174 15 2MB
English-Turkish Pages [126]
ELEMENTARY VOCABULARY LESSON 2
VOCABULARY LESSON 1 apple
elma
accountant
muhasebeci
bag
çanta
address
adres
because
çünkü
age
yaş
Brazil
Brezilya
American
Amerikalı
brother
erkek kardeş
anything else
başka bir şey
camera
fotoğraf makinası
apartment
apartman
children
çocuklar
Argentina
Arjantin
cinema
sinema
at home
evde
country
ülke
aunt
hala,teyze
day
gün
big
büyük
dictionary
sözlük
boyfriend
erkek arkadaş
doctor
doktor
brother
erkek kardeş
Egypt
Mısır
cake
kek
England
İngiltere
Can I have...?
Alabilir miyim?
evening
akşam
Can I help?
Yardım edebilir miyim?
extension
dahili
cheap
ucuz
fine
iyi
chicken
tavuk
flat
daire
chips
patates cipsi
France
Fransa
chocolate
çikolata
from
den,dan
coffee
kahve
Germany
Almanya
coffee bar
kafe
goodbye
hoşça kal
cold
soğuk
have
sahip olmak
college
kolej
Hello
merhaba
dancer
dansçı
1
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
her
onun ( bayan)
daughter
kız evlat
house
ev
different
farklı
Hungary
Macaristan
difficult
zor
international
uluslararası
drink
içmek
Italy
italya
easy
kolay
Japan
Japonya
egg
yumurta
job
meslek
exciting
heyecan verici
key
anahtar
expensive
pahalı
language
dil,lisan
fast
hızlı
learn
öğrenmek
father
baba
letter
mektup
first name
İlk ad
live
yaşamak
French
Fransız. Fransızca
magazine
dergi
friendly
arkadaş canlısı
married
evli
girl
kız
me
bana
girlfriend
kız arkadaş
Mexico
Meksika
good
iyi
my
benim
grandfather
büyük baba
name
isim
grandmother
büyük anne
newspaper
gazete
hamburger
hamburger
nice
hoş
happy
mutlu
not bad
fena değil
here
burda
orange
portakal
here you are
buyrun
postcard
kartpostal
hi
merhaba
Russia
Rusya
holiday
tatil
see you
görüşürüz
horrible
korkunç
sister
kız kardeş
hot
sıcak
Spain
İspanya
how much?
Ne kadar?
2
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılaınaz.
stamp
pul
how old?
kaç yaş?
student
öğrenci
husband
erkek eş
teacher
öğretmen
ice-cream
dondurma
telephone number
telefon numarası
identity card
kimlik
thank you
teşekkür ederim
Ireland
irlanda
thanks
teşekkürler
journalist
gazeteci
the USA
Amerika
love
aşk
this (book)
bu ( kitap)
lovely
şirin
ticket
bilet
menu
menü
want
istemek
mineral water
soda
where
nere
morning
sabah
your
senin
mother
anne
policeman
polis
new
yeni
pound
sterlin
now
şimdi
practice
uygulama yapmak
nurse
hemşire
price
ücret
old
eski
salad
salata
orange juice
portakal suyu
slow
yavaş
pardon
pardon
small
küçük
photo
fotoğraf
snack bar
ayakta atıştırma
pizza
pizza
snow
kar yağmak
please
lütfen
son
erkek evlat
Poland
Polonya
soon
hemen
speak
konuşmak
use
kullanmak
subway
metro
who?
kim
surname
soyad
wife
bayan eş
Switzerland
İsviçre
write
yazmak
tea
çay
3
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez. çoğaltılamaz.
young
genç
tuna
ton balığı
yard
bahçe
uncle
amca,dayı
wonderful
harika
understand
anlamak
VOCABULARY LESSON 3
VOCABULARY LESSON 4
a little
küçük
A lot
çok
afternoon
öğleden sonra
after
sonra
ambulance
ambulans
always
her zaman
architect
mimar
autumn
sonbahar
Australia
Avustralya
bad
kötü
barman
barmen
bar
bar
be quiet !
Sessiz ol!
baseball
beyzbol
beer
bira
beach
Plaj
before
önce
block
blok
biology
biyoloji
boring
sıkıcı
boat
bot
brown
kahverengi
breakfast
kahvaltı
bus
otobüs
busy
meşgul
buy
satın almak
but
ama
called
adlandırılan
centre
merkez
car
araba
city
şehir
chat
muhabbet etmek
clock
duvar saat
Chinese
Çin, Çince
collect
biriktirmek
colour
renk
come
gelmek
come
gelmek
day
gün
computer
bilgisayar
deliver
dağıtmak
computer game
bilgisayar oyunu
design
şekillendirmek
cook
yemek pişirmek
do the accounts
hesap yapmak
dance
dans etmek
4
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
dog
köpek
different
farklı
drive
araba sürmek
dinner
akşam yemeği
end
son
do
yapmak
every day
her gün
domestic
iç.içsel
Excuse me
pardon
don't worry
üzülme!
fireman
itfaiyeci
early
erken
fly
uçmak
especially
özellikle
flying doctor
uçuş doktoru
every day
her gün
football
futbol
Excuse me
affedersiniz
free time
boş zaman
export department
ihracat departmanı
German
Alman, Almanca
exposure
poz, film
get up
kalkmak
fall
güz
glass
cam
family
aile
go
gitmek
famous
ünlü
go to bed
yatağa gitmek
fantastic
mükemmel
guest
misafir
favourite
favori
help
yardım etmek
film
film
hospital
hastane
flower
çiçek
house
ev
food
yiyecek
how
nasıl
fortunately
Allahtan, neyse ki
hurry up
acele et
friend
arkadaş
interpreter
tercüman
go out
dışarı çıkmak
island
ada
gold
altın
language
dil,lisan
grey
gri
late
geç
gym
jimnastik salonu
like
sevmek
headquarters
genel müdürlük
listen
dinlemek
here
burada
5
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
look after
ilgilenmek
hobby
hobi
love
sevmek
hour
saat
make
yapmak
how?
nasıl
man
adam
I'm sorry
üzgünüm
money
para
ice hockey
buz hokeyi
music
müzik
ice-skating
buz kayağı
never
asla
interesting
ilginç
non-stop
durmaksızın
interview
anket
north
kuzey
it doesn't matter
farketmez
office
ofis
jogging
yürüyüş
only
sadece
kid
çocuk
ordinary
sıradan
lake
göl
people
insan
learn
öğrenmek
perhaps
muhtemelen
leisure
boş
petrol
benzin
long
uzun
pilot
pilot
make
yapmak
plane
uçak
meet
buluşmak
play
oyun
near
yanında
post
posta
never
asla
postman
postacı
new programme
haber programı
pub
bar
next
bitişiğinde
radio
radyo
of course
tabi ki
school
okul
often
sık sık
scientist
bilim adamı
only
sadece
sell
satmak
open
açmak
serve
hizmet etmek
pardon?
pardon
shop
dükkan
parents
ebevyn
6
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
shopkeeper
esnaf
pop song
pop şarkısı
sick
hasta
Portugal
Portekiz, Portekizce
sit down
otur!
reading
okuma
skiing
kavak
really
gerçekten
small
küçük
red
kırmızı
speak
konuşmak
relax
rahatlamak
summer
yaz
sailing
yelken yapma
supper
son yenen yemek
sav
söylemek
taxi driver
taksi şöförü
season
mevsim
television
Tv
short
kısa
tennis
tenis
shy
utangaç
that's right
tamam
smoke
sigara içmek
there
orda
sometimes
bazen
thing
special
özel
tired
Şey yorgun
spring
bahar
too
de.da
start
başlamak
tourist
turist
suddenly
aniden
town
kasaba
sunbathing
güneşlenme
translate
çevirmek
sunny
güneşli
undertaker
cenazeci
swimming
yüzme
vanilla
vanilya
take
almak
walk
yürümek
take photos
fotoğraf çekmek
watch
izlemek.seyretmek
That's OK
tamam
week
hafta
then
sonra
weekday
hafta içi
traffic
trafik
wine
şarap
tree
ağaç
winter
kış
usually
genellikle
7
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
work
iş
visit
ziyaret etmek
world
dünya
warm
ılık
when
ne zaman
weekend
hafta sonu
where
nere
wet
ıslak
why
niye
What does.... mean?
.... ne demek ?
window
cam
what time
saat kaçta
year
yıl
what
ne
yellow
sarı
way
yol
VOCABULARY LESSON 5
VOCABULARY LESSON 6
address book
adres defteri
bedtime
yatak zamanı
air conditioning
havalandırma
between
arasında
alone
ilk
bike
bisiklet
armchair
tekli koltuk
brilliant
parlak
at the moment
şu an
can't stop
kendini alamamak
bank
banka
Canada
Kanada
bathroom
banyo
check
kontrol etmek
beautiful
güzel
chess
satranç
bedroom
yatak odası
concert
konser
best
en iyi
conversation
konuşma
blinds
jaluzi
do homework
ödev yapmak
bookshelf
kitaplık
eye
göz
both
her ikiside
fall in love
aşık olmak
briefcase
evrak çantası
family
aile
bus ticket
otobüs bileti
feel
hissetmek
cat
kedi
football
futbol
CD
compakt disk (cd)
genius
dahi
champagne
şampanya
hear
duymak 8
Her hakkı DAYLIGHT ENCLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Cheers
şerefe
her
onun ( bayan)
chemist
eczacı, kimyager
his
onun ( erkek)
clock
duvar saati
hour
saat
cockpit
kokpit
house
ev
coffee table
sehpa
initial
ilk
comfortable
komforlu
Italian
İtalyan, italyanca
cooker
ocak
Japanese
Japon,Japonca
cup
fincan
know
bilmek
cupboard
dolap
large
geniş
dishwasher
bulaşık makinesi
last month
geçen ay
door
kapı
laugh
gülmek
downstairs
alt kat
little
küçük
emergency
acil
manager
müdür
everything
her şey
message
mesaj
exactly
tam olarak
now
şimdi
ex-wife
eski bayan eş
our
bizim
famous
ünlü
paint
boyamak
fantastic
harika
pianist
piyanist
far
uzak
piano
piyano
film star
film yıldızı
poetry
şiir
fire
yangın
Portuguese
Portekizli. Portekizce
first
ilk
poor
fakir
first class
birinci sınıf
practise
uygulama yapmak
flat
daire
question
soru
flight attendant
uçuş mürettebatı
really
gerçekten
floor
kat
require
gerektirmek
fork
çatal
sad
üzgün
9
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
fridge
buzdolabı
save
kurtarmak, kaydetmek
front door
ön kapı
sea
deniz
garden
bahçe
see
görmek
grandma
anneanne
sell
satmak
how many?
