33 Stratejide Savaş Robert Greene - Joost Elffers PDF [PDF]

  • 0 0 0
  • Gefällt Ihnen dieses papier und der download? Sie können Ihre eigene PDF-Datei in wenigen Minuten kostenlos online veröffentlichen! Anmelden
Datei wird geladen, bitte warten...
Zitiervorschau

KiTABIN ÜRiJiNAL Arn TH E 33 STRATEGIES OF WAR

YAYIN HAKLARI ROBERT GREENE & JOOST ELFFERS © AKCALI TELİF HAKLARI AJANS l ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ VE TİCARET A.Ş. ©

KAPAK DüZENİ GÜLHAN TAŞLI

BASKI 1. BASIM/ ARALIK 2007

AKDENİZ YAYINCILIK A.Ş. Göztepe Mah. Kazım Karabekir Cad.

No: 32 Mahmutbey - Bağcılar/ İstanbul

BU KİTABIN HER TÜRLÜ YAYIN HAKLARI FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASI GEREGİNCE ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ VE TİCARET A.Ş.'YE AİTTİR. ISBN 978 - 975

-

21

-

0914 - 8

ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ Celiil Ferdi Gökçay Sk. Nebioğlu İşhanı Cağaloğlu - İstanbul

0.212.513 63 65 / 526 80 12 0.212.520 62 46 ı 513 65 ıs

Tel:

Faks:

0.212.526 80 11

http://www.altinkitaplar.com.tr [email protected]

1

ROBERT GREENE JOOST ELFFERS

TÜRKÇESİ FÜSUN DORUKER

Yazarın Yayınevimizden Çıkan Kitapları İKTİDAR BAŞTAN ÇIKARMA SANATI

Napoleon'a, Sun-tzu'ya, Tannça Athena'ya ve kedim BRUTUS'a.

3 3 Stratejide Savaş

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ sayfa 17

:�!f(:}W:' 1 sayfa 33 DÜŞMANLARINIZA SAVAŞ AÇIN: Kutupsallık Stratejisi Yaşam sonsuz bir savaş ve çatışmadır, düşmanlannızı tanımlamadıkça etkili bir çar­ pışma sürdüremezsiniz. Düşmanlannızı yok etmeyi, düşmanlıklannı belirten düzen ve işaretleri algılamayı öğrenin. Her şeyi göz önüne aldıktan sonra, içsel olarak savaş ilan edin. Düşmanlannız size amaç ve yön duygusu verecektir.

2 sayfa 55 ESKİ SAVAŞLARI TEKRARLAMAYIN: Aklın Gerilla Savaşı Stratejisi Genellikle sizi üzen ve hüsrana uğratan geçmişinizdir. Bilinçli olarak geçmi.Je karşı savaş açmalı ve içinde bulunduğunuz dakikaya tepki göstermeye kendinizi zorlamalı­ sınız. Kendinize karşı acımasız olun; bıkkınlık verici eski yöntemleri yinelemeyin. Ak­ lınıza karşı bir gerilla savaşı açarken hiçbir sabit savunma hattına izin vermeyin... her şey akıcı ve hareketli olmalı.

3 sayfa 76 OLAYLARIN ÇALKANTISINDA SOGUKKANLILIGINIZI YİTİRMEYİN: Karşı-Denge Stratejisi Sıcak savaşta kişi akli dengesini yitirmeye yatkındır. Koşullar ne olursa olsun, soğuk­ kanlı davranmanız, zihinsel güçlerinizi korumanız çok önemlidir. Düşmanlığa kar�·ı açık bırakarak aklınızı sağlamlaştınn. Kendinizi savaş meydanının kaosundan uzak­ laştırmayı öğrenin.

7

Rohert Greene 4 sayfa 103 ZORUNLULUK VE UMARSIZLIK DUYGUSU YARATIN: Ölüm Tarlası Stratejisi Kendinizin en büyük düşmanısınız. Bugünle ilgilenmek yerine yannın düşlerini kura­ rak zaman kaybediyorsunuz. Geçmişle bağlannızı koparın ve bilinmeyen topraklara ayak basın. Sırtınızı duvara dayayıp sağ salim kurtulabilmek için çılgınca savaşacağı­ nızın bir "ölüm tarlasına" kendinizi yerleştirin.

5 sayfa 127 KÜMESEL DÜŞÜNME TUZAGINDAN KAÇININ: Komut ve Denetim Stratejisi Herhangi bir gruba lıderlik yapmanın sonınu insanlann kaçınılmaz bir biçimde ken­ di gündemlerinin oluşudur. Oluşturduğunuz emir-komuta zinciri, gruptakilerin ken­ dilerini sıkıştınlmış hissetmeden sizin liderliğinizi izlemelerini sağlamalıdır. Bir katı­ lımcılık duygusu yaratın, ama grup düşüncesine ya da kolektif karar vermenin man­ tıkdışılığına düşmeyin.

6

sayfa 148

GÜÇLERİNİZİ AYIRIN: Denetimli Kaos Stratejisi Savaşın en kritik unsur/an hız ve uyum sağlamaktır; düşmanınızdan daha hızlı dav­ ranabilmeli ve karar verebilmelisiniz. Güçlerinizi kendi başlanna hareket edebilecek bağımsız gruplara ayırın. Onlara seferin nıhunu aşılayarak ele avuca sığmaz, durdu­ rulamaz bir biçime getirin ve tamamlama/an gereken bir görev verin ve bırakın gitsin­ ler. 7

sayfa

165

SAVAŞINIZI BİR HAÇLI SEFERİNE ÇEVİRİN: Moral Stratejileri İnsanlan motive edip morallerini yüksek tutmanın sırn, kendilerinden çok grubu dü­ şünmeye yönlendirmektir. Onlan bir davaya, nefret edilen düşmana karşı bir haçlı seferine katın. Sağ kalma olası/ıklarım bir bütün olarak ordunun başarısına bağlı ol­ duğunu görmelerini sağlayın. 8

33 Stratejide Sava ş

KlSIMill 8 sayfa 195 ÇARPIŞMALARI ÖZENLE SEÇİN: Kusursuz Ekonomi Stratejisi Hepimizin sınırlan vardır; enerji ve becerilerimiz bizi belirli bir noktaya kadar götüre­ bilir. Sınırlannızı iyi bilmeli ve çaıpı.şmalan dikkatle seçmelisiniz. Bir savaşın gizli gi­ derlerini düşünün: yitirilen zaman, boşa harcanan siyasi iyi niyetler, intikam almaya kararlı, acı içindeki bir düşman. Bazen düşmanlannıza doğnıdan saldumak yerine kapana kıstırmak için beklemek daha iyi sonuç verir.

9 sayfa 215 OLAYLARI TERSİNE ÇEVİRİN: Karşı Saldırı Stratejisi İlk adımı atıp saldın başlatmak çoğunlukla sizi dezavantajlı bir konuma sokacaktır. Stratejinizi ortaya çıkardığınız için seçeneklerinizi sınırlamış sayılırsınız. Tam tersine kendinizi tutup diğer tarafın ilk adımı atmasını beklemeyi öğrenin, böylece herhangi bir açıdan karşı saldm gerçekleştinnek esnekliğine sahip olabilirsiniz. Eğer düşmanı­ nız çok saldırgan ise, kendisini zayıf bir konumda bulmasına yol açacak düşüncesiz­ ce bir saldmya girişmesi için yemleyebilirsiniz.

10 sayfa 240 TEHDİT UNSURU OLUŞTURUN: Caydırma Stratejileri Saldırganlarla savaşmanın en iyi yolu, başlangıçta size saldınnalannı engellemektir. Kendinize ün kazandınn: siz biraz çılgın sayılırsınız. Sizinle savaşmaya değmez. Ba­ zen belirsizlik açıkça tehdit etmekten daha iyidir: eğer rakipleriniz sizinle çatışmanın neye mal olacağından emin olmazlarsa, bunu öğrenmek istemeyeceklerdir.

11 sayfa 263 ZAMAN I MEKAN TAKASI: Sıcak Savaşsız Strateji Güçlü bir düşman karşısında gerilemek zayıflığın değil kuvvetli oluşun bir işaretidir. Bir saldırgana tepki gösteıme diiltüsüne karşı koyarak kendinizi toplayacağınız, dü­ şüneceğiniz ve perspekt(f kazanacağınız çok değerli zamana sahip olabilirsiniz. Bazen hiçbir şey yapmadan çok şey kazanabilirsiniz.

9

Rohert Greene

12 sayfa 277 ÇARPIŞMALARI KAYBEDİN AMA SAVAŞI KAZANIN: Müthiş Strateji Müthiş strateji bir çmpışmanın ilerisine bakıp daha ötesini hesaplayabilme sanatıdır. Ulaşmak istediğiniz ana hedef üzerinde odaklanmanızı ve bunu başarmak için plan yapmanızı gerektirir. Bırakın başka/an çarpışmalann sarmalına takılsın ve kendi kü­ çük zaferlerinin tadını çıkarsın. Müthiş strateji size en büyük ödülü getirecektir: son atılan kahkaha.

13 sayfa 308 DÜŞMANINIZI TANMN: İstihbarat Stratejisi Stratejilerinizin hedefi karşınızdaki ordudan çok onu yöneten kadın ya da erkeğin aklına yönelik olmalıdır. Bu kişinin aklının nasıl çalıştığını algılarsanız, nasıl aldata­ cağınız ve denetleyebileceğinizin anahtannı elde edebilirsiniz. İnsan/an okumayı, iç­ sel düşünce ve niyetleri hakkında bilinçsizce yolladık/an sinyalleri yakalamayı öğrenin.

14 sayfa 333 DİRENİŞİ HIZLI VE ANİ HAREKETLE YOK EDİN: Yıldırım Harekatı Stratejisi Çoğu insanın kararsız ve gereğinden fazla temkinli olduğu bir dünyada hızın kulla­ nılması size inanılmaz bir güç kazandıracaktır. Rakiplerinizin düşünmeye ya da ha­ zırlanmaya zamanı olmadan saldırmak, anlan duygusal/aştıracak, dengelerini boza­ cak ve hata yapmaya zorlayacaktır.

15 sayfa 344 DİNAMİKLERİ DENETLEYİN: Zorlayıcı Stratejiler İnsanlar sürekli olarak sizi denetlemek için uğraşırlar. Başanlı olmanın tek yolu de­ netimi ele geçirme yönteminizin daha zeki ve sinsi olmasıdır. Karşı tarafın her adımı­ na baskın çıkmaya çabalamak yerine, ilişkinin yapısını tanımlamaya çalışın. Karşı­ nızdakilerin aklını denetlemeye, onlann duygusal düğmelerine basmaya ve hata yap­ malannı sağlamaya gayret edin.

ıo

33 Stratejide Savaş

16 sayfa 369 EN FAZLA ACI VEREN NOKTAYA VURUN: Ağırlık Merkezi Stratejisi Herkesin yaslandığı bir güç kaynağı vardır. Rakiplerinize bakarken, bu kaynağın yü­ zeyinin altını göımeye, tüm yapıyı bir arada tutan ağırlık merkezini bulmaya çalışın. Bu noktaya darbe indirmek inanılmaz acı verecektir. Karşı tarafın en fazla değer ver­ diği ve komduğu noktayı bulun ve vunm.

