Ateşin ve Güneşin Çocukları
 978-975-7076-ı 7-ı [PDF]

  • 0 0 0
  • Gefällt Ihnen dieses papier und der download? Sie können Ihre eigene PDF-Datei in wenigen Minuten kostenlos online veröffentlichen! Anmelden
Datei wird geladen, bitte warten...
Zitiervorschau

ATEŞiN ve GÜNEŞiN ÇOCUKlARI © Adnan Yücel

©Yurt Kitap-Yayın

978-975-7076-ı 7-ı 4. Basım. Nisan 2012, Ankara ISBN

Kapak Tasarım Uğur Alparslan

Baskı Cantekin Matbaacılık, Ankara S ertifika No: l 5372

Yurt Kitap- Yayın Konur Sokak

26/3

Bakanlıklar/ANKARA

Tei:0.312.417 3549 0.312.425 36 40 S ertifika No: ı 645 ı

Fax:

e-mail: [email protected]

www .yurtkitap.com

adnan yücel

Ateşin ve .

guneştn . .

çocuklan

ADNAN YÜCEL

Şair. yazar ( 1953- ) Elazığ'da dogclu, babası, bir kara yolları işçisidiL Orla ve lise ögrenimini Elazıg'da yaptı. Diyarbakır Egitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi (1975). Daha sonra Ankara Üniversitesi Egitim Fakültesi Güzel Sanallar Eğitimi bölümünü bitirdi Çağdaş Türk Edebiyatı üzerine yüksek lisans öğretimi

ve

yaptı (1979). Elazığ-Karakoçan Lisesi. Ankara Yenişehir Lisesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi, Ankara Cumhuriyet Lisesi edebiyat öğretmenliği görevlerinde bulundu (1975-1987). Şu anda Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Türk Dili Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır_ Yeni Adımlar dergisinde yayımlanan ilk şiirleriyle dikkati

çekti (1974). Daha sonra Özgürlük İçin Direniş, Yapıt. Sesimiz. Pe tek. Sanat Edebiyat 81, Yeni Olgu, Dönem. Türkiye Yazılan, Somut, Dönemeç, Yazko Edebiyat, Yaba Öykü. Yeni Şiir. Sanat Emeği, Anadolu Ekini, Temmuz. Tavır gibi dergilerde; Yeni Halkçı, Demokrat, Cumhuriyet

gazetelerinde yazmayı sürdürdü. AYKO'nun kurucuları arasında yer aldı ve yönetiminde bulundu (1981-1987). Şiirde yoğunlaştı. Yapıtlan Kavgalam Sözlenen Sevda (şiirler, l 979) Soframda Kaval Sesi (şiirler. Bir Özlem Bir Türkü (şiirler.

1982) 1984)

Acıya Kurşun İşlemez (şiirler,

1985)

Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek (nehir şiir, Rüzgarla Bir (şiirler,

1989)

Ateşin ve Güneşin Çocuklan (nehir şiir, Karacaoğlan (inceleme,

1992)

Çukurova Çeşitlemesi (şiirler.

1993)

Sular Tanıktır Aşkımıza (şiirler,

1998)

1991)

1986)

1 Ateşin ve güneşin topraklarında Adem'den önce de akardı o nehirler Adem'in arkasında yürüyen erler Bütün olanları çok sonradan gördüler

Ateşin çocukları olmazdan önce Şamaş 'ın çocuklarıydılar Bir alınteri pişerdi ocaklarında Bir de yüreklerinde dostlu klar Gelip iki nehri n aras ında d u rdular Her b i rine bir tutam saç Bir de ku rban s u ndular Halklar denizine doğru akan Iş ıktan bir nehir oldular Nehirl erden biri toprağ ı döl leyen Diğeri dağlar ı delip yol edendi Ve Şamaş gökyüzünde bir görkemdi iki nehrin ortak yüreğinde kutsal iki nehrin ortak dilinde e rdemdi Dağ yoktu ki çıkılsın yücesine A ğaç ve yaprak dilinden Yan ı tlar verilsin tanrı n ı n sesine 6

Medya'n ı n ataları düşündüler Seslerini koyup rüzgarın yele sine Tüm halkiara haber verdiler Şafak öncesi bir ulu törende Gönül gönüle bütünleştiler Yapma dağlar diktiler yeryüzüne Adına "zigurrat" dediler iki nehri n arasındaki tüm halklar Bir ağızdan ayn ı sözü söylediler Ve her törende tanrıça Ninsun'u Şamaş'a haberci gönderdi l e r Nerden bil sin ki Medya' nı n ataları Yapma dağlar gerçek dağa benzemez Ç ı plak dağlarda kuşlar sevişmez Kuytu ları nda çiçekler gülüşmez Yamaçlarında ağaçlar filizlenmez Nerden bili rierdi ki Altı ulusun ortak tanrısı Yapma dağların sesine yan ı t vermez

7

Zigurrat dağa benzesin diye Şamaş öfkelenip ı ş ı ğ ı n ı kesmesin Nins un ağlayıp üzülmesin diye Görkemli ç ı n arlar diktiler b i rine En büyük olan Babil'dekine Gür çarnlar Ateş renkli narlar dikti ler Adem' in arkas ı nda yü rüyen erler Bütün bunları son radan gördüler Ve yapma dağa Babil'in asma bahçesi dediler O g ünden sonra Medya'n ı n ataları Şamaş ' ı n sesine ses verdiler Bin kudüm Bin zil çal ı p sabahlara dek Ninsun'un gözyaş ı n ı dindirdil er Ve Medya'n ı n en bilge megine Sözlerin en kutsalını söylettiler

Ah Medya-ateşin ve g üneşin sesi Altı halk nehrinin mitolojik denizi Kaç kez kuruyup yeniden çağiadın Başka nehirlere karışıp kendini aradın i s kit oldun Hitit ol dun işuva'da özgür gezen yıl kı atiar ı n ı Savaş arabaları na i l k sen koştun Babil'in asma bahçelerini Urartu'n un dağ kalelerini kurdun Ve Asu r'da başkaldırıp zulme isyan ı ateşin diliyle tarihe koyd u n Yüzyı llar suyundan b i r dam l ad ı r senin Acılar destanından bir mıs rad ı r senin Sevinçlerin-aşkların ve hüzün lerinle Ağıtları n-oyunlar ı n ve türkülerinle Sen ki büyük bir halklar denizisin Dört bin y ı l sonra bile Şamaş Hala y u rtsuz dilinde "şem"dir senin

Ah o güzellikleri yok eden dinler insanl ı ğ ı n çocukluk çağ ı n a Zulmün k ı lı c ı nı sokan cinle r T a nrı a dı na halkları kullaştı ran Ve kralları tanrılaştı ran kinler Yeryüzünü s ı n ı r s ı n ı r Gökyüzünü yıldız y ı l dı z böldüler Her kral ı n tamılaşma töre ni nde Bölü k bölük i nsan yediler iki nehrin arası nda Ay'ı karartıp g ü neşi sön d ü rd üler Ve b ir sabah Babil'in asma bahçesinde Tanrıça Ninsun'u kara n l ı ğa gömdüler iki nehrin aras ı nda tüm n e hirlere Ayrı ayrı bir din verdiler Ve Medya nehrine "zerdüşt" d e diler Bir de "avesta" adl ı tabietierde "Gatha" denilen kurallar gönderdiler G üne ş yerine ateşi gösterdiler iki nehrin arası Baştan sona bir yang ı nd ı r artık

lO

Nereden bilsin ki Medya'n ı n ataları Ninsun fı rlayıp kara n l ı klardan Binmiş dalgaların köpüklü başına B i r elinde gökyüzü Bir elinde deniz Ç ı km ı ş b i n y ı ll ı k Yunan yolculuğuna Bin yılda nice tanrıçalar doğurmuş Gökyüzündeki yıld ızlardan Asterte Denizdeki köpüklerden Afrodit olmuş Fenike'den Troya'ya tüm kıyıları Şamaş' ı n sönmeyen ışığ ıyla yoğurmuş Bin yıl s onra eski Yunan'da Dalgalardan fı rlay ı p Thetis olmuş iki neh i rden ve Şamaş'tan uzak Bir nice tanr ıya nektar s u n m uş Ve Arşipel kıyılarında yükselen Olim paslarda kavuşmuş zigurrat ına Yani gerçek dağların O u laş ı lmaz tanrısal doruklar ında

ll

iki nehrin havada b irleşen s esine Yerden sesler yükseldi bir g ece iyilik ve kötülük adına Tabie tlerden okunan b i r söylence Zerdüşt bir h ürmüz rah ibiydi Mazda reformcusu bilge bir kişi Ve Medya'n ı n en kutsal m eg iydi iyilikle kötülüğün sonsuz savaş ı nda iyiliğin ateşten sihirli sesiydi Düşünce iyi düşünülsün Söz iyi söyl e nsin iş iyi yap ı l s ı n derdi Sonra geldiği g ibi bir karani ı ktan Bir başka karanlığa doğru gi derdi Ve her g idişinden sonra Karanlık y ı rt ı l s ı n diye ard ı ndan G üneşe doğru bir ateş yü kse l i rdi

