152 111 6MB
Turkish Pages 297 Year 1962
KAVUKLU
H A M D İ
d e n
aç öRTKoyaMiı
B Ü Y Ü C Ü HOCA
FOTOĞRAFÇI ESKİCİ
ABDI
FORUM
Yayımlayan: M e t i n
A N D
KAVUKLU H A M D İ ' D E N
ÜÇ ORTA
OYUNU
FORUM Yayınları :
5
K a p a k D ü z e n i : İzzet
Çetin
K a p a k Fotc{}rafı : A r a G ü l e r ( İ s t a n b u l Belediye Müzesinde Kavuklu Hamdİ'nİn
F O R U M Y a y ı n l a r ı : P. K.
131 —
heykeli)
Ankara
Doyuş M a t b a a c ı l ı k v e T i c a r e t L t d Ş i r k e t i M a t b a a s ı - A n k a r a
KAVUKLU H A M D İ 'DEN
ÜÇ O R T A
OYUNU
BÜYÜCÜ HOCA FOTOĞRAFÇI o
ESKİCİ ABDİ
YAYI MLl YAN :
METİN A N D FORUM Ankara — 1962
T
İ Ç İ N D E K İ L E R
Orta Oyunu Üzerine
-
5
O r t a Oyunu Bibliyografyası
-
21
Büyücü Hoca
Fotoğrafçı
Eskici
Abdi
-
-
25
97
201
ORTA OYUNU Ü Z E R İ N E M E T İ N
A N D
O r t a O y u n u , perde arkasında oynanan Karagöz'e k a r ş ı l ı k , canlı oyuncularla oynanması bakımından ondan çok ayrı olmakla ber, r u h , kişiler, büyük
oyunlar,
benzerlikler
gma
göre,
ama
hangisinin
birinin
güldürücülük, çatı
gösterirlerki ötekinden
önce
ikisi
aynı
çıktığına
geldiğine
zamanda
inanmak
karar
bera
bakımından zorunda
vermek
öyle
çıkamıyaca-
güçtür.
kalırız,
Türklerin
karagöz, k u k l a gibi c a n s ı z , m e d d a h gibi tek a n l a t ı c ı l ı sözlü s e y i r lik o y u n l a r ı y a n ı n d a , c a n l ı o y u n c u l a r l a o y n a n a n e n b e l l i b a ş l ı ge leneksel
tiyatroları
yayınlandığı cevabı Bu
verilememiş sorunların
incelemeciler oyunu
olan
halde, gene
oyunu
p e k ç o k nokta en başında
arasında
terimine
orta
üzerine
de bu tiyatro
belgelerde
İlk rasladıkları
pek çok
üzerine
inceleme
karanlık,
kalmış
eskiliği
geliyor,
buluyoruz.
Orta
Oyununun
oyunun tarihi
kendisinden
önemli
tutarak
ç o k , orta bu
tarihi
çok y a k ı n l a r a , d i y e l i m 1 9 n c u y ü z y ı l ı n o r t a l a r ı n a , 1 8 3 3 , 1 8 3 6 y ı l l a r ı n a getirenler o l d u ğ u g i b i , o r t a o y u n u a d ı n d a n y o l a ç ı k m a y ı p , y a l nız o r t a o y u n u ve b e n z e r i gösterileri göz ö n ü n d e t u t a n l a r d a t ü r l ü zorluk,
İsteksizlikle
bu tarihi
ancak
18 n c i y ü z y ı l
başlarına ka
dar götürebiliyorlar. Hattâ orta oyununun çıkış tarihini kesin ola-
5
rak,
fakat
tarihe Orta
belli
koyanlar Oyununun
rülüyor.
gerekçe, olmuştur.
doğmaca
çıktığı
önlerinde
çok
geçmiş
oyunları
da b u l u y o r u z . -
ç ı k a r m a d a , çene y a r ı ş ı n d a
bir
olay
Karagöz, konusu
eski
İstanbul
olduğunu
Orta
bu oyunlarda
oyun
çağlarda
Oyunu
Devlet
bir
üzerine
Türklerin
veri
inceleme
tür
doğuş
bunun
tanıktan
sık
öğreniyo
yapmış
örgütünün, hükümet
yapılmadıklarını
ileri sü
Hele b u
sokaklarında
yabancı
bir
yazıda
kopup
olduklarını,
rinin
belli bir
evlerin
yetenekli Hattâ
sürmeden
sokaklarda,
raslanılan
yazarların
ileri
belirtilmemiş
Karagöz'den
sık 11
kanıt
Yazarı
kaynaklarda
tan ruz .
bir
i 7 9 0 yılınc!:i
Birçok
1
len g ü l d ü r ü l e r i lü
bir da
bazı
i l e r i gelenle
söylemelerinin
tam
tersine
İ s t a n b u l E f e n d i s i , Y e n i ç e r i Ağası gibi o y u n l a r o y n a n ı y o r , b u o y u n l a r d a gerçek bul
İstanbul
Efendisiyle
adamları'oyuncu terisinde menlik,
Efendisi, kendini
karşılaşıyor, Yeniçeri
da
Ancak
1
eski
her d u r u m d a din adamlarının
rine elimizde pek çok kitaplarından,
aslı
pılan
şenlikleri
1 "Turetskii
kadılık
kişilerin
da c y u n
Sarayında
şenlik
TVntr", Kırk
İstan
Ağasının
taklit
konusu
bulunan
kitabında
I.
öğret
edilmesi
e d i l d i ğ i fa
sert t e p k i s i y l e k a r ş ı l a ş t ı ğ ı
1 7 7 5 yılının Aralık
anlatan
2 Metin And, 6 3 - 6 3 ; &7 - 90.
Yeniçeri
fetva örneği b u l u n u y o r " ' . Hattö e s k i
Tcpkapı
kızı Hatice Sultan'ın
eden o y u n c u
fetvalarda
g i b i saygınlığı o l a n
sınırlanmıştı, bu bakımdan bunların kat
taklit gerçek
Ağasına s a n k i g e r ç e k m i ş gibi saygı gös
bulunuyorlardı . din adamlığı
ya
üze şenlik
Abdülhamit'in
ayında doğumu için ya dinsel
kurallara
aykırı
Itıısskii Vİestnik,
.1 (11)00) s s , 222-223
Ciiîn - K ı r k
İstanbul
Gece,
3 Frh'drich M u r h a r d . (icmalde von L c i p z İ B , 1805 ( ? ) s s . 2 7 S - 2 S 1 .
19J9, S S .
Konstantinoprl, ı
-
ıı
•I J o h a n n H e i n r i c h F i s c l ı o r , H o s c h r e i b u ı i K d e r v o n r ü l i r l t s t e n Volkfr-ste UnterlıaltıııiR; - N p i H e unu T a n z c der meisten N a t t o n e n i n K u r o n a . ı ı W l e n 1799, s s . 130 - 131. 5 B u fetva Örnekleri İçin bak : A h m e t K u t s i k a l l i t - M u d h l k ' l e r " , İ s t a n b u l , T e m m u z 1956.
6
Tecer,
"Mu
MyirtHc
c/un
"Vel.ıdct-i vil-ervah
lasvir
ğünündeki erta
cynonmıyaca.jı
Hümayunda
şer-i
olunmaya..."
c/unlardan
cyunu
üzerine
hilâf-ı
çeşitleri
Duraya
alınmış üzerine
şu
münir
iki
cümleyi suver
1720
yılındaki
minyatür
bizi
buluyoruz
ve
ayrıntısı
aydınlatabiliyor.
:
lemasil-i
ze-
sünnet
dü-
da
bu
Dundan
ilk
başka
geno ini ş e n l i k l e ilgili T o p k a p ı S a r a y ı A r ş i v i N o . D. 3 3 3 0 d a b u lunan o y u n l a r
için
s a ğ l a n m ı ş giysi v e g e r e ç l e r i , a r a ç l a r ı
bolçc-de ' s a y ı l a n l a r ı n b u 1
ilginç
bir
senuç
iki
resimde görülenlerle
gösteren
karşılaştırılması
verecektir.
G e r ç e k t e n d e o r t a o y u n u adı daha y a k ı n t a r i h l e r d e Tasladığı mız
bir
terim
olduğu
halde
cyunur
kendisi
eskidir.
Karcgöz
hiç b i r
engel y o k t u r . T e r s i n e belgeler b i z i ç o k e s k i l e r e
lir.
Nitekim
yılından
ile y a ş ı t , h a t t a o n d a n
çok
benzeri
Bizans
İmparatoru
daha e n c e o l m a s ı
II.
Manuel
gereken
bir
da gördüğü ç a l g ı c ı l a r , k a d ı n e r k e k
Bunu
daha e s k i g ö r m e m e k Palaiolcgos'un,
yılda, Beyazıt'ın
şarkıcı takımları
için
götürebi 1407
sarayın
yanında mi-
tnus o y u n c u s u - k i b u n a t a k l i t ç i l e r d i y e b i l i r i z - t a k ı m l a r ı n ı k a r d e ş i n e yazdığı b i r k i t a p ç ı k d a a n l a t ı y o r . Pek ç e k belge b u o y u n l a r ı n 7
konularını, bunların oyunlar
nasıl
oynandıklarını
varlıklarını
bize
belirtmemekle
bildiriyor.
a r a s ı n d a Tasladığımız b i r
Aslında
beraber, bu eskiliği
gene
do
seyirlik
takım ortak özellikler
yolundan
1 ) T a k l i t en ö n e m l i ö ğ e y d i . E n önemli ç a t ı ş m a v e
kişileştir
da b u l a b i l i r i z
:
me yöntemiydi.
Taklit
ş i v e , deyiş
sakat i n s a n l a r ı n t a k l i d i olduğu
taklidi,
kişilerin,
mesleklerin,
g i b i , t ü r l ü olağan veya olağan d ı ş ı
h a y v a n l a r ı n , y a r a t ı k l a r ı n t a k l i d i y d i de. T ü r k s e y i r l i k o y u n l a r ı t a r i h i -
6 Ahmet Kutsi Tecer, F O R I M , 1 M a y ı s 1962
"Orta Oyumla
Kostüm.
Aksesuar".
7 M. C . B . H a s ı ' . " D ' u ı ı Ouvr.iKı- de l ' R m p e r e u r M a n u e l F a l e o l o t f u e , iııtituh'ı : E ı ı t r e t i e ı ı s a v o c u n P r o f c s s o u r M a l ı o m e t a n " , Notl et Kxtr»lİK, VIII. Paris MDCCCX 1810. 2 : .'120 - 321.
7
ne b i r doneme o l a n " K ı r k G ü n - K ı r k G e c e " a d l ı k i t a b ı m d a b u tür lü o y u n l a r ü z e r i n e e s k i y a b a n c ı t a n ı k l a r a d a y a n a r a k ö r n e k l e r ver m i ş , ö z e l l i k l e geyik o y u n u n u a n l a t m ı ş t ı m * . B u n l a r ı y e r l i 1
kaynaklar
d a d e s t e k l i y o r . N i t e k i m Abdi s u r n a m e s i n d e 1 6 7 5 y ı l ı n d a E d i r n e ' d e k i ş e n l i k l e r a n l a t ı l ı r k e n şöyle s ö y l e n i y o r : " E j d e r gibi ü ç b a ş l ı , ak rep gibi k u y r u k l u , geyik gibi b o y n u z l u , İ n s a n ile h a y v a n b e y n i n d e vasıta-i adem y a b a n ı ve ekrad-ı cfgani g i b i n i c e m u d h i k s u r e t l e r ve buna benzer m e h i b c i m n l l e r v e u c u b e k ı y a f e t l e r İle şetaretler gös terip, mehterlerin 2) larda
çalarak..."
S e y i r l i k o y u n l a r d a Tasladığımız ö z e l l i k l e r d e n b i r i d e bun
dans,
müzik,
şarkı
şaklabanlığın
birbirine
karıştırıldığıdır.
T ı p k ı g ü n ü m ü z ü n m ü z i k l i g ü l d ü r ü l e r i g i b i b u n l a r y a n y a n a eşit öl ç ü d e y e r a l ı y o r d u . En çok baş v u r u l a n b i r y o l , d a n s ç ı l a r
düzgün
elansedorken b i r t a k ı m bozguncu s o y t a r ı l a r ı n b u n l a r ı n y a n ı s ı r a on l a r ı g ü l ü n ç b i r b i ç i m d e taklit e t m e l e r i d i r . O r t a o y u n u n d a b u siv ri
k ü l a h l ı , posatçı
bir
şakşak
yüzlerinde rı
da
Laz
gülünç
oyunu, halk
Kürt
n e k r e y d i , elinde
kadar
Corido-İ
bulunan bir
orta
oyunu.
oyunlarının
tarihlere
name-i
bir
yüzlükler
olurdu. Dansların
bölge kın
denilen
oyununda
Kayseri
yanısıra
oynanmış
Havadis'in
takım curcuna
kaşık
oyunu
ç e n g i , köçek olduğunu
1284/1868
"hünerli
rakkaslar"
Orta oyununun
sahneye a k t a r ı l m a s ı
da " k a n t o " adı yordu. ti. nun
Tuluat
altında şarkı
tiyatrosu
demek olan
F a k a t d a h a geçen y ü z y ı l ı n b i r i n c i üzerinde
S M e t i n A n d , o n . e l i . , 51 - 62.
8
Kolu'nun ayrıca
çeşitli
Nitekim cı
ikinci
yarısında
olan
da ya Ruz-
sayısında
ilânı
verilir
belirtilmektedir. Tuluat
tiyatrosu
ve d a n s l a r a geniş ö l ç ü d e y e r
geçen y ü z y ı l ı n
sahnede d e oynandığı
dansçıla
gibisinden
840.
gibi bazen
gelenek
oyunlarının
biliyoruz. tarihli
da b u l u n d u ğ u
külahlı,
oynanması
H a y a l i S a l i h E f e n d i ' n i n yönettiği K a n b u r l a r ken
Pişckâr'ınkİ
b u l u n u r d u . B u n l a r d a n b a ş k a gene s i v r i
yarısında
veri
gelişmiş
bile O r t a O y u n u
e l i m i z d e belge
bulunuyor.
1839
yılında
da
Prag'da
temsiller
nandığı
yayınlanmış
verilen
tiyatroya,
iki
bir
bir
anfiteatr
de T ü r k
Almanca
ile
dergi'
İtalyan
oyunlarının
İstanbul'
1
operalarının
gösterildiği
oy
bir
dör
d ü n c ü t i y a t r o n u n k a t ı l d ı ğ ı n ı b e l i r t t i k t e n s o n r a , yazı b u y e n i tiyat roda
oynanan
temsili
olup gelişmesi çekirdeği
sayılabilir.
ka m ü z i k
Türk
anlatıyor
şüpheli
;
"Bu
de o l s a ,
beğenisine
de t e m s i l i n ö n e m l i b i r
gıcı t a k ı m ı tefleri
şöyle
henüz pek
ilk
Türk
ulusal
uygun
kesimidir.
tiyatrosu
bir
tiyatronun
söyleşmelerden
baş
Nitekim burada
çal
i k i ü f l e m e l i ç a l g ı y l a , üç ç i f t z i l d e n b a ş k a , e l l e r i n d e k i
bolca
kullanan
ve oyuncuların
konuşmalarına
tam
klâsik
b i r b i ç i m d e k a r ı ş a n a l t ı k i ş i l i k b i r k o r o İle b i r d e k o r o başı b u lunmaktadır.
K a d ı n g i y i m l i ve k ı l ı k l ı dört e r k e k .
İğrenç b i r
sere
s e r p e l i k l e f a k a t hiç d e i n c e l i k t e n y o k s u n o l m a y a n d a n s l a r gösteri yordu...." 3)
Eski
oynatanın
seyirlik
oyunları
meddahlık
birbirinin
hokkabazlık
içine
geçişmişti.
Hayal
edip, orta oyununa çıktığı
görüldüğü g i b i p e k çok s e y i r l i k o y u n
l a r a da y e r v e r i l i y o r d u . N i t e k i m K a r a g ö z p e r d e s i n e a y r ı c a b i r karagöz perdesi daha k u r u l u p
çok
içinde başka seyirlik oyun küçük
karagöz i ç i n d e karagöz oynatıl-
d:ğı g i b i , c a n b a z , o r t a o y u n u da g ö s t e r i l i y o r d u . O r t a o y u n u n d a da hokkabaz seyirlik şekâr
ve
oyunu
ve
karagöz o y n a t ı l d ı ğ ı olan
Kavuklu'nun
oyununa başlarken kftr'ınkine
oluyordu.
söyleşmelerini
söylediği
Hattâ
gene sözlü
söyleşmeleri, nükteleri andırdığı
kalıplaşmış
gibi
tıpkı
bir Pİ-
hokkabazın
sözleri d e t ı p a t ı p
Pişe-
benzer" . 1
Orta oyununun nısıra eski
Hokkabazın
b u gibi ö z e l l i k l e r i
bir oyun türü gösterir.
bile
İş k a l ı y o r
başka
kanıtların
incelemecileri
ya
şaşır
tan o r t a o y u n u a d ı n ı n ç ö z ü m l e n m e s i n e . B u b e l k i d e y a n i b i r
ko-
9 " T ü r k i a c h e s T h e a t e r " . Ost u n d W e s t , i l 7:! s . 312.
No.
Kylül
10 M e t i n A n d , " E s k i S e y i r l i k O y u n l a r ı m ı z d a n l ı k " , F O R U M , 15 H a z i r a n 1901.
:
mo
Hokkabaz
9
n u l m u ş b i r a d d ı r , ya da belgelere g e ç m e m i ş b i r e s k i ad d a ola bilir.
Yeni
d e olsa
gerektirmez.
Orta
bu
ille d e o y u n u n
o y u n u en y a y g ı n
kendisinin
yeni
olmasını
anlamıyla orta yerde seyirci
nin o r t a s ı n d a o y n a n a n b i r o y u n a n l a m ı n a g e l i r . A n c a k o r t a bakımından İntromesso lebilir. kesin
da gibi
anlaşılabilir.
Ortada,
iki oyun arasına bulunmadıkça
yani
süre
İnterlude,
k o n m u ş o y u n a n l a m ı n a da ge
K e l i m e n i n en yaygın a n l a m ı kanıtlar
arasında
budur, başka anlamlar,
bu anlamı
benimsemek
daha
zorundayız.
A n c a k b u r a d a p e k d e k a n d ı r ı c ı o l m a m a k l a b e r a b e r i k i a n l a m daha akla
geliyor. Bunlardan
birincisi
orta
oyunu
ile
karagözün
dell'arte ile y a k ı n İ l i n t i s i n d e n ç ı k a n a n l a m d ı r . likle
Alman
incelemeciler,
eski
Yunan
ve
commedia
İ n c e l e m e c i l e r , özel Bizans
mimus'unun
c o m m e d i a d e l l ' a r t e y o l u y l a T ü r k i y e ' y e gelmiş olabileceğini doğrudan
doğruya)
istanbul'da
çek
İleri
sürmüşlerdi.
Zaten
İyi b i l i n i y o r d u . O l a b i l i r
ki
İtalyan
(ya
da
oyuncuları
Türkler onların
oyu
n u n a " A r t e O y u n u " d e m i ş l e r v e k e n d i o y u n l a r ı n ı n b u o y u n a ben zediğini
görerek
"Arte Oyunu"nu
bozup, değiştirerek
n u " y a p m ı ş o l a b i l i r l e r . Z a t e n İ t a l y a n c a ' d a n pek ç e k
"Orta
Oyu
tiyatro terimi
dilimize geçmiştir. Teatro'dan tiyatro, prova'dan prova, compagnîa' dan,
k u m p a n y a , pagliacco'dan
palyaço g i b i . H a t t a o r t a
oyununun
y e r i a n l a m ı n a k u l l a n ı l a n palanga bile İ t a l y a n c a ' d a n h e m b î r tiyat ro terimi olarak
kullanılan palanca'dan geliyor. A y r ı c a paskal
püjküllü'nün
İtalyanca
dan
do
türemiş olduğu
fotince y a ş , a y y a ş pek
çok
orta
nekre Pasquale,
düşünülebilir. demek
oyunu
olan
terimi,
Sarhoş
Pasquolİno, taklidi
olan
ve
Pa$quino'matiz
madidus'u düşündürüyor.
de
Ancak
(gaco, c u d , denilo, balama...
gibi)
çingoneceden geldiği g i b i m a t i z ' İ n d e çingenece s a r h o ş d e m e k o l a n m a t t o ' d a n geldiği söylenebilir. Çingoneceden söz a ç ı l m ı ş k e n b i r de çingonecede " o r t a d a ,
arasında"
Bu
a n l a m ı n a gelen
kelime
- Arapça rc
10
soytarılık "maskara",
kelimesiyle
anlamına
Türkistan'da
benzeştiği
için,
maskare
İspanyolca
"maskarabaş",
Türkçeye
kelimesi
mascara, İran'da
çingcnccedekİ
var
Türkçe meşke"ortada,
a r a d a " anlamıyla çevrilince ma;: m ı , sormaya
" O r t a O y u n u " durumuna gelmiş
do
ise o r t a k e l i m e s i n i n Y e n i ç e r i O r t a l a r ı y l a
İlin-
değer.
İkinci anlamda
l i l i olduğu İleri s ü r ü l e b i l i r . Devlet K o n s e r v a t u a r ı Nurettin
Sevin
bu kanıdadır.
d a n şöyle d e s t e k l e y e b i l i r i m takımların
olduğu
buyruğunda olan
Onun
öğretmenlerinden
bu görüsünü
kendi
açım
: A s k e r ocaklarında erduyu eğlendiren
zaten b i l i n m e k t e d i r .
Rumeli
ve A n a d o l u
Ağası
17 O r t a , M e y d a n d e n i l e n İki bölüğe a y r ı l ı y o r d u .
D u n u n da o r t a o y u n u n u n e s k i adı o l a n M e y d a n O y u n u ' n u d ü ş ü n dürdüğünü yerlerine 99
ncu
unutmayalım. do
girdiklerini
hatırlamamız
satıcılardan
meydana
yürüyüşünde
yüzyılda
dilerini
bütün
Yeniçeri
de
Hatta si
böyle
Evliya
onun
bağlantının
Çelebi'nin oyun
için değil d e bazısı
16
toplantı
ncı
yüzyılda
Bundan
Ordu
Esnafı
gelen b î r
ve satıcıların
benimsemeleri
Müslüman
bir
Bektaşilerin de
gerekir.
gelen
arkasından
zenaatçıların
Ortasından
m i n i n bu çağlarda İçin
Ahi'lerin, Bektaşilerin
esnaf,
ve o r d u n u n nci
Ayrıca
denildiği,
ortaya
zenaatçı, 18
Meydan
sınıf
gene
İçinden
bu
İlintiyi
101'i
ile eş a n l a m d a o l u ş u o r t a
oyunu
kollarım
hatıra
getiriyor.
anlatırken bunlardan
İçin " b i - s i l â h a d a m l c r d ü r " d i y e r e k
destekliyor.
Cemaat
adını
yüzyılda oyuncu kolları Zılcıyan yanan
gibi. bu
Orta
görüşü
ruz
alıyordu.
oyununun
nınmış oyunlarından
Ayrıca
Yeniçerilerin Cemaat
için do k u l l a n ı l ı y o r d u
desteklîyen
ken deyi
rın bazılarının silâhsız olduklarını söylemek zcrunluyunu da
vardı.
topunun Askerî
kurulabileceğini
ve
başka denilen
Yeniçeri bir
kanıtı
" B a h ç e " oyunundaki
adı
hep
bunla duyması
196 hele
: C e m a n t-1
ortası 16
ncı
Hayal-i
ortalarıyla
İlintisine
da
Kavuklu
Hamdi'nin
ta
şu söyleşmede
buluyo
: Balama — Kavuklu
Nasıl demedi. K a b u k l u Hamdi demedi —
Ulan
kulağına
kurşun
aksın,
kavuk
mi? başka,
b u k b a ş k a , sağır İşitmez u y d u r u r d e r l e r , s e n d e o n l a r d a n
ka
mısın?
( E l i y l e başında kavuğunu göstererek) U l a n işte b u n a k a v u k ,
sana
11
da enayi
alık
derler.
Den
kavunu
giyerek
eski yeniçeriler
nını ve k ı l ı ğ ı n ı g i y e r e k Oyun h a l i n d e o z a m a n ı n uygun
zama
tuhaflığına
b o z a r a k o y u n y a n i ş İ k t a n gösterip tezden teşrif b u y u r a n ati m u h t e r e m e y i g ü l d ü r ü p e y l e n d i r i y o r u z . O n u n için bana K a v u k l u , Efendi'ye Pişckâr Balama
—
Şimdi Küçük
Kavuklu
—
Ulan a m m a da k a l ı n
İ s m a i l efendi p î s t i k â r
ni Önden giden v e a r k a d a k i l e r i Görülüyor
İsmail
derler.
ki
derler?
kafehymışsın. Pİşekar ya
sürükleyen
b u söyleşmede h e m
demektir.
K a v u k l u , hem Pİşekar
ta
n ı t ı l ı y o r , h e m de Y e n i ç e r i l e r l e i l i n t i s i b e l i r t i l i y o r .
• Orta çakılarak, yer
oyunu bu
için
kazıklara
ayrılırdı.
Bir
•*
bir ip
köşede
•
meydan
seçilip,
dolaştırarak
çalgıcı
çevresi
çepeçevre
takımı
bulunur;
kazıklar
seyirciler çalgılar
ç i f t e n a r a , d a v u l d u r . M ü z i ğ i n en ö n e m l i görevi h e r k i ş i l i ğ i özel
müziğiyle
tanıtmak
olduğu
o y u n l a r ı n a v e bazı bölge h a l k
gibi,
ayrıca
oyunlarına eşlik
çıkar,
takımın
çoğunluğu
curcunayı
kendi
çengi,
köçeklerin
müziği
sağlamak
t ı r " . E s k i geleneğe göre y u k a r d a b e l i r t i l d i ğ i g i b i k ö ç e k l e r , önce
İçin
zurna,
oynarlardı.
tiryaki
Hep
bir
ağızdan ş a r k ı da s ö y l e r l e r d i . Posatçı veya t i r y a k i b u ş a r k ı y ı a y n e n taklid ederdi.
Yakın
tarihli
orta oyunlarda
bu giriş
bolümü
kalkmıştır'-. Orta oyununda
ilk Önce P i ş c k a r g e l i r d i . B a ş ı n d a dört
l i ve dört r e n k t e ( k ı r m ı z ı • m a v i • sarı • s i y a h ) b i r s e r p u ş
dilim taşır,
m a v i veya s a n ç u h a d a n s i y a k k ü r k l e d o n a n m ı ş b i r c ü p p e ve çak-
11 B u h a v a l a r ı n n o t a l a r ı y a y ı n l a n m ı ş t ı r . B a k : R a u f Y e k t a - S e l i m NUzhet [ G e r ç e k ] , Ciühne K o m ş u n a , K ü t a h y a . İ s t a n b u l 1031. 12 M e t i n
And.
"Orta
T i y a t r o s u . E k i m İftGO.
12
Oyununun
eskiliği
üıerine",
Devlet
sır
şalvar
tutarak
giyer,
ayır
ağır v c g ü ç l ü k l e y ü r ü y o r m u ş ç a s ı n a
l a r ı n d a şöyle b i r g i r i ş k o n u ş m a s ı o l u r d u Pişekâr Amma
karnını
İ l e r l e r , y e r l e r e k a d a r eğilerek s e l â m v e r i r , z u r n a c ı y l a a r a
—
benim
Efendim
cümletcn
:
sefalar
geldiniz.
(Zurnacıya).
pehlivanım.
Zurnacı —
Buyur
Pişekâr —
Bu
benim
pehlivanım.
da hesap
değil.
Z u r n a c ı —• N e d i r
hesabın?
Pişekâr —
sıkıyor
Borcu
kasabın,
(
)
oyunun
t a k l i d i n i a l d ı m , ç a l da o y u n u m u z b a ş l a s ı n , tenezzülen teşrif b u y u ran
zevatı
başlaması
kiram
zevkiyab
için işaret
Ve oyun başlamış değil,
bu
İşin
olsunlar.
(Ellerini
çırparak
zurnacıya
eder.)
girişkinî,
olur. Görülüyor sahne
ki Pişekâr yalnız
düzencİsİdİr.
Gelen
oyuncu
bütün
kişiler
hop y ü z l e r i n i o n d a n y a n a d ö n e r l e r , o n u i z l e r l e r d i . O y u n u n s o n u n u getiren de o d u r , çok defa o y u n u n s o n u n d a s e y i r c i l e r d e n
kusurları
İçin Özür d i l e r , gelecek o y u n u n nerede y a p ı l a c a ğ ı n ı b e l i r t i r . adı d a b e l i r t i l d i ğ i g i b i ö n d e n giden O y u n l a r d a çoğu z a m a n o y u n u n
Zaten
anlamınadır ' . 1
1
İkinci önemli
kişisi
Kavuklu
g e l i r . D i l i m ve s a r ı k l ı b i r k a v u k , k ı r m ı z ı ç u h a d a n b i r k a f t a n g i y e r . Eski
adı
sonra Rasim
Nekre'dir' .
Bir
1
kukla bu
ve
Tuluat
değişikliği
başka
adı d a
tiyatrosunda
şöyle
Ibiş'lîr.
Bunu
buluyoruz -''. 1
anlatıyor
:
daha Ahmet
"Sonraları
Or
ta O y u n u y e r d e n sahneye ç ı k m a k l a ayağı y e r d e n k e s i l m i ş o l m a d ı .
ccı\
13 P i a e k & r ' ı n ç e ş i t l i a n l a m l a r ı i ç i n b a k " P h j e k ü r " , İ s t a n b u l , E y l ü l 1955.
14 K a v u k l u ' ı ı ı ı n g e l i ş i m i İ ç i n b a k " K a v u k l u " , İ s t a n b u l , U k i m 1955.
: Ahmet Kutsi
: Ahmet
15 T ü r k K u k l a l a r ı için bak : Metin K u k l a s ı " , D e v l e t T i y a t r o s u , M a y ı s 1961.
And.
Kutsi "Eski
Te-
Tccer. Türk
13
Bünye-yi
esasına
vuklunun dediği şuk
uzun
bir
hayliden
kıyafeti
hayliye
değişmiş,
resmî
tagayyür
başına
geldi.
kalıba
şıpkasını andırmak
girse
Bu
arada
fircnrjirı
Ka
silindir
ihtimali, olan, uzun
buru
f e s , s ı r t ı n a b i r c e k e t , b i r p a r d e s ü b o z m a s ı , bacağına pa
çası b o l , d a r b i r p a n t a l e n , a y a k l a r ı n a potin giyerek y ü z ü n ü boya m ı ş v e adı da M a s k a r a Kavuklu'nun
olmuştur" ' . 1
arkasında
çoğu
1
zaman
bir
cüce
veya
kanbur
g e l i r , elinde b i r f e n e r i v a r d ı r . K ı l ı ğ ı K a v u k l u n u n k i n o b e n z e r . Pişe kâr
Hacivat'ın
türlü
karşılığıysa.
k i ş i l e r g e l i r . Zenneler
lara
çaça
da
denir)
Kavuklu
da
Karagözün'kidir.
( k a d ı n kılığına girmiş
Türk
(kaba
Anadolu'lu
Sonra
erkekler,
taşralıya
bun
çoğunluk
H ı r b o d e n i l i r ) , A c e m , İ r a n l ı , Azeri T ü r k , K ü r t , A r a p ( a k ve k a r a . A r a p halayığa (Dcnyo
veya
Kayarto d e n i l i r ) , Laz, Rumelili, Aşık, Çelebi, Abdal Denilo), Tiryaki, Frenk
(buna
Balama d e n i r ) , Sar
hoş ( m a t i z ) , T a t a r . . . B u t a k l i t l e r i n çoğu Karagüzclekinin Orta oyunu
iki önemli
vuklu arasında söyleşme:
bölüme ayrılır
Muhavere; 2 )
d i s i , k i b u n a da F a s ı l elenir. l e ş m e o y u n u n en ö n e m l i rak
Kavuklu
kesimidir.
:
aynıdır .
1 ) Pişekâr
Kavuklu
olmayacak
bir
olayı
ile K a
Taklitler ve oyunun ken ile P i ş e k â r
Bir
söz, b i r
arasındaki
söy
çene y a r ı ş ı
ola
gelişir. Söyleşmenin cn önemli kesimi tekerleme'clir.
mede
1 7
başında geçmiş
Tekerle
gibi
anlatır,
P i ş e k â r da buna i n a n a r a k v e s e y i c i l e r i i n a n d ı r a c a k b i ç i m d e d i n l e r sonra
bunun
bir
düş
olduğu
anlaşılır.
, s
Bundan
sonra
oyunun
kendisi olan fasıl gelir. Burada belirli b i r action, bir olaylar güsü y o k t u r , çimde
taklitlerin
kısa sahneleri
ör
b i r b i r l e r i n e gevşek b i r b i
bağlanmıştır.
llî A h m i ' t Tia-sim. .Matbuat e d i p , İ s t a n b u l 1921 ::. 11.
hatıralarındım
muharrir,
şair,
17 B u k i ş i l e r i n a y r ı m l a r ı i ç i n b a k : A h m e t K u t s i T e c e r , " S i v i ' T a k l i t l e r i - K a r a k t e r T a k l i t l e r i " . İ s t a n b u l , M a r t 135fi. 18 i f f e t i n A n d , ı Ş u b a t 19G2.
14
"Orta
Oyununda
Tekerleme",
Türk
Uili,
ı ' r l . ı ı , n n t ı r : : ! ı d a , Karagöz gibi g ü l d ü r ü c ü l ü k t e , y a n ı l m a c a vo ıj.ıhım,
irr:'.ir,f:leme
(ircnic)
t .u*ıtlı'tiLır, ' a ç m a l ı k l a r l a y.ı d i
vyiarılık,
yuksrıncye, başına
ile
seyircinin
elde edilen
üstünlük
duygusuna,
beklenmezliğe,
şaşırtıcılığa
p a t a k l a m a g i b i s i n d e n g ü l d ü r ü c ü oba r t m a y a ,
aşırılıklara
güldürücü
başvurulur.
olmaktadır.
Dunun
Durda da
yanısıra
dîl
karşıtlıklara
de
bü-
kendi
başvurulur,
y a n i d i l i n o l m a s ı gereken d u r u m u İle ç a r p ı t ı l m ı ş b i ç i m i
arasındaki
karşıtlık...
Türkçe'nin
l'.-.vuk,
Şive
v e bölge
değişik
ayrımlarından
kullanılması.
Dil
ortaya
ayrıca
çıkan
hareketlerin
güldürücülü-
y m o d e y e l a ç a r . L a f ç ı l ı k , ad o y u n u , c i n a s o y u n u gibi pek ç e k ; ö z oyunu yapılır. dir.
Bunun
Bunlar
yanısıra
b a ş l ı c a ya a n l a m d a ş l ı k , y a da gevezelik,
çene y a r ı ş m a s ı , d o l a y l a m a , kışma, ayak
kelime
deyiş
komlcyici
oyunu
sözler,
gibi
türlü
bcnzeşlemc-
cbartma,
utonçlama, ters deyi,
kalabalığı,
uydurmak,
boşboğazlık,
ayrıca
şiir
yineleme,
kıl ı k l a m a , k a ayak
oyunları
açmak, da
bulu
ruz. Hareketlerin nısıra
ayrıca
Kavukiu'nun le
bir
güldürücülüğü,
ustalık,
alışkanlık
hareketlerindeki
kıyafet
altında
şaklabanlığın,
b u ustalığı
komik
soytarılığın
istiyordu. Örneğin
vaziyetler
Ahmet
şöyle a n l a t ı y o r almak
da o
ya
Rasim :
"Doy-
kıyafeti
ta-
m a m i l e idare etmek gibi güldürücü bir
kabiliyete muhtaçtır.
Ka
vuğu
sol k o l u ü z e r i n d e n
atla
düşürmeden
tabilmek, vücud
biniş
şiddetle
birdenbire
başın
bir
eteklerini
hareketiyle savurup
sendeleyerek
tcplcnıvermek..."
düşmek
toplamak,
papuç
muhakkak
sektirmek,
göründüğü
halde
8 0
O y u n l a r a g s l i n c e b u n l a r ı n çoğu K a r a g ö z ' d e k i o y u n l a r ı n dır.
İlk
rında
ftU",
oyunların
Beşiktaş
adlarını
Sarayında
1836/1252
Sultan
t!r M e t i n A n d . " K a r a n ü z T ü r k l ) İ ! i , 1 O c a k 19G2.
w
yılının
Mahmud'un Orta
Muharrem kızı
Oyununun
aynı ortala
Mİhrîmah
Sul-
GUldUrücUlU-
20 A h m e t R a s i m . " O r t a O y u n u " . K e s i m l i T a r i h 3 ( 7 ) M a r t 1D5G. .s. 182.
Mecmuası,
15
tan'ın
Mehmed
Abdülmccid'İn yazılan
şenliği
Zuhuri Yazıcı
Said
Kolu O/unu
kısaca
İle
Sa'd
anlatan
düğünü
obadda
Lebib
i l e Şehzade
yapılan
Abdülaziz
sünnet
surnamcsindc
düğünü
Zeyrek
Çeşme gibi
Oyunu, Tımarhane
oyunları
anlatıyor. Ahmet
oynadığını
Oyunu,
yazıyor,
Oyunu,
Berber
bunların
R a s i m ' i n saydığı o y u n l a r
ve İçin
takımından
ile Ali Ağa K o l u ' n u n M a h a l l e B a s k ı n ı , T e r z i
Oyunu,
Kal'a
Paşa
Sahray-ı
İçinde
Oyunu, hcrbirıni İse belli
başlı ş u n l a r v a r - ' . Y a z ı c ı , Ç i f t e H a m a m , T e r s e v l e n m e , M e y h a n e , K a n l ı Nİgâr, G ö z l e m e c İ , O r t a k l a r , B a h ç e S o f a s ı , K a n l ı K a v a k , S ü n net, Tımarhane . . . . Orta
Oyununu
belli
lardı. B u eski T ü r k ları
-başlı
seyirlik
kolları
oynuyor
o y u n l a r ı n d a düzgün m e s l e k
adları olan
kuruluş
b i r gelenekti. Eski oyuncu
biliyoruz.
Orta
oyununu
ise ş u n l a r v a r d ı
yeni
kollarının biçimiyle
oyun
on ü n l ü l e r i n i n oynayan
kollar
adlarını arasında
: Z u h u r i K o l u , Han K o l u , K i r l i K o l , Y o r a n
K a m b u r l a r K o l u , Hacı B e k ç i K o l u , C i f l e K a m b u r l a r K o l u , Kolu . . . . şunlardı
:
-
Bunların
: t
Açıklık
belli
yerlerden
başlı
temsillerini
Kolu,
Süpürge
verdikleri
G ö k s u , Ç u b u k l u , Moda
yerler
B u r n u , Bağ-
l a r b a ş ı . Ç i f t l i k G a z i n o s u , S a r ı k a y a P a r k ı , Çengelköyü H a v u z Eyüb'tc Otakçılar, yın,
Fenerbahçe,
Çamlıca
Yamacı
Kazıkhbağ, Şifa Kızıltcprak,
Başı,
Havuzu, K u ş d i l i , Yoğurtçu Ça
P a p a z ı n b a ğ ı , Bebek
L İ b a d o , Doğancılar,
Bahçesi,
Küçük
Haydarpaşa Ç a y ı r ı , Nuh
Ku
y u s u , B i t l i K â ğ ı t h a n e , K o ş u Y o l u K o r u l u ğ u , İç E r e n k ö y ,
Merdiven
köyü, Mama, Edİrnckapı, Kehal Bağı, Ycnibahço Çayırı,
Kumkapı,
Bakırköy,
Kâğıthane
tane 5 u y u , Kapalı
Çayırı,
Çırçırsuyu,
yerlerden
2t A h m e t
İskilip
Rasİm.
Edirne
Kapı, Sarıyer,
Hünkar
Suyu,
Büyükdere
Hanı,
Kadri
Paşa
Muharrir
b u ynl,
Küçüksu, Çayırı,
Hanı,
istanbul
Kes
Bendler.
Direkler
1928, s.
Arası
il.
'21 L e h i h s u r n a n ı e s i ve ü t o k i o y u n l a r ı n a d l a r ı İ ç i n h a k .M B u n l a r ü z e r i n e b i İ K i i ç i n b a k : T h e o ı l o r M e n z e l . M e d d a h , S c h a t t e n t i i e a j e r u n d O r t a O y u n u , P r a f a n 1941. 99. 75 - 7 6 ; A ı l ı tfeçeıı o y u n l a r K u n o s ' u n , D a s T f i r k f M e h e V o l k s s e h a u s p İ e l O r t a O y u n u , L c i p z İ K 190S k i t a b ı n ü a d ı r .
18
K u n d u r a c ı o y u n u ' n u n daha
önce i k i s a h n e s i y a y ı n l a n m ı ş t ı . 2 6
| i u beş o y u n d a n son ü ç ü n ü n ç e v i r i s i
verilmeyip ancak
konuları
B t t t l a f t m l f t l r . D u n l a r d a n hele " K a l e O y u n u " ç o k e k s i k b i r b i ç i m d e anlatılmıştır. " B ü y ü c ü Oyunu'un almancaya çevirisi de v a r d ı r . K u nus b u n u d a h a ö n c e M a c a r c a ç e v i r i s i y l e y a y ı n l a m ı ş t ı . A y r ı c a I s 2 7
l.ıııbul'da da b a s ı l m ı ş t ı r " . B u n d a n b a ş k a M a r t i n o v i t c h ' i n
İngilizce
2
kitabında
da
Büyücü
Oyunu'nun
başka b i r de T ü r k i y e ' d e Selim
ingilizce'si
vardır ". 2
Nüzhet G e r ç e k ' i n R a u f Y e k t a
hazırladığı " G ü l m e K o m ş u n a . K ü t a h y a " o y u n u m e t n i Hepti
işine yarayacağını
başka
metinlerin
1 0
oyunların
s a n ı y o r u m . B u n l a r ı n göreceği
de yayınlanması
ile
basılmıştır' .
bu kadardır. B u bakımdan burada metni verilen
İlgililerin ıjüro
Bunlardan
düşünülmektedir.
ilgiye
Bu
ba
k ı m d a n e l i n d e k i y a z m a l a r ı k u l l a n m a m i ç i n g e r e k l i k o l a y l ı ğ ı göste r e n A n k a r a Ü n i v e r s i t e s i Dil v e T a r i h ve C o ğ r a f y a F a k ü l t e s i , T i y a t ro E n s t i t ü s ü Ö ğ r e t i m Ü y e l e r i n e t e ş e k k ü r ü b i r b o r ç b i l i r i m .
20 K u n o s . C h r c s t o m a t h i a T u r e i r a (Szerkesztette K U N O S ) . H ı u l a p e s t 1899, s s . 36 - 44 v e J a n u a l i n e u a e O t t ı ı m a n i e a e , B u d a p e s t 1905. s s . 3 5 - 4 3 . 27 N y e l v t u ü o m c n y i K ü z l e m e n y e k , X X I , B u d a p e s t 1888. İ k i baskısı şunlardır ı . O r t a Oyunu. Török Ncpszinjâtâk, Budapest I8SS v e O r t a - o y u n u . T i i r k i s c h c s Volksschausppiel, BUjüdzU n j ı ı ı ı u ( A V a r â z s l ı Ş ) , B u d a p e s t 1889. ( T ü r k ç e , m e t i n y o k t u r ) . 28 I g n a z 1304.
Kunos,
Orta
Oyunu.
Büyücü
Oyunu,
İstanbul
29 N i c h o l ü s M a r t i n o v i t c h . T h e T u r k i s l ı T l ı r a t r e , N e w
York.
1983. 30 R a u f Y e k t a - S e l i m N ü z h e t [ G e r ç e k ] , G ü l m e Kütahya.
İstanbul
Komgun».
1931.
19
ORTA OYUNU BİBLİYOGRAFYASI Kemal Kamil LAKTAS1. "Aktiir Küçük İsmail Mülakatı-. 1 Fikirler.
Efendi ile 15 E y l ü l .
Küçük İsmail'in Hatıratı-, 2 F i k i r l e r , :I0 E y l ü l 1932 ••Türk Fikirler, ••Türk Fikirler, AKTAS
Cemiyetinde
T i y a t r o " , :•.
15 E k i m 1932 Cemiyetinde
Tiyatro 4",
15 Ş u b a t 1933
"Küçük İsmail". H a z i r a n 1911
Terde
Sahne,
3
" O r t a O y u n u - tuluat - K a r a K ü z " , F e r d e v r S a h n e , K a s ı n ı 1911 "Orta Oyununun tarihine bir ba k ı » " . F i k i r l e r , 1 N i s a n 1946 - K o m i k H a m i l i E f e n d i ve H u s u s i y e t l e r i " . F i k i r l e r , 1 E t k i n i 1916 " Y a k ı n çaftiarııı şaline tiplerinden komik Hasan E f e n d i ve hususi y e t l e r i " , F i k i r l e r , Ş u b a t 1947 Semıet
Muhtar A L U S . - E s k i Milli Tiyatromuz : Orta O y u n u " . K e s i m l i T a r i h M e c m u a s ı , 7 T e m m u z 1950, sis. 266 - 2 6 S : 2S0.
21
Metin A N D , K ı r k Gün K ı r k Gece. Donanma ve Senlikler d e S e y i r l i k O y u n l a r ı , İ s t a n b u l 1919 D a n r e s o f A n a t o l i a n T u r k e y , N e w Y o r k 1959 Orta Oyunu "
1961 "Orta
"
Oyununun
Tiyatrosu, "
"
"
"
"
"
"
"
"
"
"
"
"
"
ve O y u n l a r ı - ,
"Oyuncu
Ekim
Eskiliği
FOBUM,
1
Ekim
Üzerine..",
Devlet
Tiyatrosu,
Kasım
1960
Kolları",
Devlet
1960 " O r t a O y u n u Yasayabilir m i ? " , Devlet T i y a t r o s u , Ş u b a t 1961 "Cagdas. T i y a t r o A ç ı s ı n d a n K a r a g ö z ve Orta O y u n u " , D e ğ i l i m , 15 A r a l ı k 1961 -Karagöz ve Orta Oyununun Güldürücülü&ü", T ü r k D i l i , 1 O c a k 1962 s a y ı 124 "Orta Oyununda Tekerleme-, Türk Dili, 1 Ş u b a t 1962 " Ç a f i d a g O y u n c u l u k ve Ş a l i n e D ü z e n i A ç ı s ı n d a n K a r a g ö z v e O r t a O y u n u " , D e ğ i ş i m , 1962 " E s k i Orta Oyunu Üzerine Bazı Sorunlar", S o n Cağ, M a r t 1962 S . 9 Karniniz
-
Kukla
-
Orta
Oyunu,
(Hazırlanı
yor) Bizans "
"
Tiyatrosu
(Hazırlanıyor)
T h e I l i s t o r y of tlıeatre a n d p o p u l a r e n t e r t a i ı ı ment
İsmail H a k k ı
in
Turkey.
(Hazırlanıyor)
B A L T A C I O û L T J , "Orta Oyunu
b i l i r ? " , Y e n i A d a m , 278 (25 N i s a n
Nasıl
Dirile-
1910)
" O r t a O y u n u " . T l k i i 16 N i s a n 1943 Alessio die
BOMBACI,
"Orta
Kundc
Morccıı
Hüsamettin
des
B020K, CELAL.
M'icner Zeitsclırift
l a n d e s , 56
"Orta
vetlfünUn Mulıasipzade
Oyunu". Oyunu
(Uyanış).
"Orta
Oyunu
(1960'
Dirllebilir 559 21
"
22
" W.
DUDA,
für
285 - 297
mi?",
Ağustos
Amatörleri,
d a y i 1 Ş u b a t 1932. I I Herbert
ss.
Scr1939.
Darülbe-
15 Ş u b a t 1932
E s k i İ s t a n b u l Y a ş a y ı ş ı , İ s t a n b u l 1916 -Das
Türkische Volkstheater", Bust a n , 2 1961 s s . 11 - 19
Hut han K E L E K , Selim
" O r t a O y u n u nn.ııl o y n a n ı r " . P e r d e - S a h n e , 15 O c a k 1914. Nllzhet G E R Ç E K , T ü r k Temaşanı, Meddah - K a r a Boz - O r t a O y u n u , i s t a n b u l 1942.
