Karl Marks'ın Hayatı Felsefesi Sosyolojisi [1 ed.] [PDF]


157 92 2MB

Turkish Pages [35] Year 1935

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Table of contents :
İÇİNDEKİLER
Ön söz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 19
Karl Marks . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 21
Marks'ın Filozofik ve Sosyal Doktrini. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127
Filozofik Materyalizm ............................................................. 131
Diyalektik ............................................................................. 135
Tarihin Maddeci Kavranışı. ...................................................... 139
Sınıf Dövüşü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı43
Karşılıklar . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . ... . . .. . . . . 14 7
Papiere empfehlen

Karl Marks'ın Hayatı Felsefesi Sosyolojisi [1 ed.] [PDF]

  • 0 0 0
  • Gefällt Ihnen dieses papier und der download? Sie können Ihre eigene PDF-Datei in wenigen Minuten kostenlos online veröffentlichen! Anmelden
Datei wird geladen, bitte warten...
Zitiervorschau

Marksizm Bibliyoteği

No. lll

V.İ. Lenin

KARL MARKS =====IN====

HAYATI FELSEFESi SOSYOLOJiSi

HiKMET KIVILCIM

ı.

!stanbul BOZKURT Matbaa�1

İÇİNDEKİLER Ön söz Karl

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Marks

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Marks'ın Filozofik ve Sosyal Doktrini.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

ı 19 ı 21 127

Filozofik Materyalizm ............................................................. 131 Diyalektik............................................................................. 135 Tarihin Maddeci Kavranışı....................................................... 139 Sınıf Dövüşü Karşılıklar

. . . . . . . . . .

. . . . . . .

.

. . . . .

.

..

. . . . .

.

. . .

. . . . . . . . .

.

. . . .

..

.

. . . . . . . . . . . . .

.

. . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. .

...

.

.

. . . . .

ı43

... .

. . . . .

14 7

. . . . . . . . . . . . . . .

. . .

.

. . . . . . . .

. .

ÖN SÖZ 1- ı. Dünya Savaşı başlarken, Rusça Granat Ansiklopedisi "Marks ve Doktrini" hakkında Lenin'den bir makale istiyor. Fa­ kat, makale 75 bin işareti (kelimeyi) geçmeyecek ... Lenin, 1914 Temmuz ve Ekim aylarında İsviçre'de makaleyi kaleme alıyor. Ansiklopedi'ye yazdıgı 17

Ekim

1914 tarihli mektubunda diyor

ki: "Marks'tan alıp buraya geçirecegim birçok paragrafiardan bir üzüntüyle vazgeçmeye katlandım. Bence, bir sözlükte (bilhassa Marksizm'in en tartışmalı sorunları, örnegin felsefesi ile köylü sorunları üzerine) paragraflar alıp anmak önemlidir. Okuyucu­ lar Marks'ın bütün belli başlı kurallarını el altında bulundurmalı­ dırlar, yoksa bir sözlügün hedefine varılmamış olur." Aynı mek­ tupta Marksizm'in bibliyografisi için ancak 15 bin işaret ayırdı­ Çını ve öteki, hele Marksizm'den önceki efiilimleri kısa kesmeye mecbur kaldıgını bildiriyor. Lenin'in bu makaleye sıgdıramadıgı

"Mark­ sizm'in Üç Kaynagı" adı ile, 1913 Mart tarihli Rusça "Tedri­ sat"[Egitim] dergisinde çıkmış. Biz, gerek M a rks ve Dokrtri­ ni" gerekse "Marksizmin Üç Kaynagı" yazılarının ilk felsefi ve

"promarksist"lerl kısaca tanımlayan bir makalesi var:

"

sosyolojik bölümlerini bir!eştirip, şu broşürcügü çıkardık. Tekni­ girniz böyle gerektiriyor.

mi, Taktigi"

"Marksizm'in Ekonomisi1 Sosyaliz­

konularını "Marksizm Bibliotegi"mizin No: 4'ünde

arayan bulacaktır. "Ekonomi Politik hani?" diyenler, şimdilik, kütüphanemizin

"Gündelikçi İş ile Sermaye" adı

ile çıkmış No: 1'i

ile yetinebilirler. Bu kitapta "öz Türkçe'yi pişirelim" derken, sözün "dibini yakmamaya" baktık ve bazı söz karşılıklarını gene koyduk.

2

-

Bu ölü yazıyı:

a) Kesesi ve vakti dar olanlar okusun. Ucuzdur, kısadır, b) Kesesi ve vakti bol olanlar okusun, Marksizm 'i genişçe, etüt etmeye bu kapıdan giriffr. Marksizm bir denizse, bu yazı onun pusulası olur; 119

c)

Marksizm'in dostları okusun. Çünkü Lenin, "bir doktrini

kepaze etmenin en k1sa yolu, o doktrini toycasma savunmaya kalk1şmakt1r" der. d) "Tarafsız"lar okusun. Ola ki "nalla mıh" aralıgtnın diy a lek ­ tiÇiine akıl erdirirfer. e) Marksizm'in düşmanlan okusun. Belkl, -ille çatacagız di­ ye- Marksizm kadar korkunç bir "Düşünce Devi"nin agzına lokma ve evrene maskara olmak illetlerine -bu komprimeleş­ t ir il m iş öğüt- her hangi bir ilaç olur.

19.3.1935 Hikmet KIVILCIMLl

120

KARL MARKS AİLESİ VE ÖGRENİMİ Karl Marks Mayıs ı818'de Trev'de (Prusya'nın Ren havali­

avukat, Yahudilikten 1824'de Protestanlı­ ga dönme. Ailesinin hali vakti yerinde, kültürü var, ihtilalciligi

sinde) dogar. Babası

yok idi. Marks Trev kolejini bitirdikten sonra Bonn ve arkasın­

dan da Berlin üniversitelerine girdi. Üniversitede Hukuk ve özellikle Tari h ile Felsefe oku d u. ı 83 ı'de Epikü r felsefesi üze­ rine bir tez yazıp

g öste rerek etüdünü başardı. Marks'ın o sıra­

daki kavrayışlan, henüz Hegelci-idea!ist kavrayışı idi. Berlin'de, Hegel felsefesinden tanrısız ve ihtilalci neticeler çıkarmaya ba­ kan "solcu Hegelciler" (Bruno Bauer vs.) mahfiline (yuvarına) katıştı. Üniversiteden çıkınca, Marks Bonn'da kaldı. Niyeti ora­ da profesör almaktı. Fakat gerici bir politika güden ve 1832'de Ludwig Feuerbach'ı profesörlükten atan hükümet, 1835'de üni­ versiteye girmesine bir daha engel oldu ve aynı hükümetin,

1841 'de, genç profesör Bruno Bauer'in Bonn'da konferanslar vermesini de yasak etmesi, Marks'ı herhangi bir üniversite ka­ riyeri beklemekten vazgeçirdi.

MARKS: SOL HEGELCİ VE FEUERBACHCI Bu sı ra lar, Almanya'da Sol Hegelci!ik alabildigine açılıp iler­ liyordu. Hele ı836'dan beri, Ludwig Feuerbach, teolojinin {ila­ hiyatın) eleştirisine girişirve 1841'de

"Hıristiyanlıgın Özü"

kitabı ile iyice benimsedlgi materya!izme yönelir.

"Gelecekteki Felsefenin Prensipleri" eserini

1843'de

çıkarır.

En­

gels, daha so n ra l arı Feuerbach'ın bu yazıları hakkında şöyle

yazar: "Bu eserlerin (dog rusu wesender Christentums'un) ne kurtar/Cl bir

etki yapt1gm1

insan kendi kendisine deneme/i. Biz

121

(yani Hegel'ciler; Marks da onlarla) birden bire Feuerbach'm tilmizleri (öğrencileri- Çirak/an) oluvermişizdir."

GAZETECİ LİKTEN EKONOMİSTLiGE İşte o sırada, Solcu Hegelcilerle oldukça ilişki noktaları bu­ lunan Rhenain'in radikal burjuvaları, Kolonyada, Rhenau gaze­ tesi adlı { 1 .1.1842'den beri çıkan) bir muhalefet gazetesi kur­ dular. Marks'la Bruno Bauer buna başlıca yazarlar gibi girdiler ve 1852 Ekim'inde Marks gazeteye baş yazar oldu. Bunun üze­ rine de, Bonn'u bırakıp Kolanya'ya geldi. Marks'ın idaresinde çıkan gazetenin devrimci demokrasiye egilimi açıktan açıga be­ lirdi. Hükümet ilk önce gazeteyi iki kat hatta üç kat sansüre ugrattı, sonra 1 Nisan 1843'de kapattı. ı·ı Marks'ın Gazete Rhe­ nan [Rheinische Zeitung]da çıkarttıgı özenli makaleler aşağıda gösteriliyor. Bunlardan başka olarak Engels'in andıgı bir önem­ li makale daha var ki, Moselle vadisi bagcılarının durumları ko­ nusundadır. Marks, gazeteci hamaratlıgı sırasında ekonomi­ politik bilgisinin yetersiz oldugunu anladı ve anlar anlamaz ateşli ekonomi-politik etüdlere girişti. EVLENME; DEVRİMCİ - YIGINCI ( KİTLECİ) HlZ 1843'de, Marks çocukluk arkadaşı olan ve daha üniversite­ de okurken nişanlanmış bulundugu Jenny Von Westphalen ile Kreussnach'da evlendi. Karısı Prusya'nın asli ve gerici bir aile­ sindendi. Jenny Von Westphaien'in ağabeyisi en gerici bir za­ manda ( 1850-1858) Prusya İçişleri bakan ı old u. Marks, 1843 sonbaharında, Arnold Ruge ( 1802-1880) lle biri ik te ra d i kal bir dergi çıkarmak üzere Paris'e gitti. Ruge, sol Hegelci, 1825'den 1830'a degin hapis, 1848'den sonra gerici (mürteci) ve 1866'dan 1870'e degin Bismark'a partizan olmuş bir adamdır. Fakat, Deutsche Fra nzösische Jahrebüche: Fransız Al man Ytllı­ gı (haberleri) adını alan bu derginin yalnız 1. fasikülü çıktı. Al­ manya'da gizlice dagıtılmasındaki güçlükler ve Marks'la Ruge arasında çıkan düşünce ayrı lı kları yüzü nden ka pa nd ı. Marks, bu dergide yazdıgı makalelerle, artık bize, "var olan şeylerin (*) Rusça aslında yanhşlıkla "1 Ocak" denir. Marks ı 7-18 Mart'ta gazete yazı ku· rulundan çekilmeye mecbur kalmıştı. Ama, Sansür Bakanlığı 1843 Ocak'ı sonunda yayınladığı duyuruda 31 Mart'tan itibaren gazetenin yasak edildiğini bildirir.