12

2 Nerden bilsin ki Medya'nın ataları Her çocuğun dilinde Şamaş Bir gün bambaşka bir ateş olacaktır Ve ateş güneşe Güneş yeniden ateşe yorulacaktır Sonra ışıl ışıl akan nehirler Bir gün tanrılar adına kan akacaktır

Köpükler güneşle oynaşı rken iki n ehirde Nal sesleri katıldı bir gün suların sesine Bir turaç vuruldu sazlı klarda G ü n doğmadan sustu b ü l b ü l Yavru b i r ceylan annesiz döndü çöllere Maralım Ana koynunda memesiz yara l ı m Bir anda karg ı lar- m ızraklar v e baltalar Balta g irmemiş duygu bahçelerine Zulüm tohumları saçarak daldılar Şamaş'ı n sonsuz ış ıklarına i nat Karanlık yiyen-kan içen tan rılar yarattılar Bir havar yüks eldi nehir boylarından Uzak denizlere doğru havar-havar iskit ve Babil demekte ne var Yolu Medya'dan geçenin Ölümden korkacak nesi var 14

Medya b i r şahindi bab i l bahçesi nde Ebabil kuşları yoktu daha Peygambe rler dökmemişti tanrı kan ı n ı B i r söz dolaşı rdı dilden dile "Şahin küçük ama vermez avını" Anlatırd ı kavgan ı n ölümsüz şan ı n ı Gökyüzünde şahinler şimşeklen i rd i Bulutlar çarp ı ş ı r Yıldı rımlar güneşlenird i Kartallar k a n ağlarken asm a bahçelerde Dağ başlarında bülbüller yüreklenirdi Toz bul utianna karşı bir şarkı rüzgarı Eserdi bahçeden bahçeye korkusuz Çatiardı sevda n ı n sabırs ı z nan Ki her yan ı korku duvarı-ihanet duvarı ince bir gelin sesi dağlarda Çaresiz kal ı r çekerdi havarı Her çile bir tek sözde düğümlenirdi Demiri dövmek tavında gere kirdi

ı :ı

Etten saraylar kuruldu ovalarda Kem i kten kaleler Ölüme b ulaştıktan sonra çiçekler iki nehir boyları nda Yal n ı zca kan koktu yazılan tabietler Ninsun çoktan dönüşmüştü Ni no'ya Ve Nino'dan Asur sarayı Ni nowa'ya çoktan A kı p gitmişti koskoca bin yıl l ar iki ne hrin aşks ı z ve ı ş ıks ı z arasından U rartu lu dağ çiçeği gözlü kad ı n lar Babi l l i nehir sesli genç kızlar Ve Medyalı kargı bakış lı delikanlı lar insan yüzlü bir tanrıya kul old ular G ü n ü n bir ölüm vakti Asur elçisi ön ü nde divan du rdular iki nehir boylarında çocu klar Bir aşk g ülün ü bile Dalı nda kok ı ayamadan yok o ldular

16

Ey Medya'n ı n bilge megleri iyi li k ad ına yakılan onca ateşin Karartılan ayı n Söndürülen güneşin karş ı lığ ı hani Hani söylenen iyi sözlerin yankısı Düşünülen iyi düşüncelerin Yap ı lan işlerin göksel çağ rısı hani Her şey kan ve tan rı sessizliğinde Top rağa çöken bir ölüm oldu sadece iki nehri n ha rman yan g ı n ı boyları nda Nevruzlar ağladı ilkbaharlarda Karakışlarda ilaydalar Menekşeler küskün aç ı ld ı yazlarda Sonbaharlarda sardunyalar Dört mevsime kan çanağ ı göz oldular Ağıtlar sal ı p köpüklü nehir s u larına Saz tellerinde susmayan söz oldular

17

Kan sustu sonunda sular duruldu Bir turaç sesi eksikti sazl ı klarda Bir de ceylan gözleri kıyılarda Karg ı lar dikleşmiş m ı zraklar g izlenmişti Ölü m sevgili değildi insanların kolunda Bir korku dolaşıyordu yalnızca Sessiz sessiz-ürkek ve g i zlice Yürekten y üreğe y ı l g ı n ve haince Kan susmuştu sonu nda kölelik kurulmuştu Yağmur kuşları susarken bir şafak vakti Tanrısal kokular istendi iki nehirden Sümbüller-nergisler ve fesleğenler Dağ laleleri-adaçayları ve kekikler Derlenip Babil'den-iskit'den ve Medya'dan Asu r'un tannlaşma töre n i n e konuk g ittiler Demet demet dövüldü ler havanlarda Bir tören uğru na tütsülere gömüld ü ler Ve yepyeni bir ateş yükselineeye dek As u r yüzünde ölümsüzlüğü simgelediler

18

3 Ninowa bir kanlı zulüm kalesidir artık iki nehir arasında Tüm nehirlerin korkulu belasıdır Ve tanrılaşmış bir kral soyunun Asur tabietlerindeki zulüm yasasıdır Ey Firdevsi-koca şair Bu destan bir halkın yalansız kavgasıdır

Zifiri karanl ı klar kuşanm ış bir öfke Tan rı laşm ış bir kra l ı n tan rı sal çocuğu Yürüyor yeryüzüne tepeden bakarak B ulutlardan selamsız geçip Yıldızlardan ışıksız ve yar ın s ız kayarak Babil yeş ill iklerine kan p üskürüp Medya'n ı n ateşlerine köpü k salarak Yürüyor adım adım Her adımda gözyaş ı ve ölüm saçarak Korkun u n çevresinde kullar ve elçiler G özlerinde isyan korkusu ve yenilgiler Yankı lan ı r sesi Ninowa d uvarlarından Babil'de kimin elindedir dizginler Dağlar kimin için ses verir Kimin için akar köpüklü nehirler Ne Marduk ne Mazdad ı r evrenin tan r ıs ı Yaln ızca Asur için ezildi kutsal çiçekler Böyle bilmeli tüm kullar ve köleler 20

E lleri başında-yaralar şehra şehrad ı r Gözlerinde tutuşan vadiler Zulüm kurak l ı ğ ı nda sahra s ahradır Ah Medya-beyn i m i n çaresiz yaras ı Tan rısal lığım ı sarsan onur karası isyan ı yurtlarımda bayraklaşt ı ran Korku nöbetleri m i n iyileşmez saras ı Küd diye-Hed diye -Med diye geldiler Bütün leşip bir anda Medya'ya dönüştü ler Sonra iskit ile -Eiam ile-Babil ile U rartu ile -Mısır i l e-Pers ile Tanrısal tahtıma gözlerini diktiler Asur sözlerine kahkahalar savurup Zerdüşt diye b i r haine gönül verdiler Dem i r k ı l ı çları m ı tenlerinde Sivri karg ılarımı gözlerinde i stediler

21

Duyun ey elçiler-askerler-kö leler Baş ı m ı n yaras ı beyinden gelirmiş Beyin yarası genç beyinler istermiş Öyleyse Medya'dan başlans ı n önce Medyal ı genç kızlar ve delikanl ılar Beyinlerini sun mak için sizi b eklermiş iki nehri n aras ı Baştan sona bir beyin yas ı d ı r art ı k N e türkü söylenir aylı gece le rde Ne z ı lg ıt atı l ı p halay çekilir Sökülen dişlerden Dövülen döşlerden Her gün yal n ı zca h avarlar yükse l i r Acılar tutar dağ başları n ı Pınarlar kurur Neh irl er susar Gözyaşın dan seller seslenir Her seste bir tohu m öfke Her seste bir kıvılcı m isyan b eslenir

22

isyan büyür dağlara dağlara Medya'da b ülbül inmez bağlara Sunulmas ı n tabak içre beyinler Ne hastalara ne sağiara Oy havar-havar h avar iskit ve Babil demekte ne var Yol u Medya'dan geçe n i n Ö lümden korkacak n e s i var Dağlarda sesler katı l ı r düzdeki havara Varın haber sal ı n o kömür gözlü yara B i r ateş gerekir yeniden-bir ateş Zulmün karanl ı ğ ı n ı yak ı p yükselen Özgürlüğün sesi n i çiçekleyen bir ateş Çekilen havarlar art ı k dinmelidir Derdin çaresi yalnı zca bizdedir Korkuyu yenmenin tek yol u Yine korkunun içinde yatan g izdedir Ölü m düşmanı n elleri ndeyse Yaşamak bizim ellerimizdedir