"Orta O y u n u " . Aylık Ansiklope d i , 2 1944 s s . 61 - 62. O s m a n C e m a l K A Y G I L I . " O r t a O y u n u ve K a r a K o z " . S e s , 4 9 A r a l ı k 1838 Ilanıid Zubeyr [ K O S A Y ] , "Orta Oyununa Dair", Türk Y u r d u , 10 192S. I u ı ı a z K T J N O S , O r t a o j u n u , Töriik ııeııssin j â t o k , Budapest " " "Türkisches Volksschauspiel. Orta Ojunu". K e l e t i S z c m l r , V I I I . 1907 s s . 1 - 9:t: 262 306 Das Tiirkisrhe Volksschauspirl Orta Ojnu. L c i p z i ı r 190S. " " O r t a O y u n u . B ü y ü c ü O y u n u , İ s t a n b u l 130-1 T ü r k H a l k E d e b i y a t ı , İ s t a n b u l 1925. Nicholas M A R T I N O V İ T C I I , The Turklslı T h e a t r e , No w Y o r k 1933 H e l e n M c A F E E , - T h e T u r k i s h D r a m a " , T h e K u r u m , 1913 50 : 2 3 0 - 2 3 8 Theodor M E N Z E L . Meddah, Srlılıattentlıeatrr und Orta Ojunu, eine kritisclıe llbersirlıt der Jiinjrercn Korschunır nebst neuen I t e i t r a ı c r n , P r a l ı a 1911 Cari N I E S S E N ,
"Orta
Oyunu
Ilandlııırlı der Tlıeater « i s s e ı ı s ı lıafl, E m s d e t t e n ( W e s t f . ) 1958 1/3. s « . 1243 1251 N e d i r ? " . B ü y ü k G a z e t e , 20 1927
Camitle P O U P E Y E .
D a n a c a D r a n ı a t i a u e s et T l ı c a t r e s
Bzo-
t l n u e x . B r ı ı x e l l n s 87 1911 A h m e t R A S İ M , Ş e h i r M e k t u p l a r ı , İ s t a n b u l 1329 " " Matbuat hatıralarından m u h a r r i r , sair, edih İ s t a n b u l 1921 -KaraKoz ile O r t a O y u n u " , A k s a m , 21 O c a k 1925 " M u h a r r i r b u y a ! . , İ s t a n b u l 1926 "Orta Oyunu", Kesimli Tarih Mecmuanı, 3 75 M a r t 195C s s , 180 - 181.
23
Ali RIZA,
"Onüc.iineü sun»
lıicri'de
İstanbul
hayatı",
Pe-
y a m - ı S a h a l ı , 1922 s . 895 Ettore R O S S I . " O l l a O y u n " . Kncirlonedia l i f l i n Sne ttaeolı., V I I : 1406 - 1407 Refik Ahmtt S E V E N G İ L .
Kski
İstanbul
Türklerde
»ram
San'atı,
1959
Ahmet Kutsi T E C K I İ . "Orta Oyunu Tiyatrodur". İstanbul, M a r t 1955 " *' " " T e m s i l l i ve K a k ı ş t ı T ü r k ü l e r " . İ s t a n b u l H a z i r a n 1951 "
"
"
" O y u n K o l l a r ı " , İstaıılıııl, Temmuz 1954 "Orta Oyunumla " P r o g r a m " . İstan b u l Ş u b a t 1955 " O ı t ı ı O y u n u m l a " C u r c u n a " v e 16. y ü z y ı l d a b i r ofrreııci topluluğunun v e r d i £ 1 t e m s i l " İ s t a n b u l , M a r t 1955 "Alay. şenlik, düjtün", M a y ı s 1955 " T a k l i t ve O r t a O y u n u n u n rünüzü", İstanbul, Haziran "PiackAr". İstanbul, Eylül " K a v u k l u " , Islanbul, Ekini " T i r y a k i " . İstanbul, Aralık "Şive Taklitleri. Karakter r i " , i s t a n b u l . M a r t 1956 "Mukallit - Mudhik'ler-, T e m i m i z 1956
AdolPİle
İstanbul, i k i gü 1955 1955 1955 1955 Taklitle İstanbul,
"Yeni Dünya". FOIM'.M, 15 E y l ü l 1961 "Orta Oyunda Kostüm. Aksesuar". F O B l ' M , 1 M a y ı s 1962 THALASSO. "Numrro sur le Tlu'eatre Tıırc" L a K e v u e T l ı e a t r a l e . 1904 16 : :161
284
Nıııııllah T İ L G E N , Orta Oyunu i s t a n b u l 1948 Rauf
24
YEKTA
üstadı
Kavuklu
- Selini Nüzhet [Oercek], G ü l m e K ü t a h y a . İ s t a n b u l 1981
linmdi, Komşuna.
BÜYÜCÜ
HOCA
K İ Ş İ L E R
PİŞEKÂR
(İsmail
KAVUKLU
Efsndi)
(Hamdi
Efendi)
ZENNE YAŞLI
ZENNE
KAYARTO CÜCE BÜYÜCÜ
HOCA
BÜYÜCÜ
HOCA'nın
KAYSERİLİ RUMELİLİ CUD
LAZ
(Mayısoglu) (Hüsmen
(Azerya
HIRBO
ÇÖMEZİ
Efendi)
(Hüsmen
Ağa)
(Hayrettin)
ARNAVUT DENYO
Ağı)
(Bayram)
B Ü Y Ü C Ü HOCA (Palanga Zurna çifte
;
Pişekâr temennan
P. —
Meydanda havası
İle selam
Efendim
yalnız
çalar.
bir
Pişekâr
ytni
meydana
dünya gelir
görülür.
dört
yanına
vererek)
cümletcn
sefalar
geldiniz.
(Zurnacıya
döne
rek) Aman benim pehlivanım. Z. —
Ve
P. —
B u d a hesap d e ğ i l .
buyur
benim
Z. —
Efendim
nedir
P. —
Burnunu
ye
d ı m . Ç a l da o y u n u m u z
şahpazım.
hesabın?
kasabın. "Büyücü
muhtereme zevkiyap olsunlar. navası çalar. Zennenin
YAŞLISI cağız.
Sen
Aman
—
çeldik.
Şimdi
biliyor
KAYARTO — hanım da
musun
al
zevat
( B i r yana çekilir. Zurna Zenne Ka meydana
gelir.
dururlar.)
kızım
burda
taklidini
teşrif b u y u r a n
annesi ve dadısı kırıtarak
Meydanı yarım çark ederek
yerlere
Hoca"nın
başlasın. Tenezzülen
hiç kimi
de g ö r m e d i ğ i m i z bulupda
İsmail
bilmediğimiz efendiyi
sora
hanım ben de b i l i y o r u m ,
küçük
k.zım?
A.. A Büyük
biliyor.
BUYUK
HANIM —
Aman
Zerafct
sen o l s u n
bari
s u s . Q\\i-
y o r u m d i y o r s u n ya acaba neden h a b e r i n v a r . S e r s e m , b a r i sen d e İjfo
karışma.
27
Z. —
A m a n a n n e sen cİe b a c ı m ı n sözüne m i u y d u n ?
Bilmi
y o r m u s u n u z o her a k l ı n a geleni b i l s i n b i l m e s i n s ö y l e r ? B. HANIM —
Oyle ama
kızım
şimdi
şurada
başımıza
a r a m a k için yola çıkmışız, münasibetsizliğin lüzumu v a r KAYARTO —
A . . A . ilâhi büyük
çare
mı?
h a n ı m . Sen n e ü z ü l ü y o r s u n
a y u l . H e r d e r d e p a ç a v r a o l u r m u ş . Elbette b i z i m d e r d e b i r paçav ra
bulunacak? E . H. —
Hay
allah
müstahakını
y ı z a y o l ? B u ne t e r b i y e s i z l i k t i r KAY. —
A.a.a
büyük
hanım
sen e y l e d e m e d i m m i ayul
ne
darılıyor?
Son
ayul
A , b a c ı a n n e m e v d e ne dedi a y o l ?
K. —
A m a n sen d e a r t ı k b i l m i y o r m u s u n ne d e d i ?
K. —
mı
sen
nemede.
Z. —
B. H. —
bir
versin. Biz paçavracı
bu?
P e k i söyle b a k a l ı m ne d e d i m ?
Aman
büyük
hanım
neye böyle
soyuyorsunuz?
Evde
koro sokağa ç ı k a l ı m d a , elbette p a ç a v r a b u l u r u z elemedin
mi
ayul? B. H. —
( T ü k ü r e r e k ) A l l a h m ü s t a h a k ı n ı v e r s i n d e i k i gözün
k ö r o l s u n . Çingene f e l l a h . A m a n ı n b u yüzîer d a h a sokağa ç ı k m a m a l ı v e s s e l a m . Z. —
İnsanı
karası
rezil
fellah İle b i r
edecek.
A m a n a n n e c i ğ i m siz de her z a m a n böyle b a c ı m a k ı z a r
m u s u n u z k i b a c ı m ı n d i l i ç e t r e f i l d i r . H e r sözü y e r i n d e K. — zencefil
Y o b ü y ü k h a n ı m neye d a r ı l ı y o r ?
sizinki gibi söyleyemem
B. H. — Z. — darılırsınız.
Oyle
Doğrusuya
PIŞ1KA —
28
dilim
ki.
lafa k a r ı ş m a
musibet
fellah.
A m a n a n n e c i ğ i m siz d e h e r z a m a n böyle b a c ı m a
buna kızılır mı
tirdiniz.
ise
söyliyemez.
Elbette b e n i m
işte bak
çetrefil
dedim
o zencefil
kızar anladı
hiç? (Görünerek)
Vay
maşallah
efendim
sefalar
ge
B. H. — P. —
Efendim
cefanız
artsın.
V a y m a ş a l l a h m a ş a l l a h k ı z ı m ı z da
beraber.
A ç ı l m ı ş goncadan r u h l a r güstan h a y r a n G ı b t a e t m e k d e her an h e r ç i ç e k e l v a n
sana sana
V a r m ı d ı r hüsnün görübde düşmesin sevdalara Mest o l u p secde eder
her
kalp
viran
sana
K u l s e n i n , k u r b a n s e n i n , e n v a i d ü n y a hep s e n i n G e z , y ü r ü , eğlen s ı k ı l m a h e r t a r a f s e y r a n s a n a . Z.
— Bu
ne
İltifat
teveccüh e y l î y o r
mesrur
beni
Ne g ö r e n l e r mest o l u r ne m e s t eder g ü l ş e n i . Sen
b&ni ş a d a n görüp
Yoksa
bİlsen
kalbimi
Ş a d o l u n siz v a r
zevkiyap olmak met ettiğin
gül
içîn teni
o l u n g ö r m e y i n «ısla
keder
N a s ı l a r z i d e m a h v a l i ş e r h e d e m e m b e n senî. P. —
M a ş a l l a h v e t c b a r ü k ü l l a h . H a y ı r ola e f e n d i m b u
vakit
buralarda? B.
H. —
Ah
İsmail
efendi
hiç
sormayınız
başımıza
ge
lenleri? p mi
4
—
A m a n e f e n d i m h a y ı r ola g e ç m i ş o l s u n . Y o k s a b i r keder
var? B. H. —
Ah
efendim
Aleme rezil b e t n a m o l d u k P. —
ah.
Söylemeye
ağzımız
varmıyor
kaldık.
A m a n e f e n d i m p e k m e r a k e t t i m . L ü t f e d i n de s ö y l e y i n .
B. H. —
H a y ı r o derece
merak
edilecek b i r şey değil
iki
(j:i.:iim. K A Y A R T O •— C a n ı m
bizim
babamız
İsmail
Efendiyi
o
ka-
d.ır ü z m e y i n i z , d u r u n ş u n u b e n söyl İ y e y i m . Şey e f e n d i m şeyi efen dim. B. H. — KAYAR. —
K ı z sen h e r şeye k a r ı ş m a d e m e d i m Evet
öyle
söyledin, söyledin
ama
mi? baksanıza
ca
m ı n a d a m ne k a d a r ü z ü l ü y o r .
29
ZENNE —
A m a n b a c ı a n n e m k ı z ı y o r . Sen de d i l i n i
b i r par
ça t u t u v e r c a n ı m . KAYAR. —
Peki
peki
susarsam
ne o l a c a k m ı ş ?
Üzülme
sen
civanım. P. —
Hayran hayran
ZENNE —
İsmail
merakla sizi dinliyorum,
efendi
nasıl olsa bizim
buyurun.
yabancımız
değil
s i n i z . N a s ı l o l s a da s ı r r ı m ı z ı size söyliyeceğîz. M e r a k d a n k u r t u l u n u z barı.
Efendim bizim
Size
m a h a l l e y i evi d e ğ i ş t i r m e y e
mecbur
kaldık.
geldik. P. —
Aman
canım
merakdan
çıldıracaktım.
Bunu
v e r s e n i z d e beni d e m e r a k d a n k u r t a r s a n ı z o l m a z m ı be KAYAR. —
A..
İsmail
efendi.
Oyle
sizin
söyliyi yavrum?
bildiğiniz
gibi
ev
d e ğ i ş t i r m e k değil k i , biz m a h a l l e d e n a l a c a k l ı l a r d a n k a ç ı y o r u z a y u l . P. —
Ne a l a c a k l ı s ı
ZENNE —
Annemin
İmiş
o?
ağzı v a r m ı y o r
efendim.
Ben
anlatayım.
M a l û m y a b i z i m k i her şeyin ö n ü n ü a r d ı n ı d ü ş ü n m e d e n y a p a r . sik
olmasın
battı
ki
bir
hiç
az
müsrif
sormayınız.
KAYARTO — B. H . lip
kadar
Ek
borca ne
ola
alacaklılardan
kaldık. Ödenecek
p a r a da yok
sen
sus
ağzını y ı r t a r ı m .
Sen
böyle
ZENNE —
O
iş s a h i b i o l u n c a y a k a d a r
Kız
—
bilirsiniz.
İş g ü ç d e v a r i d a t ı m ı z o l m a y ı n c a
cak b i r ç a r e , veyahut b i r gizlenmeye m e c b u r
olduğunu
Bacı
sen de
kaçdır
zavallı?
soyuyorum
şeylere
hakikaten
ne
sana.
Şimdi
ge
karışıyorsun?
azar
işilmek
için
bayağı
kaşınıyorsun. P. —
A m a n e f e n d i m no o l m u ş b o r ç l u o l m ı y a n k i m v a r ?
Hal
m a l û m , b a h u s u s H a m d i efendi gibi boşda, e l i a v u c u d a a ç ı k b u lunan
bir
üzülecek
adam ne var
İçin b o r ç adeta f a r z o l u r . A c a n ı m b u n u n ki?
B i r gün o n l a r d a Ödenir e l b e t .
Keder
İçîn edib
de üzülecek b i r şey y o k . S ı z m e r a k b u y u r m a y ı n ı z , d e r h a l b i r ç a r e buluruz. Kendini bir
30
seneye y a k ı n d ı r g ö r e m e d i m ne
yapıyor?
B. kını I M
H. — v.ır.
bilininiz.
Ah.,
Bizini
gözüm
öyle d e m e y i n i z .
şeylere
alışık
Herkesin
olmadığımızı
P. —
nakil
ZENNE —
her
mi
n e hal
P. —
ise o l m u ş
şimdi, buralarda
bir
olacak?
E v e t ne d e olsa o m a h a l l e a r t ı k bize h a r a m o l d u .
Ö t e k i e v i de o l d u ğ u g i b i b i r sına k a r ş ı l ı k
pekâlâ
mahalleye
bırakdı.
Efendim
tutarak
bir sı
siz
İçte y i n e d a m a d ı ş i k a y e t e b a ğ l ı y a c a ğ ı m . B i z i
ı l l l ı ı ı p c d ü d ü k etti
ev
iki
böyle
kiracı
bulup vermeli
ki evin
kira
olsun.
Pekala. E f e n d i m hazır ş u r a d a e l i m i n altında kutu gibi
'.\/.c l a y ı k b i r evceğiz v a r . H a d i b u y r u n g e z e l i m . C i d d e n s i z i n • evi
arattırmıyacaktır.
(Hep
beraber
yeni
dünyanın önüne
gelir
ler.) B. H A N I M —
Hay a l l a h s i z d e n razı o l s u n , v a r o l u n u z
ismail
E f e n d i . S i z bize h a k i k a t e n b i r b a b a d o s t u s u n u z . P. —
(Elindeki
la s ü r e r , zenneler
pastavı Y e n i Dünya'nın parmaklıklarına
sıçrar
korkarlar.)
Buyurun efendim bir
hız kerre
geziniz. B. H A N İ M —
A m a n efendim
gibi b i r y u v a , b i z i m için b i ç i l m i ş ZENNE —
A..
Anne bir
bacı g i r e l i m g e z e l i m . ( İ k i s i ferah. ğil
İçeri
mi
girer
girmez
P. — Buyrun,
k e r e g i r i p gezmek
lâzımdır.
Hadi
beraber g i r e r l e r ) A m a n ne f e r a h , ne
insanın
içine f e r a h l ı k
g e l i y o r . Ö y l e de
E f e n d i m b u alt k a t , b i r d e üst k a t ı , o r t a k a t ı geziniz ne k a d a r d i l r u b a , deniz görüşü c a n a safa
verir.
buyrun..
KAYATRO — ZENNE — altında.
kutu
bacı?
d e , göreceksiniz
Aman
m a l m e y d a n d a , ne hacet
k a f t a n , a l l a h sizden r a z ı o l s u n .
bacı
koş
A . . A y u l y u k a r ı da ç ı k a l ı m .
( O r a d a bulunan koş y u k a r ı
sandalyelerin
gel d e b î r
Hele k a r ş ı d a g ö r ü n e n y e ş i l
üzerine
gör. T e k m i l
dağlar
c a n a can
çıkarak)
dünya
ayak
katıyor.
31
KAYARTO — rak)
Amanın geliyorum. (Sandalyenin
üzerine
çıka
A y a m a n ı n r.c güzel n c g ü z e l . A m a n ş u k a r ş ı d a v a p u r görü
y o r u m . O ne, vapur mu ZENNE
—
o?
A., bacı o vapur
Boğaziçi
vapuru. Görüyor
mu
sun Ü s k ü d a r iskelesine y a n ı ş ı y o r . Ş u sol t a r a f t a k i tepede b a k y ü k sek y ü k s e k
kubbeleri görüyor
KAYARTO — ZENNE —
musun?
A., o ne? Oyle yanında minareleri
Ya
var ya
işte S ü l e y m o n İ y c
var.
Camisi.
Aman
anne
a l l a h a ş k ı n a s i z d e y u k a r ı ç ı k ı n d a b i r k e r r e e t r a f ı n a ç ı k l ı ğ ı n ı gö rün,
bayılırsınız. B. H A N I M —• ( E v v e l c e y e n i d ü n y a n ı n içine g i r m i ş
oturmuş-
d u r . ) A m a n ı n ç o c u k l a r hiç de k ı m ı l d a n a c a k h a l i m y o k . B i r
kerre
d i n l e n e y i m d e s o n r a ben do ç ı k a r ı m . KAYARTO — filan
Büyük
k a l m a z hole. B i r B.
HANİM-—
hanım
buraya
çıkınız
da
yorgunluk
çıkınız.
Hay allah
müstehakınızı versin.
(Sandalyenin
ü z e r i n e i n l e y e r e k ç ı k a r ) A m a n ı n hiç d e h a l i m y o k . H a n i o saydıklarınız
bakayım
nerede?
KAYARTO —
A.,
büyük
hanım
işte
bak....
Şurada
kubbeli
yerler v a r o neresi ö y l e ? Ş u r a d a , ş u r a d a b a k . ( E l i l e İşaret e d e r . ) B. H A N I M — KAY. —
Evet,
ZENNE —
Hadi
hadi
kubbeler
evet
Orası
B. H A N I M — için.
Şu
İşte
Üsküdar
mi?
onlar. ayul. O
kubbeler
nedir
anne?
Ne o l a c a k t i m a r h a n e , s i z i n gibi d e l i l e r i
işinize
bakın.
(İner
sandalyeye
oturur)
tıkmak Allanın
delileri.. ZENNE —
Bak
bacı
bak
ne g ü z e l ,
hadi b i r y u k a r ı y ı
silip
N a s ı l b u l d u n u z e f e n d i m ? T a h t a boştan b a ş k a b i r
koca
süpürelim. P. —
bahçesi v a r d ı r k i , sebze m e r a l i n i z i o r a d a n t e m i n e d e b i l i r s i n i z . He le o k o c a bostan k u y u s u y a b i r d e m u t b a h d a k i s a r n ı ç
32
fevkalade.
R.
MANİM —
lında bir
t f m a t l efendi
iki gözüm. B u evin
şey k o n u ş u l m a d ı ? A c a b a
P. —
IZfcndim
o
meseleyi
kirası
hak
ilo h a l l i
fasıl
no k a d o r ?
biz
Hamdi
efendi
« • ! : ) . - . S:;: r a h a t ı n ı z a b a k ı n ö b ü r e v d e k i e ş y c y ı no v a k i t n a k i l edec ek*.iniz? ZENÎı'E —
( A ş a ğ ı y a İ n e r e k ) O meseleyi d e b i z i m k i ile görü-
o e v i eşyasile b i r l i k t e k i r a y a v e r m e k n i y e t i n d e y i z . E l b e t t e b i r karara
bağlayacağız.
KAY. —
A . . A y u l ö b ü r evde t a ş ı n a c a k no v a r k i ? B i z i m b ü y ü k
I)-.."/ efendi evde b î r çöp b i l e P. — B.
Nasıl o l u r e f e n d i m . İ k i y a t a k d a m ı
HANIM —
Şimdi
bırakmadı?
Isnıail
İ l a h i çenen
efendi
tutulsun
s e n b u feflahın
boş
deniz
bakma.
iş.
P e k a l a . . Her şeyi o n u n gelmesine b ı r a k a l ı m . Ş i m d i ben
şuracıkta
men b i r
sordu?
boğazlı lığına
Damat gelsin de b i r ç a r e b u l u r . B u s o n r a k i P. —
yok?
fellah. Sana k i m
mahalle
kahvesindoyim.
Bir
şey
icap e d e r s e
haber y o l l a y ı n ı z . G ü l e güle o t u r u n u z e f e n d i m . ( B i r
Çekilir. Zurna
Kavuklu
KAVUKLU —
havası
(Arkasında
heyana
çalar.) bir
cüce, sırtında
b î r zenbİl
oldu
ğu halde m e y d a n a g e l i r . V e b u a r a P i ş e k â r da m e y d a n a ç ı k a r . B i r yonda
ayakda
Kavuklu
CÜCE — son mî
tlvrvr,
Kavuklu'nun
arkasına b a k a r a k )
Ulan
hareketini arkama
ne
inceler
dururlar.
takıldın?
A . a a ş u n u n söylediğine b a k . B e n m i t a k ı l d ı m a y u l
çağırdın?..
K A V . — • U l a n b e n seni ne z a m a n CÜCE —
çağırdım?
Nasıl ne z a m a n ç a ğ ı r d ı n . B e n g i d i y o r d u m s e n b a n a
gel M e m İ ş d e m e d i n m i ? KAV. —
Hay
allah
müstehakını
versin.
Ben
seni
mi
çağır
d ı m ? O r a d a k a h v e y e b i r a h b a b a b a k d ı m . G e l m i ş m i d i y e , gelme diğini gürdüm de gelmemiş
dedim. Seni
nerden çağırdım?
(Yü
rürler )
33
CÜCE
Bende
—
çağırıyorsun
geldim.
KAV. —
Oylum
bile.
sen
arkanda
adamı
duruyordum,
baktım
patlatırsın. Ben
seni
beni
görmedim
(Dururlar) CÜCE —
mı?
Ay
bir
adam
birinin
yüzüne
bakmadan
çağırmaz
İşte hesap m e y d a n d a b e n i m a d ı m M e m i ş ' d i r . S e n d e b3na gel
/ " e m i ş d i d i n . B e n d e b i r şey m i söyliyecek veya b i r işi bana gör dürecek
diye
KAV. — aldın.
arkandan y ü r ü d ü m . Ha anladım
(Yürürler)
Kabahat
s e n i n adın
benim
mi?
Memiş. Söylediğimi
A r k a m d a n geldin p e k a l a a m a
üstüne
(dururlar)
şimdi
no o l a c a k ? G ü r d ü n ya b e n ç a ğ ı r m a d ı m . ( D ö n m e k ü z e r e i k e n ayak da d u r a n
Pişikarı birdenbire
görerek
fena
halde k o r k a r
geriye
d o ğ r u f ı r l a r . C ü c e y e h ı z l a ç a r p a r , her i k i s i de b î r b i r i ü z e r i n e yere y u v a r l a n ı r l a r . Ve s ü r ü n e s ü r ü n e P i ş i k a r a k o r k a r a k b a k ı ş l a r i l e k a ç maya
çabalarlarken
kavuk
savrulmuş
olur,
bir
süre
sonra
du
rurlar. ) KAV. —
Nasıl
CÜCE —
Neden, b e n
KAV. —
sen de k o r k d u n
U l a n neden
hiç d e inkâr
değil
mi?
korkmadım.
ediyorsun. Korkmadıysan
seninle
neden ö y l e alt alta üst ü s t e o l u r m u i d i k a b d a l ? Hey a l l a h müsteiıakını
versin.
(Yerden P. —
kalkarlar dökülenleri
Efendim öyle birden
n u z . V a h v a h galiba KAV. —
toplarlar.)
b i r e ne o l d u n u z ?
Alt
üst
oldu
ürktünüz.
Biz dalgın dalgın giderken
birden
bire mezar
taşı
g i b i seni k a r ş ı m d a g ö r ü n c e d ü n y a y ı ş a ş ı r d ı m . ( B i r e l i l e ş a l v a r ı n ı n arkasını yoklayarak m a k için e l i n i P. —
Aman efendim
KAV. —
Elinin
üstünde d u r a c a k
34
yüzünü
ekşitir, bir
kaza
olduğunu
anlat
koklar.
körü
ne v a r d ı ?
ne o l d u ? oldu. Kim
Be
adam
öyle d i m d i k
olsa elbette b i r d e n b i r e
yolumun korkar.
ıı
lıir
;t:j
i a l t u n var,
tobir o l u n u r
sırmalarla
bunun
allında
ileri oşağa k a d a r
türlü
bir
işlenmiş
üç etekli
tabir
altun. Onun yani
da
kadifeden
kcçcklcrinkl bir
cemdan
o l u n a n v e y e n l e r i adeta
diz
s a r k m ı ş , b u da i p e k l i s ı r m a l a r l a s ü s l e n m i ş
en
t a r i , b u n u n i ç i n d e çöğsü h e m e n hemen y a r ı y a k a d a r a ç ı k ipek h i lali g ö m l e k , ü ç e t e k l i n i n ü z e r i n e b e l i n e l a l ı u r i şal v e ş a l ı n üzeri ne do ç e n e a l t u n v e g ü m ü ş b a y l a n m ı ş . KAV. — P. —
Bacakları
çıplak
mı?
Efendim ne münasibet. Topuklarının
b i r az y u k a r s ı n -
ıl;ın büzülerek b a y l a n m ı ş v e t o p u k l a r ı n a k a d a r t o r b a l a n m ı ş d ö k ü l müş çene
işlemeli
ipek
şalvar
var
ki
tekmil
güzelliği
oynarken
üç e t e k l i e n t a r i şöyleceno b i r a z h a v a l a n d ı k ç a ş a l v a r ı n k ı s m e n gö r ü n ü ş ü de teccli e d i y o r . Y a o a y a ğ ı n d a k i a l ç a k ö k ç e l i s ı r m a işle meli p a b u ç l a m i n i m i n i a y a k l a r ı o k a d a r g ü z c l l c ş t i r i y o r k i g ö r ü l meye d o y u l m a z .
Hamdi'ciğim,
peki
haydi
şimdi bunları
bertaraf
Ne o c a n ı m h a m a m m ı i s t e d i , y o k s a b i z i m
hamama
c d o l i m do g e l e l i m h a m a m a . KAV. — imrendin P.—
mi? H a y ı r e f e n d i m s i z i n v a k a b i z i m sohbete k a r ı ş t ı d a , o n u
hatırlatmak ve sizin scrancamı dinlemek istedim, sonra. KAV. — P. —
N e o c a m d a n seren m i y a p m ı ş l a r ?
C a n ı m c a m d a n gemi sereni olur
m u ? Serencam
baş
tan göçen ahval d e m e k t i r . KAV. —
P e k a l a ö y l e d i r do ne halt
etmeye serencam
diyor
sun? P. —
E f e n d i m o sözün gelişine
KAV. —
bağlıdır.
Sendo b a ğ ı n ı çözüver d e b e n a n l a y a y ı m . H a y ı r
bir
fitne s o k m a k a d e t i n d i r do o n d a n . P. —
Şu
KAV. —
vakaya İşte
iş
gelelim. anlaşılıyor
ya, bizim
kafalar
tüstsülendik-
ce o r t a l ı k c o ş t u , h a m a m s a h i b i e h l i d i l h e r i f b a ğ ı r d ı , u ş a k l a r ha m a m k a p ı l a r ı n ı t a m a m i l e k a p a t ı n . İ ç e r i hiç m ü ş t e r i a l m a y ı n . B e r i b a k ulan külhancı sen de külhana mukayyet o l , a t e ş - e k s i k
etme.
51
h a m a m v e s u l a r soğumasın d e d i . T a m a m bize ö y l e
o l d u k olacağını
sorma. P. —
Desenize p u p a y e l k e n o r s a a l a b a n d a g i d i y o r s u n u z öyle
mi? KAV. — Birader
H e m do
sarhoşluk
kaç
mil
kimsenin
b u , arabacılık
kimseden
değil, v u r
patlasın
haberi çal
yok.
oynasın
o l a n c a hızile g i d i y o r u z . A r t ı k ben d e , ö t e k i l e r do b a ğ ı r m a k t a n ses kalmadı. P. —
Nagra m ı
KAV. —
Hepsi
atıyorsunuz? karışık
birader
ortada
çengi
kıvırıp
göbek
a t a r a k ç a l k a l a d ı k ç a k i m do d o r m a n k a l ı y o r ? K a l t a k ç e k da güzel oynıyor.
İ s m a i l sen de o r a d a o l s a y d ı n m u t l a k a sen de baştan ç ı
kardın. P. —
kak
A m a n birader
siz
baştan
mı
çıkdınız?
KAV. —
İ ç i m i z d e baştan ç ı k a n y o k d e ğ i l d i . F a k a t ben
olduğum
için
düşerim
dc
diye
korkumdan
sessiz
kor
indirdim
do k ı ç d a n ç ı k t ı m . P. —
Haydi
hey d ü d ü k
sende. B e n size k a y ı k d a n m ı
ğınızı s o r d u m , kepazelik oldu KAV. — P. —
Ne gibi?
C a n ı m bana hepsini a ç ı k a ç ı k
y a n çengi y a n i k a d ı n değil KAV. — P. —
Söyledim
ya
m ı s ö y l e t e c e k s i n , oyna
mi? çengi
d e d i m , elbette
kadın.
İşte ben do o n u s o r u y o r u m . S a r h o ş l u k l a çengiye s u l a
nan olmadı
mı
demek
istedim.
KAV. —
Ne d i y o r s u n , s u l a n m a d ı k k i m s e k a l d ı i m a b i r a d e r .
P. —
birader
A
çingene
karılarıdır.
kiptidir
nasıl
KAV. — P. —
böyle
erkekler
arasında
Ve bahusus Tekirdağı
sulanılır
bilmem
oynıyan
dediğin
yerdo
çengiler ekserisi
ki.
S a d e b i z değil o d a s u l a n m ı ş t ı .
Anlayamadım.
KAV. —
12
çıktı
mu?
Çingene karısı
da
mı
E l b e t t e ne d i y o r u m , s u l a n m a d ı k
sulandı? hiç
kimse
kalma-
inişti.
Diz s a r h o ş l u k l a ahenge d a l m ı ş v u r p a t l a s ı n y a hey
baştan
k a r a o l . O r t a a l m ı ş y ü r ü m ü ş ü z no o l u y o r f a r k ı n d a m ı y ı z y a . P. —
Neden
KAV. — P. —
farkında
değilsiniz.
Sarhoşlukdan.
Anlamadım
sarhoşlukdan
salandınız,
güzel
fakat
hep
b i r d e n nasıl o l u r . KAV. — P. —
Y a birer birer m i
O y l e değil
mi
sulanacaktık?
a birader
bir
kadına
hep b i r d e n
hü
c u m edilmez y a . KAV. — r.ulandık
Ne
hücumu
diyorum anlamıyor
P. —
muharebe
mi
musun
yahu?
Canım çıldıracağım
KAV. —
Nasıl o l a c a k
biz
nasıl olur
ediyoruz.
Hep
diyorum a
farkında olmadığımız
beraber
birader. gibi
kimse
de farkına v a r a m a m ı ş . Ç ü n k ü hamamda çalışanların hiç birisi ya nımızda değil. P. —
T e b İ p a t r o n l a r ı n ı n olduğu v e eğlendiği y e r d e
müşteri
nin ne haddine b u l u n m a ! : . V e b a h u s u s t a ş r a l a r d a v e e s n a f a r a s ı n da b u gibi adaba pek e h e m m i y e t Ne b i r
evlot
ne k a d e r
büyük
v e r i r l e r v e pek d i k k a t
olursa o L u n
hatta büyük
ederler. y i n e do
k r a v a t l ı , zengin e v l i b a r k l ı ç o l u k ç o c u k s a h i b i o l m u ş o l s u n , g?ne babalarının ve büyüklerinin Zira
saygısızlık KAV. —
yanında
otur
demedikçe
oturmazlar.
olur. İste b i l m e m nedense b ü y ü k l e r i n i s c / d ı k l a r ı r . d c n
mı
y o k s a r a h a t s ı z o l m a s ı n l a r diye h a m a m u ş a k l a r ı n d a n hiç b i r i h a l t a c c ğ u k l u k d a bile b u l u n m a d ı ğ ı n d a n , bizden d e k i m s e f a r k ı n a cak halde o l m a d ı ğ ı n d a n
görmemişler. Bizim
vara
süprüntülerden
mî
y o k s a başka b i r sebepden m i h e r ne hal ise h a m a m ı n s u l a n g i den o k o c a lağımı
t ı k a m ı ş k u r n a l a r d a n hazneden ağır ağır
s u l a r gidecek d e l i k b u l a m a y ı n c a tabiî bizde
topuklarımıza
ıslanmış idik. P. —
kadar
sulanmış
İçerde k a b a r m a y a yerde
oturanlar
sucuk
gibi
İşte hep b i r d e n böyle s u l a n d ı k .
C a n ı m öyle o l u n c a s u l a n d ı k denmez ı s l a n d ı k
KAV. —
taşan
başlamış
Her
ne hal İse b i r a d e r böyle olduğu
denir.
halde
kimse-
53
nin umurunda
bile d e ğ i l d i . B i z hala v u r p a t l a s ı n çek u z a s ı n g i
diyoruz. B i r aralık nasıl oldu farkında değilim bir hışımlı
külhan
beyi i ç e r i g i r d i . A m a n ı n ne y a p ı y o r s u n u z , f a r k ı n d a d e ğ i l s i n i z , ha mam
havalandı
demesin
u ş a k l a r a t ü y l e çabuk
mi.
Derhal
hamam
sahibi
fırladı.
kubbenin etrafına hamamın renkli
Keş
pcjtcmal
v e s i l e c e k l e r i n d e n her y e r i n e a s s ı n . B e l k i b i r a r ı z a y a u ğ r a r ı z d e d i . Külhancı adamlar
koşarak
çıktı
görünmeye
gitti
başladı
bir ki
az
senrada
bunlar
etrafı
kubbenin
etrafında
donatıyorlardı.
Ar
t ı k biz do b i r yere ç a r p m a k k o r k u s u k a l m a d ı . Gene z e v k e d a l d ı k . P. —
İşte b u r a d a
saçmaladın Hamdi'ciğim. Nasıl olur
bira-
dor h a m a m h a v a l a n d ı m ı , h i ç . D ü ş ü n k o c a h a m a m h i ç o l u r iş de ğ i l . Y o k s a olay m ı KAV. — geleni
ediyorsun?
Nc alayı
b i r a d e r b e n sana
o l a n v a k a y ı ve
başıma
anlatıyorum.
P. —
B u o l m a z şey b i r a d e r öyle ise y a l a n s o y u y o r s u n .
KAV. —
Durup dururken
seni neden
atlatayım a
birader
ben elanı soyuyorum. P. —
Canım
mühim
bir
temel
üzerine
bina
edilmiş
kub
beli m u b b o l i k o c a h a m a m h e m e n c e c i k c e h e n n e c i k f a l a n nasıl ha v a l a n ı r . C a n ı m buna k i m s e l e r KAV. — cının
inanmaz.
Ben sana ş i m d i isbat e d e c e ğ i m . B i r k e r r e
verdiği
emre bakılırsa
bunlar
bir
kaç defa
hamam
havalandıkları
anlaşılıyor. P. —
H a y ı r h a y ı r b i r a d e r o l a m a z . B u s e n i n dediğin b i r f a
r a z i y e o l a b i l i r y e k s a b u sayede m a n t ı k y o k o l a m a z v e s s e l a m . Z i r a fennen imkanı KAV. — P. —
yoktur Nasıl
KAV. —
Evet
peştemaldan
başka
P. —
54
içimizde kanapoler
zabit de
yekdu,
ama
kapının
etrafına
dizmişlerdi.
C a n ı m i m k â n y o k d e d i m y a , o k a d a r fen k a b u l e t m e z .
KAV. — inanmadım,
yok?
E l b e t t e y o k z i r a fennen sabit d e ğ i l .
Sen k a b u l e t m e z s e n b e n e d e r i m . Z i r a evvelâ ben de fakat
sonradan
gelenlerle
hamamcı
işi h a l
ettiler.
I km.,
'cnr.ıclan
gelen
iki
yabancı
misafirler
İkisi
de
meşhur
kiınycrjcrlcrdenm işler. P. —
P e k i c n l a r da m ı b u hale
KAV. —
İnanma
değil
onlar
inandılar?
hamamın
havalandığını
isbat
ettiler. P. —
Fennen
KAV. — miz
m i , tozlan
mi?
Ne benlon, ne cîe f e n e r l e n . S ö z l e isbat e t t i l e r , hepi
İnandık. P. —
Nasıl?
KAV. — nemi b i r P. —
Bak
dinle : Hamamın
kısmı var Tabî
KAV. —
zaten o n u n İ ç i n
Pekala
kında olmadığımız P. —
P. — P. — İçtima
onlar
Oradan
İstim olmaz
far
mı?
bir
is-
gider? kubbede
toplanırlar.
yere giderler
Canım orada bir
delik yok
mî? ki çıksınlar,
tabii
orada
ederler.
KAV. — P. — •
P. —
no ile
Peki
bizim
içtiğimiz
İşte
oldu.
Evet
KAV. —
Bir
kerre
okkalarla
rakıların
ispirtosu?
toplanırlar. düşün
sana
elle yapılan
ba
havalanıyordu? evet
s a l l a n t ı falan o l u y o r bcdokilcre
ederler?
T a b i o n l a r da k u b b e y e
KAV. — P. —
Ne e d e r l e r , ne
İ ç t i m a y a n i o r a d a t o p l a n ı r l a r , ne o l m u ş ?
KAV. —
lonlar
dökülen suları kaynatarak
İstimlere v e kazanda kaynayan suların
nereye
Efendim
KAV. —
a l t ı n d a cehen
olur.
Peki b u
timlerile beraber
kazanı
yapılmıştır.
kurnalardan
halde yavaş yavaş
Elbette
KAV. —
büyük
ya?
şimdi
benim
do a k l ı m
yatıştı. Peki
sonra
mu?
E c e u f a k tefek s a l l a n t ı l a r e k s i k d e ğ i l . A ş a ğ ı d a n k u b -
soruyorum.
Boyuna
havalanıyormuşuz.
B î z gene c ü m -
büşde d e v a m e d i y o r u z . Y a ş a v a r c l n a r a l a r ı d ü n y a y ı P. • — iŞlasıl
kaplıyor.
havalanıyorsunuz?
ss
KAV. — P. —
Biz
Peki
KAV. —
bir
şeyin
farkındamıyız
sallantıyı f a r k
A m a da t u h a f s ı n
etmiyor İsmail
ya.
musunuz? bir
insan
sarhoş
olursa
s a l l a n t ı n ı n f a r k ı n a v a r a b i l i r m i ? O l d u ğ u y e r d e k e n d i s a l l a n ı r nerde fark
edecek. P. —
öyle
Desene k i b i r a d e r , sîz k e d a k y a y a d o ğ r u
ilerliyorsunuz
mi? KAV. —
Akif
de k i m
Oyle A k i f falan yok P. —
oluyor?
Mahallede
değil
havadayız.
birader.
A m a n b i r a d e r m e r a k d a n ç a t l a y a c a ğ ı m . S o n r a s o n r a ne
oldu? Hava biter boğulursanız ne o l a c a k ? KAV. —
O da o l d u g a l i b a . H a v a s ı z yere v a r d ı k k i
hamamın
k u b b e s i çok b ü y ü k b i r k a l e topu p a t l a r gibi k u l a k l a r ı m ı z ı n patlattı. bir
Çok
P. —
bir
gümlcme
ile
gümlcylnco
zarını
her
birimiz
A m a n b i r a d e r n e o l m u ş , havasız t a b a k a y a m ı
tesadüf
tarafa
korkunç
fırladık.
etmişsiniz. KAV. — ları
süt P. —
Oyle
olacak
hepimizin
keynundaki
tabaka
koyun sütü kesildi. Fakat
tabaka
Ne sütü?
KAV.—
Benim
t a b a k a s ı i n e k vo b a z ı l a r ı n ı n k i d e m a n d a s ü t ü P. —
bazılarının
kesilmişti.
C a n ı m ne s ö y l i y o r s u n ? Y i n e s a ç m a l a r a b a ş l a d ı n .
KAV. —
Ulan ben m i s ö y l e d i m sen m i ? S a n a k u b b e patladı
eliyorum, sen bana koyun P. —
tütün
kesildi.
sütünden dem
vuruyorsun.
Peki sonra? Aman birader pek meraklı yerine
geldik,
s o n r a s o n r a no o l d u n u z ? KAV. — P. —
Tarumar,
Demek
KAV. —
no
oluruz.
sapır sapır dökülmeye
başladınız.
E l b e t t e o l m u ş a r m u t gibi d ö k ü l m e y e b a ş l a d ı k . Hat
ta ben yolda b i z i m h a m a m s a h i b i n e tesadüf e t t i m d e b a n a uğur lar
56
olsun
ne
tarafa
gidiş
diye soruyordu.
Ben
da
ona
sordum
o n u n niyeti T e k i r d a ğ Y n a i n m e k m i ş . Demeye k a l m a d ı caf d i y e b e n geçip Ç e k m e c e gölüne d ü ş m e y e y i m m i b i r a d e r ? P. —
Aman
KAV. —
yüzme
Ona
biliyorsun,
hacet
kalmadı.
kurtulursun. Ben
göle
düşer
düşmez
d i y e gözlerim a ç ı l d ı , b i r d e ne g ö r e y i m , o a k ş a m b i r i k i fazlaca
kaçırmıştık,
sarhoşlukla
odama
giriyorum
diye
şap
ahbabla mutbaha
g i r son k a r y o l a m d i y e d e o r a d a b u l u n a n b i r s e k i n i n ü z e r i n e ç ı k mış,
sızmışım.
Rakı
suyunu
çekince, üşümüş
sağa
sola
dönmek
isteyince h a y d i a s a y a b e r e k e t v e r s i n o gün ç a m a ş ı r a s m ı ş l a r neyi
sekinin P. —
Sîzin
KAV. — P. —
önüne
koymuşlar,
ev
Küçük
caf
Çekmece
diye
ben
gölü
tek
içine..
sahilinde
mi
idi?
Y o k c a n ı m b i l d i ğ i n gibi E y ü p ' d e O t a k c ı ' l a r d a .
A n l ı y a m a d ı m . K ü ç ü k Ç e k m e c e gölüne nasıl
KAV. —
Anlattık y a . Göl
düştün?
möl yok bizim mutbakda
asılı tekneye d ü ş t ü m . T a b i d e r h a l u y a n d ı m . B u
çamaşır
rüyayı da
hayıra
yordum vesselam. P. —
Ay bu rüya mı
KAV. — P. —
idi?
N e zan e t t i n y a h u h a m a m u ç a r m ı
(Elindeki
pastafla
kavuğuna
vurarak
ya? düşürür)
hey densiz s e n de. B i r s a a t t i r k a f a p a t l a t t ı n , ş i m d i a n l a t
Haydi bakalım
nasıl o l d u da b u r a y a g e l d i n ? ZENNELERDEN BİRİ — geldi b a k . rada
İ s m a i l efendi
olduğumuzu
bilmez
( Y e n i Dünyadan) A h
i l e uzun uzun k o n u ş t u l a r . İsmail
efendi
bacı
bizimki
Bizim de bu
de söylemedi, haydi
bir
az k ı y a f e t i m i z i d e ğ i ş t i r e l i m d e a l a y e d e l i m . KAYARTO —
A.. Ayul
değişmeye ne h a c e t b i z i nereden
ta
nıyacak yüzümüzü kapar ç ı k a r ı z . Hadi y ü r ü y e l i m . ZENNE —
H a y d i b a c ı ( Y ü z l e r i n i örterek
Kavuklu'nun k a r ş ı
sına gelirler fakat bir az uzakda d u r u r l a r . ) KAY. —
A . A . İ s m a i l efendi a y u l o m a y m u n u nereden
bul
dun ayul. P. —
(Cevap vermez işi anlamıştır, bir yana ç e k i l i r )
KAV. — " \ j l a n
bu da k i m , bana m ı
söylüyor?
57
ZENNE — KAY. —
A y b u nasıl m a y m u n böyle m a y m u n o l m a z . Ya
ZENNE — KAV. — kendin:;
nedir?
Olsa olsa kızıl Vay
köpoğlu
ayı
kızıl
olur. ayı b e n
miyim?
Ulan
marsık
baksana.
KAY. —
Marsık
KAV. —
Hah simdi buldun
senin
anandır
KAY. —
(Babalanarak
horoz
herif.
(aktırır)
üzerine yürür
Kavuklu kaçar ve ak-
sırır) ZENNE —
A m a n b a c ı sen de c n a m ı u y d u n ? ( Ö n ü n e geçerek
eve doğru götürür) H a d i y ü r ü b u k a d a r ı e l v e r i r . KAY. —
D i r yere g i t m e m b a k s a n a a k s ı r ı y o r b a b a l a r ı
toplıyacak olmaz. P. —
basıma
(Giderler)
(Gelerek)
Birader
ne y a p ı y o r s u n
hiç kadına
uyulur
m u ? G e l d e ş i m d i k i işi anlat b a k a l ı m . KAV. —
D u r u p d u r u r k e n y e r i n dibinden ç ı k a r g i b i
ç ı k t ı , p i s a r o p , b u n l a r da k i m P. —
Tanımadın
KAV. — P. —
mı
karşıma
İsmail?
birader?
B u Öööcöö.
A n ı m a da tuhaf b i r i s i z i n k i , a r a p da s i z i n k i n i n d a d ı s ı .
KAV. —
Arkamdan
mı geldiler, anlayamadım
nereden çıktı
lar? P. —
İki
KAV. —
gözüm
sizin
m a h a l l e do, ev d e d e ğ i ş t i .
Ne s ö y l ü y o r s u n
ismail
b i z i m evi
mahalleyi
d ı l a r d a y e r i n e b a ş k a b i r m a h a l l e ile b a ş k a ev m i P. —
Yek
canım
öyle
şey
mi
olur?
Yani
kaldır
getirdiler? sizinkiler
bana
m ü r a c a a t e t t i l e r , ben do o n l a r a ş u r a c ı k t a k u t u g i b i boş odalı b i r ev tuttum. KAV. —
Desene b i r
buraya
taşındık.
Ya
sana
rastlamayay-
d ı m . H a y d i biz e s k i m a h a l l e y e . Ne iso a l l a h r a z ı o l s u n . P. —
Haydi birader
KAV. — P. —
58
düş ö n ü m e .
Işto b a k o n u y a p a m a m
Neden
efendim?
İsmail.
KAV. —
Uları beni
düşürmek
istediğin
yere b i r
kerre
eğil
d e b a k , eğer d ü ş ü l ü r gibi ise ben de d ü ş e r i m . H e m de neden d ü şüyorum ona a k l ı m P. — öyle
bir
nursa
tâbirdir. Önüme
KAV. —
değil m i
koyun düş demedim, o
d ü ş do y ü r ü . O n e d ü ş e c e k
düştüm önüne gibi
birlerden birî mı
ermedi.
İ k i g ü z ü m d ü ş dedimse y ü z ü tabirler
pek
çoktur.
biri
bulu
İşte b u da o ta
ya?
A n l a d ı m , ö y l e sen d ü ş d e ö n ü m e g i d e l i m
uzakda
İsmail? P. —
Yok
KAV. —
canım
korkulacak
gibi
B u r a d a n ne k a d a r ç e k e r
P. < — N e o l a c a k
canım
Yeni
değil. dersin?
Cami,
Eminönü'ndon,
haydi
haydi s ü r s ü n s ü r s ü n do S i l İ v r İ k a p ı k a d a r o l s u n . B u da çok b i r şey değildir
değil
KAV. —
mi? Elbette
bir
şey
değildir.