122

hepsini amans1zca eleştirmeyi" ve hele "eleştiri silahi, silahla­ rm eleştirisine varmamafld1r" diye ögütle yen, yıgınlara ve pro­ letaıyaya ses veren bir devrimci gibi gözükür.

ENGELS�SOSYALİZM�LİG·MANİFEST 1844 Eylül'ünde, Friedrich Engels bir kaç gün için Paris'e ge­ lir ve gelir gelmez Marks'ın sıkı fıkı dostu olur. Her ikisi de, o za­ man Paris'te kaynaşan ihtilalci grupların yangınlı yaşayışına en hamarat kişiler olarak katıştılar. (En başta gelen Proudhon'un doktrini idi ki, Marks 1847'de çıkan FeJsefenin

Yoksulluğu

eseri ile bu doktrini yerin dibine batırmıştı). Marks'la Engels, çe­ şit çeşit küçük burjuva doktrinlerine yaylım ateşi açaraktan, devrimci Proletarya Sosyalizminin teori ve taktigini veya bilimcil sosyalizmi

(Marksizmi)

yoğurdular.

(Bu

1844-48 yıllarındaki

Marks'ın e serlerine bakınız). 1845'de, Prusya hükümetinin dileği ü zerine Marks, tehlikeli bir ihtilalcidir diye Paris'ten kovuldu. Brüksel'e gitti yerleşti. 1847 ilkbaharında Marks'la Engels, Ko­ münistler Ligi denilen gizli bir propaganda derne§ine üye yazıl­ dılar ve bu Lig'in 2. (Londra, Kasım 1847) kongresinde özenli ve değerli yer tuttular. Bu kongre onlara, 1848 Şubat'ında yaymla­ nan ünlü

Komünist Partisi

Manifesti'nin kaleme alınmasını ıs­

marladı. Bu eser, yeni dünya kavrayışını, sosyal yaşayış alanına da yayılan önü sonu tutar tutarlı materyalizmi, en geniş ve en derin evrim bilimi olarak anlatılan diyalektlgi, yeni bir toplumun, yüksek sosyalizm toplumunun yaratıcısı olan Proletarya'nın sınıf döğüşü teorisini ve işçi sınıfı'nın dünya tarihindeki devrimciliği rolünü, dahiyane bir apaçıklık ve dupdurululuk ile açıp anlatır.

MARKS PRATİK İHTİLALCİ 1848 Şubat Devrimi patlak verdigi za m an , ka'dan kapı

d ı şa n edildi. Tekrar Paris'e geldi.

Marks Belçi­ Mart Devri­

mi'nden sonra orayı da bırakıp Almanya'ya döndü ve Kolon­ ya'da yerleşti. İşte, Marks'ın baş yazarı oldugu Yeni Rhenan gazetesi [Neu Rheinische Zeitu ng], 1 Haziran 1848'den,

19

Mayıs 1849'a degin orada ç ık tı. Yeni teori, 1848-49'daki dev­ rimci olayların akışı ve ondan sonra bütün dünya ülkelerinin Proletaryacı ve Demokratik hareketleri ile dogrulugunu belli et­ tL Marks, ü stün gelen karşıdevrim tarafından ilk önce mahke123

meye verildi, sonra Almanya'dan kapı dışarı edildi

(16

Mayıs

1849). Gene Paris'e geldi, oradan da gene 13 Haziran 1849'da yapılan gösterilerden sonra kapı dışarı edildi. Sonra Londra'ya geçerek orada son günlerine dek yaşadı.

S ÜRGÜ N LÜ K-Y O KSULLUK-Dİ DİŞME-TE ORİ Bu sürgün yaşayışının şartları,

Marks'la Engels arasındaki

( 1912'de basılan) mektuplaşma n ı n pek açı k ola rak gösterdiğ i gibi, "Dayanılmaz ölçüde" ezici ve üzücü idi. Marks ile

ailesi

yoksulluktan tam manası ile kırıl1yordu. Eğer Engels'in devamlı ve içtenlikle yaptıgı mali yardım olmasaydı, Marks yalnız

maye [Kapital]

adlı

eserini

Ser­

başaramamakla kalmayacak, belki

de çekinilmez bir surette yoksulluktan düşüp ölecekti. Bundan başka, küçük-burjuva sosyalizminin, genellikle proletaryacr ol­ mayan sosyalizmin egemen olan doktrinleri ve eğilimleri (akım­ lan), Marks'!, hiç durmaksızın, dinmeyen bir dövüş tuturmaya, bazen en kendinden geçirici, en yersiz

şahsi

saldınşlara giriş­

meye zorluyordu (Herr Vogt). Mültecilerden uzak duran Marks, bir sıra tarihi emekleri içinde, bilhassa ekonomi politik etüdü ne kendisini

vererekten,

kendi

materyalist

teorisini

yogurdu.

Ekonomi Politi§in Eleştirisi­ Sermaye [Kapital] (1. cilt 1867) adlı ese­

Marks, Ekonomi Politik bilimini,

Katki (1859) ile

ne

rinde alt üst etti. (ilerde Marks'ın Doktrini'ne bakıla).

DEVRİMLER-1. ENTERNASYONAL-KOMÜN SO yıllannın sonlarına dogru v e 6 0 yıllan sırasında, Demok­

rasi hareketlerin in a levlenişi, Marks'ı pratik çalışmaya çag ırdı. Ünlü 1. Enternasyonalin İşçilerin Uluslararası Birligi'nin Lon­ dra'da kuruluşu 28 Eylül 1864 tarihinde olmuştur. Marks, ı. Enternasyonal'in canı oldu, aynı sebepten Enternasyonal'in ilk çagırısının (adersinogüral) ve pek çok karar, duyuru ve bildiri­ nin de yazarı gene Marks oldu. Marks başka başka memleket­ lerin işçi sınıfı hareketlerini bir arada toplamaya uğraşaraktan, proletaryacı olmayan, Marksizm'den önceki ayrı ayrı sosyalizm biçimlerini ( Mazzini, Proudon, Bakunin, İngiliz liberal tradünyo­ nizmi, Almanya'daki saga dogru Lassal'cı gidiş-gelişleri ve ilh.) aynı bir yola yöneltmenin yoluna bakaraktan, bütün tarlkatlar ve okulların teorilerini tepeleyerekten, başka başka memleket124

lerin proletarya dövüşleri için biricik bir taktik yarattı. Marks'ır

1871 'de D evri m c i olarak, güreş ve dögüş adamı olarak, o ka­ dar içi n e işlemiş, o denli uygun ve yerinde öyle parlak bir gö­

Fransa'da Sivil Savaş adlı ki ta bı n da ölçüp t ;:ı rttıg ı Pari::: Ko m ü n ası ( 1871) yıkıldıktan sonra; Enternasyonal i çi n de Ba­ rü şl e

kun i n 'ci (ana rşist)leri n kışkırttik la rı i kilikten sonra, Enternasyo­ nal Avrupa'da kalamadı.

1. ENTERNASYONALİN VE MARKS'IN SÖNÜŞÜ 1872 La Hey kongresinden sonra, Marks, Enternasyonal'ir Genel Konseyi'ni New York 'a kaldırttı.

1.

Enternasyonal tarihi gö­

revini başarmış ve yerini yeni bir döneme bırakmıştır ki, bu dö­ nemde işçi hareketleri bütün dü nya ülkelerinde sonsuzcasınc daha geniş ve daha hatın say ı lır bir açılışa kavuştu. O dönemdE her ulusal d evlet temel i ü z e rinde, yıgıncı (kitleci) bir işçi sınıf sosyalist

partis i

kuruldu.

Enternasyonal içind e durmaksızın saçtıgı çalışkanlık, dahc da yaman ugraşlara baglı olan teori

e m ekle ri

üzerine binince,

bunların verdigi yorgunlu k , en sonunda Marks'ın saglıgını VE sıhhatini sarstı.

Marks Ekonomi Politigin biç i mini degiştirmE

emeÇinin ardını bırakmadı ve, bir sürü yeni m al z e me l er derle­ yerekten ve bir çok dilleri (örnegin Rusça'yı) etüd ederekter

Sermaye eser i n i başarmaya çalış t ı , amma ye'sini son una erdi rmesine engel old u.

hastalık

Serma­

2 Aralık 1881 'de, ka rı s ı öldü: 14 Mart 1883'de Marks, koltu­ gw içinde, mışıl mışıl son uy kus u na daldı g i tti . M a rks , ka n sı

( he­

men hemen aile üyesi sırasına geçmiş olan) hizmetçileri HalenE Demuth ile b i rlikte Londra'da Highate mezarlıgına gömüldü.

ı ı:

M ARKS'IN FİLOZOFİK VE SOSYAL DOKTRİNİ Marks'ın görüş ve doktrinlerinin topuna birden Marksizm de­ nir. Marks 19. yüzyılın üç belli başlı düşünce egilim (akım)le­ rini süreklileştirip başardı. Bu üç akım insaniıÇın en ilerlemiş üç milletinden geliyordu:

Klasik Alman

Ekonomi Politigi ve genellikle Fransız

Felsefesi,

İhtiliH

Klasik İngiliz

doktrinleri ile bag­

lı olaraktan Fransız Sosyalizmi. Marks'ın düşüncelerindeki gö­ ze çarpan mantık gücünü ve tutarlı derli toplulugunu, Marks'ın hasımları bile teslim ederler; bu düşüncelerin topu birden mo­ dern materyalizmi ve bilimcil sosyalizmi, bütün kapitalist ülke­ lerdeki işçi sınıfı hareketinin teori ve programını meydana ge­ tirir. Bu yön bizi, Marksizm'in muhtevasmı, yani, Marks'ın eko­ nomik doktrinini aniatmazdan önce, Marks'ın genellikle dünya­ yı kavrayışı üzerinde kısaca bir açıklama yapmaya zorladı.