17 sayfa 385 ONLARI PARÇALAYARAK YENİN: Böl ve Fethet Stratejisi Düşmanınızın görünümünden asla ürkmeyin. Bütünü oluşturan parçalanna bakın. Parçalan ayırarak huzursuzluk ve bölünmüşlük tohumlan atarak en yenilmez gibi görünen düşmanı yere yıkabilirsiniz. Somnlar ya da düşmanlarla karşı karşıya kalın­ ca, büyük s01unlan küçük, kolayca yenilgiye uğratılabilir parçalara ayınn.

18 sayfa 409 RAKİBİNİZİN YUMUŞAK KARNINI ORTAYA ÇIKARIN VE VURUN: Döndürme Stratejisi İnsanlara doğmdan saldırdığınız zaman dirençlerini arttırır ve işinizi zorlaştınrsınız. Daha iyi bir yol vardır: rakibinizin dikkatini ön tarafa çekin ve hiç beklemediği bir açıdan saldınya geçin. İnsanları kendilerini tehlikeye atıp zayıflıklannı sergilemeleri için yemleyin ve yan taraftan açacağınız ateşle tarayın.

19 sayfa 433 DÜŞMANI ÇEMBERE ALIN: İmha Etme Stratejisi İnsanlar savunmanızdaki tüm. boşlukları kullanarak size saldıracaklardır. Hiçbir boşluk göstermemelisiniz. İşin sım düşmanınızı kuşatmak, her taraftan bitmeyen bir baskı uygulamak ve dış dünyayla bağlantısını kesmektir. Zayıflamaya başladığını hissedince, ilmeği biraz daha sıkarak iradesini ezin.

20 sayfa 451 ZAYIF DÜŞMEYE YÖNLENDİRİN: Biçilecek Kadar Olgunlaştırma Stratejisi Ne kadar güçlü olursanız olun, insanlarla bitmeyen savaşlar sürdüımek yorııcudur, pahalıdır ve hayal gücünden yoksundur. Bilge stratejistler manevra yapma sanatını 11

Rohert Greene tercih ederler: daha savaş başlamadan önce, rakiple1ini öylesine zayıf noktalara dü­ şürecek yollar bulurlar ki, zafer kazanmak kolay ve çabuk olur. İkilemler yaratın: on­ lan hepsi de kötü olan tepkiler gösteımeye yönlendirecek seçenekler sunan manevra­ lar tasarlayın.

21 sayfa 481 İLERLERKEN PAZARLIK YAPIN: Diplomatik Savaş Stratejisi Pazarlığın öncesinde ve pazarlık sırasında ilerlemeyi sürdüımeli, büyük bir baskı ya­ ratmalı ve karşı tarafı sizin isteklerinizi kabul etmeye zorlamalısınız. Ne kadar fazla kazanırsanız, anlamsız ödünler olarak o kadar fazla geri verebilirsiniz. Sert ve uzlaş­ macı olmayan bir ün yaratın ki, insanlar daha sizinle tanışmadan önce biraz geri dursunlar.

22 sayfa 500 İŞLERİ NASIL SONLANDIRACAGINIZI BİLİN: Çıkış Stratejisi Hakkınızdaki kararlar işleri nasıl sonlandırdığınıza bakarak verilir. Kötü ya da ta­ mamlanmamış bir sonuç yıllar boyunca yankılanabilir. Sonlandırma sanatı nerede duracağınızı bilmektir. Stratejik bilgeliğin zirvesi hiçbir gerçekçi çıkar yolu bulunma­ yan tüm çatışmalardan ve karışıklıklardan kaçınmaktan geçer.

23 sayfa 525 GERÇEKLERİ VE KURGULARI AYRILMAYACAK BİÇİMDE DOKUYUN: Yanlış Algı Stratejisi Hiçbir yaratık çevresinde olup bitenleri görme ya da hissetme becerisi olmadan yaşa­ mını sürdüremeyeceğinden, düşmanlannızın neler olup bittiği ve özellikle sizin neler yaptığınızı anlamalannı güçleştiıin. Beklentileıini besleyin, amılanna uygun bir ger­ çek üretin ve kendilerini kandırmalannı sağlayın. Gerçeği algılamalarını denetlediği­ niz zaman insanlan kolayca denetleyebilirsiniz.

12

3 3 S tratejide Savaş

24 sayfa 550 HİÇ BEKLENMEDİK YOLU SEÇİN: Sıradan-Sıradışı Strateji İnsanlar davranışlamuzın bilinen modellere ve yöntemlere uyum göstereceğini tah­ nıin eder. Bir strateji uzmanı olarak göreviniz karşınızdakilerin beklentilerini altüst etmektir. Sizi nasıl gördüklerini sağlamlaştırmak için önce sıradan ve göreneksel bir şey yapın ve ardından sıradışı bir eylemle tepelerine binin. Ani olarak ortaya çıkan korku daha da büyük olacaktır. Bazen hiç beklenmediği için sıradan olgular sıradışı biçimini alır.

25 sayfa 578 AHIAKSAL YÜKSELTİLERİ İŞGAL EDİN: Doğruluk Stratejisi Siyaset dünyasında uğnına savaş verdiğiniz dava düşmanınızın davasından daha adil gibi görünmelidir. Rakiplerinizin niyetlerini sorgulayarak kötü görünmelerini sağlarsanız, destek alacaktan ve manevra yapabilecekleri alanı daraltmış olursunuz. Kurnaz bir düşmanın ahlaksal saldınsıyla karşılaştığınız zaman sızlanmayın ya da öfkelenmeyin; ateşe ateşle karşılık verin.

26 sayfa 596 HEDEFLERİNİ YOK EDİN: Boşluk Stratejisi Boşluk duygusu, sessizlik, yalnızlaştınlmak, başkalanyla ilişki kuramamak çoğu in­ san için dayanılmazdır. Düşmanlannıza saldıracak hedefler sağlamayın, tehlikeli ama ele geçmez olun ve sizi boşluğa doğnı kovalamalannı seyredin. Yüz yüze çarpış­ mak yerine tedirgin edici, zarar verici yan saldın/ar yapın ve can sıkıcı ısınklar alın.

27 sayfa 614 KENDİ ÇIKARLARINIZI İLERİ GÖTÜRÜRKEN BAŞKALARININ ÇIKARLARI İÇİN ÇALIŞIYORMUŞ GİBİ GÖRÜNÜN: İttifak Stratejisi Fazla çaba harcamadan ve kan dökmeden ilerleyebilmek için sürekli değişen ittifak­ lar ağı olu.ştunın, başkalannın eksiklerinizi tamamlamasını, ayak işlerinizi yapması­ nı, sizin adınıza savaşmasını sağlayın. Aynı zamanda diğerlerinin arasındaki ittifak­ ları bozun, düşmanlannızı yalnızlaştırarak zayıjlatın.

13

R o hert Green e

28

sayfa 639

RAKİPLERİNİZE KENDİLERİNİ ASMALARI İÇİN YETERLİ İP VERİN: Üstünlük Sağlama Stratejisi Yaşamın en büyük tehlikeleri çoğunlukla dış düşmanlanmızdan değil, orlak dava için çalışıyormuş gibi görünen, ama aynı anda bizi sabote etmeye çalışan meslektaş­ lanmızdan ve dostlanmızdan gelir. Bu tür rakiplerinizde kuşku ve güvensizlik uyan­ dınn, çok fazla düşünmeye ve kendini savunur gibi davranmaya yönlendirin. Kendi­ lerini yıkmaya yönelik eğilimleriyle asmalarına yol açıp sizi lekesiz ve temiz bırakma­ lannı sağlayın.

29 sayfa 664 UFAK LOKMALAR ALIN: Oldubitti Stratejisi Açıkça gücünü sergilemek ve ani sıçramalarla yükselmek kıskançlık, güvensizlik ve kuşku oluşturduğundan tehlikelidir. Genelinde en iyi çözüm ufak lokmalar almak, küçük alanlan yutmak, insanlann görece kısa dikkat süreleri üzerinde oynamaktır. Daha onlar farkına varmadan siz bir imparatorluk oluşturursunuz.

30 sayfa 676 AKILLARINA GİRİN: İletişim Stratejileri İletişim kurma savaşının gerçekleştirildiği savaş meydanı, etkilemek istediğiniz kişile­ rin direniş gösteren, kendini savunan akıllandır. Hedefiniz savunma hatlannı delip akıllannı işgal etmek olmalıdır. Kendi fikirlerinizi düşman hatlannın gerisine sızdır­ mayı, küçük ayrıntılar aracılığıyla mesajlar göndermeyi, insanlan sizin anuladığınız sonuçlara gelmeleri için yemlemeyi ve bu noktaya kendi iradeleriyle geldiklerini dü­ şünmelerini sağlamayı öğrenmelisiniz.

31 sayfa 699 İÇERİDEN YIKMAK: İç Cephe Stratejisi Rakiplerinizin arasına kanşıp onlan yıkmak için çalışırsanız, tepki gösterecekleri bir hedef oluşturmadığınızdan, en büyük avantajı elde etmiş olursunuz. İstediğinizi al­ mak için bunu elinde bulunduranlarla dövüşmeyin, onlara katılın ve yavaş yavaş sa­ hiplenin ya da bir darbe yapmak için en uygun zamanı bekleyin.

3 3 Stratejide Savaş

32 sayfa 718 BOYUN EGER GİBİ GÖRÜNÜP BASKI ALTINA ALIN: Pasif Saldırganlık Stratejisi Siyasi kaygılann çok yükseldiği bir dünyada en etkili saldın biçimi gizli olandır: uysal ve hatta sevecen bir yüzeyin ardına gizlenmiş olanıdır. Pasif saldırganlık stratejisini uygulamak için hiçbir direniş sergilemeden insanlarla aynı yolda olduğunıızu göster­ meyi öğrenin. Ama gerçekte durumu denetiminiz altına alın. Saldırganlığınızı çok iyi gizlediğinizden emin olursanız, varlığını bile inkar edebilirsiniz.

33 sayfa 743 TERÖR HAREKETLERİYLE BELİRSİZLİK VE PANİK YARATIN: Zincirleme Tepki Stratejisi İnsanlann direnme iradesini yıkmanın ve stratejik bir tepki gösterme becerilerini yok etmenin en iyi yolu terörden geçer. Bir terör kampanyasının amacı savaş meydanında zafer kazanmak değil, azami düzeyde kaosa yol açıp karşı tarafı umarsız duygusal tepkiler göstermeye kışkırtmaktır. En etkili karşı-stratejiyi planlamak için terör kur­ banlannın dengelerini konımalan gerekir. Kişinin mantıklılığı en sonuncu savunma hattıdır.

15

3 3 Stratejide Savaş

ÖN SÖZ

İçinde ya§adığımız kültür herkese adil davranmanın demokratik de­ ğerlerini yüceltir, topluma uyum sağlamanın önemini öne çıkarır ve ba§­ kalarıyla i§birliği yapmayı destekler. Açıkça saldırgan ve dövü§ken ki§ile­ rin toplumsal açıdan bir bedel ödeyip sevilmediklerini ve yalnızla§tırıldık­ larını çok erken ya§larda öğreniriz. Uyum ve ݧbirliğinin değeri, ya§amda ba§arılı olmanın yollarını gösteren kitaplarla, ba§arıya ula§mı§ ki§ilerin zevkli, huzurlu dı§sal yüzeylerinin halka açıklanmasıyla öğretilir ve top­ lumsal alanı kaplayan doğru olma kavramları gibi açık ve gizli yollarla sürdürülür. Bizim sorunumuz b arı§ için eğitilmemiz ve gerçek dünyada kar§ı kar§ıya kaldığımız sava§ için hazırlıksız olmamızdır.