kaç tane
football
futbol
just
sadece, henüz
spell
hecelemek
key
anahtar
spelling
heceleme
kitchen
mutfak
spend
harcamak
knife
bıçak
style
sitil
lady
bayan
sun
güneş
lamp
lamba
swim
yüzmek
left
sol
their
onların
living room
oturma odası
thing
şey
lots
çok
today
bugün
luxury
lüx
travel
seyahat etmek
mirror
ayna
until
-e kadar
mobile phone
cep telefonu
use
kullanmak
modern
modern
very
çok
most of the time
zamanın çoğu
very well
çok iyi
neighbour
komşu
was born
doğmak
newsagent
gazete bayi
wear
giymek
notebook
defter
wedding
düğün
open
açmak
well
iyi bir şekilde
over there
hemen orda
yesterday
dün
park
park
yesterday evening
dün akşam
party
parti
sandwich
sandoviç
passport
pasaport
second
ikinci
10
Her
hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
pen
dolma kalem
section
bölüm
picture
resim
shelf
raf
plane
uçak
shop
dükkan
plant
bitki
sofa
üçlü koltuk
plate
tabak
spoon
kaşık
quite
oldukça
stop
durmak
rain
yağmur
steps
merdiven
rich
zengin
stereo
stereo
right
sağ
supermarket
süpermarket
room
oda
swimming pool
yüzme havuzu
rug
kilim
thanks a lot
çok teşekkürler
upstairs
üst kat
toilet
tuvalet
wall
duvar
top
üst
washing machine
çamaşır makinesi
VOCABULARY LESSON 7
VOCABULARY LESSON 8
advertising agency
reklam ajansı
(3 years) ago
üç yıl önce
afraid
korkmak
(coffee) break
ara
after taht
sonra
arthritis
romatizma
agree
katılmak
aspirin
aspirin
army
ordu
astronaut
astronot
at nigt
gece
banana
muz
bath
duş
beach
plaj
become
olmak, haline gelmek
bestselling
en çok satan
begin
başlamak
blue
mavi
birthday
doğum günü
bottle
şişe
bomb
bombalamak
boy
erkek
build
inşaa etmek
chat
sohbet Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a
aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
businessman
iş adamı
chatline
sohbet hattı
buy
satın almak
chicken
tavuk
capital
başkent
clock
saat
car crash
araba kazası
cloth
elbise
century
asır
company
şirket
chemistry
kimya
couple
çift
child
çocuk
date
tarih
Christmas
yılbaşı
delicious
lezzetli
congratulations
tebrikler
drug
uyuşturucu
cotton field
pamuk tarlası
e-mail
elektronik posta
create
yaratmak
exam
sınav
die
ölmek
face
yüz
dinner
akşam yemeği
face to face
yüz yüze
earn
para kazanmak
fashionable
modaya uygun
Easter Day
paskalya
fax
faks
education
eğitim
fisherman
balıkçı
end
son
funny
eğlenceli
Euro
get engaged
nişanlanmak
event
euro olay
get married
evlenmek
farm
çiftlik
go to party
partiye gitmek
farmer
çiftçi
good luck!
iyi şanslar
fight
kavga etmek
green
yeşil
finally
son olarak
in a hurry
acelede
first
ilk
incredible
inanılmaz
funeral
cenaze
internet
internet
great grandparents
anneane ve dede
invention
davet
grocer
bakkal
jeans
kot
12
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
grow
yetiştirmek
joke
Şaka
Hallowe'en
Cadılar bayramı
leg
bacak
happen
olay
mobile phone
cep telefonu
hate
nefret etmek
moon
ay
have a holiday
tatile çıkmak
mouth
ağız
horse
at
nervous
sinirli
immediately
hemen
nowadays
bu günlerde
important
önemli
painkiller
ağrı kesici
independence
bağımsızlık
philosopher
filozof
iron
demir
phone call
telefonla aramak
kiss
öpmek
produce
üretmek
later
sonra
public holiday
resmi tatil
leader
lider
recipe
tarif
leave
ayrılmak.terketmek
record (for music)
plak
life
yaşam
ride
binmek
listen
dinlemek
rose
gül
little (money)
az
send
göndermek
look
bakmak
take
almak
lose
kaybetmek
term
dönem
lucky
şanslı
them
onları/onlara
marry
evlenmek
throw
atmak
midnight
gece yarısı
transmit
göndermek
million
milyon
trousers
pantolon
moon
ay
true
gerçek.doğru
Mother's Day
Anneler günü
true love
doğru aşk
need
ihtiyaç duymak
vacuum cleaner
süpürge
New Year's Eve
noel
watch
saat
13
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
nineties
ondokuzlu yıllar/yaşlar
way
yön
own
sahip olmak
women
kadınlar
pardon?
pardon
workmen
işçiler
personality
kişilik
workroom
çalışma odası
poem
şiir
worried
endişeli
politician
politikacı
soldier
asker
politics
politika
soon
erkek evlat
present
hediye
start
başlamak
president
başkan
strong
güçlü
prime minister
başbakan
study
ders çalışmak
problem
sorun
subject
konu
read
okumak
sure
emin
remember
hatırlamak
survive
hayatta kalmak
resign
istifa etmek
tear
gözyaşı
same to you
sana da
terrorist
terörist
sit
oturmak
thank goodness
Allah'a şükür
slave
köle
Thanksgiving
şükran günü
sleep
uyumak
theatre
tiyatro
war
savaş
think
düşünmek
wedding day
düğün günü
tobacco
tütün
widow
dul
together
beraber
win
kazanmak
tomorrow
varın
work hard
sıkı çalışmak
twin
ikiz
wrong
hatalı.yanlış
university
üniversite
write
yazmak
Valentine's Day
sevgililer günü
wall
duvar
video
vidyo
14
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 10
VOCABULARY LESSON 9 a bit
bir parça
art
sanat
all sorts
tüm türler
blues (music)
müzik şekli
anybody
hiçkimse
bridge
köprü
anyway
her neyse
building
bina
apple juice
elma suyu
busy
meşgul
away from
uzakta
car park
araba parkı
balcony
balkon
carnival
karnaval
bag
çanta
castle
kale
a bar of chocolate
bir kalıp çikolata
cathedral
katedral
beer
bira
church
kilise
birthday
doğum günü
clean
temiz
biscuit
bisküvi
cosmopolitan
karışık
black
siyah
cottage
kulübe
borrow
ödünç almak
country (not the city)
kırsal kesim
bottle
şişe
cousin
kuzen
bread
ekmek
cultural centre
kültür merkezi
carrot
havuç
dangerous
tehlikeli
central
merkezi
dirty
kirli
cheese
peynir
empire
imparatorluk
China
Çin
expensive
pahalı
Chinese
çinli
factory
fabrika
chopsticks
yemek çubukları
field
tarla
cigarette
sigara
found (a university)
kurmak
control
control
garage
garaj
course
kurs
garden
bahçe
curry
köri
green
yeşil 15
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE ; aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
dangerous
tehlikeli
group
grup
depend
bağlı olmak
hedge
çit
dessert
tatlı
hill
tepe
disgusting
iğrenç
hotel
otel
easily
kolayca
hymn
ilahi
egg either
yumurta
immigrants
göçmenler
de,da ( olumsuz)
intelligent
zeki
environment
çevre
library
kütüphane
especially
özellikle
mixture
karışım
farm
çiftlik
mountain
dağ
finger
parmak
museum
müze
fish
balık
night club
gece kulübü
fizzy water
soda
noisy
gürültülü
for example
örneğin
orchestra
orkestra
foreign
yabancı
passenger
yolcu
fruit
meyve
popular
popüler
full
dolu
port
liman
glad
memnun
pretty
güzel/oldukça
hear
duymak
quiet
sessiz
hostile
düşman
restaurant
retsorant
history
tarih
river bank
nehir kıyısı
horrible
korkunç
rock group
rock grubu
human
insan
safe
güvenli
hungry
aç
ship
gemi
land
kara parçası
small
küçük
main
ana
song
şarkı
meal
Öğün
spices
baharatlar
16
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
meat
et
stand
durmak
milk
süt
street
cadde
money
para
tall
uzun
mushroom
mantar
the Underground
metro
noodles
şehriye
top ten (music)
ilk on numara
north
kuzey
travel
seyehat
part (of the world)
parça
unfriendly
içten olmayan
pass (give)
uzatmak
village
köy
pasta
makarna
wood
orman
pea
bezelye
strawberry
çilek
petrol
benzin
sugar
şeker
pick up
toplamak
table
masa
pocket
cep
terrible
çok kötü
poor
fakir
toast
tost
possible
mümkün
together
beraber
potatoes
patates
tomato
domates
rice
pirinç
transport
ulaştırmak
right now
hemen şimdi
typical
tipik
salt
tuz
vegetable
sebze
sardine
sardalya
washing-up
bulaşık yıkamak
sauce
sos
wonderful
mükemmel
sausages
sosis, salam
yoghurt
yoğurt
shopping list
alışveriş listesi
zip
fermuar
south
güney
still water
içme suyu
17
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 12
VOCABULARY LESSON 11 baby
bebek
accident
kaza
baseball cap
beyzbolşapkası
adventure
macera
beatiful
güzel
amazed
şaşkın
bloom
çiçek açması
blouse
bluz
boot
bot
championship
şampiyonluk
bright
parlak
cloudy
bulutlu
changing rooms
giysi kabini
coast
paha etmek
chewing gum
sakız
cool
serin
choose
seçmek
corner
köşe
cigar
puro
degrees
derece
cloud
bulut
driving school
sürücü okulu
coat
pardesü
dry
kuru
credit card
kredi kartı
excitement
heyecan
cry
ağlamak
feel sick
hasta hissetmek
dark
kovu/karanlık
float
süzülmek
dress
elbise
foggy
sisli
eat
yemek yemek
forever
sonsuza dek
fair (hair)
açık(saç)
forget
unutmak
fresh
taze
fresh air
temiz hava
good-looking
görünümlü
full-time
tam zamanlı
grey
gri
garden shed
avlu
guest
misafir
golf
golf
hair
saç
grow up
büyümek
half
yarım
lion
aslan
handsome
yakışıklı
motor racing
motor yarışı
hat
şapka
nervous
sinirli 18 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
hill
tepe
parachute
paraşüt
jacket
ceket
pyramid
piramid
jumper
kazak
race
yarış
laugh
gülmek
racing circuit
yarış pisti
long
uzun
racing driver
yarışçı
musician
müzisyen
record
kaydetmek
pay
ödemek
retire
emekli olmak
pram
çocuk arabası
safe
güvenli
rainbow
gökkuşağı
sky diving
hava atlayışı
roller skates
paten
sneeze
hapşırmak
run
koşmak
star
yıldız
shake
sallamak
sunbathe
güneşlenmek
shiny
parıldayan
swimming costume
mayo
shirt
gömlek
top marks
yüksek not
shoe
ayakkabı
trouble
bela
short
kısa
tulip
lale
shorts
şort
view
manzara
silly
aptal
weather
hava
size
beden
windsurfing
rüzgar sörfü
skateboard
kaykay
windy
rüzgarlı
skirt
etek
suit
takım elbise
sky
gökyüzü
sunglasses
güneş gözlüğü
smile
gülümsemek
T-shirt
tişört
smoke
sigara içmek
talk
konuşmak
sports car
spor araba
trainers
spor ayakkabısı
starry
yıldızlı
try on
giysi denemek
sun
güneş
umbrella
şemsiye
19
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılaınaz.