M ARKSİZMİN ÜÇ TAMAMLAYlCI KlSMI VE ÜÇ KAYNAGI[NDAN İLKİ] SOSYAL BİLİMLERDE TARAFSIZLIK YOK "Ma rks'ın doktrini" bütün kapitalistleşmiş dünyada {gerek resmi, gerek Liberal) burjuva biliminin en büyük düşmanlıgını ve en büyük kinini üzerine çekiyor. Burjuva bilimi, Marksizm'i bir çeşit "zararlı tarikat" sayıyor. Burjuva biltminden başka tür­ lü şey de beklenemezdi. Çünkü sınıfların dövüşü üzerine temel atmış bir toplumda "tarafsız" sosyal bilimler bulunamazdı. Li­ beral veya resmi her bilim, şu veya bu suretle ücretli köleligi savunur. Marksizm ise bu kölelige karşı dinmez bir savaş aç­ mıştır. Bir ücretli kölelik toplumu içinde tarafsız bir bilim iste127

mek, sermayenin kazancı zara n na işçi, ücretlerini artırmanın gerekip g e re km e digini

bi lmek so runu nda,

bu rjuvad an tarafsız

olmalarını dilemek, çocukça toy l u ktur. Fakat h e psi bu kad a r tam bir durulukla

i spat

degi l . Felsefe ile

sosyal

bilimin tarihi

ed i yor ki: M arks i zm'de , evrensel k a pita ­

lizmin düpedüz gelişim yolu dışarısına fışkırmış kapalı ve kaska­ tı

bir

ve ya bir "tarikatçilıga: sektarizme" benzer hiç bir B unun tam zıddı olarak, Marks'ın bütün dehası da, bu I l eri insanlık düşüncesinin önceden koymuş old ug u

doktrine

yan yoktur. tamamı

sorunları

halletmekten ibaret kaldı.

Marks ' ın doktrini,

Felse­

f e'ni n , Ekonomi- Pol itig i n ve Sosyalizm'in en bü yük temsilelleri­ nin doktrinlerinin düpedüz ve dogrudan dogruya süreklileştiril­ mesi, devam ettirilişi gi bi do gdu. MARKSiZM EN YÜKSEK DÜŞÜNCE AN ITlDIR Marks'ın doktrini'nin gücü uçsuz bucaksızdır. Çünkü Mark­

sizm dogrudur haklıdır. M a rks'ın zenlidir. İnsanlara öyle

b ütün

bir

doktrini ta mam ve iyice d ün ya görüşü verir ki, bu

dü­ gö­

rüş hiç bir burjuvaca zulmü savunmakla uzlaşmaz. Marksizm,

19. yüzyılda insa nlıgın Alman Felsefesinde, İngi liz Ekonomi Po­ l itig inde ve Fransı z Sosyalizmi'nde en iyi olara k yarattıgı her şeyin doğal halefidir. Marksizmin ay nı zamanda üç tamamlayıcı kısmı da olan bu ka y nağı üzerinde duracağız.

üç

MARKSiZM VE 18. Y ÜZYIL FELSEFESi Avrupanın bütün yeni ve hele bi rikmiş Orta Çağ artıkiarına kar­ şı, fikirl erde k i ve kuru m l ardaki derebeylige ka rşı kestirip attırı­ cı bir savaşın açıldıgı Fransa'da, 18. yüzyılın sonunda, Mater­ yal izm keskinci mantıki sonuçlu, bütün doğa bilimlerinin pren­ sipl erine uygun, batı! i t i kat l ara, ikiyüzlülüge, vs.ye düşman bi­ rici k felsefe oldu. Bu yüzden, demokrasi düşmanları Materya­ llzme karşı çıkı p çü rütme ye , gözden düşürmeye, iftira ile bag­ maya çabaladılar. Daima şöylece veya böylece dinin korunma­ sına veya tutumuna varan, çeşitli felsefece i d ea l i zm biçimleri­ Materyalizm Marksizm'in fe ls efesidir .

çag tarihi, esnasında

ni savundular. Marks'la Engels, felsefece materya l i zmi

kuvvetle

savundular

ve materyalizmden her sapıtmanın ne de rin yanlışlıklara gö128

müldügünü bir çok ke re le r gösterdiler. Marks ile Engels'in fikir� leri en duru ve ayrıntiiı olarak Engels'in: Ludwig Feuerbach ve Anti Dühring adlı eserlerinde anlatılmıştır -bu iki eser­ Komünist Partisinin Manifesti gibl -her bilinçli işçinin baş ucunda duracak gözde kitaplardandrr. HEGE L - FE UERBACH - DİYALEKTİ K MATERYALİZM Fakat Marks, 18. yüzyılın materyalizminde takılıp kalmadı, felsefeyi daha ileri götürüp güçlendirdi. Materya!izmi, klasik Al­ man felsefesinin k a zanç la n ve özellikle, bir y andan Feuerbach materyalizmine kapı açan, Hegel sistemi lle zenginleştirdi. Bu kaza n çla rı n belli başlrsr, Diyalektiktir. Diyalektik, en tam, en derin ve dar kafalrlrgr en saymaz bir evrim bilimi, maddeyi bize a rdı arası kesilmez gelişimi içinde gösteren bilimdir. Doga billmlerinin en son keşifleri, radyum, elektronlar, elemaniann deg işi mi . Burjuva filozoflarının doktrinlerine ve eski çürümüş idealizme dog ru "yeniden'' yüzgeri edişlerine ragmen, bu keşif­ ler, Marks'ın diyalektik materyalizmin/ en parlak güzelilgi ve üstünlügü ile görke m l i biçimde kuvvetlendirdiler.

TOPLUMU N VE TARİHİN MATERYALİZMİ Marks, Felsefece materyalizmi derinleştirerek ve geliştirerek, ta sonuna degin açıp iletti ve materyalizmi doga bilgisinden in­ san toplumunun b ilgi sine geç i rip yaydı. Marks'ın tarihi mate rya ­ lizmi, bilimcil düşüncenin en büyük kazancı ve tutkusu oldu. Ondan önce tarihin ve siyasetin kavra n ı şında hüküm süren mahşerin ve g elişi güzelliğin yerine, şaştiası bir surette başarıl­ mış, kotanlmrş, derli, düzenlileştiriimiş bir bilim geçti. Bu bilim, sosyal bir to p lu m biçiminden, üretici güçlerin büyümesi dolayı­ sı ile, daha yüksek başka sosyal biçimin nasıl gelişim sürecini tamamlayıp çrkt ıg rn ı , örnegin derebeylikten kapitalizmin nasıl dogdugunu gösterir. Nasıl ki insan bilgileri, insanın dilegine bagl1 olmayarak mevcut bulunan doğayı, yani g e lişim i içindeki maddeyi bir ayna içinde imişcesine aksettirip gösteriyorsa, tip­ kı böylece sosyal bi lgiler (yani felsefece, dince, pol i ti kçe , vs. edinilmiş kanaat ve doktrinler) dahi toplumun ekonomi rejimini bir ayna içinde imiseesine aksettirirler. Politik sorunlar, bir eko­ nomi temeli üzerinde, üst yapı olarak gelip kurulurlar. Örnegin, 129

bugünkü Avrupa Devletlerindeki muhtelif politika biçimlerinin, nasıl burjuvazinin proletarya üzerindeki tahakkümünü kuvvet­ lendirmeye yaradıklarını görüp anlıyoruz. Marks'ın felsefesi insanlıga ve hele işçi sınıfına kudretli bil­ gi a letle ri veren başanimiş bir felsecefe materyallzmdlr. (Marksizmin öteki iki kaynagı ekonomi ve sosyalizm kaynak­ ları sırası nda gö rü leeekti r. (Marksizm Bi bl iyoteg i No: 4 'e [Ka ri Marks'ın Ekonomi Politigi1 Sosyalizmi, Taktigi] bakıla. H.K.)

130

FİLOZOFİK MATERYALİZM MARKS- FEUERBACH- MATERYALİZM Marks'ın fikirleri 1844-45'1erde erginleşir. Bu yıllardan be­ riye, Marks materyalist oldu ve bilhassa Feuerbach'ın taraflısı oldu. Marks'ın Feu erbach'ta, hatta daha sonraları bile zayıf bu lduğu yanları, ancak mantıkla materya!izm genişliği bakı­ mından gözüken yetersizlikti. Marks "tarihte iz bırakan" Fe­ uerbach'ın

dünya tarihindeki

değerini

onun

bilhassa Hegel

idealizmi ile iyiden iyiye kopu şmasında ve materyalizmi sağ­ lamlaştırıp ve güçlendirişinde bulur. Gerçekten Marks şöyle yazar; "18. yüzy1lm Frans1z filozofisi ve özellikle İngiliz ve Frans1z materyalizmleri yalmz mevcut po­ litik kurumlara karş1, mevcut dine ve teoloji'ye karş1 savaş aç­ makla kalmadi ... "Makul bir felsefe"ye karş1 gelen "abartma!J" bir spekülasyon" an/ammdaki her türlü metafizik ile de dögüş­

tü" (Kutsal Aile).

MARKS-HEGEL- DİYALEKTİK "Hegel'e göre", diyordu Marks, "hatta fikir adm1 vererek, baş!Jbaşma bir süje kıflgma soktugu düşünce, realitenin (olan bitenin) yaratJCIS!dlr... Bana göre, fikir(ler) dünyasi insan ruhu içine göçmüş ve orada ifade bulmuş maddeler dünyasmdan başka bir şey değildir."

(Kapital).

Marks'ın bu materyalist felsefesi ile sürekli mutabık kalmış olan F. Engels, el yazısı halinde iken Marks'ın okumuş bulun­ duğu

Anti Dühring

eserinde bu felsefeyi izah ederken, şöy­

le yazar: "Bütün varl1gm birligi, var oluşundan ibaret degil­ dir... Bütün varligm gerçek birlig i maddeliğinden ibarettir ve bu madde/ik... doğa bilimleri ile felsefenin uzun ve emekli bir 131

evrimi ile ispat edilmiştir... Hareket,

maddenin

var oluş biçi­

mi, var oluş sürecidir. Hiç bir zaman hiç bir yanda hareketsiz madde olmam1şt1r ve olamaz . . .

Hareketsiz

madde, maddesiz

hareket kadar anlaşilmaz ka/Jr... Fakat bunun üzerine insan, düşünce ve bilinç nedir ve nereden gelir diye kendi kendine sorarsa, düşünce ile bilincin insan beyninin ürünleri olduklan ve bizzat insamn bir doga ürünü bulundugu, içinde bulundu­ gu ortamda ve ortamla birlikte insamn da geliştlgi neticesine

van/ir. Ve o zaman kendiilginden anlaşilir ki, en son tahiiide insan beyninin ürünleri de gene doga ürünleridirler ve beyin ürünleri doga ile uyumsuzluk halinde

degil,

uygunluk halinde

bulunurlar.. Hege/ idealist idi, yani, ona göre kafasmdaki fi­ kirler dişanda var olan, gerçek olay ve nesnelerin bir kopya­ SI degildi.