B ir balyoz iner nar ren kli dem ire Kıvılcı m lar karı şır dam layan tere Bağazda düğümlenen bir oğul acı s ı Fırlayı p yürekten düşer yere Örs nereye savrulur o acıyla Körü k nereye B i r baş için bin baş isterler Yaş lı bir baş uğru na Her g ü n iki genci ku rban ederler O baş ki sağ oldukça Daha n ice oğul-nice kız keser ler O yaş l ı başa bir balyoz gere k O balyozu tutmak için yüre k gerek Dağlarda tek tek yanan ateşiere Harlanan demir ateşini katmak gerek içimde dinmeyen oğullar acısı Gel otur yan ı ma Dem i rin -örsü n ve ateşin bacısı isyan ateşlerini körüklemek gerek

2-'1

Bu belde şahinler beldesidir i ki neh i r aras ı nda bir nehi r Ki adına Medya denir En korkulu destanlarında bile Yalnızca ışık v e yiğitl ik dillenir Bu nas ı l bir bulut ki üstümüzde Altı nehrin ı ş ıkl ı suları Ayn ı bulutun yüzüyle sislen i r Zulüm yağar gökten- yaln ızca zulüm G ü n düşmez nehirlerin yüzüne Ölü m çöker yalnı zca-ölüm Daha ış ı madan kararır cümle sular Anası ndan düşmeden ölür dölüm Medyalı b i r demirciyim ben Yanardağları söndürür ateş külüm Al gülüm Mor g ülüm Gonca gülüm Bir oğu l u n ateşten gözleri uğruna Vars ı n dağlarda mezars ı z kals ı n ölüm

25

Demirci Kawa derlerdi ad ı na Medyal ı yiğitler baş ı yd ı dağlarda Tek tek yanan ateşleri Birleştirip Ninowa'ya kayd ı rmakta Zalim Dehak'sa oturmuş yatağı nda Baş ı ndaki yaralara Tabaktan gencecik beyinler çalmakta Bütün çileler tek bir söz içindir Demiri dövmek tavında gerektir Tam da karlar erirken yürüdüler incecik derelerce süzülüp n ehirleştiler Kabarıp taştılar Köpürüp derinleştiler Ni nowa s urları nda denizlere girdiler O g ü n dağlardan ateşlerle inen Medler Ninowa art ık yoktur dediler Sevinç gözyaşlar ı n ı koyup tasiara Yudum y udum şarap diye i çtiler

26

Demirci Kawa tan rısal Dehak tahtı nda El inde balyoz i ner kalkar beyin s ürülen yaralı başa Medya'dan yükselen havarlar adına Babil'de çekilen ahlar adına Bir daha-bir daha i skit gözünden s üz ülen yaşlar adına Elam kilerinden çalı nan aşlar adı na Beyinleri ç ı karılan gencecik başlar adına Bir daha-bir daha Bir ateş yükseldi gökyüzün e Ninowa'dan Zulmün karanlıklarını y ı rtan bir ateş Yükselen yal ım larla dil lendi özgürlük Ceylanlar i ndi yeniden nehir kıyı/arına Turaç sesleri yükseldi saz l ı k lardan Ateş i n çevresi nde halaylar kuruldu Sevinçler süzüldü geçmiş h avarlardan O büyük g ü n ü n adına "newroz" denildi

27

4 isyan çiçeği özgürlükle seslenir Dağlar renk coşkusuyla Nehirler köpük soluğuyla süslenir Medya bir imparatorluktur artık Sofrasında milyonlar beslenir

Bir ilayda fışkırd ı karın altından G ü neşi dudağ ı ndan öptü Gökyüzünü en mavi aln ı ndan Bin yıl sonra "kardelen" dediler Aynı anda Asur dilinde Medler Kahraman anlamında "kardu" b i l i nd iler S ığmaz oldular kendi eaşkularına Süzülüp aktılar iki nehir arası ndan Biri n i n kıyı larına gön ül verdiler Ey yedi kol l u ç ı l g ı n ve güzel nehir Özgürlüğü dört yüz yıl türküleyen nehir Sevinç lerde yaşamı h alaylaştı ran Ölümlerde ağıtlaştıran nehi r Her kol u n fırtı nalar yorg unu bir destan Kas ı rgalar yorg unu bir başt ı r senin Basnav kolunda Bacnavi baş ı n Hazb suyunda Hazbani baş ı n Bazan ı şıl ışıi-bazan kan revan Akar-akar da coşku n şarkı l ı suların Bir türlü tükenmez m i gözyaşların 29

Canların sevda sevda beslenir Cibal'da Bir kıyı nda Şadancan ezgileri Bir k ıyında Madancan türküleri Halaylan ıp duru r davul g ü m bürtülerinde Saz telleri nde-zıtgıt seslerinde Ya Mazdanakanların-Barisanların Her b irinde bir başka gençleşir yaşı n Ve ejderhalar kralı ey Haftan-Boht Yedi baş içinde Yedi bu rca dikilmiş bir bayraktı r başı n Bir yan ı n Cudi dağları d ı r Ki doruklarında şafaklar y ı ldı ztaşır Şamaş'a yükselen b i r zigurrat diliyle Bin yan ında serpilip gelişen Cezi ret Medya içinde akan bir devlet seliyle Pınar olup süzülür yedi baştan ayrı ayrı Yel olup eser yedi gökten Nehirlerde açıl ı p salan köp ü k gülüyle

30

Ey orman gözlü- rüzgar saç lı n e h ir S u ların ki zama n ı n sonsuz nabz ında Asuridir-iranidir-Goranidir atıp d u ran Özgürlükte köpürüp kabarand ı r Tutsakl ı kta baş ı n ı taştan taşa vuran d ı r Dört yüz yıl boyun ca büt ü n yu rtlarda Uygarl ı k bahçelerine doğru koşand ı r V e yükle nip acı ların en taşı n m az ı n ı G üzellik denizleri n i aray ı p sorand ı r megler ki birer birer sana geldiler Hepsi de aynı dilden geleceğini b ildiler Saltanatlar bir gü n çöker dediler Yüksekteki ler b i r gün d üşer dedil er Sonra geldikleri gibi gittiler K i onlar Hepsi de nehir sözlü b irer şairdiler Ve her b iri sönmeyen b i r g ü neş Yal ı m yalım y ükselen bir ateştiler O

Jl

Onlar söyleyip sözlerini çekip g ittiler Tam dört y ü z y ı l sonra Persler Onlar ı n ateşten sözleriyle geldiler Yol unu yoldaş-dilini soydaş b i ldiler Yedi baş lı nehrini katı p kendi nehirlerine Korkuyu gözlerinden s üpürüp sildiler Arzuman ı n kalm ıştı A rşipel boylarında Yolun artık Ninsun yoluydu senin O denizden yapm ıştı yolcu l u ğ u n u bin yı lda Sen otuz yılda karadan varacakt ı n Havva'n ı n ard ından geçip Anadolu'yu Ligya'da Ninsu n'u yeniden soracaktın Kararm ış bir güneş altında Ve korku nç bir savaşın tam ortas ı nda Ateşi ilk kez barışın rengiyle tan ıyacaktı n Sonra Heredot tarihinin e n ı şıklı yerinde Kendi geçmişinin bir san ı ğ ı olacakt ı n Açamayacakt ı n doğan ı n h i ç b i r kap ı s ı n ı Bahars ı z b i r leylak g i b i şaş ı r ıp kalacaktı n V e Yunan olimpaslarında bayram ateşleriyle Zağros doruklarına selamlar salacaktı n

Sen geçe rken Anadolu'yu boydan boya Bir adam vard ı Camgöbeği bir denizin k ı y ı s ı nda Miletli Tales deriedi ad ına Masmavi öpücükler kondururdu y ı l d ı z lara Büyülü bir söz söylemişti bi r gece Ki senin hiç duymad ı ğ ı n ve anlamad ı ğ ı n O sözden tam üç ay sonra t e k başına Ve senin şaşkın tan ı kl ı ğ ında Tanr ı ça N i nsun'u yeniden vermişti Şamaş'a Ey Medya' nın Pers'e karışmış yiğit neteri Ne olur aniasayd ı n o büyülü söz leri Zaman ı n bin yıl gerisinde Ve insa n ı n b i l i m l e tan ışma arifesi nde G ü neş tutulmas ına tan rı ları n gazabı değil Şamaş'ın oğluyla b uluşmas ı deseydin insan ı n doğaya i l k seslenişiydi o gü n E y doğa sen kimsin-diye soruşuydu Ve doğan ı n kahkahalar savu ru p B e n sen i n anan ı m -diye yan ıt verişiydi