VOCABULARY LESSON 13
VOCABULARY LESSON 14
arrive
varmak
abroad
yurtdışı
annoyed
kızgın
airport
havaalanı
badly
kötü bir şekilde
ambluance driver
itfaiye şöförü
behave
davranmak
announcement
anons
behaviour
davranış
arrival hall
varış ünitesi
burglar
hırsız
board
seyehat
carefully
dikkatli bir şekilde
boarding pass
geçiş ünitesi
change(=money)
bozdurmak
boat ride
bota binme
depart
ayrılmak
business class
iş adamı sınıfı
elephant
fil
call
arama
explain
açıklamak
certificate
sertifika
fast
hızlı
check in
kontrol
fluently
akıcı bir şekilde
check-in desk
kontrol masası
fortunately
Allahtan,neyse ki
competition
rekabet
generation
nesil
crown
taç
gold medal
altın madalya
dawn
şafak
grass
çimen
delay
rötar
guitar
gitar
delayed
rötarlı
leather
deri
departures board
ayrılış panosu
marathon
maraton
departure lounge
ayrılış ünitesi
migrate
göçmek
double-decker bus
çift katlı otobüs
moon
ay
dressmaker
terzi
pin
iğne
engineer
mühendis
platform
platform
flag
bayrak
please
lütfen
flight
uçuş
quietly
sessizce
gate (in an airport)
giriş
20
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
return ticket
dönüş bileti
give up (=stop)
vazgeçmek
ridiculous
saçma
grandson
torun ( erkek )
rude
kaba
Greece
Yunanistan
sheep
kuzu
heart attack
kalp krizi
shout
bağırmak
honeymoon
balayı
slowly
yavaşça
horn (on a car)
korna
station
istasyon
Hungary
Macaristan
support a (team)
desteklemek
jewels
mücevherat
tell a lie
yalan söylemek
unique
tek,eşşiz
timetable
zaman tablosu
jump
atlamak
typical
tipik
last call
son arama
untidy
dağınık
let (sb) down(=disappoint)
birini hayal kırıklığına uğratmak
weigh
ağırlığında olmak
lottery
piyango
well-behaved
iyi huylu, uslu
loud
yüksek ses
whistle
fısıldamak
luggage
bagaj
wolf
kurt
lung cancer
akciğer kanseri
worrying
endişe verici
marmalade
marmelat
freedom
özgürlük
millionaire
milyoner
remind
hatırlatmak
miss
kaçırmak
fever
ateş
niece
bayan yeğen
seat
koltuk
persuade
ikna etmek
secretary
sekreter
pack(a bag)
çanta toplamak
serious
ciddi
passenger
yolcu
suitcase
evrak çantası
passport control
pasaport kontrolü
tractor
traktör
pipe (to smoke)
pipo
21
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
PRE- INTERMEDIATE VOCABULARY LESSON 1
VOCABULARY LESSON 2
advertising
n
reklam
aborigine n
yerli
alphabet
n
alfabe
annoy v
rahatsız olmak
ancient society n
antik toplum
annoying habit n
rahatsız edici huy
anger
sinir
architect n
mimar
mimar
barbecue n
barbekü
sanat galerisi
baseball
n
beyzbol
as usual
doğal olarak
bungalow
n
bungalov
bee
n
arı
certainlv
adv
kesinlikle
book
v
yer ayırtmak
change gears v
vites atmak
clear up v
toplamak
ödünç vermek
climate n
iklim
inşaatçı
coast n
kıyı
teneke kutu
complain v
şikayet etmek
çin yemeği
computer n
bilgisayar
come round (=visit)
uğramak
cosmopolitan adj
kozmopolit
communicate
iletişim kurmak
couple
çift
communication n
iletişim
credit card
compared to
kıyaslanarak
cricket
Course
n
kurs, öğün
crowded
depend
v
bağlı olmak
culture
n
architect
n
art gallery
n
born (where were you born? doğmak Borrow builder can
v n
n
Chinese meal
n
v
n
kredi kartı
n
kriket
n
kalabalık
adj
kültür
n 22
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
nesil
development n
gelişim
descent
n
Drama n
tiyatro oyunu
diamonds n pl
elmas
(know) each other v
birbirini tanımak
drive (sb) v
sürmek
e-mail n
elektronik posta
electrician n
elektrikçi
egyptian
mısırlı
exciting adj
heyecan verici
elephant n
fil
memory
hafıza
enjoy v
eğlenmek
fast adj
hızlı
essay n
makale
fine art n
güzel sanatlar
exchange v
değiştirmek
fish v
balık tutmak
explain v
açıklamak
flag n
bayrak
face n
yüz
free time n
boş zaman
fax n
faks
find v
bulmak
flat adj, n
düz, apartman dairesi
goal n
amaç
Future n
gelecek
gear (change gear) n
vites almak
generation gap n
nesil farklılığı
get used to (sth) v
alışmak
goverment n
hükümet
giraffe n
zürafa
graduate v
mezun olmak
go jogging v
yürüyüşe gitmek
hard (work) adj
sıkı
gold adj
altın
hieroglyphics n pl
hiyeroglif
grape adj
üzüm
history n
tarih
persuade v
ikna etmek
how many...?
kaç tane
habit
huy
how much...?
ne kadar
have in common v
ortak yönü olmak
huge ad j
iri
hesitation n
duraksama
n
23
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Human n
insanoğlu
ice hockey
idea
n
fikir
immigrant
n
ideal
adj
ideal
in control
adj
infinite adj
sonsuz
Independence n
bağımsızlık
influence
etki
inhabitants n pl
yerliler
internet n
internet
inland
adj
iç kesim
introduce v
tanıştırmak
island
n
ada
kind
adj, n
join
v
katılmak
last
adj
son
lake
n
göl
söz vermek
light
n
ışık
kendini evinde gibi hisset
lion
n
aslan
married adj
evli
mainly
adv
özellikle
Mean
cimri
make a decision v
karar vermek
medya
make-up(put on make-up) n
makyaj yapmak
mesaj
promise
v
söz vermek
mobile phone n
cep tel.
marriage
n
evlilik
modern
adj
modern
mathematician n
matematikçi
monkev
n
maymun
mess
dağınıklık
museum
n
müze
miserable
neighbour
n
komşu
miss (miss home) v
ev özlemek
n
Make a promise v Make vourself at home
adj
Media n message
n
v
n
buz hokeyi göçmen kontrol altında
n adj
iğrenç
nobody
pron
hiç kimse
miss (miss the match) v
maçı kaçırmak
noise
n
gürültü
motorbike
motosiklet
North
n
kuzey
nearly
n
yaklaşık olarak
adv 24
Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
kuzey
painting n
yağlı boya tablo
northern
Paper n
kağıt
old-fashioned
adj
eski moda
part-time (job) adj
yarı- zamanlı iş
on time
adv
dakik
Party n
parti
only
adj
sadece
past n
geçmiş
opportunity
n
fırsat
persuade v
ikna etmek
organized
adj
organize edilmiş
philosophy n
felsefe
original
adj
orijinal
photography n
fotoğraf
outdoors
adv
dış
play
ovun
parliament
n
parlemento
Pleased to meet you
tanıştığımıza memnun oldum
partner
n
ortak
poetry
şiir
pear
n
armut
Landlady n
ev sahibi
pet(=animal)
n
evcil hayvan
present
n
şu an
population
n
nüfus
probably
adv
muhtemelen
poster
n
poster
halk konuşması
professional
adj
profesyonel
n,v
n
Public speaking
n
adj
quiet
adj
sessiz
arrive
v
varmak
ring
v,n
çalmak, yüzük
publisher
n
yayıncı
Russian
adj
Rus
put up with
v
hoşgörülü olmak
send
v
göndermek
relative
n
akraba
sense
n
duyu
relax
v
rahatlamak
show
n
şov
remote control n
uzaktan kumanda
Single
adj
bekar
romantic
romantik
Sound
n
ses
soccer
adj n
amerikan futbolu 25
Her hakkı D A Y L I G H T E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
ilk görüşte aşık olmak
Speak (a language) v
konuşmak
love at first sight
Special
özel
abroad
Spoken word n
konuşma
sheep
Strange
adj
acayip
shout
v
bağırmak
System
n
sistem
similar to
adj
benzer
t-shirt
n
t-şört
soap (a soap opera) n
pembe dizi korkmak
adj
v
n
yurtdışı koyun
n
technology
n
teknoloji
afraid of
tell a joke
v
şaka yapmak
sofa
tell lies
v
yalan söylemek
south-east Asian
tell the truth v
Doğru söylemek
space (in your home) n
boşluk
together
adv
birlikte
strange
acayip
train
n,v
tren, eğitmek
successful adj
başarılı
oyuncak
sunshine
güneşışığı
translator n
çevirmen
talk loudly v
yüksek sesle konuşmak
unique
adj
Tek
tidy
toplamak
until
conj
e kadar
train (train a dog) v
eğitmek
toy
n
adj
üçlü koltuk
n adj
adj
n
v
güneydoğu asya
usually
adj
genellikle
transportation n
ulaşım
van
n
kamyonet
uniform
üniforma
wall
n
Duvar
untidy
adj
wear
v
giymek
variety
n
well-paid
adj
iyi maaşlı
Vietnamese adj
vietnamlı
Whale
n
Balina
walkman
walkman
Hangi
way of life n
Which ....?
n
dağınık çeşit
n
yaşam tarzı
26
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'; aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
w hose... ?