Oylcya
ya
buradan
d a d ' a k a d a r o l s a y d ı . Ulan söylediğin yol e k a d a r k ı s a m ı P. —
Bağ-
be?
C a n ı m sen d e m ü b a l a ğ a e d i y o r s u n haydi b u y r u n da y o l
da g ö r ü ş ü r ü z . başladı. Y a
Buyurun.
(Yürürler)
bak
birader
daha
buradan
b i r d e s e m t i gezersen a k l ı n b a ş ı n d a n ç ı k a r .
B a k et
r a f t a k i bağ b o s t a n l a r a , a m a n y a r a b b i b u n e g ü z e l l i k . KAV. -—• İsmail bu bizim kenarından gittiğimiz b u dere
P. — ler)
Bir
Efendim az gayret
(Hızı artırır) KAV. — kalkar
o
dereye
edelim
Çirsun
de geçe
dere
derler.
kalmayalım.
(Hızla Hamdi
yürür efendi.
g s r ç i y o r u l d u k , a m a ne ç a r e v a k t i l e eve y e t i ş e l i m . N e o İ s m a i l geç k a l ı r s a k v a p u r gîbî evde
iskeleden
mı?
P. — kit
Nevcihan
neresi?
gaip
Hayır efendim ev yerinden oynar m ı ? Oyle değil. V a etmemek.
KAV. —
O y l e ise y ü r ü y e l i m .
P. —
B i r a d e r ş u denizin
KAV.
—
Içcbilirsen
mis
letafetine b a k gibi
duyarsın.
doyulur İsmail
mu? bak
şu
şa-
m a n d ı r a da bağlı b î r g e m i v a r . O n e g e m i s i ?
59
P. —
E f e n d i m o A v u s t u r y a h ü k ü m e t i P a k e k u m p a n y a s ı şilep
lerinden, onlara hammalı bahri KAV. P. — Üsküdar
—
derler.
Kuş mu o?..
Canım
ne k u ş u , y ü k
gemisi
sen onları
c i h e t i n i n güzelliğine b a k . Y e ş i l l e r e
bırak
bürünmüş
da
yüce
şu dağ
l a r adeta b i r ş i i r m a n z a r a s ı a r z e d i y o r . KAV. — P. —
KAV. — P. —
Ne
Canım
masurası? m a s ı r a değil
İsmail manzara
manzara. m ı d e d i n , o ne
demek?
A m m a da c a h i l s i n H a m d i c i ğ i m . C a n ı m sen o l d u k ç a m e k
tep g ö r d ü n neden b ö y l e s i n ? KAV. —
Biliyorsun ya
ben m e k t e b i d ı ş ı n d a n g ö r d ü m .
di sen o n u b u n u b ı r a k d a daha
ne k a d a r
gibi d a i r e
m ı y ı z onu
P. —
içinde dönüp duracak No
harmanı
a
birader.
var?
Harman
Şim
beygiri
söyle.
Silivrikapısı
mesafesini
kat
edeceğiz. Dedin y a işte o y o l u t a k i p e d i y o r u z . KAV. —
Birader
Silivrikapısı'nın
mesanesi
katıldı
ise
ne o l u y o r , h e k i m m i y i z ( Y e r e o t u r u r ) p a y d o s . B e n a r t ı k
bize
şuradan
ş u r a y a k ı m ı l d a n a c a k halde d e ğ i l i m . P. —
Aman
birader yallah
yallah
şunun şurasında
on
s a h m e s a f e ya v a r , ya y o k . O d a gözünü a ç ı p k a p a y ı n c a y a
fer
kadar
g e l i r . ( E l i n d e n tutarak kaldırmak i s t e r ) H a y d i c a n ı m ç o c u k o l m a . KAV. —
Ç o c u k o l m a d ı ğ ı m i ç i n böyle o l d u , b e n s u r d a n
şu
raya gitmem. P. —
Canım o kadar yoruldunsa şuracıkta tıranvay
istasyo
n u v a r b i r t ı r a m v a y a daha o l m a z s a b i r faytona a t l a r v a k t i l c y e r i m i z e g i d e r i z . H a d i k a l k gelen geçen bize b a k ı y o r b i r a d e r .
Yerlere
geçeceğim b i r a d e r beni r e z i l e t m e ( Ç e k e r e k k a l d ı r ı r ) H a d i b i r a d e r bir
az d i ş i n i
sık.
KAV. —
Diş
P. —
Bak
sıkacak
birader
kudret
mi
kaldı?
(Yürürler)
t ı r a m v a y d a geldi a z ı c ı k h ı z l ı
yürüyelim
d e y e t i ş e l i m . ( S ü r ü k l e r ) H a h y e t i ş t i k atla b i r a d e r atla ( S ı ç r a y a r a k ) h e p haydi b i r a d e r ne d u r u y o r s u n a t l a s a r ı a , a m a n k o n d o k t o r
60
efemi
•..ıkın düclükleme
hep
( O l d u k l a r ı yerde tıramvaya atlama
taklidi
yaparlar) h a y d i . Dindik d ü d ü k l e d e g i d e l i m (Düdük çalar gibi ya par)
hadi o y l u m v a r d a d e s t u r h e m ş i r e o ğ l u m bize i k i bilet
Şıhreminine.. T.ÜII
benim
( K a v u k l u ' n u n elinin t u t a r a k ) y o v a l l a h i
misafirimsin
( E l i n i t u t a r ) sana
kes
verdirmem
kat'iyen masraf
ettir
m e m , hadi haydi o ğ l u m s e n o n a b a k m a i k i bilet k e s a l ş u p a r a n ı da ( B o y u n a döner KAV. —
dururlar.)
ismail
tramvay
beni
pek
sarsıyor
ben
ineceğim.
( İ ı m a i l i n elini b ı r a k ı r ) h e p ( D i y e r e k tramvaydan atlar gibi yapar vo o t u r u r ) o f . , of. P. —
Aman
birader
iki
adım
kaldık
bak
şuracığa
geldik
kalk da gidelim. KAV. —
İsmail
böyle
bir
tramvaya
hiç
binmediğim
için
çok y o r d u . H a y d i sen y ü r ü b e n b i r az d i n l e n e y i m . N a s ı l o l s a sana y e t i ş i r i m . Ç ü n k ü s e n i n b u r a d a n b i r y e r e gideceğin y o k
sana ye
tişirim. P. —
C a n ı m b a k ş u r a c ı ğ a geldik hadi k a l k . ( T u t a r
KAV. —
Haydi
İsmail
kaldırır)
s u r d a n ç e k i l git de ben d e
kendime
selâmet b i r yol b u l u p g i d e y i m . Y o k s a i k i m i z i b i r d e n götürüp t ı kacaklar. P. —
Canım
KAV. — şurasını
dört
ne h a d d i n e nereye
Tımarhaneye döndük
oğlum
olduğumuz yerden bir
d ı k . Ç ı l d ı r d ı n m ı y o k s a eğleniyor P. — kadrini
tıkacaklar?
tımarhaneye.
Ulan
bir
karış bile
musun?
H a y ı r b i r a d e r öylesi d e ğ i l . C e f a y ı ç e k m i ş a ş ı k
bilmez.
Sen
de evinin
saatte
ayrılma
çoluk
çocuğunun
kadir
sefanın
kıymetini
t a k d i r edesin d i y e b i r az ü z m e k i s t e d i m . Y o k s a no ç ı l d ı r d ı m ne d e bir
şey.
bir
iki
İşte
bak
vurarak)
ZENNE —
geldik.
( Y e n i dünyanın ö n ü n * gider
baksanıza efendim sizinki Ya
bastonla
geldi.
öyle m i e f e n d i m b u y u r s u n l a r ?
(Dışarı
çıkar
l a r ) A a y u l böyle s o k a k o r t a s ı n d a y a r a m a z ç o c u k l a r g i b i ne o t u r u y o r s u n , a y ı p değil m i ? H a y d i k a l k da eve y ü r ü ( E l i n d e n tutarak kaldırır)
haydi.
)
•1
K A V . — • U l a n İ s m a i l atacağın o l s u n . B e n d e b u n u s e n i n ba ş ı n a b ı r a k ı r s a m bana da H a m d i d e m e s i n l e r . ( Y e n i dünyanın önü ne gider
otururlar)
KAY. — pardık
A a
tutmasaydı
ne y a
B a c ı m ı n dediği d o ğ r u d u r o o l m a s a bizim
halimiz
B i z i y ü z ü s t ü b ı r a k d ı n g i t t i n . İ s m a i l efendi
elmasa
ayul. Ona
KAV. —
İ s m a i l efendi söz
Ulan sen
ZENNE —
bize b u evi
söylemeyiniz. sus.
nice o l u r d u ? B. H . —
a l e m e rezil o l a c a k d ı k . P. —
H a y d i ş u r a d a o t u r da v ü c u d u n u
E f e n d i m allah
bendeniz
köşede
mahalle
dinle.
rahatlık versin. B i r müşkülünüz kahvesindeyim
hemen
bir
haber
olursa kafi.
(Gider).. ( Z u r n a çalar Büyücü Hoca meydana gelir. Arkasında bir de çömezi
vardır.)
HOCA —
(Sağını solunu inceleyerek acaip biçimlere girerek
yürür elinde kısa
siyah
bir kitabı okur. O k u r
bir
değnek
bir de
üfler göğe b a k a r a k )
kitap Evet
vardır.
Arada
görüyorum
ta
k e n d i s i ( Y i n e havaya bakarak çömeze d ö n e r ) . , b a k sen d e g ö r ne diyorlar.
Hayır
efendim
ne
münasibot
(Acaip
tavurlarla
havaya
doğru vaziyetler a l ı r ) E v e t evet pek d o ğ r u e f e n d i m . T a b i e l b e t t e . . (Çömeze)
duydun y a
KAV. —
hey..
(Derhal fırlayarak hocanın arkasından bakdığı yere
bakar tuhaf tuhaf biçimlere g i r e r )
Ulan bu herif neler
görüyor?
H o c a efendi b e n b i r ş e y g ö r m ü y o r u m . HOCA —
(Hoca
Kavukluya b a k a r a k )
Sen s u s s e n öyle şey
lere k a r ı ş m a . G ö r m ü y o r m u s u n ey m i s k i n . ( B i r şeyler okur gibi yapar üfler «lile havaya işaretler y a p a r a k ) E v e t evet ta k e n d i s i . . P e k i baş
üstüne...
KAV. — Deli m i s i n
HOCA — yası-alemden,
62
H a y d i u l a n sende b i r s a a t t i r h a v a ile k o n u ş u y o r s u n .
nesin? Def defol h u z u r u m d a n . A l e m s i m y a a l e m k i m y a hav i l m i n ü c u m d a n bi behre h e r i f .
K e ş f i giyabi
alemi
miniyi
ulum
funun cihan
ne
idem
ki
bilmez.
Eclıclü
cühelanın
c c h l i l c t c c a h ü l i m i ş h u l a s c t c n eçhel h e r i f def d e f o l . E l i n i n h a m u r i l e e r k e ğ i n içine k a r ı ş m a k s e n i n ne h a d d i n e KAV. — tara
basanlardan HOCA —
Hadi
değiliz.
Bunlar püfycs,
kim
yutar
ulan?
H i d d e t i m i m u c i p o l m a , seni berbat edor, b ı r a k ı r ı m .
güzümün KAV. —
kalmış?
H a d i u l a n sen d e k i m e y u t t u r a c a k s ı n b i z öyle man
önünden
çekil
be
herif.
U l a n bayağa ç ı k ı ş ı y o r . B u r a s ı b e n i m m a h a l l e m , h e m
Evet b i r M. O. —
i k i gün evvel b i r
Amanın
öğrenmeye
h a b e r a l d ı m da g e l d i m , se seveyim?
t a r a f a n a k i l hane
d e y i m gözünün bebeğini
ettiler.
s e v e y i m bana
şu
itin y u v a s ı n ı , evini g ö s t e r i r m i s i n ? O c a ğ ı n a d ü ş t ü m a ğ a m . P. —
Peki
oma
mahalle
arasında
bir
rezalet
çıkarmamak
şartilo. M. O. —
Korkma
kardeşim
hiç
bir
kötü
söz
deyecek
de
ğilim.
71
P. —
P e k a l a ben s i m d i o n u b u r a y a ç a ğ ı r ı r ı m
( G i d e r . Elindeki şakşakla Kavuklunun başına P. —
Hamdi
KAV. — P. — di
efendi
görüşürsünüz
vurarak)
birader.
(Sesİnî çıkarmaz)
(Vurarak)
/
C a n ı m b i r a d e r u y u y o r m u s u n H a m d i efen*
n e r d o s i n ? A n l a d ı m galiba üst k a t t a da k a p ı y ı g ö r e m e d i n .
Dur
7
ö y l e iso ( U s t k a t p e n c e r e s i n e b i r taş a t a r a k d u y u r a b i l i r , geri çe k i l i r . Y a r d e n t a ş a l ı r gîbî e ğ i l i r ) K A V . —- ( H e m e n f ı r l a y a r a k ) P. —
Efendim
İ s m a i l ne y a p ı y o r s u n ?
çaldım çaldım
kapınızı
bir
türlü
d ı m . G a l i b a k a d ı n l a r d a n d a k i m s e y o k . S e n i n üst
duyurama
katta bulundu
ğ u n u hesap ederek b i r f i s k e taşı ile seni h a b e r d a r e t m e k KAV. — P. —
A n l a d ı m y a , beni neden
istedim.
aradın?
C a n ı m elbette evden g Ö r m ü ş s ü n d ü r . S e n i n yağcı M a y ı s -
c ğ l u gelmiş b i r k a ç k u r u ş
hesabınız v a r m ı ş , hadi g i d e l i m do he
sabını
kepazelik
düzelt,
KAV. — P. —
burada
bir
Ncrdo o
herif?
çıkarmasın.
Haydi
gidelim.
B u y u r u n alacağın a d a m zat b u
M. O . — P. —
Hey t a m a m
(Yürürler)
mu?
ta k e n d i s i .
P e k a l a siz h e s a b ı n ı z a b a k ı n ı z b e n i m b i r
İ c a p ederse ben ş u r a d a
mahalle
kahvesindeyim
az i ş i m
var.
çağırırsınız.
(Gi
der) KAV. —
Sen
M. O . —
B e n i m no i s t i y e c e ğ i m i b i l m i y o r m u s u n ? F i k r i n
ye böldüğü
ne
istiyorsun? iki
Bu
da
yeni
küfür
mü?
Ulan
ağzını
topla
yoksa
ağzını.
M. O . — benim
aramışsın
herif.
KAV. — büzerim
benî
ağzımı
Nİdcccksİn torba
mı
nideceksin, ağzımı mı sandın
hey
düdüğüm?
büzeceksin? Sen
şu
Sen
borcunu
v e r de y a k a n ı b ı r a k a y ı m .
72
KAV. —
Neyim
M. O . —
Yağları
de
ne
neyi
oluyor? kör
bugazına
tıkdın
da p a r a s ı n ı
ne-
y i n e v e r m e d e n b ı r a k ı p ne d i y e k a ç d ı n ? vara
İtin
î l e döndüğü i t i n d u
sürttüğü. KAV.
maya
Ulan
—
başlıyor M. O. —
ağzını
şuradan Yoksa
topla.
defolur
Buruşturup musun
nideceksin
durma
kafam
kız
yoksa?
bacağımdan
asıp
da
kolumdan
mı s e r î n l i y c c e k s i n ? Dünbelek s ı f a t l ı k ı l k u y r u k h e r i f . Sen ş u z i n v m i öde. KAV.
—
belanı v e r e y i m M. şaşarım
O.
—
Sen
şuradan
S e n d e n gelecek bela
sende a d a m
KAV.
—
mı
Anladım
alır gelir)
neği e v d e n
namusunla
kıl
No istediğimi Dur Bana
kuyruk
sen b e l a n ı
KAV.
M. O. —
—
ne o l a
misin
yoksa
kî?
Korkanın
aklına
herîf.
arıyorsun.
(Gider defteri değ
bilmen ki
isliyorsun?
it o ğ l u
senin
çarpılmak
istediğini
bak
nîdeceksin
nîdeceksin
musandıra mı aran kıl kuyruk herif. KAV.
gider
Ş i m d i söyle b a k a y ı m ne
M. O. — —
çekilir
mi?
Estepeta
mestepeta
it? çok
iyî
bilirim.
çingene
evinde
(Üzerine yürümek üzeredir)
püf.
Evet
öyledir.
(Elindeki
değnekle
İşaret eder. Mayısoğlu olduğu gibi kalmıştır. Yakasından
tutarak)
Gel b a k a l ı m Mayısoğlu m u s u n , gübre oğlu musun?
(Bir
götürür) O t u r d u r b a k a l ı m d a h a ne k a d a r a r k a d a ş gele cek. (Döner yeni dünyaya gider oturur. Zurna Rumeli havası ça l a r . Rumelili meydana gelir bir devir yapar d u r u r şu şarkıyı okur.) RUMELİLİ — Allşimin kaşları kare Sen açtın sinema yare Bulamadım tjerdime çare Aman Görmedin mi o civan alİşîmİ Tuna boyunda. Evleri var hana hana Benleri var kare kare kıyıya
73
Sen a ç t ı n s i n e m e
yıra
Görmedin mî o civan alişimi Tuna boyunda. P. —
(Karşılayarak)
Maşallah
Hüsmen
ağa s e f a l a r
e f e n d i m . B i r hayli z a m a n d ı r sizi g ö r e m e d i k nerelerde HUSMEN — kapattım dik
çek
Hc
be
aretlik
Rumeli'ne
kaan
te b u r a d a uzandım
pehlivan
Dönüşten
geldiniz
İdiniz? kahvesini
te
görüşeme
ya. P. —
Başka bir
HUS. —
ticaret m i y a p m a k
Te cpten
öyle o l d u
İçin?
y a , beş
kuruşcuk
yaptım,
hepiciğini k o y n u m a k o y d u m te gene te öğlecene b u r a y a
on
döndüm
hepten. P. —
Ş i m d i b u r a d a b i r d ü k k â n mı falan m ı a ç m a k
İstiyor
sun? H U S . —• T e eğlecene y a p m a k bir
az a l a c a k l a r
onlar ufak
peşi
sıra
no o n l a r ı isterim
istiyorum. Ama vardı
toplamak
tcplayayım
isterim
eskiden
ahretlik düştüm
da onlara
açayım
hangi
no bir
dükkancaz. P. —
Demek
HUS. —
eski
alacaklarını
i c p l a m a y a ç ı k d ı n ı z Öyle
mî?
T e öglcccne ş i m d i b i z i m e s k i m a h h a l d e v a r d ı hangi
kahvehaneye. P. —
Evet.
HUS. —
Te
orada
var
hankİ
bir
kahve
acaba? Adı
ne b u
tarafa
borcu
cnu
arayo-
rum. p. —
Kim
HUS. — suz bilir
mudur misin P. —
götüroyim. müjdem
Te ona
derlerdi
bilomiyerim
te c n c a z l a r
mı
gelmişler?
efendi. Kabukludur, bu
köye
kabuk
göç e t m i ş l e r
sen
İ s m a i l aga b e ? Evet
tanıdım.
(Yürürler)
Buraya
Hamdi
nakil
efendi
etti.
birader
Buyurun aman
sizi
yetişin
evine sana
var.
KAV. —
Al
bir
tane d a h a
cumuz var.(Dışarı çıkar)
74
Amdi
dur
bakalım
buna
da
ne
bor
H a sen m i s i n H ü s m e n a g a , hoş g e l d i n .
P. —
İste
sizi
buluşturdum
KAV.
—
Hayır
ola
HUS.
—
Ne haberi
ne
artık
ben
(Gider)
gidiyorum.
haber?
soruyorsun
be ağam?
Ne h a b e r
olacak
tü b e n g e l d i m h e p t e n . KAV.
—
HUS. —
Hoş
geldin
Ne sorarsın
sefa
geldin
susak
ne
kafalı
istiyorsun
bilmeyer
onu
söyle?
m i s i n , tam g ü
m ü ş p a r a İle y e d i m c c î t b o r c u n v a r d ı y a . KAV.
O n u n ü s t ü n d e n b i r çok g ü n g e ç m i ş . U n u t t u m
—
HÜS. — cek m i s i n
Ne s ö y l e r s i n b e k a l ç i n
İ n k a r i m i geliyersin
KAV.
Oğlum
—
ağızlı te b o r c u n u
gitti.
vermîye-
ya.
geçmişe
mazi,
pişmişe
kuzu
derler.
Hadi
p a t ı r d ı ç ı k a r m a da n a m u c u n l a İşine git. Nene l â z ı m . HUS. —
Sen
mı g e l i y o r s u n y a KAV. HUS.
içerken
m u s u n s e r s e m ha ö y l e Ne s ö y l ü y o r s u n
—
iyidi
de
şimdicik
inkardan
M a s k a r a s e n s i n , sen on b i r i n c i b a b ı n on i k i n c i ben
—
dini b i l i y o r
kahveleri maskara?
leme sözleri k i m seliyecek
mi?
susak
kafalı. Oyle okumakça
söy
be k e l ç i n . Sen ş u b o r c u öde d e elve
rir. KAV.
S e n ş u r a d a n n a m u s u n l a gider m i s i n , y o k s a buz g i b i
—
donar m ı s ı n d i l e benden ne HUS.
—
Ne gevezelik
dilersin? edip d u r u r s u n b e s e r s e m
ödemiyccok
m i s i n b o r c u n u e s e n i n l e eylenecek v a k t i m y o k ne d u r u r s u n paraları yoksa
çıkış
(Üzerine yürüyerek)
KAV. — (Elindeki değneği havaya kaldırarak) Estcpeta mes(Hüsmen olduğu yerde donmuştur. Yakısından tu tarak götürür Kayserİlİ'nin yanını oturtırak) Sen d e b u r a d a İs tirahat et. A r k a d a ş l a r ı n gelsin b a k a l ı m . (Döner eve'girer) Y o k tepe ta n a s ı ı . .
mu
alacak
İş?
(Zurna Yahudi havası çalar. Cud meydana gelir bîr devir yapar yen! dünyanın önünde durarak bir şeyler okur gidip salla nır. Kavukluyu görür korkar uzaklaşır bir şeyler okur üfler ve derhal uzaklaşır durur. Bir şeyler okur üfler.) 57
KAV. —
Ulan b u da nesi. D u r b a k a l ı m
(Yahudinin yanına
gelince Yahudi kaçar) Ulan ne k a ç ı y o r s u n ? YAHUDİ — K o r k d u m b e . KAV.
mım
Ulan
benim
YAH. —
Nesin
beli
KAV. —
Hay kcppolu ulan
—
görmüyor CUD. —
nemden deyi
korkdun?
de ondan
korktum.
neden b e l l i değil k o s k o c a
ada
musun?
Nesin
nesin
anlayamadım?
KAV. — > Ulan
kör müsün
adamım.
CUD. —
Uşak
b e nerde bu
bolluk.
KAV. —
Ulan
kendine g e l , a l i m
CUD. —
Nasıl ben d e m e d i m m i nasıl ne y e r s i n a r k a
allalı
tepelerim. ayakla
mı?
yım
KAV. —
U l a n ç ı f ı t ağrını topla y o k s a y ı r t a r ı m ağzını , t e r e s .
CUD. —
Nasıl y ı r t a r s ı n
KAV. —
Anladım
1
paçavra mı b u ?
sen beni
belaya
sokacaksın.
Söyle
baka
sen b u r a d a ne a r a y o r s u n ? CUD. —
S e n kahya
KAV. —
Ulan
mısın
ne ters
ne istersem
herifsin
ararım
sana
no b e .
be fena m ı s ö y l e d i m .
Belki
aradığını ben biliyorum. CUD.
— Sen burada bekçi
misin?
KAV. —
E v e t ben b u m a h a l l e n i n b e k ç i s i y i m , söyle b a k a l ı m .
CUD. —
Hadi
be sen d e b e k ç i böyle s ı f a t l ı
KAV. —
Ulan
kendine gel. A l i m allah tepelerim
CUD. —
(Başını
mı olur.
Sura
ta bak b e . açarak)
kerata.
Tepeyi buraya m ı yapacaksın. Bu
dalaya b a k m a m z e r o ğ l u m a ı n z o r i a d a m d a n tepe o l u r m u b a n a bak
son b u m a h a l l e l i KAV. — Ne CUD. —
misin?
yapacaksın?
Birini
sana
soracağım da.
KAV. — N e y a p a c a k s ı n ?
76
CUD. —
B e k ç i domedin m i , y e r i n i s a n a s o r a c a ğ ı m .
KAV. —
Ulan
ağzını
topla
şimdi
gırtlağını
sıkacağım
ha.
CUD. —
Ne v a r n e d a r ı l ı y o r s u n
be. Sen demedin
m i ben
büroda hepsini b i l i r i m ? B e n de soruyorum. KAV. —
Ulan a ğ r ı n ı
l o p l a Gelirsem a ğ r ı n ı y ı r t a r ı m .
Murdar
kerata. CUD. — adamı
KAV.—
nini can
N e v a r b e ne o l u y o r s u n d a r ı l ı y o r s u n , b i r adam b i r
ararsan b i r başkasına
patlatırım. Gel çıfıt. CUD, —
V a y v a y v a y b e n i y i m i sen m i p a t l a t a c a k ?
Amanın
kurtarın
allahını
mısınız
beni
seversen. Mor suvanlar
kurtanmaz
kafasını. KAV. — V a y k c p p o l u
yaygaracı
ratın budur diyip b i r y u m r u k
miş
sormaz m ı ?
Ulan hala d a h a s ö y l i y o r v a l l a h i g e l i r s e m y a n ı n a bey
vay. Ulan yanılsam d a su
konsam o zaman
ne olacak.
CUD. — (Feryat ile iki elini yüzüne kapayarak dayak ye gibi olduğu yerde kıvranır tepinir haykırır) A m a n ı n s u r a t ı m
aman öldürecek Aman
misin
be k u z u m
buradan
kimse
yeçmesin m i ?
aman.
KAV. — (Olduğu yerden) A l u l a n öyle ise d a y a k öyle o l
maz böyle olur. (Karşısında bulunan birini vurmuş gibi hiddet ve şiddetle yumruk sille tekme taklidi ve hareketi yaparak) A l b u n u d a seni
köppoğlu s e n i . U l a n beni ne s a n ı y o r s u n u f a c ı k te
fecik g ö r d ü n de k a r a m ü r s e l sepeti m i s a n d ı n ? S e n i edepsiz h e r i f seni. pinir
CUD. — (Hakikaten dayak yer gibi yerlerde mırıldanır, te feryad ederek ağlayarak) A m a n ı n s u r a t ı n a m a n ı n k a f a n v u r -
m a s a n a b e sana ne y a p t ı k ne k a b a h a t i m v a r b i r a d a m sana b i r i n i sorarsa böyle m i cevap v e r i r l e r ? A m a n ı n mu m a m i z e o ğ l u m a m i z o m e r d a y i m
P. — (Gelir)
amanın be insafın y o k
adamsın be.
(Ağlar)
A m a n e f e n d i m b u no b u H a m d i efendi
insaf
et y a h u . B i z i m s e v d i ğ i m i z k u y u m c u A z e r y a e f e n d i y i b u derece hır palamak da olur
burasını yoklar)
mu a birader?
(Çökerek yanına giderek orasını
V a h a z i z i m v a h n e ne c a n ı m o n u n d a hiddeti y a
m a n d ı r a b i r a d e r sen d e k i m b i l i r neler neler söyledin d e k ı z d ı r -
77
dm.
Hamdi
efendi
birader
sen do a m m a d a
insafsızcasına
döv
m ü ş s ü n . A i k i gözüm k a b a h a t i no k a d a r b ü y ü k o l u r s a o l s u n b u derece d ö v ü l m e z d i KAV. — Kafam sıkdı.
kızınca
ki
kardeşim.
İsmail
sen d e b i l i r s i n ya b e n i m
dünyayı
Ben de v u r d u m
nım
gözüm
görmez.
silleyi yumruğu
hiddetim
Ağzını
bozdı
da
ağırdır. canımı
t e k m e y i y o r g u n l u k d a n ca
çıkdı. CUD. —
Aman
KAV. —
G ö r d ü n ya İ s m a i l sen d e şahit
P. —
Hangi
KAV. — din m i
vurmasana
be. oldun.
dayağa.
İşte ş i m d i
senin
gözünün ö n ü n d e
vurdum
görme
yahu.
P. — - V u r a n k ı r a n o l m a d ı y a h u s a y ı k l ı y o r m u s u n b i r a d e r ? KAV. —
H a h İşte y a h u d i n i n feryat etmesi b a ğ ı r ı p , ç a ğ ı r m a s ı
hep böyle d a y a k d a n P. —
oldu.
A m a n a z i z i m sen olduğun y e r d e n k ı m ı l d a m a d ı n k l me-
zap o l s u n . KAV. — dayak garacı
yer
Bizim
muharebeler
hep böyle herkes olduğu y e r d e
(Uzakdan dövme taklidi y a p a r )
N a s ı l g ö r d ü n m ü yay
herifi.
P. —
Canım meramına
KAV. —
Ona sor da
CUD. —
Evet
KAV.
—
İsmail
Görüyor
neden
çıktı?
söylesin. efendim ben
musun
göya
s o r da
dili
söylesin.
dönmıyor.
İşte
bundan ç ı k t ı y o k s a b u h e r i f b u k a d a r d a y a k y e m i y e c e k d i . boyuna
merane Kerata
yutturuyordu.
P. —
Hor no hal ise A z a r y a efendi b u r a d a ne
arıyorsunuz?
C U D . —- B e n m i ö b ü r s ü m a h a l l e d e b i r h a n ı m a b i r e l m a s y ü zük verdim yarı
parası veresiye bırakdı
ş i m d i y e l d i m p a r a y ı al
m a y a b a k d ı m o evden k a ç m ı ş l a r o n a buna KAV. — P. —
78
Bak
Hayır
İsmail
yutturuyor.
efendim
telâffuzları
sordum.
iktizası
dilleri
kayar,
baş-
ka b a ş k a şey d e ğ i l d i r . E v e t A z a r y a efendi d e m e k b u r a s ı n ı
sağlık
verdiler. CUD. —
Evet burasını
KAV. —
O y l e İse k o l a y b u r a s ı da seni s a l l a r . Ö d e ş i r s i n i z .
CUD —
Dur
KAV. — bela
salladılar.
be kuzum
sen
ne
hırlayorsun?
İ s m a i l ş u ç ı f ı t ı def e t , b i r y e r i n i k ı r a c a ğ ı m
başıma
D u r c a n ı m acele e t m e hiddetle k a l k a n z a r a r l a
oturur
olacak. P. —
derler,
ben şimdi
meseleyi
halleden nasıl sağlık CUD. —
Yok
hal e d e r i m . A z a r y a
efendi
öbür ma
verdiler?
be k u z u m
salatalık
vermemişler
ben
sordum
da o da s ö y l e d i . P. —
Nasıl tarif
CUD. —
Bu
ettiler.
hanımlar
bîr
kabuklunun
karışıdır,
demişler,
a d ı n ı h a n c ı efendi m i odacı efendi m i n a s ı r s ö y l e m i ş l e r işte o b u y e t a r a f a y e t m i ş b e n dc o n u s o r d u m . KAV. —
İsmail
hakikisi olacak P. —
def e t , d e m i n k i
taklidin
bu
sefer
girecek.
A m a n b i r a d e r sen d e t u h a f s ı n , a d a m b i r şey söylemi-
y o r , d i l i döndüğü yorsun?
şu çıfıtı
b a ş ı m d a belaya
Evet
kadar dürüst
Azarya
efendi
s ö y l e m e y e ç a l ı ş ı y o r . Sen d e k ı z ı
o aradığınız
zat
Hamdi
efendi
işte
bu zattır. CUD. —
Ş i m d i ben m i b u n u
KAV. —
A n l a d ı m İ s m a i l s e n i n d e b i r halt edeceğin y o k . Hay
uzattıracağım?
di sen i ş i n e git b e n k e n d i m b u işi hal e d e r i m . G ö r ü y o r m u s u n ne d i y o r sen b u z a t t ı r d e d i m ya u z a k d ı r a n l a d ı g u y a . ( E v e g i d e r ) P. —
Ne
haliniz
varsa
görün
sana
zaten
söz
geçmez
ki
(Gider) KAV. — lım.
(Defterle
değneğini a l m ı ş t ı r
gelîr)
Kimden
para
CUD. —
N e v a r s o r d u n sen m i ö d e y e c e k s i n
Ey
söyle
baka
istiyorsun? yoksam?
79
KAV. —
Evet
ben ödeyeceğim.
Çabuk
söyle
ne b o r c u m u z
var? CUD. — Ç o k deyil be ne k e r k u y o r s a m o l a n olsan
eşeksen m e c i d i y e d e n y u k a r ı
n e telaş
ediyorsun,
değildir.
—
KAV. Ş i m d i eşek ben m i y i m sen m i s i n a n l a ş ı l ı r . (Elinde ki değneyi kaldın) Estepcta mestepeta p ü f . (Cud olduğu yerde kalır. Onu da ötekilerinin yanına götürür oturtarak) G e l b a k a l ı m b i r az sen d i n l e n , i s t i r a h a t e t . (Döner yeni dünyaya gelir) E y canım yok m u alacaklı?
Borç ödiyoruz.
(Zurna Hırbo havası çalar. Hırbo gelir meydanı döner, Ka vuklunun önünde durur ve şu beyit! okur : Gag ötüş göl kenarında hep ala gazdır Hayvan gümesünde bulamazsun boyuna sun azdun. KAV. — A l b i r tane d a h a (Zennelere) B u n a d a m ı b o r ç l u yuz?
ZENNE — KAV. —
A inan olsun bundan benim haberim y o k .
Dur bakalım
HIRBO —
(Sağa
şimdi
anlaşılır
sola bakarak)
san görünmeyor. Acap hayvanlar
telaş
etme.
U l a n s u r l a r d a heç de b i r i n
yuvasına m ı v a r d ı k ?
KAV. — (Karşılayarak) Merhaba d a y ı .
—
HIRBO KAV. —
HIRBO
Herif
—
KAV. —
boynun
altunda
b u n u d a beğenmedi, a c a b a
İ k i gözün b i r d e l i k d e n
V a y canına herif
kalsun. ne d e m e l i ? H o ş
bayağı
fırlasın. hiddet e d i y o r .
Dur baka
b e l k i böyle i s t i y o r . M e r h a b a c i ğ e r i m . H. — C i ğ e r i n i KAV. — H. — KAV. —
dişliycsun.
Bu d a olmadı, merhaba
komşu.
G c n ş u n u n d a , s e n u n d a boynu a l t u n d a k a l s u n . H a . . . d u r öyle
H. — M e r h a b a
80
hemşeri. gibi
iki gözüm.
HIRBO lım
da çıksun.
Hemşeri
—
KAV. — geldin
Dayın
Hoş geldin
ise., merhaba a y ı .
hemşeru, merhaba
canım.
KAV.
(Hayretle)
—
Heaaaaaa...
herifin
İstediğini
anladım.
D u r öyle ise m e r h a b a hop geldin ayı oğlu a y ı .
H. — (Boynuna sarılarak)
Merhaba
hoş
bulduk.
İki
gö
r ü m ü n bebeği. H o ş b u l d u k sefa b u l d u k . N a s u l s u n u z e y i m i s u n u z ? A l l a h o y u l i k v e r s u n . Çoh y a ş a , sağ o l , v a r o l . KAV. — '
A m a n ı n h e r i f d e k i sevince b a k , a m a d a tuhaf şey n e
ise d u r b a k a l ı m e a y ı d a y ı b u r a l a r d a ne a r ı y o r s u n ? H. — nuşuyon.
E y gozunun bebeğini y i y e y u m , ne güzel g o n u ş m a goH c m ş e r İ m ağzunu
KAV.
seveyim.
— • Ayı dayı onu anladık
buralarda
ne a r ı y o r s u n ,
cnu
soruyorum. H. —
A n l a d ı m b u r a d a ne m i a r ı y o r u m ? B u r a l a r bıgıl k u y r u k
İ s m a i l efendi d e d i k l e r i b i r i v a r d ı o n u a r a d ı m . Son b i l i y o r KAV.
—
H. — \
KAV. /
B i l i y o r u m a y ı d a y ı , pek mî
H e o n d a n öğrenecek —
H. —
mu?
lâzım?
şeylerim
var.
Ne öğreneceksin?
Efendim aradum bîr kaç avrat var da cnu
öğrenece
ğim. KAV.
—
H. — KAV.
mi
avrat?
olurdu,
hiç
bir
kendim ğim o
senin
cinsinden
mi?
mi?
uşaklar.
Tövbeler
olsun
boyuna
gonişilar. fenalık
mı
O da söz m ü h e m ş u r u m .
tulur şeyler H. —
Anadolu
Sana yoksa
—
H. — KAV.
da
Y o k u l a n y o k . Ne gezer o n l a r b i z d e n o l s a l a r da böy
o l m a z o l a n b u n l a r çok KAV.
O
O n l a r da ayı c i n s i n d e n
—
H. — le
Nasıl
Anlamadım.
ettiler? Ettikleri
kötülük yenir yu
değil. Peki
—
İsmail
efendi
b u n l a r a ceza
mı
verecek?
Y c h u l a n yoh o ne ceza v e r e b i l i r , o c e z a y ı b e n kon
verecekdim.
Anladın
mı
heırışerim,
ben
kendim
verece
kadar.
KAV.
—
O / l e ise İ s m a i l efendiyi ne
arayersun?
8
H. — bir
Ulan
sen
de eşşegun
b i r i s u n . Ulan
de ne c e h e n n e m e g i t t i k l e r i n i b i l s e m o k i l
dum
şu
kancuklardan
kuyruğu arar
mi-
hey. KAV. —
O da d o ğ r u y a , p e k i ş i m d i İ s m a i l e f e n d i y i m i bula-
lacaksın? H. —
H e o n u b u l m a k gerek o b i l i y o r m u ş .
P. —
(Öteden
görünür)
Vay
maşallah
Himmet
usta
efen
dim sefalar geldiniz. H. — seni
H a l ı u l a n İ s m a i l e f e n d i m s e f a n a r t s u n . E v v e l e ben do
arıyordum. P. — -
larda
Nerdesun
Merhaba
ulan
keyifler
merhaba o
iyidir
ney
inşallah?
ise.
Hayır ola bu
taraf
beyle? H. —
Eksik
KAV. — rayı
seçdık
olma
İsmail artık
İsmail
seni
bir
efendi.
aradığını
az s e n
Agnadurun.
anlayıncaya
kadar
uğraş b e n g i d i y o r u m .
akla
(Gider
ka yani
d ü n y a y a ) O h ben İşi a n l a d ı m y a , b e l k i d e değildir. Our b a k a l ı m . Uian tanıyor P. — s u n . Ne v a r H. — gelince
m u s u n ben b i l m i y o r u m
Peki
allah
iyilik
versin
belki bacım y u f k a hayır
ola
beni
almışdır.
arıyormuş-
bakalım? B u ne o l a İ s m a i l efendi m a l u m y a b i z i m b a ş ı m ı z d a r a
himmadak
seni
ararız.
Sen
bizim
babamız
gibisin
işto
b u g i b i b e y a z d a n o l d u ğ u g i b i d i r . N e r d e k a f a m d a r a v a r d ı r b u der d i m e d e gene sen d e r m a n P, —
bulacaksın.
P e k i a m m a d e r d i n i anlat b a k a y ı m . M e r h e m olabilccok-
mîyİm. H. — birini
beş
Efendim kuruş
senin
anlayacağın
takdim, şimdi
oraya
şu Keçeciler vardım
şu
mahallesinde b i z i m beş
on
k u r u ş u m u z a begenesun İ s m a i l e f e n d i . Ulan d a m ı b o m b o ş hep k i m seler
yok.
Aklım
zıvanasından
az
kalsun
fırlayacakdı.
O
yanda
bakkala çakkala, o yana b u yana sordum, soruşturdum senin torafa v a r d ı k l a r ı m Biliyor
m u şu
bu
h a b e r e t t i l e r . İ ş t e bende k o ş t u m s a n a g e l d i m .
donkuzları?
P. — • A n l a d ı m a m a ; i s m i c i s m i y o k m u b u n l a r b u r a y a gün-
82
do i k i ü ç n a k i l e k s i k o l m a z . B u r a d a n d a b a ş k a y e r e gidenler v a r . Bunun
için gelenlerin
aradığın
ailenin
reisi
isimlerini veya
y o r s a n iş k o l a y l a ş ı r , b i l i y o r H.
(Bir
—
dün m ü
olsun
bilmek
erkânından birinin
icap eder,
senin
ismini olsun
bili
musun?
az d ü ş ü n d ü k t e n
sonra)
Ulan bak b i r
k e r r e gör
şimdi?
P. —
Ne o l d u b i l m i y o r m u s u n ? B i l i y o r d u n da u n u t t u n
H. —
Yok
efendim. Y o k
doguzun adın
madını
mu?
bileyodum
ama nasılsa aklımdan gitmuş. Mümkün yoh bulamiyon. P. —
Dur öyle
ise, y e n i
gelenlerden
isimlerinin
bildiklerini
sayayım. Oyle bulabilir misin acaba?
"
H. —
Hele b i r d e d e
P. —
İ k i gün evvel gelen m u t a f M u s t a f a u s t a ?
bahalım.
H. —
Yoh o
P. —
B i r hafta m u k a d d e m Z e h r a m o l l a h a n ı m taşındı o m u ?
H. —
Y o h efendim. Y o h evine deyul k a r d e ş i m . Dur efendim
SUıma
bir
şeyler
değil.
geliyor. Galiba
gabuklumuymuş
kabuksuzmuy-
m y ş , a k l ı m a l m a d ı . E y i n e b i r şey geliyor a k l ı m a a n a d ı n P. — tanımadık
Ha
anladım. Ona
adam
kavuklu
azdır. Onda
H a m d i efendi
mı?
derler.
Onu
m ı a l a c a ğ ı n v a r v e ne k a d a r ,
çok
mu? H. —
Y o h c a n ı m k e n d i n e b i r şey v e r m e d i m . E v i m d e n y u f k a
kadayıf madayıf aldılar.
İşte iki
üç y ü z k a d a r
P. —
Yahu amma da kadayıf
H. —
Canım
borçlu.
almışlar.
sade k a d a y ı f değil y u f k a v a r
efendime diyici-
ğ i m y o ğ u r t moğurt v a r y a s e n i n a g n ı y a c a ğ ı n , e v d e n a l d ı l a r yorum
kendinin haberi v a r
P. — la h e s a b ı n ı
mı yok
bili
mu?
P e k a l a ben s a n a ş i m d i H a m d i e f e n d i y i y o l l a r ı m . O n u n kesersin olmaz
mı?
H. —
Sen b i l i y o r s u n h i n c i g ö n d e r . B e n b u r a d a b e k l e r i m .
P. —
Pekala
şakşakla çalar)
bende ş i m d i g ö n d e r i r i m .
(Gider, yeni
Hamdi efendi, birader uyuyor
b a b ı n d a n b i r i seni
musun?
dünyayı
Y a h u ah
arıyor.
83
KAV. —
(Gelerek)
önünde oturuyorum beni
da
Ulan hangi u y k u ulan
ne
İsmail
şurada
uyduruyorsun.
Alim
gözünün
allah
kim
arayan? P. —
D e m i n d e n konuştuğun H i m m e t aga.
KAV. —
N e y a p a c a k m ı ş y o k s a b u da m ı a l a c a k l ı
İsmail?
P. — • H a y d i gel d e b a k . P a r a m ı v e r e c e k s i n , y o k s a m a v a l mı o k u y a c a k s ı n b i l i y i m gel de g ö r ü ş . ( Y ü r ü r l e r ) H i m m e t usta al işte senin
aradığın
gidiyorum. H. —
Hamdi
efendi
siz şimdi
kozunuzu
pay edin.
Ben
(Gider) O
ulan
kabuklu
H a m d i söndün d e b a n a no diye de-
medin? KAV. — sordun
Son
bana
İsmail
efendiyi
sordun.
Hamdi
efendiyi
mu?
H. —
O d a doğru y a . H e r
KAV. — H. —
ne İse ş i m d i
no o l a c a k ?
Ne o l a c a k , e ne o l a c a k ? Efendi
mahalleden
boş
cn
kuruş
hesabımız
var
ben
de b u ez s ı l a y a v a r ı y o r u m . Ne k a d a r v e r e s i y e varso o n l a r ı da deyşirip
koya v a r a c a ğ ı m . Ş u s i z i n KAV. — H. —
Çok bir
KAV. — H. —
şey d e ğ i l . 4 5 0
mu?
mu? kuruş kadar
tutar.
Ulan amma da almışlar, be vay k c p p o l u l a r ı . geldi?
O n d a n değil b u gün p a r a m y o k
vereyim.
Pek güzel sen v e r e c e k o l y o h s a ben y a r u n da g e l i r i m .
KAV. — zına
hesabı da g ö r e l i m , o l u r
ne k a d a r , ç o k
Ne o l a c a k pek m i ç e k
KAV. — H. —
Hepsi
Ha bak
y a r ı n d a evde y o k u m . Ç ü n k İ C u m o
nama
giderim. H. —
Zarar
yok h e m ş e r i m c b ü r s ü gün g e l i r i m .
K A V . — • C b ü r gün C u m a r t e s i m ü h i m b i r
iş i ç i n
kapısına gideceğim. Pazar günü hıristiyanlar kapalıdır
Şeyhislam bir
yerden
para b u l a m a m . Pazartesi yılbaşı bankalar kapalıdır. Salı Çorşamba perşembe günü de H. — ben do c ü k
84
açmazlar.
Ne annaduk. Ulan
günlerden
hepsini
saydın, yoksun,
sen b o r c u n u ev uşagana b ı r a k s a n o l m a
mı?
KAV.
— O
senin
H. —
Güzel ama
dediğin
paresi
bankada
olma/anlar
İçin
dir. no v a k i t sana gelmeli KAV. —
h a f t a n ı n her g ü n ü do evdo y o k u m d i y o n , ki?
Hafta günlerinden başka bir
gün n c v a k i t
İstersen
gol, d e r h a l paranı a l . H. —
Ulan b e n i m l e cylcrıİyon m u ? H a f t a g ü n l e r i n d e n g a y r i k
gün oluur
m u , ben a n l a y o r u m sen d o m u z l u k
cdüp b o r c u n u ödc-
m i y e c e k s i n d s e m m a ben a l m a s u n u b i l u r u m . K A V . — • A n l a d ı m h e m ş i r e m a n l a d ı m . Sen d u r b u r d a da b s n g i d i p evden senin alacağın p a r a y ı g e t i r e y i m . ( G i d e r k i t a p l a ç u b u ğ u alır g e l i r )
H a h ş i m d i şöyle b a k a l ı m benden b u p a r a y ı nasıl
alır
sın? H. —
Nasun
KAV. — (H.
donmuştur)
sını
söyler)
(Zurna
mu
alurum?
(Çubuğunu
(Saldırır)
kaldırarak)
İşte
Estepeta
boyuna
sarılıyo.
rr.estcpeta
püf...
G e l b a k a l ı m , sen de a r k a d a ş l a r m m y a n ı n a
lar h a v a s ı ç a l a r , L a z m e y d a n a gelir o y n a y a r a k
H a b u r a d a n aşagu ha b u r a d a n sevduğum
şarkı
aşagu
B e n inemem İ n e m e m b e n i n e m e m Küçücüksün
(Sü-
inemem
küçücüksün
sevdugum
Sözüne İ n a n a m a m süzüne İ n a n a m a m Ho o l a y u m o l a y u m s e n i n e r d e b u l a y u m Seni b u l d u ğ u m y e r d e el b o y n u n a d o l a y u m KAV. —
(Derhal
yerinden
fırlayarak
lazın
oyununa
katılır,
birlikde oynamaya başlar. Zurna d u r u r , oyun da d u r u r ) LAZ — KAV. — LAZ —
Ey uşagum
norelüsündür?
Ne y a p a c a k s ı n . Yakarum
huruni
bi leys u n .
Hemşerimsun
diye
sor-
d u m , doğru de bana. KAV. —
Hemşeri
o.
85
HAYRETTİN—
Hemşerimsan
cy
gurban
olayum
sana
r.ere-
lisün? KAV. —
Hemşeri
HAY. —
Hupalu
Rizeli
misun Ofli
hey. musun,
hemscrunısun.
misun, Tırabzonli
De ba gözünün bebegunu
Mapavrili
misun.
misun, Gümüşhaneli
misun?
sevcyum.
KAV. —
P e k i a m a d u r da s e v .
HAY. —
Son demeye
başla da
inanayum
babacugum
sen
demi/e. KAV. —
H a a n l a d ı m senin d u r a . . .