33

Ah Medya -işte o gün kaç ı rd ı n mi ladı Tam altı yüz elli yıl son ra Milat diye boynunda buldun celladı Ne Ninsun kald ı ne Şamaş ne Kibele Bir gözünde h u riler soyundu ç ı r ı l çıplak Bir gözünde kutsal bakire Meryem Bohtan'da Yakubi'ye dönüşürken adın Baş ı n a gelen leri şimdi nas ı l söylesem Gözyaşından dereler aktı Cudi 'nin Eğilip de bir yudu m içemedin Curkan olu p kestin b ü tün yolları Cabarki olduğun için geçernedin Dostunu düşman ı ndan Sevincini pişmanlığından Medya D insel b i r hiç uğruna seçemedin Serden geçtin de her gü n kan içinde O kanlı yalanlardan geçernedin

5 Bazikan güzelleri nerde yatar şimdi Göğüsleri ternurcuk-bakışları gül Kikan ve Zivan güzelleri nerde isfahan'dan Fars diyarına beş bin aile Kırıla kırıla sürülürken Azad'ın zulmünde Azud ai-Davla'dan gelen "azad" sözü Özgürlüğe nasıl dönüştü senin dilinde

i hanetler gezin irken dört b i r yan ı nda Ne de güzel girmiştin yaşam ı n kol u na Zigurratsız yaşamadın diye bi r tek g ün Tüm kavimler "zikurti" demişlerdi adına Oysa baş koydu n b inlerce y ıl sonra Hiç görmediğin tek bir allah yoluna Ah o peş peşe gelen kas ı rg alar Beyler-krallar-peygamberle r ve tan rılar Kılıçlarla biçilen nevruz çiçekleri Ve nal sesleriyle susturulan ç ı ğ l ı klar A ra plar-Oğuzlar Ve atiar ı nı çiçekle yemleyen Moğollar Her kas ı rgadan sonra yeniden Yeniden çizildi tufanlar içinde sınırlar Ne oğlaklar aynaştı p ı nar b aşlarında Ne de ses verdi sabah şenliği kuşlar Her kas ı rgadan bir havar kaldı geriye B i r de dağlarda filizlenen isyanlar Yani geçmişi g ün üne taşıyanlar Ve gününü yarınlara doğru koşturanlar 36

Yedi başlı nehrin yirmi göz p ı narı ndan Gözyaş ı değ i l Kan çanaklarından ç ö l k urakl ığıydı akan Toprak sarsılıp d ururken tüm yurtlarında Çiçek ölüleriydi atların ayaklar ın a dolanan Açmadan solan Çoğalmadan kuruyan çiçek ö l üleri Ve kılıçtan geçi rilmiş aşkiard ı Her karsı rgadan son ra yüreklerde savrulan U puzun saçlı bir sevgiliydi toprak Dağlardan sımsıcak denizlere doğru Sonsuz bir ufkun rüzgarıyla uzanan Ve toprağ ı n göğsünde nehirler Ki en güzel i m geleri sevişerek doğuran Kimdi peki bir tohum için tutuşup yanan Çağiayı p akan Toprağ ı n yüre ğinde topraks ı z kalan Bir nice y u rt içinde yurtsuz olan kim

37

Sancı lar kıvrandı yağmursuz k ı raçlarda S ı ğ ı nağa dönüştü Cudi'nin yürek delikleri Ne yollar kaldı dosttan dosta ulaşan Ne dosta sırt veren görke m l i dağlar Yedi baş bile bir başta b i rleşmeden Din ve mezhep karanlı kları uğruna Kan la boğuldu yedi başta b ütün aşklar Bağdat'ta derisi yüzüldü bir şairin Tebriz'de baş ı kesildi bir diğerinin Sivas i l lerinde hala Pir S u ltan ağlar Ah o destan destan ölüms ü zleşen canlar Kim vermişti onlara g üzelli klerini Zeke riya sevişmeli bir gece Meryem mi Ayl ı ve çok Ayşeli bir gece Muham met mi Ali mi- Hasan mı- Hüseyin m i yoksa Hani nerede Ahvazlar- S u b urlar-Cafarlar Ve binlerce yıl sonraki Mazlu mlar nerede Elierin koynu nda kal mış senin Baş ın s uları ölüm akan bir derede

.'l'

Ey nevruz çiçeklerince çoğalan ülke Filizkı ran fırtı nalarıyla dağ ı lan ülke Bir yalanı karanlıkta mum gibi Karanlık y ı rt ı ls ı n diye yakan ülke Reisler ve şahlar kamutas ı nda I ş ı k ad ı na kendi güneşini karartan ülke Mervani diye yirmi kentli bir devietti n Mervan' ı n zulmüyle dostlar i niettin G ittin bir münkire gönül verdin B i r halife sözüyle ke ndini hançeriedin Oysa nehirlerindeki her köpüğü ayrı ayrı Yan ı p sönen dudaklarından öpeb i l i rdin Kendi insanların ad ı na kendi toprağ ı n ı Suların ı ş ı lt ı l ı bilinciyle seve b i l i rdin Sessizce geçebi l i rdin çığ salan dağlardan S ı ms ıcak halklar denizine varabilirdin Varmad ı n ateşin ve güneşin çocuğu varmad ı n Arad ı ğ ı n ışı ğ ı ateşten v e güneşten sormad ı n

Ahvaz'da duym uştun ihanetin i l k sesini Kendi çocuğun tarafı ndan öldürülüşünü Ki ad ı na Hazarmard deni rd i Ateşin v e güneşin yurtları nda iki yüzlülüğün vıcık vıcık bir simgesiydi Bir yüzüyle Yak u b Bir yüzüyle Habis Çi rkefin ş i i re bul aşmış bir imgesiydi Ya o baş ı bulutlarda rei sler ve şahlar Bazen geceden-bazen g ü n düzden yana Rüzgarda toz diliyle savrulup d u rdular Neh i r kıyıları nda susuzluğu Çöl ortas ı nda ku rakl ı ğ ı sordular Görd ü kle ri her düşü ya bir şeyhe Ya da yaşam yorgu n u bir plr'e yordular Gök g ü rültüsü bile ç ı l d ı rı rken seslerinde Onlar kaya l ı klara yağan dolu diliyle Parçalan ı p dağıldılar-parçalan ı p dağı l dılar Ve tarihi yazan şiir sözlü i n sanlar Tarihin e n ç ı ğ l ıklaşan yerin de Onları "yan lış" diye b i r ken ara koydular

40

Nice rönesanslar yaşand ı-nice reformlar Mahkemeler kuruldu insan l ı k ad ı na B i re r b irer yarg ı landı krallar ve tanrılar Sen neredeydin ey ateşin ve güneşin çocuğu G ü l sevmene bile kon u l u rken yasaklar Sen neredeydin Tersine mi akıyordu yoksa b ütün ı rmaklar Dağlardan derelere doğru süz ülen bulaklar Dosttan dosta haber ulaştı ra n ulaklar Her şey tersine mi dönm üştü bakışları nda Din ler parçalam ış seni ey yas aklar ü l kesi Mezhepler yağmalam ış Haklar denizine akan ne hirler içinden Senin adına köpürüp çağlayan bir nehir Gözyaşı yla tohumlar yeşerterek ağlam ış O nehir k i ad ı n ı dağlara vermiş senin S uları ndaki yarayı türkülerinle dağlamış

41

Ey bütün sazlaı·a sôz olan yi ğit Şaddadiler kimdir bilir misin Cud i'den Azarbaycan·a doğru rüzga rlaşan Pınar pı nar-ırmak ırmak Aras'laşan Bizans ile Selçuklu aras ı nd a B i r o yana bir bu yana havarlaşan Ki md ir b i l i r mis i n Ey n e h i r sesli Ders i m güzeli Sen b i l ir misin Şaddadi l eri Hani Daysan macerası na bı yı kla gülen Dabil ile Ganca ile deprem d e prem gelen Ve Ani sı rtfarında Kawa'nı n ateşini yak ı p yücelten Özgürlüğü ateş d i l iyle yeniden çiçekleyen Kimdir bilir m i s in O gün çalı nan saz ve çekile n halay Hang i yaraya parmak bas ar şimdi Hangi yarayı yeniden kanatı r bilir misin

