Schel l i n g ' i n anlad ı ğ ı anlamda m utlak ayrıcasız l ı k ( i n­ differens) değ i l d i r . Hegel, bu mutlak'ı i de 'de, kav­ r2m'da bulur. N e var k i , bu ide, bu kavram d u ran de­ ği l , gelişen bir özdür. G e l i ş me, ya l n ız mutlak'ın , i d e '­ nin özünü deği l , H egel felsefes i n i n de özünü o l u ştu­ rur. Çünkü, bütün H egel fel sefesi • ge l i şme» kavramı çevresinde döner. Ohalde gel i şme ned i r? Hegel'e göre , gel i ş m e , mutl ak'ın geli şmesi olup bu da be l l i b i r yold a kendi­ ni gösterir. Bu yol , d i al ektik yoldur. Karşıtlara daya­ nara k meydana gelen b i r süreçtir. Bu d ia l ekti k , the­ sis, antithesis ve synthesis gi bi üç aşamadan, ya da üç adı mdan o l u ş u r. İ l k i n b i r thes is d u rumu vardır, sonra bunu n karş ıtı b i r d u rum antithesis ortaya çı­ kar. B u karşıtl ı k d a synthesis'de ortadan kalkar. Da­ ha doğrusu karşıtlar synthesis'de b i rleşerek ortadan kalkar. Bu synthesis i l e yeni bir sürec i n ilk adımı or­ taya ç ı k m ı ş olur, buradan da yine synthesis'de sona e recek yen i bir gel işme kendini gösterir ve bu sürek­ li olarak sürüp g i der. Şi md i , Hegel tüm varl ığa bu d i a lekti k'i nas ı l uy14

g u l uyor? Bunu görmeğ e çal ı şa l ı m . Heg e l ' i n ç ı k ı ş nok­ tas ı n ı n mutlak, ide ya da kavram olduğunu yukarda söyled ik. M u tlak, ide, kavram dinamik bir varl ı ktı r ve \ıu d i namizm bir d i a l ektik süreç i ç i nde somutlaş ı r. relsefenin görev i . bu geliş meyi i nce lemektir. Fel se­ fen in konusu , ide' n i n bu gelişmesidir. Kend i baş ına gerçekli kten yoks un bir olanaklar varl ı ğ ı olan ide, ken d i bil incine u l aşabilmek için ger­ çekl i k kazanmak ister ve bunun için kend i kend i n i n d rş ı na çıkar. Kend i kendine b i r thesis o l a n i d e , kav­ ram , kendi kend i n i n d ı ş ı na ç ı kmakla kendi üzüne kar şıt. kend ine yabancı b i r va rl ı k olur: doğa varl ı ğ ı . İ d e '­ nin kend i özüne yabancı ve karş ı t olan bu doğa var­ l ı ğ ı ide'n i n gelişme sürecinde a n ti thes i s ad ı m ı n ı o luş­ tu rur. Doğa varl ı ğ ı n ı inceleyen felsefe, doğa felsefe­ si adını a l ı r . Doğada kendi n i gerçekleşti r i rken kendi özüne yaba ncı, kendine karş ı t bir varl ı k olan ide, üçüncü b i r gel işme basamağ ı nda tekrar kendi özüne geri d ön­ .nek i s ter. Ama, bu kez gerçekl i k kaza n m ı ş o larak kJndi özüne kavuşur. Bu üçüncü gelişme basamağı d i alektik ' i n synthesis basamağ ı n ı ol uşturur. İde'nin bu l