HAY. —
(Arkasından
Yoksa
kaçmayasun
dinla
gelir) bak
(Yürür)
Darundun
ne
m u nereye
diyerckdum
KAV. —
Anladık canım durmayorsun k i ,
HAY. —
Bak
hala
da d e m i y e s u n
gidcsun?
saa.
nerelisun, yoksa
Harputlu
m u s u n ? H a b u l ı c r a n i nereden bileyosun söyle n a a ? P. —
( M e y d a n a g e l i r ) O m a ş a l l a h H a y r e t t i n aga h a y ı r
KAV. —
( K o ş a r a k P i ş i k â r ı n y a n ı n a gelir lazla k a r ş ı
getirir ve aralarından HAY. —
Oy
ola?
karşıya
sıyrılır)
kurbanın
olayum
saa
sen
burada
musun
bo-
yacakdum. KAV. — P. —
(Uzakdan
bakarak)
(Lazla konuşarak
Kurtuldum.
Kavuklu'nun yanına gelirler.
l u i l e k a r ş ı l a ş t ı r ı r ve s a v u ş u r )
Haydi
konuşun.. Bir
Kavuk
az d a
buna
anlat. HAY. —
(Kavuklu
ile k a r ş ı l a ş m ı ş t ı r )
O y gözünün
bcbeyunu
s e v c y u m ha b u a d a m a s ö z ü m ü a n l a t a m a d u m sen daha söz bir
a d a m a b c n z c y c s u n . E v v e l a de bana KAV. —
Ulan a r a v e r d e sor
HAY. —
Tamam
(Kaçarcasına
k i ha b u s ö z ü m ü b i t u r c y i m . D i m e d u n bana Bir
lakırdı
HAY. —
Evet
eredc
gitsun
86
ben s u r a y u r u m ,
yürür)
ben de sana c n u d i y e c e k d u m ,
KAV. —
söyliyecek diyeccydun.
dimeyesun.
anlar
nerelisun?
kadar
bırakmadun
nerelisun? ara.
Nerelisun?
Günah
benden
KAV. — (Çabucak dönerek Hayreltîn'İn kapar) Dinle beni yorsun.
\
Burada
ağımı
avucu ila
k i m e geldin k i m i a r a -
(Elini acır)
HAY. — burada
ne i s t i y o r s u n ?
Oy uşağım bırakdun m u diyiyecegumu d i y c y u m . H a
kimi ararum onu m u sorarsun?
KAV. — (Elile gene ağzını tıkayarak) I s t c p , gel bakalım (Pİşİkâra götürür) İ s m a i l d i n l e (Bırakır) y u m a hebir (Derhal savuşur)
Ötesi b u n a söyle
\
HAY. — O y b o b a c u g u m h a b u a d a m a d e n d u m s a n a d e y e y u m !
ben buraya
neye
g e l d u m biley
musun
norden b i l e c e k s u n .
İşte
(Yürürler) H a d i b u r a d a m u s u n . (Yürürler) H a d i b u b u l a m a d u m k i m s e y u . (Kavuk
ben d e c n u d i y e c e k d u m , d i n l c y e y m u s u n . ben d e o n u d ı y e r c k d u m ,
dinleyey
r a d a benu d i n l e y e c e k senden b a ş k a
lunun Önüne gelmişlerdir) H a b u a d a m a . . P. — (Hayrettim Kavukluya teslim eder savuşur) B u r a d a n ötesini d e b u n a a n l a t . (Gider) ""****>. KAV. — (Yürüyerek) A n l a d ı m seni s u s d u r m a k kolay o l a c a k (Yeni dünyanın önüne gelmişlerdir.) Y a h u ş u b e n i m değnek le k i t a b ı ç a b u k v e r i n i z . (Verirler hemen yürürken değneği kaldı rınca) estepeta (Laz donmuştur yakasından tutarak sürük ler ötekilerinin yanına götürür oturtur) O t u r b a k a l ı m y o r u l m u ş u n d u r b i r az d i n l e n , h a d i nöbet y e r i n e , m ü ş t e r i
beklemiye.
(Zurna Arnavut havası çalar, Arnavut meydana gelir bir de vir yapar Arnavutça türkü söyler Kavuklu olduğu yerden katılır) P. — (Karşılayarak) M a ş a l l a h B a y r a m aga hoş geldiniz sesefalar getirdiniz. H a y ı r e l a efendim epi zemandır BAYRAM — misin?
Vallahi
H o bire İsmail efendum, sen b u Hamdi'yi bilirbu herif
haçan geçecek
efendum kurtaramaz bire vallahi P. — Bizim
görünmediniz.
hatimde
tövbeler
olsun
kokasın.
E f e n d i m h a y ı r o l a fena h i d d e t l e n m i ş s i n i z z a n e d e r i m .
Hamdi
BAY. —
efendiden b a h s e t m e k
istiyorsunuz.
Beri m i o h e r i f l e b a h s e d e c e ğ i m . Ne m ü n a s i b e t
bire
y a h u o k i m o l u y o r , bu h e r i f d o l a n d ı r m ı ş h e r t a r a f ı .
87
P. — zanederim
Çek ki
bana anlatır
şey ağzından
buyurduğunuz mısınız
BAY. —
hiç böyle b i r gibi
rüya
duymadım.
değildir,
hayır
V e Öyle
ela bir
az
İki g ö z ü m .
Ne h a n l a t t ı r a c a ğ ı m .
Bir
İsmail
efendum
bu
adam
dil n a m u s l u ester b î r e kardeş y e p s ı n y a p s ı n ticaret h e b i r e b i l m e z nasıl
yapsun. P. — •
bir
Bozmuş
Evet
iş y a p m a k BAY. — P. —
ermez. Sizle
halış veriş bu
hedam çek
fena
ne g i b i
çok.
Ne haz lıcta a n l o m a d ı m , bere H o s m a i l
hefendicum.
E f e n d i m sizden koyun f i l a n m ı aldı d e m e k Ne münasibet Yok
bire
istiyorum?
b i r e ya höyle o l s a y d ı ne o l a c a k t ı .
E f e n d i m y o k s a deri y ü n f i l a n
BAY. — P. —
doğruluk.
istedi. Nasıl
BAY. — P. —
ister
a z i z i m . Pek a k l ı
A n l a d u m e f e n d u m ya ne gibi a h z u ita y a p t ı n ı z .
BAY. — P. —
namus
haklısınız
mı?
yahu.
Y o k s a sîze b i r k e m s u y o n c u l u k f a l a n m ı y a p t ; ?
BAY. —
Hovet
ister y a p s u n
kemusyon var
müşteri
dedi.
Y o l l a d ı m s ı ğ ı r boynuz o l d u . B i r a y y o k b i r cevap işte ona
sebep
çeldim. P. — türlü
Ha
anladım efendim
hcccrcmcmiş.
Daha
bu h u s u s u bana d a
doğrusu
boynuz
ist İyon
onlattı.
adam
Bir
ortadan
gaip o l m u ş , b u i ş i n e r b a b ı n ı da b u l a m a m ı ş , çok u ğ r a ş d ı fakat b i r türlü boynuzlan başından atamadı. BAY. — P. — Zira
bu hususun BAY. —
mez
Hala
Evet
başında
ümid
mı
ederim
ticaretinde
Honladım
bire
kalmış? ki
başından
henüz kardeş
def
edemiyecek.
madam
böyledir
neden
ver
geri? P. —
Efendim
bu
güne
hülyasile bekletti. Kendisi
kadar
belki
m e ş g u l değilsen b i r KAV. —
Ulan
bir
müşteri
bulurum
b u r a d a u z a k d a d e ğ i l , ç a ğ ı r a y ı m da
g ö r ü ş ü n . Daha iyi o l u r . ( G i d e r , K a v u k l u y a )
83
da
acemidir.
H a m d ı efendi
siz
birader
az d ı ş a r ı gol. yüzüme bakarak
ö n ü n d e o l d u ğ u m halde
hala
dışarı
çelen
yok
çocuk
anlayamadım. Buyurun P. —
Canım
seninle
iş v e r i ş i m i v a r m ı ş KAV. — ye)
mu
aldatıyor
geldim, hayır şu
ne İ m i ş
celep
seni
misafirlik
mi
oynuyoruz,
ola? Bayram
gelmiş
aranızda
bir
bekliyor.
H a ' a n l a d ı m d u r ö y l e ise h a z ı r l ı k l ı g i d e y i m . ( Z e n n e -
Hu bana bak. ZENNE — KAV. —
G e n e ne
ZENNE — KAV. — sizden
var?
M ü ş t e r i . . Ş u b e n i m b ü y ü k i t a b i l e değneği A.,
kör
Belki
k a l d ı r ı p dolaba falan
i s t e d i k , fena m ı
B. H. — leniyor
koymuş olursunuz
diye
ettik?
A l l a h a l l a h ne d o l a b ı , ne sandiğı a y u l , b i z i m l e eğ
musun
P. —
versene.
müsün ayul yanında duruyor. Al da git.
sen?
Nedir?..
C a n ı m ş i m d i m ü n a z a a y ı b e r t a r a f et do, adamcağız s e n ;
b e k l i y o r . H s r f K no a l a c a k s a n a l da y ü r ü , ben g i d i y o r u m . Efendim haberdar ettim geliyor.
(Gider)
KAV. —
(Bayram'ın
yanına
giderek)
O
maşallah
hoş
gel
BAY. —
Hecan boş g e l d i m . S a n ben g e l d i m s a n a ne o l u y o r ?
KAV. —
O
din.
beni
aramışsın
da
doğru
ya p o k i .
Söyle
bakalım
Bayram
aga
hayirola?
BAY. —
Ns
KAV. —
Hayirola
BAY. —
Nasıl no hol m u ş k i , d a h a ne o l a c a k b i r o böyle şey
ler y a p m ı ş s ı n k i KAV. —
heyif
ola ne
bire olmuş
sen
nasıl
insan
utanmaz
mı?
ki?
lazum.
Son
bana
baksana
bayram
mısın
ramazan
mısırı
ş u r a d a n n a m u s u n l a ç e k i l i p def o l u r m u s u n y o k s a . . BAY. —
Ne
namus
kim
çekiliyor
hu
bire
budalavar
kaza
a m m a neme l a z ı m içerde boş y e r e h a y d i çok dil l a z ı m laf ç ı k a r t ş u senin KAV. çıkmış
hesap g ö r ü l d ü o z a m a n —
No hesabı
tamam.
B a y r a m aga senin gönderdiğin
mal
kof
p a r a e t m e d i . Hepsi o l d u ğ u g i b i d u r u y o r . B a ş ı n a b e l a , İs
tersen al da g ö t ü r .
89
BAY.
—
Y o k almak
KAV.
—
Yoksa..
BAY.
—
mal.senindir
m a l geri h c b i r e l â z ı m
para.
Nasıl y o k dil m i m a l a l m ı ş s ı n d i l b e n i m ş i m d i almam
mal
geri.
Kaç
kuruş
yapıvermek
lâzım
bu bu
para. KAV.
—
Anlayorum
sen bela
çıkarmak
istiyorsun,
lakin
benden b u l m a h a y d i belanı b a ş k a y e r d e n a r a . BAY.
H u b b i r e ş i m d i böyle m i o l d u k ?
—
Heçan
a l m a k is
terdin m a l d i l d i böyle. Dire s e n dil m i s i n k ö p e k g i b i y a l v a r a n d a . KAV. Ulan
O
—
sana
senin
malını
s u n , p a r a eder
bir
geri
kabul
veriyorum
de para BAY.
babandır.
geri
G i t d â v a et a l a c a ğ ı n
vereyim
şey o l s a y d ı
diyorum
oraya
sen b a n a v e r i r
ederdin. Başından
Eczma
ağzını
bire
ben
miydin?
ş u r a d a n çek
hayvan
mı
Bir
KAV.
—
kursum İş
bunda
oraya
olacak
geldi
diyorum
ise a l l a h
b a n c a y ı y e r i n e sok b a k a l ı m . BAY.
—
haydi
kerim.
bir
arabanı.
araba
ğ i m . H a d i ne d u r u y o r s u n ? Ç ı k a r b i r e tebe c s t a f u r u l l a h .
çekerek)
Yahut
a t t ı n ya o h b a b a m
i s t i y o r s u n . N e r d e b u b o l l u k , hadi —
varsa.
yanaşmayor-
çekece
(Tabancayı
durma.
Evvela
sen o ta
•
T a b a n c a y e r i n e tövbe tövbe nezanıan k u r u ş l a r
gelir
o z e m a n tabanca y e r i n e . KAV. bana
—
Demek gelmez
baksana oğlum
sen
isi o z a m a n k ı r ı ş t ı m öyle m i ?
kurşun
gibi b u r a d a n
def o l u r
Sen
musun
yoksa? BAY.
—
Yoksa
ne
var.
Bir
şey
mi
yapacaksın
no
sen ç ı k a r ı y o r p i ş t o v u ti b u o z e m a n t a m a m haydi d u r m a
zaman paraları
çıkar. KAV.
—
Piştcvsuz
BAY.
—
H a c a n yok piştov y a p a m a s s i n b i r ş e y . H a y d i
olarak
yapacağım. çıkart
t a b a n c a b a k a l ı m ovvola senmi b e n m i ö l ü y o r . KAV.
—
Vay
köppollu
ulan
sana
90
estepeto
bu
herif
sahiden
vuracak
be,
(Değneği kaldırır) A l tabanca (Arnavut donmuştur. Yakalayarak onu da
d u r öyle ise b e k l e m e y e g e l m i y e c e k .
ötekilerinin yanına oturtur.)
Haydi biraz
istirahat
et b a k a l ı m e y
canım dondurmaya gel. Y o k m u iştahlısı yoksa kapayorum dükkâ-
ni (Yeni dünyaya girer oturur. Zurna Denyo İçin hava çalar. Denyo meydanda gözükür, boğazından bağlıdır, basında yırtık fes ve yahut fener olmazsa bir takka elinde bir tahta parçasını iraba gibi çekmektedir. Koşarak meydana gelir.) DENYO — D i h u l a n dili be (Ardına bakar) d i s e n c vuklunun Önünde durur) H a n ı m a m c a b a k s a n ı z a ş u r a y a . KAV. — (Yarinden fırlayarak) N e o ? D. —
be
(Ka
Araba.
KAV. — Ne a r a b a s ı ? D. —
Eşek
amca.
KAV. — V a y K ö p o ğ l u , u l a n ^
D. —
k i m eşek?
Adam sen d e , d i h ulan hadi y ü r ü b e .
KAV. — (Arkasından koşarak) Ulan E ş e k . D. — (Ağlayarak) K i m ester o b e a m c a ? KAV. — U l a n D. —
ne
ağlayorsun?
B a k s a n a eşek
b e n değilim
dedin.
KAV. — U l a n seni d ö v e r i m . O z a m a n
rahat
rahat
ağlarsın,
B i r daha söyle
bakayım
hadi defol ş u r a d a n .
D. — (Koşarak) S e n de dümbelek o l e m i .
KAV. — (Ardından koşar yıkılar) no
olayım? D. —
Ne m i o l a c a k s ı n , h e r k e s i n b a ş ı n a
KAV. — U l a n
seni
bela.
döverim.
KAV. — No eledin ne d e d i n ? D. — B e n d e sana s ö v e r i m . KAV. —
Ulan
sen başıma
p a r a v e r e y i m do git c a m i D. —
Bende sana
KAV. — r ı m biliyor
bola
avlusunda
m ı geldin. ceviz
Hadi
sana o n
oyna.
a r a p h a v a s ı ç a l a y ı m d a ç i f t e telli o y n a .
Ulan sen benden k o r k m u y o r
musun?
Ben ne yapa
musun?
91
D. —
(Uzaklaşarak)
pet y a p a r s ı n KAV. — D. —
C ü . . b i l i y o r u m y a , sen ı z k a r a m a ş a se
(Kaçar) Vay
küppcğlu
u l a n , seni
öldürürüm.
Y a ğ m a yok cö m o r t i c i y e b a k
ölümü kaldırabilir misin KAV. —
öldürürsün ama
benim
moruk?
U l a n d u r öyle ise b e n sana ş i m d i g ö s t e r i r i m .
(Saldırır) D. —
(Kaçarak)
KAV. —
A n n e beni y u t a c a k
Dur ulan
girer, kitabı defteri a l ı r ) D. —
Anne,
KAV. — tur)
KAY. — dir
amca
(Yeni
dünyaya
Hadi u l a n köpoğlu ş i m d i g ö r ü r s ü n . beni
dövüyor.
(Değneği k a l d ı r a r a k )
Anladın mı
(Ağlar)
sen d e s u l a n d ı n a n l a ş ı l d ı
şimdi?
(Bağırır
kaçar)
Mestepeta...
(Çocuk
(Tutar götürürken Kayarto
donmuş
karşılar)
Sen b a n a b a k s a n a h u , a r t ı k sen çek o l u y o r s u n . Ne
bu yaptığın. KAV. —
Ulan
KAY. —
Nasıl sen ne k a r ı ş ı y o r a y u l . H e r k e s b i t t i d e m a h a l
fellah
hadi içeri g i r
( J
sen ne
karışıyorsun?
le ç o c u k l a r ı m ı k a l d ı ? U t a n m ı y o r m u s u n a y u l a y ı b d ı r ? B u übdal çocuk KAV. —
no k a b a h a t i v a r
zavallı
haydi ahıra gitsin.
Çok söylenme s e n i n do b a ş ı n a g e l i r . H a y d i sen eve
git te yemeği p i ş i r böyle ş e y l e r e k a r ı ş m a k ö r f e l l a h . KAY. — Anladın
KAV. — (Derhal maya
Ne İsterse o l s u n b i r yere g i t m e m çöz ç o c u ğ u . .
mı? Ulan
sen de k a r ı ş ı y o r s u n
donmuştur)
gelmez,
Anladın
bunları
mı
kör
al ö y l e İse estepate
Fellah. Bunları
boş
bırak
çalıştıralım.
( G i d e r h e p s i n i s ı r a y a k o y a r . İ ç e r d e n def, k e m a n , u d , dümbe lek ç a l p a r e , k a s t o n b o l a , b o r u , k a v a l , d a v u l , zil gibi şeyler getirerek h e p s i n i n eline b i r e r Haydi
durmayın
yürüyerek
92
tana vererek orta yerlerine de kendi
(Herkesin
meydanı dönmeye
elindeki
sazlar
başlarlar)
çalınır
eğile
girer) doğrula
K- — kaldı
Ulan
mamun
çiğniyecekti.
indir yelkenini kerata
(Dururlar)
Haydi
u l a n estaper
def az kaldı
a:
batıracakdım.
T u r n a h i t . ( H e p b e r a b e r gene h a r e k e t e geçerler b i r a z d o l a ş d ı k t a n sonra)
Estapor
(Dururlar)
Balat'a çıkın. Ayvan
Saray
Eyyupden
s o n r a haydi t a m a m ( D ü d ü k t a k l i d i y a p a r a k ) h a y d i t a m a m ö y l e ise turnahid (Her
(gene h a r e k e t b a ş l a r )
birden
eğilirler
ü s t ü n e estaper ( d u r u r l a r ) geliyor.
K ö p r ü d e n geçiyoruz b a c a y ı
doğrulurlar)
düt düt düt ulan
İndir.
sandal
al
ulan eşek h e r i f k ö r m ü s ü n k o c a v a p u r
Bekleşene çabuk o l , al üstüne ( G e n e
h a r e k e t b a ş l a r do
laşırlar) BÜYÜCÜ HOCA —
(Meydana
gelerek)
Vay
bi
garu
haya
şehre a l e m . Şöyle m a l u m ola k i m b u saate s e n i n . v
KAV.
Estaper
—
(Dururlar)
B. H . —
Senin
KAV.
Anladım
—
no o d a m Ayvan
yubden s o n r a t o r n a hey B . H. — kardım.
onun
olduğun Saraya
bizce
malum
uğramaz.
olup.
Ayvan
Saray Ey-
(Harekete başlarlar)
Ben c n ikinci
Şimdi
N e s o y u y o r s u n sen m o l l a ?
tosİri
babın
dördüncü
ma lesİrinİ
senin
faslını
bularak ç ı
üzerinde
İcra
ede
ceğim. KAV.
—
S e n ne s o y u y o r s u n . V a p u r gaz tenekesi a l m a z , ya
B. H. —
Y a öyle m i d u r öyle ise. (Elİla İşaret ederk) Fcftu-
saktır.
ha m e f t u n a p ü f . .
(Herkes açılmıştır. Kavukluya dönerek)
na g e l m i ş t i r . S e n b e n i m e h l i y e t i m i haydi
bakalım
şimdi
suistimal etmiş
sana b i r d e şedid v e r o r o k
Sıra sa
bulunuyorsun bilcümle
fenni
n ü c u m fenni i l i m v e s i m a v e i l m i k i m y a h a v v a s ı n t e s î r i l e sebatını ervah
hasiyetle n ü f u z u m u n
tesiri
altında
elbette m o z l İ m a h a l
ola
caksın. P. — teşrifiniz KAV.
(Gelerek)
cümlemizi —
Evet
Vay
maşallah
ihya buyurdunuz efendim
hepimizi
muhterem bizi
hocam
şadu v e k a
şadırvan
efendim
ettiniz.
ettiniz.
93
P. —
Canım
saçmalamayı
bırak,
anlamadığın
şeylere
karış
ma. B.
H. —
İsmail
efendi
bildirmeye geldim. Bir
birader
bu herif
na ş e r i f i n
haddini
takım biçarelere etliği fenalığın acısını çı
k a r m a y a geldim. Z i r a bu cahilin
b u i l i m d e n bi
haber
olduğunu
bilirim. P. —
A m a n efendim
bu zavallı cahil
kimsedir. Siz onu
b u y r u n u z H a m d i efendi b i r a d e r no d u r u y o r s u n ? ( Z e n n e l e r e )
af
Hay
d i n b e r a b e r y a l v a r a l ı m da af e t t i r e l i m . H E P S İ —• ( H e p b e r a b e r z e n n e l e r l e h o c a y a g i d e r v e y a l v a r ı r lar) H. —
Efendim.
Sizler
c a h i l l e r i n k u s u r l a r ı n ı af KAY. —
fazıl
insanlar
daima
küçük
ve
Y a e f e n d i m h a z r e t l e r i b u b i z i m efendi de öyle eşek
gibi b i r a d a m d ı r , kusuruna
alim,
buyururlar.
ne y a p t ı ğ ı n ı
bilir,
ne d e y a p a c a ğ ı n ı . S i z
onun
bakmayınız.
KAV. —
Ulan
köpoğlu eşek
senin b a b a n d ı r .
Gjya
iltimas
ediyorsun ZENNE —
Efendim
bu
zavallı
benim
zevcemdir.
a k l ı e r m e z . S i z i n kudret v e k u v v e t i n i z i bilemediği hürmetsizlik
etmiştir.
Af
buyurunuz,
Her
şeye
i ç i n size
karşı
bağışlayınız.
B. H . —
(Kavukluya)
Doğru m u d u r
KAV. —
D o ğ r u d u r e f e n d i m , bendeniz p e k b i ç a r e y i m . S i z b i
bu
dedikleri?
lirsiniz. P. — adamların
G ö r d ü n ü z y a e f e n d i m ne s o y u y o r u z n e a n l ı y o r . kusuruna
B. H . —
Pekala
mihnet ve meşakkat KAV. — P. —
ama
değil
mi
bu biçarelerden
azap c e f a
Böyle
efendim? ne
istedi
de
bunlara
seni
kurtar
kılmıştır.
E v e t e f e n d i m o n l a r a a h i l i sefa e y l e d i m .
Aman
maya çalışıyoruz,
94
bakılmaz
Hamdi
efendi
sen
bozuyorsun.
işi
ne
yapıyorsun
biz
ZENNE kır
CUD.
Efendim onun kusurunu
—
hakir bir —
b i z l e r e b a ğ ı ş l a . Z i r a ta
adamcağızdır. Dokunmaya
nasıl
istersen
öyle
olsun.
Mademki
yapmış bize, ona da olsun.
KAYARTO Gözü kör
—
A h k a f i r ç ı f ı t , b e n i m e f e n d i m d e n ne i s t i y o r s u n ?
elası.
CUD.
—
Bacı
kalfa
ne d a r ı l ı y o r s u n b e k u z u m fena
mı
de-
H o c a efendi biz d e r e c a e d e r i z af e t .
Bir
d u k . N a s ı l biz t o r t u l d u o d a öyle o l s u n d e d i m . KAV.
—
Ulan k e p o l l u ne ç a b u k ç e v i r d i n .
HEPSİ BİRDEN
—
İştir o l d u , g e ç t i . S i z b ü y ü k e f e n d i s i n i z , o n u n ç o l u k çocuğuna m e r hamet
edersiniz.
B. H. —
Pek güzel o halde siz d e şefaat e d i y o r s u n u z .
KAV.
E v e t e f e n d i m o n l a r da şekavet
—
P. —
Canım
birader
ediyorlar.
ne y a p ı y o r s u n , b i l m e d i ğ i n söze ne ka
rışıyorsun. KAV.
—
P. —
Ulan
Canım
fena m ı s ö y l e d i m , o n l a r öyle d e d i l e r y a . onlar
şekavet
değil,
sefahat
dediler,
şekavet
d a ğ l a r d a yol kesen a d a m ö l d ü r e n k e r v a n s o y a n l a r d ı r . O n l a r ı n de dikleri
sefahat
B. H. — kuk
yani
sana
kefil
oluyorlar.
İ s m a i l efendi hiç ü z ü l m e y i n i z , mesele bence
tahak
etmiştir. KAV.
—
P. — söyliyor
İsmail
b u tahta
kukuk
ne d e m e k
oluyor.
C a n ı m ç e n e n p ı r t ı be b i r a d e r . Hepsi senin f a i d e n
çalışıyor, sen
b i r gevezelik
ederek
pişmiş
aşa soğuk
için su
katıyorsun. B. H. — kabul
İ s m a i l efendi h e r şey o l d u , a ş i k a r . S i z i n
hazurunun
sefahatini
fakat b i r daha böyle ne b i r mçdiği
İşlerin
hiç
makbul
buldum.
Ben
de
kefaletinizi af
ettim,
havassa ne i l m i n u c u m a h u l a s a b i l -
birine müdahelc
etmiyeceği
sahih
b i z i t e m i n etmesi l â z ı m d ı r . Nusuf k u s u f tövbesi ediyor
bir
İtirafla
mu?
95
P. —
S a k H o c a e f e n d i m i z ne b u y u r u r l a r H a m d i efendi b i r a
derimiz. KAV. —
Evet b i r şeyler söyledi d u y d u m , a m a a n l a m a d ı m ne
buyuruyorlar? P. —
Dİr clofıa
böyle
bilmedikleri
İşlere
karışmasın,
nusut
k u s u ; tövbesi e t s i n d i y o r . KAV. —
İsmail
cn
beceremem,
hoca
efendinin
dediği
gibi
o l s u n . B İ r daha b ü y ü c ü işlere k a r ı ş m a m . HOCA — desi
hüsnü
Zarar yok
ve
İ s m a i l efendi cehli bizce sabit o l u p ifa
müsbet olduğu
taayyün
ve
tebeyyün
etmiş
olur.
B e n do af e t t i m . H a y d i b u y u r u n y e r l i y o r i n e istirahat v e İş gücüne gitsinler. HERKES — lirler Oyun (ZURNA
96
Yaşasın
da sona EY
hocamız
(Bağrışarak
erer...)
GAZİLERİ
ÇALAR)
meydandan
çeki
FOTOĞRAFÇI
KİŞİLER
98
PİŞEKÂR
Küçük İsmail efendi
KAVUKLU
Eyubi Hamdi efendi
ZENNE
Cevdet efendi
ZENNE
Küçük Asım efendi
KAYARTO
Meddah İsmet efendi zade Kadri efendi
ÇELEBİ
Nuri efendi
KAYSERİLİ
Terzi Salih efendi
ARNAVUT
Küçük Asım efendi
ACEM İRANİ
Ahmet Tahsin efendi
HIRBO
Türk Salim efendi
MUHACİR
Meddah Sururi efendi
CUD
Hasköylü Receb efendi
KÜRT
Haydar Osman efendi
FOTOĞRAFÇI
Palanga : Sağda Yeni Dünya dört köşe olup dört yanı örtü lüdür. Yeni dünyaya karşı duran dükkan içerisinde bir fotoğraf sehpası üzerinde büyücek bir fotoğraf makinası ve arkasında bir iskemle bunların • üç metre ilerisinde bir sandalye bulunmakta dır. Makinenin üzerinde siyah büyük bir örtü vardır. Zurna pişekâr havası çalar usul adap ile pişekâr görünür dört yanı iki elile selâmlıyarak durur.) P1ŞIKAR — Efendim Amma
cümleten
safalar
geldiniz.
(Zurnacıya)
benim pehlivanım.
ZURNACI — - B u y u r P. —
benim
pehlivanım.
B u da hesab değil.
ZURNACI — A c c b n e d i r
hesabın?
P. — D u a s ı n ı a l i m a n ı n , " F o t o ğ r a f ç ı o y u n u " n u n t a k l i d i n i a l d ı m , çal usul ahenk
ile oyunumuz
başlasın erkân
adap
i l e (Bir
yana çekilir durur. Zurna zenne havası çalar, iki genç hemşireler Salkım İnci hemşiresi Paluzeten, zenci kayarto dadıları ura ile üçü de sahneye palangaya gelirler, bir devir yapar dururlar) SALKIM İNCİ beriniz
—
A m a n ı n ç o c u k l a r , n e r e l e r e g e l d i k , a y o l ha
var m ı ?
PALUZETEN — A m a n abla s e n d o b u r a l a r ı h i ç b i l m i y o r m u ş
gibi
korku
gösteriyorsun.
99
KAYARTO — A a, ne kadar doğrj söyledi. Paluzeten ayol benimle beraber kaçtır gelmiyor musun, ne yalan söyledin? SALKIM — Aman bacı sen de her taşın altından çıkarsın. Biz buraya gelmedik değil, değil amma buraları böyle mi idi, bak sanıza dört taraf kır olmuş hani burda koca koca konaklar, ev ler, dükkânlar baksana bir rubyan olmuş. PALUZE. — Amma ne kadar uzadıyorsun, kim bilir ne ol muş kadar zaman geçti, elbette böyle olur. KAYARTO — Doğru söyledi, baluze ayol yıkıldı kül oldu bilmem ne oldu oldu vesselam (Pişiklr gSrünür) a a bak bir sivri adam geliyo. SALKIM — A , ayol o bizim İsmail efendi yabancı değil İnayet. P. — O o o, maşallah maşallah. Gelip reftarı nız bile bu meydanı suhendane Mestedip uşşakı billah hub cemalin hubldane Görenler olur hayranın nevazişklrı reftare Nazardan saklasın yazdan maşaallah ve meklne SALKIM İNCİ — Nedir evsafın Medayihtlr senin kirin Gerçi yıkılmışse cami Yerinde hali mihrabın. P. — Efendim hanım kızım, bir hayli romandır göz nihan oldunuz. Nerelerde idiniz iki gözüm? SALKIM — Ah efendim orasını hiç sormayınız valdenin ve fatı bizi tarumar etti dersem doğrudur. KAYARTO — Ya efendim (Ağlıyarak) öyle oldu bizi barbar etti.
PALUZE — Aman bacı sen de her şeye karışır, insanı me raklandırırsın. Bir parça çeneni tutsan olmaz mı? KAYARTO — Ya ben, ne kadar meraklandım. Bilîyormusun san? (Ağlar) 100
S A L K I M —• A m a n b a c ı s u s d a d e r d i m i z i a n l a t a l ı m . A h efen dim
ahi P. —
Aman
hanım
kızım
bu
haberi
matem
sahih
mi,
ne
z a m a n o l d u b u f e l â k e t ? V a h v a h - h i ç te h a b e r i m i z o l m a d ı , n e ise a l l a h s i z l e r e uzun ö m ü r l e r v e r s i n o halde y a l n ı z k a l d ı n ı z p e k i ne yaptınız? SALKIM —
Ah efendim orasını
rimizi bir az külliyebilmek gitmiye mecbur olduk P. —
Evet
SALKIM — bindiğimize P. —
(Yer
hanım Efendim
değiştirirler)
Galatadan
Neden e f e n d i m
P. —
Mudanya
Evet burda
ne o l d u d a p e ş i m a n l ı k
getirdiniz.
l i m a n d a belli o l m a z , h e l e lodos b u
Oyle imiş
haberimiz yok, bir
İsmail efendi, bizim
de efendim hayırsız
Vah
vah demek
KAYARTO — PALUZE —
size
lodostan
bir
mıyız.
dokundu.
A a , ne haddine hele elini; s ü r e idi g o r d u o .
A m a n b a c ı s u s s a n a a c a n ı m . H a n i y a s e n ne ye
KAYARTO —
mı?
E v a t , öyle oldu a m m a deniz bana elini
uzatup
ki.
SALKIM — P. —
poyraz
a d a l a r a gelince
d i n ne d e i ç e b i l d i n s a r h o ş g i b i y a t ı p k a l m a d ı n ta t u t m a d ı
Mar-
lodostu?
gibi i k i t a r a f a fena halde s a l l a n m a y a b a ş l a m a z P. —
bindik
H a y ı r i k i gözüm v a p o r değil d e n i z fena i d i .
SALKIM — beşik
vaporuna
ya
maraya çok dokunuyor, peki hava fazla m ı
dan
kede yanına
kızım.
peşiman olduk
SALKIM —
hiç sormayınız o acı
için Dursa'da bir akrabamızın
i ş t e o n a , deniz t u t m a d e r l e r , a b u d a l a l
E v e t e f e n d i m s o n r a , tabiî s i z i d e d e n i z
SALKIM —
tuttu.
E f e n d i m şöyle böyle k a r a b u r u n u d ö n d ü k ,
ben
a r t ı k çok fena o l m u ş u m , k a p t a n m e r a k e t m i ş y a n ı m a g e l d i . B a n a b i r şeyler i ç i r d i , h e m a n o r a d a n i k i t a y f a ç a ğ ı r d ı beni a l ı n c a d o ğ r u kamarasına götürdüler, kendime geldim bir takım kekremsi verdiler, tiksine
ama
efendim
miksine
bir
içtim. Fena
türlü
içemedim
zorladılar
sular
morladılar
halde b a ş ı m d ö n m e y e b a ş l a d ı
artık
101
b a y g ı n l ı k l a r g e ç i r i y o r u m k a p t a n m e r a k e t m e k ü ç ü k h a n ı m az k a l d ı l i m a n a gireceğiz d i y o r a m m a a r t ı k b e n b i m c e a l b i r
hale
geldim,
v ü c u d u m u h a r a r e t kapladı gözlerim s ü z ü l d ü , k e n d i m d e n g e ç t i m . P. —
K a p t a n neden g e m i n i n d o k t o r u n u ç a ğ ı r m ı y o r
SALKIM —
Efendim
değilmiş, benim
bu gibi
bu
hal
öyle
doktorluk
hallere ademi
acaba?
ilâçlık
tahammülüm
bir
imiş,
v ü c u d u m t i r i l t i r i l h e r a z a m t i t r i y o r , gözlerim s ü z ü l ü y o r
şey artık
kendim
den geçiyorum. P. —
E f e n d i m b u halde k a p t a n y a n ı n ı z d a
SALKIM — P. —
Elbette
iki
Ne gibi tedavi
SALKIM —
Hayır
gözüm
hiç
beni
mı? yalnız
bırakır
efendim
tedavi
ilâç
filan
değil,
v ü c u d u m u o ğ u y o r o o v d u k ç a ben g a ş y o l d u m y a l v a r m ı y a çok r i c a e d e r i m beni d ı ş a r ı y a ç ı k a r ı n k u z u m P. —
geldim
ki
Ne
aman kaptan
söylüyorsun ben ç o k
iki
muttasıl başladım
kaptan
Demek o derece d e n i z tuttu ö y l e m i
S A L K I M İNCİ —
mı?
yapıyor?
efendim.
gözüm
fena o l d u m
öyle
artık
bir
halo
dayanamıya-
cağım, lütfen demirleyiniz diye yalvarmağa başladım. P. —
Limana
SALKIM —
girmiş
Efendim
mi
idiniz
kaptan
da
efendim? onu
bekliyormuş.
Efendim
telâş e t m e y i n i z ş i m d i d e m i r l i y c c e ğ i m , y a l n ı z b a ş t a n m ı k ı ç t a n
mı
i c a b e d i y o r o n u d ü ş ü n ü y o r u m d e d i . A m a n k a p t a n s e n d e m i r l e de nereden
olursa
etmeyiniz bir
demirledi P. —
olsun
şimdi
artık
dedi.
tahammülüm
Efendim
bunun
kalmadı üzerine
dedim
garıl
garıl
merak öyle
sormayınız.
Baştan mı
SALKIM —
kıçtan mı demir
Vallahi
efendim
atmış acaba,
ben
kendimden
geçmiş
idim.
O n u n f a r k ı n d a d e ğ i l i m . N e ise s a l ı n t ı d u r d u ben d e g ö z ü m ü aç tım.
Ne k a d a r P. —
Tabiî
rahat ettiğimi efendim
sormayınız
g e m i y a l p a s ı s a r s ı n t ı s ı da y o k t u r SALKIM —
102
artık.
limanda deniz olmaz
malum ya,
artık
tabiî.
E f e n d i m kaptan bizimle pek s a m i m i ahbab oldu
dört
çifte
geminin
sandalı
indirildi
hep
beraber
karaya
çıktık.
Heman bir araba tedarik ettirdi bizi yerleştirdi. KAYARTO —
Ya
a
İsmail
efendi, hepimizi yerleştirdi,
gör
meyiniz hepimizde b i r sevinme, araba y u r u d u aman aman ne işa retler
ne
selâmlar.
PALUZE —
H a y a l l a h no d e y c y i m b a c ı s a n a k i m no s o r u y o r ,
a y o l no gevezesin a c a n ı m . S a n a s u s d i y o r u m ne s ö y l e d i ğ i n i n f a r kında
değilsin.
KAYARTO —
A a o l l a a l l a . B e n a d a m d i l m i ayol n c ç i söy-
lemam SALKIM — y o r . Evet P. — ,—
A m a n b a c ı , P a l u z e ' n i n h a k k ı v a r n e çenen d u r u
İ s m a i l E f e n d i no d i y o r u m ? Efendim Bursa'da ne kadar
SALKIM —
B i r a y d a n fazla
kaldınız?
kaldık.
İşte o r a d a n d a
size geldik t a b i i s i z bizim p e d e r i m i z s a y ı l ı r s ı n ı z . ka
muhafaza P. —
edecek
kimimiz,
kimsemiz
doğruca
Bizi s i z d e n baş
yok.
Pek a l a e t t i n i z m e m n u n o l d u m e v l a d ı m tabii ö y l e b e n
s i z i n gerek v a l d e n i z
merhumdan
,gerekse
peder m e r h u m u n
çok
n a m vo n i m e t l e r i l e p e r v e r d e o l d u m . T a b i î sizi h i m a y e yegane v a z i f e m d i r , eyi de bir
tesadüf o l d u h a z ı r ş u r a c ı k t a d u d u k u ş u g i b i
e l i m i n a l t ı n d a b i r y u v a c ı k v a r , ü ç d ö r t o d a i k i sofa bahçesi m a t b a h ı her şeyi y e r i n d e gayet k u l l a n ı ş l ı b i r k u t u g i b i y u v a c ı k , h a y d i buyurun sizi gezdireyim SALKIM —
Eksik
efendim olmayınız
ismail
efendi
elbette
b i z i s i z d e n b a k s a k i m h i m a y e e d e r poki b u y u r u n u z P. —
Buyurun efendim
(Hep
efendim
gidelim.
beraber yürürler Y e n i Dünya
nın önüne gelince pasnafla parmaklığı
gıcırtatarak)
Buyurun
kı
zım. ZENNELER — aman
abla p e k
( H e p b e r a b e r ) A y y i h (Diyerek geri s ı ç r a r l a r )
korktum.
KAYARTO —
A m o n beninin ödüsü
P. —
b u y u r u n kızım b a k ı n
Haydin
patladı bir
ayol!
k e r e gezin
bakalım
belki beğenmezsiniz.
î 03
KAYARTO —
A , İsmail efendim nasul beyenmezmişim.
Bak
d ı ş a r d a n b i l e güzel g o r u n i y o a y o l ( İ ç e r i g i r e r k ı z s a n d a l y a n ı n üze rine
çıkarak) SALKIM
(Çevreyi
İNCİ —
A a çocuklar bundan daha ala ev olamaz
işaret e d e r e k )
bakın b a k ı n alimallah şu görünen
züm
rüt gibi yeşillik Ç ı r p ı c ı Ç a y ı r ı , V e l i Efendi'den başka yer değil. PALUZE —
B a k abla, ş u tarafa bakınız şu görünen mai deniz
B o ğ a z i ç i değil m i B a c ı bacı a y o l sen d e ç ı k ta b a k , ne g ü z e l , ne güzel. K A Y A R T O —- S i z
inin
de ben ç ı k ı p
bakayım.
Aman
aman
i s t e m a m ben b u r a d a n ç a r ş ı y ı p a z a r ı g ö r ü y o r u m a y o l e l v e r i r , yarın yukarılarını
S A L K I M İNCİ — Elendim eksik mam da
ben
siler süpürürken orasını da g o r u r u m . (Sandalyadan inerek Pişikârın yanına g e l i r )
olmayınız
bize e l v e r i ş l i
hakikaten dudu
efendim, amanın
kuşu gibi bir bunun
ev, la
kirası
ne
kadar
acaba? P. — kadar
Hanım
oturun
kızım sîz şimdilik
bakalım,
edemiyeccğinizi
bir
buranın
işlerinizi yoluna
havasile
semtile
koyuncaya
imtizaç
edip
tecrübe e d i n i z d e , ötesini siz y i n e bana
bıra
kınız. SALKIM — P. —
Efendim
Hayır
kızım
bu
bina
bana
ait
size ait değil
mi?
fakat
ben
ne
dersem
o
olur. Onun için siz hiç üzülmeyiniz rahatınıza bakınız. SALKIM — olsun
bilmemiz
göre hesabı P. — size
Malum ya
efendim
miktarını
herkesin
kendine
vardır. Hanım
söylerim.
ettiğiniz
O y l e o l s a e f e n d i m gine d e b i z i m k i r a lazımdır.
evde
kızım
üzülmeyiniz vakti zamanı
Haydi
şimdi
elbette
ufak
yol
var,
gelince
ben
sonra
terk
onları
buraya yavrum
SALKIM
eşyalarınız
alınız
nakledelim filan da bu hususu sonraya b ı r a k a l ı m , haydi gidin istirahat
tefek
yorgunluğunu
ediniz. İNCİ
—
Eksik
olmayınız
efendim emriniz
başım
ü z e r i n e f a k a t ö b ü r e v d e b i r m a ş a d a h i y o k t u r . Z i r a v a l d e n i n ebedi
104
gaybubeti bizi divane etti gözüm görmesin dedik, iğneden ipliğe kadar sattım savdım o acı ile evden işte böyle gördüğünüz gibi üryan sefil bir halde Bursa'ya canımızı attık. P. — Efendim üzülme kızım allah kerimdir badema belki eskisinden daha alalarını yaparsınız. Bak terütaze çocuklarsınız haydi yavrum üzülme malum ya bir beyit vardır : "Her derdin olur çaresi her inleyen ölmez Her mihnete bir aher olur her gama piyan" demiştir şair Ziya paşa merhum. Haydi bakayım doğruca yuvanıza. SALKIM — Eksik olmayınız efendim. (Gider Yeni Dünyaya girer) P. — Haydi güle güle yavrum (Meydandan çekilir Zur na Kavuklu havasına başlar, Kavuklu binişin önünü kavuş turarak adab erkan ile meydana girer, seyircilerden alkış başlar," başı ile dört yana selam vererek, arkasında yine bir "Kavuk lu arkası" olarak Sepetçi Rıza efendi başında ön tarafı çatallama yırtık fesin soluk mintanın elinde bir soluk elifi şalvar, bir elinde ufak bir cam fener sırtında eski bir zenbil Kavuklu'yu izle yerek meydana gelirler yavaş yavaş yarım çark ederler.) KAVUKLU — (Ardına bakmadan) Molla geliyor musun? APTAL — Ayağımın sesini duymuyor musun? K. — (Ardına dönerek) Hah, burda mısın? APTAL — Kör müsün? K. — Hay terbiyesiz hay, ulan anandan babandan böyle ml terbiye aldın? APTAL — Hayır vermediler kî. K. — (Yürüyerek) O da doğruya, haydi yürü. APTAL — Koşayım mı? K. — Ne münasibet, yürü dedim koş demedim. APTAL — Oyle ama ben yürüyorum. K. — (Pişekârın önüne gelmişlerdir, ardına dönerek) Ge liyor musun? APTAL — Dedik ya kör müsün? 185
K. lerdir
—
(Ayakta
arkasına
durmakta olan
dönerek)
Kör
Pişekârtn
sensin
tam
kcrctaya
Önüne gelmiş
bok
bir
yere
ay
r ı l m a ha ( D ö n e r P İ ş e k â r ı görünce fena halde k o r k a r olduğu y e r d e s a k ı r s a k ı r t i t r e r b i r şeyler o k u r g i b i d u d a k l a r ı n ı o y n a t ı r p i ş e k â r ı n yüzüne doğru ü f l i y e r e k ) geri k a ç m a k Kavuklu kalkan
destur bismillah destur destur
i s t e r a r d ı n d a k i aptala ç a r p a r
düşmemek Aptal
için
üzerinden
Kavuklu'yu
APTAL —
takip
atlar
eder
bir
(geri
aptal s ı r t ü s t ü d ü ş e r , kaçmağa paniktir
D u r s a n a beni nereye b ı r a k ı p
başlar
yerden
başlar)
ta k a ç ı y o r s u n
ayol?
(Koşar) P. —
( O l d u ğ u y e r d e n b î r az i l e r l i y e r e k ) H a m d i efendi b i r a
d e r k u r t g ö r m ü ş beygir gibi ne k a ç ı y o r s u n , 3 c a n ı m ? K. —
(Durarak)
allah mustahakkını
T u u u u u . Ulan
İsmail sen m i
idin be
hay
v e r s i n . U l a n d a l g ı n d a l g ı n g i d e r k e n öyle me
zar taşı g i b i b i r d e n b i r e ö n ü m d e görünce a k l ı m b a ş ı m d a n ç ı k t ı k a l s ı n h a y k ı r a c a k t ı m . T u u u u l a n beni u z a k t a n her halde
az
görmüş
o l a c a k s ı n i n s a n g i b i b i r seslonsen o l m a z m ı be c a n ı m ? P. —
Efendim
rüp selamlaman K. —
Oyle
üzerime
i c a b etmez ama
gelen s e n s i n , e v v e l i
senin
beni
gö
mi?
görürsem, ben dalgın
dalgın
bu
budalaya
laf s ö y l ü y o r u m sen d e hiç b i r sos ç ı k a r m ı y o r s u n , b i r d e n b i r e
ürk-
tüm. P. — hayvanlara K. — P.— paralamış
Aman
P. — K. —
efendi
ürkme
tobiri
bizim
bildiğimiz
No g i b i ? C a n ı n ı no g i b i s i v a r m ı h a n i y a h a y v a n ü r k m ü ş veyahut
fına fırlatarak K. —
Hamdi
kullanılır.
hayvan
ürkmüş
sırtındaki
d ö r t nala k a ç m ı ş donmoz
semeri
arabayı
yükü
etra
kadar
uza
mi?
Denmez. A l l a h a l l a h c a n ı m nasıl Evet
denir
y a , peki
denmez d e n i r y a .
no o l m u ş
şimdi
bu
t a c a k ne v a r ? P. —
106
C a n ı m b i r a d e r , öylesi değil boş b u l u n u r d a
utanacak
b i r m e c l i s t e d e d a h i s ö y l e r s i n d e b i r a : k a b a o l u r . Ne ise t a k m ı ş takıştırmış giyinmiş rıta
kuşanmış
iki dirhem bir
no t a r a f ı teşrif b u y u r u l u y c r K.
Ulan
—
İsmail adam
çekirdek
acaba s o r a b i l i r
kırıta
kı-
miyim?
avlamasını o kadar eyi bilirsin
ki
demo g i t s i n . P. —
Efendim
K.
Adam avlaması
—
P. — avlanır
ne
avlaması
bu?
adam.
C a n ı m b i r şey söyle k i hale uygun o l s u n b i r a d e r
mı
adam
yahu?
K. —
Sen ö y l e köpoğlusun k i
İ s m a i l , şeytanı y o k
m u , şey
tanı bilo a v l a r s ı n . P. —
Tüfekle
K.
—
Hayır
—
H a y d i c a n ı r n latifeyi b e r t a r a f et t e , böyle e r k e n
^^P.
mi? çene
ilo. erken
a r k a n d a b i r d e h a d e m e nereye b u g i d i ş ? K. —» M a l u m y a pazara k a d a r yol g ö r ü n d ü . P. — bir
hayli K.
H a , öyloya
b u gün b ü y ü k
masarif öyle
—
Hangi
pazar
kuruluş
günü
gene
mi?
masarif
Efendim
K.