Dünya üzerinde insanoğlunun yaşamı bir savaştır. ESKİ AHİT'DE EYÜP'ÜN KİTABI 7:1 Qui desiderat pacem, praeparet bellum (barış isteyenler bırakın savaşmak için hazırlansın) VEGETIUS, MS iV. YY.

Sava§ çe§itli düzeylerde ya§anır. En açıkça görüleni kar§ı taraftaki rakiplerimizdir. Dünya gitgide daha rekabetçi ve kötü olmaktadır. Siya­ sette, i§ ya§amında ve hatta sanatta kendilerine bir yer edinmek için ne­ redeyse her §eyi yapabilecek rakiplerle kar§ıla§ırız. Ne var ki, sözde bizim tarafımızda gibi görünenlerle yaptığımız çarpı§malar daha sıkıntı verici ve daha karma§ıktır. Dı§arıdan bakınca ekip oyununu oynuyor gibi görü­ nenler, dostça, uysalca davrananlar, ama aynı zamanda bizi perde arka­ sından vuranlar ve kendi gündemlerini ileriye götürmek için grubu kulla­ nanlar vardır. Pasif-saldırganlığın gizli oyunlarını oynayanları, asla gel­ meyen yardım vaatlerinde bulunanları, gizli bir silah olarak suçluluk duy17

F: 2

R oh ert Greene

gusu yaratanları tanımak çok daha zordur. Yüzeyde her §ey yeterince hu­ zurlu gibi görünür, ama yüzeyin biraz altına inince her kadın ya da erkek kendi çıkarları için uğraştığından, bu dinamikler ailelerini, ilişkilerini et­ kiler. Belki içinde bulunduğumuz kültür bu gerçeği yadsır ve daha nazik bir tablo olu§turmaya çabalar, ama sava§ yaralarımızla işin aslını hissede­ rız. Bizler ve meslekta§larımız barış ve özveri ideallerine ulaşamayacak kadar niteliksiz kişiler değiliz, ama yaradılı§ımızı değiştiremeyiz. Göz ardı edilmesi ya da baskı altına alınması olanaksız saldırgan dürtülerimiz var­ dır. Geçmişte bireyler, geni§ bir aile, §irket ya da devlet gibi bir olu§umun kendilerine bakmasını beklerlerdi, ama artık durum deği§ti ve bu ilgisiz dünyada öncelikle kendimizi ve çıkarlarımızı düşünmek zorundayız. Ge­ reksinim duyduklarımız aslında ula§ılmayacak kadar yüksek ve insanlık­ tan uzak barış ve işbirliği standartları değildir ama bunun yarattığı kar­ ma§a, çelişkilerle ve gündelik ya§amın çatı§malarıyla nasıl ba§a çıkacağı­ mızı gösteren uygulanabilir bilgilerdir. Üstelik bu bilgi istediğimizi elde etmek ya da kendimizi savunmak için nasıl daha güçlü olacağımızı değil, çatı§malar söz konusu olunca nasıl daha mantıklı ve stratejik davranaca­ ğımızı, saldırgan dürtülerimizi bastırmak ya da yadsımak yerine nasıl doğru kanala yönlendireceğimizi içerir. Eğer hedeflenecek bir ideal var­ sa, kurnaz ve zeki manevralarla zorlu ko§ulları ve insanları yönetmeyi ba­ §aran stratejik sava§çı bir kadının ya da erkeğin hedefi olmalıdır.

Strateji bir bilim olmanın ötesidir; bilginin günlük yaşama uygulanmasıdır; sürekli değişen koşulların ışığında kılavuz olarak alınan ilk fikirleri değiştirebilme becerisine sahip düşüncenin gelişmesidir; en zorlu koşulların baskısı altında bile harekete geçebilme sanatıdır. HELMUTH VON MOLTKE, 1800-1891

Birçok psikolog ve sosyolog genellikle sorunların çatışmalarla çö­ zümlendiğini ve gerçek farklılıkların uzlaştığını iddia etmektedir. Yaşam18

3 3 Stratejide Savaş

daki ba§arılarımız ve ba§arısızlıklarımız toplumda karşımıza çıkan kaçı­ nılmaz çatı§malarla ne kadar iyi ya da ne kadar kötü ba§a çıktığımızla bağlantılıdır. Genellikle insanların çatı§malarla ba§a çıkmak için kullan­ dıkları, tüm çatı§malardan uzak kalmak, duygusalla§ıp çırpınmak, kurnaz ve manipülatif davranmak gibi yöntemler uzun vadede verimsiz olur, çünkü çoğu zaman durumu daha da kötüye götürür. Stratejik sava§çılar çok farklı davranırlar. Uzun vadeli hedefleri dü§ünüp hangi çatı§malar­ dan uzak kalmaları, hangilerinden kaçınmamaları gerektiğine karar ve­ rirler ve duygularını denetleyip yönlendirmesini çok iyi bilirler. Sava§mak zorunda kalınca dolaylı ve gizli manevralar yaparak manipülasyonlarının kolayca izlenmesini önlerler. Böylece günümüzün siyasal ortamında be­ ğeni toplayan barışçıl dış görünümlerini koruyabilirler. Mantıklı bir sava§ sürdürme ideali bizlere, strateji sanatının ortaya çıktığı ve geliştirildiği organize sava§lardan gelmi§tir. Başlangıçta savaşlar hiç de stratejik değildi. Kabileler arasında bireylerin kendi kahramanlık­ larını sergileyecekleri adeta bir şiddet töreni gibi son derece vah§i dövüş­ ler biçiminde yaşanıyordu. Kabileler genişleyip devletlere dönü§ünce, sa­ vaşların birçok gizli gideri olduğu, savaşın genellikle yorgunluğa ve hatta zafer kazanan taraf için bile özyıkıma yol açtığı ortaya çıktı. Her nasıl olacaksa, sava§ların daha mantıklı gerçekleştirilmesi gerekiyordu. "Strateji" sözcüğü eski Yunancada "ordunun lideri" anlamına gelen strategos sözcüğünden gelmektedir. Bu anlamda strateji tüm savaşı yönet­

me ve hangi düzende cepheye gidileceğine, hangi topraklarda yapılacağı­ na, başarılı olmak için hangi manevraların yapılması gerektiğine karar verme sanatıydı. Bu bilgi geliştikçe, askeri liderler daha fazla düşünüp ilerisi için daha fazla plan yaptıkları takdirde başarı olasılıklarının arttığı­ m

fark ettiler. Persleri yenilgiye uğratan Büyük İskender'in kazandığı za­

ferlerde olduğu gibi yepyeni stratejiler kendilerinden çok daha büyük or­ duları yenmelerini sağlayabilirdi. Strateji uygulayan kurnaz rakiplerle kaqıla§ınca, farklı baskılar ortaya çıktı: avantaj kazanmak için bir gene19

R o bert Greene

ralin karşı tarafa oranla daha stratejik, daha dolaylı, daha kurnazca dav­ ranması gerekiyordu. Yeni stratejiler ortaya çıktıkça ordu yönetme sanatı zaman içinde gitgide karmaşıkla§tı. Gerçi "strateji" sözcüğü köken olarak Yunancadır, ama bu kavramın içeriği tüm zamanlarda tüm kültürlerde vardır. Savaşın kaçınılmaz kaza­ larıyla nasıl başa çıkılacağı, en iyi planın nasıl tasarlanacağı, ordunun en iyi biçimde nasıl düzenleneceğine dair somut ilkeler eski Çin'den çağdaş Avrupa'ya kadar tüm savaş kılavuzlarında bulunur. Karşı saldırılar, ku­ şatma manevraları, aldatma sanatı Cengiz Han'ın, Napoleon'un ve Zulu Kralı Shaka'nın ordularında benzerliklerini gösterir. Bir bütün olarak bu ilkeler ve stratejiler bir çeşit evrensel askeri bilgeliğe, başarı şansını yük­ selten uygulanabilir modellere işaret eder.

"Öyleyse çocuğum kendi stratejini geliştir ki müsabakalardaki ödüller elinden kaçmasın. Kişiyi iyi ağaç kesici yapan şey, kuvvetten çok stratejidir. Şarap-mavisi denizde rüzgarlar yandan estiğinde, bir kaptanın gemisini rotasında tutan stratejidir. Ve atlı araba yarışlarında strateji kazandırır. Bazı sürücüler atlarına ve arabasına güvenip dizginlere hiç asılmadan pervasızca o yana bu yana gider gelir. Ama kazanmasını bilen biri, atları bu kadar iyi olmasa bile, gözünü yoldan ayırmaz, kısa dönüşler yapar, daha başlangıçtan itibaren dizginlerini gergin tutar ve sürekli önde gideni izler." İLYADA, HOMEROS, MÖ IX. YY. Belki de içlerinde en ünlü strateji uzmanı, eski Çin klasikleri arasın­ da yer alan Savaş Sanatı adlı kitabın yazarı Sun-tzu idi. Milattan önce dördüncü yüzyılda yazıldığı tahmin edilen kitapta, yüzyıllar boyunca ge­ liştirilecek olan stratejik modellerin ve ilkelerin izlerini bulmak olasıdır. Aralarındaki bağlantı ya da Sun-tzu'nun gözünde savaş sanatının temeli­ ni oluşturan §ey, kan dökmeden savaşı kazanma fikridir. Rakibinin psiko­ lojik zayıflıkları üzerinde oynayarak onu tehlikeli konumlara sokacak manevralar yaparak akıl karışıklığı ve hüsran duyguları uyandırarak, bir 20

3 3 S tratejide Savaş

strate_ji uzmanı karşı tarafın fiziksel olarak teslim olmadan önce zihinsel olarak yıkılmasını sağlar. Bu yöntemle zafer daha ucuza kazanılır. En az yaşam kaybıyla ve en az kaynak harcamasıyla savaşı kazanan ülkeler uzun süreler varlığını devam ettirir. Elbette savaşların çoğu böylesine mantıklı bir biçimde yaşanmaz, ama bu ilkeyi uygulamış olan tarihteki bazı çarpış­ malar (İspanya'da Scipio Africanus, Ulm'de Napoleon ve Birinci Dünya Savaşı'nın çöl harekatlarında

T.