Kimin
whisky
n
viski
wonderful
adj
harika
wildlife
win
v
kazanmak
wool
way
n
yol
yard (Brit.Eng.=garden) n
bahçe
sulamak
zebra
zebra
Water
v
VOCABULARY LESSON 3 Adore
v
n
vahşi yaşam yün
n
n
VOCABULARY LESSON 4 taparcasına sevmek
a dozen eggs
n
bir düzine yumurta
advice
n
öğüt
a loaf of bread
n
bir somun ekmek
Agree
v
onaylamak
a bottle of milk
n
bir şişe süt
Alone
adj
yalnız
a glass of water
n
bir bardak su
ambition n
hırs
accountant
n
muhasebeci
Angry
sinirli
assistant
n
asistan
apppear v
ortaya çıkmak
atmosphere
n
atmosfer
arm
kol
attractive
adj
çekici
armed (with a gun) adj
silahlanmış
belt
n
kemer
Awful
iğrenç
billboards
n
ilan panoları
back door n
arka kapı
boutique
n
butik
be in love v
aşık olmak
brand
n
marka
believe
v
inanmak
busiest
adj
en kalabalık
birthday
n
doğum günü
butter
n
margarin
bit(=small piece) n
küçük parça
bv the way
Bomb
n
bomba
carrot
n
havuç
brandy
n
brendi
cashier
n
kasiyer
adj
n
adj
bu arada
27
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
break
v
kırmak
changing rooms n
kıyafet değiştirme odaları
broken
adj
kırık
chic
adj
şık
burglar
n
hırsız
coat
n
manto
burglary
n
hırsızlık
cold (I've got a cold) n
soğuk
business
n
İŞ
consume
tüketmek
call (the police) v
çağırmak
consumption
care
v
ilgilenmek
painting
carry
v
taşımak
delicious
catch (a criminal) v
yakalamak
deodorant
catch a plane v
yakalamak
department store n
alışveriş merkezi
CD player
cd çalıcı
desk
n
sıra
merkezi sistem ısıtma
doughnut
n
çörek
dişlerini temizlemek
edition
n
baskı
adj
çekici
n
central heating
n
clean your teeth
v
v n
tüketim yağlı boya tablo
n adj n
leziz deodorant
clearly
adv
açık olarak
charming
comfort
v
rahatlatmak
exquisite
adj
seçkin
cook
v
pişirmek
fantastic
adj
mükemmel
crime
n
suç
fashionable
adj
moda
ağlamak
folk art
n
halk sanatı
cry(=with tears)
v
cut
V
kesmek
for sale
danger
n
tehlike
frozen yoghurt n
donmuş yoğurt
ölü
glasses (to see)
n pl
vitrin
n
saç fırçası
dead
adj
satılık
n
decide
v
karar vermek
hairbrush
detective
n
dedektif
hand-made suit n
el yapımı takım elbise
28
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
develop
v
discuss
v
distinct adj
geliştirmek
handbag
n
el çantası
tartışmak
high-class
adj
yüksek sınıf
farklı
icon
n
biblo
do an exam
v
sınav yapmak
incredible
adj
inanılmaz
downstairs
adv
alt kat
jumper
n
boğazlı kazak
drawer
n
çekmece
leather goods
n
deri mal
dream
n
hayal, rüya
lively
adj
canlı
drive
v
araba sürmek
manufacturer
n
üretimci
drop
v
düşürmek
mass produced adj
seri üretilmiş
eğitim
medium (size)
orta
işe almak
middle shelf
n
orta raf
işe sahip olan
millionaire
n
milyoner
education employ
n v
employed
adj
adj
enjoy
v
eğlenmek
mineral water n
soda
enter
v
girmek
need
ihtiyacı olmak
escape
v
kaçmak
neon lights
n
neon ışıklar
olsa bile
nephew
n
erkek yeğen
even if
v
explanation
n
açıklama
olive oil
n
zeytin yağı
factory
n
fabrika
onion
n
soğan
fair
adj
açık tenli
owe (money) v
sahip olmak
fall
v
düşmek
packet
n
paket
ünlü
palace
n
Saray
derin uykuda
paradise
n
cennet
hasta hissetmek
pavement
n
kaldırım
famous fast asleep feel ill
adj adj v
29
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
finally
adv
son olarak
perfume
parfüm
n
find
v
bulmak
picnic
n
piknik
floor
n
kat
pleasant
adj
kibar
unutmak
post office
n
postane
allahtan
postman
n
postacı
arkadaş
product
n
ürün
v
tekrar inşa etmek
forget n fortunately friend
adv
n
furniture
n
mobilya
rebuild
get hot
v
sıcaklamak
record shop n
plak satan dükkan
get ready
v
hazırlanmak
roll(=bread) n
yuvarlak
go away (on holiday) v
tatile gitmek
sausages
n
sosis.salam
go wrong
v
kötüye gitmek
shampoo
n
şampuan
govern
v
yönetmek
share
v
paylaşmak
hükümet
Shaving foam n
tıraş köpüğü esnaf
government
n
guest
n
misafir
shopkeeper
habit
n
alışkanlık
shopping list n
alışveriş listesi
n
hand
v
elle vermek
shorts
n
şort
happy
adj
mutlu
soap
n
sabun
have a shower v
duş almak
sore throat
n
boğaz ağrısı
hear
v
duymak
headache
n
baş ağrısı
help
v
yardım etmek
spoonful
fırtına
still(mineral water)
soda karın ağrısı
hurricane
n
n
Hit
v
vurmak
stomachache
hold
v
tutmak
survey
kaşık
n
n
anket
30
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
however
adv
ice
n
ama
sweets
n
buz
tie (to wear)
tatlı kıravat
n
immediately
adv
hemen
tissues
n pl
improvement
n
gelişim
toilet paper
n
tuvalet kağıdı
industry
n
endüstri
toothbrush
n
diş fırçası
invitation
n
davet
toothpaste
jewellery
n
mücevher
towel
n
havlu
bez
diş macunu
n
kill
v
öldürmek
traffic
n
trafik
knife
n
bıçak
trainers
n
spor ayakkabı
laugh
v
kahkaha atmak
underwear
n
iç çamaşır
bırakmak
unique
adj
tek,eşsiz
kanuni
village
n
köy
adj
ünlü
leave (sb/sth somewhere) legal
adj
v
listen (to the radio)
v
dinlemek
well-known
look forward to
v
dört gözle beklemek
wide
lose
v
kaybetmek
revise (for an exam) v
tekrar etmek
maske
robber
n
soyguncu (banka)
n
rutin
mask
n
adj
geniş
meet
v
buluşmak
routine
melt
v
erimek
run out of (coffee) v
tüketmek
mend
v
tamir etmek
say sorry
özür dilemek
v
motor racing
n
motor yarışı
science
n
fen
murder weapon
n
cinayet silahı
scream
v
çığlık atmak
noise
n
gürültü
search
v
aramak
not
shock
note
n
n
şok
31
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
odour organize pack
n v v
pay day
n
kötü koku
Show
göstermek
organize etmek
similar
adj
benzer
toplamak
smash
v
parçalamak
ödeme günü
smile
v
gülümsemek
n
kar
v
perfect
adj
harika
snow
petrol
n
benzin
sob
pick up(the phone) v
telefonu açmak
special
adj
özel
pocket money
cep harçlığı
statue
n
heykel
kibar
steal
v
çalmak
n
polite
adj
v
hıçkıra hıçkıra ağlamak
pool
n
havuz
stereo
n
stereo
present
n
hediye
tears(=cry)
n
göz yaşı
purse
n
bayan cüzdanı
teenage daughter n
ergenlik çağındaki kız evlat
makyaj yapmak
teller(in a bank) n
veznedar
turn up(the heating) v
ısıyı yükseltmek
thief
n
hırsız
umbrella
şemsiye
thirsty
adj
susamış
put on make-up
v
n
unfortunately
adv
ne yazık ki. maalesef
tidy
adj
derli toplu
uninvited
adj
davetsiz
toilet
n
tuvalet
kullanmak
wake up
v
uyanmak
video recorder n
video
wedding anniversary n
evlilik yıldönümü
wait
beklemek
whole
bütün
use
v
v
wonder VOCABULARY LESSON 5 mark
n
adj
merak etmek
v
VOCABULARY LESSON 6 not
amputate
parça kesmek
v 32
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
A day off (= not a work) n
boş gün
arrest
abroad
adv
yurtdışı
Baker(s)
adult
n
yetişkin
bank account
ambition
n
hırs
behind
prep
arkasında
astronaut
n
astronot
between
prep
arasında
atmosphere
n
atmosfer
bone
attention
n
dikkat
break up (a relationship) v
ayrılmak
beautician
n
güzellik uzmanı
brilliant (very good)
parlak
boast
v
övmek
building
n
bina
bodyguard
n
koruma
championship
n
şampiyonluk
boot
n
bot
chemist(s)
n
eczacı
v
tutuklamak
n
fırın banka hesabı
n
kemik
n
adj
brighten
v
parıldamak
cookies(Brit Eng=biscuits) n
bisküvi
call
v
aramak
cosmopolitan adj
kozmopolit
cash
n
peşin para
cottage
n
kulube
chauffeur
n
şöför
crowded
adj
kalabalık
cheerful
adj
neşeli
darkness
n
karanlık
childhood
n
çocukluk
daylight
n
günışığı
close
v
kapatmak
depressing
adj
sıkıcı
cloud
n
bulut
disaster
n
felaket
club
n
kulüp
dry
adj
kuru
koç ( eğitmen)
especially
adv
özellikle
şikayet etmek
farm
n
çiftlik
serin
fed up
adj
bıkkın
coach(=trainer) complain cool
v adi
n
33
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
cost
V
tutarında olmak
financial
counsellor n
danışman
flower shop
n
çiçekçi
crazy adj
çılgın
found
v
kurmak
dentist n
dişçi
funeral
n
cenaze
depressed adj
bunalımda olan
gate
n
giriş
leave
v
terk etmek
generosity
n
cömertlik
dawn
n
şafak
generous
adj
cömert
upset
adj
çok üzgün
greengrocer (s)
n
manav
drop
v
düşürmek
heating
n
ısınma
drug
n
ilaç
high
adj
yüksek
easily
adv
kolaylıkla
hill
n
tepe
eski kız arkadaş
horrible
adj
iğrenç
v
ex-girlfriend
n
extravagant
adj
savurgan
imagine
fall(=autumn)
n
güz
in front of
finansal
adj
prep
hayal etmek önünde
fantastic
adj
mükemmel
inherit
v
miras kalmak
fed up with
adj
bıkkın
injure
v
yaralanmak
fish
v
balık tutmak
investment
n
yatırım
fit (=healthy)
adj
sağlıklı
invest money in sth.