Kafkas doruklarında b i r güneş yaras ıd ı r bu Işıkları Tebriı'den Musul'a vuran Musu l'dan taa Halep'e u zanan Dicle nehrinde sulara düşmeden boğulan Toprağın göğsünde kuruyan b i r g üneş yarası Sonra b i n beş yüz on dört y ı l ı n ı n ilk yarısı Megler alime dönüşmüştü hani b i l i rs in Medya yüzü nde idris-i Bitlisi karas ı Ve yedi nehrin masmavi göğünde Yan kılanan zi l-davul ve mehter naras ı Aslan yatağında s ı rtlan yatar m ı Sat ı l m ı ş topraklar tohum tutar m ı Ey idris-i Bitlisi ihanet bilgini Bilgin olan vatanın ı satar mı Bir sözün bin y ı l l ı k havardır senin Sesin yaz günü yağan kard ı r senin Ey bilim yüzünde zincir karası Tarihte adı n bir ihbard ı r sen i n

-n

Ey ateşin ve gü neşin ı ş ı ks ı z çocukları Nedi r o görkemli geçmişten geriye kalanlar Bir din adına kurban kurban kırımlar Bir de yar ı m kal m ı ş umutsuz isyanlar Yurd u n uz vard ı r yurtla r içinde Ki s i z yurtsuz Diliniz vard ı r en güzel d i ller içinde Ki s iz di lsiz Mi lyonlarcas ı n ı z milyarlar içi nde Ki siz kimsesiz O günah sorguları yetmedi mi yazg ı n ı za O Hüseyin çileleri b itmedi mi daha K ı rklar yediler çekip gitmedi mi Sazlar kırıla k ı rıla çal ı n ı rken Ve turnalar vurulup susturulurken dağlarda Düşler neden yorulur hala Bir şaha Bir de şahları kurban diye kestiren allaha

44

Bir saz k ı rıla kı rıla çal ı n ı r Sivas'ta Bir isyan türkü türkü rüzgara işlenir Bir şair ası l ı r sabaha karşı Şah diye diye mucizeler düşlenir K ı rılan saz susar Taşlanan şair ölür Bir gül kana b ulan ı r koynunda Bir yanında ihan.et vardır Hazarmard'tan ve id ris-i Bitlisi'den kalma Bir yan ı nda dirençleşen i nanç Ki Kawa'dan ve Şaddat'tan al ınma Ne Ali vard ı r yan ı nda-ki o yüce sultan Ne Düldül ne şah Ne de yoluna baş koyulan allah Yal n ı zca bir sestir o gü nden bize düşen "Hız ı r paşa bizi berdar etmeden Yıkılın kaleler şaha gidelim" Ey koca şair yıkılmad ı işte kaleler Sesinde türküler açıld ı-yüreği nde g üller O çocu k safl ı ğ ı ndaki sonsuz direncin Bilsen hala ne bitmeyen kavgaları söyler

45

6 Şarkılar yazıldı !wl olduğun topraklarda Yem:m'in kahveleri Balkan'ın güzelleri diziidi sıra sıra Çil çil altınlar taşındı Afrika'dan Ve Makedonya'dan altın sarısı buğdaylar Bir saray saltanatma çerez oldular

O saray ki üretmeden tüketendi Ülkeleri çığlık çığ ılık Bir ganirrıet uğruna k ı l ıçtan geçirendi Dili yoktu dil ler içinde-bu yüzden Sesi yoktu sesler i ç inde-bu yüzden Korkulu bir zorun yasası yalnızca Halays ı z l ı ğ ı ve şi irsizliği bu yüzden Bahardan k ışa yağma savaşları Kıştan bahara yağma sofraları Sevgisiz l i ğ i bu yüzden Barış güvercin i Hacı Bektaş yolcuları Sevgi denizi Yunus dostları Sitindiler b irer birer yeryüzünden Baba ishaklar-Şah kulu lar Bed rettinler-Börklüceler Torlak Kemaller-Piri Mehmetler Ve daha niceler-niceler B ir saray saltanatına kurban edildiler Onlar ki sevg inin inançlı sesiydiler Ve zamanın sonsuz topraklarında Nehirleşen bitimsiz b ire r ş i i rd iler -17

Sevgiyi saltanata ku rban edenler Kara n l ı k yiyerek açl ı k büyütenler Saraylar kurdular denizler içinde Cariye göbeğinden şaraplar içtile r Yazları maun kay ı k gezileri Kışları bol haremli h elva söyleşileri Kaplumbağalar üstünde gezen mumlarda Yan dı bütün laleler Ad ı na yeryüzünün saltanatı dediler Sonra bir hamam tellakı ntn narasıyla Rüzgarda toz diliyle savru l u p gittiler Sense bir çınar ağac ı s ı n yeryüzünde Budanmış da olsa dalların Bakars ı n hala yaz bahar yeşil yeşil G ökyüzündeki sonsuzlu k renklerine inerken köklerin Hitit Hanilerine Uza n ı r dalları n Babil'in asma bahçelerine Ve Elam göklerinde yaprakların S elam sunar Asu r'daki isyan ateşlerine G ör ki toprağ ı n a yağan i hanetler Yal n ızca ölüm emzirmiş filizlerine

48

Ah o yarı m rüyalarla bölünen uykular isyan ağaçları nda açılan kan çiçekleri Cezi ret'te Bedrhanlar H akkari'de Nurullahlar ihanetler ve peş peşe gelen ordular Bervari'de ölen on bi nlerce canlar Sonra Bedrhan oğul ları Hakkari-Bahdi nan ve Bathan i syanları Yatıyor h ala yeşil yapraklarında Ki her biri genceci k çınar dalları Sudandıktan s onra Bedrhanları n Bir dal tilizlendi göğs ünün kırlarında Rengi özg ürl ü k mü-i hanet mi bilinmez Sesi Nakşi Bendi'den gel i r-U bayd A llah Savaşçısı yiğit mi- m ü rit mi b i lin mez Bağımlı bir u l u s ister ki halkı görünmez Kavgas ı ulus mu- ümmet mi yoksa Amacı ku rtarmak m ı- söm ürmek mi seçi lmez

Ey ateşin ve güneşin ölümsüz çocuğu Yaktığın ateşler işte o gün söndü Ç ü n kü en büyük önderin Mekke'de ateşsiz ve güneşsiz öldü Zerdüşt ki en büyük megindi senin Ateş hırsızı Prometeus öncesi söylencendi O gün bir şeyh uğruna kurban edildi Ve U rartular E n s ı cak kardeşindi tarih bahçelerinde Oysa binlerce yıl sonra Van'da Her U rartulu kad ı n ve e rkek Sence katli vacip olan birer katirdi G övdende üç ayrı dal b üyüttüler Ayn ı kökten üç ayrı düşman Ne zaman yükselmeye başlasa bi ri Diğerlerine kestirdiler Böldüler-parçaladı lar-yönetti ler Sen verirken kendi yaprak kavgala rı n ı Onlar kendi dalları n ı Senin sularınla göklere yürüttüler

50

Etin Viyana kap ı ları nda kaldı senin Kemiğin çıplak dağ mağaralarında Adı neydi peki o görkemli çağı n K i her anın ı deprem deprem yaşadığın Asya'dan Avrupa'ya koştuktan sonra Bir çağı kapatıp Yepyeni b ir çağ açtı ktan sonra Adı neydi parçalan ı p savrulan o dağı n V e ilk sesi Medya ilk sesi neydi d iline koyulan yasağı n Balkan oldun-Trablusgarp oldun Kendi çiçeklerini ellerinle yold un Çanakkale oldun-seferberlik oldun Dersim'de koskoca çariiğı durdurdun Bir ağaç oldun halklar ormanında Her savaş sonunda yeşermeden kurudun E rzurum'da içilen yem iniere Sivas'ta verilen sözlere uyd u n Bekledin d urdu n k a n v e barut içinde G ördüğün düşleri hep hayra yord u n

:'il

Azarbaycan'da şair Askeri Boyik Çiçek derken neyi anlatır bilir misin Çiçek lerden türkü devşirir Türküyü yüreğin tan d ı rı nda pişirir Ç ığl ıklaş ı r sesinde anadilin Titrer yazgıların ve yalnızl ı ğ ı n üstüne Dağları ana bilir-dağ çiçeklerini çocuk Dizer sözcükleri boncuk boncuk işler yazmalar üstüne-gelinlikler üstüne Bir uzun hava tutturur gece yarısı Ahlar çektirir yağan kar tan elerine Bulutlar sarar bir and a dağ dorukları n ı Bülbüller konar kan güllerine Ve Cizre'de bir büyük sevda Cigerxwin Sesinde dağlar ve nehirler dillenir Sesinin rengini söyler misin Ey Xewal Robson derken neyi anlatır Hangi yaraya parmak basar Hangi yarayı yen iden kanatır-bilir misin