E. Lawrence) diğerlerinden öne çıkarak

örnek oluşturur. Savaş, toplumun geri kalanından tümüyle ayrılmış bir dünya değil­ dir. Karakter yapımızın en iyi ve en kötü yönleriyle dolu bir insanlık are­ nasıdır. Aynca toplumdaki akımları da yansıtır. Gerilla sava§ı, terörizm gibi örneklere uymayan, daha kirli stratejilerin ortaya çıkması neredeyse her şeyin kabul gördüğü toplumdaki benzer evrimi yansıtmaktadır. Göre­ neklere uygun olsun olmasın, savaşlarda başarıya ula§an stratejiler belirli bir zaman dilimiyle sınırlanmayan psikolojiye dayalıdır ve büyük askeri yenilgiler bize insanoğlunun aptallığı ve herhangi bir arenadaki gücün sı­ nırı hakkında çok §ey öğretir. Olağanüstü derecede mantıklı davranmak, duygusal açıdan dengeli olmak, en az miktarda kan döküp kaynak harca­ yarak kazanmaya yönelik strateji ideallerinin ise günlük ya§amımızın ça­ tışmalarında sonsuz uygulama alanları ve bağlantıları vardır. Günümüzün değerleriyle karşı1aştmlmca çoğu kişi organize savaşla­ rın doğasında barbarlığın yattığını, insanoğlunun şiddete yatkın geçmişi­ nin kalıntıları olduğunu ve tümüyle ortadan kalkması gerektiğini ileri sürmektedir. Savaş sanatını toplumsal düzeyde desteklemenin, ilerleme­ nin önünde bir engel oluşturacağını ve çatışmalarla kavgaları yüreklendi­ receğini söyleyeceklerdir. Zaten dünya yüzünde bunlardan yeterince yok mu? Bu sav son derece çekicidir, ama çok da mantıklı değildir. Bizden daha saldırgan olan, arzuladıklarını her ne yolla olursa olsun elde etmek isteyenler bulundukça bunların hepsi var olacaktır. Her zaman tetikte ol­ malıyız ve bu tiplere karşı kendimizi nasıl savunacağımızı bilmeliyiz. Kur21

Ro bert Greene naz ve güçlü olanlara teslim olmak zorunda kaldıkça, uygarlık ilerleye­ mez. Daha doğrusu bu kurtların karşısında barışsever olarak duranlar, bitmek bilmeyen trajedilerin kaynağı olacaktır.

Benliğini kullanarak kendinin efendisi olan bir kişi için benliği en yakın dostudur, ama benliğinin efendisi olamayanlar için benlikleri savaştıkları düşman gibidir. THE BHAGAVAD GITA, HİNDİSTAN, MS 1. YY. Toplumsal değişim için şiddet kullanmamayı büyük bir silah biçimi­ ne yükselten Mahatma Gandhi'nin yaşamının ileriki yıllarında tek bir he­ defi vardı: yüzyıllar boyunca ülkesini ezen İngiliz derebeylerinden Hin­ distan'ı kurtarmak. İngilizler çok zeki yöneticilerdi. Gandhi şiddete yö­ nelmemenin işe yaraması için son derece stratejik olması, üzerinde çok fazla düşünülmesi ve plan yapılması gerektiğini biliyordu. Hatta şiddet kullanmamayı yeni bir savaş ilan etme yöntemi olarak adlandıracak ka­ dar ileri gitti. Barış ya da pasifizm gibi değerleri bile desteklemek için sa­ vaşmaya hazır olmalısınız, sonuçları hedeflemelisiniz, çünkü bu fikirleri yalnızca ifade etmenin size getireceği sıcak, iyi duygular yeterli olmaya­ caktır. Bir sonuca ulaşmayı hedeflediğiniz anda strateji dünyasına adım atmış sayılırsınız. Savaşın ve stratejinin amansız bir mantığı vardır: her­ hangi bir şeyi istiyorsanız, elde etmek için savaşmaya hazır olmalısınız. Bazıları ise savaş ve stratejinin yalnızca saldırgan ya da güç sahibi elitleri ilgilendiren bir konu olduğunu ileri süreceklerdir. Savaş ve strate­ jiyi öğrenmenin erkeklere özgü, elitist ve baskıcı bir eylem olduğunu, gü­ cün kendini sürdürmesi için bir yol olduğunu söyleyeceklerdir. Böyle bir sav tehlikeli bir saçmalıktır. Başlangıçta strateji bir general, kurmay heye­ ti, ülkenin kralı, bir avuç saray mensubu gibi birkaç seçkin kişiye aitti. Sa­ vaş meydanlarında kendilerine yararı olmayacağından askerlere strateji öğretilmezdi. Ayrıca kişinin, kendisine karşı bir isyan ya da bir başkaldırı düzenleyebilecek olan askerlerine bu tip pratik bilgiler öğretmesi akıllıca 22

3 3 Stratejide Savaş olmazdı. Sömürgecilik dönemi bu ilkeyi biraz daha ileri götürdü: Avru­ pa'nın sömürge ülkelerinin yerel insanları Batı ordularına asker olarak alınıyor, gerekli i§lerin çoğunu yapıyor, ama üst rütbelere kadar yükse­ lenler bile, bunu öğrenmeleri tehlikeli olacağından, strateji bilgisinden özenle uzak tutuluyordu. Strateji ve sava§ sanatını bir uzmanlık dalı öğre­ tisi olarak ayırmak aslında parçalayıp fethetmeyi seven elit ve baskıcı güçlerin eline dü§mek demektir. Eğer strateji sonuç alma, fikirleri uygu­ lamaya koyma sanatıysa, her tarafa yayılmalı, özellikle aralarında kadın­ ların da bulunduğu geleneksel olarak bundan uzak tutulmuşlara öğretil­ melidir. Eski Yunanlıların tanrıça Athena'sı gibi, neredeyse tüm kültürle­ rin mitolojilerinde savaş tanrıları kadındır. Bir kadının strateji ve savaşa ilgi göstermemesi biyolojik değil sosyal ve belki de siyasal temellere dayanır. Stratejinin ve mantıklı sava§ın değerlerinin çekiciliğine kar§ı koy­ mak, bunların sizden daha alt düzeyde olduğunu düşünmek yerine, ge­ rekliliği ile yüzleşmek daha doğrudur. Bu sanatta uzmanla§mak uzun va­ dede yaşamınızı daha huzurlu ve verimli yapacağı gibi, şiddete baş vur­ madan bu oyunu oynamayı ve kazanmayı da öğrenmi§ olacaksınız. Bunla­ rı göz ardı etmek bitmek bilmeyen karma§alar ve yenilgilerle dolu bir ya­ şam demek olacaktır. Kendinizi gündelik ya§amda bir stratejik sava§çıya dönü§türmek için altı temel ideal bulunmaktadır.

Athena gerçi bir savaş tanrıçasıdır, ama çarpışmaktan zevk almak yerine, barışcıl yollarla çekişmeleri halletmeyi ve hukuku yüceltmeyi yeğler. Barış zamanlarında hiç silah taşımaz ve eğer gereksinim duyarsa Zeus'dan ödünç alır. Merhameti çok büyüktür... ama bir kez savaşa girince asla yenilmez; ve hatta strateji ve taktik açısın dan daha üstün olduğun dan Ares'i bile yener ve bilge komutanlar öğüt almak için hep ona başvurur. THE GREEK MYTHS, CİLT 1, ROBERT GRAVES, 1955 23

Robert Greene Her şeyi, duygularınızın onları renklendirdiği biçimde değil, olduğu gibi görmeye çalışın.

Strateji söz konusu olunca, olayları karşı duygusal

tepkilerinizi tedavi edilmesi gereken bir cins hastalık olarak görün. Kor­ ku, düşmanınızı olduğundan daha güçlü görmenize ve gereğinden fazla savunmacı davranmanıza yol açar. Öfke ve sabırsızlık sizi seçeneklerini­ zin önünü tıkayan atak hareketler yapmaya iter. Özellikle başarının sonu­ cunda ortaya çıkan fazla özgüven çok ileri gitmenize neden olur. Aşk ve sevgi, sizin tarafınızdaymış gibi görünenlerin haince manevralarına karşı gözlerinizi kör eder. Bu duyguların en belirsiz tonları bile olaylara bakışı­ nızın rengini değiştirir. Tek tedavi yolu, duyguların çekiminin kaçınılmaz olduğunu kabul etmek, ortaya çıktığını fark etmek ve telafi etmektir. Ba­ şarıya ulaşınca daha da fazla temkinli olun. Öfkelendiğiniz zaman hare­ kete geçmeyin. Korktuğunuz zaman, karşınızdaki tehlikeleri abartacağı­ nızı bilin. Savaş, gerçekçi olmanın en üst düzeyini, her şeyi olduğu biçim­ de görmeyi gerektirir. Duygusal tepkilerinizi ne kadar sınırlandırırsanız ya da ne kadar telafi ederseniz, bu ideale o kadar yaklaşırsınız.

Kişileri davranışlarıyla yargılayın.

Savaşın en görkemli yönü hiçbir

güzel konuşmanın savaş meydanındaki bir başarısızlığı açıklamaya yeterli olmamasıdır. Bir general askerlerini yenilgiye sürüklemi§tir, can kaybı ya­ şanmıştır ve tarih onu bu şekilde yargılayacaktır. Bu acımasız standardı günlük yaşamınıza uygulamaya gayret edin; insanları yaptıklarının sonuç­ larıyla, gözle görüle�ilen, ölçülebilen eylemleriyle, güç kazanmak için sergiledikleri manevralarla yargılayın. İnsanlar her şeyi söyleyebildiğin­ den kendileri için söyledikleri önemli değildir. Yalnızca yaptıklarına ba­ kın, eylemler yalan söylemez. Bu mantığı kendinize de uygulamalısınız. Bir yenilginize sonradan dönüp bakınca, neleri daha farklı yapmış olabi­ leceğinizi algılamalısınız. Ba§arısızlığınızın suçunu adil olmayan rakibi­ nizde değil, kötü stratejilerinizde aramalısınız. Yaşamınızdaki tüm iyi ve kötü şeylerden siz sorumlusunuz. Bunun doğal sonucu olarak da başkala­ rının zafer kazanmak için uyguladıkları stratejik manevralara bakmalısı-

33 Stratejide Savaş nız. Örneğin sizi adil olmamakla suçlayanlar, suçluluk duygusuna kapıl­ manız için gayret edenler, adelet ve ahlaktan söz edenler yalnızca satranç tahtasında bir avantaj elde etmeye çalı§ıyorlardır.

Kendi silahlarınıza güvenin.

Ya§amlarında ba§arıyı ararken insanlar

yalın ve kolay gibi görünen ya da daha önceleri i§e yaramı§ olan §eylere da­ yanmayı seçerler. Bunun anlamı servet kazanmak, kaynak elde etmek, müt­ tefiklerin sayısını arttırmak ya da en son teknolojilerin getireceği avantajla­ ra sahip olmaktır. Bu durum maddecilik ve mekanikçiliktir. Ama gerçek strateji psikolojiktir; maddesel güçten çok zeka i§idir. Ya§amınızdaki her §ey elinizden alınabilir ve genelinde bir gün gerçekten alınır. Servetiniz erir, en son teknolojinin modası geçer, müttefikleriniz sizi terk eder. Ama eğer aklınız sava§ sanatıyla silahlanmı§sa, bunu sizden alabilecek hiçbir güç yok­ tur. Bir krizin tam ortasında aklınız en doğru çözümü bulur. Üstün strateji­ lere sahip olmak, manevralarınıza karşı konulamaz bir güç kazandırır. Sun-tzu' nun dediği gibi, "Fethedilmez olmak, sizin benliğinizdedir."