Ne k a s i d e s i , t e k k e y e d e ğ i l , p a z a r a g i d i y o r u m d i y o r u m .
—
P. —
bir
İsmail?
P. —
insan
pazara
ne k a s d
ile
gider?
E v e t bendeniz do o n u k a s d e t t i m a c a n ı m k i m b i l i r
ne
a l a c a k s ı n b i r a d e r b u pazar h e r şeyi o k a d a r ucuz k i tarif e d e m e m h a y r e t edilecek d e r e c e d e , hatta d i y e b i l i r i m k i a k ş a m p a z a r ı n d a ğılacağı
bir
zamanda
nc var
no y o k
orada
bulunan f a k i r
fuka
raya b e d a v a d a ğ ı t ı y o r l a r o n l a r da e s n a f ı n y ü k l e r i n i a r a b a l a r ı n a y ü k Icmiyo
oralarda
bıraktıkları
süprüntülori
toplayıp
ya
bir
çukur
k a z a r a k ç u k u r a g ö m e r l e r v e y a h u t d a k ü f e k ü f e denize d ö k ü y o r l a r . K.
—
P. —
Y a n i bon do m i o n l a r g i b i y a p a y ı m
diyorsun?
Y o k c a n ı m öylo d e m e k i s t e m e d i m . Sen d e b i r az geç-
çene
gitmiş
mek
istedim.
olsanız
sabahtan
satılandan
daha
ucuza
alırsın
de
107
K. —
Amm»
d a u z a t t ı n b a n p a z a r a sebze a l m a ğ a m ı
gidi
y o r u m d e d i m ? A c a n ı m s a t ı l a n ş e y l e r i g ö r e r e k geviş getire getire eve
dönmek. P. —
külhani K. benim
A m a n b i r a d e r ı s t a ğ f u r u l l a h o nasıl söz ö y l e b i l i y o r u m
latife —
buyuruyorsun.
N e latife ağaya
çektiğimi
P. —
biliyor
büyürdüm,
musun
ne H a s a n e f e n d i y e . Sen
birader?
C a n ı m sen çeksen çeksen ya k u y u d a n
s u , ya
kayıkta
k ü r e k , ya rıhtımda halat, bunları bulamazsan burnunu çeker du r u r s u n . A canım bilmez K. —
şey y o k ö y l e P. —
miyim?
U l a n ne a k ı l l ı a r k a d a ş s ı n . Demek ç e k i l e c e k b a ş k a
bir
mi?
Yok
olur
mu
daha
çekilecek
çile v a r
ki
allah
düş
m a n b a ş ı n a v e r m e s i n , h a m d o l s u n sende ö y l e b i r ş e y l e r y o k , h a m d etmelisin. K. —
Orası
neler v a r
İsmail
P. —
öyle bak
Hayrola
hamdolsun, fakat
birader?
Gerçi
dağ
başından keder e k s i k olmaz derler ğildir.
Anlat
hatıra
geçen g ü n b a ş ı m a n e l e r
bakayım
malum ya
hayale
gelmedik
geldi.
başından
duman,
insan
i n ş a l l a h z a r a r l ı b i r keder de insanın
en aziz
dostu
derdini
dinliyendlr. K. —
Aman
P. —
Anladım
İsmail
h a y a t ı m d a böyle b i r
canım
merakta
şeye
bırakma
anlat
rastlamadım, hayırdır
in
şallah. K. —
Dizim
P. —
Evet.
teyzezade
K. —
B u b i r az h a y l a z olduğu i ç i n b i z i m e n i ş t e n e y a p t ı ise
istediği g i b i o k u m a d ı P. — miş
Evet
o
Memduhu
ya?
idi.
akdar
nasihat,
tehditler
dayaklar
kâr
etme
i d i , p e k i ne o l m u ş ? K. —
Olması
filan yok
P. —
Bir yere m i
geçende b i r gün zıp d i y e ç ı k a
di.
108
bilirsin
gitmişti?
gel
K. —
Nerde durduk ki? Ne ise bir de baktım askeri elbise,
yakasında tayyare nişanları. P. —
Haniya şu madenden mamul sarı?
K. — Evet madamdan mamul sarı iki tayyare nişanı, hay ret ettim oğlan uçak mektebine yazılmış talebe olmuş güya yer yüzünde mekteb kalmamış ta artık gökyüzü mektebine girmiş. P. — Ne ala, yine aferin demeli, aklı başına gelmiş desene. K. — Ben de öyle tahmin ederek bazı şeyler sordum. P. —
Ne gibi tayyarenin ne ve nasıl olduğunu biliyor mu
sun? K. — Canım, nerde bileceğim, bazı bilenlerden duyuyoruz ya. P. — Evet fakat ne olduğunu bilmiyorsun değil mî? K. — Amma da yaptın İsmail hiç olmazsa resimlerini gör müyor muyuz yahu? P. — Peki bu da mektebine girmiş öğreniyor mu, yoksa orada da mı haylazlıkla yaşıyor? K. — Canım orasını ne sordum, ne aklıma geldi. Benim merakım koca şeyin havada nasıl uçtuğu idi. P. — Doğrusu az çok bu hususta malumatım olmakla be raber, yine de iç yüzüne ben de vakıf olamadım. K. — İç yüzünde ne vakfı var onun? P. — Vakıf
değil, vakıf
dedim ki içyüzünü
bilmiyorum
demektir. Her ne hal İse aman sonra aman merak oldu o hay laz demek adam olmağa yüz tutmuş desene. K. — Orası benim neme lâzım. Benim merakım, nasıl uçu yor onu öğrenmek, P. —
Sordun mu, o biliyor mu?
K. — Elbette P. — Aman anlat birader (Yer değiştirirler) K. — Ne bileyim birader benim ••- duymadığım
lakırdılar
isimler, baktım ki ben anlıyamadım bu tayyareleri bana göster en i ye karar verdi. P. —
Aman birader çok meraklı jey haydi durma.
109
K.
—
P. — K. iki
Ne
yapayım
Keş
koş ç e k
E'-ct
—
meraklı
k i ş i d e b u l u n u y o r m u ş , nasıl P. —
Ya
nasıl
oluyor
vakıa
mucit
almıştır, kâğıdı efzadır K.
yani
birader da
ne
bîr
az
o l u r da d ü ş m e z
İçin de
çıldıracağım.
hepimizin merakı da o y a . Soraydın
tayyare
elbette
ne o l u r s a
bile
şey.
işte ben d e c n u m e r a k e d i y o r u m , c n y n
bu
ne
de
noktalan
olsun ağır
içindeki
düşünmüştür
havadan fakat
adamlar
çok
yine
de
ve
bir
ağır o l m ı y a n havada
bari
düşmüyor, tertibat
bir
sigara
duramaz,
hayret
birader. —
Kim?
P. —
Canım
nasıl
K. —
Halit
Rıza?
P. —
Nasıl
K. —
Ulan ne d ö n d ü r ü y o r s u n , ş i m d i sen s ö y l e m e d i n m i b e ?
P. —
Hay
Halit allah
kim? R ı z a c a n ı m , c n u d a nerden iyilik
versin.
Anladım
hayret
insanı hayrette b ı r a k ı r demek istedim. Evet K.
—• S o n r a s ı
olur
olmaza
yani
İddiaya
onun bir orostepolluluğu olacak, o hayır bir
buldun? efza
dedim
sonra?
b i n d i , ben
dedim
f e n d i r d e d i , no o l
d u ğ u n u y a n i söylediği s ö z ü n m a n a s ı n ı a n l a m a d ı m a m a ne d e m e k istediğini a n l a d ı m , c n u b u n u b i l m e m b u ö y l e b î r m a k i n a ki uçuyor P. —
fakat
i ç i n d e insan o l a m a z
olacak
.
H a y ı r b i r a d e r İnsan o l m a s ı n a v a r d ı r , f a k a t nasıl n e r d e
d u r u y o r da d ü ş m ü y o r ? K.
—
Ben
hepsine
İnanmadım
bu
kuyruksuz
b a ş k a b î r şey o l a m a z d ı , İnada t u t u ş t u k nihayet beni götürerek hepsini
P. —
Aman
K.
Ne y a p a y ı m .
—
p. _ K. — P. —
110
bu tayyareleri birer
göstereceğine k a r a r birader
birer
h a t t a nasıl
uçurmadan Ayastafonoza
uçtuklarını
verdik. durma.
Yürü İsmail Canım
nereye? tayyare mektebine
(Yer
değişirler)
filan
K. fakat
—
Ş i m d i o l u y o r m u ş gibi s ö y l ü y o r s u n , elbette d u r u l u r
o gün v a k i t
Ayastofonoza P. — ı
geçmişti
gitmeye
Evet
ertesi
karar
aman
günü
sabah
şafakla
mu
beraber
verdik.
birader
çok
meraklı
bir
tahkika
giriş
mişsin —
Oyle
oldu
P. —
K.
Nasıl
canım
K.
—
P. — evet
meraklı
tık
bir
tıktığa
giriştik
tık?
B i l m e m ulan sen söyledin. Tahkik
dedim,
sen
de
amma
da
uyduruyorsun,
ha
derken. J C . —
|
pek
Ertesi
gün e r k e n d e n
P. ,1— S a r h o ş K. —
geldim
mu
Oyle olacak
aklım
N e yaptı
K.
Evet gemi
—
bir
başımdan
P. — P. —
Canım
K. —
İsmail
Memduh
kapıya
dayandı.
idi? nara, bir
çıktı.
kapıyı
n a r a d a h a , u l a a a n aç
Yataktan
mı tekmeledi
azıya
almış basıyor
ne s ö y l ü y o r s u n h a y v a n galiba
sen
ne
ben
fırladım birader? çifteyi. mı
söylediğinin
tarif
ediyorsun?
farkında
değilsin,
u l a n s a b a h l e y i n n a m a z v a k t i bize gelen a d a m k a p ı m ı t e k m e l e r
mi
be? P. —
Peki
K.
Elinin
—
na
yaptı? körünü
yaptı.
P. —
C a n ı m ne s a p ı t ı y o r s u n d o ğ r u d ü r ü s t anlaşana
K.
Meydan veriyor
—
P. — K. —
musun
a rnusibct?(Yer
birader.
değiştirirler)
E v e t h e m e n ne y a p t ı n ? A c e l e e t m e g e l i y o r u m d i y e s e s l e n d i m .derhal
giyindim
sokağa f ı r l a d ı m , ver elini S i r k e c i , iki tren bileti a l d ı m , çimendifere
girdik. P. —
Yani
K.
Evet
—
rinin- semerine P. —
katere dahil oldunuz. b i z i b i r b i r i m i z e , beni d e öndeki develerden bi bağladılar, yola
Canım
v e s i , ne k a t ı r ı
yine
düzüldük.
saçmalamağa
başladın
a birader,
ne de
anlayamadım.
111
K. —
U l a n sen söylemedin
P. —
C a n ı m n e eledim?
mi?
K. —
Katıra girdiniz
K. —
K a t ı r a girdiniz demedim m i , ben de onu söylüyorum,
demedin
m i , bende o n u
söylüyorum.
niz d e d i m y a . K. — olmaz
mı
U l a n b i r az ç e n e n i t u t s a n da a n l a t a c a ğ ı m ı b e , h a y çenen
P. —
Efendim
devam
K. —
Sus
be
adam
P. —
Evet
şimendüfere
K. —
Ne o
P. —
Efendim
K. —
Çenene bereket,
acelen
sasırtmasan
pırtı.
bininiz,
hadi.
ne?
hareket. dur
do
ne d i y e c e ğ i m i ,
nerde
kaldı
ğımı hatırlıyayım. P. —
Efendim
K. —
Sende d u r m a zırla
dik,
Ayastofanoz
haydi
diye
durdum,
hatırla.
u z a t m ı y a y ı m geleceğimiz y e r e gel
bağırdılar
P. —
Garaja
K. —
Çenen
tutulsun, ulan
P. —
Canım
kim
K. —
Hay
doğruca. İ n ş a l l a h s e n g i d e r s i n o darağa-
cına.
de oraya v a r d ı k şeyler
her
dedi
darağacı, garaj
d e m e z o l da b a ş ı m a
biri
ki aman iki
çifte
geleni
eledim a
birader.
anlatayım, ulan
İsmail havada gördüğümüz o kayıktan
çok
büyük
bir
küçücük
birader,
şaşırdım
evvelâ b e n u ç a k o n l a r o l d u ğ u n u a n l a m a d ı m , b i z i m M e m d u h gös terdi,
işte dedi o h a v a d a gördüğün k ü ç ü c ü k
uçaklar bunlardır P. —
Çok
sivri
sinek
dediğin
dedi. büyük
yani
uçacoğına
inanılmtyacak
kadar
mı
büyük? K. —
Dedik ya bildiğimiz orta mavnalar kadar bir şey, yal
nız i k i t a r a f l a r ı n d a gölgelik m i d e r s i n , s u n d u r m a m ı d e r s i n , ö y l e bir
şeyleri P. —
112
var. Ha
anladım
k a n a t , k a n a t olacak
biroder.
K. —
B e l k i de t i y l e , ne ise işte dedi o h a v a d a gördüğün siv
ri s i n e k g i b i ş e y l e r sunu
söyliyeyim o
ismail
i k i ç i f t e k a y ı k t a n çok
havada
uçan bunlar
değildir
b ü y ü k , doğru diye ben
inada
başladım. P. —
C a n ı m sen d e t u h a f s ı n a b i r a d e r , sana y a l a n s ö y l i y e -
cek değiller y a . K. —
Oylo ama
İsmail
sen d e b e n i m y e r i m d e o l s a y d ı n
te i n a n m a z d ı n , no d i y o r u m s a n a o n l a r ö y l e h a v a d a sigara g i b i uçacağa hiç —
s—9. riktiler,
te benzer şeyler d e ğ i l d i .
Peki ne oldu
K. —
sonra?
No o l a c a k o r a d a b u l u n a n a m i r l e r
beni
mıyordum
inandırmaya
nihayet
inandırmak
hiç
kâğıdı
çalıştılar,
içlerinden
biri
fakat hocaları
hocalar
bon
bir
imiş
başıma bi türlü
peki
inana-
dedi
sizi
için u f a k b i r h a v a seyahat y a p t ı r a l ı m nasıl o l u r , bon
aşağıdan u f a c ı k g ö r e c e ğ i m , o da o l m a z d e d i m , o z a m a n seni kap tanla beraber
uçuralım
dediler.
P. —
A m a n birader derhal kabul edeydin.
K. —
Ne münosibot
o
hiç
olmaz
dedim.
Hasılı
tayyarenin
i ç i n e g i r d i k a m a n İ s m a i l o görülecek b i r şey m u v a k k ı t h a n i y e ben ziyor, bir
alay
saat
(Yer
değiştirirler)
birer birer
anlattılar
m i s i no k a d a r y ü k s e l d i ğ i n i , k i m i s i rüzgârı f ı r t ı n a y ı , k i m i s i soğuğu, s ı c a ğ ı , hor
biri
bir
şey
ki
rüzgârı
gösteriyormuş.
P. —
E f e n d i m s ü r a t i n d e r e c e s i n i i r a e edon yok
K. —
N e edon ne e d e n ?
P. —
Efendim
K. —
Hayır
süratin derecesini
s i r k a t i n derecesini
irae
araba
mu?
eden? eden b i r
alet
göster
mediler. P. — ğini
demek
C a n ı m sirkatin değil, uçuş yani gidişin kaç m i l istedim
anladın
gitti
mı?
K. —
Yek
P. —
A c a i b b u n l a r d a n b a ş k a ne
olur m u a c a n ı m ondan başka daha neler
K. —
Nasıl ne o l a b i l i r h e r v a k i t b i r f a l c ı b i r a d e r
var.
olabilir? gidermiş
113
ki
insanın
biliyor
içinden
ona
P. —
göre
geçirdiği tertib
Amma
korku
düşünceyi
ne
halt
edeceğini
alıyormuş.
da yaptın
ha b i r a d e r ,
artık bir
de kahin
mi
bulunduruyorlar? K. —
Ne s ö y l ü y o r s u n İ s m a i l , ne y o k k i t a h i n b u l u n m a s ı n .
P. —
Canım
tahin
değil,
K. —
Kesen
senin
babandır.
kâhin
dediğim
gayıbı
keşf
eden
dir. bırakta
P. —
Evet
K. —
Sonrası
bindirmiyo P. — pora
razı
mı
başladın
gene
sonra. allem
ettiler
kallem
ettiler
beni
tayyareye
ettiler.
A m a n s a h i h m i b i r a d e r , sen k i b u derece k o r k a k v a -
binemiyon
nimle
Yutturmıya
anlatayım.
istihza
adam
mı
K. —
Evet
P. —
Aman
nasıl
olur
da
tayyareye biner, yoksa
be
ediyorsun? senle
istifra
canım
ediyorum.
istifra
değil
istihza
yani
eğleniyor
mu
sun? K.
Ulan
—
n i y e y a l a n s ö y l i y e y i m , ö y l e şeyler
söylediler
s e n do o l s a i d i n i n a n ı r ve hevesle b i n e r i d i n , ç ü n k ü o k o c a m e t i n uçacağına k a t i y e n i n a n m a d ı m , b u n l a r b e n i m l e a l a y
ki ala
ediyor
lar dedim. P. — • A l l a h a l l a h K. —
İşte ben
h i ç te i n a n a c a ğ ı m
de öyle senin
gibi
gelmiyor. inanmadım
ulan
durup
d u r u r k e n böyle b i r y a l a n s ö y l e m e n i n ne l ü z u m u v a r b e . Son öte s i n i d i n l e , d e l i gömleği gibi a r k a s ı n d a n d ü ğ ü m l ü b i r g ö m l e k giy dirdiler, önümden gibi
yerdeki
arkaya çaprazvari
halkalara
çarpılır onun
bağladılar
bir
114
karşı kater
kayışlarla çadır devirlerde
bağlar
fazlacana
İçin b a ğ l a n ı r d e d i l e r , ne ise onu d a y u t t u k .
b i r k e r e işe g i r i ş m i ş t i k , male
enli
sordum,
bir
de
kocaman
topu e k s i k ,
Artık
utandım da dönemedim. Her türlü bir
rüverver
bu ne olacak dedim
bir
vincester,
insan
ihti
hülâsa
hali belki
bir
f ı r t ı n a y a t u t u l u r b i r y e r v e y a b a n a i n e r s i n i z , b u b i r i h t i y a t t ı r de d i l e r , b e n gena i ş i n a l a y ı n d a y ı m . P. — sunuz?
Bu
Evet
K. —
da
(Yer
tuhaf
harbe
gidiyorsun
değiştirirler)
derken
seyahate
mi
çıkıyor
efendim?
Derken e f e n d i m , çocuklar d i k k a t ediniz b i r şey
olmasın dediler, bizim Memduh efendim tayfun tertibatı mış
eksik
konma
dedi. P. — K.
Nasıl t a y f u n , s a k ı n
—• T a y f u n
telefon
m a y f u n , b e n hala
tertibatı
demiş
inanamıyor,
olmasın?
içimden
alay
ediyordum. P. —
Hayır hayır şurasını a n l ı y a m a d ı m . Telefon dedin o n u n
lüzumunu
anlıyamadım. Seninle
kaptanın arası
söz
işidilmiyecek
k a d a r u z a k m ı k i o l s a olsa b i r b u ç u k b i l e m e d i n ü ç m e t r e m e s a f e o l a b i l i r , telefona n e K.
olduğum
hacet?
E v v e l â ben d e s e n i n g i b i d ü ş ü n d ü m . B e n i ş i n a l a y ı n d a
—
için
kulak
a s m a d ı m , ne isterlerse yapsınlar,
hepsi beni a l d a t m a k t a k o r k u t m a k
bunların
için d e d i m , hiç de aldırdığım
yok. P. — cağına K. diye
Tabiî efendim hem bu işin acemisi, hem de havalana
i n a n m ı y o r s u n , elbette a l d ı r m a z s ı n , evet d e r k e n —
efendim.
Derken efendim b i r i dışardan ateş, bizim kaptan ateş
bağırdılar,
eyvah
ne o l u y o r u z
tutuşduk
mu
diye
k o r k u y ü r ü d ü . Demiye k a l m a d ı , İsmail insanın beynini
içime
bir
patlatacak
derecede b i r g ü r ü l t ü k o p t u , işte o z a m a n b e n h a p ı y u t t u m , kor kumdan avazım çıktığı P. —
Çi
kadar
bağırıyorum.
faide duyulmaz
ki.
K. — • Ç i f a i d e p i ş m i ş f a i d e b e n o l d u ğ u m y e r d e
kendimden
g e ç m i ş i m b i r a n k e n d i m e g e l d i m şöyle b i r a k l ı m ı b a ş ı m a topla* d ı m , b i z i m k a p t a n a s e s l e n d i m a m a n u l a n neredeyiz b a k d ı m a l d ı n ; y o k , b i r d a h a , b i r d a h a , ne gezer a r a m ı z o k a d a r u z a k değil a m a İ s m a i l g ü r ü l t ü d e n ses d u y u l u y o r m u y a . P. —
Efendim
K.
Oyle o l d u , onu da bizim
—
telefon,
telefon? kaptan akıl
etmiş,
ağzımın
115
oynadığını g ö r ü y o r ç ü n k i i k i d e b i r d e a r k a s ı n a d ö n ü p b a n a b a k ı yor,
nihayet t e l e f o n u işaret e t t i , a k l ı m b a ş ı m a g e l d i , h e m e n k u
l a k l a r ı m a konacağı b a ş ı m a söylenecek b o r u y u ağzıma a l d ı m , a m a n ulan
beni
gene
havalanırsın.
desturun
P. —
ufak
abdest
sıkıştırdı
da
inelim
de
sonra
O y l e o l u r m u h i ç istediğin v a k i t istediğin y e r e i n i l m e z
zan ederim. K.
—
O y l e i m i ş İ s m a i l , b u n u n i m k â n ı y o k t u r , b i r k e r e asa
y a b a k t a s o n r a k o n u ş a l ı m d e d i , b i r az eğilerek
uzanıp
baktım
k a p t a n s o r d u ne g ö r d ü n ? P. — • H i ç b i r şey g ö r m e d i n m i
cak
birader?
K. —
G ö r d ü m g ö r d ü m a m a İ s m a i l o n a da
P. —
Ne gördün
K. —
N e b i l e y i m böyle b i r k u m s a l d a ç o c u k l a r y a p m ı ş
bir
nıyorlar
cevizin
dört
de inanmadın tarafına
dedim, bizim
kaptan
kibrit
inanmadım,
birader? çöpleri
kahkaha
dikmişler,- oyun
i l e g ü l d ü , işte
ola oy-
gördüğün
Ayasofya C a m i s i d i r der demez İsmail a k l ı m başımdan ç ı k t ı , a m a n evlâdım desturun abdestim
pek sıkıştırdı b i r çaresini bul da
ya
dön, veyahut in d e d i m . P. — . mutlaka
O y l e a m a b i r a d e r o ö y l e h e r istenilen y e r e i n e m e z k i ,
onun
K. —
istasyonu
Oyle
imiş
olacak
ne
ki
bileyim
insin.
ismail, aman
evladım
pek
sı
kıştım bir çare b u l , dedim zararı y o k koyver dedi, aman evladım onu
hiç
her
ikisi de birden h ü c u m etti dedim o
yapamam
yok
diyor. P. —
d a r mahv K. —
Tabii
dedim
birader
sen
işin
zararı
fenalığına
olmaz
daki
116
ki
zira
asaya
korku
koyver
ile
zararı
düşünceye
ka
olur. A n l a d ı m ama olduğum yerde sımsıkı bağlıyım
iki tarafa zor kımıldanabiliyor, düşünsene P. —
O da doğru ya a m a n b i r a d e r
K.
Ne yapacağım
—
bak
mutlaka
rüvelvere
sarıldım
başka
inmez
ne y a p t ı n ?
çare bulmayınca
ise
İsmail,
nasıl o l u r .
ateş edeceğim
derhal dedim
yanım o
hiç
aldırmadı mail
korkudan
tabanca
mı
kazaen
birdenbire
bom
mi,
nasıl
diye
oldu
patlamaz
bilemiyorum m ı , eyvah
İs
dedim
a m m a ben de korkudan b i t t i m .
yere
P. —
A m a n i n ş a l l a h ç ı k a n m e r m i b i r y e r e isabet e t m e d i .
K. —
Ne s ö y l ü y o r s u n
yıkıldı
İsmail
gık
demeden
kaptan
olduğu
kaldı.
P. —
Aman
K. —
Orasını
azizim
felaket.
hiç s o r m a İ s m a i l , benim de a k l ı m
başımdan
ç ı k t ı d ü ş ü n ş i m d i b e n i m k o r k a k b i r a d a m e l i n d e k i tabanca
pat
l a r , b i r d e k a r ş ı s ı n d a k i a d a m o l d u ğ u y e r e y ı ğ ı l ı v e r i r s e , ne o l u r ? '
N
P .
Aman
—
azizim
adam
mahv
olur,
yüreğine
inmediğine
ç o k ,-şükür. K. —
O d a b i r şey d e ğ i l , b u s e f e r b i z i m t a y y a r e tepe ü s t ü
b i r d i k i l i ş d i k i l d i b a k t ı m d i k aşağa k u r ş u n g i b i i n i y o r u z , pis
bir
koku
murdar
bir
kokudan
da
geliyor
burnuma,
dedim
tım
Düşer
iken k o r k u d a n gözlerini
mı,
k a p a m ı ş o l a c a k s ı n , öy imiş?
A n l a m ı y o r m u s u n İ s m a i l k o r k u l u r ü y a be g ö z ü m ü aç
diyorum. P. —
Vay
demek
diye müteessirane
rüya
ben
de
Yok
mu?
Ulan
İnsana neler
sen k o r k u y u
m u s u n , ben o
salıvermişim, temizlemiye
rüya değil, içinde sahici bilir
korku
korku o
utancımdan kime
ne y o k
hepsi
idi,
C a n ı m r ü y a n ı n sahi ciheti olur
yok
korkma
mı
ne
ile
misin?
kendimden
murdar
koku
söyliyebilirim
başladım. Bu ara
hakikat
durdum.
K. — K. —
dım,
anlattığın
aptal g i b i d i n l e d i m
P. — anlamıyor ne
nasıl
açıldı.
l e d i r p e k i ne g ö r d ü n d ü ş t ü n ü z m ü b a t a k l ı k m ı K. —
derken
kimbilir
bataklığa düşüyoruz demeye k a l m a d ı , korkudan
m ı gözlerim faltaşı gibi
P. —
eyvah
kollan
çalınmaz mı
var.
yaptırır ne
ile y e r i m d e n
sıvadık
kapı
geçmiş,
de
var, fırla
ne bir
var, de
pencereden b a k t ı m k i b i z i m M e m d u h h a d i ağabey g i t m i y e c e k m i y i z d e m e s i n m i defol o r a d a n d i y e ö y l e b i r b a ğ ı r m ı ş ı m k î , oğlan niye uğradığını
bilemiyerek
tabanları
kaldırdı.
117
P. —
Z a v a l l ı ç o c u k o n u n ne s u ç u v a r a b i r a d e r , seni
rüya
ya o sokmadı y a . K. —
O y l e a m a sen d e o l s a y d ı n k o v m a değil ç ı k a r d e ğ e r d i n
b e ne ise ş i m d i o n u b u n u b e r t a r a f e d e l i m d e b e n b u h a l d e ne olacağım
İsmail?
APTAL — K. —
Berbat.
Ulan
sen hala
burda
m ı s ı n , ben seni
unuttum
gitti,
i s m a i l ş u oğlana b i r i k i l i k v e r d e eve g i t s i n . P. —
Peki
(Kesesini çıkararak Aptala uzatır)
Al oğlum bu
nunla lokum a l ı r s ı n , haydi bakayım doğruca eve. APTAL — K. —
Olur
İsmail
giderim
(Döner
sana rastladığım
koşarak
palangadan
çıkar)
isabet o l d u ben d e sona ge
liyordum. KAYARTO
—
(Yanlarına
gelerek)
İsmail
efendi
güzel b u k ı r m ı z ı ç o b a n köpeği m i n e r d e n d e b u l d u n K. — fam
Ulan
dönüyor, P. —
marsık,
beni
Canım
birader
Latifeyi pek sever, sana K. —
Ulan
nerden
belaya
aman
ne
ayol?
ç ı k t ı n defol ş u r a d a n . Z a t e n k a
sokma. bu
bizim
latife
çok
eski
Zarafet
Kalfadır.
ediyor.
anladım, ama
böyle g ö r ü r
görmez
hiç
tanıma
dığı b i r a d a m a d a k ö p e k d e n i r m i a c a n ı m , ne böyle ş a k a o l u r , ne d e a ş i n a l ı k b a k İ s m a i l ş i m d i s ı r a b e n i m ş u f e l l a h ı n a s ı l lere
bindireceğim
(Şiddetle
KAYARTO —
Seni
küf
aksırır)
iki gozu k o r
o l a s ı seni
eder K a v u k l u k a ç a r , K a y a r t o t a k i p e d e r )
(Üzerine
hücum
şimdi babalarım
tutar
s a sen g ö r ü r s ü n . K. —• ( B i r d e n b i r e geri d ö n e r e k K a y a r t o n u n a r k a k a b a e t i n e dokunur)
Al
bakalım.
KAYARTO —
A
y a p t ı ğ ı n , s e n i edepsiz K. —
a seni
utanıp arlanmaz
Darılma, kömürlüğü
KAYARTO —
seni, o
Bilmediğin
öyle
karıştırdım.
şeyi
ne
karıştırıyorsun,
şey y o k , b i z i m h a n ı m meraklıdır .ellemeleri ön tarafa
118
nedir
seni. orada
bir
koydu.
P. — > A l d ı n m ı c e v a b ı b e b i r a d e r , b u n l a r l a
şaka olmaz,
ha
Z a r a f e t K a l f a s e n a r t ı k eve git ç ı k t ı ğ ı n d a n h a b e r l e r i y o k ise seni evde
ararlar. KAYARTO —
lıverma emi
Olur
olur
gidiyorum
b u köpeği
bir
yere sa-
İ s m a i l e f e n d i b u azgına b e n z i y o r , a l l a h esirgesin b i
rine saldırır da emi
i s t e r s e n b i r ağaca bağla da b i r k a z a
çıkar
masın. K. —
(Şiddetle
KAYARTO — •Seni h ı n z ı r
seni
aksırır)
Olur
(Hırlıyarak
bağlar
üzerine
hadi
saldırır
a l i m a l l a h seni çi ç i y e r i m h e r i f
defol
bir
kere.
Kavuklu
kaçar)
(Yeni
Dünyaya
girer) SALKIM —
Aman
bacı
bir s a a t t i r
seni a r ı y o r u z ,
ne
aşağası
k a l d ı no y u k a r ı s ı . K. —
( K a h k a h a ile g ü l e r e k )
P. —
E f e n d i m b u çocuklar yeni
yen çocuklar, K.
—
neden
Deli
İ s m a i l b u n l a r da kiracı
kim?
benim elimde büyü
sordun?
midirler
P. —
No d e m e k ,
K. —
Bunlara
diye
sordum.
neden
deli
olsunlar?
b u bozsiz p a r a v a n a y ı ev d i y e son m i
kirala
dın? P. — • E l b e t t e canım bir
sen güzünü
evo p a r a v a n
sil do öyle
d i y o r s u n , hadi
hadi
bak
sen
dudu
kendi
kuşu
gibi
derdine
yan,
k e r e güzünün ç a p a ğ ı n ı s i l de b a k . K. —
senin
Ulan
dediğin
dürbinle
doğru
baksam
olsun,
sen
zırva
şimdi
tevil benim
götürmez, derdime
ne bir
ise çare
b u l , ben zaten s a n a o n u n için g e l i y o r d u m . P. —
Hayrola.
K. —
Hayrın
çok
ola,
bilürsinki
iki
aydır
açıktayım.
Ço
l u k ç o c u k ç e k sefil s e r k e r v a n o n d a n b u n d a n ö d ü n ç p a r a a l a a l a b o r ç g ı r t l a ğ ı m a ç ı k t ı , a r t ı k b a k k a l k a s a b ta p o s t a y ı k e s t i , n e y a pacağımı
ş a ş ı r d ı m . Senin bildiğin
çok o l d u ğ u g i b i s ö z ü n d e ge
çer, aman İsmail bana bir iş, şu hayatı k u r t a r a l ı m .
119
P. —
B i l m e m k i s a n a göre b i r iş nasıl b u l u n u r , o k u m a yaz
ma yek, bir K.
iş y a n i b i r s a n a l ı n da y e k k i sana b i r iş a r ı y a l ı m .
— • U l a n b e n î m e l i m d e n her şey g e l i r , b e n hangi işe s a r ı l
d ı m d a b e c e r e m e d i m . S e n bana iş bul da b i r t e c r ü b e e t b a k a l ı m . P. —
B i r a d e r böyle şeylere tecrübeye s ı k m a z , iş b i l e n
adam
i ş i n d e n b e l l i o l u r . H e r ne hal ise b e n i m b i l d i ğ i m senin b e l l i b a ş l ı bir
sanat s a h i b i d e ğ i l s i n d i r , b i r a d e r ben sana ne iş K. —• A l l a h
allah
İsmal,
b i l i r s i n , sen i s t e r s e n bana b i r lığa b i l e
sen
benim
bulabilirim?
ne olduğumu
pek
iş b u l a b i l i r s i n , b e n b u gün
ola
uşak
razıyım.
P. —
A m a n b i r a d e r o nasıl s ö z , biz s e n i n l e k a r d e ş t e n
daha
ileriyiz, senin uşak olmanı ben ister m i y i m , d u r d u r aklıma
bir
şoy g e l d i , e f e n d i m sen b i r ç o k y e r l e r e
bir
malûmatın
var
m ı , eğer
ufak
bir
girdin çıktın, belki
malumatın
varsa
sana
karın
d o y u r a c a k k a d a r ş i m d i l i k b i r iş h a t ı r ı m a geldi r e s i m d e n a n l a r m ı sın
birader? K. — P. —
ver
Eşek
d e ğ i l i m y a güzel r e s i m o l u r s a ne a n l a m a y a y ı m .
Hayır
K. —
İsmail
dürüst okumamış mıyım
diye
P. — ya
öylesi
değil
,resim çıkarabilir
bunda herif
Hayır
—
bir yardımcı nına
ufak
herkes
ettin,
ulan
ben
mektebde
ne anlarım. Y a n i
resim
se
doğru yapar
canım
r e s i m d e d i m s e ö y l e yağlı boya s u l u bo ressamlar
haberin
var
gibi
resimden
onlar
mısın
mıdır?
H a şöyle y o l a g e l , İ s m a i l s e n d e h a t ı r l ı y a c a k s ı n ,
buraya bir
P. —
halt
resimden
resim yapan
d e m e d i m , fotoğraftan K.
resmi
soruyorsun
karakalem
aralık
b e c a n ı m , güzel
misin?
fotoğrafçı
ufak
bir
dükkân açmıştı da
bir
yanına
aramıştı.
E v e t evet ş i m d i h a t ı r ı m a geldi b i r a d e r , seni o n u n ya tefek
işlerini
görmek
üzere
ben
vasıta
olmuş
idim,
evet evet a k l ı m a g o l d i , p e k i b a r i b i r ş e y l e r ö ğ r e n e b i l m i ş m i i d i n ?
120
K. —
Ne g i b i ?
P. —
Mesela
bir
adamın
fotoğrafını
çekebilmek.
K. —
Elimle
P. —
A m m a da yaptın birader sen ressam m ı s ı n ?
mi
yapacağım? Fotoğraf
çekmesini? K. —
O n u b i l m e m a m a b i r a d e r t a r i f e d i p d e e c z a l a r ı n ı gös
teren o l u r s a o k a d a r e ş e k değilim y a elbette b e c e r i r i m . P. —
Pek a l a , h a z ı r ş u r a d a e l i m i n a l t ı n d a b i r fotoğraf
kânı v a r , sahibi bana bir
müşteri
bularak
satmam
için
dük
emanet
e t t i , k e n d i s i A v r u p a ' y a gitti sana o r a s ı n ı y a p a y ı m , b i r az d a be nim malumatımdan
i s t i f a d e e d e r s i n eyi k ö t ü e k m e k p a r a s ı n ı k a
zanırsın. K. —
H a y a l l a h r a z ı o l s u n İ s m a i l , s e n y a r d ı m e d e r isen b u
i? oldu demektir. Ne y a p a y ı m birader, zar zor ç a l ı ş ı r ı m , öğrenirim dikleri
hay
allah
s e n s i n , işte
razı
o l s u n , senden
insanın
en d a r
İsmail
elbette
karagün
zamanında
orada
atı
de
yetişirsin,
h a y d i b a k a l ı m n e r d e ise hemen g i d e l i m işe b a ş l ı y a l ı m . P. —
O l u r haydi birader buyurun gidelim de sana
dükkânı
t e s l i m e d e y i m t a k ı m l a r ı d a eline v e r e y i m . K. —
O
takımları
san
rahatsız m ı
yok
mudur onları
P. —
sen
babanın
eline
ver,
C a n ı m ne y u t t u r m a s ı , fotoğrafhanenin
(Beraberce
teslim
palangayı
edeceğim
ardını
toğrafçı
devre başlarlar)
eşek
alamazsın
ta
yutturma-
yok,
dedim
birader ya
alat v e
d e d i m , haydi y ü r ü İşte efendim
az z a m a n d a k e n d i n i g ö s t e r d i n m i d o k u n m a rinin
ulan
olursun?
malum
dokunma
ya
edevatı bakalım,
şöyle
keyfine artık bu civarda
başka
K. —
Eyi ama
C a n ı m ben bildiğim kadarını sana öğretirim o
K. —
i s m a i l ö y l e b i r d e n b i r e d e işe g i r i ş e m e m y a . kadar
ya.
Ulan b i r
hay köpoğlu
fo
keyfine.
P. —
değilsin
böyle müşte
ulan
şiddetlendirirler)
halt etmeyince duramaz
bu yutturmak ismail
ne
için
koşuyoruz
fırsat
m ı s ı n eşek kollarsın
daha
uzak
sensin
(Yürüyüşü
mı
bu
dük
kân? P. —
Yok
canım olsa olsa
d ö r t beş
kilometre
mesafede.
121
fe
K. —
Anlamadım.
P. —
Canım
K. —
O d a ne d e m e k
d ö r t beş k i l o m e t r e
kadar
bîr
şey.
öyle?
P. —
Hangisi?
K. —
Güllü
P. —
C a n ı m n a s ı l g ü l l ü m e t r e s i , k i l o m e t r e d e d i m k i mesa
metresi.
mesahasıdır. K. —
Anladım masanın
masası, bana bak
g i d i l e c e k ise bon h e r şeyden v a z g e ç t i m , danı
fıldır
niyor
fıldır
döndürüyorsun,
ulan
İsmail daha
yarım saattir
hâlâ o l d u ğ u m u z y e r d e y i z , eğle
musun?
' P. —
A m a n b i r a d e r , b u derece i n k â r
edilir
letafetine b a k , d a ğ l a r e t e k l e r i n d e h a f i f d u m a n l a r
mi
şu
içinde
insanı
gaşyediyor,
mevhibe-i K. —
P. —
a
tabiatın
birader
sende
b a h ş ettiği
İsmail eğleniyor
hiç
tabiat
etrafın köyler,
s o n r a çağıl ç a ğ ı l a k ı p giden d e r e l e r , y a ş u v a d i n i n e k i n şu
çok mey
tarlaları
şairane yok
h ü s n ü tabiat yok
mu
mu?
musun?
C a n ı m n e e ğ l e n m e s i , sen d e h i ç
hissi
şairane yok
mu
diyorum?
K.
—
P. — K. — P. —
Yok. Efendim ne yok? Hüseyin
Şakir
Ahmet.
Canım nasıl Hüseyin Ş a k i r A h m e t ?
B e n s a n a ne söy
l ü y o r u m , s e n ne a n l ı y o r s u n . K. —
Bir
P. —
Ne
az d a h a
böyle
devam
edersen
allah
bilir
bağla
rım. münasibet?
K. —T Ne m i n a s no g a r a b e t , a r t ı k i l l a l l a h (Durur)
P. görünen
—
h i s s i z sende
Canım
bir kaç adım daha yürüyerek) istemez. B a k
E
birader
manzaraya doyum olmaz
alim
(Ardına döner Kavuklu'nun arkada kaldığım görerek)
ne d u r d u n ?
K. —
122
(Dalgındır
köy k ı l a v u z
İşte surda iki a d ı m y e r kaldı haydi
yürü.
İsmail y a r ı m saattir h a r m a n beygiri gibi döndük
dur-
duk, artık olacaksın,
kendi ne
k e n d i n e git d ü k k â n
h a l t edecek
v a r g e ç t i m , ben
mı
isen e t , b e n
tutacaksın, ressam içden de
mı
dükkândan
b u r a d a eve d ö n ü p d i z l e r i m i b a c a k l a r ı m ı
da
oldura
r a k y o r g u n l u ğ u m u a l a c a ğ ı m h e r şeyden v a z g e ç i r d i n . P. —
H a y d i c a n ı m ç o c u k l u ğ u b ı r a k , İşte b a k i k i a d ı m
kaldı
(Dükkânın yanına gelerek şakşakla parmaklığı kuvvatla sarsar) B i s m i l l a h b u y u r u n , e f e n d i m işte bu. geldik
K.
Tuuuuu
—
ulan
bir
saattir
şu
dükkân
dediğin
deveye
benziyon h e y u l a n ı n ö n ü n d e n on defa geçtik b e , i n s a f ı n t u r p
sık
tığımın
h e r i f i , ulan
ha
ramdır
diyen sensin, yahudİ
P. —
Hayır
miyen aşık
bana
efendim
garezin
ne be, müslümana
tabiatlı
eziyet
herif.
öylesi d e ğ i l ,
bilmez
misin cefayı
s a f a n ı n k a d r i n i b i l m e z d e r l e r , bon de seni b u
gözönüne a l a r a k
bir
az y o r m a k
i s t e d i m , tabu b u d a
çekmisali
menfaatine
haydi b u y u r u n y a k l a ş b a k a l ı m b i r k e r e alat v e edevatı eline ve r e y i m gör b a k a l ı m , ölç b i ç a l a b i l e c e k K.
İsmail
—
kaşınmıya
misin?
başladın,
galiba
ulan
yutturuyor
m u s u n , son o ' a l a t ı n ı edevatını git te b a b a n a göster, yediği naneye bak. P. — bir
başka K.
Canım garaz
—
efendim bunun neresinde senin anladığın var,
kasdim
sana
alat
ve
edevatı
gibi
göstermek.
G a l i b a k a ş ı n ı y o r s u n , s e n o alat vo e d e v a t ı n ı d a git
k a b edon m e r a k l ı l a r ı n a g ö s t e r t , s e n d o ğ r u d ü r ü s t k o n u ş a c a k geleyim,
yoksa
lıyorum
o senin
aramız
açılmadan
tululası
çenen
şuradan
defolup
durmiyacak,
te
isen
gideyim,
an
bon d e çileden
çı
kacağım. P. — ederek
C a n ı m b i r a d e r sen her sözden b i r
hiddet şiddet
gösteriyorsun, halbuki
ğın v e y a h u t zan ettiğin g i b i o l m a y ı p , gayet K. —
canım karma
sözleri bir işi
için
tarafa bırak
gayet
Saim
anladı
samimîdir. haydi
nabileceğim
allah
İstihraç
h a y d i , sen b i r c y i l i k edecek isen b u b e n i m a n l ı y a m ı y a c a ğ ı m karışık
Dcğruya
aksi mana
h i ç te s e n i n beydir,
t a , şu bizim ekmek
parası
kaza
tarifet.
123
P.
—
Azizim
h a k a r e t a m i z süz K.
—
P. — K.
—
Hah
eyle
ise sen d e ağzını t o p l a , b e n i m
şahsıma
süyleme. bak
tamam
anladım.
No o l d u y i n e m i Oyleya ulan
yanlış
söyledik?
a k t a r a v î z ne d e m e k , o n d a n b e n ne an
larım. P. —
Canım
efendim
biz
böyle
kelime
üzerinde
saatlerce
d u r u r v e m a n a ç ı k a r ı r isek ne s e n , n e d e b e n b u d ü k k â n d a n tifade e d e m e y i z .
H a y d i b a k a y ı m ş u r a y a gol d e t a k ı m l a r ı
is
göstere
y i m , i ş i n e g e l i r s e a l ı r s ı n , ö l ç ü n e u y m a z ise ç e k i l i r g i d e r s i n , haydi durma. K. —
Ulan
hala
dediğinden
s e n böyle m a n a l ı sözler s ö y l i y e r e k
vaz geçmiyorsun,
İsmail
galiba
b o y u n a bana y u t t u r a c a k
isen,
b i z b u işten v a z g e ç e l i m , h a y d i o ğ l u m sen o n l a r ı b a b a n ı n
ölmüş
e ş e k l e r i n e g ö s t e r , u l a n b a n a m ı y u t t u r a c a k f i t n e f ü c u r h e r i f , bana senin d ü k k â n ı n d a
senin s u r a t ı n da l â z ı m değil haydi ş u r a d a n de-
fol. P. —
A l l a h a l l a h c a n ı m ş i m d i ş u r a d a m u c i b i hiddet ne v a r
a b i r a d e r , e l i m d e o l a n t a k ı m l a r ı v e nasıl o l d u k l a r ı n ı , s e n i n gelip gelmiyeceğini g ö r ü p , ö l ç ü p , b i ç m e d e n K. —
Buyurun
bakalım
ismail,
galiba
nasıl
kaşınıyorsun,
ş u r a d a n defol d a b a ş ı m beladan v e k ı r k y ı l l ı k olmasından P. — mi
ahbablığın
haydi berbat
kurtulalım. H a m d i b i r a d e r sen a d a m ı ç ı l d ı r t ı r s ı n , ş i m d i ş u s a m i
teklifimin neresinde bir K. —
İşine
alırsın.
cinas v a r be c a n ı m .
U l a n ö y l e d e m e hangi
d e s e n e , u l a n baştan
doğruluk
var
aşağı y u t t u r m a c a s ı n a g i d i y o r , b i l i r s i n k i
bir
lakırdısında
ben
lo lo lo y u t m a m . P. —
A m a n b i r a d e r son g i t t i k ç e m ü v c s v l s o l m u ş s u n , b u n u n
n e r e s i n e c i n a s h a y d i c a h i l c e sözleri b e r t a r a f ot te gel işe b a ş l ı y a lım.
124
K. —
U l a n hangi işe d a h a d u r b a k a l ı m , s e l a m ü n a l e y k ü m .
P. —
C a n ı m ö y l e u z a k t a n p a z a r l ı k o l m a z , hele b i r k e r e gel
de
takımları
tarif
peyderpey
edeyim
mıyacak
eline v e r e y i m , s o n r a
b a k a l ı m alabilecek
nasıl
kullanacağını
m i s i n , y o k s a s a n a zor gelip a l -
m ı s ı n , a n l ı y a l ı m da m ü n a z a a y ı o n d a n s o n r a e d e r i z .
K. —
Haydi
oğlum, hadi
İsmail ya dilini
tut v e y a h u t
açık
giriştin.
edepsizliğe P. —
Aman
birader
sen o n l a r ı
bana
şimdi bırakır
hangi e d e p s i z l i k
yutturamazsın.
g i d e r i m sen a r t ı k
be, canım
senin
ap
cyili-
ğin i ç i n ç a l ı ş ı y o r u m . Sen b e her k e l i m e d e n b i r m a n a ç ı k a r ı y o r s u n ya c e h a l e t i b e r t a r a f et d e b u r a y a gel ş u
bitiriverelim.
Ulan
P. —
A l l a h a l l a h c a n ı m hangi işi o l a c a k d e v r i t e s l i m
K. —
A y b i r d e d e v r i l m i ş d e s t i de m i
P. —
A m a n b i r a d e r c a n s ı k m a y a b a ş l a d ı n , c a n ı m hangi dev
rilmiş
testi d e v r i
hangi
işi
K. —
K.
Ulan
—
hep
hala a n l a t a m a d ı k kenturabat
gösterip
mı?
sözler s ö y l ü y o r s u n , hiç
olmazsa
tane c i n a s l a k ı r d ı o l m a s a , ne ise y u k a r d a n a s a y a
t u r m a k , s e n böyle y u t t u r m a y a
uğraştıkça biz bu
kamiyacağız
(Yürür)
çırak
işini.
var?
teslim, yani elimde bulunan takımları
e l i n e t e s l i m edeceğim
arada bir
işi?
allaha ısmarladık
yut
işin içinden ç ı -
sen oğlum başka
kulunu
çıkar. P. —
Canım
birader
Hamdi
efendi ç o c u k
musun a
s e n i n dediğin gibi d e o l s a y i n e böyle c i n a s sözlere k ı z a r a k
canım, insan
b i r n i m e t i teper m i ç o c u k m u s u n a c a n ı m , haydi gol do ş u işe b i r son v e r e l i m .