flu
n
grip
kind
adj
kibar
flying school n
uçuş okulu
kind-hearted
adj
hassas
forever
adv
sonsuza kadar
knee
n
diz
n
okulun ilk yılı
legendary
adj
efsanevi
burun
library
freshman nose
n
n 34
v
para yatırmak
kütüphane Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
glamorous
adj
göz alıcı
look forward to
far
adj
uzak
luxurious
iyi şanslar
make a will
good luck!
v
dört gözle beklemek lüks
adj
vasiyet etmek
v
grandfather
n
büyükbaba
meanness
n
cimrilik
grow up
v
büyümek
mixture
n
karışım
guilty
adj
suçlu
model
n
manken
gun
n
silah
nature
n
doğa
headache
n
başağrısı
next to
prep
bitişiğinde
health club n
sağlık kulübü
noisy
adj
gürültülü
heavy
adj
ağır
on the corner
köşede
hobby
n
hobi
opposite
karşısında
hope
n
umut
path
n
patika
in a rush
n
acelede olma
penny
n
peni
adj
kirli
prep
It was worth
id
değerdi
polluted
kid
n
çocuk
pond
n
küçük göl
knock
v
vurmak
poverty
n
fakirlik
lads
n
Delikanlılar
primitive
adj
ilkel
lend
v
ödünç vermek
ragged
adj
salaş
liposuction
n
yağ aldırma
railway bridge
lonely
adj
yalnız
river
n
nehir
lucky
adj
şanslı
Romantic
adj
romantik
n
tren yolu köprüsü
mad about (sth)(=passionate) deli olmak
running water n
akan su
mirror
sauna
sauna
n
ayna
n
35
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
miserable
adj
dikiş dikmek
iğrenç
sew
manken
second hand
adj
move (house) v
taşınmak
spoil(a child)
v
şımartmak
movies
n
sinema
stocks and shares
n pl
hisse senedi ve tahvil
need
n
ihtiyaç
successful
nervous
adj
asabi
supermarket
n
süpermarket
normal
adj
normal
take five minutes
v
5 dakikasını almak
nutritionist
n
beslenme uzmanı
tall
adj
uzun
stvle
n
sitil
thief
n
hırsız
passion
n
tutku
wealthy
adj
zengin
perform (a play) v
rol yapmak
wet
adj
ıslak
personally
kişisel olarak
widow
n
dul
will
n
vasiyet
plastik cerrahi
windy
adj
rüzgarlı
play (in the theatre) n
rol almak
witch
n
cadı
pleasure
n
zevk
wood
n
ormanlık
poor
adj
fakir
wrap up(=put on warm clothes)
pose
v
poz vermek
tests (in hospital) n
test
post
V
postalamak
trainer (=person) n
eğitimci
project (at work) n
proje
troubled
adj
başı belada
relationship
n
ilişki
unknown
adj
bilinmez
remember
v
hatırlamak
unlimited
adj
sınırsız
responsibility
n
sorumluluk
unreal
adj
gerçek olmayan
model
n
adv
pick (sth) up (from the floor) almak plastic surgery
n
v
ikinci el
başarılı
adj
36
v
giyinmek
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
retire
v
emekli olmak
Uneom fortable
adj
komforsuz
rocket
n
roket
value
secret
n
sır
violence n
vahşet
sky
n
gökyüzü
wedding
düğün
social life n
sosyal hayat
with a bit of luck
soul
ruh
worried
şımarık
worry
v
endişe etmek
stage (in a theatre) n
sahne
wound
n
yara
terrible
kötü
wafer
n
gofret
spoilt
n adj
adj
VOCABULARY LESSON 7
değer
n
n id
adj
küçük bir şansla endişeli
VOCABULARY LESSON 8
A whole load (=lots)
çok
accommodation n
kalacak yer
accuse
v
suçlamak
act your age
v
yaşını yaşamak
adore
v
tapmak
adventurous
adj
afraid of
adj
korkmak
advice
album (=record) n
albüm
alarm clock
appear
v
görünmek
ambulance driver
At last
id
sonunda
anniversary
n
yıldönümü
award
n
ödül
antibiotics
n
antibiyotik
n
randevu
maceralı öğüt
n
alarm saati
n n
ambulans şöförü
away from(sb)
adv
uzakta
appointment
background
n
özgeçmiş
argue
v
kavga etmek
backing group
n
ikinci grup
arrangement
n
düzenleme
erkekler grubu
artist
n
ressam
hazır olmak
available
adj
uygun
band (of musicians) Be prepared
v
n
37
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
biography
n
biyografi
be sick (=vomit) v
hasta olmak
break(=rest) n
ara
bill(pay the bill)
fatura
By hand
adv
el ile
bookcase
n
kitaplık
bareer
n
bariyer
boss
n
patron
celebrity
n
ünlü kişi
career
n
kariyer
copy(of a book) n
kopya
chilly
adj
dondurucu
couple (=two people) n
çift
cigarette lighter
drum
n
davul
company
n
şirket
especially
adv
özellikle
cruel
adj
zalim
exactly
adv
kesinlikle
decorator
n
dekoratör
football match n
futbol maçı
dentist
n
dişçi
freedom
özgürlük
detective
n
dedektif
titiz
Diarrhoea
n
ishal
bahçıvan
document
n
doküman
Go camping n
kampa gitmek
dramatically
good taste
iyi tat
drop out of (school) v
atılmak ilaç
fussy
n ad
gardener
j n
n
n
n
adv
çakmak
dramatik olarak
gran
n
anneanne
drugs (take drugs)
guitar
n
gitar
earring
zor
earthquake n
deprem
hard(person)
adj
n
küpe
n
harmonica
n
mızıka
examine v
muayene etmek
in her thirties
id
otuzlarında
exploit
v
istismar etmek
n
çiftçi
ironing
n
ütü yapma
farmer
jazz
n
caz
firefighter n
itfaiyeci 38
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
keyboards
n
klavye
Flu
sonland ırmak
food poisoning
love at first sight n
ilk görüşte aşk
get one free
v
serbest bırakmak
mate (=friend)
arkadaş
give up
v
pes etmek
n
bademcik
last
v
n
n
grip n
gıda zehirlenmesi
naturally
adv
doğal olarak
glands
nearly
adv
yaklaşık olarak
go on a diet
novel
n
roman
hairdrier
novelist
n
roman yazarı
have word with (sb)
birinci plak
headache n
başağrısı sağlık
number one record
n
v
diyete başlamak saç kurutma makinesi
n v
konuşmak
obviously
adv
açıkça
health
on tour
n
seyehatte
horse-race n
at yarışı
only
adj
sadece
housewife n
ev hanımı
opposite
adj
karşısında
in public
umumi
painter
n
boyacı
infection
n
enfeksiyon
peace
n
huzur
invention
n
icat
pen
n
dolma kalem
invisible
adj
görünmez
penny
n
peni
keep fit
v
zinde kalmak
pepper
n
biber
kill(=hurt:my back's killing me) v
öldürmek
prefer
v
tercih etmek
lawyer
n
avukat
kayıt stüdyosu
liquid
n
sıvı
ilişkili
local
binmek
mechanic
n
tamirci
rock konseri
miner
n
madenci
recording studio related (to sb) ride
n adj
v
rock concert n
n
n
yerel
adj
39
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' ; aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılanıaz.
kötü
overweight
salt
tuz
plumber
n
tesisatçı
score a goal v
gol atmak
poetry
n
şiir
sensitive
duvarlı
prescribe
v
reçete yazmak
birkaç
prescription
n
reçete
kısa hîkaye
prison
n
hapishane
utangaç
qualifications
n pl
özellik
n
adj
several (books) short story
adj
n
shy
adj
adj
çok şişman
rubbish(=no good) adj
spend time
v
zaman harcamak
Raincoat
n
yağmurluk
split up
v
ayrılmak
receptionist
n
resepsiyonist
spoil
v
bozmak
recommend
v
tavsiye etmek
strict
adj
sert
regular hours
n pl
düzenli saatler
superstar
n
süperstar
responsibilty
n
sorumluluk
adj
kaba
take-away meal
n
sipariş
rude
team up with(sb)
v
birleşmek
runny nose
n
burun akması
term (school)
n
dönem
rush hour
n
yoğun saatler
tur
satisfied
adj
memnun
travel book n
seyehat rehberi
scary
adj
korkutucu
trust
v
güvenmek
shop assistant n
tezgahtar
usually
adv
genellikle
signpost
n
levha
vocalist
n
vokal ist
silly
adj
aptal
watch(to tell time) n
saat
slave
n
köle
West
batı
sneeze
v
hapşırmak
teyp
soldier
n
asker
tour
v
n
tape recorder
n
40
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
timetable
n
zaman tablosu
sore throat
n
boğaz ağrısı
açacak
speciality
n
özellik
tough (with sb) adj
sert
stomach ache n
mide ağrısı
traffic lights
n pl
trafik ışığı
strict
adj
sert
twisted
adj
burkulmuş
support
n
destek
uniform
n
üniforma
surgery
n
cerrahi
unsocial
adj
asosyal
swallow
v
yutkunmak
vet
n
veteriner
swollen
pp
şişmiş
visa
n
viza
sympathy
n
kibarlık
Tin opener
n
symptom VOCABULARY LESSON 9 Air-conditioned
adj
n
belirti
VOCABULARY LESSON 10 klimalı
ache
v
ağrımak
airline
n
hava yolu
adventure
n
macera
airport
n
havaalanı
alive
adj
canlı
answer phone
n
cevaplama
alone
adj
yalnız
available
adj
uygun
amazing
adj
şaşırtıcı
basement
n
zemin
armed police
n pl
silahlı polis
behaviour
n
davranış
at peace
adj
barış içinde
bite
v
ısırmak
background
n
özgeçmiş
boundary
n
sınır
balaclava
n
kar maskesi
building site
n
inşaat alanı
beans
n pl
fasulyeler
capitalism
n
kapitalizm
beg
v
yalvarmak
century
n
yüzyıl
berries
n pl
yemiş
41
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
communist
n
komünist
butterfly
n
kelebek
commute
v
evden işe gitmek
brave
adj
concrete
adj
beton
burn
n
yanmak
conference centre n
konferans merkezi
bush
n
çalılık
comment
v
yorumlamak
cake
n
pasta
cousin
n
kuzen
can't stand(sth)(=hate) v
katlanamamak
crew
n pl
mürettebat
cartoon (on TV)
n
çizgi film
cruel
adj
zalim
circumstances
n
durum
developer
n
yatırımcı
confess
v
itiraf etmek
disappear
v
ortadan kaybolmak
comedy
n
komedi
DNA
n
dna
comfortable
adj
rahat
bana bir iyilik yap!