Gözleri baykuşlar kadar gri olan Athena, "Tydeus'un oğlu Diomedes... Senin Ares ya da diğer ölümsüzlerden korkman gerekmez. Bak yanında kim var. Atlarını doğruca Ares'in üzerine sür ve menzile ulaşınca darbeyi indir. Ares'in karşısında korkuya kapılma. O, hilekar bir soytarıdan başka bir şey değildir... 11 dedi. Ve Diomedes saldırınca Athena, onun mızrağını Ares 'in kilt parçasıyla örtülü midesine sapladı ... Ares çabucak Olimpos Dağı 'na tırmandı ve Cronion Zeus'un yanına asık suratla oturdu. Kendi yarasından sızan ölümsüz kanmı gösterip anlamlı sözlerle sızlandı: "Peder Zeus, bunca şiddeti görmek sizi öfkelendirmiyor mu ? Biz tanrılar adamlarımıza ne zaman yardım etmek istesek, birbirimize kötü davranıyoruz... " Ve Zeus fırtına habercisi kaşlarının altından yanıtladı: "Hilekar soytarı. Yanımda oturup sızlanma. Olimpos Dağı 'ndaki en nefret edilen tanrı sensin. Sen aslmda dövüşmekten, savaşmaktan zevk alıyorsun. Duygu/arma yenilmeyen annen Bera 'ya çekmişsin. Ben, onu bile kontrol etmekte zorlanıyorum ... 25

Rohert Greene

ama ne olursa olsun, senin acı çekmene dayanamam ... " Ve yarasını tedavi etmesi için Paieon'u çağırdı... Daha sonra büyük Zeus'un sarayına, zalim Ares'in insanları katletmesini durdurmuş olan Argive Hera ile Koruyucu Athena geldi. İLYADA, HOMEROS, MÖ IX. YY. Ares'e değil, Athena'ya tapın.

Eski Yunan mitolojisinde ölümsüzle­

rin en zekisi, tamıça Metis idi. Kendisini zekasıyla yenip yok etmesini ön­ lemek için Zeus, onunla evlendi ve bu süreçte bilgeliğine sahip olmayı umarak onu bütün olarak yuttu. Ne var ki Metis hamileydi ve sonunda kızı, Zeus'un alnından doğdu. Soyuna uygun olarak Tanrıça Athena hem annesinin kurnazlığını hem de babasının savaşçı zihniyetini almıştı. Yu­ nanlılar onu stratejik sava§ tanrıçası olarak adlandırdılar ve Athena'nın en sevdiği ölümlü, yardımcısı kurnaz Odysseus idi. Ares ise en dolaysız ve zalim biçimdeki sava§ın tanrısıydı. Yunanlılar Ares'den hoşlanmaz kıvrak zekasıyla savaşan Athena'ya taparlardı. Sizin savaşa göstereceğiniz ilgi §iddet, gaddarlık, can ve kaynak kaybı içermek yerine mantık ve pragma­ tizmi seçmeli ve kan dökmeden kazanma idealine yönelik olmalıdır. Dünyadaki Ares tipleri aslında oldukça aptaldır ve kolayca yanlış yönlen­ dirilebilir. Athena'nın bilgeliğini kullanarak bu tiplerin §iddet ve saldır­ ganlığını kendilerine doğru çevirip gaddarlıklarını dü§ü§lerinin nedeni yapmalısınız. Tıpkı Athena gibi bir adım önde olmalı ve daha dolaylı ha­ reketler planlamalısınız. Hedefiniz felsefe ile sava§, bilgelik ile çarpı§ma­ yı asla yenilmez bir karışım biçimine getirmek olmalı.

Kendinizi savaş meydanlarının üstünde tutun.

Savaşlarda strateji,

askeri operasyonun tümüne komuta etmek sanatıdır. Buna kar§ılık tak­ tikler sava§mak için orduyu hazırlamayı ve savaş meydanının acil gereksi­ nimleriyle ilgilenmeyi içerir. Çoğumuz yaşamımızı strateji yerine taktik uzmanı olarak sürdürürüz. Karşımızdaki çatışmalara öylesine dalarız ki, yalnızca o savaşta elde etmek istediklerimize nasıl ulaşabileceğimizi dü26

3 3 Stratejide Savaş §Ünebiliriz. Stratejik biçimde dü§ünmek hem zordur, hem de doğal değil­ dir. Bir stratejiniz olduğunu varsayabilirsiniz, ama aslında belirli taktikle­ riniz vardır. Yalnızca stratejinin size sağlayabileceği güce sahip olabilmek için, kendinizi sava§ meydanının üstünde tutup uzun vadeli hedeflerinize odaklanmalı, savaşın tümünü tasarlamalı, birçok savaşm sizi içine kilitle­ diği ters tepki yaratan durumdan kurtulmalısınız. Uzun vadeli hedefleri­ nizi aklınızda tutmak ne zaman dövü§eceğinize, ne zaman çekip gide_ceği­ nize karar vermeyi kolayla§tırır. Böylece gündelik ya§amın taktiksel ka­ rarları yalınla§ır ve daha mantıklı olur. Yalnızca taktiğe dayananlar top­ rağa saplanmı§ gibidir; strateji uzmanlarının ise adımları adeta uçucudur ve görü§ alanları çok geni§tir.

Savaşlarınızı ruhsallaştırın.

Sağ kalım mücadelesi içindeki tüm can­

lılar gibi siz de her gün çatı§malarla yüz yüze kalıyorsunuz. Ama en bü­ yük çatı§ma, zayıflıklarınız, duygularınız, her §eyi sonuna kadar götürme kararlılığından yoksun oluşunuz gibi kendi içinizde ya§anandır. Kendini­ ze karşı hiç bitmeyecek bir savaş açın. Yaşamda bir savaşçı olarak kendi­ nizi kanıtlamak, becerilerinizi geli§tirmek, cesaret, özgüven ve deneyim kazanmak için çarpı§maları seve seve kabullenmelisiniz. Ku§ku ve korku­ larınızı bastırmak yerine yüzle§meli ve onlarla çarpışmalısınız. Daha fazla meydan okumaya gereksinim duyup daha fazla savaş istemelisiniz. Bir sa­ vaşçının ruhunu şekillendirmek için sürekli antrenman yapmanız gerekir. Bu kitap, savaşın verdiği derslerde ve ilkelerinde bulunan zamanı hiç geçmeyen bilgeliğin özüdür. Gündelik çarpı§malarınızda size saldıran, ele avuca gelmeyen sava§çılarla ba§a çıkmak için sayısız seçenek ve avan­ taj sağlayacak pratik bilgiler içermektedir. Her bölüm sık sık karşıla§tığınız belirli bir sorunu çözmeye yönelik stratejileri açıklıyor. Sözünü ettiğimiz sorunların arasında, arkanızda mo­ tive olmamış bir orduyla savaşmak; çok fazla cephe açarak enerjinizi bo­ şa harcamak; tasarılar ve gerçekler arasındaki farklılıklar nedeniyle ken27

R ob ert G re ene dinizi bunalmış hissetmek; çıkı§ yolunu bulamayacağınız ko§ullar altına girmek bulunuyor. O anda kar§ınızdaki soruna uygun olan bölümleri okuyabilirsiniz ama daha da iyisi tüm stratejileri okuyup özümsemek ve zihinsel cephaneliğinizin bir parçası biçimine getirmektir. Dövü§mek ye­ rine kaçınmayı seçtiğiniz zamanlarda bile, bu stratejilerin çoğu savunma amaçları ta§ıyarak kar§ı tarafın neler yapabileceğini size gösterecektir. Aslında bunlar sürekli yinelenecek doktrinler ya da denklemler değildir. Sava§ın en sıcak ko§ulları altında karar vermenize yardımcı olacak, içiniz­ deki uyuyan strateji uzmanını geli§tirecek, kendi adınıza dü§ürımeyi öğre­ tecek köklerin tohumlarıdır.

Savaş karşıtı olarak, galip geleni aptallaştırdığı, yenileni kötülilğe sevk ettiği söylenebilir. Savaş yanlısı olarak bu iki etkiyi oluşturarak vahşileştirir ve böylece doğallaştırır denebilir. Kültürün kış uykusuna yattığı dönemdir ve insanoğlu uyanınca daha güçlü olur. FRIEDRICH NIETZSCHE, 1844-1900 Kitaptaki stratejiler, tarihin Büyük İsketıder, Hannibal, Cengiz Han, Napoleon Bonaparte, Shaka Zulu, William Techumseh Sherman, Erwin Rommel, Vo Nguyen Giap gibi en büyük generalleri ve Sun-tzu, Miya­ moto Musashi, Cari von Clausewitz, Ardant du Picq,

T.E.

Lawrence, Al­

bay John Boyd gibi en büyük strateji uzmanlarının yazılarına ve uygula­ malarına dayanmaktadır. Klasik sava§ların temel stratejilerinden günü­ müzün kirli savaşlarına kadar uzanmaktadır. Kitap beş kısıma ayrılmıştır: kendi-yönettiğiniz savaşlar (aklınızı ve ruhunuzu sava§nıak için nasıl ha­ zırlayacaksınız); organize savaş (ordunuzu nasıl yapılandıracak ve motive edeceksiniz); savunmaya yönelik sava§; saldırıya yönelik savaş ve gele­ neksel olmayan kirli sava§. Her bölümde yalnızca sava§lardan değil örne­ ğin politikadan (Margaret Thatcher), kültürden (Alfred Hitchcock), spordan (Muhammed Ali), i§ yaşamından (John D. Rockefeller) gibi ör28

3 3 Stratejide Sava§ nekler orduyla toplumun arasındaki yakın bağlantıları göstermektedir. Bu stratejiler organize sava§lardarı, i§ ya§amı mücadelelerine, grup politi­ kalarına ve hatta bireysel ili§kilere kadar tüm ölçeklerde uygulanabilir.

Savaş olmayınca insanlar rahatlık ve refah içinde tıkanıp kalır ve büyük düşüncelerle büyük duygulara sahip olma kapasitesini yitirirler, alaycı bir tavır takınıp barbarlığa düşerler. FYODOR DOSTOYEVSKY, 1821-1881 Son olarak stratejinin yalnızca farklı bir dü§ünme biçimi değil, ya§ama kar§ı farklı bir yakla§ım gerektiren bir sanat olduğunu söyleyebiliriz. Çoğu zaman bir yandaki fikirlerimiz ve bilgilerimiz ile diğer yandaki gerçek dene­ yimlerimiz arasında dağlar kadar fark vardır. Üstelik zihnimizde yer işgal eden, ama bizi hiçbir yere götürmeyen gereksiz bilgiler de ediniriz. Aklımızı çelen ama günlük ya§amımızla pek bağlantısı olmayan kitaplar okuruz.

Uy­

gulamaya koymadığımız büyük fikirlerimiz vardır. Yeterince incelemediği­ miz için bize fikir vermeyen, almamız gereken dersleri göz ardı ettiğimiz birçok zengin deneyimimiz bile vardır. Strateji bu iki dünyayla sürekli te­ mas kurulmasını gerektirir. En üstün biçimdeki pratik bilgidir. Eğer üzerin­ de derin dü§ünmezsek yaşamdaki olayların hiçbir anlamı olmaz; eğer ya§a­ mımıza uygulamazsak kitaplardaki fikirler anlam kazanmaz. Strateji söz ko­ nusu olunca, yaşamın tümü oynadığınız bir oyundur. Bu oyun gerçi heyecan vericidir, ama aynı zamanda derin ve ciddi dikkat gerektirir. Bahisler o ka­ dar yüksektir. Bildiklerinizi harekete geçirmeli ve hareketlerinizi bilgiye çe­ virmelisiniz. Böylelikle strateji yaşam boyu sürecek bir meydan okuma biçi­ mine gelir ve zorlukları atlatmanın, sorunları çözmenin zevk veren bir kay­ nağı olur.