52

7 Gün döndükçe küçüldü koca dünya Saray ve saltanat Bir gece yıkıldı halklar karşısında Tam da dalgalanırken bayraklar Kurtuluşlar kutlanırken Lortların ve paşaların masasında Elden ele sunulan bir tabaktı Medya

S ı n ı rlar çizildi danışıklı yalanlar üzre Dağlar parçaland ı bir bir Ovalar ve nehirler paylaş ı l d ı Mem bir yanda kaldı -Zin b i r yanda Uzay ı p g iden tel örgüler Ve may ınlar girdi aşkları n aras ı na Ki rve bir yanda kaldı - h ı s ı m bir yanda Toprak b ir yanda kaldı-yağm u r bi r yanda Boşa çıkan um utlar Ve ihanetler girdi dostlu kların aras ına Peş peşe geldi kapkara baskılar Dalda çiçeklere Ç içekte ren klere Ve dilde sözlere konulan yasaklar Sonra yasaklara inat kaçakl ı klar Gözyaşı -kan ve tutsakl ıklar Oturup bir halkın yüreğine Duvarları korkudan saraylar kurdular He r aşka bir kelepçe Her söze b i r z incir vurdular 54

Leylaklar çürüyordu bahars ı z bahçelerde Açmadan ve mor diliyle haykı rmadan Ey Avrupa'n ı n dağ duruşlu çukurları Dört ayrı parçaya böldünüz bir ge lini Kendisine hiç mi hiç sormadan Aşkın beyazl ı ğ ı n ı bile mutluluğa yarmadan Paramparça b ı raktınız tülleri n i Geleceğini kan revan Ağl ıyor hala dört ayrı ül kenin dağları nda Saçları nehir ki yalnızca kan akan Utan ey d ünya Beyazlara karş ı kapkara utan Neydi o verilen sözlerin ard ı nda yatan Dört ayrı dilde dört aynı yasaktı r şimdi Dört ayrı zincirde dört ayn ı tutsaktır Her ferdi bir Baba ishak'tır Simavnal ı Bedrettin'dir Sivas lı Pir S ultan'dır As ı l d ı kça yeniden çoğalır-tükenmez Ki sözleri kendi dilinde hep yasaktı r

Bu lanık su lar duru lu r bir gün Koştu ran taylar yoru lur bir g ü n inanç ki h e p sonsuz kalı r insanda Yalan ı n hesabı soru lur bir g ü n Tam da toprağa düşerken cemreler Dağlarda karlar e rirken Ve iğde kokuları s ustururken silahları Bir g üvercin havalan ı r Cibran ilinden Konar Bingöl'de bir göl kıyısına Kanatlarında güneş dillenir Gözlerinde dört bin y ı l l ı k ateş Açar ellerinde azadi çiçekleri Ge l i r divana durur bütün dağlar Dağ lar dağlara yaslan ı r G ürleyip akar sular isyan baskı larla besle nir Aynı sesle yankılanır yer ve gök Duyun ey lortlar ve paşalar G ü n olur k ı r ı l ı r çarklar Lozan yalaniarına kalamaz haklar

56

G elin lik içinde bir kızd ı r Karlıova Saçiarına kınalar yakar Özgürlük işler bütün kilim iere Yaşmağ ına ben cuklar takar K ı nan ı n rengiyle tutuşur Diyarbakı r Piran gökleri kendini yakar B i r kuş süz ü l ü r mavilik lerden Kon mak ister kendi toprakları na Konamaz Arar gözyaşlar ı n ı p ı narlardan K urumuştur ülkesinin pınarları Bu lamaz Bir ökse takı l ı r ayaklarına Bir hain tuzak Yüre kler acı d ı r artı k Menziller uzak Ve Cibran güvercini Düşman katesinde bir tutsak

57

Halit'i gizleyip şeyhi öne sürerler Adına ulus düşmanı ümmetçi derler Dünyaya beyazı siyah gösterirler i syan ki patlamış b ir narçiçeği Sarıp yalaniara diken dedirtirler Sonra dinleri sokarlar araya Ve ihanet yağmuru mezhepleri Öfkeleri-ki nleri sokarlar Kaideşi kardeşe düşman be lietirler Eli nde düşman s ilah ı Dersi mli Nu rettin Vurur şeyh i n doksan aske ri n i Kendi di liyle konuşan doksan kardeşini On üç yıl sonra şeyhin müritleri E l le rinde yine aynı düşman merrnileri Vururlar Nuretti n'den geriye kalan Ders i m li babasız ve anasız gençleri Böyle başlar o kanl ı top raklarda Kahrolası din ve mezhep d üşmanlığı Ve Munzur ile Mu rat sularında Alabal ı kların yaşamak pişman l ı ğı

Ah Diyarbakır surları ve Dağkap ı Kökünden yıkılas ı tarihsel yap ı Burçlarında kırk yedi civan Sorgusuz sualsiz as ı l ı kal d ı Susturuldu taş duvarların Özlemler yü reklerde bas ı l ı kald ı Havarlar yeniden yüksel di topraktan Diyarbakı r'dan Hı n ıs'a idamlarla yandı buğday tarlaları G özyaşı süzüldü her yeşil yapraktan Kızları n elleri koynunda kaldı Bitlis ili ihanetti r baştan sona Muş ovas ı nda tutsaktı r susam Evler yan g ı n yeridir Sokaklar s ürg ün ve talan Elazığ ili sehpalar dolusu idam Cesetler arasından geçemez adam

Sesler katılm ıştı Cibranlı Halit ses ine Van ilinden Ağrı doruklarından sesler Adı eşkiyaya çıkan yaşamayı neyler Ya özgürlük ya ölüm der gider Tuttu rur bir isyan türkü s ü n ü Dağlar bir ince sese yol o l u r gider Uyuyanları uyandırır uykuları ndan Sel olur akar gider Yel olur eser gider Öfkesini yaşamdan a l ı r-sevincini acıdan isyan ı n ı yüreklere doldurur gider On beş bin can ölür Zilan deresinde Sular kan tutan ına boğulur g ider Ey Zilan deresi-Zilan deresi Koçgrili yiğidin yurdu neresi Yanar doruklarda kartal yuvas ı Ne bir ses n e bir haber var dünyadan Kanar yüreklerde yurtsuzluk yarası Ve en kötüsü G itmez al ı nlardan bu bölünme karası

60

Ağrı n ı n üstünden kervan k ı ran geçmiştir Evler y ı kan beller büken o y ıldı z değil Demir kanatlı kuşlar uçmuştur Türküler s usturulmuş Ç ı ğl ı klar boğulmuştur Renkler hep sarı ve siyahtır artık Gökyüzünün mavisi Ölüm rengiyle yasa bürünmüştür Ey yedi kol l u nehir Hattan Boht Yedi baş l ı ejderhalar kralı V e dost çınarlarını n Munzur dalı Kıyım sırası diline gelecektir Silahlar el değişti rip kendine dönecektir Ve bir gü n bütün yalanlar G e rçek yüzünü kanla gösterecekti r A kı p giden sular tersinedir şimdi S ıkt ı ğı kurşunlar kendinedir ş imdi Amaç b ir-düşman tek i ke n karş ıda Su ların ak ı ş ı bendinedir şimdi

61

Bitmişti Diyarbakır ve Piran Bitmişti Ağrı'da isyan Dalda kuş-memede çocu k sus muştu Dilde söz-çiçekte renk vurulmuştu Özgürlük sesleri susturu l m uştu Gelinip Dersim önlerinde d u rulmuştu On üç y ı l önce verilmiş silahlar Ödenecek haraçlar Ve çekilecek ahlar sorulm uştu Sin köyünde dumanlı bir bakış Yalaniara karş ı bir gök g ü rlemesi Bir yer titrernesi haykı rış Ki isyanı Kawa'dan Şaddat'tan Ve Bedrhan'dan gelen bir k ükreyiş Nam ı büyük Abdullah Paşa Eli kandan çıkmayan maşa Çek belan ı üstümüzden Sabır başını çaldı taşa

62

Akıp giden suların eaşmas ı için Dağlarda karı n erim esi gerek Sürüp giden sürülerin dönmesi için Otlakta tayın büyümesi gerek Var git oğul var git Hab er sal bizden yana dostlara Bugün kavga günüdür Kirvenin-h ı s ı m ı n birleşmesi ge rek Düldül tepesi tepeden tı rnağa Harçik deresi b ulaktan ı rm ağa Bir kan l ı destandır artık Önce bir habe rci vuru l u r pusuda Düşleri yorg un ve derin uykuda Sonra bom balar yağar Si n köyüne Resik Hüseyin sonsuz uykuda Yanar ana Sese'nin yüreği Baba Rıza çalar öfkesini taştan taşa Bir yanı yanar acıdan Bir yan ı çığlık çığlık isyanda