concentrate
v
konsantre olmak
çift kişilik oda
confession
n
itiraf
dramatik
contact
v
kontak kurmak
Do me a favour double room dramatic
id
n adj
cesur
earthquake
n
deprem
contain
v
içermek
energy
n
enerji
covered in sweat
v
terlemek
environment
n
çevre
crawl
v
emeklemek
exist
v
varolmak
crazy
adj
çılgın
fight a war
v
savaşmak
dark(at night)
adj
karanlık
flight(on a plane) n
uçuş
diary
n
günlük
forest
orman
duck
n
ördek
temel olarak
efficiently
adv
verimli bir şekilde
kayıp yıl
emergency services
n pl
acil servis
n
fundamentally gap year
adv n
42
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
get ill
v
ending(of a book)
anlaşmak
exhausted
adj
gözalıcı
fail an exam
n
zemin kat
fall down(=break) v
düşmek ( aşağıya)
health care
n
sağlık bakımı
feel sorry
v
üzgün olmak
heart
n
kalp
film star
n
film yıldızı
v
yalanlamak
get on well with (sb)
v
glorious ground
floor
n
son
hastalanmak
adj v
yorgun sınavda kalmak
highway
n US
otoban
falsify
hurt yourself
v
incitmek
food poisoning n
gıda zehirlenmesi
adj
inanılmaz
footpath
n
patika
id
bir an için
incredible keep in touch
v
iletişimde olmak
for a while
kidney
n
böbrek
forgive
v
affetmek
leader
n
lider
freedom
n
özgürlük
liver(=body organ) n
karaciğer
frightened
adj
korkmuş
locked
adj
kilitli
get rid of (sth)
v
kurtulmak
lung
n
akciğer
go climbing
v
tırmanmak
main road
n
anayol
Giant
şikayet etmek
god bless all
id
Tanrı hepimizi korusun !
make a reservation v
rezervasyon yapmak
graduate
v
mezun olmak
make sure
emin olmak
ground(=the floor) n
zemin kat
make up your mind v
aklını başına devşir!
haircut
n
saç kesimi
medicine
n
ilaç
hairdresser
n
kuaför
megalopolis
n
büyük şehir
Humiliate
v
hor görmek
mess
n
dağınıklık
hear from(sb)
make a complaint
v
v
iri. dev gibi
adj
haber almak
v 43
Her hakkı D A Y L I G H T E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
message
n
mesaj
helicopter
n
helikopter
microchip
n
mikroçip
high
north
n
kuzey
hitchhike
v
otostop yapmak
ocean
n
okyanus
hobby
n
hobi
office block
n
ofis binası
hole
n
çukur
iyimser
horror film
n
korku filmi
adj
yüksek
optimistic
adj
pass exams
v
sınavları geçmek
hunter
n
Avcı
pessimism
n
kötümserlik
instructor
n
eğitmen
pick(sb) up(=meet in a car) v birini almak
invent
v
icat etmek
pillow
n
yastık
investigate
v
soruşturmak
pilot
n
pilot
joke
n
şaka
plant
n
bitki
kidnap
v
çocuk kaçırmak
poster
n
poster
let(sb) go(=release)
v
serbest bırakmak
power
n
güç
library
n
kütüphane
race of people
n
insan ırkı
lose consciousness
v
bilincini kaybetmek
reaction
n
tepki
lose weight
v
kilo vermek
Religion
n
din
manage to do (sth)
v
başarmak
remarkable
adj
dikkate değer
manual
n
manuel
resources
n pl
kaynaklar
meat
n
et
revolutionize
v
devrim yapmak
Mentality
room service
n
oda servisi
narrow
adj
safari
n
safari
nature
n
salary
n
maaş
petrol station n
n
mantık dar doğa benzin istasyonu
44
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
save (money)
v
para biriktirmek
plan
v
planlamak
scuba dive
v
dalmak
poisonous
adj
zehirli
shocking
adj
şokedici
posh
significant
adj
önemli
possessions
single room
n
tek kişilik oda
recipe
snow storm
v
kar fırtınası
report(from school)
skycraper
n
gökdelen
Roll
lüks
adj
mal
n pl
tarif
n n
karne yuvarlamak
v
n
yedek parça
row(=argument)
speed
n
hız
scared
adj
korkmuş
spread
v
yayılmak
scream
v
çığlık atmak
state(=goverment) n
eyalet
seed (of a plant)
statistics
n pl
istatistik
shake
stupidity
n
aptallık
shelter
tablets
n pl
tablet
simple life
n
basit yaşam
Take care
v
ilgilenmek
sleeping bag
n
uyku tulumu
to our advantage
lehimize
spider
top
n
üst kal
spy novel
touch
v
dokunmak
have a word
towards
prep
e doğru
starve
v
floor
n
kavga
spare part
n
tohum titremek
v n
sığınak
n
örümcek casus romanı
n v
konuşmak çok acıkmak
traditional
adj
geleneksel
steep
adj
dik
trip(=visit)
n
sevehat
stove
n
soba
n
güç
ugly
adj
çirkin
strength
visa
n
vize
stuck in a lift v
asansörde takılı kalmak 45
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Vision
n
görüş
survive
wake-up call n
uyandırma servisi
sweat
water
sulamak
take (sb) to court v
dava etmek
zenginlik
terrifed
adj
korkulu
n
terörist
v
wealth
n
hayatta kalmak
v
ter
n
view
n
manzara
terrorist
village
n
köy
thin
adj
zayıf
zayıf
thrill
n
heyecan
vahşi
tie (sb) up v
bağlamak
yabani mantar
total
n
toplam
tanık
trapped
adj
sıkışmış
weak
adj
wild (place)
adj
wild mushrooms witness woods
n pl
n
ormanlık
n pl
VOCABULARY LESSON 11
VOCABULARY LESSON 12 bağımlılık
apparent
addictive adj
bağımlı
brain
advertise v
reklam yapmak
brain tumour
reklam
book
kızırderililer
cap(=hat)
addict
n
Advertisement
n
american Indians
n pl
transparan
adj
beyin
n n
beyin tümörü rezerve etmek
v
kep
n
adj
eski
consultant (in a hospital)
Abdicate
v
vazgeçmek
corridor
n
koridor
ban
v
yasaklamak
criminal
n
suçlu
banana
n
muz
dominant
adj
baskın
beard
n
sakal
dress
n
elbise
billboard
n US
ilan panosu
fall in love
v
aşık olmak 46
n
danışman
Ancient
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
bottle
n
şişe
fill in (a from)
briefcase
n
evrak çantası
firmly
adv
can
n
teneke kutu
ghost
n
hayalet
kargo
ghostbuster
n
havalet avcısı
tiryaki olmak( sigara)
groom
n
Damat
şef
gear
n
vites
çiğnemek
grey
adj
gri
cargo
n
chain-smoke chef chew
v
n v
doldurmak
v
sert bir şekilde
chewing gum
n
sakız
gun
n
silah
commercially
adv
ticari bir şekilde
hurry up
v
acele et!
complaint
n
şikayet
in my way
cotton
n
pamuk
invisible
bağırmak
kick(sb) out
v
kovmak
ölüm
leave(sb) alone
v
yalnız bırakmak
gezici restoran
lack of
v
az olmak
cry(=call/shout)
v
death
n
drive-in restaurant
n
yolumun üzerinde görünmez
adj
empty
adj
boş
look out!
dikkat et!