(Engels,

as11 yaz1smda Abbilder (suret-yans1ma)

bazen de "istinsah -kopya" abklatsch der.) Belki tersine, nes­ neler ile nesnelerin geçirdikleri gelişim sürecidir ki, Hegel'e ka!Jrsa, Fikir(ide)in gerçekleşmiş hayallerinden başka bir şey degildirler ve bu fikir/ daha önceden, artik ne biley/m nerede, madde dünyasmm varl1§mdan önce vard1r."

MADDE DÜŞÜNCENİN ANASIDIR Engels'in Ludwig Feuerbach adlı bir kitabı var, ki onda Fe­ uerbach'ın felsefesi hakkındaki kendisinin ve Marks'ın fikirleri­ ni anlatır. Ancak Hegel, Feuerbach ve tarihin maddeci kavranı­ şı üzeri nde Marks'la biri i kte ( 1844-45'de) yazd ıkiarı eski el

yazmasını tekrar okuduktan sonra basrimaya verdigi bu kita­ b ı n da , Engels der ki: "Her felsefenin ve özellikle

her yeni

felsefenin

temelli

soru­

nu, düşünce ile madde arasmdaki ilişkOer sorunudur. ilkönceki unsur, en eski eleman nedir?.. Bu soruya verdikleri cevaba gö­ re filozoflar iki ayn kampa bölünür/erdi: Do§aya bakarak ruh (ide) daha önce gelir diyen ve bu yüzden her ne çeşitte olursa o/sun1 dünyamn, madde dünyasmm yarat1lm1ş bir nesne oldu­ gunu kabul edenler... idealizm kampm1 kuranlardl.

ötekileri,

dogayt (evreni) ilkönce gelmiş sayarlar, çeşit çeşit materyalist oku/Ianna girer/erdi." (Engels: Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin 132

Sonu).

GERİCİ (M ÜRTECİ) FELSEFELER {Felsefe bakımından) mate ry alizm ile idealizmin başka her­ hangi bir türlü kavranışı karışıklıktan başka bir şey çıkarmaz. Marks, yalnız, daima şu veya bu suretle dine baglı kalan ide­ alizmi degil, fakat öz e ll i kle bu günlerde ortallga pek yayılmış bulunan, Hume ile Kant 'ın bakışını, agnostisizmi {bilinmezcili­ gi), kritisizmi {eleştiricilik) pozitivizmi de, her ne kılıkta ortaya çıkarsa

çıksın/ar,

hepsini

kategorikman

yanına

u g ratmad ı .

bir felsefeyi gerici {mürteci) buldu, ide­ alizme verilmiş taviz ve "pratikte, materyalizmi inkar ederken, ötede gizli kapak/! olarak kabul ediş." {Engels: Ludwig Feuer­ bach) gibi saydı. Su konuda, Marks'la Engels'in yukanda an ı ­ Çünkü b u son çeşitte

lan eserlerinden başka,

Marks'ın Engels' e

12 Ocak 1866'da

"son yillarda ol­ dugundan daha materyalist" gözükür ve "düşündügümüz za­ man asla materyalizmden aynlamadJğlmiZI" bildirir. M a rks ay­

gönderdigi mektuba ba k ınız : Thomas Huxley

nı zamanda Huxley'i agnostisizme ve Hume teorisine doğru bir " gi z li

kapıcık" açmakla suçluyordu.

ÖZGÜRLÜK ZORUNLULUGUN BİLİNCE GEÇİŞİDİR Marks'ın,

özgürlükle,

zorunluluk arasındaki ilişkilere dair

olan g ö rüşü n ü unutmamak özenlidir.

"Özgürlük, zorunlulugu anlatmaktan ibarettir. Zorunluluk, ancak anlaştlmaz kaldtkça kör (bir zorunluluk)dür" (Anti Dühring.) Bu , doğayı güden ka­ nunlann tanınması, zorunlulugun diyalektik bir surette özgür­ lük biçimine geçişinin tanımlanmasıdır (zorunlulugun özgürlük biçimine geçişi, tıpkı kavranılmış degil, belki kavranabilir olan "nesnenin kendisi"nin "nesnelerin özü"nden "olay"a geçer geç­ mez "bizim için nesne" haline girişi gibidir).

SAPlK M ATERYALİSTLER Feuerbach'ınki

{ve

hele

Büchner-Vogt-Moleschotte'lerin

"bayagı: vülg er " materyalizmi) de birlikte olmak, üzere bütün " eski "

materyalizmin öz yanlışlıgı, Marks'la Engels'e göre, şu

nokta lardadır: 1. "Öz be öz mekanik" olmak {ola nı biteni M e­ kanist anlamak), çünkü en son kimya ve

biyoloji

(ve, bugüne

bugün, şunu da ilave etmek uygun düşer: elektrigln m adde te­ orisi, kanunu ) ilerley!şini hesaba katmazd1; 2. Ne tarih, ne de 133

diyalektige

(özellikle, d iyalektige z ıt yönde metafizik ne mantıki sonuçlucasına ne de bü­ tünlemesi ne her şeye uygulayamayış, 3. "İnsanın özü"nü (ta­ rihin elle tutulurcasına, somut bir surette bellileşt i rild igi) b i r "sosyal ilişkilerin tümü" gibi görecek yerde "soyut; mücerret" olarak kavramak böylece "eski" materya lizm madde dünyasını "yoru m lamak"tan başka bir şey yapmıyordu. Oysa ki bahis ko­ nusu edilmiş olan, dünyayı "degiştirmek"tl. Başka bir deyimle, eski materyalizm, "pratik devri mci faaliyetin" çapını ve degeri­ ni kavrayamıyordu. uymayış

oluş) ve evrim görüşünü

134

DiYA LEKTiK HEGEL'i AYAKLAR! ÜSTÜN E KALDIRIŞ Marks'la Engels, Hegel Diyalektigini en geniş, en dogrucu, en derin bir evrim doktrini, klasik Alman felsefesinin en büyük kazancı sayarlar. Gelişim prensibi ile evrim hakkında söylenmiş diyalektikten başka her formül, onlara, dar, yoksul, dogada ve toplumda

(bazen

sıçramalar,

katastroflar,

devrimlerle göze

çarpan) evrimin gerçek gidişini sakatlayan, baltalayan formül­ ler gibi gözükür. "Bilinçli diyalektiiJi� doganm ve tarihin materyalistçe kav­ ramiisi ad/1 doktrinimizin içine atarak, Alman idealist felsefe­ sinden

styn/1p

kurtaran,

şüphesiz

hemen

hemen

yalmz

Marks'la ben olduk. Ooga� diyalektigin mihenk ve deneme ta­ Şidir. Ve şurasm1 söylemek gerekir ki� modern doga bilimleri

olaganüstü zengin ve bol, y1gmı daima (bu,

radyum, elektronlar,

artan malzemeler sunar

elementlerin

birbirine dönüşmesi,

vs. keşfedilmezden önce yazılmıştı. Lenin) ve bu y1ğm y1gm malzemeler su götürmezcesine ispat eder ki, doga metafizikçe değil diyalektikçe işler."

(Anti Dühring).

MADDE HAREKET VE DEGiŞİŞTiR Engels yazar: "Büyük ana teze göre, madde dünyasi bir do­ nakalmlş nesneler kompleksi değil, belki bir prose, bir gidiş, oluş - yok oluş kompleksi sayiimaiidir ki, bu gidiş kompleksin­ de görünüşünde durgun, hareketsiz gibi gelen nesneler, t1pk1 beynimizin içinde b1rakt1klan zihin panltiian yani fikirler gibi, ard1 arkasi kesilmez bir s1ra birbirini kavalayan konaklan baş­ tan başa geçer durur/ar... Böyle söyleyen büyük temel tez, özellikle Hegel'den beri gelen bilince o denli derinden derine iş­ ledi ki, tezin bu şekline karşi Çikacak hemen hemen kalmadi. 135

Şuras1 dogru ki, bu temelli tezi teoride kabul etmek başka şey ve etüd edilen bütün alanlara, 'ayn ayn her olan bitene uy­ gulamak' başka şeydir. (Diyalektik felsefe)nin önünde, kesin, mutlak ve kutsal olan hiçbir şey yoktur. O her şeyin geçmişini ve her şeye geçmişini gösterir ve onun ard1 arkasi kesilmez oluş -yok oluştan, var olma ve geçişten, sonsuzcasma yuka­ nya- ç1k1ş gidişinden başka hiçbir şey mevcut değildir ve di­ yalektik felsefenin kendisi de, bu oluş yok oluşun, geçişin, Çl­ ktş ve gidişin beynimiz içine vurmuş panlt/smdan başka bir şey değildir."

( Ludwig Feuerbach) DÜŞÜNCE VE BİLGİ M ADDEDEN DOGAR

De mek, Ma rks'a göre diyalektik

"d1ş dünyanm olduğu kadar

insan düşüncesinde genel hareket kanunlannm bilimidir".