(ıJ

Toplan ır aşiretler birer bire r Önce rei sler kon uşur son ra y iğitle r Kaç bin y ı llık yan ı l g ı dır b u N e s ü mb ü ller ses verir ne n ergisler Ne kitaplar g irer işin içine Ne kalemler Bir yanda şeyhler çeker başı Bir yanda p irler Hep aynıdır nedense s onuç i h anetler ve bitmeyen yen ilgiler Tan ağarırken bir şafak öncesi Sular ayd ı nlanırken Ve köprüler atıl ı rken Munzur üstünden Bir atlı suları yararak geçer Bayrağı Dersim'in bağrına diker Susar türkü söyleyen meşeler Çamlar-çı narlar s usar Şehitler düşer dağlarda kar üstüne Munzur'da balıklar yal n ı zca kan içer

64

Ne Şahan ağa kal ı r ne ozan Alişer Düşer yiğitler birer birer Alişer'e sarıl m ış kan içinde Zarife Türküsünü dağlara-kırlara söyler Ey Dersim'de yeşeren kanlı çiçekler Bu topraklarda ne kavgalar biter Ne de öld ü rülmekten insan lar biter Kardeş kardeşi vu rmaz mı derler Düşmandan ödülü al maz mı derler Kardeşi kardeşe v urduran d üşman V uran ı yolda vurdu rmaz mı derler Tam da yürekleri bürürken d uman Demenan dağları n da bir destan Ağustosta buz gibi Munzur suyu Karakış ortasında yemyeşil bostan Candan geçer de geçmez dostluktan Ge l ey ateşin ve güneşin çocuğu Gel de dostluğun yüreğine y aslan Gel ki yankılans ı n sesimiz Öleceksek b irlikte öle lim Yeter ki bir şanlı kavga verelim

6'l

Dağlar da düştü yiğitlerle bir likte Dağl arda mağaralar içinde D umanla insanlar boğuldu Tujik'te Artık ölmek yaşamaktır Yaşamaksa ölmektir Dersim'de Leş deresine dönüşür Laç deresi Akar kanlı kanlı-karışır Munzur'a Bir destan olur Fırat'ı n bağrında Akıp gider kendi sonsuzluk ü l kesine Geçer sın ı rları birer bire r Bir türkü tutturur dağlara karşı Ben ki yanard ı m her sabah üstü Hani sularımda güneş türküsü S ularım kan akar köpü ğüm kan Hani ses imdeki ateş öyküsü

66

8 Solmuştur artık bütün isyan çiçekleri iki yandan bağlanır insan yürekleri Bir yanı korku büyütür dipçik yarasında Bir yanı beyin yıkar Uzaklaştım çocukları kimliklerinden Koparır türküleri kendi dillerinden

Koskoca kırk yıl geçmiştir aradan K urtlar hep kan içmiştir yaradan K ı rk yıl boyunca ayn ı renkte çiçekler Bütün sesler ayn ı dilde Bir yan ı n yoks ullukta - çilelerde kal dı Bir yan ı n kırbaç zulümlerinde Bir yan ı n salgında - çocuk ö lü mle ri nde Başın hep eğik kal dı - gözlerin korkuda E lin hep boşta kaldı - düşlerin uykuda Dilin yoktur diller içinde "Devletimiz var olsun" ilin yoktur iller içinde "Mil letimiz sağ ols un" Diye diye türkülerin g itti g ümbü rtüye Halaylar ı n - şi irlerin g itti U m utları n - düşlerin Ve dört bin yıl boyunca derlediğin O gizemli çiçekleri n O destaniara sığmayan sözlerin gitti Mem ü Zin 'den kalma güzel gözlerin Her gece sarhoş masalarına Başka dilden - başka sesle konuk g itti 68

Koskoca k ırk y ı l geçmiştir aradan Kurtlar hep kan içmiştir yaradan Ah o altm ış sekizli nehirli y ı llar Yetmiş birli den izli y ı l lar Dünya çı narında baharlı y ıllar G ençlik fidan ları çiçek açm ıştı r Korkuyu gözlerden silip atm ı ştı r Ateş in ve güneşin ölümsüz çocukları Uyanmıştır kırk yıllık uykulardan Başka dillerden de olsa G eleceğin rengini tan ı m ıştır kitaplardan Görmüştür kaç bin y ı l lı k dilsiz olduğunu Karl ı karl ı dağlarda selsiz olduğunu işleyen topraklarda elsiz olduğunu Esen rüzgarlarda yeisiz olduğunu Okuyup anlamıştır i nce ince Bilimsiz isyanların yers i z olduğunu Ve kanlı geliniikierin tülsüz olduğunu Görüp anlam ıştır Takmıştır yakası na gül diye korkusuzluğunu

69

Selam saldı lar dört bir yana Dcmuz lar körfezinde - Vietnam'da Kardeş bildiler b u l utsuz gü rleye n i Şimşeksiz y ı l d ı r ı m lar sal ı p Bi r devi yerle b i r edeni Dünya toprağı n ı n her karışında Dost bildiler çal ı ş ı p terleyen i Çiçeğin meyveye durması için Dallara suyun yürümesi gerek Tohu m un buğdaya dönmesi için Toprağın yağmu ra daymas ı gerek isyanın zafere varmas ı için Korkunun gözlerde sönmesi gerek Var git dostum var g i t Bildiriler taşı d ünya halklarına Açmadan saidurulmuş her g ülü n Özg ürlük bahçesinde açması gerek Zorluklara karşı durmas ı ge rek Z ulüm zincirle rini kırmas ı g e rek

70

Ç içek dalda - arı baldad ı r art ı k i nanç kolda - yolcu yoldad ı r Mekikler dokunur kentler arası Kitaplar - dergiler dolaş ı r elden ele Bilgiler - sevgiler dolaşır Şiirler aşk açar dilden dile S i l insin diye tek Alı nları nda duran dilsizlik karas ı Bitsin diye kendi yurtları nda Kaç bin yılın yurtsuzluk belası Ses ve rdiler dünyaya ve yurtlarına Yurtlar ı n ı n nehir akışl ı kıziarına Dağların ın namlu bakışl ı oğu l larına Açtı lar yüreklerini yaprak yaprak I ş ık saçtılar dağ doru klarına Beyler her yerde beydir dediler Hangi dilden konuşursa kon uşsun Mazlu m u n s ı rtı nda yüktü r dediler Alı nlarında Medya'dan kalma g üneş Yeniden bir ateş hakt ı r dediler

71

ateş ki Zerdüşt'ten ve Kawa'dan öte Tutuşur içten i çe bilinç ile Yanar aşk ile sevinç ile Yal ı m yal ım yükselir gökyüzüne H arlan ı r inanç ile direnç ile O

Kaç ateş yandı o günden b ü güne Kimi aşiret aşiret söndü yüre ğinde Kimi yanmadan karlar yağd ı üstüne Bir avuç kül kaldı yal n ı zca Şeyhlerin ve reisierin ellerinde A rtık dünyayı ellerinde tutanlar Kanları n ı terlerine katanlar Yeraltından yeryüzüne ı ş ı k saçanlar Yani dünyan ı n gerçek sahipleri Bilmelidir ki bu kavga nasıl verilmeli Bugünden yarınlar nas ı l görülmeli Ve zu lmü n olduğu her yerde Bir anda şarteller nas ı l indirilmeli

72

Bir adam vardır hani gözleri güneş Saçları rüzgar E l leri bütün insan l ı ğ ı n elleri D ili toprağı n ve yağmurun d i l i Yanl ışlar sil in mişse gözlerden Kim d u rdurabilir akan nehirleri Açan çiçekleri Başkaldıran yürekleri kim Yeter ki doğru anlaş ılsın sözleri O sözler ki hep alınterini türküler Özgürl üğe gönül verenler Ve kavgada en önde gidenler Ö lürken b ile o sözleri söyler Küba dağlarında bir gerilla önderi Vietnam'da bir topuzlular neferi Aynı dillerden farklı sesleri neyler Vietkong'ta şair Liem Ya da Filistin'de Mahmut Derv iş Cigerxwin'dan farkl ı şeyler m i söyler

73

Bütün bahçeler eyl ül vurgun uydu hani Koç kırkı m ı bitmiş - bağ bozumu başlam ıştı Ve düşünen beyin Yazan el O yıl yazı baharda kışiarnıştı Hani kentleri zulü m - dağları duman alm ıştı Ve çözülü rken ihanetin ge rçek yüzü Geriye bir tek direnenler kalmıştı O direnç ki ölüme sarıım ıştı yar diye Bütün direnenlere selamlar sal m ı ştı Çukur yerlerde dağlar beklenirken Ne hirler zindanlara doldurulu rken Ve bir sabaha karş ı kuşlar öterken Sesler yükseldi dağlardan