K. — (Yürürken geri dönerek) pişman oluyorsun hem davul çalıyor
Ulan h e m y a p ı y o r , h e m d e
(Yürüyerek dükkânın önüne
gelir), h e m do k a ç ı y o r s u n , b u y u r u n b a k a l ı m P — K.
—
P. — rum,
geldik.
H a şöyle y o l a g e l . Gene b i r Hayır
yere mi
gidiyoruz?
c a n ı m , öyle yola
değil, yani
ş i m d i gel b a k a l ı m d e m i r b a ş e ş y a y a
s ö z ü m e gel
diyo
(Sehpanın üzerindeki 125
örtüyü kıldırarak) b a k b i r a d e r s a n a m u n t a z a m b i r fotoğraf m a kinası
(Objektifin
P. — C a n ı m
açarak)
ağzındaki kapağı
K. — O s m a n F a ş a
A l gözüm s a n a .
muharebelerini...
o d a ne d e m e k ?
K. — B a y r a m y e r l e r i n d e s e y i r y e r l e r i n d e h a n i a y a k l ı b i r k u tunun
içinde
camlarından
daima
değişen
resimleri
gözünü
dayadığın
dürbün
s e y i r e t t i r e n h e r i f l e r y o k m u i d i , işte s e n de o n l a r
g i b i a l gözüm d i y e söze b a ş l a d ı n , ben d e o n u n a r k a s ı n ı s ö y l e d i m . P. — C a n ı m ş i m d i a l a y ı n s ı r a s ı m ı , a b i r a d e r b a k işte buna objektif derler k i insanın şekli şemalini alır, bunun arkasına ko nan cama
nakleder.
K. — E v e t b u n l a r ı
ne t a r i f e d i p d u r u y o r s u n , b i l i y o r u m de
dim y a . P. —
A l â bilmediğin
hangisi?
K . — A d a m ı n r e s m i c a m a y a p ı ş t ı k t a n s o n r a nasıl o l u y o r d a oradan
k a ğ ı d a geçiyor o n u b i l m i y o r u m .
P. — H a , b a k o r a s ı n ı g ö r m e y i n c e t a r i f kilen
resmi camın
ü z e r i n e tesbit
etmek
ile o l m a z , ç ü n k i çe
için b i r h a y l i
ameliyatı
"vardır. K. — S a ç m a l a m a
İ s m a i l , ulan
m ü n a s i b e t i y o k t u r , eğleniyor
amel
ilacile, b u işin
hiçbir
musun?
P. — ı C a n ı m ş i m d i b e n a m e l i l a c ı m ı d e d i m , be c a n ı m s e n lafı yani
nerenden
eczaya cam
dinliyorsun
cam karanlık batırılarak
aldığı
a y d ı n l ı ğ ı gördüğü
dınlığı
görür
birader,
b i r mahalde
görmez
resim
ameliyat kırmızı
işçiliği v a r d ı r
ufak
tesbit e d i l i r , b i r renk
ianesile
bu banyodan
halde k a t i y e n b o z u l m a z a k s i sarımtırak
dedim
b i r ışığın
alır
sonra
takdirde ay
v e üzerinde h i ç
b i r eser kalmaz anladın m ı ? K. — Y o o o . P. — T a b i i
anlayamazsın,
canım
s e n fotoğrafçının
yanında
b u l u n d u m diyorsun bunlardan hiç b i r şey öğrenemedin m i ? K. — C a n ı m
anlattık
y a b e n böyle
g ö t ü r d e n * b a ş k a b i r şey y a p m a d ı m
126
ki .
şeylere
değil
d e getir
P. —
D u r öyle
ise b a ş k a b i r
çare düşündüm
bak
bu
ma-
k i n a a l a m i n ü t d e n i l e n c i n s t e n d i r b u r a d a alacağın r e s m i a l ı r . (Elile
göttererk)
rarak)
bak
gel d e y a k ı n d a n gör
şuradaki
K. —
deliği
(Bakarak)
Evet
görüyor
(Siyah
bezi b i r
az
Bak
kaldı
musun?
gördüm,
resmi
alırken
buradan
mı
bakılacak? P. —
Hayır canım
resmi aldıktan sonra objektifi
b u s i y a h bezin a r a s ı n d a n v e i ç e r i y e a y d ı n l ı k ellerini
içeri
lardaki
sokar
kâfi,
oradan
delikten g ö s t e r e r k ) .
el y o r d a m i l e
Bak
kapar
kaçırmamak alır.
şurada ufak
ve
şartile
(Tekrar
yu
banyo küveti
var
ya? K. —
Anlamadım,
P. —
Anlamadın
K. —
ama
için
K. —
Ulan ö y l e ise beni Hayır canım
mıyım
K. —
P. —
ya.
bir
el
Onu
tası v a r anladım
Bak sonra
ne güzel
K. —
O
P. —
Canım
anlamasın diye
söylemiyorsun.
istemeseydim
fesat ç ı k a r ı y o r s u n
ama
b u liğenin
bak
adını
resmi bunun
biliyorsun,
aydınlıktan
kadar
İsmail?
böyle u ğ
şimdi
banyo
ya?
alınan
artık
mu var.
senin anladığını
a c a n ı m böyle
ş i m d i ö ğ r e n d i m evet
girdikten
var mi?
o l u r m u elbette
P. — ufak
ise
Oylo y a b u n u n T ü r k ç e s i y e k
P. — - C a n ı m y e k
raşır
ne
i s m i n i değil
anlayamadım
içine m i
evet
işte
müteessir
bu
idi
batıracağız? eczaya
resim
olmaz.
mı?
bu
kadarla
iş b i t m e z ,
bunun
t e f e r r u a t ı v a r , y a l n ı z b e n s a n a b u banyodan
daha
sonra
bin
türlü
bozulmıyaca-
ğını a n l a t t ı m , b u n d a n s o n r a c a m ş a s i y e k o y a r a k güneşe a r z edi l i r . B u sefer c a m d a k i siyahlar beyaz beyaz olan yerlerde asıl lâ zım olan
min
fotoğraf
K —.
Bunlar
P. —
Efendim
çıkacağı
kâğıdına kendi tabii
siyah olarak
kendine
mi
camın
icab
çıkar.
olur eden
kâğıda aydınlık nüfuz ederek
ismail? yerlerinden
asıl
res
n ü f u z ettiği y e r i y a -
127
kar
orası
derece derece k ı z a r ı r
lerden z i y a
c a m d a ecza
K. —
Hangi z i y a b i z i m Z i y a
P. —
İnsan
beyaz
kalır
cessünı
ismi
resmini
yer
mı?
söylemiyorum.
aldırın
Aydınlık
cisimde
ikinci
geçmez, orası
kâğıdın
üzerinde
da te-
eder.
K. — P. — sonra
ile k a p a l ı o l a n
geçmez.
Peki o
kadar
mı?
.
Canım o kadar olur m u ?
ziyadan
alınarak
banyo edilir
İ k i n c i kâğıda az b i r k i , işte o z a m a n
b o z u l u r , no b i r şey o l u r a n l a d ı n değil K. bitmiş
Bu
—
zaman
resim
ne
mi?
kâğıt Z i y a ' d a n b a ş k a s ı n d a d a v a r
m ı , belki
enda
ise?
P. - —
Canım
saçmalama
d e m i n d e n do s ö y l e d i m
ziya
aydın
l ı k d e m e k t i r d i y e s a n a a n l a t t ı m be c a n ı m , ne ç a b u k u n u t t u n , öyle ise s e n b u işi b c c e r e m i y e c c k s î n K. —
galiba.
C a n ı m bon o k a d a r k a l ı n k a f a l ı m ı y ı m , y a l n ı z a n l a y a
m a d ı ğ ı m k a r ı ş ı k b i r şeyler s ö y l e d i n k i o n u , p e k a n l ı y a m a d ı m . P. —
H a n g i l e r , söyle
K. —
O cam çerçeve filan dedin, onu
P. —
Ha a n l a d ı m , iki gözüm bu m a k i n a söylediklerim
değildir
alaminüt
dedim
bakayım?
y a , bu
anlıyamadım.
laboratuvarı
filan
hepsi
gibi
içinde
d i r . S a n a g ö s t e r d i ğ i m b a n y o meselesi v a r y a işte o h e p s i n i y a p a r dışarı ve hiç bir K. — > U l a n
şeye i h t i y a ç şimdi
no
yoktur.
söyledin
şimdi
ne
diyorsun
anlaya
madım. P. —
E f e n d i m o kolay ş i m d i s e n i n r e s m i n i ç e k e r i z b i r
tec
rübe olur. K. — P. işin
Peki
nasıl yapıldığını
Efendim
—
kalmaz
ondan
o
kolay
sonra
ben nerden
şimdi
ameliyatı
senin beraber
göreceğim?
resmini yaparız,
renirsin. K. —
128
Ondan sonra bir
hastahaneye
gideceğiz.
çekeriz
bir
görür
öğ
P. — miz
var K.
Allah a
allah
canım
Bilmem
—
ameliyat
bende b i r h a s t a l ı k m ı P —• mesi bir
Hay
işi o n a r m a k
hastahaned» ne
isi
dedin
de onun
için
sordum,
yoksa
eyiliğini
versin
be
birader,
ameliyat
i ç i n m i k u l l a n ı l ı r , esasen a m e l i y a t ı n
keli
manası
demektir.
H a ş i m d i a n l a d ı m , h a d i ö y l e ise i s m a i l b a ş l ı y a l ı m .
—
F . •— T a m a m duğun yerde m i
kötü
münasibet,
gördün?
allah
sade b i r h a s t a K.
ne
birader?
h a y d i ö y l e ise n a s ı l y a p a l ı m
ayakta m ı , otur
çekelim?
K. —
Çek
P. —
Efendim
te ister, ayakta
temennide
allah
bir
olsun
ister
kuluna
oturduğum
çektirmesin,
yerde.
neden
öyle
bulunuyorsun?
K —
Ben
P. —
Hadi
d e ğ i l , sen
bakalım, şimdi
canım
söyledin.
boşyere
şu sandalyayı
çene
kavaflığını
al d a o b j e k t i f i n
bırak
ta
işe
karşısına geç, ken
d i n istediğin pozu a l . K. —
İsmail bunların Türkçosi yok
P. —
Hangisinin?
K. —
Of
P.
Ha of
objektif
senin
çektim
toz o l d u b i l m e m
çektim
değil,
bunun
karşısına
de
d u r m a n a d a poz d e r l e r a n l a d ı n K.
—
Anladım
şimdi
K.
—
P. —
(Örtünün
geçip
K. —
(Dönerek) sen onu
K. —
herhangi
bir
buna
vaziyette
mı?
ben nasıl
durayım?
(İskemleyi
pozu
objek
mi?
ne v a z i y e t a l a c a k i s e n a l d a , d u r altından
İşte
Oldu
inceleyerek)
bakalım.
mu? Ayol
olmadı
mısın?
duroyım P. —
duruyorsun?
göstererek)
Pek ala ( A r k a s ı n ı donar d u r u r )
arkandan yapılır sil
şimdi
allahasen?
no d i y i p
(Elile
tifin k a r ş ı s ı n a ç e k e r ) G e l d i m burası iyi P. — , E v e t
mu,
ismail
cinasa b a ş l a m ı y a l ı m , bozuşuruz
na-
söyle?
Efendim yüzünü objektife ç e v i r , şu dürbinin içine bak. (Vaziyet
alarak)
Oldu
mu?
129
(Tekrar önünün altına girmiştir) Y i n e o l m a d ı öyle (Örtünün altından çıkarak Kavuklu'mın yanına ge lir yüzünü o yana bu yana çevirerek bir iki inceledikten sonra çekilir) i ş t e böyle d u r s a k ı n k ı m ı l d a m a (Örtünün altına girerek incelemeler yaptıktan sonra ç ı k a r objektifi kapayarak) A m a n s a kın b o z m a (Gelir makinaya bir şase kor) A m a n H a m d i e f e n d i , P.
dur
—
bakayım,
efendi d i k k a t K.
kımıldanma, şimdi
(Yerinden fırlar)
—
P- — A l l a h olacak otur
allah
çıkaracağım.
Neyi
galiba
çıkaracaksın?
biz s e n i n l e
h i ç b i r şey d e y a p a m ı y a c a ğ ı z ,
resmini K. —
uğraşırken
haydi
canım
akşam git
da
yerinde
çıkaralım.
Ulan o n u ö y l e söylesene köpoğlu
ne c i n a r l ı
söylüyor
s u n öyle (Gider oturur) O l d u m u ? P. — K. — ne
tuzu
O l d u , indir İsmail
ne pozu
eteklerini.
ne saçmalıyorsun bırakacağım
şimdi
h e r şeyden v a z geçer
f ı r l a y ı p gideceğim
halt
ediyorsun
oğlum ben y u t m a m . P. —
Canım
no u z a t ı y o r s u n
binişin
etekleri
altına
toplan
m ı ş o n l a r ı a s a y a s a r k ı t d e d i m b a ş k a b i r şey d e ğ i l . K. —
O n a d a b i r k u l p u y d u r d u n h a y d i , b u da b a b a m ı n c a
(Durup eteklerini sarkıtır) O l d u m u ? P. — (Objektifin kapağını tutarak) H a z ı r m ı s ı n ,
nına gitsin
çıkaraca
ğım? K. —
Hay allah
şey y a p a m a z P. —
cezanı
versin
mısın ulan yutmam
Nasıl
anlatacağız
oğlum
ulan
n e halt resmini
b i r halt ettiğini
etmeden
bir
beğendin m i ?
çıkaracağım
, s e n ne
anladın? K. —
H a d i d u r u y o r u m n e h a l t edecek i s e et de ş u azaptan
s e n d e ben do k u r t u l a l ı m .
P. — (Objektifi tekrar tutarak) Hazır o l . K. — B i r . , k i , (Ayağa kalkarak asker gibi durur)
130
P. —
O d a ne
K. —
Ulan şimdi sen askeri b i r kumanda vermedin mi
a canım? be?
P. —
Hay
allah
müstahakını
versin
hazır o l , d e d i m s e a s k e r i vaziyet a l
otur
be
birader,
otur
demedim, a canım kımıldan
m a d e m e k istedim hadi o t u r d a ç e k e y i m . K. — P. —
(Oturarak) Efendim
Buyurun oturduk oldu
tamam
ise
K. —
Oyle
P. —
O da ne d e m e k ?
K. —
Onu
sen
indir
mu?
oldu. eteklerini.
benden
alabilirsin
ulan
beri y u t t u r d u n d u r d u n ş i m d i do s ı r a b a n a
köpoğlu
deminden-
geldi nasıl
beğendin
mi? P. —
Hadi c a n ı m
hadi
sen d a i m a hor ş e y i n f e s a d
g i d e r s i n her ne hal ise k ı m ı l d a n m a h a z ı r ol b i r i k i ü ç kapağını açar
bakar)
Tamam.
K. —
Bitti
mi?
P. —
Evet
tamam.
K. —
Ş i m d i ne o l a c a k ?
P. —
Efendim
şimdi
Haydi
beraberce
cihetine
(Objektifin
kalk.
resmi
banyo
edip
kuruta
cağız. K. —
P e k a l a ( P i ş i k â r ' ı n y a n ı n a g e l i r ) G e l d i m ş i m d i no ola
P. —
(Örtüyü kaldırarak)
K. —
Yere
P. —
No g ö r ü y o r s u n ?
cak? son gir
Hadi gir bakayım şu yere.
köpoğlu
(Girer)
Girdik.
K. —
Z i f i r g i b i k a r a n l ı k , burdo ne g ö r ü n ü r b e
P. —
Bon do y a n ı l d ı m , d o ğ r u y a
K. —
(Çıkarak)
P. —
(Makinenin
Buyurun
adam?
çık.
çıktık.
üzerindeki
örtüyü
yarı
yere
kadar
sıyı-
r a r ı k ) B u l b a k a l ı m d ü n d e n gösterdiğim deliği ( P a r m a ğ i l e g ö s t e r i r ) B a k işte b u r a d a . K. —
Peki
ne o l a c a k
( G ö z ü n ü deliğe tesbit e d e r e k )
P. —
( İ k i elini örtünün altından s o k a r a k )
K. —
E v e t b i r ş e y l e r o y n u y o r , ne o l u y o r
Buyu
run. Görüyor
musun?
İsmail?
131
P. —
Efendim banyo ediyorum yani
K. —
O toz A k i f d e k i m
P. —
E e c a n ı m hepsini s e n tersine m i a n l a r s ı n , ayol
çektiğim
senin
resmini
K. —
Bundan sonra bir Hayır
bunu
burada
olacak,
daha m ı
birader, anlattık
başka o
birinci
yıkıyorum.
P. — geler,
pozitifi y ı k ı y o r u m .
oluyor?
bir
kâğıda
zaman
var?
ya b i r i n c i
geçireceğim
resmin
doğrusu
terstir,
ki,
işte
tekmil bunun
olacak.
Sen
göl hepsi
görüyor
musun? K. —
Görüyorum
P. —
Hah
İ s m a i l içerde p a r m a k l a r
işte b e n y a p ı y o r u m d i k k a t
oynıyor.
et d e s o n r a
sen y a
p a c a k s ı n , o n u n öğrensin d i y e ş i m d i ben y a p ı y o r u m . H a d i (Perdenin
altından
çıkarak
önceden
hazırlanmış
olan
birader çevreden
görülebilecek boyda b ü y ü c e k b i r beyaz k â ğ ı d ı n üzerinde eciş b ü c ü ş Kavuklu'nun K. —
renksiz
kocaman portresi)
(Çevresine bakınarak
Buyurun.
(Verir)
h a y r e t l e ) Ulan İ s m a i l ben böyle
miyim? P. — doğru mi
Efendim
ben y a p m a d ı m , fotoğraf ç e k t i d e m e k
durmamışsın,
onu
makinenin
no
kabahati,
var
sen
ki
son
öğrendin
söyle?
K. —
E v e t ö ğ r e n d i m , ö ğ r e n d i m a m a İ s m a i l h e r m ü ş t e r i böy-
lo b a ş k a b a ş k a ş e k i l d e ç ı k a r s a v a l l a h i k i m s e on p a r a v e r m e z , d u r b a k a l ı m no o l a c a k . P. —
Olacağı
senin d i k k a t e t m e n
i c a p e d e r , seni
geçindirir
m e r a k e t m e . A r t ı k b e n g i d i y o r u m , son kendi k e n d i n e ç a l ı ş , kazan hem
dükkân
ruriyeyi
kirasını
hem
r ı l m a z , haydi a l l a h h a y ı r l ı K. — rendik
ya
Ulan
acaba
Ismailden
b e n do İ s m a i l g i b i b i r oturarak)
132
kendi
temin ettin mi dokunma
ihtiyacını
hem
müşteriler versin.
becerebilecek çektiğim
de masarifi
za-
k e y f i n e a r t ı k , s e n i n y a n ı n a va
resimler
şeylor u y d u r u r u m
ey c a n ı m fotoğraf v e r e l i m
(Gider)
miyim?
Adam
benim
ki
vesselam
müşteri yok
son do öğ gibi
çıkarsa
(Sandalyaya
mu?
SALKIM
İNCİ —
( S a n d a l y a üzerine ç ı k a r a k )
Haydin gidelim
bakalım o nedir öyle?
( H e p b e r a b e r d ü k k â n ı n o l d u ğ u y e r e gelir
l e r ) A ayol b u r a s ı b r
resimci dükkânına
;
KAYARTO bir
Amanin
—
çocuklar
şey v a r , s a k ı n t u r b a o l m a s ı n PALUZE —
baksana, bir yüzümüze K. —
benziyor.
içerde
mezar
A m a n b a c ı , sen de her şeyi
k e r e basbayağı
bakıyor
türbeye
edam görmüyor
böyle e v l i y a
taşına
benzer
çocuklar?
mı
musun
benzetirsin fıldır
fıldır
olurmuş?
Y o k y a v r u m y o k , ne b e n e v l i y a y ı m , ne do b u r a s ı
tür-
be. SALKIM — K. — larımızı
Peki
görmüyor
PALUZE — K. —
musunuz
Ay
Elbette
KAYARTO — K. —
Hay
müsün kocaman
ise b u r a s ı
siz
nedir?
fotoğrafçı d ü k k â n ı , b a k
makina-
ya?
ressam
mısınız?
yavrum. Ay çocuklar alimallah bu beril yalan
köpoğlu resim
KAYARTO — herif
öyle
Anam babam burası
hay,
ulan
makinesini
neden
yalan
söylüyor.
süyliyeyim,
görmüyor musun kör
K o r s e n s i n . ! : c r o l u r s u n i n ş a l l a h seni
kör
arap? maymun
seni. K. —
M a y m u n da s e n i n gibi o l u r , ayı k u r u s u
PALUZE —
fellah.
A m a n b a c ı sen de ne s a t a ş ı y o r s u n aleme,
kaba
hat s e n i n . K A Y A R T O —- A m a n s a n d?, k i z i m b a k s a n a bana n a l a r soylayo." pis
musibet
K. — tane k ı l ı k l ı
Ulan
herif. kör
fellah
mus'hot
senin
gibi o l u r ,
kuru
kes
fellah.
KAYARTO v a r ı r ı m o zaman SALKIM —
A.^-.r.' t r p ' a h e r i : , aklın başına gaiir Aman bacı
şimdi
boston
sen de çok
senin ağzının korkuluğu
payını
seni.
ileri v a r d ı n ,
tanımadığı
m ı z b i r i n o böyle o l u r o l m a z yerdo ağız b o z u l u r m u ?
Adamcağıza
133
söylemediğimiz
kalmadı,
vah
zavallı
adamcağız
vah,
baksanıza
z a v a l l ı n ı n rengi u ç t u , ayol v a h z a v a l l ı v a h ayol a l i m i d e ç a l ı m ı da y e r i n d e nesi v a r , p e k ala s e v i m l i n u r a n i y ü z l ü b i r K. — güzel
Aferin
sözler
yavrum
çıkar,
KAYARTO —
sana.
böyle
Elbette
kuzguni
gül
surattan
adam?
yüzden
işte
böyle
da...
K u z g u n c u k s a n s i n k o f a k g i b i ne h a y k ı r ı y o r ba
k a y ı m , seni m u s u b a t
seni, benim bir kere babalarım tutarsa
san
görürsün. K. — aksırır)
Senin baban
KAYARTO — üstüne
tutarsa, benim de anam
tutar
(Şiddetle
Apşu. gelerek
( T u h a f tuhaf b i ç i m l e r a l a r a k ç a r p ı l a r a k i k i diz
yumruklarını
sıkıp
hırıldar
gibi
sadalar
çıkara
rak)
O f o l a n i n , b a ğ ı r m a y , u l a ş e a m u pa pa pa p a ( Y e r l e r d e
diz
üzerinde y ü r ü r . ) SALKIM —
kardeşim
bilirsin
PALUZE — söyler)
Amanın
çocuklar
bacımın babaları
tuttu.
no d u r u y o r s u n koş o n u önlesene son o n u n
geçirmesini
iki
Babu babu. Haydi
babalarını
ayol.
(Zarafet'in
H a y d i b a c ı c ı ğ ı m hadi
yanına
bir
şeyler
sen o n a b a k m a o c a h i l b i r
giderek
kulağına
adama
benziyor. K. —
B ı r a k b a k a l ı m ne y a p a c a k ?
(Dükkândan çıkar)
Darıl
m a b a c ı b e n s a n a şoka y a p t ı m . H a d i gel sonin r e s m i n i ç ı k a r a y ı m . KAYARTO — K. — resim
(Doğrularak)
Barıştık
dükkânım
SALKIM —
mı işte b a k
haydi
çocuklar
Aman
sahih
mi
Hadi oradan yalancı san d a . burası siz sen
(Elile göstererek)
benim
de gelin. bizim
resmimizi
mi
yapa
caksın? K. —
Yapacak
PALUZE — K. —
Canım
SALKIM — bizi
134
kaça
değilim, çıkaracağım
Kaç
kuruşa
hadi.
çekiyorsun?
uyuşuruz.
Ycoo
çekeceksin?
ben
öyle
şeyler
istemem
söyle
bakalım
K.
Canım
—
evdeki
kiracısınız
dedim
ya.
iki
gözüm
canım
KAYARTO —
Dur
bakalım
amma bakalım
ressam
mı?
PALUZE —
Aman
bacı
takımını görmüyor SALKIM —
öyle z a n e d i y o r u m
sizden
musun
çok
bir
şey
çocuklar,
sen
de,
ki
siz
istemem,
bu
herif
karşıki uyuşuruz
öyle
diyor
baksana
önünde
kocaman
takımları
m e y d a n d a , elbet
ayol?
Oyleya, adamcağızın
te b i r m a r i f e t i v a r k i işte t a k ı m l a r ı m e y d a n d a d u r u y o r , ayol a l ı c ı gözü i l e b a k da s o n r a söyle y a c a n ı m . KAYARTO — yor
Oyle
ama
bakalım
o
takımlarını
kullanabili
mu? K. —
O da doğru y a , u l a n b i r k e r e t e c r ü b e e d i n i z d e eğer
ben t a k ı m l a r ı idare e d e m e z s e m , o z a m a n söylentiye. SALKIM — dan
çeksin
bakalım
KAYARTO nasıl o l a c a k K. — di
O
da
doğruya
bir
kere
tecrübe e d e l i m d e on
s o n r a söz s ö y l e m e y e h a k k ı m ı z o l s u n . H a d i beccrcbilirsen Hadi
—
bizi
öyle
de
ise evvelâ
egor eyi y a p a r s a n
bacı evvelâ
seni
yapar.
bunları
benimkini
çek
da ç e k e r s i n
O l u r a m a seni güneşli v e s ı c a k
bakalım
olur
mu?
havada ç e k e r i m
şim
olmaz. SALKIM —
A a ö y l e ise biz d e y a p t ı r m a y ı z .
K. —
canına,
Vay
mutlaka
evvela,
bu
kara
koncolosu
mu
çekeceğiz? PALUZE
Tabii
—
efendim
bir
kere
cnu
çek
bakalım
eyi
o l u r s a , b i z i do y a p a r s ı n . K. —
Peki
amma
eyi
olmayınca
beğonmemezlik
etmiyece-
ğinizc söz v e r i n o n d a n s o n r a işo b a ş l ı y a y ı m . SALKIM —
Ben
söz
veriyorum,
itiraz
otmiyeceğim
haydi
başla. K. — s ı n a geç
Hadi
şöyle
karşıya
(Göstererek)
Şu
dürbinin
karşı
bakalım.
135
KAYARTO — mimi
nasıl K. —
A,
ayol ö y l e ben o r a d a
iken
sen benim
res
yaparsın. Ay,
sen ne zan e d i y o r s u n b u k u t u n u n içine m i gire
ceksin? KAYARTO —
C a n ı m öyle
o l m a z ayol h i ç öyle şey m i PALUZE — ayol
sen o r a d a
çecek
sonra
kâğıda
ayol
mıyım
senin
suratın
alimallah
şeye a k l ı n
dürbünün
ermiyor
içindon ge
yapışacak.
(Olduğu yerden k ı m ı l d a n m a z )
SALKIM —
burada,
Y c o o ben k o r k a r ı m , o u f a c ı k d e l i k t e n ben ge
r e s i m y a p s u n ben PALUZE —
ben
A m a n bacı s e n i n do hiç b i r duracaksın
KAYARTO — çemem
sen o r a d a
olur?
İsterseniz
evvela
sizi
korkarım.
Hadi
Paluze, sen
g?ç
te s e n i n k i n i
çıkarsın.
A m a n a b l a , sen do t u h a f s ı n b e n tecrübe
tahtası
ayol?
KAYARTO —
Durun
canım
c a ğ ı m a y o l . B e n ş i m d i nerdo K. —
Hay
allah
kavga e t m e y i n i z
hodi bon d u r a
duracağım?
mustahakkını
v e r s i n , hadi
şu k a r ş ı k i
san-
d a l y a y a git do o t u r . SALKIM — KAYARTO —
Oturma Olur
bacı
ayakta
dur
çoksin.
(Gider sandalyanın yanında d u r u r )
Oldu
mu? K. —
O l d u o l d u , sallanmadan d u r ( Ö r t ü n ü n altına girer k i r
az d u r u r ç ı k a r d ü r b ü n ü n b a ş ı n a g e ç e r ) D i k k a t e t b e n b i r diyeceğim b u kapağı a ç a c a ı n sen hiç k ı m ı l d a n m a d a n b u içine b a k c c o k s ı n KAYARTO —
ben d ü r b ü n ü
k a p a t ı r ı m senin d e i ş i n
İki üç
borunun biter.
H i ç te böyle r e s i m ç e k m e d i m . F e k i hadi baş
la. K. —
Dikkat bir
iki üç ( O b j e k t i f i
açar k a p a r ) , Haydi
oldu
bitti ( G e l i r ö r t ü n ü n a l t ı n a e l l e r i n i s o k a r y u k a r d a k i d ü r b i n d e n içe risini
inceleyerek
bir
az
uğraşır
örtünün
altından
kocaman
s i m s i y a h ' b i r zenci r e s m i f a k a t k o r k u n ç b i r b i ç i m d e ç ı k a r ı r t ı r ) Buyurun efendim oldu.
136
ve uza
ZENNELER — dostlar
(Ker
( İ k i s i beraber) Amenın bacının resmine bekin
i k i s i d a Y e n i D ü n y a y a k c ç a r l a r ve
KAYARTO — miyim?
Seni
(Uzerino
P. —
yürür
(Gelir)
saklanırlar)
iki gozu k e r o l a s ı s e n i , h e r i f bon böyle Kavuklu
kaçar)
H a m d i efendi b i r a d o r ne o l d u , ne
kaçıyorsun
a c a n ı m , d u r da d e r d i n i a n l a t , no v a r b a c ı , kavga m ı KAYARTO — çıkarıyorum
bir
kara
(Sokularck
P. — olacak
S u s İ s m a i l e f e n d i , s u s k o r olası b e n i n r e s m i n i
diye
K. —
A
ki o
ettiniz?
koncolos
resmi
ayol
,buna
zaman
asıl
resmi
gösterir)
pozetii senin
derler,
resmin
çıkarıldı
ya
buna
kızdı
Işto
bunun
bir
o, olacak
ayol. fellah.
do
haydi
negatifi bacı
son
s i m d i git ben size h a b e r v e r i r i m o z a m a n asıl senin r e s m i n i ç e k e r alırsın
haydi
şimdi
KAYARTO — sa
ben o
ben
resmi
gidiyorum. P — K
evine. Peki
bu
i s m a i l efendi eğer o s e f e r d e böyle olur
herifin
(Yeni
kafasında
Dünyaya
parça
parça
ederim,
İşte
girer)
A b i r a d e r sen do p o z i t i f i ne
gösteriyorsun?
B e n o k a d a r zan e t t i m , p o z i t i f , negatiften h a b e r i m y e k
—
ki. P. —
Yooo
beş p a r a da
len
ban
sen
böyle
K. —
No y a p a y ı m
P. —
A n l a d ı m ben y o k
neman
meçhullerini kapısı hak K. (Pişekâr
çekerim
bir
müşteri
bulamaz
bir
İki
bu
kadar
becerebildim.
iken b i r m ü ş t e r i golir iso bana ses resimden
haydi
sen
sonra
dükkâna
her
halde
malûm
bir
ya
çok
dükkân
k a p ı s ı d ı r , ben g i d i y o r u m , d e d i ğ i m gibi m ü t c y e k k ı z o l .
gider)
relim, yek
ulan,
halledersin,
Olurum
—
yaparsan
kazanamazsın.
anlamadım
Haydi
biz
mu müşteri?
ya
no
ise,
sana
haber
solarım
do d ü k k â n a , ey c a n ı m f o t o ğ r a f ç ı
(Dükkâna
ve
g i r e r . Z u r n a çelebi h a v a s ı ça
lar çok Şık g i y i n m i ş olduğu halde özel t a v ı r l a r ı y l a m e y d a n a gelir ufak
bir
devir yapar
K a v u k l u ' y u göstererek
d u r u r , İnceler
soku-
k u l a r a k başllo s e l a m v e r i r . D u r u r b i r şey s o r a c a k g i b i o l u r )
137
K. — H a h tamam, a ! sana b i r m ü ş t e r i ( Dışarı çıkarak Çele biyi karşılıyarak) H o ş geldin e v l a t . ÇELEBİ (Yerden bir selam vererek iki kat olur, doğru lur) H o ş b u l d u k e f e n d i m allah ömür v e r s i n .
—
K.
Olur
—
oğlum
ÇELEBİ — K.
Hayır
—
ÇELEBİ — K. —
ne
Efendim nerden O
K. — buyurdunuz
halde i l t i f a t ı n ı z ı n
minnettarıyım.
Efendim iltifatınızın Hayır
efendim
minnettarıyım.
öyle
demedim,
anlıyamadım. bendenize
iltifat
derim.
K. — (Kendi kendine) ÇELEBİ —
Anladım ya
(Yüksek)
Siz
bilirsiniz.
A n l a d ı m e f e n d i m siz b u r a l ı m ı s ı n ı z , y a n i b u m a
misiniz?
K.
Evet
—
ÇELEBİ —
burda Af
mahallcbiyim.
buyurunuz
efendim
y a n ı l d ı m , b u m a h a l l e sekenesinden K.
Evet
—
ÇELEBİ
—
lütfen beyan K. — K.
—
—
işte
Bir
—
bendeniz
ifademde
sekerim. meşgulsünüz,
musunuz?
buyururum. Lütfen şey m i
—
Hayır
buyurunuz
efendim.
yiyeceğiz? efendim
anlıyamadınız,
B a k ş i m d i a n l a d ı m bak
ne
(Göstererek)
iş
sahibisiniz?
E v l a t fotoğrafçı
dükkânım,
ÇELEBİ — K.
mahallede
belki
misiniz?
A n l a d ı m e f e n d i m . B u r a d a ne iş ile
Evet
ÇELEBİ
K.
bu
buyurur
ÇELEBİ —
Y a a a maşallah, demek ressamsınız.
Evet fotoğrafçıyım resminizi m i
ÇELEBİ —
Hayır
öylo do o l a b i l i r , evvela Lütfederseniz
138
musunuz?
evlât?
Nasıl o l ü g a t l e r i n mende a l t ı s ı n evlat
ÇELEBİ —
yım,
tanıyor
tanıyayım
Anlamadım.
ÇELEBİ —
halleli
İıabor?
bendenizi
çok
efendim sizden
minnettarınız
böyle ufak
bir
bir
olurum.
çektireceksiniz? mütalaam
malumat
rica
yek
fakat
edeceğim.
K. — yamadım
Evladım
senin
no i s t i y o r s u n
bu söylediklerinden
cnu
bana
bildiğimi:
hîç
bir
türkço
say
anla
ile söyle
de
konuşabilelim. ÇELEBİ — kelime iki
Efendim
bile yok
ifado vo r i c a l a r ı m d a
efendim
bon b u
anlaşılmıyacak
mahalleye
yoni
h e m ş i r e y i a r ı y o r u m siz d e b u m a h a l l e l i o l m a k
malûmatınız
vardır. Onu rica
K. —
E v l a d ı m ben
doktor.musun ÇELEBİ zan
,pekî
bir
taşınmış
itibarile
belki
ediyorum.
no m a h a l l e b i y e d i m , no d e
vecalandım,
E f e n d i m af buyurunuz arzı malûmat
edemedim
sen?
—
ediyorum. K. —
Hayır
arizli
mahallebi
ne
yedim,
ne d e
böyle
bir
mahallebi biliyorum. ÇELEBİ —
Hakkınız
var
efendim
b u sehiv bendenizde
d o ğ r u s u , b u m a h a l l e y e y e n i t a ş ı n a n hiç aile v a r K. —
Evladım
toğrafçıyım
onu
mahalle
sen ş i m d i bana b i r
bekçisi
oldu
mı?
bilir,
ben
resim çekdiriyer
burada
fo
m u s u n ona ba
kalım? ÇELEBİ ben
resmi
ailenin
—
Hay
hay
çektireyim,
nerde
emredersiniz
fakat
oturduklarını
sen
dc
bekçiden
fakat
bana mi
bir
şartla
mesela
yeni
taşınan
buraya
mahalleden
mi,
nerden
öğrenirsen öğreneceksin. K. — çekeceğim
Olur
ÇELEBİ — pılacak
mahalle bekçisinden
resmin parasından
peşinen
Emredersiniz efendim
öğreniriz, ver
haydi
şimdi
sen
bakalım.
ne k a d a r
istiyorsunuz,
ya
r e s m i n b e d e l i n i n n ı s f ı n ı r u b ' u n u , s ü l ü s ü n ü ne k a d a r eder
bilmiyorum. K. — ÇELEBİ
Sen s ü r ü s ü n ü versen e l v e r i r . { E l i n i a ç a r a k b e k l e r ) —
Anladım efendim, sülüsü
no t u t a r o n u
da
İzah
buyurunuz. K. —
M ü r v e t e endaze olmaz y a , ne v e r i r İse v e r b e y a v r u m .
ÇELEBİ — ce ne
P e k i e f e n d i m fakat t u t a r ı ne o l d u ğ u n u
bilmeyin
verebilirim?
139
K. —
Canım ver
ÇELEBİ K. —
— Ulan
a m m a da e l t i n
ÇELEBİ — K. —
Zarar
K. bu
kâfir
sikkesi
edelim.
ha? de olsun
O halde b u y u r u n u z
mi?
olur.
(Cebinden para
çıkararak)
krcmisi. (Alarak)
—
kerevizlerden
Demek
pek
sizin
k e r e v i z böyle ha , n e ala
hoşlandım
inşallah
yaparsınız beraberce yeriz olmaz ÇELEBİ
—
—
Efendim
pek
bir
neden o l m a s ı n , p e k Haydi b u y u r u n
K i m o , bcraot edecek
ÇELEBİ —
bunlardan
aman yemek
mı?
Hay hay e f e n d i m
a l i d e b u talebiniz do h u s u l b u l u r . K.
siftah
ml?
E f e n d i m iki a l t u n o l u r s a k â f i
ÇELEBİ — Sizo i k i
do ne o l u r s a o l s u n b i r
E f e n d i m b i r altun yeter
yakın
bir
işz* b a ş l ı y e l ı m .
talebeniz?
latifecisiniz
haydi
buyurun
işe
gi
rişelim. K. — geç.
Evet
(Beraber ÇELEBİ
şu dürbünün
karşısına
makinaya yaklaşırlar sandalyeyi gösterir)
Buyurun.
—
işe g i r i ş e l i m , h a y d i
sen
Efendim kıyamen m i , yoksa kuuden mi
çekecek
siniz? K. kerim
—
Orasına
,neden
ÇELEBİ
sen
karışma
çekersem
çekerim.
—
Hayır
efendim
kapıdan
çekerim,
kayadan
arz edemedim. Portrem
o l a c a k y o k s a k ı y a m i vaziyette m i o l a c a k , onu a n l a m a k K.
—
Canım
efendim
orasını
bana
bırak
çe
büst'mü istiyorum.
s e n , nene
lâzım,
ben senin r e s m i n i ç ı k a r a c a ğ ı m r,o kaya r e s m î ne do b i r post r e s m i olmayacak ÇELEBİ
haydi —
dur. D u r a c a ğ ı m f a k a t b i r poz t â y i n b u y u r u n u z do
o
vaziyette d u r a y ı m . K. —
A l l a h a l l a h a m m a da m e r a k l ı i m i ş s i n o ğ l u m , gerçi b u
r a s ı m e y d a n d ı r no tozu v a r d ı r , t a i ı i n i b u n l a r ı norden ç ı k a r ı y o r s u n evlat sen evvela
nasıl
durduğunu
göreyim
bakacağım.
(Gider
140
İ s t i y o r s u n ö y l e d i r , ben d e m a k i m d e beğenirsem
perdenin
çekeriz,
altına
girer)
haydi
ben
nasıl
makinadın
SALKIM gelmiş
—
karşıki
Amanın
çocuklar
fotoğrafçı
galiba
ile becelleşiyor,
Rczakizade
Tarçin
haydin y u k a r ı k i
bey
kattan
bakalım. ZENNELER
—
(İkisi
de s a n d a l y a l a r ı n ü z e r i n e ç ı k a r a k )
A
s
a l i m a l l a h ta da k e n d i s i . PALUZE
—
Haydi
abla
burada
olduğumuzu
kız
baksana
anlatacak
bir
şeyler y a p a l ı m . SALKIM — da ya o
Eyi,
a
o
koca
kafalı
herif
ora
mu
efen
anlarsa?
PALUZE — K. —
Canım
Evlat bir
ÇELEBİ
—
nerden
anlıyacak?
az sağa d e n .
(Yarım
daireyi
geçerek
durur)
Oldu
dim? ZENNE — bi'yo
H i ş t , Hişt
seslenirler) ÇELEBİ —
Aman
(Islık
ç a l a r gibi s e s l e r ç ı k a r a r a k
Çelebim
(Dönerek)
çözlerimiz
Maşallah
yollarda
Çele-
kaldı
tcbarckallah, efendim
ayol. sizleri
a r a y a a r a y a hal o l d u m iki g ö z ü m . K. —
(Perdenin
altından)
Oğlum
çok
döndün
bir
az
sola
dön, ÇELEBİ
—
(Yüzü
Zennelerden
yana
olmak
üzere
gövdesini
ç e v i r i r ) Oldu m u efendim? K. — çevirir) nin
B a ş ı n ı da düzelt sola b i r az sola ( Ç e l e b i b i r ez b a ş ı n ı
B i r az d a h a , o l m a d ı . ( P e r d e n i n a l t ı n d a n ç ı k a r a k
y a n ı n a gelir
döner ö r t ü n ü n tür)
yüzü
düzelterek)
altına girer
fakat
işte Çelebi
O ğ l u m y i n e ç a r p ı l d ı n , böyle o l u r s a
Çelebi'-
öyle d u r a c a k s ı n
(Tekrar
yine Zennelere
dönmüş
r e s i m fena ç ı k a c a k ,
ka
rışmam. ÇELEBİ — K. — mıldanma işaretler
P e k i sağa m ı
B a n a , dön b a n a . (Perdenin
altından
döner) Çelebi
şimdi kızlara
oldu
kı
dönmüş resim (Yük
sen b u r a y a
kendine)
Hah yine
O h b a b a m , b i z li3İa
Oğlum
Kendi
çıkar.
mı?
çıkaracağız diye uğraşalım bunlar mcrcimcyl fırına vermişler sek)
etmektedir.
sola (Çelebi
niye
geldin?
141
Ç E L E B İ —. Efendim, şimdi bulduğumu aramaya. K. —
H a a l Ş i m d i a n l a d ı m , öyleya r e s i m ç e k t i r m i y e f i l â n de
ğil d e , b u k a r ı l a r ı
aramiya
geldin, doğru
hakkın var
şimdi
ne
olacak? ÇELEBİ — şimdi mal
ban
Efendim
resmi bu
o l u r s a ödemeye K. —
işte size s o r d u ğ u m
hanımlarla beraber
kestane
misin
yoksa
tartar.
Son
bon seni
şuradan
gidereyim
—
Haydi
kantar
Bur-
defolur
bakayım
gider Çelebim,
kâhya
mısınız,
sen d ü k k â n ı n d a
işin
ile
yoksa meşgul
karışırsın?
K a f a m dönerse a n l a t ı r ı m s a n a , Horekedo a ş ı k l a r ı . Hay
bakayım
şuradan
ÇELEBİ —
defol,
başımı
belaya
sokma.
Efendim senin belandan k i m k o r k a r ,
k i m olduğumu biliyor K. —
ile
sürdürürüm.
c l , h e r k e s i n h a r e k â t ı a ş ı k a n e s i n e ne di
Kaça
Baba efendi siz b u r a d a fotoğrafçı m ı s ı n ı z ,
keyfine
K. —
aradığın
namusun
mi?
a r a b a n ı ç e k , ç e k m e z s e n ben sana ÇELEBİ
bunlardı,
isterim.
hazırım.
Sen bana b a k s a n a o ğ l u m , senin
sa'da
herkesin
hanımlar
çıkarmak
sen
benim
musun?
B i l m e k d o , seni do b u r a d a görmek
de i s t e m e m ,
kim
o l u r s a n o l illa b u r a d a n d e f o l . SALKIM —
Kızlar
halloliyo rezil o l u r u z
haydin
aşağı,
haydin. (Hep
bu
herif
işi,
anladı
birden sındalyalardan
ma-
İnerler
otururlar) ÇELEBİ ğumu
görüşürüz. K. — ki
—
anlatır
alacaksın ÇELEBİ
Eğer
rezaletten
binaenaleyh
çokinmeso
intikamı
mı
idim
sendo
kim
oldu
bırakmam,
sana
sonra
(Yürür) Hadi
hoy y a r ı m
sende v a r d ı r —
papuç
ulan
senden
kullanırsın, varıver
(Yürürken
durur
ihtikan
almadım
düdüğüm.
döner) Görüşürüz,
bunak
bon
bozdum,
hadi
sona g ö s t e r i r i m . K.
—
Haydi
hey
züppe
hadi b a ş k a k a p ı a r a . ( Ç e l e b i
142
sen d e , galiba gider)
işini
P. —
(G«llr)
M a ş a l l a h e f e n d i m uzoktan s e y i r c i o l d u m
müş
teriler a k ı n e l m e y e b a ş l a d ı . K. —
Öyle oldu İ s m a i l .
P. —
Tabii
sonu
K. —
Hadi
P. —
Efendim
seni '
efendim
ben
de
sana
söylemiştim
ya,
sabrın
şey nıi
yaptık,
selamet.
tebrik
hey p i s
ediyorum.
K. —
Beni
P. —
Tebrik mi?
edeceğine k e n d i n i
K. —
Evet
P. —
Canım
K. —
Abdcst
P. —
Yine
kirası
et.
ibrik. ne
ibriği
bu?
ibriği.
saçmalamağa
isteyeceğimi m i
K. —
cinayet.
ne hiddet e d i y o r s u n , fena b i r
Ulan
b a ş l a d ı n , galiba
senden
dükkan
hissettin?
dükkândan
ne k a z a n d ı m
ki
no k i r a s ı
istiyecek-
sin İ s m a i l eğleniyor m u s u n b i r e d o r ? P. — sinden kaldı
demek
seni t e t k i k golmed-k
inkâr
mı
ediyorsun,
edip d u r u y o r u m , birader
elbette
bunların
resimlerini
ben
mahalle
kahve
ne katlını
ne
besbedava
çekmedin
erkeği
ya? K. — baş
Nordj
idin niyo gelip e!o y a r d ı m e t m e d i n ,
müşteriden
alamadım. P. —
Efendim
inkâra
mahal yok,
bon
reyelayn
müşahede
ettim. K. —
Leylek
ayı m u ş a m b a e t t i n bon do b i l i y o r u m , u l a n b u
b e l a l a r ı sen m i g e t i r d i n b u P. —
Efendini
K. —
Karşıki
P. —
Aman
elimde
nasıl
mahalleye?
bela?
belaları karalı azizim
büyümüştür.
neler
Dünyanın
beyazlı.
söylüyorsun, en
namuskâr
o
çceuklar
oilesidir
o
binim ve
bir
d a h a ağzından böyle b i r şey i ş i t m i y o y i m . S a n a fena halde c o n ı m sıkılır.
143
K. — - Hele ten ş i m d i ç-îr.e m a h a l l e g^ünco b e n ceni ç a ğ ı r ı r ı m . P. —
Pek
ala bu kavli
k a h v e s i n e git d»
de m a a l m e m n u n i y e
kabul
nresı ettim
(Yürür) K. — İsen ye
Bak artık
manav m a y m u n u n
ben s a n a haber
P. —
b a k k a l a y ı s ı y e ne yer
veririm.
Pek a l a y o k s a öyle b i l m e d i ğ i n etliye s ü t l ü y e
karışma.
(Gider) K. — ları
girer. ları b.r
Hadi
dedim
gösteremez Zurna
isem
Kayserili
arasındaki
ya ç e k
bana
tahta
arabanı,
Hamdi
havas,
ulan ben d e sana
efendi
demesinler
çalar. Kayserili
kaşıkları
İki
elinin
çalarak, oynayarak
bun
(Dükkana parmak
meydana
gelir
y a r ı m ç^rh y a p t ı k t a n - o n r a z u r n a d u r u r K a y s e r i l i o n u İ n c e l e r ,
elin!