İ şte Hegel felsefesini n bu devrimci görünüşünüdür ki Marks kabul etti ve g elişti rd i . Diyalektik maddecilik "bilimlerin üstünde

yerleşmiş bir felsefeyi art1k ne yapsmd1 ... Bütün eski felsefeden, arta kalan ve kendi var/iğm1 koruyan şey -düşüncenin teorisi ile formel mant1k ile diyalektiktir." (Anti-Dühring). Hegel'in diyalektlgi kavrayışında oldugu gibi, Marks'ın kavrayı­ şındaki diya lektigin de içinde, bugün bilgi teorisi veya epistemo­ loji (gneseolojie) adı verilen şey bulunur ki, bu bilgi teorisi de kendi konusu ile tarihcil bakımdan, bilgi nin nereden çıktıgını, na­ sıl geliştigini, bi lgisizlikten bilgiye geçişi inceleyerek ve genelleş­ tirerek yer tutmalıd ır . kanun/an-,

DİYALEKTİK M ATERYALiZMiN NiCELiGİ (KEYFİYETİ) Za manımızda, gelişim fikri, evrim fikri, sosyal bilinci n he­ men tümünün içine işledi, ama Hegel felsefesi yolundan başka bir yolla işledi . Bununla bera ber, Hegel'e yaslanara k Marks'la Engels'in kanunlaştır-dıklan biçimdeki evrim fikri, ortal ıkta do­ laşan evrim fikrinden çok daha geniş, özce, muhtevaca çok da­ ha ze ngindlr . Kul lan ı l a ge len doktrinden çok daha zengi n o l an Marks doktrin indeki diyalektigin b i rkaç göze ça rpan karakteri şunlard ı r: Vakti ile ta nınmış m erha leleri (aşama ları) göz önü n ­ de canlandırır görünen, ama başka bir biçimde, daha yüksek kertede canlandırır görünen bir evrim ("inkarın inkarı"), düz 136

çizgi h a l i n d e degil d e adeta h e l ezo n i çizg i ha llnde g iden b i r ge­ l işi m , aksaya aksaya, katastro flar, kıya metler, ihtila l l e r, " i l e r­ leyici g i d i ş içinde kopu kopu v ermeler" y a pa ya pa olan b i r ge­ lişi m, kemiyetten ( nicelikten) keyfiyet ( n i telik ) hali ne geçişi, iç çelişkileri n geliş i m biçi m i ne g i ri ş i , bu g e l i ş i m , bel li b i r olay (fe­ n o m en ) ı n s ı n ı rları içi nde veya bel l i b i r toplu m un göbe g i nde, b i r cisi m üzerine etki y a pa n b i rbiri n d e n ayrı kuvvet ve eg i l i m lerin çatışmalan ve ç arp ı ş mal a n i l e kışkırtı l m ı ş ol ması , bir tek veya a y n ı olay ı n bütü n görü nüşleri a rası n d a k i çözülmek n ed i r b ilmez s ı k ı b i r baglı lıg ı n ve k a rş ı tl ıg ı n ( zıt ka rakteri n ) bu lu n masi . ( M a rks ' ı n 8 Oca k 1 8 6 7 ' d e Engels'e yazd ı g ı mektuba b a k ı n ız, o ra d a Ma rks, materyalist diyalektikle k a r ı şt ı rm a n ı n saçma ola­ cag ı n ı söyl edigi Stei n teoris i n i n " katı üçl emeleri " ( trich ote­ m i )yle alay eder. )

137

TARİHİN MADDECi KAVRANIŞI DOGA+TOPLUM BİLİMLERİ BİRLEŞİR M a rks, eski materya lizm i n mantıksızl ıgını ve ya rı m yama­ lak o luşu nu b i l i nçle kavrad ıgı i ç i n , " toplum bilimi, yani tarih cil ve felsefi denilen bilimlerin top un u birden, ma teryalist temel­ le uygun düşürtmek, ve ma teryalizme dayanarak toplum bili­

( Lu dwig Feuerba c h ) gere ktigi ka­ nısı na g e lm işti. Eger, genelli kle m a te rya f i zm bil i n ci va rl ı k la iza h ediyor, düşü n ce n i n sebeb i n i maddede b u l u yor ve v a rlı g ı n sebebini d üşüncede b u l m u yo rsa, ayn ı materya l izm insanlıg ı n sosya l yaşay ı ş ı na uygu lanı nca, orada d a sosyal bi lincin sosyal va rl ıkta i za h ı n ı b u l m a s ı n ı e l bet i ste r. Ma rks der ki : " Teknoloji (zena a tlar ve ayg1tlar bilimi), insa­ mini yeni baştan kurmak"

nm doga karş1smdaki çallşkan!Jgmm, insan hayatmm dogrudan dogruya üretmesindeki gidişin ve dolay1s1 ile de, bu üretim ya ­ plştan f1şkmp ç1kan yaşama şartlan ile zihincil ka vram/ann, dü ­ şüncelerin sebeplerini aç1ga vurdurur. "

TARİHİN GİDİŞİNİ EKONOMİ TAYİN EDER M a rks, Ekono m i Politi g i n E l eştirisi ne Katkı a d l ı eserinin ön sözünde, i nsan top l u m u i l e ta ri h in e uygu la n m ış materyaliz­ min ana tezleri ni tam b i r form ü l hali nde şöylece veri r, a nlatır: " İnsanlar, yaşamak için sosyal üretimde bulunurlarken, bir­

birleri ile, belli zaruri iradelerine bag!J olmayan bir takim ilişki­ lere, üretim ilişkilerine girişirler. Bu üretim ilişkileri insaniann maddi üretim güçlerinin (üretici güçlerin) belli bir gelişim sevi­ yesine karş11!k ve uygun düşer. Bu üretim ilişkilerinin topu bir­ den, toplumun ekonomik yap/Sim, gerçek

temelini

teşkil ederler

ki, bu temelin üzerinde h ukukcul ve politik bir üst yap1 yükse­ lir. Gene o temele uygun olarak da belli sosyal bilinç biçimleri karşilik düşer. Maddi hayatm üretim tarz1, sosyal, politik yaşa139

y1şm ve genellikle manevi hayatm gidişini şartlandmr. Gerçek olan biteni (realiteyi) insaniann bilinci tayin etmez, bilakis, in� saniann bilincini sosyal olan biten (olaylar) : (sosyal rea!ite) ta � yin eder. Üretici güçler herhangi bir gelişim se viyesine geldiler miydi, o zamana degin içlerinde geliştikieri me vcut üretim iliş­ kileri ile, yah ut üretim ilişkilerinin h ukukça deyimlendirilm esi olan, mülkiyet ilişkileri ile çattştrlar. Bir zamanlar üretici güçleri geliştirici biçimlerde olan bu (üretici) ilişkiler, şimdi o güçlere engel olmaya başlar/ar. Derken sosyal bir devrim çag1d1r açtl!r. Ekonomi temelinde olan degişik/ik, az çok ya vaşlik veya çabuklukla, bütün o yüce üst-yapmm alt1m üstüne getirir. B u gibi altüstlükler göz önüne getirifdimiydi, daima -fizik ve doga bilimlerinin yard1m1 ile on ­ lara bag/1 olanlara yak1ş1r yolda ölçülüp biçilmesi gerek olan ­ ekonomik üretim şart/annm maddi altüstlükleri ile hukukçu!, politik, dinci!, artistik (sanatol) veya felsefi biçim leri; sözün kl ­ sasl, insaniann o çat1şmay1 (üretici güçler ile üretim münase ­ betleri arasmdaki çelişki) bilinçlerine geçirdikleri ve son una ka ­ dar sa vaşarak götürdük/eri ideoloji biçimlerini birbirinden ayir­ detmek önemli ve gereklidir. Nas1l ki bir kişinin ne ktratta oldugu, o kişinin kendi kendisi hakkmda b es/edlgi fikirler/e ölçülmezse, tipki ö ylece bir böyle altüstlük çagmm ne oldugu da, o ça§m kendi kendisi hakkmda edinmiş oldugu düşünceler/e kestirilemez. Aksine bu edinilmiş düşünceler ve bilinci, o çagdaki maddi hayatm Zltflklan, çatiş ­ maian ile, sosyal üretici güçlerle üretim ilişki/ed arasmdaki çe­ lişki ile izah etmek gerektir. Ana çizgilerinde taslaklaştmlacak olurlarsa görülür ki, Asyal!, Antik, Derebeyi ve Modern b urjuva (işveren) üre tim tarz/an, bir o kadar sosyal ekonomi biçimleş ­ melerinin ilerieye gelmiş çaglan diye gösterilebilir/er" ( M a rks' ı n

7 Tem m uz 1866 tar ihi ile E n gels'e yazd ıgı mekt uptaki kısa for­ m ü le ba kınız : " Üretim araçlan ile bellileştiri/m iş ( emegin) iş ör­ gütlenmesi h akkmda teorimiz")

SAPlK TARİH FELSE FESi VE M ARKSiZM Tari h i n materyalistçe kav ran1 şı, yahut d a ha doğrusu, ma­ teryal i zmin mantıkçı ve tutarlı b ir su rette olayla r ( fen o men } a l a n ma götü rü l ü p yayılmas ı , o ndan öncek i ta ri h teori l e ; ·i nde g ö rü l en iki öze ( temele) ait ya nlışlıgı giderdi, çı karı p attı . Birin140

cls i, o n d a n önceki ta ri h teo r i le ri , insa n ları n tarihteki

faaliyetle­ tutsalar tuts a l a r en çok ancak i d e o l oj i k g ü d ü l e r i n i , flki rce z o ru n lu sebepleri göz ö n ü n d e tut uyorla r, bu g ü d ü l e ri (saik-mo­ ri n i n

tive), ve zoru n l u sebe p l e ri ney i n d og u rttug u n u a ra ş t ı rmıyor,

sosyal i l i şk i l e r siste m i n i n g e l iş i m i n i g ü d e n o bj e k t i f, e l le tutu l u r ka n u n lan kavra m ıyer ve b u i l i ş k i l e ri n kökleri n i maddi ü reti m i n g e l işim seviyesinde a ra m ı yo rd u la r. İ k i n c isi, ondan önceki te­