export
v
ihracat
mind(=consciousness) n
bilinç
fabric
n
kumaş
miss the train
treni kaçırmak
factory
n
fabrika
marine
feed
v
beslemek
operation
n
ameliyat
freshen
v
tazelemek
palace
n
saray
v
ısrar etmek
v adj
denizle ilgili
fond of
v
düşkün olmak
persist in
genius
n
dahi
portrait
n
portre
grass
n
çimen
princess
n
prenses
47
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
harm
v
zarar vermek
put out(a cigarette)
harvest
n
mahsül
run out of (sth) v
tükenmek
hire
v
kiralamak
servant
hizmetçi
history
n
tarih
scholarship
söndürmek
v
n
burs
n
honey
n
bal
social worker
holy
adj
kutsal
sort out (a problem)
sosyal işçi
n v
çözmek
industrial
adj
endüstriyel
spirit(=ghost)
n
ruh
industry
n
endüstri
terrible
adj
korkunç
Inhale
v
içine çekmek
toothache
n
diş ağrısı
invent
n
icat
transparent
adj
transparan
joke
n
şaka
trouble
v
belada olmak
Jordan
n
Ürdün
typical
adj
tipik
leaves
n pl
yapraklar
uniform
n
üniforma
lie
n
yalan
unpleasant
adj
kaba
lift (give a lift to sb) n
birini bir vere bırakmak
vicar
n
din adamı
lose weight
v
kilo vermek
victim
n
kurban
lung cancer
n
akciğer kanseri
voices
n pl
sesler
luxury
n
lüks
wallet
n
cüzdan
match (sport) n
maç
wedding
n
düğün
motorway
n
otoban
smelly
adj
kokulu
mouth
n
ağız
soil
n
toprak
bozuk
sound
n
ses
deniz aşırı
space (go into space) n
out of order overseas
adj adv
48
uzay Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
packet
n
paket
stock exchange
n
borsa
Partner
n
ortak
Salute
passenger
n
yolcu
sweeten
v
tatlandırmak
pineapple n
hindistan cevizi
technology
n
teknoloji
plantation n
bitkilendirme
tobacco
n
tütün
popularity n
popülerlik
top secret
adj
çok gizli
produce
v
üretmek
tremble
v
titremek
product
n
ürün
terrific
adj
korkunç
promise
v
söz vermek
truth
quantity n
miktar
testimony
Queue
n
sıra,kuyruk
war
Rare
adj
nadir
watch
n
kol saati
Resemble v
benzemek
wrap
v
hediye paketi yapmak
revolution n
devrim
zoo
n
hayvanat bahçesi
rice
n
pirinç, pilav
serve
v
hizmet etmek
Sailor
n
denizci
specific
Secret
n
sır
sue
seed
n
tohum
silk
n
ipek
simple adj
basit
skeleton
n
iskelet
Suspect
şüphelenmek
slave
n
köle
kuşatmak
slavery
n
kölelik
v
surround v
selamlamak
v
gerçek
n n n
ifade (tanık) savaş
genel olmayan, Özel
adj v
mahkemeye vermek
49
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 13
VOCABULARY LESSON 14
advertisement
n
reklam
afterwards
adv
sonra
attack
v
saldırmak
bachelor
n
bekar erkek
otoriter
behave
v
davranmak
davranış
character
n
karakter
n
demir para
authoritative
adj
attitude
n
barter
v
değiş tokuş etmek
coin
beach
n
Plaj
communicate v
iletişim kurmak
baggage
n
bagaj ( bavul)
cruel
adj
zalim
sessiz
delighted
adj
memnun
camel n connect (sb to sb on the phone) v
deve
desperate
adj
umutsuz
bağlamak
fall in love
v
aşık olmak
deer
geyik
fall over
v
düşmek kurgu
calm
adj
n
earn a living
v
hayatını idame ettirmek
fiction
n
employ
v
işe almak
forever
adv
ebediyen
exactly
adv
tam olarak
forgive
v
affetmek
v
alıp gelmek
furious
adj
asabi
fetch filmmaker
n
yapımcı
get in touch
fluently
adv
akıcı bir şekilde
heads or tails n
vazı tura
tilki
hurt
incitmek
get used to (sth) v
alışmak
in a mess
adj
karışık
get wet
v
ıslatmak
knock
n
vuruş
go out with
v
çıkmak, flört etmek
kick sb out
v
kovmak
fox
n
iletişimde olmak
v
v
50
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
heaven
n
cennet
make up (alter a quarrel)
ağır
marriage
hold on(=wait) v
beklemek
note(write a note)
homeless
adj
evsiz
novelist
n
roman yazarı
honest
adj
dürüst
Neck
n
boyun
gelir
pay
n
ödeme
İÇ
politician
a
politikacı
karaya inmek
quarrel
n
kavga
heavy
adj
income
n
indoors
adv
land(a plane)
v
barışmak
v
evlilik
n
not
n
lively
adj
canlı
remarry
v
tekrar evlenmek
mainly
adv
özellikle
revenge
n
öç
yönetmen
rubbish bin
n
çöp kutusu
gizemli tur
shadow
n
gölge
dış
silhouette n
siluet
tutku
sin
günah
movie director
n
mystery tour outdoors passion
n
adv n
n
pension
n
emekli maaşı
single (=one,a single word)
philosophy
n
felsefe
soft (noise)
turta
solicitor
tesisatçı
suitcase
az görüş alanı
sway
professionally adv put(sb) off(=make sb dislike sth) v
profesyonel olarak
toss (toss a coin)
ertelemek
unfair
adj
adil olmayan
realize
farkına varmak
unmarried
adj
bekar
düzenli iş
violent
pie
n
plumber
n
poor visibility
n
v
regular job
n
adj
tek yumuşak
adj
avukat
n n
evrak çantası kaymak
v v
adj
yazı tura atmak
vahşi 51
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
reply
n
roller skates
n pl
cevap
water
v
su
kav kav
wedding
n
düğün
routines
n pl
rutin
sunset
n
güneş batışı
salary
n
maaş
tin
n
teneke kutu
seriously
adv
ciddi olarak
waste
n
atık
kaymak
wind(in the air) n
rüzgar
windy
rüzgarlı
skate
v
adj
52
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
INTERMEDIATE VOCABULARY LESSON 1
VOCABULARY LESSON 2
achievement
başarı
achieve
başarmak
amazing
şaşırtıcı
accountant
muhasebeci
ancient
ata
aerobics
aerobik
assassinate
suikast yapmak
affect
etkilemek
attack
saldırı
annual
yıllık
benefit
yarar
antique shop
antika dükkanı
break(from work)
ara
athletics
atletik
builder
inşaatçı
average
ortalama
butterfly
kelebek
beat (of the heart)
kalp atışı
century
yüzyıl
brilliant (of sunshine)
parlaklık
communicate
iletişim kurmak
bite
ısırmak
computer
bilgisayar
can't bear
katlanamamak
contemplate
derin derin düşünmek
caravan
karavan
convenient
uygun
collect
biriktirmek
corn
mısır
common sense
sağ duyu
create
yaratmak
complexion
ten
dare
cesaret etmek
confess
itiraf etmek
definitely
kesinlikle
contented
mutlu
depressing
bunaltıcı
cookery book
vemek kitabı
destroy
zarar vermek
court (for tennis)
kort
editor
editör
cruel
zalim
editorial
eleştirel
daffodil
karanfil
envy
hayran olmak
decade
10 yıl
extend
genişlemek
decorate
dekorasyon yapmak 53
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
fail
başarısızlığa uğramak
delight
zevk
famine
açlık
delighted
memnun
fax machine
faks makinesi
department store
alışveriş merkezi
fear
korku
dust
toz
feed
beslemek
detached
müstakil
fed up (with)
bıkmak
devote
adamak
fill
doldurmak
disaster
felaket
freedom
özgürlük
dive
dalmak
giant
iri
earn
kazanmak ( para)
go out with
çıkmak
earthquake
deprem
greed
açgözlülük
enthusiasm
isteklilik
hang on
beklemek
equipment
araç-gereç
hold up
ertelemek
exercise
egzersiz
huge
iri
expiry date
son kullanma tarihi
humble
mütevazı
extremely
çok
impressed
etkilenmiş
fascinated
büyülenmiş
impressive
etkileyici
figure
şekil
include
içermek
flight
uçuş
inconvenient
uygun olmayan
famine
açlık
incredible
inanılmaz
generous
cömert
influential
etkileyici
gloomy
sıkıcı
invention
icat
goalkeeper
kaleci
jog
yürüyüş
gate
geçiş
keep in touch with
iletişim kurmak
goods
mal
knock
vurmak
grounds
zemin
knowledge
bilgi
hire
kiralamak
leap
sıçrama
historian
tarihçi 54
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
leave
terk etmek
improve
geliştirmek
lighthouse
fener
increase
artmak
long for
özlemek
infect
bulaşmak
loo
tuvalet
inflation
enflasyon
mankind
insanoğlu
incapable of
yeteneksiz
man-made
insan yapımı
joy
eğlence
marvellous
harika
keep-fit
zinde
medal
madalya
knee
diz
microchip
mikroçip
knee pad
dizlik
musical instrument
müzik enstrümanı
leotard
bale elbisesi
noodle
şehriye
luxurious
lüks
obsessed
saplantılı
luxury
lüks
obvious
açık ,aşikar
mean
cimri
operation
ameliyat
missing
kaçan, eksik
oversleep
çok uyumak
mild
yumuşak
owe
sahip olmak
monastery
manastır
palace
saray
nun
rahibe
pear
armut
opera
opera
pet
evcil hayvan
out of work
işsiz
philosophical
felsefi
particularly
özellikle
play
oyun
permanance
daimilik
pleasure
zevk
performance
performans
point
nokta
plain(of food)
sade
print
baskı
plainly
sade bir şekilde
product
ürün
planet
gezegen
race
ırk, yarış
plant
bitki
raw
ham
plumber
Tesisatçı 55
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
ray
ışın
potter
bahçe işi ile uğraşmak
reputation
ün
prayer
dua
reputable
saygı değer
protect
korumak
research
araştırma
provide
sağlamak
revolutionize
devrimleşmek
quite
oldukça
rise
yükselmek
rather
oldukça
risk
risk
referee
hakem
round
çevre
relative (of a person)
akraba
save
kurtarmak
relax
rahatlamak
silk
ipek
remarkable
kayda değer
slightly
küçük bir şekilde
refuse
reddetmek
stand for
temsil etmek
respectable
saygı değer
statue
heykel
ridiculous
saçma
step
basamak
ray
ışın
stone
taş
rude
kaba
sunny
güneşli
run
işletmek ( kuruluş)
surgeon
cerrah
rush
acele etmek
swimming costume
mayo
sale
satış
take part in
katılmak
seasonal
sezonsal
tomb
mezar
semi-final
yarı-final
tradition
gelenek
series
dizi
unprecendented
tek,eşsiz
severe
vahşi
vegan
vejeteryan
shorts
şort
wonder
merak etmek
show
şov
wander
gezmek
silly
aptal
wonderful
harika
smart
şık, akıllı
wonders
harikalar
solitude
yalnızlık
56
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
worship
tapmak
sore
acı
top(clothing)
üst
steady(of a job)
düzenli, devamlı
tournament
turnuva
stuck(in a job)
sıkışıp kalmak
traffic warden
trafik polisi
stipulate
öngörmek
tender
şefkat
suburb
varoş
treasure
hazine
sweet (of a person)
tatlı
tulip
lale
tell a lie
yalan söylemek
ugly
çirkin
tender
şefkat
unemployment
işsizlik
tender (of meat)
yumuşak et
van
minibüs
throat
boğaz
volleyball
voleybol
tidy
toplu
weapon
silah
tolearant
hoşgörü
wedding anniversary
evlilik yıldönümü
tool
araç-gereç
wisdom
akıl
trouble
Bela
work of art
sanat eseri
take off
Üstünü çıkarmak
wrinkled
kırışık
trust
Güvenmek
VOCABULARY LESSON 4
VOCABULARY LESSON 3 abandon
terketmek
admission
kabul etme
absolutely
kesinlikle
allow
izin vermek
accidentally
kazara
admire
havran olmak
act
rol yapmak
arrange
düzenlemek
affair
ilişki
arrangement
düzenleme
amateur
amatör
assume
farz etmek
anticipate
ummak
backpack
sırt çantası