Doğa, kendisini savunamayacağı zaman, savunulmak istemediğine kesin karar vermiştir. RALPH WALDO EMERSON, 1803-1882 29

Robert Greeııe Oyunların hileli zarlarla oynandığı bu dünyada, bir insanın diğerlerinin karşısında yol alabilmesi için demir gibi bir iradeye ve kaderin rüzgarlarına karşı duracak bir zırha ihtiyacı vardır. Yaşam uzun bir savaştır; her adımda dövüşmek zorundayız ve eğer başarılı olmak istiyorsak bunu ancak kılıçla elde edebileceğimizi ve elimizde kılıcımızla öleceğimizi söylerken Voltaire çok haklıydı.

Arthur Schopenhauer, Counsels and Maxims, ıssı

30

33 S tratejide Sava ş

KISIM I

KENDİNİZE YÖNELTTİG İNİZ SAVAŞ Savaş ya da her tür anlaşmazlık strateji yoluyla yapı­ lır ve kazanılır. Stratejiyi, bir hedefe yönelen, dünyada belirli bir noktaya gelmenize, yolunuzdaki bir soruna sal­ dırmanıza, düşmanınızı nasıl kuşatıp yok edeceğinizi bul­ manıza yardımcı olan bir dizi çizgi ve ok olarak düşünün. Ne .var ki, bu okları düşmanlarınıza yöneltmeden önce kendinize yöneltmeniz gerekir. Aklınız tüm savaşların ve stratejilerin başlangıç nok­ tasıdır. Kolayca duygulara yenik düşen, bugün yerine geçmişe takılıp kalan, dünyayı açıklık ve kaçınılmazlık ile göremeyen bir akıl, hedefi ıskalayan stratejiler oluştura­ caktır. Gerçek bir strateji uzmanı olabilmek için üç adım at­ manız gerekir. Birincisi aklınıza sahip çıkabilecek, strate­ jik güçlerini çarpıtacak zayıflık ve rahatsızlıklarınızın far­ kına varmaktır. İkinci adım ilerleyebilmek için önce ken­ dinize bir savaş açmaktır. Üçüncüsü ise belirli stratejileri uygulayarak içinizdeki düşmanlara karşı acımasız ve sü­ rekli bir çarpışma sürdürmektir. 31

R oh ert Greene Kitabın birinci kısmındaki dört bölüm, belki de şu anda aklınızda gelişmekte olan düzensizliklerin farkı­ na varmanızı sağlayacak ve bunları yok etmek için özel stratejilerle sizi donatacaktır. Bu bölümler kendi7 nize yönelteceğiniz oklardır. Düşünerek ve uygulaya­ rak bunları özümsedikten sonra, gelecekteki tüm sa­ vaşlarınızda kendinizi düzeltmenize yardımcı olacak, içinizdeki büyük strateji uzmanını özgür bırakmanızı sağlayacaktır.

32

3 3 Stratejide Savaş

1

DÜŞMANLARINIZA SAVAŞ AÇIN Kutupsallık Stratejisi Yaşam sonu gelmeyen savaşlar ve anlaşmazlıklardan oluşur ve düşmanlarınızı saptamadıkça etkili bir bi­ çimde savaşmazsınız. İnsanlar kaçamak davranır, ni­ yetlerini saklar ve sizin yanınızdaymış gibi görünürler. Sizin ise açıklığa gereksiniminiz vardır. Düşmanlığı belirten model ve işaretlerle onları saptayıp düşmanla­ rınızı yok etmeyi öğrenin. Bir kez düşmanlarınız men­ zilinize girince, içsel olarak savaş ilan edin. Bir mıkna­ tısın karşıt uçlarının hareket oluşturması gibi düşman­ larınız -karşıtlarınız- size amaç ve yön verecektir. Yolu­ nuzda engel oluşturan, nefret ettiklerinizi simgeleyen, tepki gösterilmesi gereken kişiler olarak size bir enerji kaynağı oluşturacaklardır. Saflıkla davranmayın: bazı düşmanlarla asla uzlaşmaya gidilmez, orta nokta bu­ lunamaz.

33

F:3

R ohert Greeııe

Sonra Xenophon ayağa kalktı ve ilk olarak Proksenos'un komutası altındaki subayları çağırdı. Subaylar toplanınca konuşmaya başladı. "Beyler, ben uyuyamıyorum ve sizin de uyuyabildiğinizi sanmıyorum; ne kadar kötü bir durumda olduğumuzu gördükçe burada yatamam. Düşmanımızın tüm hazırlıklarını bitirene dek bize açıkça savaş ilan etmediği görülüyor ve içimizden hiç kimse en iyi direnişi göstermek için gayret etmiyor. ''Ama eğer buna izin verirsek ve kralın gücünün altına düşersek, kaderimizin nasıl olacağını tahmin ediyorsunuz? Kendi üvey kardeşi ölünce kral, onun başını ve elini kesip bir direğin üstüne bağladı. Bizim için merhamet dilenecek kimsemiz yok ve biz buraya kralı bir köle yapmak ya da başarabilirsek öldürmek için geldik ve kaderimizin ne olacağını tahmin ediyorsunuz? Tüm dünyayı kendisine savaş açmaktan caydırmak için işkencenin en acımasızım yapmayacak mıdır? Onun eline düşmemek için her şeyi yapmak zorundayız! Barış dönemi boyunca hep kendimize acıdım, kralı ve ordusunu kutlamaktan hiç vazgeçmedim. Uçsuz bucaksız bir ülke gördüm, bitmek bilmeyen kaynaklar, sayısız uşaklar, büyükbaş ve küçükbaş hayvan sürüleri, ne altınlar ne giysiler gördüm! Ama kendi askerlerimizi düşününce... satın almadığımız sürece bunca iyi şeylerde payımız olmadığını ve ancak çok azının bir şeyler alabilecek gücü kaldığını anladım. Ayrıca satın almadan bir şeylere sahip olmamız içtiğimiz ant/arla yasaklanmıştı. Böyle bir mantık yürütürken bazen savaştan değil, barıştan korkmaya başladım. "Ne var ki, şimdi onlar barışı bozduğuna göre küstahlıklarına ve bizim kuşkularımıza bir son verebiliriz. Bunca güzel şey karşımızda duruyor; hangi taraf daha iyiyse ödüller onun olacak; tanrılar bu karşılaşmanın hakemleridir ve doğal olarak bizim yanımızda olacaklar... "Gerektiği kadar komutan atadığınız, diğer askerlerin tümünü bir araya topladığınız ve yüreklendirdiğiniz zaman şimdi istediklerine kavuşmakta haklı olacaklar. Belki kampa döndüklerinde ne kadar yılgın olduklarını, nöbete giderken de ne kadar yılgın olduklarını siz de fark ettiniz; böyle bir 34

3 3 Stratejide Savaş

durumda onlarla ne yapabilirsiniz bilmiyorum... Ama eğer birisi çıkıp da onlarm aklını, başlarına ne gelecek sorusundan uzaklaştırıp neler yapabileceklerini merak etmeye yönlendirirse, çok daha neşeli olacaklardır. Savaşta zaferi, gücün ya da asker sayısının getirmediğinden emin olduğumu biliyorsunuz; ama hangi ordu savaşa daha güçlü bir ruhla girerse, karşısındaki düşman genelinde ona fazla dayanamaz." ANABASIS: ON BİNLERİN DÖNÜŞÜ, XENOPHON, MÖ 430?-355?

İÇSEL DÜŞMAN MÖ 401 yılının ilkbaharında Atina dışında

yaşayan, otuz yaşındaki

ta§ra beyefendisi Xenophon ilginç bir davet aldı: bir dostu Pers Kralı Ar­ takserkses'in kardeşi Kyros adına paralı askerler arıyordu ve onun da ka­ tılmasını istedi. Bu istek oldukça olağandışıydı, çünkü Yunanlılar i le Persler çok uzun zamandır birbirine düşmandı. Daha doğrusu seksen yıl kadar önce Persler, Yunanistan'ı işgal etmeye çalışmıştı. Savaşçılıklarıyla tanınan Yunanlılar en fazla parayı verene hizmet edeceklerini açıklamış­ lardı ve Pers İmparatorluğu'nun içinde Kyros'un cezalandırmak istediği baş kaldıran kentler vardı. Yani Yunan paralı askerleri Kyros'un güçlü ordusu için kusursuz yedek kuvvetler olacaklardı. Xenophon asker değildi. Miras kalan servetiyle yaşayan, köpek ve at yetiştiren, iyi dostu Sokrates ile felsefeden konuşmak için ara sıra Ati­ na'ya giden oldukça rahat bir hayatı olan bir beyefendi ydi. Ama yine de macera arıyordu ve şimdi karşısına ünlü Kyros ile tanışma, savaşı öğren­ me ve Pers ülkesini görme fırsatı çıkmıştı. Belki her şey sona erince bir kitap yazabilirdi. Zengin olduğu için paralı asker olarak gidemezdi, o yüzden bir felsefeci ve tarihçi olarak gitmeye karar verdi. Delfi Kahini ile görüştükten sonra daveti kabul etti. Kyros'un güçlü ordusuna yaklaşık

100000 Yunan

askeri katıldı. Ülke­

nin dörtbir yanından para ve macera için gelmiş karmakarışık bir gruptu. Bir süre iyi vakit geçirdiler, ama birkaç ay sonra Kyros orduyu Pers top35

Rohert Greene r.ıklarının içine doğru çekince gerçek amacını açıkladı: Babil'e yürüye­ cek, karde§ine kar§ı bir iç sava§ açacak ve kendisi tahta geçecekti. Aldatı­ lan askerler mutsuzlukla homurdandılar, sızlandılar, ama Kyros onlara daha fazla para teklif ederek sakinle§tirmeyi ba§ardı. Kyros ile Artakserkses'in orduları Babil'den pek uzak olmayan Cu­ naxa Ovası'nda kar§ı kar§ıya geldiler. Kyros'un öldürülmesi sava§ı çabu­ cak sona erdirdi. Şimdi Yunanlıların durumu tehlikeye girmi§ti, bir iç sa­ Va§ın yanlı§ tarafında yer almı§lardı, evle rinden çok uzaktaydılar ve dü§­ man Pe rsliler çevrelerini ku§atnıı§tı. Ne var ki, Artakserkses'in onlarla hiçbir sorunu olmadığı çok geçmeden bildirildi. Olabildiğince çabuk Pers topraklarından ayrılmalarını istiyordu. Hatta Pers komutan, Tissapher­ nes'i onlara erzak götürmesi ve Yunanistan'a kadar e§lik etmesi için elçi olarak gönderdi. Sonunda Tissaphernes ve Pers Ordusu'nun e§liğinde paralı askerler evlerine ula§mak için kat e decekleri üç bin kilometrelik yolu yürümeye başladılar. Yola çıktıktan sonra askerleri yeni korkular sardı: Perslilerin verdiği erzaklar yetersizdi ve Tissaphernes'in seçtiği yol sorunlarla doluydu. Ş u Pe rslilere güvenebilirler miydi? Kendi aralarında münakaşa etmeye baş­ ladılar. Yunan Komutan Clearchus askerlerinin kaygılarını anlatınca Tissap­ hernes içtenlikle davrandı: Clearchus kurmaylarını tarafsız bir bölgede yapılacak toplantıya getirmeli, Yunanlılar sıkıntılarını açıklamalı ve her iki taraf bir anla§nıaya varmalıydı. Ö neriyi kabul eden Clearchus ertesi gün saptanan saat ve yerde kurmaylarıyla birlikte ortaya çıkınca, Pers as­ kerleri onları kıskıvrak yakalayıp tutukladılar. Ve aynı gün kafalarını ke­ serek idam e ttiler. İçlerinden biri kaçmayı ba§arıp Yunanlıları Pe rslilerin ihane ti konu­ sunda uyardı. O gece Yunan Ordusu'nun kampı perişan bir durumdaydı. Bazı askerler münakaşa edip birbirini suçlarken bir kısmı içkiden olduğu yere sızmıştı. Birkaç tanesi kaçmayı dü§ünüyordu ama liderleri öldüğüne göre sonlarının geldiğini de hissediyordu. 36