o ri le r halk y ı g ı n l a rı n ı n ya ptı g ı etki y i b ü t ü n b ü tü n e i h mal edi­ yo rla rd ı . Halbuki t a r i h ci l m aterya llzm, ilk defa ol arak, kitlele ri n yaşayış ı n d a k i sos y a l şa rtları v e b u şa rtl a r ı n u g ra d ı k l a rı d e g i ş i k ­ i@ b i l i mcil b i r kes i n lik ve a ç ı k l ı k l a i n ce l e me imka n ı n ı verd i . Marks'dan önce "sosyoloji" i l e ta ri h yaza rl ı g ı , g e l lş i g üzel, sırf tesad üfcüklerin yard ı m ı yla d e rlen m iş, h a m ( a yıkJanmaya ta b i t u t u l m a m ı ş ) o l a y la rı b i ri kti r me kl e kal m ıştı . M a rksizm ise z ı t e g i l l m leri n to p u n u b i rd e n g özden g eçi rd i . B u çelişik i lkieri n m u h tel if toplum s ı n ıfl a rı n ı n iyice bel l l ü re t i m ve yaşayış şartla ­ r ı nd a n i l e ri geldig i n i gösterd i . B i r takım " hakim" fi kirler seçm ek v eya bunları yorum lamak husus u nda g ö ste ri l e n sü bj ekti v i z m i , keyfi, g e l işig üzel d avra n ışları bir yana a ttı . B ü t ü n başka başka eg i l i m l e ri n ve bütün fi kirl e ri n o rj i n l e ri n i { k ö k l eri ni ) , i st is n a s ı z , m a dd i ü reti m g ü çl e ri n i n d u rum l a rı nda bu la ra k aç ı g a çıka rd t ; böylel i kle d e sosyal ve ekonomik sistem leri n dog uş, g e l işme ve çöküşl e ri nd eki g i d iş i n büt ü n genişl i g i n ce ve deri n d e n d e ri n e i n ­ cel e nm es i n e yol a çt ı . İ n sa n la rı n kendi tari h i n i y a p a n sanatkar­ la r g e n e i ns a n l a rd ı r. Ama bu i nsa nların ve daha d og rusu i nsan y ı g ı nla rı n ı n g ü d ü l e r i ne s u retle b e l l i o l u r, on la rı iten güç neden gerekir? Fiki r çatışmala n n ı n ve çelişen özlemierin s e b e b i ned i r? İnsa n topl u m u n un k i t lesi ( yı g ı nl arı) içi n d e ki bu ça tışma n ı n to­ pu birden neyi temsi l eder? i n sa n ı n ta ri hteki bütü n fa a l iyeti , ma d d i h ayatı n ü reti m i üzerine temel attıg ı na göre bu m a d d i üret i m i n objektif şa rt l a rı nele rd ir ? Bu şartia n n g e l işim k a n u n u nedir? Marks d i k kati n i b ü t ü n b u soru n ları n üzeri ne y ü rüttü ve ta ri h i n b i l irnce ne yolda i n ce l e n e ce g i n i çizdi ve tari hi, a k ı l l a rı d u rduracak kadar bol çeşitli g örü nüşleri n e ve b ü t ü n çe l i ş k i l e ri ­ n e ragmen, bir takım ka nunlarla güdü len b i ri c i k b i r gidiş (tek bir s ü re ç ) ola ra k e l e a ld ı .

141

SI NIF DÖVÜŞÜ SOSYA L ÇATIŞMALARI N KA N U N LARI VA RDI R

bil i r ki , Ta rihtek i her toplu mda, bazı k i msele ri n d i ­ lekleri başka ları n ınkiyle çatışır, sosya l yaşayış çatışmalarl a do­ l u d u r, ta ri h bize u l us l arla top l u m l a r arasındaki dögüşü, ve bu­ nun gibi de u l u slarla toplum ları n içindeki dövüşü gösteri r, bun­ da n başka aynı tarih bize, b i rb i rini kavalaya n devrim ve ka rşı­ devrim ( i rtica) savaş ve barış, durg u n l uk ye ça bu k çabuk ge­ l işme çökü p yıkı l ı ş devreleri gösterir. Marksizm, bu düpedüz ma hşerin ve bu deh lizin ( labire ntin) içinde kan u n iann bulu n d u­ Çi unu keşfettiren yer gösterici i p i ( re h beri ) : sı nıf d övüşü teori­ s ini eli mize verir. Ya l n ız, b i r to plu mun bütün fertlerinin ve bü­ tün bir topl um gru b u n u n özlem lerini toptan görünüşleriyle in­ celemek, özl e m i e r i n sonucun u b i l i msel bi r kesin lik ve açıklıkla bel ideme ve tanımlama s ı na elverir. İ şte, birbirine zıt özlemler, yazı l ı tari hteki her top l u m u n yapısı içinde bul u n an s ı nıfla rın d u ­ ru m u v e yaşama ş a rtl a rı a rasındak i farkl a rd a n dog a rla r. M a rks, Komün ist Pa rt is i n i n Manifest'i nde şöyle yazar: H e rkes

YAZILI TA Ri H TE BAŞ KAN U N : SI N I F DÖVÜŞÜ

" Za m a n ı mıza g e l i n ceye dek b i r toplumun ta ri h i ( d a ha son ra Enge l s i lave eder: İ l kel komüna n ın ta ri h i hariç ) , s ı n ı f sava ş l a rı tarihinden başka b i r şey o l ma d ı " . Öz g ü r i nsan ve köle patrisyen , v e plebyen, aga ( derebe y i ) v e to prakbent köy l ü , u sta v e kalfa , b i r sözle ezen v e ez i l e n , s ü rekl i çatışarak, a rd ı a rk a s ı kes i l mez b i r savas tutt u l a r, ba ­ zan üstü kapa l ı ( g i z l i ) , baza n a ç ı k, öyle b i r savaş k i , d a i m a ya iht i la lci bir d evrimle b ütü n top l umun k ı l r k degişti rmes i , ya da dövüşen iki sınıfın da y ı k ı l ıp g i tmesi i l e bitiyordu. 143

M odern

b u rj u va

to p l u m u ,

d e re b eyi

to p l u m u n u n y ı k ı n t ı ları

ü ze ri n d e yü ksel di, ama s ı n ı f çatışma ları n ı ortadan k a l d ı rma d ı . B u rj uva rej i m i e s k i sı n ı fla rı n ye ri ne y e n l l e ri n i , ye n i e z i ş şartl a r ı ­ n ı , ye n i d övüş biçi m l e ri n i g eçirme kten başka b i r şey ya p m ad ı . B u n u n l a bera b e r, ça ğ ı m ı z ı n , b u rj u va z i ça ğ ı n ı n k e n d is i n i öte ­ ki ç a ğ l a rd a n a y ı rtedem ka ra kt e ri , sı n ı f ça tış mala r ı m b a s i t l eşt i r­ m i ş , sadeleşti rm iş, o l ma s ı n d a d ır. To p l u m g i tti kçe d a h a çok i k i z ı t ka m p a , doğ ruda n d oğ r u ya b i rb i ri n e d ü ş m a n s ı n ı fa bö l ü n ü r : b i r ya n d a b u rj u va zi ( se rm ayeci s ı n ı fı ) , ö b ü r ya n d a p ro l e ta rya ( i şçi s ı n ı fı ) ". Fra n s ız u l u d e v ri m i n d e n beri, Av ru p a ta ri h i , b i r çok m e m l e ­ ketl e rd e ( s ı n ıf m ü ca d eleleri ) besbe l i ice o l a y l a rın g e rçek s e b e p­ l e r i n i açı ğ a vu rd u rd u . Fra ns a ' d a d a ha Restorasyo n d evri m b i r çok tari h ç i l e ri n ( T h i ­ e rry, G u izot, M i g net v e T h i e rs ' i ) m eyda n a ç ı ktı k l arı gö rü l d ü k i , b u n l a r, o l a y l a n g e ne l l eşti ri rlerken, b ütü n F ra n s ı z ta ri h i n i a ç a ­ cak a n a h ta r ı n s ı n ıf d ö v ü şü nden b a ş ka b i r ş e y o l m ad ı ğ ı n ı tes l i m etm e k t e n k e n d i l e ri n i a l a koya m ad ı l a r .

M o d e rn çağ ded i ğ i m i z ,

ç a ğ bu rjuva z i n i n t a m b a ş a r ı ça ğ ı , temsl l i ku ru m l a r g e n i ş le m i ş ( v eya ü n iversa l ) z e n g i n yoksul h e rk es i n oy v e rm e çağ ı , kit l e ­

l erin içi n d e işleyen ucuz g ü n l ü k basın ça ğ ı , g üç l ü çog a l a n işçi v e i şvere n d e rn e k l eri (se n d i k a l a rı ) vs . çağ ı , d a h a d a bes b el l i o l a ra k göste rd i k i ( h er n e k a d a r bazan tek y a n l ı , " ba rı ş ç ı " " a n a ­ y a sa c ı " b i r b i çi m d e d e olsa ) s ı n ı f d ö v ü ş ü ola y l a rı n motoru d u r . M a rks' ı n K o m ü n i st M a n i fest' i n d e n a l d ı ğ ı m ı z aşa g ı d a k i

pasaj,

o n u n modern to p l u m iç i n d e her s ı n ıf m d u ru m u n u o bjektif o l a ­ ra k v e b u s ı n ı fı n g e l i ş i m ş a rtl a rı n ı n ta h l i l i i l e b i rl i kte ta h l i l e d e ­ ce k o l a n sosy a l bi l i me ( sosyo l oj i y e ) n e g i bi z o ru n l u l u k l a r d a ­ yattıg ı n ı b ize g öste ri r :

D EV RİMDE BAŞ SI N I F : PROL ETARYA " Bu g ü n b u s a a t b u rj u v a z i i l e y ü z y ü ze g e l e n b ü tü n s ı n ı f­ l a r i ç i n d e , ya 1 n ız p rol etarya (ya ı n ız i ş ç i s ı n ı fı ) g e rçekten d e v ­ ri m ci d i r . Öte k i s ı n ı fl a r b ü y ü k e n d ü stri ( sa n a y i ) i l e rled i k çe ç ö ­ k e r l e r, e ri y i p y o k o l u rl a r; i şçi s ı n ıfı i s e , b i l a k i s , b ü y ü k sa n a y i ­ n i n ( m o d e rn e n d ü s t ri n i n ) e n g ü z e l v e zo ru n l u ü rü n ü d ü r .

o rta s ı n ı fl a r, k ü ç ü k fa b ri ka c ı l a r ( k ü ç ü k i m a l a tçı l a r), para ­ k e n d ec i l e r ( d ü k ka n sa h i p l e ri ) , esnafl a r, kö y l ü l e r, b u rj uvazi i l e ça rp ışırlar; ç ü n k ü b u rj u v a z i o n la rın o rta s ı n ı f o l a r a k ( k ü ç ü k 1 44

b u rj uvazi ) ka 1 m a l a rı için b i r te h l i kedi r . Deme k on 1 a r devri m ci d eg i l, be l k i m uh afazakardırl a r (tutucud urlar) ; b i raz d a h a gidil­ se, m ü rtecidirler ( geric i ) ; i sterl e r ki ta ri h ça rkla rı n ı gerisi ng e­ riye dönd ürs ü n . Eger d evrimci g i b i h a reket ediyorl a r ise, bu o n ları n b i r , gün gel i p işçi sın ıfı i ç i n e düşeriz d iye korktu ' k l a rın­ dand ı r; o zaman b u n lar şimd i k i ç ı ka rlarını d egil ge lecekte k i çı­ ka rla rı nı sav u n urla r; Ke n d i görüşlerini b ı ra k ı p işçi s ı n ı fı n ı n ( proleta rya n 1 n ) g örüşü nden y a n a ç ı ka rlar. " B i r s ı ra tari h le i lg i l i eserleri içi n de Ma rks, mate rya lis tçe ta ­ ri h yazarl ı g ı n ı n en parlak örneg i ni, tek tek her ve bazen b i r sı­ n ıf içerisi ndeki zü mre ve ta baka ları n tahli l ini y aptı, göze batar­ cas ı n a b i r a pa ç ı k l ı k içi nde niçi n ve n a s ı l "her s ı n ıf dövüşü n ü n bir pol i ti ka dövüşü o l d u g u n u " gösterd i . Şu a nd ıg ım ı z pasaj, her tari hci l geliş i m i n ( evri m i n ) bileşkes i n i ayd ı n l ı ga çıka rma k a m a ­ cı i le, Ma rks' ı n tah l i l ettig i sosyal i li ş k i l e r ag ı ile b i r sı nıfta n öte­ kisi ne, geç m i şten g elecege geçiş a şama l a rı n ı n ne d e n l i karışık o l d u g u n u bize açık açı k gösteri r . Ma rks teorisi, en deri n , e n kesin ve e n ayrı ntı l ı tasdik ve uy­ gula n ış ı n ı Marks'ı n e konomi doktri n i nde bu l u r. { M a rksizm 'in Ekono m i , Sosyalizm ve Takti k bölümleri, Marksizm Kütü pha­ nesinin, No : 4'ündedir)