şa':a[) na
l;cy.".r?k
:
K. —
{Hcmc.ı
zurnanın
!:arşılıyar^!î
ara
ezgisiyle o k u m z y a
hayretle İnceler) Al
başlar.)
btr
müşteri
bir
müşteri
daha. KAYSERİLİ
(Br*to
—
ile)
G e l be nğom i n a n b e n i m Sıladcn Eşşok (Her
(Alık
ara
alık
koy u l a n eşşek KAYSERİLİ
—
görünmez
gibi ne
mısrada zurna K. —
rafa
gayrı
habersin
aagisi
s£zOme gözüme
yüzuıns*
yapzr)
ICr-yserHiyi
sayrelmcki-a)
cenin b a b a n d ı r . E ş ş c k c^lu {Kavuklu'nun
yüzüne
Al
eşşok.
bakarak
zurnanın
ara
cz^İıiyl») Cennet Kcbd.ı.ı
gibi
guliuk
gvjb.-at
Ne d i k i l m i ş
bizini
İlds
roul
yaylada sılnda
d u r u n gazık g i b i or.-.da
S ı l a n hey Iıcy s ı l a n hey hey hey (l'r.vuklu'nur. çalnıasile beraber
144
elinden oynarlar)
tutarark
oyuna
sürükliysrak
zurnanın
Gapısı da gıpımı bahar Bahışı da ciğerim yakar Gayıerinln gizlin Yımtrteyı gulp tıhır gulp tahır (Kıvuktu'yu zorla oynatır.) K. — (Bin zorlukla alinden kurtularık) Bırak be yahu sen buraya böyle sokak ortasında oynamıya mı geldin? (
KAYSERİLİ —, He, nideceksin ki soran? Hey ağa? K. — Canım bunu ben değil kim olsa merak eder, kimse de görülmemiş böyle senin gibi kaşıklarla sokak ortasında şakır şakır oynasın, bir de rast geldiğin birini kırk yıllık ahbapmış gibi elinden tutup oyun oynansın. KAYSERİLİ — Ne oldun het ağa gücendin mi ne urun, kotumu itluk? K. — Kötü değil ise de gayet münasibetsiz, KAYSERİLİ — Yoh yoh, şunun minasibctlisi nicedir aceb bana bir gostorun miı? K. -— Senin adın, ağa? KAYSERİLİ — Ne ideceksln ki, defterine nipiml gayd ideceksin. K. — Evet defterime niyîme kaydedeceğim, söyle bakalım sana kim derler? KAYSERİLİ — Gozel gardaşlıh bana Mayisoğlu derler. K. — Tevekkeli değil beni zorla oynatırken inek ahırında oynuyorum zan ettim. — Disene it gibi goho alıyon. K. — Bana bak, birbirimizi daha tanımadan, ağzını bozup durma, külahları değiştiririz ha.
MAYISOLU
MAYİSOĞLU — Nidersin, nidersin? K. — Nedersini midersini yok, külahları değişiriz diyorum. MAYISOĞLU — Amanın heç değül bayılacağım. Beri balı hemşerim o başındaki külahı senin gafan nasıl çektiğine bahupta 145
şaşup g a l ı y c m , hey ağa b e n i m ş u g a f a m c n u nasıl ç e k e r , v a z geç ben k ü l a h , m u l a l ı K. —
değişmem.
A y h e r i f , s a h i h z a n e t l i . O ğ l u m b u söz s e n i n a n l a d ı -
d ı ğ ı n g i b i d e ğ i l , y a n i b i r b i r i m i z e ç e k i ş e c e ğ i z , bozuşacağız tir. Anladın
MAYISOĞLU — şuranın
nesisin
K. —
O y l e d i s e n e , hey k u l a ğ ı n a d ü r t t ü ğ ü m , ş i m d i
ki?
Anlamadım.
MAYISOLU — dikkat
C a n ı m galin gafalılığı b ı r a h l a s ö z ü m e
e t . Sen b u r a d a n e y i s i n k i y e r l i , y a b a n c ı
K. —
Yerliyim
no
MAYISOĞLU — K. —
Neyisin,
Anlamadın Evet
mı,
Hayır
neyisin?
resimciyim.
Tosnif m i
tesnif
MAYISOĞLU — K. —
olacak?
Resimciyim.
MAYISOLU — K. —
yaparsın?
yaparım.
Voyyih bu suratla
dükkânda
tosnif
b i r s u r a t d a h a v a r , iş ş u r a l ı , c n u MAYISOĞLU — şimdi
MAYIS K. —
O
MAYİS —
şimdi
söyledim.
değil a , ş u tosnifei d i d i ğ i n
Oğlum
kullandığım
kullanırım.
ağa?
Sonin kulağın sağır m ı —
mı?
yapacağım vekit
A m a n ı n heç değil b a y ı l a c a m . Doğru m u d i d i n
sen tee-nifei m i s i n hay
K. —
yenile
mı?
Ne g o r u .
MAYISOĞLU — K. —
demek
mı?
cnu
sen
bena
Hele ş u beyazdan
değil
ne ola
kendine
dıdiğini
bir
ki?
sor.
k e r e d a h a di ba
hayım. K. — dediğin
no
Şimdi
do
sonin
didiğini
bon a n i a m a d ı m .
Beyazdan
demek?
MAYIS —
Dohoy gulağınâ g u r ş u n a h a s ı , d e m i n d e n d i d i ğ i n no
idi? K. — yorsun c n u ,
146
Canım söyle?
anladık,, şimdi
onu
bırak
da b u r a d a
ne
arı
MAVİŞ —
Gize!
diccm
Diye y a d e r d i m e d e r m a n
olabilecek
mitin? K. —
Hole söyle do b a k a l ı m b e l k i b i r ç a r e o l u r u m .
MAYIS — K. —
E v v e l a sen di b a b a l ı m sen b u r a n ı n k S h y a s ı m ı s ı n ?
Ulan ne kalın kafalı imişsin deminden söylemedim
fotoğrafçıyım, adamın resmini MAYIS — K. —
Nlrden
Sulanmiya
mi
çıkarırım.
çıkarırsın? başladın, ulan
resmini
çıkaracağım
demek
r e s m i n d o l a p t a k u t u d a , torbada f i l a n d a o r a d a n ç ı k a r a c a ğ ı m mek
m i d i r ? Meşşe odunu ulan sen hiç ç ı k a r ı l m ı ş bir resim
görmedin
mi?
MAYIS — K. —
G o r d u m a , s e n i n ç ı k a r a c a ğ ı n t e s n i f nico o l a ?
Haydi
oğlum
sen a d a m l a
hadi İşine git d e i k i m i z do MAYIS — K. —
eğlenmiye
idebilir
galiba
misin?
O ğ l u m b e n i m sana y a p a c a ğ ı m b i r
çıkarıp
çıkmışsın
kurtulalım.
Hey g i d i , ş u r a y a ne d l g e l d i m . Ö y l e d i r d e ş i m d i
sen b a n a y a r d ı m mini
de filan
boş c n
kuruşunu
almaktır.
iş v a r s a s e n i n res
Daşka
bir
şeye
aklım
ermez. MAYIS —
B e n i m d e d i ğ i m i iler isen sana y o k , şeklin
nedir,
yok.
K. -— S ö y l e b a k a y ı m
senin
ben y a p a b i l i r
MAYIS —
sanaatından a n l a d ı m , benim
mi
yim? işin cim,
erbabısın evvela K. — MAYİS
B e n senin bak
benim Canım —
gara gozlum didiğimi
sana
tosnif
ml
ney
küs
e l i m d e n gelir
Beş o n k u r u ş
turursun, sana
çektlre-
onar. bir
şey
ise ç e k i n m e m
hesabım elan
nistifide
çektirir
yaparım.
i k i giz g a r d a ş
o l d u k l a r ı y i r d e n b u t a r a f a goç i t t ü k l e r i n i h a b e r a l d ı m . bana
istediğim
mi
var,
Biliyonda
umduğundan
çohta
b a h ş i ş v e r i r ü n de h a y d i . K. —
Ha
a n l a d ı m , sendo
mi
yeni
kiracıları
arıyorsun
köpoğlu u l a n b e n yol gösterici m i y i m , y o k s a d e l l a l m ı y ı m ? sana b i r s a a t t i r b e n r e s s a m ı m
vay Ulan
resim çekerim diyorum sen bana
147
ne s o r u y o r s u n , o ğ l u m s e n r e s m i n i ç e k t i r e c e k isen gel y a n ı m a , y o k bana
dellallık
ittirecek
isen,
git
de e r b a b ı n ı
ara oğlum.
Haydi
b a k a y ı m M a y ı s o ğ l u m u s u n , tezek babası m ı s ı n , nesin çek a r a b a n ı . P. —
(Gelir)
Vay
maşallah
Mayısoğlum,
ayol
hoş
geldin,
na h a b e r ? H a y ı r d ı r i n ş a l l a h ç o k t a n b e r i bizi terk e t t i n a y o l , ne relerdesin b a k a l ı m ?
Yoksa
ticareti
büyüttün
de t o p t a n c ı l ı k
mı
ediyorsun?
MAYIS —
Hoş
g i b i , sayenizde b i r y u r d u k l a r ı gibi P. — bir
İşin
mi
bir
az daha
var
—
olman,
ismail
ileri güttürdük
efendi
dediğin
d e zatınızın bu
onardıh.
da
geldin?
H e , b i r az eskiden
onları kovalıyorum P. —
eksik
Çok güzel, allah daha ziyade verir inşallah peki burada
MAYIS
MAYIS
bulduk
az s e r m a y e y i
galma v e r e s i y e l e r i m v e r d a ,
nidersin.
B u r a d a k i m l e r d e hesabın v a r söyle b a k a y ı m ? —
C a n ı m h e ç , o gadar b ü y ü k b i r
şey d e ğ i l , a h e m
şöyle b i r e s k i t a n ı d ı k l a r ı g o r u r u m , h e m de h a z ı r g e l m i ş İ k e n ,
şu
beş g u r u ş v e r e s i y e l e r i d ü ş ü r e l i m d e d i m d e g e l d i m . Ş i m d i o değil a, ş u garşuda b a n a o h u z g i b i b a h a n , goca K a v u k l u b u r a n ı n
nesi
kl? K.
—
P. —
O k ü z s e n i n s i l s i l e n d i r tezek oğlu Canım
birader
malum ya
tezeği.
bunlar
bir
az k a b a
saba
o l u r l a r , k u s u r a b a k ı l m a z . Sen k e n d i v a z i f e n e b a k . K.
—
Anladık
amma
b i r a d e r , ş u a y ı n ı n yediği
İsmail
böyle m ü ş t e r i o l m a z o l s u n
naneye b a k
yahu öküz
be
d i y o r , y o o ben
b u k a d a r ı n a göz y u m a m a m İ s m a i l , eğer h e r gelecek m ü ş t e r i böyle e ş e k g i b i ise b e n b u işden ç o k t a n vaz g e ç t i m . P, — tefek
Efendim
noksanlara
ekmek çiğnemeyince K.
—
P. —
148
Anladım Hakkın
işçilikte
göz
olsun
yummak
ticarette olsun
icab
eder
iki
bu
gibi
gözüm, malum
ufak ya
yutulmaz. amma var
ismail
birader
böylesi
fakat,
de çekilmez
şöyle
bir
az
doğrusu
yerleşlnceye
kadar
b u gibi
dedim K.
şeyleri
emeksiz
hiç
duymomazlıktan
bir
şey
gelmek
lazım.
İki
gözüm
olamaz.
B u da m ı e m e k y a h u , d e m e k h e r i f ağzına geleni söy
—
l e s i n , b e n k a r ş ı s ı n d a evet e f e n d i m m i d i y e c e ğ i m , y o o b e n i m e l i m d e n gelmez. MAYISOĞLU —
i s m a i l efendi g o z u n u n bebeğini s e v e y i m ,
şu
galin adam ne m i r l a n ı y o r k i , ş u n i d e bana a ğ n a t . (
\ disi
P. —
Efendim
fotoğrafçılıkta
bu
zat
yektadır,
bizim
çocukluk
heman
heman
arkadaşım Hamdi
da,
güzel r e s i m ç e k e n pek az b u l u n u r , d e m e k b i z i m H a m d i tanımadınız
öyle
MAYIS — gözüm
kadar
efendiyi
mi?
Y o h y o h , hele b i r az b a n a ağnat
da ı s ı r m ı y o r
P. —
ken
efendi
bahayım
şunu
değil.
Efendim
bundan
aşağa y u k a r ı
onbeş y i r m i
sene m u
k a d d e m s e n i n F a t i h a v l u s u n d a p a z a r g ü n l e r i sergi y a p t ı ğ ı n gelir senden
alış v e r i ş
eder bayağı g ü n l e r d e m a h a l l e m i z e
vakit seyyar
s a t ı c ı l ı k l a geldiğin z a m a n ı h a t ı r l a , b i z i m H a m d i efendi ile b e r a b e r O t a k c ı l a r ' d a k a h v e d e hem a l ı ş v e r i ş e d e r , h e m de b i r l i k t e sohbetler latifeler sen
eder
onun K.
—
idin
de az m ı
e ğ l e n i r d i n , sen
sade k e n d i n ]
değil,
silsilesini.. (Birdenbire
saldırır
vibi)
Ben
de
onun
gelmişini,
geçmişini MAYIS — hey
köpoğlu
(Birdenbire
şimdi
Kavuklu'nun
tanıdım
(Sarmaş
boynuna s a r ı l a r a k )
dolaş o l u r l a r )
Aman
Ha,
canım
gaffan a l i m , sen n e d i y e k e n d i n i b a n a t a n ı t m a d ı n hey g i d i ( S e l a m ı yeniler)
K u s u r u m a galma Hamdi efendi, aklımdan çıkmışsın
denbire tanıyamadım deyim,
gardaşlık
etendi
neyin o l s a y d ı
dım,
gozel ş i m d i K.
yim.
—
Hem
(Bir
sarmaşmadan sonra ayrılırlar)
ne gadan d e ğ i ş m i ş s i n y o l d a ş ı m heç töbeler o l s u n y e ğ e n i m , gene
burada fotoğrafçılık
mı
neyin
bir
Amanın
tuh,
İsmail
tanıyamıyacağ-
ediyon?
O y l e o l d u , haydi b a r i gel d e senin b i r
resmini çeke
benim
beş
bir
hatıram olur
h e m do senin
kuruşunu
almış olurum.
149
MAYIS — dcsyunu i
bir
tasnifimi
nirde
i s m a i l efendi goruyon y a , ş u b i z i m ağayı e s k i
çoruncu
heman
çektireyim
çekeceksin P. —
ahzu de
itaya
kalkıştı.
babalım,
Di
haydi
ne ş e i l ç e k e c e k , d e
aranızda
Hamdi
bir
etsin
mağım mektir.
efendi
birader,
münazaal
azime
bon g i d i y o r u m .
içinde oradan (Yüksek)
tatlı
d i l güler y ü z ,
yılanı
tahaddüs
edecekti.
(Kavuklu'nun
Hadi
kulağına
efendim
hayırlısı
olsun
ben
—
çekecek
He, şimdi
(Objektifin
ki?
değil m i y i z ben
ya?
nldcceğim?
karşısındaki
sandalyayı göstererek)
Gel
bakalım.
MAYIS —
H a m d i efendi dinelecek
miyim?
Anlamadım.
MAYIS —
Ben
Nldeceksln
Resmini
dur
K. —
değil
gider)
Gol b a k a l ı m M a y ı s o ğ l u .
MAYIS K. —
ha Par
gidiyorum.
H a m d i efendi b i r a d e r Mayısoğlu y a b a n c ı
MAYISOĞLU —
şurada
allah
eğilerek)
d i r . D i k k a t l i c e b i r r e s m i n i ç e k . Seni g ö r e y i m ( Y ü r ü r
K. —
ko
adamla
i t m o , a l l a h daha a l a etsin y i n e v u r d u n de
Hadi
Allaha ısmarladık. K. —
haydi
görelim?
v u ğ u n d a n ç ı k a r ı r d e r l e r , g ö r ü y o r s u n yo, b a k g e l m e s e y d i m yırlı
bir
banalım
Dinelecek m i y i n
ki?
X. —
B i l m e m , i s t e r o t u r , iste d i k i l . ( O b j e k t i f i n ağzını a ç a r )
senin
resmini
çekmiye
hazırlanacağım
no
dersem
öylo ya
parsın. MAYIS K. —
—
şimdi camı MAYIS SALKIM karşıya
Olur
di
haydi.
(Perdenin altına g i r e r )
— —
resimci
Olur
g a z a n a l ı m . Di sen
(Sandalyanın
üzerine
balkaboğına
Mayısoğlu
çıkın da burada olduğumuzu PALUZE —
150
H a , b a k böyle fena d e ğ i l , bon
h a z ı r l ı y a c a ğ ı m . Sen b u d u r u ş u
bozma.
işine
bah.
çıkarak) gelmiş,
A,
a
çocuklar
amanın
yukarı
gösterelim.
A m a n abla s a h i h m i ?
(Sandalyanın üzerine
fırlı-
yar«!\)
Amanın
ta d a k e n d i s i , p i s t ,
h u , ayol b u tarafa b a k s a n a ,
: Mayısoğlu, MAYISOĞLU — rada
mısınız K. —
V ı y a n a m , baa b a h , a m a n ı n d e y i m , s î z b u
gazan
Cğîum
SALKIM —
alim. Mayısoğlu,
gidip Mayısofllu'nun yanına f
*\
doğru
dur
(Örtünün
altındadır)
F a l u z c k ı z haydi ş u n l a r a b i r o y u n y a p a l ı m . H a d i dura.
PALUZE —
A , ayol H a m d i efendi p e r d e n i n a l t ı n d a n b i z i çö-
SALKIM —
Görsün.
PALUZE —
Olur
SALKIM —
A m a n sen de o çıkınca
. rür.
PALUZE
—
Ya
SALKIM —
m u ç ı k o r d a bizi
rezil
eder.
saklanırsın.
sen?
O
gene ö r t ü n ü n
altına
girince
ben do
çelirim.
B u sefer iki oluruz. PALUZE —
O
SALKIM —
O
şaşırdırız.
. golon
gene ç ı k a c a k zeman
Alay olur,
haydi
o zaman.
Mayıs'ın
arkasına
saklanırız.
Apdalı
keş.
PALUZE —
( F ı r l a r Mayısoğlu y a n ı n a d u r u r ) A b l a böyle
SALKIM —
Bir
K. —
az c h l ı o s o k u l
(Örtünün
altından)
mi?
(Sokulur)
Ne oluyoruz
Mayıs aya o
yanına
kim? MAYİS — K. —
Baa bah, bani, biri
Nasıl
biri
m a k t a i k e n zenno
iki,
dur
iki mi
bakayım
hemen Mayısoğlu'nun
lu da ö r t ü d e n b a ş ı n ı ç ı k a r ı r )
O no h a n i
goruyen?
(Örtünün
altından
arkasına siner.
çık
Kavuk
yanındaki?
M A Y I S —- H a y d i g a r d a ş ı m . Rüya m ı g o r u y o n , kendine g e l . K. —
Ulan
MAYIS —
ne r ü y a s ı
şimdi
senin y a n ı n d a b î r
kadın
vardı.
K a r d e ş i m a k l ı n ı beşına a l . No gadıııı gezunu ne
y i n i n çapağını s i l do y c g l n b a h . K. — örtünün (Örtünün
Allah
altına
allah
girerken)
b.ma Oyle
mı
öyle
göründü
sen o l d u ğ u n
dcrsin?(Tekrar
gibi d u r
a l t ı n a g i r e r , d e r h a l S a l k ı m İ n c i de gelerek
kımıldama Mayısoğlu'-
151
n u n b e r i y a n ı n a öteki öbür y a n ı n a d u r u r l a r . ) fer
iki oldu yahu o yanındakiler MAYIS —
Gadan alim
de
A l l a h a l l a h b u se-
kim?
hey g i d i .
Ne o l u y o r , şeş
bej
goru-
y o n ne i d i y o n , g a r d a ş ı m . K. —
Ulan
bu
kadar
da
yanlışlık
olmaz
ya
(Pardanln
al
tından çıkıncaya k a d i r zenneler bir b i r ardına K ı y s e r l l i ' n l n a r d ı n a b ü z ü l e r e k s i p e r a l ı r l ı r K a v u k l u d ı ö r t ü n ü n a l t ı n d a n ç ı k a r a k , hay retle b a k a r )
Fesuphanallah ulan bana
ş i m d i senin y a n ı n d a k i m s e y o k m u MAYIS —
sefer
yoksa,
C a n ı m b a y a k t a n d n gene böyle d i d i n gozuna n e y i k i
hayalatmı görünüyor K. —
m ı öyle g ö r ü n ü y o r
idi?
ki?
Ulan yoksa
çok d i k k a t
bana m ı
ederimi
öyle göründü, d u r
Haydi sen yerinde
dur
bakalım
bakalım
bu
(Per
denin altına girinceye kadar zenneler K e v u k l u ' n u n a r d ı dönük o l masından yın
yararlınırık
b u defa
yana poz a l ı r d u r u r l ı r
Mıyıtoğlu'nun
içerden b a ğ ı r a r a k )
ö n ü n e gelip
İkisi
U l a n b u da haya
let b e d u r u l a n ( D ı ş a r ı ç ı k ı n c ı y a k a d i r z e n n e l e r y e n i d ü n y a y a k a çarlar, dışarı ç ı k a r ) Mayısoğlu
hani o
MAYIS —
Ulan h e r i f gene y a l n ı z vay c a n ı n a . B a n a b a k
kadınlar
ne
oldu?
C a n ı m sen herkesi mahtaba m ı al iyon, r ü y a goru-
yon fotoğraf m ı ç e k e c e k s i n t e s n i f m i i d e c e k s i n , ne idecek isen i t . K. —
İt s e n i n b a b a n d ı r , M a y ı s o ğ l u k i m e y u t t u r u y o r s u n , u l a n
köpoğlu, nerde o yanındaki MAYIS —
karılar?
O ğ l u m s e n i n t e s n i f m e s n i f ideceğin yoğ a , h e r k e s i
işinden n e n i n d e n a l ı k o y m a . K. — sökül
de
paranın
Oyle şey mi olur, oğlum bir settir resmi
sonra
çekerim. Anlıyorum
üstüne yatacaksın
(Gelerek
uğraşıyorum.
b a h a n e ederek
yakasını
yapışır)
Sen bizim
Sökül
ba
kalım. MAYIS — K. — yakanı
152
C a n ı m d u r , hele b i r k e r e y a k a m ı b ı r a h t a g o n u ş a k .
N a s ı l s a v u ş u r m u s u n , hele sen evvela s ö k ü l d e s o n r a
bırakırım.
4
MAYIS —
He canım
(Elini koynuna sokarak para çıkarır)
A h a n İ s t e b a h a v c u m d a ağnadıh y a ne vereceğiz o n u d i . K. — P a z a r l ı k peşin verecek
MAYIS
y o k . B i r fotoğraf
yarısını
—
d a bittikten
yirmi
kuruş,
sen y a n s ı n ı
sonra.
B u b i r a d a m b i r tesnif i ç i n m i i k î üç k i ş i
oluşun
ne g a d a r a l ı n y o k s a o d a b i r a d a m gibi m i o l u r . N e . K. — Y o o o o d e m i n c e k
k i gördüğüm
hayaletler
gibi
olur
dört misli, a k r a b a , eş dost o l u r s a y i n e h e r a d a m i ç i n a y r ı c a b e ş kuruş vereceksin.
MAYIS — (Yakasını kurtararak kesesinden çıkarıp vererek) De al b a b a l ı m ş u ç e r e ğ i n i n î y i , hele b i r , beni y a l n ı z ç e k de r ü y a y ı d a b a ş k a b i r g u n gelir g o n u ş u r u h , d i h a y d i . K.
— (Alarak)
Bereket versin, anladım y a , anladım y a , b i r
do r ü y a n ı n r e s m i n i m i ç ı k a r t a c a k s ı n ?
MAYİS K. —
—
O l u r y a , p a r a s i l e değil m i , de haydi
seğirt durma
Nereye?
MAYIS
—
Boza m ı a l d ı r a c a k s ı n n i d e c e k s l n çabuğ o l .
K. — V a y meşşo o d u n u v a y , u l a n boza değil p c z e .
MAYIS
— Dedin
de babağı h a t ı r l a d ı m . O d a ö y l e z ı r l a r İ d i .
K. — M a y ı s o ğ l u galiba bozuşacağız duğun
gibi
d u r , fakat
rüya
müya
haydi
göreyim
sen deminki deme
babalı
dur olur
ha. (Yürür örtünün altına girmek üzere arkasını döner dön mez) MAYIS — (Zennelere dönerek basta i l e ) A m a n a m a n mele ğ i m saat
kaçta
K. — r"
geleyim?
(Dönerek)
idiğim
Bana
b a k böyle
ZENNELER — (Basta İta) Jonına,
türkülü
çıkaracak
İsen
fiyata olmaz h a . Yatsıdan sonra efendim aşk mey
s a k ı n geç k a l m a e r k e n g e l , s a k ı n geç k a l m a e r k e n g e l ,
(Mayısoğlu savuşur) K. (Örtünün altına girerek) O h ç ı k a c a k . A y M a y ı s o ğ l u y o k (Dışarı çıkar)
—
P. —
(BalİrEr)
Birader,
artık
kehâh
resim
de ş a r k ı l ı
V a y köpoğlu s a v u ş m u ş .
b i r diyecek
y e k y a , haydi
153
b e k a h m hiç o l m a z s a d ü k k â n v e t a k ı m l a r ı n k i r a l a r ı n d a n b i r m i k t a r ver
bakalım. K. —
y rok
O y l u m , hangi k i r a , h e r i f
savuştu.
Eğer
hor
müşteri
beni lafa tuttu
böyle o l u r s a
t ü r k ü söyli-
son d a
kirayı
al
b n do k a r n ı m ı d o y u r a y ı m . Zaten o h e r i f t e n c n p a r a a l m a k m ü m k i ıı d e ğ ı . j i , o n u b ı r a k y a
İsmail başka bir
şey d a h a
oldu.
P. —
No g i b i ?
K. —
Mayıscğlu'nu çekmek için sandalyanın ününde durdur-
d i n b e n ö r t ü n ü n a l t ı n a g i d i p te h o r î f i d ü z e l t m e k i s t e d i m , b i r do nu b a k a y ı m k.s
makinadaki
durmuyor
mu
c a m ı n üstünde h e r i f i n y a n ı n d a b i r
şaşırdım,
lioınon
dışarı
çıktım
y< İ n i z d u r u y o r , vay c a n ı n a M a y ı s c ğ l u ' n a s o r d u m r ü y a dr di
tekrar
makinaya
e; ünrfo d u r u y o r
iki
kadın
görmüşsün
ı'.'.ayısoğlu'nun
P. —
Canım
K. —
Olur
marifeti mi var sen hayalat a
dürbünün
allahascn?
g ö r m ü ş s ü n , e y l e şey m i böyle
bir
hüneri
var
olur?
da s e n i n
do
yoktur,
P. — bir
Hadi hadi aklını başına a l , makina dediğin bir şey d e ğ i l d i r ,
bozelunsa
kendini
papucu
böyle
manasız
K. —
Ulcn
rüyalar
dur
aletten
büyüğe
fc rader beni lafa boğup ta b o r c u n d a n b i r şey v e r m e k h.in
yalnız
h e r i f e s o r d u m , r ü y a m ı goruyon d o d i , senin mo-
k ' n a n ı n böyle b i r
b;ka
b u sefer
herif
ş a ş ı r d ı m , h e m e n f ı r l a d ı m , gene A ' o y ı s c ğ l u
b,' ş ı n a d u r u y o r
h herin
girdim
genç
baktım
okut
istemediğin
uyduruyorsun.
eğer b i r d a h a böyle b i r
şey o l u r s a
heman
g lir seni ç a ğ ı r ı r ı m , gözünle g ö r ü r s ü n . O z a m a n da b i r
şey diye-
n ezsin y a , hadi e ğ l u m sen k a h v e n e ben de d ü k k â n ı m a
(Yürürler
F ; îker ç !ar,
gider.
Kavuklu
Arnavut
ila şöyle o k u r
meydana
Ysğli K. —
151
gelir
zurna
durur.
Arnavut
uzun
havası beste
: Iskiptarî,
c'zrak)
da d ü k k â n a g i d e r . Z u r n a A r n a v u t
işkiptari
bumbari
(Dükkânda
ha
kim ha
yemez ha
o l d u ğ u halde A r n a v u d ' u n bestesine
Bon y e m e m öyle m u r d a r l ha ha h a . .
uygun
ARNAVUT ile)
Var
—
( S a d a gelen y a n ı
burda b i r murdari
K, —
(Beste
doğru dönerek
yine
best»
ha ha ha...
ile Arnavut'u
aynen
taklit e d e r e k )
Hayvanla
rın mühürdarı ha ha h a h a . . . ARNAVUT — K. —
Bak bu karmori kartal! ha h a ha h a . . .
( G e n e beste İ l e )
^ARNAVUT
—
(Beste
Ç e k e r i m şimdi
İle)
kantarl ha ha
G ö r m e d i m , böyle
mantari
ha...
ha
ha
ha hal.. K. —
( D ı ş a r ı f ı r l ı y a r a k k a r ş ı l a r ) U l a n b u da b a ş k a t ü r l ü s ü ,
b a k s a n a b a n a , sen b ö y l e , hep m a k a m l a m ı ARNAVUT — kâhya
Oho bre,
nemo
larum
konuşursun? s a n a , ne
karışıyorsun,
mısın?
K. —
Evet k â h y a y ı m ne
ARNAVUT — K. —
yapacaksın?
No k â h y a , böyle m i o l u r k â h y a
Kâhyanın
arkasında
çıngırak
olmaz
bre?
ya, o
da
benim
g i b i d i r k â h y a i s e m ne y a p a c a k s ı n ? ARNAVUT —
Y o k b i r şoy y a p a c a ğ ı m , k â h y a , s o r u y o r u m
ne k a r ı ş ı y o r , nesin sen K. —
Ben
burada
ARNAVUT — K. —
fotoğrafçıyım.
Ne b u
fonografa.
F o n o g r a f a değil d a n g a l a k , f o t o ğ r a f ç ı , a n l a d ı n
ARNAVUT —
Fotomacı ne bu bre fotomaci.
K. —
ne
Ulan,
uyduruyorsun
bo
(Gider
sürür)
Gel buraya ( M a k i n e y i göstererek)
kinası
derler,
anladın
ARNAVUT —
sen
burda?
mı
kalın
elinden
İşte buna
mı? tutarak
fotoğraf m a -
kafalı.
N e a n l a d ı n m ı , ne b u b r e d u r söyle.
K. — Ulan s a n a A r n a v u t ç a m ı s ö y l i y e y i m . İ ş t e b u m a k i n a r e s i m m a k i n a s ı d ı r . B u n u n k a r ş ı s ı n a geçer d u r u r s u n , s e n i n b u b l çimsiz
suratın
makina
ARNAVUT — K.
—
mı?
Ya a a a
ARNAVUT frap
içine yapışır, anladın
Ha a a a
—
Demek,
no z a m a n
bon d u r u y o r u m
karşıdan,
mı?
1SS
K. —
Ne f i r a b ı
ne g i r a b ı
filen y o k , s e n i n , b u s u r a t ı n
k i n a n ı n i ç i n e g i r e r , senin adın ne evvela onu ARNAVUT — K. —
Benisi
KETTAN — K. —
No i s e , keten
misin?
İpek y o k , f r a p
nedir?
Nedir f r a p ho b r e böyle h o r r a , y a p ı ş ı y o r d i l m i ?
Evet a m a , frap filan
senin s u r a t
Kottan.
keten
Y o k bro k e t e n , K e t t a n .
KETTAN — K. —
adım, Ali
A n l a d ı m , sen ş i m d i
ma-
söyle?
murat
ses ç ı k a r m a ; . B e n a ğ r ı n ı
lap diye o r a y a
KETTAN —
Ben mi baracayım öyle.
K. —
ne
Ulan
kalın
açınca
yapışır.
kafalısın
be
sen
bağıracak
filan
de
ğilsin. KETTAN
—
Resim
mi
bağıracak.
K. —
Galiba
bozuşacağız,
sadece b i r
dakika
bile d e ğ i l , k ı m ı l d a m a d a n
t a m a m diyeceğim KETTAN — K. —
—
sen ben
tamam.
H a ha ha a a a a , r e s i m t a m a m d i l m l ö y l e ? Haydi. miyiz?
Ne çekeceksin bre? Olmadı mı
daha?
V a y c a n ı n a , ulan ne sen d u r d u n , ne d e ben ç e k t i m .
KETTAN K. —
mı
Resmini.
KETTAN — K. —
bağırır
Ne b u t a m a m .
Çekecek
KETTAN — K. —
be,
v u r a c a k s ı n , ben
Evetl
KETTAN K. —
resim
Resim.
KETTAN — K. —
ulan
—
Holmadi
Y o k canını
KETTAN
—
mi
daha?
sen ş i m d i r e s m i n i ç e k d i r e c e k
Sen m i ç e k e c e k s i n , y o k s a b i r
misin?
hangi h a y v a n
kecek? K. —
Ulan araba mı b u , senin resmini
KETTAN —
1S6
Nerden ç ı k a r a c a k s ı n
bre?
çıkaracağım.
çe
K. —
(Arnavut'u
türür göstererek)
yakasından
İşte b u r a d a n
tutırık
maklnanın
KETTAN —
H a a a a, b u r d a , içerde m i
K. —
amma
dikten
Evet
daha
önüne
gö
İçine
gir
çıkaracağım.
şimdi
değil,
bu? sen
bunun
sonra.
KETAN — ^ K. —
Ben mi
Öyle
burda
gireclm?
ya?
KETTAN —
H a y d i b r e b u d a l a , dil b u , lazım b u n d a n yüz kere
büyük o zaman giriyorum. K. —
Hobbala,
ay
anlatamiyacağız
girecek d e ğ i l s i n s e n i n r e s m i n KETTAN —
bu
herife
oğlum,
ten
resim, o zaman
kim
girecek.
H o b r e , geçan yok
benim
giriyor? K. — daki
eczalı
S e n i n r e s m i n d e ğ i l , sonin s u r a t ı n ı n gölgesi gidip ora cama
yapışacak.
KETTAN — K.
—
Ha
KETTAN — K. —
Ne v a r , d u r a c a k
mı ben, k i m e bu cüş.
O b a ş k a , ben s a n d ı m b i r b a ş k a s ı n a
şimdi
ne
K. —
Şimdi
söylemişsin.
olacak?
KETTAN — K. —
aa...
Sana.
KETTAN — Peki
ha ha
Cüş.
Hayır
KETTAN —
söküleceksin. Ç ı p l a k , anadan doğma c a n ı m , elbiseni
değil,
Ne m ü n a s e b e t ,
mı? peşin
ne z a m a n
para
resim
vereceksin.
var, o
zaman
para. K. — alırken
Y o o o , b u r a d a öyle değil, y a r ı s ı
peşin
yarısı
resmi
yok.
Böyle
verilir.
KETTAN —
Höyle m i
K. —
öyle.
Evet
KETTAN — K. —
Canım
adet? 1
Ne o y a r ı m bir
türlü
bütün? istersin
göbeğin-, k a a a r
157
istemez d e b ü t ü n b a ş t a n ayağa k a d a r ,
işte y a r ı n ı , b ü t ü n b u de
mektir. KETTAN —
Ben i s t i y o r u m b ü t ü m b ü t ü m .
K. —
ama
Olur
hem
k ü ç ü k ç ı k a r , hangisini KETTAN — KETTAN — —
on
yılmak yok
ALİ
kuruş
olur,
kaç
bütünü enbeş
Pek a l a , ş i m d i b ü t ü n b a ş l a d ı n . Sen b a y ı l
KETTAN —
K. —
babalı
hem
de
suratın
kuruş?
kuruş.
lazum, alasın.
S e n o n u b a b a n ı n ö l m ü ş e ş e k l e r i n e a l d ı r köpoğlu sen
de m i y u t t u r m i y a ALI
az
B ü t ü m , kaç g u r u ş y a r ı m
K. —T Y a r ı m ı K.
bir
istersin?
şey bayılmak
olsun.
Oyle değil, c ü ş k a , paraları
KETTAN
bakalım.
No b a y i i , ne münasebet b r e ne l a z u m , ba
No için
—
bayıl.
söylemezsin
duru,
bre
kaç
kuruş
lazum? K. — ALİ
Yedi
KETTAN
buçuk. —
(Silahlığın arasından çıkardığı
keseyi
usul
d u r u r gibi seslerle b i r s ü r e k a r ı ş t ı r ı r k e n K a v u k l u d a ahenglne uy d u r a r a k k a r ş ı s ı n d a göbok a t a r ) No o l u y o r , no s ı ç ı r a r s ı n
maymun
gibi b r e ? • • K. —
Sen
kese k a r ı ş d ı r m ı y o r
m u s u n , o ğ l u m geriz h a v a s ı
na u s u l t u t u y o r s u n bon do o usulo o y a r a k ALİ
KETTAN
—
Tamam.
euna s a y a r ) T a m a m m ı K. — (Yürürler yarak)
Evet
oynadım.
(Çıkardığı parayı Kavuklu'nun
tamam,
haydi
sandalyayı düzeltir
buyurun
makinanın
karşısına.
bir elini sandalyanın arkalığına
İşte bureda böyle d u r a c a k s ı n . ( O b j e k t i f i
şunu gördün
av-
bu?
m ü , işte o r a y a b a k a c a k s ı n .
(Yürür
göstererek) perdenin
ko Bak
altına
girer). SALKIM
İNCİ —
(Sandalyanın
üstüne ç ı k a r a k )
A m a n ı n ço
c u k l a r b i z i m A l i Kottan g e l m i ş , h a n i ş u c e l e b k o y u n t ü c c a r ı , hay di gelin k e n d i m i z i b e l l i e d e l i m .
138
PALUZE —
Abla narda? (Sandalyaya ç ı k a r ) A inan olsun la
m a m da kendisi pist pist, Ali
Kottan
h u , aman sağır mı
oln.'.ış
duymuyor. SALKIM
—
Dur
kez
taşı bahçeden a l d a v e r
ben ş i m d i
H a h , b a k ş i m d i nasıl d u y a r KETTAN — şarak
K. — rak)
gel
dur
Oh
sana
bakayım
ne z a m a n
vır
küsdük.
(Örtüden
dışarı
Ulan herif yok oldu, çıkar
Yeni
vly
D ü n y a y a b a l . a-
koh&h t a m a m , dosone b i z i m b u r a y a fotoğrafhane değ I , bekçiliği
yanına
gelir,
(Zonnelor
İnmiş
dükkânı
açmış
yakasından
sen b u r e y a
yerlerine
oluyoruz.
yakalar
fotoğrafhaneye
ALI KETTAN — rır)
misiz,
Seni hiyonet seni b u k a d a r z a m a n d a n b e r i ne r.la
(İçerden örtünün altından)
umumhane dun
fis';e veri,-)
atar)
H o bro S a l k u m b u r d a
ne sordun artık
canına,
bir
burda?
SALKIM — din,
(Taşı
bacı
taş a l a r a k
H o b r e k i m b u ? ( D ö n e r b a k a r k ı z l a r ı g ö r ü n c e I o-
oraya gider)
gelmişsin
duyururum
( K a y a r t o yerden bir
çekerek
(Koşarak
Arna.j-
sürükler)
Bur:ya
m i , umumhaneye
m i geldi: ı ?
sinmişler)
B r a k bro yakamdan (Silkinir yakasını k u ı l a -
N e m e l a z u m s e n , a l m a d ı n m ı p a r a , ben nasıl i s t i y o r u m t'-, le
yaparım.
Çekil
ercan
karşımda dur, bir K. — ALİ
(Belinden
kursum
tabancasını
tiybo
çıkr.rır)
Ay bir de kurşun mu yiyeceğiz?
KETTAN —
Haydi
; it
tamam.
(Nişan olarak)
(Kaçmak
İster)
Dur d i y o r u m . Gitmesin
lir
k u r ş u n boşta ç e k y a z ı k o l a c a k . K. —
(Durarak)
Demek
biz
sayıda
yekuz.
Kurşun
g i d e r s e y a z ı k d a , b i z ahrete g i d e r s e k h i ç z a r a r y e k h a ? rak)
İsmail yetiş ( A r n a v u t nişan a l m a k t a d ı r )
yıyor
aman. P. —
(Telâşla
gelerek
Arnavui'un
önüne
b:}a
(Bağ:a-
H o r i f bizi h i ç e sa geçer)
No
yr:< ı-
y o r s u n A l i Kottan a ğ a , o b i z i m göz b e b e ğ i m i z , b u s e n i n y a p t ı r ı n d e ğ r u m u a c a n ı m ? K o y o t a b a n c a y ı y e r i n e , o ğ l u m b u r a s ı A r : 3vutluk
değil,
no o l d u a r a n ı z d a
hiddet
ettin?
i t
ALİ KETTAN — Y o k b r e İ s m a i l e f e n d i m , v a r b u h a n u m l a r d a n b e ş o n k u r u ş h e s a p , ç a r m ı ş l a r beni v e r s i n l e r , h o b r e b u koca kafa y a k a l a m ı ş göğsümden ç e k m i ş , ne d e m e k ne k a r ı ş ı r b u ? P. — A n l a d ı m , s e n evvelâ beni b u l a c a k , sonra alacağını ben tahsil e d e c e k t i m . Y o k s a böyle m a h a l l e a r a s ı n d a n a m u s l u b i r aile n i n k a p ı s ı ç a l ı n a r a k görüşülmez i k i g ö z ü m , galiba r e s i m f i l a n da çıkarmak
istemiş
olacaksın.
K. — Ulan h e r i f b a k b e , b e n ona poz v e r d i m , b i r d e geriye d ö n d ü m b a k t ı m k i köpoğlu y o k , b i r d e ne g ö r e y i m , i s m a i l şıki senin namuslu
k i r a c ı l a r l a sohbete d a l m ı ş , g i t t i m
kar
yakaladım,
efendi k ı z d ı s i l a h a d a v r a n d ı . H e m de d o ğ r u d u r k u r ş u n boşa gider se b i r k u r u ş a y a z | k o l u r d i y o r ben d e c a n k o r k u s i l e s a n a bağır dım. P. — ' P e k i bon ş i m d i ağa,
işi h a l e d e r i m . B a n a b a k A l i ş
Kettan
böyle m a h a l l e a r a s ı n d a b u gibi h a r e k â t d o ğ r u o l a m a z . ALİ KETTAN — Ne v a r b r e İ s m a i l E f e n d i s ö y l e d i m ya, v a r
beş k u r u ş hosab g ö r m e k i s t e d i m a y ı p m i b u ? P. — meydanı
H e r ne h a l ise a l a c a k gibi t a b a n c a
bakayım
namusunla
etmeyim.
Böyle
hobre
koca k a f a
içinde
böyle m a h a l l e a r a s ı n d a
tüfenkle
şuradan
mahalle
ALİ KETTAN — ala,
bıçak,
ç e k i l de silaha
harb
tahsil
edilmez.
Haydi
seni
karakola
teslim
davranılmaz.
(Kavuklu'ya bakarak kafasını sallar) Pek b e n sana
göstereceğim, ben
savartman
{Yürür g i d e r ) K. — Sen defol d a no o l u r s a o l s u n , b u y u r u n s i z i n
namuslu
k i r a c ı l a r ı gel İ s m a i l ş u d ü k k â n ı n a n a h t a r l a r ı n ı t e s l i m edeyim b e n b u işten v a z g e ç t i m b i r a d e r . P. — C a n ı m olur,
dolusu olur,
h i ç öyle
şey m i o l u r ?
esnaflıktır
kolay kolay ekmek
Müşteridir,
b u , tahammül
edeceksin,
b u delisi ne
çare
p a r a s ı k a z a n ı l m a z , haydi b a k a y ı m d ü k k â n ı n a ,
c a n ı m ben s a n a no d e d i m a b i r a d e r ? K. — N e d e d i n , böyle çekdirecekler
160
dedin?
topla
t ü f e k l e gelip z o r l a
resim mi
P. —
E f e n d i m b i r t a r l a d a faideli m a h s u l d a o l u r , a r a y e r d e
y a b a n i ct
ta b u l u n u r .
Tabii faideli
bindo b i r o l u r , b u b i r K. —
Demek
emri
simdi
faydalı
ot ta k a r ş ı k i k i r a evi öyle P. —
Hadi
hadi
mahsul çok,
tabiidir.
mahsul
bizim
K. —
Evet,
ben
münasibetsizliğin de
dükkânına.
dükkân.
Yabani
mi? lüzumu
o n l a r a f i f ve n a m u s u m ü c e s s e m ç o c u k l a r d ı r , kilavuz
y a b a n i ot ta
Haydi bakayım
biliyorum
onlar
yok
tecavüz
hafif
birader,
istemez.
namus,
sersem,
istemezler.
P. —
Haydi birader
hadi,
do no i s t i y o r s u n a c a n ı m ?
herkesin
bigünah
gençlerinden
O n l a r ı n eteğinin u c u n u gören y o k
be
birader. K. —
Elbette yok, etekleri
sarkık
değil
ki
görünsün,
lazım ne i s t e r s e o l s u n , fakat bon b u n l a r a b e k ç i l i k cdomem P. —
C a n ı m hadi d e d i m y a , senin
sen o n l a r a
no de o n l a r
sana
(Yürürler)
Sen zuhurata bak,
karışır
işin ayrı gücün a y r ı ,
a canım. Haydi
nene l â z ı m
d i r ) Haydi allah hayırlı müşteriler versin. K — sabrın
Ulan,
İsmail
sonu s e f a m e t m i ş
ben
bunları
neme İsmail. ne
dükkânına
(Dükkânına
gelmişler
(Gider) y a , dur
bakalım
( G i r e r dükkânına oturur. Zurna
yutmam
Isfahan!
hava çalar o m u z u n d a b i r k a ç h a l ı seccade İ k i y a n e b a k ı n a r a k pa langaya g e l i r , b i r az i l e r l e d i k t e n s o n r a z u r n a i l e o d a d u r u r . elini şakağına koyarak İRANİ
I s f a h a n i m a k a m İle ş u b a y l t i
—
Ç ü n be d u r l m e n rest s a k i d u s a g l r M e n p e y i m i anda c e ş m l m e s t ş e h l a m l K. — bu da
(Yerinden
dihmlra keş
fırlıyarak Acemi karşılıyarak)
Dur
bakalım
neci.
İRANİ —
(Kavukluyu
M e r h a b a ey ş u u
görerek) aranın şehsuvarı
hayderi,
G ö r m i ş e m c i h a n i ç r e sen g i b i heç K.
Bir
okur)
safderi.
— Merhaba d i çembirane derdlvane
derdari
161
Evvelden d t tanır m ı s ı n hay d i v a n * s t n b a n i . IRANI
—
K. —
Hayır
Maşallah
İRANI — K.' —
şalrsan?
çalmam.
Y e l i , yeli, özün, yanlış anlamişsan
Söyledik
İRANİ —
t e b a r e f c l l l a h , özün
ben ü z ü m
ya, ben çalmadım
o
sözümü
üzümü.
E y hup g ü f t a r , neden öz s ö z ü m d o ğ i ş t i r i r s a n özüne
gereken k ü f t a r î ! e v a s ı l l o n d . r ı r a m , k ö t ü s ü . K. —
B a n a b a k hal o ğ l u m s ö y l e d i k l e r i n hep b e n i m için
IRANI — K. —
E v e t , ban d e o n u s o y u y o r u m , uzun e d i y o r s u n .
IRANI — K. —
mi?
B e l i , özüne d i y e r i m . Neyi uzun e d î r e m ? //.en ö z ü n ü m e d h e d i r e m .
İşte
sen
üzümü
medhedersin
bon
anlamam
a k ş a m ı e d e r i z . Sen ş i m d i böyle b e n i m a n l ı y a m a y a c a ğ ı m
böylece
lakırdıları
b ı r a k da b u r a y a no a r a m ı y a geldin veyahut gerip g i d i c i m i s i n onu söyle? İRAMI — K. —
Ö z ü n b u r a n ı n pazbandı
isen.
Hayır, pazband, mazband değilim.
İRANİ —
B e l l i , anladım k i özün, bu mahallenin
sekenesinden
san. K. —
Olmadı
anlamamışsın,
ben bu
mahallenin
sekenlerin
d e n do d e ğ i l i m .
rini
İRANİ
—
K. —
C a n ı m k o r k a k f i l o n d a d e ğ i l i m , neden s o r u y o r s u n b i
Öyle
ise k u t t a ı
m i a r ı y o r s u n , ben b u r a d a IRANI — K. —
tariksan. yerliyim,
Ö m r ü n bereket göre, d e m e k özün y e r l i s a n .
E v e t , ö z ü m hor i n s a n , u l a n ne s a ç m a s a p a n şeyler söy
lüyorsun, anlıyorum
k i , benim
no o l d u ğ u m u a n l a m a k
bon b u m a h a l d e f o t o ğ r a f ç ı y ı m , a n l a d ı n IRANI
—
Bel:,
şimdi
anlamişam,
istiyorsun,
mı? fetegrafeisan,
öyle
değil
mi? K —
Evet, resim ç ı k a r ı r ı m ,
ister ise gol de
do ç ı k a r a y ı m . IRANI —
162
Bol i, ş i m d i d e ğ r u s u n f e h i m e t m i ş e m .
senin
resmini
K. —
B e n onu
İRANI —
tanımam.