Silinsin artık yalan üzre çizi lmiş s ı n ı rl ar Paylaş ı l m ı ş ovalar v e dağlar silinsin Dost kimdir - düşman kimdi r b ilinsin Yürekleri bölen korku duvarları Ya bu sabah bütün yerle ri nden delinsin Ya da bu aşkın yolunda Canları n ı verecekler bizimle gelsin

74

Özgürlük kavgas ı türküded ir artık Karlar dağlardan eriyip gider Y ı llar ter içinde tükenip g ider Bitmez işkence - bitmez tutsakt ı k Öm ürler zindanda çürüyüp gider Hücreler kitapl ı k olur Beyinler çiçeklik Yalanlar gerçeklerde e riyip gider Zindanlar kurulur taştan dem i rden Metris'ten Diyarbakı r'a selamlar gider Her selam b ir tufan olur oruçlarda Açiiğı ölümlerde bırakıp gider Ölümsüzlüğü ölümlerde yakalar gider Bir yanda on b ir y ı l dız B ir yanda dört çılgın ay ışığı Karart ıl mış geceleri ı ş ı tıp gider Her biri b ir i mgeye dön üşür ş i irlerde Sözcükleri destaniara yağdı rı p gider Dallarda güllere vurur sesini S azlarda teliere v urur Türküleri dillerde kavurup gider

75

9 Özlenen ateş sonunda yakılmıştı Elden ele bütün dünyaya taşınmıştı Kıvılcım dansıydı gözlerdeki sevinç Kavga dağlarda bilinci kuşanmış Zindanl arda dirence sarıımıştı Ve haykıran dudaklar Her ihanet vakti çöl çöl yarıımıştı

Bir ağıtt ı r belki Ağrı'da Zilan d e resi Dersi m'de Laç deresi bir kan lı şiir Oysa bir destan d ı r Diyarbakı r kalesi Ve Diyarbakı r zindan ı nda Ateşle sevişen "dörtlerin gecesi" Ne ki zindan - ne ki tutsak olmak Ne ki kavga - ne ki dağlarda vurulmak B i r sehpada idam olmak ne ki ihanet utancıyla yaşamak v ar ya hani Onu rsuzluğun lağı m çukurunda yok olmak Üniformal ı bir Dehak önünde durmak Ve beyni nin içindekil eri bir bir kusmak Sonra bir et yığı n ı na dönüşü p kalmak işte buydu Diyarbakır zin da n ı nda yaşamak Sesler i hanete dönüşürd ü her gece B i r tas çorba - bir dilim ekm e k u ğruna ihanetler acı lara dönüşürdü kal leşçe Acılar hep türkülere vu rurdu kendi ni Etten ve kemikten insan o l u r mu Beyinsiz insan ayakta dur u r m u Ayn ı kavgaya gön l ü n ü vere n le r Dostunu ihanet ile vurur m u 77

zindan ki zincir sesidir şar k ı s ı Her sözünde bin çığl ı k yüks elir Her notas ı nda bin öfke Her dize sinde bin isyan besl enir isyan şiiriere Şiirler yüreklere seslenir O zindan ki her yemek vakti Tutsak ağızları kanla süslenir O

Onur kaleleri yı k ı l ı rken birer b irer Yüreklerde dal b udak salar ihanetler Ve d üşman kasetinde ü ç önder Beyin leri ni kusarak düşmana sergiler Aynı anda sıradan bir nefer Hiç aldı rmadan önderlerinin sesine Tutsaklık içinde özgürlüğü s öyler Sus dostum sus - sözün yarıda kalsı n Özg ürlü k d ilinde kilitli kalsı n Başlar eğilse d e açılsın gözler Konuşan önderler geride kalsın

78

Ne zaman u m utsuzluk çökse direncin kıyısına Bir acı sap\an ı r yüreği n tam ortas ına Koğuşlar susar Parmaklıklar durur R anzalarda küllenen um utlar ağlar Ge riye doğru atılan her ad ı m Yakı lan ateş üstüne yağmur d iye yağar Anlatılmaz bir destand ı r yaşanan Ne söze gelir ne saza Kı rbaçlar sopalara ve zincirie re karı ş ı r Ölüler ayaklara dolan ı r geceleri Kan l ı battaniyelere sarı l ı r Her direnişte tabutlarla çıkılır d ışarı Gözyaşları z ı l g ı t seslerine katılır Elleri hep koynunda kal ı r kızların Anaların g özleri dikenli teliere tak ı l ı r Bir acılı sessizlik sarar yürekleri Dicle'nin suları susuz\uğa çakıl ı r Kale burçları ndaki akbabalara Ve üniformalar giyi nmiş yeni Dehak' lara Yalnızca zindanı n mazgallarından bakı lı r

79

Bir adam çoğal ı r bir başına hücresinde Yüreği Kawa'dad ı r gözleri Babek'te Ateşler yanarken dağ doru kları nda i hanet zindan karan l ı ğ ı nda kol gezmekte Kawa'lara Babek'lere bir yandaş gerek Bu zindan karanlığına bir ateş gerek Çevrilen ihanet çarkı n ı k ı rmak için Ölü m ü göğüsleyecek bir yoldaş gerek Bir anda y ı rt ı l ı r zindan kara n l ı kları Sessiz bir g ürültüyle sars ı l ı r duvarlar Patlar bir beyinde newroz ı ş ı kları Ey ateşin ve güneşin çocukları Hani bilincin sesi yüreklerimizde Gözlerimizde inancın sancakları nerede Bu g idişe dur demek gerekir bi lirim Hücrede her saniyeyi bir yıl eylerim Bir ateş yaktık sönmesin d iye h içbir yerde O ateş sönerse yaşamayı n eyleri m B u yüzden ü ç kibrit ile newroz günü Yüreğimi sizlere grmağan eylerim

80

Üç kibriti bayrak d iye devralan Ki dağları delip dostlarına yol k ı lan Haykırdı ölü m haberini önde gidenin Özg ürlüğü zindan karanlığında g üneşleyenin Ey bu kavgaya gönül ve renler Ser yerine sır verenler Serden geçip de sır vermeyenler Bu zindan karanlığı y ı rtılsın diye Bu ihanet duvarları yıkıls ı n d iye Newroz geces i bir önder Ateşi bedeniyle zindanlara taşımıştır Ölürken bile hücresinde Bizlere kıştan baharı muştulamıştır Ateşi saraylarda - kömürlerde değil Bir ışık uğruna yüreğinde yakmıştı r Silinmiyordu gözlerden süzülen yaşlar Aksın diyordu herkes - aks ı n Ağlamayı unutmuş gözler ağlasın Gözyaşları alev alev harlansın Dudaklarda tutuşup dillerde şahlans ı n

81

Ölen artık yüreklerde bir bayraktı r ihanet yolu nda durulan bir d u rakt ır Karanlı kta b i r çıngı ateş Körlere yol göste ren bir ış ı kt ı r Atılan zılg ı tlar bir başkad ı r o gü n B i r bayram günü ölümü sevmek Öl ümsüzlüğe duyulan bir aşkad ı r o gün Dolaştı üç kibrit elden ele sessizce Hücreden hücreye Koğuştan koğuşa g izlice Konuşuldu uğrun uğrun Tart ı ş ı ld ı geceler boyu ince i nce Zindandan dağlara vurd u şavkı n ı Dağlardan en kalabalık kentlere Dallarda çiçeklere verdi rengini Ne hirlerde en coşkulu köpüklere Dolaştı yurdunu boydan boya Sazda k ırılmayan tel Dilde s usmayan söz oldu tü rkülere

82

Zindanda yürekler yine bas k ı da Eller bağlı - gövdeler askıda Üç kibritin ateşi sönsün iste nir i nançlar ihanete dönsün iste nir D üş ünceler zincire Sevgil er p rangaya vurulsun iste nir Yüreklerde çağlayan özgürl ü k s uyu Bulana bulana durulsun iste nir Ü niformal ı bir Dehak ' ı n şah s ı nda Zali min zulmü kurulsun iste n i r Baskılar yetmezse itirafta b u l u nmalara Yap ılan itiraflar dinletilir tutsaklara işte biri - biri daha - biri daha S usardı bütün koğuşlar Dönerdi bir anda sessiz mezari ı kiara Ve çığlı k çığlığa o sessizlik Bin lerce öfkeyi Bin lerce isyanı daldururdu bakışiara Ü ç kibriti dörtlemek derdi bir ses Dört kibriti beşiemek Ve ölümü isyan ateşleriyle d üşlemek

83

kağuş vardı kağuşlar içinde Üç t