3 3 Stratejide Savaş O güne dek hep kenarda kalmış olan Xenophon o gece bir dü§ gör­ dü: Zeus'un attığı bir yıldırım, babasının evini yakmıştı. Ter içinde uyan­ dı. Ve birdenbire fark etti: ölüm Yunan askerlerinin yüzüne bakıyordu ama onlar homurdanarak, üzülerek, münakaşa ederek zaman kaybedi­ yorlardı. Sorun askerlerin kafasındaydı. Bir amaç ya da bir dava yerine yalnızca para için savaştıklarından, dostu düşmanı ayıramamı§lar ve yol­ larını kaybetmişlerdi. Evleriyle aralarındaki engel nehirler, dağlar ya da Pers Ordusu değil, kendi akıllarının karışıklığıydı. Xenophon böylesine rezil bir biçimde ölmek istemiyordu. Gerçi asker değildi, ama felsefeci ol­ duğundan insanların nasıl düşündüğünü biliyordu ve Yunan askerlerinin kendilerini öldürmek isteyen düşmanlarının üzerine odaklandığı takdirde uyanık ve yaratıcı olacaklarına inanıyordu. Eğer P erslilerin berbat ihane­ tine o daklanırlarsa, kapılacakları öfke onları motive edecekti. Aklı karı­ §ık paralı askerler yerine Yunanlı olmaya yani inançsız P erslilerin tam tersi olmaya geri döneceklerdi. Askerlerin açıklığa ve yönlendirilmeye gereksinimi vardı. Xenophon, Zeus'un yıldırımı gibi davranıp askerleri uyandırıp yolları­ nı aydınlatmaya karar verdi. Sağ kalan subayları toplayıp planını açıkladı: dü§manla hiçbir barı§ görüşmesi yapmadan Perslere savaş açacağız. Artık pazarlık ve tartışma söz konusu olmayacak. Kendi aramızda münakaşa ede­ rek ya da birbirimizi suçlayarak zaman kaybetmeyeceğiz; tüm enerjimizi Perslere karşı harcayacağız. Atalarımızın bundan çok daha büyük bir Pcrs Ordusu'yla karşılaştığı Marathon Savaşı'nda olduğu gibi son derece yaratıcı ve canlı olacağız. Arabalarımızı yakacağız, toprakta ne bulursak yiyeceğiz ve hızlı hareket edeceğiz. Bir saniye için bile silahlarımızı elimizden bırak­ mayacağız ve çevremizdeki tehlikeleri aklımızdan çıkarmayacağız. Herhan­ gi biri karşımıza geçip belli belirsiz yatıştırıcı sözler söyleyecek ya da kurnaz sözlerle aklımızı karıştıracak olursa, onu bizim tarafımızda olamayacak ka­ dar aptal ve korkak ilan edip yanımızdan uzaklaştıracağız. Bırakın Persler bizi zalimleştirsin. Bir tek fikre saplanacağız: sağ olarak evimize dönmek. 37

Robert Greene Subaylar Xenophon'un haklı olduğunu biliyorlardı. Ertesi gün bir Pers subayı gelip Artakserkses ile aralarında elçilik yapmayı önerdi ve Xenophon'un önerileri uyarınca kaba bir biçimde kovuldu. Artık sava§­ tan ba§ka bir §ey dü§ünülmeyecekti. Harekete geçirilen askerler aralarında Xenophon'un da bulunduğu liderlerini seçtiler ve eve doğru yola çıktılar. Yalnızca kendi zekfı!arına güvenmeye zorlandıklarından çabucak bulundukları bölgeye uyum sağla­ mayı, çarpı§maktan kaçınmayı, geceleri yürümeyi öğrendiler. Perslerden kaçınıp bir dağ geçidine daha erken ula§tılar ve yakalanmadan diğer tara­

fa

geçtiler. Gerçi Yunanistan ile aralarında birçok dü§man kabilesi ya§ı­

yordu, ama ürkütücü Pers Ordusu arkalarında kalmı§tı. Yunanistan'a varmaları birkaç yıl sürdü ama neredeyse tümü sağ salim ula§mı§tı.

Siyasi düşünceler ve önseziler, hem kuramsal hem de pratik açıdan dostla düşmanı ayırt edebildiğini kanıtlamıştır. Politikanın yüksek noktaları, aynı anda düşmanın somut bir açıklıkla düşman olarak tanımladığı zamanlardır. CARL SCHMITT, 1888-1985

Yorum Yaşam bir çatı§ına ve mücadeledir ve sürekli olarak kendinizi kötü ko§ullarda, yıkıcı ili§kilerde, tehlikeli bağlantılarda bulursunuz. Bu zor­ luklarla nasıl yüzle§tiğiniz kaderinizi belirleyecektir. Xenophon'un dediği gibi kar§ınızdaki engeller nehirler, dağlar ya da ba§ka insanlar değil, ken­ dinizsiniz. Eğer kaybolduğunuzu, aklınızın karı§tığını dü§ünüyorsanız, yön hissinizi kaybettiyseniz, dostla dü§manı ayırt edemiyorsanız, yalnızca kendinizi suçlamalısınız. Kendinizi her an sava§a katılacakını§ gibi dü§ünün. Her §ey sizin ruh halinize ve dünyaya nasıl baktığınıza bağlıdır. Bir perspektif deği§ikliği si­ zi pasif ve aklı karı§ık bir paralı askerden, motive olınu§ yaratıcı bir sava§­ çıya dönü§türebilir. 38

3 3 Stratejide Savaş

Bizler ba§ka insanlarla kurduğumuz ilişkilerle tanımlanırız. Çocuk­ ken karşımızdakileri öteye itip reddedip baş kaldırıp kendimizi onlardan ayırarak kişiliğimizi oluştururuz. Ne olmak istemediğinizi ne kadar açıkça bilirseniz, kişilik ve amaç duygunuz o kadar açık olacaktır. Bu kutupsallık olmadan, tepki göstereceğiniz bir düşman bulunmadan, şu Yunanlı paralı askerler kadar kaybolmuşluk duygusuna kapılabilirsiniz. Başkalarının ihanetiyle sersemleyince, ölümcül bir

an

için duraklarsınız ve sızlanıp

münakaşa etme düzeyine inersiniz. Düşmanın üzerine odaklanın. Yolunuzu tıkayan, gizli ya da açık bir şe­ kilde sizi sabote eden, sizi incitmiş olan ya da sizinle adil olmayan biçimde dövüşmüş olan, nefret ettiğiniz bir fikir ya da değerli bir birey ya da bir grupta görüyor olabilirsiniz. Aptallık, kendini beğenmişlik, maddecilik gibi soyut bir kavram da olabilir. Dostla düşman arasındaki ayırımın ilkel ve es­ ki moda olduğunu söyleyenlere kulak vermeyin. Onlar kendi çatışma kor­ kularını yapay bir sıcaklık yüzeyi ardına gizliyorlardır. Sizi gittiğiniz yoldan itip kendilerine bulaşmış olan belirsizliği size de bulaştırmak istiyorlardır. Kendinizi daha açık ve motive olmuş hissettiğiniz zaman gerçek dostluklar ve gerçek uzlaşmalar için yer bulacaksınız. Düşmanınız size yol gösteren kutup yıldızıdır. Bu yönü bulunca savaşa girebilirsiniz. Benim yanımda olmayan, benim karşımdadır. Luke 1 1:23

DIŞ DÜŞMANLAR 1970'lerin başında İngiliz siyaset sistemi rahat bir düzene yerleşmiş­ ti: İşçi Partisi bir seçimi kazanıyor, ardından ikinci seçimi Muhafazakar Parti kazanıyordu. Son derece uygar ve kibar bir biçimde iktidar el değiş­ tiriyordu. İşin doğrusu iki parti birbirine benzemeye başlamıştı. Ama Muhafazakarlar 1 974 seçimini kaybedince bazıları bundan bıktıklarını hissettiler ve partiyi biraz sarsmak için Margaret Thatcher'a başkanlık 39

Robert Greeııe

teklif ettiler. O yıl parti ikiye bölündü ve bölünmeden yararlanan Thatc­ her adaylığı kazandı. Daha önceleri hiç kimse Thatcher'a benzeyen bir politikacı görme­ mişti. Geleneksel aristokrasi partisinde, erkeklerin dünyasında, bir mana­ vın kızı olmakla gurur duyan orta sınıfa mensup bir kadın başkan seçil­ mişti. Giyim tarzı bir politikacıdan çok bir ev kadınına benziyordu. Daha önce Muhafazakar Parti'nin bir oyuncusu olmamıştı; daha doğrusu parti­ nin aşırı ucunda yer alıyordu. Sakin ve yatıştırıcı olan diğer politikacıların yanında rakipleriyle yüzleşen, doğrudan onlara saldıran tarzıyla derhal göze çarpmıştı. Savaşma iştahı çok yüksekti.