145

K ARŞILIKLAR Fe lsefe An lam ı :

U ssev e rl i k . F e l sefe ne i l e u g ra ş ı r? Şu ü ç

şey l e : ı-

H e r b i l i rnde b u l u n u p d a h i ç b i r bi l i m e özgü o l m a y a n g e n e l

soru n l a rı araştırır. Varl ı k n e d i r? g e rçe k l i k n e d i r, mad d e , ru h ned i r? g i b i . . . H e r bi l i m köşes i n i, felsefe is e to p u n u b i rd e n a ra r.

2-

Bu a ra ştırma l a rd a n b i r t a k ı m p re n s i p l e r çıkarı r. Örneği n :

B i l g i n ere den g e l i r? Sosya l psikoloj i d e n . Sosyal psi k o l oj i ? S ı n ı f i l i ş ­ k i l e ri n d e n . S ı n ıfl ar? E k o n om i ve t e k n i kten v e i l h . . .

3 - Bu p rensipl erle b i l i m i e re düzen veri r, y e n i a raştırma yol l a ­ rı a çar.

O bje-Süje : İnsan A- B i r insanın

içi n varl ı k iki k ı l ı kta g öz ü k ü r :

ke n d i s i , " B E N " i ( i sa n d üşünces i ) b u n a : S üje

( d ü şünen k i ms e ) d iyoruz. B - Bir d e " Be n "d e n başka ya n i insan d ü ş ü n cesi d ış ı n d a s a y ı lan ( b i l h assa v a rl ı kl a rı ) var. O n a da obje ( d üşünülen nesn e ) a d ı n ı ve­ riyoru z . O bje (va rl ı k ) m i ö n ce gelir süjeyi yapm ış, yoksa süj e ( d ü ­ ş ü n ce)- m i ö nce g e l i p o bj ey i ya p m ı ş ? B u sorun fe ls e fe n i n b a ş so­ ru n u d ur.

Objektif: D ü ş ü n ü l e n

nesneye g ö re .

Sü bjektif: D ü ş ü n e n

k i m s e l e re göre .

M o n izm

-

Düalizm :

ı - Ba z ı ( s ı n ı fl ı to p l u m u n

üstü n ) fel sefe l e ri , o bj e ile s üjeyi iki

ayrı cevher saya rla r : Bu n la ra D üa l i z m ( i k i c i l i k ) d e n i r.

2- Gerçekte ise obj e i l e süje, b i r tek va rl ı ğ ı n bize göre i k i gö­ rün üşüd ür. D ü ş ü n ü l e n nesne i n sa n ı n " Be n "i olduğu za m a n " d ü ş ü n en ki­ m esne" d e bi r objed i r. Obje i l e süje, a y n ı özden g e l i r d i y e n fe l s e ­ feye M o n i z m ( b i rci l i k ) d e n i r . M o n i z m d e i k i çeş i ttir: 147

1 - O bj e y i ( v a rl ı g ı ) y a ratan süj e ( d ü ş ü n c e ) d i r d iy e n i d e a l i st

Monizm : "Va h d a n i y etçil i k " "pa nte izm " g i bi . 2- Yaratı l a n ve yara ta n yok, s üje ( d ü ş ü n ce ) de o bjenin ( v a rl ı ­

g ı n ) bir öze l biçi m i d i r d iyen : M a teryalıst m o n iz m ' d i r . ( H e r mater­

ya l i s t mon izm . Marksizm o l a m a z , a m a Marksizm bir m a teryalist m o n i z m 'd i r) . M etafiz i k : ( Fi z i kt e n s on ra : Aristo ' n u n i l k sebepl eri a ra y ı şı ) . ,

F i z i k öte s i n d e , tabiat bil i m l e ri n i h i çe s a y a n s ı rf sü pekü l a syon ( k uru a k ı l , tecrübe d ı ş ı n d a teori y e ) ü z eri n e y a s l a n ı rla r sa n a n b i r b i l g i k u ru ntu l a m a k . Va rl ı g ı , d e ğ i ş m ey e n M u tl a k b i r n e s n e s a n ­ m a k ve öyl ece : " h i ç b i r ş e y ol m a ks ı z ı n her ş e y o l a n varl ı k"ı a ra ­ m a k : en so n u n d a ta nrıya k a p a k l a n m a k . ( B ü t ü n idea l ist fe lsefe­ n i n i d ea l i bud u r . )

- İ dea lizm :

M a te rya l i z m

Fe lsefe başl ı ca i k i z ı t ord u g a h a bö­

l ü n ür: 1 - M ate ry a l izm süje obje ' d e n d ü ş ü n ce v a rl ı k'tan ruh m a d ­

deden g e l i r : ru h u v e d ü ş ü ncey i belli e d e n m a d d i varlı ktır, der. M ate ry a l i z m g e l i ş i m h a l i n d e olan bir topl u m u n veya d e v ri mci b i r s ı n ı fı n Devrimci fel sefesi d i r. ( İsa ' d a n 5 - 6 y ü z y ı l ö n c e Yunan M e � d e n i yeti d oğ a rke n ;

1 8 . y ü zyı l l a rd a Av ru pa b u rj u v a z i s i d ev ri m e

h a z ı rl a n ı rke n fe l sefe mate ry a l ist i , ) 2 - İ d e a l i z m : M ate rya l i z m i n ters i ; v a rl ı ğ ı d ü ş ü n ce d og u ru r, m a dd ey i ru h y a ra t ı r, der. İ d e a l i z m çök e n b i r sosyal d ü ze n i n e z i ş veya öl üş h a l i n d e k i b i r s ı n ı fı n g e ri ­ c i felsefesi d i r . ( İ . Ö . 3-4 y ü z y ı l ö n ce Yu n a n med e n i yeti batarken çı ­ k a n sofi z m , a h l a k fe lsefes i ; 20 y ü z y ı l başı n d a k a pita li z m d üz e n i çürüy ü p d a g ı l ı r k e n g ö rü l e n k a ş a r l ı i d ea l i z m ç e ş i t l e r i , Durk h e i m ' c ı ­ l ı k l a r, Berks o n i z m ' ler. i i h . g i b i . ) Gerici Felsefeler: İ n s a n b i l g isi n i n z a y ı f n okta ları ü zerine t ü ­ nemiş d üşünce b a y kuşlan .

A g n ostisiz m :

( B i l in m ezcl l i k ) .

Bi l g i m i z izafi s ı n ı rl ı ve e ksiktir.

B u n u n l a m u tlak, s ı n ı rs ı z ve tam o l a n ı (Ta n rı y ı ! Ruh u ! ) k a v ra y a ­ m a y ı z . B i l i m i n va rd ı ğ ı yerd e ş i m d i ye d e k m a d ed e n ba şkası n ı b u ­ l a m a d ı k ; a m a b u n d a a l d a n ı p , a k l a n mad ı g ı m ı z ı , m a d d e n i n ötesi n ­ d e b i r ru h u n b u l u n m a d ıg m ı bi l m i yoruz . . . der. Agn ostis i z m " m a ­ terya l i z m i n beş i g i " ol a n İ n g i l tere ' d e b u rj u v a z i d evri m i n i bitiri n ce d og d u . 148

H uxley

( 1 825-95)

gibi

m aterya l i stler S p e n ce r

( 1 802-

ı 9 1 3 ) g i bi fi l ozoflar e l ebaşı l a rı d ı r . E n g e l s b u n l a ra " Korkak Ma ter� ya l ist" der. Çü n k ü , her g ü n k ü yaşa m a ve a raştı rm a l a rı n d a m a te r� ya l istçe d a v ra nd ı k l a rı h a l d e ü st ü n sı n ı fla r d a n a l d ı kl a rı m a a ş hatı� rı i ç i n , i d ea l i z m 'e açı k kapı b ı ra k ı rl a r : " b i l m ey i z ama bir Ta n r ı v a r"

derler! Po zitiviz m : Ag n osti si z m ' i n Fra n s ı zcası . Fra nsa ' d a ; ı 9 . y ü z y ı l baş ı n d a

ı sSO)

i şçi h a r ek etle ri s a rpa s a ra rke n Aug u ste Comte . ( ı 7 9 8

ta ra fı n d a n s i stem Jeşti r i l d i . Lai ttre

( ı so ı-s ı )



ve Spen cer'ce

işl e n i r. Pozitiviz m ' e g öre, i n sa n o l a n b i te n l e r i ve olay kan u n l a rı n ı b i l i r, a m a "sebep" l e r i n i kavraya m a y ı z . O l a y v e k a n u n l a rı d ı ş ı n d a M u tl a k sebep va rm ı ş g i b i ?

Ka n t -

Kritisizm i : A l m a n ya ' daki a g nostisizm mostrasi, E m a ­

n u e l K a nt, ö nce : m a d d eyi y a rata n b i r Ru h ve Ta n rı , metafi z ikle i s� bat e d i l e mezd e n ( S a f A k l ı n E l eştiri si ) ; s o n ra - b u i ş e o d a h i zm et� çisi a g l a d ı d iye- a h l a k içi n bir Tanrı uyd u rm a ğ a ka l k ı ş ı r . ( Pratik Akl ı n E l eşti ri s i ) . Bu u g u rd a Ben ve Evren, Zaman ye Mekan d iye iki " katego r i "y e parça l a r, Ru h da M a d de de ispat edilemez n etice­ sine va rı r.