Tanımadığın kimdir
K. •— H o p p a l a , o ğ l u m
ki?
sen b i r i n i
sordun
ya
tanımam dodim doğru yolda Fehmiyi sormadın IRANI
—
Yine
yanlış
işte b e n
onu
mı?
anladın, dadaşım,
men
örün
sorun
doğrusun anlamirsan, men burada b i r şalıs a r a m i r a m , men kacıyam. Tarihi merakı
halılar
seccadeler
alır satıiram, özünün
anti-
antikaya
vardır?
K. —
H a y ı r , b e n i m ö y i e şeylere no a k l ı m
e r o r , no do me
r a k ı m v a r d ı r , no do p a r a m , ben b u r a d a şöyle böyle g e ç i n i r bir
fotoğrafçıyım o İRANİ —
ufak
kadar.
B e l i g ö r ü ş e l i m k i t a s v i r c i s i n , y e h ş l d l , ne
resimleri
çıharirsan? K. —
Her
şeyin
resmini ç ı k a r ı r ı m .
İster
isen s e n i n d e
fotoğrafını ç e k e y i m . K o r k m a b a h a l ı d e ğ i l d i r . S e n
sade i s t e ,
bir uyu
şuruz. İRANİ
—
Beli,
mende
dilerim
y o l l a y a m , özün t a s v i r l e r i y a h ş i K. —
Nasıl
istersen yahni
ba h ü l a s a , s e n i n
lar
P. —
(Gtllr) hayrola?
koşdügüzara
ola,
Iranı
yemek
ister
ister
ise
çer-
ise y a p a r ı m .
V a y m a ş a l l a h A l i E k b e r ağa h o ş g e l d i n , safaÇoktanberi
sizi
gaib
ettik
efendini
Hoş b u l m i ş a m s a f a n ı z a r t a , e f e n d i m a l e m
ayırarak,
t i c a r e t l e meşgul P. —
suratım
nereleri
gittiniz?
İRANİ — antikacılığa
bir
ister y a h n i , çorba
f o t o ğ r a f ı n d a n nasıl
geldin
ki,
yapirsan?
diyar
diyar
keşclü
güzare
garar
ticareti vererek
olmişam.
Demek
c i h a n d e v r i n d e t i c a r e t l e m e ş g u l s ü n ü z , öylo
mi
ç o k a l a , ş i m d i b u t a r a f l a r a y i n e b u h u s u s u t e m i n m a k s a d i l e teşrif b u y u r u l d u öyle İRANİ — K. — y u n a beli raklısı
mi? Beli.
İsmail
bu
herif
demindenberi
beli deyip d u r u y o r ,
bol
ben a l d ı r m a d ı m ,
istiyor
g a l i b a , bo
acaba b a h ç e me
mı?
163
P. —
Hayır
efendim
beli'den
maksat
zan e d i ğ i n g i b i bahçelerde k u l l a n ı l a n bel K. —
evet'tir.
Yoksa
senin
değildir.
N e b i l e y i m , b e n ö y l e s a n d ı m sade b u d e ğ i l , sen gel
mezden çok bu bal oğlu, dünyanın lakırdısını söyledi, a m m a hiç birini P. — bıs olmak
mek
a n l a m a d ı m , çoğuna k a v u k
ben
İsmail!
A f e r i n , işte e s n a f l ı k t a böyle l â z ı m d ı r . D a i m a
mütebas
gerek.
K. —
N e gerek
P. —
Mutabasbıs
ismail? yani
i c a b eder d e m e k K. —
salladım
müşterinin
keyfine
göre
söz
söyle
isterim.
O n u a n l a d ı m a m a İ s m a i l b u a c e m i k a n d ı r da b i r res
m i n i ç ı k a r ı y ı m . Deş on k u r u ş u n u a l a l ı m . P. — efendi
Gerçi
eyi
söyledin, A l i
Ekber
h a k i k a t e n güzel f o t o ğ r a f ç ı d ı r , h a z ı r
size ebedi
bir
hatıra
vücuda
ağa
getirsin, hem
o l u r , h e m d a size ebedi b i r v a r l ı k
bu
teşrif
bizim
Hamdi
buyrulmuş
bizim
bir
iken
hatıramız
temin e t m i ş o l u r , e f e n d i m
ne
dersiniz? ALİ E K B E R — gerektiği
bu
P. —
tasviri
B e l i , i s m a i l efendi m e n de ö y l e , a r z u e d i r e m , çıkararak,
ta s i z i n tensibinize b i l e t e r k ALİ E K B E R — o l u r , b u zat K. — dediğin
bahası
nicedir?
E f e n d i m sizi ne r a h r . e d a r , r.a de m ü t e e s s i r e t m e z , hat edebilir.
Ne diyersan ağa, menim t a s v i r i m bir
keşidesine m u v a f f a k o l a b i l i r
Ulan
kesme
r e s m i n neresi idesini
zor o l u r , o b i r
anlamadım.
Ben
az zor
mi? ide
şey d e ğ i l , filan
yalnız
satmiyorum.
O n u da n a r d e n ç ı k a r d ı n ? H e m d e k e ş i d e s i . İ s m a i l s e n a n l a d ı n m ı , idesi d i y e böyle b i r P. — demek
istedi. Efendim
nizi çeker
çek
ALİ E K B E R K. — yaparım.
104
meyva var
mı?
A m a n birade.', öyle değil, merak
keşidesi
etme arzu
diyor
ki,
buyrulduğu gibi
çekmesi resmi
ustadır. —
İ s m a i l efendi b e n i m a r z u m b i r
C a n ı m , ne kadar
az g ü ç t ü r .
güç o l u r s a o l s u n , m a k i n a
çekecek,
P. — dan
ötesini
cene
H a m d i efendi b i r a d e r b e n i c a b v a s ı f l a r ı y a p t ı m , b u r a sen b e c e r e c e k s i n
yaparsın
Uyuş.
zinhar
Ali
bak
nasıl
arzu
ediyorlar
Ekber
ağayı
kaçırma,
uyuşurum,
şayet
herif
ise öyle-
ben
gidiyorum.
(Yürür) K. —
Olur
ben
aksilik
ederse
seni
çağırırım. P. — tesadüf
AAalum y a b e n m a h a l l e k a h v e s i n d c y i m .
ederseniz
K. — Ati yacağım
bana
Evet, Ali Ekber
EKBER özün
K. —
derhal —
seslen.
tasvirimi
ağa, nasıl
istiyorsun?
ALI
Ne küreği
kaparsın? ayaram.
A n l a m a d ı m , ne d i y o r s u n ? Ha
şarkılı
Resmin kıymeti
böyle
şarkılı
resmin
ALI EKBER — şi
bırak.
ayaram?
Y o h yoh k ü r e k değil, ne gerekti
EKBER —
K. — mesela
Ne g e r e k t i
EKBER —
K. —
oku
çıharacahsan.
O l u r a m a o y n a m a y o k , sade t ü r k ü s ö y l i y e b i l i r s i n , hay
EKBER —
K. — ALI
müşkilata
Men d i l e r e m , men Isfahani m a k a m ı n d a
di sen ş i m d i b i r s i f t a h et b a k a l ı m , ötesini bana ALİ
Bir
(Gider)
altı
filan
nedir? olursa
bir
tane yüz k u r u ş a
az
babalıca
ancak
elur,
çıkar.
Ç o k f i y a t l i d i , b i r az d a h a i k r a m g ı l a r s a n y a h
olur. K. — ALİ
Haydi EKBER
sen y a b a n c ı d e ğ i l s i n on —
Beli
gabul,
kuruş
imdi, dinarın
eksik
ver.
gaçta
birin
aya
Y o h , y o h , pınar değil, dinar, bir
İran
altu-
ram. K. — ALI
A n l a m a d ı m , ne p ı n a r ı
EKBER
—
yahu?
nudur. K. — yarısını ALI nundan run
ver
Haa
EKBER keseyi
özünü
öyle
söylesene
yahu,
ne olacak,
canım
ücretin
elverir. —
Ç e k gurumsah kişisan, hoşuma amedi
çıkararak
dilediği
İçinden
(Verir).
seçtiği p a r a y ı
uzatarak)
(Koy Buyu
Elverir.
165
K. —
Beli,
elverir.
Haydi
sen ş i m d i ,
( E l i n d e n tutarak
gö
türür objektifin karşısındaki sandalyaya g ö t ü r ü r ) O t u r d u ğ u n yer de m i , y o k s a ayakta
mı
ALI E K B E R —
istiyorsun?
A y a k t a ş a r k ı o k u m a k güç o t u r , o t u r m a k ge
rekti. K. —
Pek
alâ o t u r ,
. ALI E K B E R — K. —
kımıldanma.
Anlamadım.
ALİ E K B E R — -
fakat
S a d a n ı n k u v v e t i ne k a d a r g e r e k t i ?
K. —
Yani
Ç o k b a ğ ı r s a m m ı y a h ş i o l u r , pes o n u r s a m m ı ?
okuyacağın
şarkıyı
hafif
m i y o k s a bağıra
bağı
r a m ı s ö y l e r isen z a r a r l ı m ı o l u r d i y o r s u n öyle m i ? ALİ E K B E R — K. — Yalnız
Beli.
Canın
sallanma,
nasıl
isterse
öyle
oku,
bana
zarar
ALI E K B E R —
Beli, korkma sallanmam, bâğırıram.
K. —
örtünün
(Döner
bağırabilirsin,
yalnız
altına
sallanma
girer
iken)
dedim y a . Haydi
İstediğin başla
altına g i r e r ) s a l l a n m a ha (Objektifin kapağını gelirken ALI
EKBER Dilerim
vermez.
elverir,
—
(Elini
cananı
şakağına
koyarak
kadar
(Örtünün açmıştır)
segah m a k a m
İle)
bulamam
D e r d i n i n dermanı olam N i r d e siz ey s a l k ı m
incü
V u s l a t a men nice v a r r a m . K. — yorum.
O h k e k i j h , y a ş a bo d i k k a t e t , s a l l a n m a , pozu düzelti
(Perdenin
altındadır)
. S A L K İ M İNCİ —
A m a n ı n ç o c u k l a r , A l i E k b e r i n sesino benzi
y o r . G a l i b a b i z i a r ı y o r . D u r u n bon b i r b a k a y ı m . üzerine ç ı k a r )
(Yeni
Dünyanın
A y a l i m a l l a h ta d a k e n d i s i , , kız b a n a b i r f i s k e taş
verin de bu tarafa b a k t ı r a y ı m . PALUZE — SALKIM — Ekber.
166
(İçerden)
Al
abla.
( T a ş ı atar Ali Ekber'e v u r u r )
B u r a y a bak,
Ali
ALİ EICBER — gördüm
( D ı r h a i dener b a k a r ve U s t a i l e ) E a l i ç e n e n
imdi. Gerekli
K. —
varanı
(Perdenin
SALKIM —
yanına.
altından)
Oynama
T O 5 2 ı c i ğ e r i m i n köşesi (Bs-ciu ile ALİ
~'3ER
hal
oğlu,
dağru
dur.
( A l t ı n d a b i r siyah bez g ö s t e r e r e k ) G ü n d ü : gelme
—
(Ceste
ile)
»eyler)
Anlomişaın
a ı ı ' a r . ı i ş a m , beli
Isy-
l-'n rr.en c e l i r a m . K. —
(Örtünün
ıılîıntlan
O!', kekfth y a ş a y ı n be. SALKIM —
Bana
ALI
üliDER
—
tasvirim
(Kavuklu'nun
Evet dedik
olınuşti?
yanına golerek)
H a r hadi a p a r ç ö r e k . değil,
Hardallı
K. — ALİ
—
apar
da d e ğ i l ,
resim
Mcnomcli, y a h ş l d i , bestesi
E v e t ben h i n d i sen tavuk
EiCBER —
Tanıamdi?
ya.
K. —
EKBER
iki
tamcın.
ALİ E K B E R — ALİ
cldu.
kaçar)
Menim
Evet cldu
IC. —
dinlemektedir) resim
:
EKQEi< —
K. —
bunları
Hay a l i a h c e z a n ı v c r s n h e r i f ç e n e ç ı k t ı hay
çözü k ö r o l s a hay. ( İ ç e r i A!.İ
çıkarak
bok iıal oğlu sonin
Gömlcklldi.
oğlum
resim.
vardi.
testisi v a r çömleği ele.
Hindi
tavuh
diyersan
»parde
-çörek. K' —
Apar
kapar
bilmem.
Resmin
parasını
verirsin,
resm*
alırsın. ALİ
EKSER —
P. — ALİ ver ' k i
(Gelir)
CİCSER
—
B e l i y a h ş i d i . Apar ç ö r e k b e d e l i n a y a r a m . Efendim
h:yrc e.. !
resminiz
cldu
mu?
Mene d i y e r k i beli t a s v i r i n e l m u ş d i .
Eedeiir
ayaram.
P. — r . - C / l o m i
birec'er?
K. —
H o r i i i n no dediğini n n l a m e d ı m
P. —
Efendim
demişsiniz. K. —
resim
Gidip getirsin İş öyle
dejil
tamamdır, co göreyim İsmail
ban
ki.
parasını
s'er
iaedelini içerden
do
vereyim
pozuna
getireyim eliyor.
bakıyorum,
167
herif sizin namuslu
ve
için
allan
namusu
kiracılarınız
ile
aşna
fişne yapıyor. P. — K.
P e k i c l d u d e m i ş s i n a b i r a d e r neden y a l a n s ö y l ü y o r s u n ?
—
Ben
işle
EKBER
ALİ
uğraşırken herif
—
türkü
c a ğ ı m öyle ç ı h a r a s a n mene beli d i m i ş P. —
B i r a d e r ç e k t i n ise getir
K.
Çektim
—
söylüyor.
Beli, kenduya söylemişem, men türki
İsmail.
Sade
idi. Hazırsa
Ha
şöyle
a birader
görek.
neler
çektim
göster.
resini
değil
daha
(Gider makineden bir fotoğraf çeker alır gelir) verir) P. —
okuya
tasviri
müşteriyi
Buyurun
daima
(Irani'ye
memnun
etmek
(Zenneler ile konuşmak ü/ere Yeni Dünyaya gitmiş kapı önünde konuşmaktadır) A L İ EKBER — (Fotoğrafa dikkatle bakar sonra kulağına gö türerek dinler) Nicedir b u ? ticaret usulündenclir
K.
—
lakırdı
Ay
herif
resim dinliyor.
Bana
bak
hal eğlu
resimler
söylemez.
EKBER —
ALI
Ne d i y o r s a n . A ğ a m , m e n özüne d i m o m i ş
idim
k i m e n sadalı o l s u n . R e s m i m ç e k i l m e k t e iken ö z ü m g a n n a m a d ı m . K.
—
Hoyır
gunnamodın.
EKBER —
ALİ
Nice i n k â r g e l i r s a n a ğ a m . Ö z ü n ,
s a n , ö z ü n s a t v a t a girende k i dım,
duymamiş-
menim
ferya
duymamişsan. K.
Galiba onu
tasvirim çiharacahtın
U l a n , a m m a da k a r m a
— bon
mu
resmi
çekmiye
anlatmak
ALI K.
şarkı
söylüyorsun. söylüyordun
Beli.
B e l i ç ı p o s ı , k a z m a s ı , evet d u y d u m , no o l a c a k ?
EKBER — —
lakırdılar sen
istiyorsun?
A L İ EKBEER — K. —
karışık
hazırlanırken
İsmail
G e r e k t i ğ i t a s v i r i m d e gunne b e .
buraya
gel b u
h e r i f e ancak
son m e r a m
anla
tabileceksin, P. — yine b i r
168
(Gelerek) C a n ı n ı e f e n d i m ne müşküle
mi
saplandın?
haykırıyorsun?
No var
K. — ram
No m u ş m u l a
anlatabilir P. —
Ali
yine aranızda ALİ
misin? Ekber bir
EKBER
P. —
saklaması, Baksana
ağa
ne
hayrola
a canım resmi
anlaşmamak var
bu
h e r i f e sen
me
söylüyor? beğenmediniz,
ne
oldu
gelibe?
Beli eyledi.
—
Nedir
bakayım?
ALI E K B E R —
Menim tasvirim çıkarılanda özüm gunnemlşem,
gerektiği t a s v i r i m d e gunnebe. K. —
Anladın m ı
P. —
Efendim
okudum
resimde
K. —
İsmail
no d i y o r ?
saçmalıyor.
şarkı
Gördün
mü
Ben
çıkmamış dirayetli
resmimi
çektirirken
şarkı
diyor. müşteriyi,
nasılsın
ben
bu
he
r i f l e r l e nasıl baş e d e b i l i r i m . P. — Sen d u r
Efendim
telaşa
cağını ş a r t
ben ş i m d i
işi hal
ederim.
Beli gunyacağmı ihbar
etmişem?
P. —
O y l e a m a , rosim do ş a r k ı söylesin d e m e m i ş s i n i z
şarkı
söyliyoeeğim
ALI
ola
koşmamışsınız.
ALI E K B E R — ben
l ü z u m yok
bana b a k A l i E k b e r a ğ a , siz s i p a r i ş e d e r k e n sodalı
EKBER
—
demişsiniz.
B e l i , böyle b i r
Onun
için
sedasız
yalnız
çıkmıştır.
şart g o ş m a m i ş a m ,
imdi
ne
olacah? ' P. —
E f e n d i m ş i m d i siz b u r e s m i n p a r a s ı n ı t a m a m e n öder
siniz b u r e s i m s i z i n o l u r . ci r e s i m d e ALİ di.
Bunun yarı fiyetile sedalı olarak
ikin
çekilir.
EKBER —
B e l i suç m o n i m d i r d o ğ r u d i r s a n , İ s m a i l efen-
G u n y e c a ğ ı m d o m i ş e m , illa ve l a k i n
t a s v i r i m d e gunnosin da~
m e m i ş e m , p e k y a h ş i i m i d i b u n u n bedeli ne o l a k i , c d e y e k ? K. —
Canım
yüz
kuruşa
pazarlık
ödemiş i d i n y a , ş i m d i e l l i k u r u ş r m kulağına
eğilerek)
İsmail
etmişdin
de
sen
ellisini
daha v e r i r s i n o l u r b i t e r f P i ş i k l -
b u n u n s o n u pot gelecek. B u
herif
le beni belaya s o k a c a k s ı n . A l l a h o son beni y a l n ı z b ı r a k ı p g i t m e b u işi hal ot do öyle git. P. —
E f e n d i m sen m e r a k
etme.
Fakat parmağım
içinde
16?
b e r i n c l s u n ( A c e m ' e d ö n e r e k ) A l i E k b e r a ğ a , b i r i n c i r e s m i n hesa bını
kesiniz
hesap a y r ı ALİ
ki
sadalı
EKBER
—
İki
pınar.
K. —
işine b a ş l ı m ı n .
Deli b u n u n
ALİ E K B E R — P. —
resim
Z i r a , o hesapla
bu
ayrıdır. fiyatı
nicedir,
ağam?
No p ı n a r ı ?
C a n ı m e f e n d i m p ı n a r değil d i n a r d e m e k
istedi.
Farisi
b i l m e d i ğ i i ç i n öyle s ö y l e d i . ALİ EKBER — Hammisin
peşin
K. —
Ay
C a n baş ü s t ü n e ( K o y n u n d a n k e s e y i ç ı k a r a r a k )
diler?
h e r i f , b a n a d i ş i n i biloyor d e d i . i s m a i l b r şey çık
masın? P. — dedi.
Hayır
Evet ALİ
imdi
Ali
birader
Ekber
EKBER
—
dişini
(Keseden
tasvir tekrar
bileyor
mı
çıkardığı
Hadi İsmail cevap v e r .
P. —
Evet
dur
etti
Ekber
sada
rulur,
resim
do
ağa c e n a h l a r ı
güç
o l u r beğenmezsiniz
parayı vererek)
çıkar
fakat, bakınız
dahi
fena
olur.
evvel gel k i
—
y a r a k palangadan K. —
şimdi
yapalım.
Y a l ı ş i c l i , i m d i k a d a r a z l şovt
(Halılarını
İ s m a i l b u k e p o ğ l u n u da b e ğ e n d i m . Poki a m m a b u he
Canım
yerlerimize
burada
olacak?
değil
çekilerek
miyim?
zuhurata
Sen
bakalım.
merak
(Yürürlerken)
170
İsmail
Daima
bu
kiracı.
senin
kiracılar
ne
etme
Bildiğin
y i n e k a h v e d e y i m . Icob ederse ç a ğ ı r ı r s ı n . H a y d i b i r a d e r P. —
topla
çıkar)
rif y a r ı n gelecek o z a m a n r.e P. —
değişti buy-
K. —
Öğleden
hava
o n u n i ç i n i n ş a l l a h y a r ı n e r k e n d e n teşrif gibi
çıksa
Çoh y a h ş i o l u r , saat goçto golem.
EKBER
Buyurun
çok
istediğiniz
binaenaleyh
ALİ E K B E R — ALİ
istiyor
çekilecekti?
K. — gün
elemedi. Peşin m i
ağa.
olacak?
gibi
haydi ben
dükkânına
K. —
O n u miladım y a b a n onu s o r m u y o r u m . B u n l a r
bela b i r a d e r . Gelen m ü ş t e r i y e a ş i n a l ı k P. —
Ederler
K. —
Çek
tabii
bildikleridir
geçmez o n d a n
burada
ediyorlar. de
ondan.
mı y i r m i d e n m i a n l a ş ı l ı r
(Gider
l e r . Zurna hırbo havası çalar İki yanına salınarak Hırbo g e l i r yarım davr yaparak HIRBO —
durur
Şu beyitl okur
Menclllse gelip kezbanı Clnlendu
meydin»
:
himmet bile gordu
ters ayyuk!
emme
boğurdu
Dikdu gafasun İtler gibi u r d u Clnlendu Koyda
fakının
ters
ayyu gibi emme
üstüne sırtlan
gibi
boğurdu saldum
Dört şaplak atub yüz kuruş c e r m e s u n aldım Sonra ganadundan yapışup hem yare Clnlendu Geldıımsa K. —
O
ters ayyu gibi emme
çaldum boğurdu
ben g e l d u m canc ne oluyo a y u . da doğru
y a , hoş
gelen
kendi
bana
ne.
Merhaba
meşşe o d u n u . HIRBO — _ K. — HIRBO K. —
Kör — Anla
M c h r e b a h o m ş e r u r n . U l a n sen b u k u l u müsün, Ulan
nerem
hay/an,
bükülü bukulu
dos
musun?
doğruyum.
misun
diyorun?
meşşe o d u n u e d a m , İp gibi b ü k ü l m e z
ne diye
ceğini bile b i l i n i y o r s u n . HIRBO —
U l a n goca k ü t ü k , İ n s a n ne d l d i ğ i n u b i l m e z o l u m u ,
heç s a n a b u k u l u m i s u n d i y o n ı , y e r l i K. —
Evel
HIRBO — K--—
misun? alacaklın?
Neyi s a t ı n a l ı y o m , u l a n e ş ş e k .
Çüş, ba çüş,
HIRBO — K. —
yerliyim satın mı ulan başka
lakırdı
bilmez
misin?
U l a n goca a y y u , ne d e d i n d e a ğ n a m e d u k ?
V a y sığır o ğ l u s ı ğ ı r ı v a y , u l a n hangi l a k ı r d ı n d o ğ r u b e ?
HIRBO —
U l a n eşşek
sana
t ü r k ç e d i y o m . Ş u goca
gafana
girmlyo, nldeyum.
171
K.
Vay
—
hırbo vay,
ulan
:özü
doğru d ü r ü s t
söyledin
de
anlamadık? HIRBO —
Hele ş u , o k u z u n yideği
havlaya b a h , u l a n
galun
g s f a l u , sana b u k u l u m i s u n d e d u k , galin gafffana g i r m e d u , sana y a rcnluk
İttuk
l ı a y v a n g i b u a ğ n a m a d u n , sana m a h a l l e b ı c u gibi
mu
gunnoyok? K. —
Evet
ayı o ğ l u , ayısı
mahallcbici
HIRBO —
Ulan ş c h u r l u m i s u n
K. —
hayvan
Vay
vay
ulan
inine.
koylumu? köylünün
burada
no
işi
var
kereste? HIRBO
-—
Hay
gozunun
bebeğinu
yiyon,
demek
buralısın
hem i ? K. —
Evet, buralıyım, bîrini mi
HIR&O — K. —
Ircnçber
HIRBO — K. —
soracaksın?
G ü z e l , ne iş t u t a r s u n , îrençber Ulan eşçek sen eyi r c n ç b e r i
Burada
misun?
no d e m e k ? rcnçbcr
bilmemiyen?
dîye y a p ı l a r d a ç a l ı ş a n
toprak
taş ça
m u r t a ş ı y a n ameleye d e r l e r , a y ı . HIRBO
Hay
—
gozunun
beheğinü
s e v e y i m . Ne
hoş
yaran-
luk i d i y o n . K. — gidiyor
(Yavaş)
(Yüksek)
Ulan
herife
Anladın
mı
ayı
burada
eşşek
filan
rençher
dedikçe
kime
hoşuna
derler
hay
van? HIRBO —
Nosul a ğ n a m a d ı m . E ş ş e k g i b i a n a d ı m , son ne d i -
yon? K. d a ne
—
Belli
HIRBO — onu
mi
o l d u ğ u n , söyle b a k a l ı m
bura
arıyorsun?
H a a r a y e r u m , b u m a h a l l e y e i k i g a n c u k goç î t m u ş ,
ararım. K. —
N a s ı l g a n c u k , b u l u r İson no y a p a c a k s ı n ?
HIRBO — K. —
172
z a t e n , no h a y v a n
İşin v a r , birini
H c ' c b i r y a h c l a s a m ben b i l i r ü n ne İ d e c c ğ ü m ü .
Neden a r a y o r s u n
hesabın f i l a n b i r
şey m i
var?
HIRBO — mü
Sen ne d i y e n h e m ş e r u , o n l a r d a n bana
itmedükien
kaldu? K. —
burada
Anladım,
ressamım,
ben
sana
adam
onları
resmi
bulurum
çıkarırım
y a p t ı r ı r s a n ben d e sana o a r a d ı k l a r ı n ı HIRBO — K. — kâğıdın
üstüne
HIRBO —
sersem
bir
ben resim
ressam,
aceb? ben
adamın
sanatını
yapıştırırım. A ğ n e d ı k y a n'olacah k i , b e n k e n d u m u golde m o l d a
g o r u y o m yetmez m u K. —
değil
bana
bulurum,
U l a n s e r s e m dedigün no ola
Hayvan,
anıma, bak,
sen
Vay
dirsun?
sığır
vay,
u l a n gölde gördüğün
hep
tepe
aşadır
hem cio son ç e k i l i n c e no s ı f a t ı n k a l ı r , no gölgen. HIRBO — K. —
S o n u n ideceğun gctnıez m u , g a l u
Benim
yapacağım
senin
suratının
mu?
aynını
kâğıda
ya
p ı ş t ı r ı r ı m b i r daha g i t m e z . HIRBO —
U l a n ben ne z a m a n
s ı n a geçer s ı f a t ı m ı
istediğum
i s t e r s e m oyna m ı y o h
gadar
gorurun.
garşı-
Eşşcğc bak
kâfida
y a p ı ş u p no o l a c a k ? K. — şimdiki
Nasıl gibi
anlatalım
kalmaz.
oğlum,
Gözünü
bu
açıp
şimdiki
suratın
kapayıncaya
senelerce
kadar,
suratın
muşmulaya döner o z a m a n peşiman o l u r s u n . HIRBO — K. —
Sonun i d e c e ğ u n , tesnif hoç gitmez
Elbette,
sen
ne
kadar
iiıtiyarlason
m u ş m u l a y a dönse b e n i m y a p t ı ğ ı m gönç g ö s t e r i r a n l a d ı n HIRBO rım
—
resim
mu?
suratın
ne
kadar
h i ç te b o z u l m a z .
Seni
mı?
Benum
boyum da olacah, onu
ben n i r d e
sakla
gardaşlık. K. —
Yok
c a n ı n ı , el k a d a r
bir
kâğıt ü z e r i n d e o l a c a k s ı n
ve
.öyle k a l a c a k s ı n . HIRBO — K. —
Öylo
HIRBO —
Gaskatu
mu?
kaskatı? Hedi a r t u k y a r u n l u ğ u b ı r a h t a , ş u g a n c u k l a r ı
bana
bul sana y c h y o h .
173
K. —
Sen
şimdi
nene l a z ı m be senin HIRBO — K —
eşşckliği
bırak
istediğini
da
su
resmini
çıkaralım,
bulurum.
Ha m i ?
He, ulan, haydi bayıl.
HIRBO — K. —
Ayı
HIRBO — K. —
Ne b a y ı l m a s ı i m i ş o ? gibi b a y ı l m i y a c o k s ı n , ç ı k
paraları.
U l a n ne p a r a s u i m i ş o ?
O ğ l u m , yapacağım
resmin
bir
çok
m a s a r i f i v a r , on
l a r ı bedava v e r m e z l e r , elbette o n l a r ı n p a r a s ı n ı v e r e c e k s i n . HIRBO — K. —
E s s a h m ı diyon
gardaşluk?
E v e t essah d i y o r u m ,
hadi.
HIRBO —
Vay
a n a m , u l e n gaç k u r u ş
HIRBO
—
Vay
anam,
K. — '
Sen
yabancı
ulen
o?
gaç
değilsin,
peşinen
yirmi
kuruş
ver
elve
rir. HIRBO —
V i ş a n a c u r n , u l a n bon y i r m i k u r u ş a k o y d a b a r ı n a -
c a h b i r gulubo a l u r u m sen ne d i y o n h e m ş e r i m . K. —
Oğlum
kalkarsın
o
kadar
o, bu
sizin
köyde,
resim
seni
hem
de
kulübe
yaşatacak
sin t o r u n u n u n t o r u n u n a , o n u n da t o r u n u n a k a d a r be y ı k ı l ı r , o ğ l u m HIRBO — K. —
hom do seni y a ş a d a r n a z ,
orada
son hiç haydi
yatar
ölmiyecek-
kalırsın.
Kulü
sökül.
A ğ n a d ı m , ş i m d i s ö k ü l e c e k m i y i z , no v e r e c e ğ u z ?
Söyledim y a , c n kuruş
p e ş i n , on k u r u ş
te r e s i m bit
tikten s o n r a . HIRBO — keseden
araya
Olur araya
ulan
goglum
çıkardığı
yattu.
parayı
(Koynundan
verir)
Al
çıkardığı
bahalum,
henci
nolacah? K. —
Şimdi
(Elinden
tutarak objektifin karşıtına
sandalyaya oturur omuzlarına b a s a r a k ) gibi
eşşek
otur. HIRBO —
hcşlaııdum.
174
götürür
Kımıldanma burada
Uları n e y i e y a n , o y u s u n y a , töbolor o l s u n ,
Aahan
boyuna
gazuk
gibi
mu
oturacağuz?
senden
K. —
H o , oşşck
gibi,
!:ozık g i b i ,
no çeşit
ister
İsen
otur
otur d a . HIRBO — sağum
öyle
A ğ n s d u k , ş i m d i bon b u r a d a o k u z g i b i g a z u k l a n a -
mi?
K. —
Evet o k u : gibi
altına
girmiye
nün
HIR^O —
kazıklanacaksın.
Gel
nireye
P. — beri
geçıyon
(Gelir)
gaib e t t i k t i
o, bizini
HIRBO —
Vay
seni,
Haindi
hayvan
(Kalkar
örtü
arkasından koşar ya-
senu?
M e m ' ş ağa son b u r a d a sılada
mı
h a , ayol
çoktan-
i d i n , nasıl o l d u ? M e m l ı
e f e n d i y i no y a k a l a d ı n ö y l e b ı r a k
aga ne
ta k o n u ş a l ı m .
Sen r.e d i y o n İ s m a i l E f e n d i b u h e r i f , tesnif ini y a -
pacağum d i y e p a r a m ı P —
açar
U b n eşşek hanya r.e i d e c e k d u n ne g a ç ı y c n b u r a y a
gol p a r a a l d u n ben a d a m ı g a ç u r u r kalar)
(Objektifi
gelirken)
aldı, bahdım savuşuyor
Hele son b i r
koro y a k a s ı n ı
korkma
(Yakayı
kurtarır)
Gel
çekerek
gütürür
sandaiyaya
yahaladum.
bırak
o, bir yere
bek
bon
sana
oturur)
Sen
burada
kaçmaz
anlatayım bir
(Tutar
kaç
dakika
o t u r a c a k s ı n o sonin r e s m i n i ı n a k i n a d a tesbit e d i p s o n r a ç ı k a r a c a k . Haydi
H a m d i efeneli, h a z ı r l a .
K. — ramaz
Ulan, senin baban
P. — rak
Hcydi canım aldırma
inceler) K —
Kımıldanma İsmail
HIRBO — P. —
İsmail
yutturmayınca
P. —
Evet,
Haç
du
mı?
efendi
dırıltı K. —
ufak
çıkarma Bana
a d ı m geri
o
kadar
boru
var
pozu
çıkaralım,
mu,
değil,
dur.
hemşerim? bak
karşıdaki
y a , h a h , işte oraya
düzelttim,
çıka
çıkarsın.
çıharacak.
Memiş, doğru
gıbraşmiyacoz
fakat
şu
(Bir
ş u a y ı n ı n b a ş ı n d a n a y r ı l m a do
U l a n , no s o k t u k k i
göstererek) Hamdi
işine b a k ,
hiç d e fena d e ğ i l . D u r
Resmini çjkaracak
HITİGO —
bir
zırlasun
mısın?
ben
gidiyorum.
(Objektifi
bak
anladın
Alleha
sen
(Gider)
bak
(Örtünün
altından
çıkar)
Şimdi
dürbünü
175
kapayacağım. (Objektif]
Sonra
kapar
SALKIM — fer
kim
camı
koyup
açscanı
döner ö r t ü n ü n a l t ı n a
sakın
( Y e n i Dünyanın üzerine ç ı k a r a k )
gelmiş
biliyor
PALUZE —
A m a n abla
G e l do b a k k ı z , ç a b u k o l .
SALKIM
kıpırdanma
P a l u z e , b u se
musun?
SALKIM — PALUZE —
ha
girer)
sen d e , f a l c ı
m ı y ı m , ne
bileyim?
O n u n da b u r a d a ne i ş i ?
—
Galiba
peşimizden
gelmiş
olacak.
Ne
yapalım
şimdi? PALUZE — nem olur
Y a p a c a k b i r şey y o k ayol b a k a r b u l a m a z cehen
gider keder
KAYARTO — arkamızı
edecek b i r şey m i o d o ?
Amanın çocuklar bu herifleri alıştırdınız
bırakmaz
oldular.
Haydi
defle
şunu y o k s a m
artık
mahalleye
rezil o l a c a ğ ı z . PALUZE —
H a y d i bacı ş u h e r i f i k a r ş u l a da k o v g i t s i n .
KAYARTO — liydim
şayet
pacağımı
A , oyle d u r u p d u r u r k e n nasıl o l u r , a y o l ,
bilirim.
SALKIM —
A m a n ı n ç o c u k l a r herif b u t a r a f a b a k ı y o r ( B u a r a
H ı r b o sodanın geldğii yana KAYARTO
—
i ş i n ayol i ç e r i
ha
Aman
bakmıştır) kızım
senin
de p e n c e r e n i n
önünde
ne
girsenel
HIRBO — yorum
bek
b u r a y a gelir do b i r şey söylerse o z a m a n b e n y a
V a y anam gancukları gordum. Ulan beri bah varı
töbolor
olsun
gordum
(Yeni
Dünyaya
doğru
koşar)
A m a n ı n oblacığ'ım g e r m u y e n m u M e m i ş ' i ? SALKIM — (İçeri
Aman
bacı ç ı k d a ş u a y ı n ı n ağzının p a y ı n ı
KAYARTO
—
(Elinde
bir
sopa
olduğu
halde d ı ş a r ı
Seni ç o z u k o r olası h e r i f seni s a n b u r a s ı n ı ne s a n d ı n k ö p e k , dırır)
Daha d u r u y o r
P. —
(Gelir
bakayım bacı,
176
ver
girer)
r.e
fırlar) (Sal
( V u r a r a k ) Defol ş u r a d a n b a k a y ı m .
Kayorto oluyor?
ile
Hırbo'nun
üzerine
gider)
Durun
K. — tin,
(Önünün
buraya P. —
(Aralarına
KAYARTO — son
kim
altından f ı r l ı y a r a k ) Ulan no c e h e n n e m e git
gelsene. girerek)
D u r bacı b a k a y ı m no o l u y o r ?
(Hırbo'yı vurarak)
oluyor?
Bakayım
Seni kor
bilmediğin
ovin
olası h e r i f
kapısını
seni,
çalarsın
ha
(Durur) MEMİŞ —
Dur
ulan
nettük
(Kavgaya k a t ı l ı r ) Ne o l u y o r
P. —
Hamdi
dur
KAYARTO — Seni gozu k o r HIRBO
gara
goncoloz? Ayol
bacı
canım?
No s ö y l i y e y i m İ s m a i l e f e n d i m (Hırbo'ya v u r u r )
olası
herif
seni
(Kaçarak)
—
ki
İsmail?
b a k a l ı m , ben do a n l ı y a m a d ı m .
no o l u y o r söylesenizo a
bir
ne v u r u y e n
K. —
defol
şuradan.
Amanın
gardaşluk
töbeler o l s u n
Durun
bakayım,
bana
heç
şeycuk. P. —
(Araya
H a m d i efendi
girerek)
birader
golsonizo b u r a y a
da
anlatınız
(Dördü de birleşmiş
bir
birlerine karışmışlardır, dördü de b i r hay huy ve birbirlerine gir miş
kurtarmak
isterler sopa y u m r u k
Hırbo'nun
kafasına
gözüne
rastgele inmek suretile bir hay huy ile palangadan çıkarlar. Ara larında
Hırbo
olmadığı
halde
tekrar
palangaya
girerler)
Canım
ne o l d u b u , h a y h u y n e d i r H a m d i b u ne rezalet y a h u sen b u r a d a -
idin b i r a d e r , ne o l d u KAYARTO —
süylesenize?
No o l a c a k ,
İ s m a i l efendi H a m d i e f e n d i n i n ha
b e r l i y o k ayol no s ö y l o s i n . P. —
Peki bu gürültü nerden
KAYARTO V
çıktı?
N«Vd on ç ı k a c a k , a y o l b u edepsiz h e r i f k a p ı m ı
za d a y a n d ı , b a n d a ç ı k t ı m h a d d i n i b i l d i r i r k e n siz g e l d i n i z , işte b u . P. —
P e k i a m a b u adam r e s m i n i ç ı k a r t ı y o r d u nasıl o l d u da
sizin k a p ı y a h ü c u m etti a n l a y a m a d ı m . Sen söyle H a m d i efendi m a halle arasında K. — şıyordum.
b u no
İsmail Herif
rezalet?
bon g ö r m e d i m . Ö r t ü n ü n a l t ı n d a
birdenbire
kayıp olunca dışarı
resimle
fırladım.
uğra Baktım
177
bunlar r.e
d ö v ü ş ü y o r l a r o z a m a n son do orada
İdin a birader
bana
soruyorsun? KAYARTO —
S u l a n d ı h e r i f a y o l , nasıl a n l a t a y ı m . E o n de kız
d ı m ç ı k t ı m b i r güzel d a y a k
a t t ı m işte b u . ( G i d e r Y a n i
Dünyaya
girer) P. — taarruz
İsabet
c'muş
öyle
ise,
e t m e y i öğrensin değil m i
K. —
Oylo ya
mahmuzlu
öğrensin aferin kalfa, elin v a r P. — aldın m ı
Haydi
canım
mücessem
bir
aileye
sersem
bir
alaylıya
tariz
etmeyi
olsun.
saçmalamaya
başladın.
Heriften
para
bari?
K. —
Ulan onda o göz v a r m ı
sen no s a y ı k l ı y o r s u n P. — ları
namusu birader?
Haydi
senden
adama metelik
sektirmez
be
İsmail.
bu sefer
sormak
vakti
do y u t a l ı m yakında
fakat
gelecek
birader,
o zaman
bu
hesap
hesaplaşırız
acele e t m o . K. — istediğin
Hadi kadar
sen ş i m d i
k a h v e y e git d e hesap v a k t i
sor
(Dükkâna
(Zurna
Rumeli
girer
Pişekâr
gelince
da m e y d a n d a n
savu
şur) h a v a s ı ç a l a r R u m e l i l i , m e y d a n a ge
lir v e ş u ş a r k ı y ı o k u m a ğ a Aiişimin Sen
kaşları
başlar)
kare
açtın sineme
yare
Bulamadım derdime çare Gördün m ü o civan Allşîmi Tuna boyunda? Evleri var
hane h a n e
Beyleri var
dano
aman
dane
Sen a ç t ı n s i n e m e y a r e
iman
Görmedin m i o cıvan Alişimi Tuna boyunda? (Kavuklu'yu K. —
görerek)
RUMELİLİ — K. —
178
Selamünaleyküm
(Dükkândan)
Alcyküm
abe
ağanın.
selam.
A bo k ı z a n ı m , sen b u y o r l i
Öyle ya.
misin?
RUMELİLİ — K. —
Öyleyse, sen eplen b i l i r s i n .
Ben aptal bilir
RUMELİLİ — yerim
Yok
miyim?
be e m ş e r i m .
D i y c r i m b e aptal c p t e n d i -
cpten.
K. —
İ ş t e ben c p t e n i , a n l a m a d ı ğ ı m için aptal a n l a d ı m y a .
RUMELİLİ —
Oyle olunca, şimdi
anladın
demek.
S ö y l e ba
na s o r a c a m te b i r a n k i a d a m i . K. — söyliyemez
Yahu
bunlar
nasıl
isen a k ş a m a
kadar
l a k ı r d ı . Ne
istediği
son b e n i m böylo sözlerden a n l a y a m a d ı ğ ı m ı RUMELİLİ — ya a r a r ı m K. —
doğru
ne ben s e n i n ne a r a d ı ğ ı n ı
adamı, o
Ne y a p a c a k s ı n ,
RUMELİLİ —
Küçük
küçük
ne
de
anlayamayız.
No v a r m ı ş a b e , a r e t l i k a n a m a y a c a k .
to b i r angi
dürüst
İsmail
İsmail
efendi
değil
Ö y l c c c n e o , te o te k ü ç ü k ,
Söylerim diyorlar.
mi? İsmail derler.
Sen
b i l i y i r m i s i n te o n u . P. —
(Gelir)
Vay
maşallah
dostum
safalar g e l d i n . No h a b o r , nerdon g e l i y o r s u n , RÜSTEM — R ü s t e m , gelsin P. — b u haberi
Nerden demiş
gelecek
pehlivan
hoş
geldin,
bakalım?
misim
be aretlik,
güreş
habor b ı r a k m ı ş s ı n
te ben d e
geldim.
var,
E v e t evet ö y l e idi g e r ç e k , e y i a m m a R ü s t e m c i ğ i m bırakalı
ben
çok o l d u . S e n g a l m c d i n ben d a b a ş k a s ı n ı ç a
ğ ı r d ı m o iş d e b i t t i , h e r
ne
ise b u v e s i l e i haseno
ile
görüşmüş
o l d u k . İ n ş a l l a h ö n ü m ü z d e k i Ağustosta y i n o b i r m e y d a n d ü ğ ü n ü m ü z olacak, artık
iştahanı o v a k i t e s a k l a , o z a m a n m e y d a n . . .
RUSTEM — rayacak
T e o ö y l e e m m a be k ı z a n ı m b e n ş i m d i te b u -
geldim^artıkana
K. —
İsmail herif
P. —
Efendim
boş d ö n m e k sulanmiya
hakkı
da yok
olmaz.
başladı. değil.
Rüstem
pehlivan
nerde
Ne y a n d a c l o c a k m i ş i m , to e s k i
bildiğin
yerde
bulunuyorsun? RUSTEM — yim. P. —
Çatalca'da m ı
bulunuyorsun?
179
RÜSTEM —
Ö y l e y a , te o r a d a s e v a ş i r i m . V a r o r d a b i r
hangi
p ı l i v a n l a r , te o n l a r l a s a v a ş ı r i m . P. —
Demek sen ş i m d i Ç a t a l c a ' d a n m ı
geldin?
R U S T E M — > Ş i m d i ne o l a c a k be a r e t l i k , te b u r a d a b i r güreş tüketmeyince P. —
töbeler
Hamdi
olsun
efendi
gitmem.
birader
dut
k û t e d i y o r s u n a c a n ı m b i r az sen
yemiş
bülbül
lafa k a r ı ş ,
gibi
ne s ü
ne y a p a l ı m
şimdi
b i z R ü s t e m p e h l i v a n a b o r ç l u ç ı k t ı k , b i r a k ı l öğret. K. — ettin
C a n ı m h e r i f e b o r ç l u isen b e n m i Ödeyeyİm nasıl b o r ç
ise c y l c c e n e ö d e r s i n . P. —
C a n ı m y a n l ı ş a n l a d ı n , sonin b i l d i ğ i n gibi ö d ü n ç
para
almadım. K. —
Oyle
P. —
Efendim bir güreş vardı çağırdım halbuki bizim
tem
pehlivan
Şimdi
ne
olduğu
İstiyorsun?
yerde
mademki çağırdınız
gitmem diyor K. —
ne
bulunmadı,
ben
güreşte de
ş i m d i b i r güreş
Rüs
bulunamadı.
yapmayınca
geri
yapalım?
Ne y a p a c a k s ı n a l d ı r m a z s ı n o da
RUSTEM — kere
ise
Sen
ne
söylcyirsîn
he
gider.
savsak
kafalı,
teyin
bir
geldim. K. —
G e l d i n s o no o l a c a k , geldiğin gibi g i d e r s i n .
RÜSTEM —
S e n m i s ö y l e r s i n te b u
K. —
m ı s ı n , nasıl
Sağır
RÜSTEM —
geldi
lafı?
ise öylecene g i d e r s i n o ğ l u m ,
A b e İ s m a i l ağa k i m o l u y o r te b u ç a m c a k
ağzı
söylenir. K. —
Çamcak
seni ç a ğ ı r m ı ş
ağızlı
sensin.
Rezaletin
lüzumu
yok
sen g e l m i ş s i n , suç o n u n m u g e l e y d i n , ne
İsmail yapayım
efendim. P. —
Canım
Hamdi
efendi
işi
uzatma
bak
birader
hazır
pehlivan golmiş b u bizim için b i r nimet bir fırsattır. Haydi bun dan İstifade edelim. K. —
180
Ne İstifası
İsmail?
P. —- İ s t i f a değil b e c a n ı m i s t i f a d e d e d i m . Ş i m d i b i z do R ü s tcmi g ü r e ş t ü r e r c k İstifade edemez K. —
Hayır
P. —
Canım saçmalama
bu fırsattan
istifra
miyiz?
edemeyiz. İ k i g ö z ü m , şöyle b i r d ü ş ü n , d e r h a l
İstifade e d e b i l m e k
K. —
Anlamadım İsmail.
P. —
Efendim bu bir
mümkündür.
kazanç fırsatıdır
derim
kûçırm.yalım
birader. K. — P.-—•
Ulan b u n u n k a z a n ç
Efendim,
pehlivan
hazır
yaradarak
neresinde?
pehlivan
güreş
karşılaştırmak
m e y d a n g ü r e ş i , mesela
isterim
etrafa
diyor,
tellallar
derhal
bîr
çıkararak
bir
işte b u m e y d a n d a y a p ı l a c a ğ ı n ı e t r a f a
İşae
eder seyre gelenlerden b i r e r k u r u ş toplasan d ü n y a n ı n p a r a s ı fena
K. —
İsmail
fikrin
eyi
amma, bunun
karşısına
bir
van l â z ı m o l d u ğ u gibi t o p l a d ı ğ ı m ı z p a r a y ı da sade bize !
ar
olur
mı?
mı
yahu?
P. —
Canım
K. —
B u herif
sen o r a s ı n ı
KAYARTO — P. — bîr
Hayrola kenara
düşünme,
k i m l e güreşecek
ben
(Bu
idare
ara
pehlivan
nuşuldu
c'inlemr.ler
bacı? Efendim
meraklısıdır, aman
belki şinvli
b a c ı git
jen
de biliyorsun,
evden
İsmail
görmüşler,
ne
ko biz
1
y i g ü r c ş t i ı sin^d^'o y a l v a r d ı l a r gönlünü
Fcrıa b i r
Klmcm
ne
o l m a z , evet
ile H û m d i e f e n d i
dersiniz? amma
Hamdi
efendinin
nasıl re.::i cdclîı;".?
KAYARTO bizim
cykncc
(Pişibizim
efendiye söyle d e
ne fnorraf l â z ı m c ' u r : a v e r e l i m İîlr ş u p e h l i v a n P. —
o/ılir)
ayol.
B e n i şöyle b i r p a r ç a gizli d i n l e r m i s i n ?