Ben savaşı doğuştan severim. Saldırmak içgüdülerim arasında yer alır. Bir düşman olabilmek, bir düşman olmak güçlü bir yapıyı gerektirir, her yönden güçlü bir karakterin olmaz.sa olmaz koşuludur. Direnişlere gerek duyduğundan sürekli olarak direnişler arar... Saldıran kişinin gücü rakibinde bir cins ölçüt arar; her büyüme kendini güçlü bir düşman ya da bir sorun arayarak göz önüne çıkarır. Savaşı seven birfelsefeci sorunları düelloya davet eder. Önemli olan karşısına çıkan herhangi bir direnişi alt etmek değil; kişinin tüm gücünü, esnekliğini, silah kullanma ustalığını gerektiren yani eşit rakipleri alt etmektir. FRIEDRICH NIETZSCHE, 1844-1900

Politikacıların çoğu Thatcher'ın seçilmesini bir rastlantı olarak gör­ düler ve görevini uzun süre koruyamayacağını düşündüler. Gerçekten de partinin başında olduğu ilk birkaç yıl boyunca İşçi Partisi iktidarı elinde tuttuğundan Thatcher onların fikrini değiştirecek bir adım atmadı. Tüm girişimciliği engellediğine inandığı ve İngiliz ekonomisinin çöküşünden sorumlu tuttuğu sosyalist sisteme sata�makla yetindi. Uluslararası hava­ nın yumuşadığı dönemde bile Sovyetler Birliği'ni elC§tirdi. Ardından 1978-1979 kışında kamu sektörü sendikalarının çoğu grev yapmaya karar verdi. Thatcher grevleri İşçi Partisi'ne ve Başbakan James Callaghan'a 40

3 3 Strate,iide Savaş

bağlı görerek adeta sava§ açtı. Böylesine cesur, kararlı konuşmalar akşam haberleri için iyi bir konu oluşturuyordu, ama seçimi kazandırmazdı. Seç­ menlere karşı yumuşak davranmalıydınız, korkutmak yerine güven ver­ meniz gerekirdi. En azından geleneksel bilgelik bunu söylüyordu. 1979 yılında İşçi Partisi genel seçim çağrısı yaptı. Saldırıya devam eden Thatcher bu seçimi sosyalizme ve Büyük Britanya'nın çağdaşlaşma­ sının son şansına karşı bir haçlı seferi olarak sınıflandırdı. Callaghan ki­ bar politikacı kavramının zirvesiydi, ama Thatcher onu tedirgin etmişti. Politikacılığa soyunmuş olan bu ev kadınına hiçbir saygı duymuyordu ve saldırısına saldırıyla cevap verdi: seçimin gerçekten iki nehrin arasındaki sınır olduğunu ve eğer Thatcher kazanırsa ekonominin şoka gireceğini bildirdi. Bu strateji işe yarar gibiydi; Thatcher birçok seçmeni ürküttü­ ğünden anketler popülerlik açısından Callaghan'ın gerisinde kaldığını gösteriyordu. Yine de yaptığı konuşma ve Callaghan'ın cevabı seçmenleri kutuplaştırmış ve iki parti arasındaki belirgin farkı görmelerini sağlamış­ tı. Kamuoyunu sol ve sağ olarak ayırıp aradaki boşluğa daldı ve kararsız­ ların dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Seçimi büyük bir farkla kazandı. Thatcher seçmenleri şaşkına çevirmişti, ama artık başbakan olarak tonunu ayarlaması, yaraları sarması gerekiyordu; en azından anketler halkın bunu istediğini gösteriyordu. Ama Thatcher her zamanki gibi bek­ lenenin tam tersini yaparak seçim kampanyasında önerdiğinden çok daha derinlere inen bütçe kısıntısına gitti. Politikaları uygulamaya konulunca Callaghan'ın tahmin ettiği gibi gerçekten de ekonomi şoka girdi ve işsiz­ lik tavana vurdu. Yıllardır kendilerine karşı davranışlarından yılmış olan kendi partisinin üyeleri bile onun yeteneklerini halkın karşısında sorgula­ maya başladılar. "Mızmızlar" adını taktığı bu kişiler Muhafazakar Par­ ti'nin en saygın üyeleriydi ve şimdi paniğe kapılmışlardı: Thatcher ülkeyi öylesine büyük bir ekonomik felakete sürüklüyordu ki, bunun bedelini meslek yaşamlarıyla ödeyeceklerinden korkuyorlardı. Thatcher'ın tepkisi onları kabineden dışlamak oldu. Adeta herkesi kendinden uzaklaştırıyor 41

R oh ert Greene

gibiydi; dü§manlarının sayısı gitgide artıyor, anket sonuçları a§ağıya doğ­ ru

kayıyordu. Bir sonraki seçimin Thatcher'ın son seçimi olacağından

herkes emin gibiydi. 1982 yılında Atlantik Okyanusu'nun kar§ı kıyısında Arjantin'i yöne­ ten cunta halkın dikkatini ülkenin sorunlarından uzakla§tırmak için İngil­ tere'ye ait olan ama üzerinde Arjantin'in de tarihsel iddiaları bulunan Falkland Adaları'nı i§gal etti. Cunta üyeleri kendi ülkelerinden çok uzak­ taki bo§ adaları İngilizlerin terk edeceğinden emindiler. Ama Thatcher hiç tereddüt etmeden donanmayı sekiz bin mil ötedeki Falkland Adala­ rı'na gönderdi. ݧçi Partisi liderleri böylesine gereksiz ve pahalı bir sava§a giri§tiği için ba§bakana saldırdılar. Muhafazakar Parti içindekiler bile dehşete kapılmıştı: adaları geri alma giri§imi başarısız olursa, parti mah­ volurdu. Artık Thatcher her zamankinden daha yalnız kalmı§tı. Ama hal­ kın çoğu §İmdiye dek kendilerini tedirgin eden niteliklerini ba§ka bir ı§ık­ ta görmeye ba§ladı: Thatcher'ın inatçılığı cesaret ve soyluluğa dönü§müş­ tü. Çevresindeki tirtir titreyen, yalnızca mesleğini düşünen, kadın gibi adamların arasında Thatcher son derece kararlı ve özgüvenli bir portre çiziyordu. İngilizler başarıyla Falkland Adaları'nı geri alınca Thatcher her za­ mankinden daha dik durmaya ba§ladı. Birdenbire ülkenin ekonomik ve sosyal sorunları unutuluverdi. Şimdi sahneye hakim olan Thatcher bun­ dan sonraki iki seçimde İşçi Partisi'ni büyük bir yenilgiye uğrattı.

Salvador Dali 'nin kendi ilkelerine boyun eğmeyen kişilere hiç tahammülü yoktu ve Residencia'da edindiği dostlarının çoğuna domuz diye hitap eden mektuplar yazarak savaşı düşman hatlarının gerisine taşıdı. Kendini kovboylardan kaçmayı başarmış zeki bir boğaya benzetiyor ve neredeyse tüm Kata/an aydınlarını kışkırtacak skandallar yaratmaktan keyif alıyordu. Adeta bir kundakçının şevkiyle tüm köprülerini yakmaya başlamıştı ... "Biz (Dali ile film yapımcısı Luis Buiıuel) İspanya 'nın en ünlü kişilerinden birine zehirli bir ifadeyle yazılmış mektup göndermeye karar vermiştik," 42

3 3 Stratejide Savaş

dedi Dali daha sonraları hayat hikayesini yazan Alain Bosquet'ye. "Amacımız tümüyle onu yıkmaktı ... İkimiz de Nietzsche'nin etkisi altındaydık. . . İki isim üzerinde durduk: besteci Manuel de Falla ve şair Juan Ramon Jimenez. Kibrit çöpü çekerek seçim yaptık ve Jimenez çıktı ... Çılgınlık, kötülük ve inanılmaz şiddet dolu bir mektup hazırlayıp Juan Ramon Jimenez'e gönderdik. "Mektup şöyle başlıyordu: 'Saygın dostumuz, yapıtlarınızın ölümsüzlüğü, hastalık/ığı, keyfi niteliği nedeniyle bize iğrenç geldiğini size bildirmeyi kendimize önyargısız bir görev bildik.. ' Mektup Jimenez'e inanılmaz bir acı verdi...

"

THE PERSISTENCE OF MEMORY: A BIOGRAPHY OF DALI, MEREDITH ETHERINGTON-SMITH, 1992

Yorum Margaret Thatcher dışarıdan birisi olarak iktidara gelmişti: orta sını­ fa mensup bir kadın, sağ kanat bir radikaldi. Dışarıdan gelip güç kaza­ nanların çoğunun ilk dürtüsü içeriden biri olmaktır, çünkü dışarıdaki ya­ §am çok zordur, ama bunu yaparken kimliklerini, farklılıklarını, halkın gözüne çarpmalarına neden olan yönlerini yitirirler. Eğer Thatcher çev­ resindeki erkeklerden birine benzemiş olsaydı, kolayca başka bir erkek onun yerini alabilirdi. İ çgüdüsel olarak dı§arıda kalmayı yeğlemi§ti. Daha doğrusu dı§arıda olmayı elinden geldiğince ileri götürmek için bir erkek­ ler ordusunun kar§ısındaki tek kadın olarak yerini sağlamla§tırmı§tı. Bu yolda attığı her adımda gereksinim duyduğu tezatı olu§turmak için rakiplerini belirlemi§ti: sosyalistler, korkaklar, Arjantinliler. Bu dü§manlar Thatcher'ın kararlı, güçlü, özverili imgesini belirlemeye yardımcı olmuşlar­ dı. Uçucu ve yüzeysel popülerliğin çekiciliğine kapılmamıştı. Uzmanlar bel­ ki popülerlik sayılarına tutulup kalırlar, ama politikacıların savaş meydanı olan seçmenlerin aklında sevimlilikten çok baskın bir varlığın çekiciliği ya­ tar. Bırakın halkın bir kısmı sizden nefret etsin; herkesi memnun edemezsi­ niz. Belirgin bir biçimde karşı durduğunuz düşmanlarınız sizi asla terk et43

Robert Greene

meyecck bir taban desteği olu§turmanıza yardım edecektir. Herkesin bu­ lunduğu merkeze girmeye çalı§mayın; kalabalığın içinde dövü§ecek yer bu­ lamazsınız. İnsanları kutuplaştırın, bazılarını uzaklara itin ve sava§ınak için bir alan açın. Ya§amdaki her §ey sizi merkeze itmek için komplo kurmaktadır ve bu yalnızca politika için geçerli değildir. Merkez uzlaşmacılık dünyasıdır. Başkalarıyla iyi geçinmek sahip olunması gereken önemli bir beceridir, ama bir tehlikesi vardır: her zaman en az direniş gösteren barı§, uzla§ma yolunu seçerseniz, kim olduğunuzu unutursunuz ve herkesle birlikte mer­ keze gömülürsünüz. Tam tersine kendinizi bir savaşçı, düşmanlarının çevresini sardığı dışarıdan biri olarak görün. Sürekli çarpı§mak sizi uya­ nık ve güçlü tutacaktır. Hem kendi içinizde hem de başkalarında inandık­ larınızı tanımlamanıza yardımcı olacaktır. Düşmanlıkları körüklemekten korkmayın, düşmanlık olmayınca sava§ da olmaz ve sava§ın olmadığı yer­ de zafer kazanma §ansı da bulunmaz. Sevilen kİ§İ olmak yemini yutma­ yın; saygı gösterilmek hatta korkulmak daha iyidir. Dü§manlarınıza karşı zafer kazanmak size çok daha uzun süreli bir popülerlik getirecektir. Düşmanın gelmeyeceğine güvenmeyin; düşmanı karştlamak için hazır olmaya güvenin.

Sun-tzu, Savaş Sanatı (MÖ IV. YY.) Bir üyenin birlikte bulunduğu kişilerden birine karşı çıkması yalnızca sosyal açıdan olumsuz bir unsur değildir, çünkü böylesi bir karşı duruş çoğunlukla dayanılmaz kişilerle birlikte geçirilecek yaşamı en azından olası kılmaya yarar. Eğer despotluğa, nedensiz/iğe, karamsarlığa, patavatsızlığa baş kaldırma gücüne ve hakkına sahip olmasaydık, karakter yapılarından dolayı bu biçimde acı çektiğimiz insanlarla ilişki kurmaya asla tahammül edemezdik. Umarsız adımlar atmaya wrlandığımızı hissederdik ve bu adımlar gerçekten de ilişkimizi bitirebilirdi, ama belki de "çatışma"nın yerini tutmazdı. Acısı dinginlikle ve itirazsızca karşılandığı zaman baskının

33 Strateji