O zaman, " Be n " ile " Ev re n "i b i rleştirmek için - a l el u ­ da, o kotarıverir.

s u l - b i r "Ta n rı "cag ı z

Septisizm ( iş ki l c i l i k } : Ag nosti s i z m "i lk sebe b i " b i l m i y o ru m d i yorsa , septisi z m :

h i ç bi şey ci k 1 eri bi 1 me m d em e ğ e g eti ri r : Ne

g erçe k , ne h i ç b i r şeyin dogru ol d u g u b i l i n mez ; öyle ise objektif b i r bi l i m de k u ru l a ma z ! M atefi z i k -Gerçek- Bi!i m - ü ç b ü y ü k yala n d ı r, ( i ster i n a n i ster i n a n ma ) .

H u me Fe n o m en ıst ( a l a ycı ) İ n g i l iz filozofu : o n a g ö re, bize dog ­ ruyu ancak d e ney verir. Deney i s e b i r vicdan ve ş u u r olay ı d ı r : De­

m e k cevher yo kt u r. R u h ve beden o l ay l a rı n m eyda n a g eti rd i kl e ri

b i r kavray ıştı r . O l a y i a rsa boy u n a d e g i ş i rl e r : Demek k a n u n l a r g ö ­ rü n ü ştürler. Ş i m d id e n b a ş k a h içbi r şeyd e n e m i n o l a ma y ı z ; y a r ı n ı b i l e m e m ? ve i l h . Devrimci Felsefe: D i ya l ekt i k ( Devri m c i g e l i ş i m fe l sefes i ) :

H e r olay b i r sen­

t e z d i r. B i r sentez i n d og m a s ı i ç i n b i rb i ri n e z ı t i k i b a ş k a o l a y y a ­ n i t e z i l e a n t i t e z g e re kt i r . Tez i l e a n titez ç a rp ı ş ı rl a r . B u ç a r p ı ş ­ m a b i r n o ktaya ka d a r b i r i k i p k ı z ıştı ktan s o n ra b i r k ı y a m e tti r ko­ par v e ye n i bir o l a y a ( s e n te ze ) a t l a n ı r. S e ntez, n e teze n e a n t i ­ teze b e n z e m e z : o n i a rd a n ba m b a ş k a d ı r . H e r d o g a n sentez o l a y 149

g e n e d u rm a d ı ğ ı n da n , b a ş k a

b i r o l a y t e z i n e k a rş ı a ntitez o l u r :

y e n i d e n ç a r p ı ş m a , ça t ı ş m a , h a re ket, d e ğ i ş m e , y e n i b i r s e n t e z v e il h . da i ma

. tarzı n d a , a ra d a b i r h ı z o l a ra k, g e r i l e gerile a t l a y ı ş l a r i l e i 1 erleyiş, d eğ i ş i ş fe l sefe s i .

Evri m : Tez i l e a ntitez a rası n d a k i çat ı ş m a ve kız ı ş m a n ı n b i ri kti­ ği h ı z a l d ı ğ ı kona k .

Devri m : B u b i ri k m e o l g u n laşı nca, y e n i bir s e n teze b i rd e n bi re sıçra y a ra k atlay ı ş . Evrim k e m i yetçe d e ğ i ş m e , d ev ri m keyfiyetçe d e ğ i şm e d i r, ö z değ i ş i k l i k l e r n e ya l n ız evri m l e, n e d e ya l n ı z devri m l e d e ğ i l , bi rb i ­ r i n i ta m a m l ay a n , b irbiri a rd ı nd a n çek i n i l mez bi r s u rette g e l e n h e m

evrim h e m d e d ev rimle

olur.

H eg e l c i d iy al e k t i k ( id e a l i st H e g e l d i y a lekt@ ) : Heg e l 'e göre i l k

Fikirler, d iy a l e kti k b i r g i d iş l e ça rp ışa ra k d a i m a d e ­ ğ i ş i r v e d e v ri m l e a ç ı l ı rk e n d ı ş d ü nyayı v e ta r i h i y a ratı r l a r. Va rl ı k o l a n Fi k i r d i r '

.

d ü şü n cen i n d iy a l e kti k b i r ü rü n üd ü r . Kari M a rks : H e g e l d iy a l e k t i ­ Çi i n i " b a ş aşa ğ ı yürüy e n " tersi n e d evri mci b i r felsefe sayd ı . O n d a ­

dogru, dü rüst y ü rü tm e k içi n , t u tt u , Hegel d iy a ­ üstün e " kaldırdı : Ya n i , diyalektlgi ide a l izm k u rta rd ı , matery a l i st çehresi i le ta n ı ttı . M a rks gös­

k i d ev r i mci ö z ü J ekti g i n i

" a ya k ları

ö rü m ce ğ i n d e n

terd i k i , d i y a l e kti k b i r s u rette d e g i ş i ş ve g i d i ş m a d de n i n d u y g u s u , ö z ü ve ta ken d i si d i r. M a dd e d i y a l e ktik o l d ug u i ç i n m a dd e n i n ka ­ fa m ı zda

bıraktıg ı

iz d e m e k o l a n F i k i r d e d i y a l ektikti r. D iya l e ktik

fi k i r m a d deyi ya ratm az; b i l a kis, d i y a l ektik m a d d e k e n d i n e b e n ze ­ y e n fi k i rl e ri d o ğ u r u r .

Feuerbach :

M atery a l i st , h ü m a n i st

( i nsa n c ı l )

Al m a n fi l o z o fu .

M a rks i z m ' i n Fe u e rba c h ' d a b u l d u ğ u e ks i ki i k i e r i n b aşl ica l a rı ş un l a r­ dır:

1 2

-

-

Feuerbach matery a l iz m i , diya lektik

değildir;

Fe ue rbach 'a g öre, i n sa n ta ri h i n ü rü n ü d ü r . M a rk s i z m 'de ;

insan ta r i h i n

ya l n ız n etice s i ve eseri d e g i l , a y n ı z a m a n d a t a ri h i n s e bebi ve etken i d i r d e . İ nsan ta r i h sel i n d e b i r s a m a n , çöpü d eğ i l , a kt i f ( y a p ı cı ) b i r va rl ı ktı r.

3

-

Feuerbach, i n s a n b i l g isi n i n

m a ddi ka y n a k l a rd a n g e l d i ğ i n i

g österir. Fakat bu b i l g i n i n ne i l e bel l i leşti g i n i koya m a z . M a rksi z m ,

i n s a n bi lg i s i n i n i n s a n a k t i fl i ğ i i l e , i n s a n e m eğ i n i n yayı l ı m ı i l e , i n s a ­ n ı n fa a l i y eti n e

ı so

g ö re be l l i o l d uğ u n u isbat eder.

D i y a l e kt i k Mate ry a l i z m : H e g e l d i y a l e ktlgi i l e Feuerbach m ater­ y a l i z m i ' n i n ( ç a rp ışm a s ı n d a n d o g m a bir) sentezi d i r ;

D üşü n c e ve

v a rl ı k d i y e i k i ayrı cev h e r y o k ( m o n i z m ) bi r i c i k ol a n mad d e d i r ( m a t e rya l iz m ) ; a ma , m a d d e öl ü , d u rg u n d e ğ i l devri m v e d e v r i m ­ c i bi r n es n ed i r ( d i ya l ekti k ) . ( K a p i ta l iz m d e , e n d ev ri m ci sı n ı f p role­ t a rya o l d ug u i ç i n

So syoloj i :

d i ya l e kti k m a te ry a l i z m i şçi s ı n ı fı n ı n fe lsefes i d ir) .

B üt ü n va rl t k karşı s ı n da fe lsefe

ka rş ı sı nd a sosyo l oj i o d u r . M a d e m ki sosyoloj i

ne

ise, to p l u m u n

b i r top l u m u n fi l o zo­

fi s i d ir, d e m e k onda d a " felsefede bu l d u ğ u m u z üç kon u vard ı r :

ı - Ekon o m i , h u k u k , siya set, a h l a k v e i l h . g i b i to p l u m b i l i m l e ­ b u l u n u p d a h i ç bi ri s i n e h a s o l m ay a n en g e n el

r i n d e p a rça pa rça

sosyal soru n l a n : to p l u m u n h a re ket k a n u n l a n n ı ;

doğuş,

b ü yU y ü ş ,

çök ü ş s e b e p l e r i n i , top l u m ş e ki l l e ri n i a ra ştı n r ;

2 - Bu a raştı r m a l a rd a n b i r ta kı m p re n si p l e r ç ı karır. Ö rn e g i n : sosyal çatışm a l a r, e ko n o m i k i h ti yaçl a r ve ü reti m i l işki leri n e g ö re b e l l i leşi r. Ta rih m a d d i -ekon o m i k sebeplerle yü rü r, topl u m i ç i n d ek i

çatışma l a rı n b a ş ı geçim ç a t ı şm a l a n n da n d ı r . ( Ta ri h i M a d d e ci l i k ) . . . gibi.

3 - B u p re n s i p i ere g öre i n sa n k ü m e l e ri n e i ç i n d e b u l u n d u kl a rı

te z atl a rı çözü m ie m e k ve ya baskı a l tı n a a l m a k i ç i n b i rta k ı m m etod ­ la r verir. Ö rnegi n , s ı n ı f çatı ş m a l a n i ç i n d e sı n ı f d övüşmesi metod­ l a rı g i b i . Ö r n e k l eri m i z i n t e rs i de ol u r : ı

-

To p l u md a h a re keti v e k a n u n l a rı i n ka r ("ta r i h

bi r tekerrür­

d ü r") ;

2 - Ekonom i : Çatı ş m a l a rı i d e o l oj i kçe a n l a ş a m a m a z l ı kta n d ı r; 3 - S ı n ıfl a r d ö ğ ü ş ü yoktur veya o l m a m a l ld l r. ( B u rj u va sosyo l o ­ j i l e r i ) gibi . Ta ri h i mate rya l izm : ( P roletarya Sosyoloj i s i )

ı 2 yan i 3

- Ta ri h a ka r , topl u m be l l i k a n u n l a ra g ö re d e g i ş i r; - D e g i ş me y i de ta y i n e d e n ve y ö n eten top l u m u n m a d d es i , e k on o m i s id i r .

- Sosyal d eg i ş m e l er v e d e vr i m l e r sı n ı f çarpış m a l a n i l e o l u r . . .

d e r ve m etod l a r v e r i r .

ısı