apologize
özür dilemek
bang on time
tam zamanında
archaeologist
arkeolog
behave
davranmak
bald
kel
blow your nose
burnunu sümkürmek
57
Her hakkı D A Y L I G H T E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
band
erkek grubu
bother
rahatsız etmek
bandage
bandaj
bovv(of your body)
reverans yapmak
ban
yasaklamak
boundary
sınır
beg
yalvarmak
business card
kartvizit
balcony
balkon
campaign
kampanya
biography
biyografi
casual
günlük
bitter
acı
casually
günlük olarak
blood
kan
chalk
tebeşir
blues
blues ( müzik türü)
chew (gum)
çiğnemek
boarding school
yatılı okul
choose
seçmek
branch (of a tree)
dal
clasp(hands)
bir araya getirmek
break (rules)
kuralları bozmak
cleanliness
temizlik
breathe
nefes almak
cloth
kumaş
brush
fırçalamak
code(of the phone)
kod
bear
doğurmak
colleague
meslektaş
bury
gömmek
confirm
doğrulamak
brand
marka
cool (of people)
serin kanlı
carreer
kariyer
corresponding
ilişkili
castle
kale
cry(=make a noise)
bağırmak
chapter
bölüm
custom (=habit)
gelenek
cheek(on your face)
yanak
date of birth
doğum tarihi
childhood
çocukluk
deal (in business)
ilişki
chimney
baca
deal with
ilgilenmek
compose
bestelemek
deny
inkar etmek
composer
bestekar
drop sb(somewhere)
birini bir yere bırakmak
curly
kıvırcık
easy-going
uyumlu
deposit
depozit
emotional
duygusal 58
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
desperately
umutsuzca
employee
çalışan, işçi
despite
rağmen
employer
iş veren
determined
kararlı
engaged (on the phone)
meşgul
diamond
elmas
entertain
eğlenmek
dig
kazmak
enthusiastic
istekli
disappear
ortadan kaybolmak
enthusiasm
isteklilik
disappoint
hayal kırıklığına uğramak
essential
gerekli
dote on
vurgulamak
establish
kurmak
draw (a picture)
çizmek
etiquette
etiket
drawing
resim
exchange
değiş tokuş etmek
die=pass away
vefat etmek
executive
üst düzey
driving test
sürüş testi
expect
ummak, beklemek
elderly
yetişkin
extension
dahili
eventually
son olarak
fill in (a form)
doldurmak
excavation
bilimsel gezi
formal
resmi
exceptional
haricen
fun-loving
eğlence seven
fable
fabl
gift-wrap
hediye paketi
feature(of a face)
özellik
global
küresel
fiction
kurgu
greet
selamlamak
fist
yumruk
guidebook
rehber
flow
akmak
hand
el
foolish
aptal
hard-working
çalışkan
forest
orman
have enough of
yeterli.... olmak
fortuner
falcı
headmaster
başkan
freezing
dondurucu
heel
topuk
furious
asabi
height
yükseklik
gambler
kumarbaz
hold
tutmak
59
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
gangster
gangaster
hospitable
misafirperver
genius
dahi
housework
ev işleri
go hunting
ava gitmek
humorous
espiritüel
go camping
kampa gitmek
humble
mütevazı
grief-stricken
kederli
income
gelir
heal
iyileştirmek
insult
hakaret etmek
heart failure
kalp yetmezliği
interrupt
bölmek,arasına girmek
hit(=success)
başarı
knit
örmek
homesick
evini özlemiş
lazy
tembel
horror movie
korku filmi
length
uzunluk
hold
tutmak
liar
yalancı
insist
ısrar etmek
light-hearted
hassas
in the distance
uzakta
link
bağlantı
icon
biblo
loads of things(=lots of things)
çok
ironing
ütü yapma
manners(=behaviour)
davranış
knight
şövalye
marital status
medeni durum
laugh
gülmek
master
efendi
lead
liderlik etmek
matter
durum
lifelike
canlı gibi
modest
mütevazı
limelight
spot ışık
nothing
lord
lord
nappy
hiçbir şey uykulu
magnificent
harika
nationalistic
milliyetçi
mansion
konak
note
not
masterpiece
başyapıt
notice-board
duyuru panosu
match (in sport)
maç
occupation
meslek
merrily
mutlu bir şekilde
offensive
kırıcı
moral
ahlak
outgoing
sosyal
60
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
mysterious
gizemli
pint(of beer)
yarım
necklace
kolye
postcode
posta kodu
negro
zenci
pudding
puding
neighbourhood
komşuluk
punctual
dakik
nervous breakdown
sinir krizi
punishment
ceza
oak tree
meşe
put sb up (for the night)
davet etmek
oil tree
zeytin ağacı
rainy season
yağmurlu mevsim
oil painting
yağlı boya
realize
farkına varmak
only(chid)
tek çocuk
register
kayıt olmak
onwards
üstüne doğru
regularly
düzenli bir şekilde
orchestra
orkestra
reserved
utangaç,içine kapanık
outnumber
sayıca fazla
respectful
saygıdeğer
painfully
acı bir şekilde
responsibility
sorumluluk
part (in a play)
bölüm
retired
emekli
peacefully
huzurlu bir şekilde
roll
yuvarlamak
pianist
piyanist
romantic
romantik
pigeon
güvercin
rule
kural
poison
zehir
rush
acele
pop group
pop grubu
search
aramak
popularity
popülarite
seat-belt
emniyet kemeri
portrait
portre
self-employed
kendi işinde çalışan
puncture
lastik patlaması
seniority
üstünlük
record
kayıt
serious
ciddi
refuse
reddetmek
set(the table)
masa kurmak
release
serbest bırakmak
shake hands
el şıkışmak
report
rapor
show off (=boast)
şov yapmak,övünmek
rough(area)
engebeli
sign(your name)
imza atmak
61
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
score(a goal)
gol atmak
signpost
levha
sculpture
heykel
signature
imza
sensitive
hassas
skate-boarding
kay kay yapma
set off
yolculuğa çıkmak
sunglasses
güneş gözlüğü
settle ( a fight)
kavga etmek
sleeve
kol manşeti
sketch
sikeç
sociable
sosyal
skill
yetenek
sole (of your foot)
ayak tabanı
slave
köle
sophisticated
kültürlü
spill
dökmek
spray
sprey
spinster
evde kalmış
status
durum
spoilt
şımarık
stereotype
tek tip
spot
belirgin
strict
katı,sert
star
yıldız
see off
yolcu etmek
swimming costume
mayo
submit
teslim etmek
smooth
düz
suncream
güneş kremi
subsequent
takip eden
talkative
konuşkan
suffer
acı çekmek
terrified
korkulu
sunbathe
güneşlenmek
thereafter
sonra
silly
aptal
tidy
derli toplu
talent
yetenek
tip(=suggestion)
öneri
tap(your feet)
ayakla ritim tutmak
tolerant
hoşgörülü
terrific
korkunç
travellers cheque
seyahat çeki
thoroughly
tamamen
universal
evrensel
torn
yırtık
valuable
değerli
tired of
bıkmak
water(plants)
sulamak
teenager
ergenlik çağında olan genç
welcome
hoşgeldiniz!
triangle
üçgen
well-dressed
iyi giyimli 62
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
thunder
fırtına
widespread
yaygın
tune
ton
widowed
dul
ultimately
sonuç olarak
wink
göz kırpmak
unbelievable
inanılmaz
yawn
esnemek
undisputed
tartışılmaz
wave (in the sea)
dalga
unique
eşsiz
wealthy
zengin
unless
medikçe.madıkça
wig
peruk
upset
üzgün
wound
vara
vine
asma
wrist
dirsek
vineyard
asma bahçesi
wrong
hata
wake
uyand ırmak
way
yön
VOCABULARY LESSON 6
VOCABULARY LESSON 5 accommodation
kalacak yer
absorb
emmek
agriculture
tarım
accent
aksan
admittance
kabul
accept
kabul etmek
arrange
düzenlemek
agree
onaylamak
available
uygun
agricultural
tarımsal
avocado
avakado
anonymous
anonim
backbone
sırt kemiği
area
alan
bakers
fırın
article
makale
balcony
balkon
attitude
davranış
boiling
kaynayan
back door
arka kapı
cancel
iptal etmek, call off
backwards
arkadan
caviar
havyar
bank account
banka hesabı
candidate
aday
bizarre
acayip
chambermaid
hizmetli
boil(food)
kaynatmak
characterize
karakterize etmek
boom (succeed in business)
başarılı olmak
63
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
chilly
dondurucu
build (of a body)
yapı
climate
iklim
by the way
bu arada
cloud
bulut
can't help
kendini alamamak
cloudy
bulutlu
can't stand
katlanamamak
coastline
kıyı şeridi
charming
çekici
collect
biriktirmek
comforting
rahatlatıcı
come across
karşılaşmak,bump into
common(in common)
ortak
confirm
doğrulamak
compare
kıyaslamak
consider
düşünmek
complicated
karışık
council
konsolosluk
conclusion
sonuç
crossing(in a boat)
karşıya geçme
confidence
güven
crystal
kristal
consist
içermek
cuckoo clock
guguklu saat
cosmopolitan
kozmopolit
dark
karanlık
cough
öksürmek
definitely
kesinlikle
companion
yandaş
degree(of temperature)
derece
cross(=angry)
kızgın
descent
soy
cry(have tears)
ağlamak
dramatic
dramatik
cute
şirin
edge
kenar
damage
zarar vermek
effect
etki
directly
direkt olarak
enthusiasm
isteklilik
disguise
kılık değiştirmek
enquiry
soruşturma
disgusting
iğrenç
exhausted
çok yorgun
dish
tabak çanak
exhilarated
heyecanlı
display
oynatmak
experience
tecrübe
drive sb mad
birini çıldırtmak
face
yüz
dry clean
kuru temizleme
factory
fabrika
enthusiastic
istekli 64
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
fashion
moda
even
bile
fear
korku
event
olay
ferry
feribot
except
hariç
field
tarla,alan
enlarge
genişletmek
fog
sis
external
dış
foggy
sisli
fan(=supporter)
taraftar
forecast
tahmin
fancy
havai etmek
fortnight
15 gün
fantastic
harika
freezing
dondurucu
fast(food)
ayak üstü yemek
unforgetable
unutulamaz
fat
şişman
frustrating
iğrenç
fight
kavga
gallery
galeri
floor (first.second,etc.floor)
kat
gentle
kibar
flu
grip
get further into
ilerlemek
local point
odak noktası
grateful
minnettar
foreign trade
dış ticaret
guest
misafir
fresh(food)
taze
hair-cut
saç kesimi
frozen
donmuş
half way
yarı yol
gastronomic
mide ile ilgili
hang on (=wait)
beklemek
get on (with sb)
geçinmek
heavy(of rain)
sağanak yağış
get rid of
kurtulmak
heavy industry
ağır sektör
gravitate
yönelmek
hill
tepe
health
sağlık
honeymoon
balayı
historic
tarihsel
hop in (a car)
arabaya binmek
home-grown
evde yetiştirilmiş
hurry
acele
harvest
mahsül
include
içermek
hot (of curry)
acı
habit
huy
human rights
insan hakları
65
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
itinerary
yolculuk programı
influential
etkileyici
jail
hapishane
impression
izlenim
lace
dantel
impatient
sabırsız
land (a plane)
karaya inmek
increasingly
artarak
leather
deri
industrial
endüstriyel
left(there's no sugar left)
kalan
inferior
alt
lightning
aydınlatma
influence
etki
loaf
somun
ingredient
içindekiler
loan
borç
inquire
araştırmak
mainly
özellikle
inseparable
ayrılmaz
materialistic
materyalist
instead of
verine
melon
kavun
invasion
istila
message
mesaj
keen(of a supporter)
düşkün
millionaire
milyoner
kettle
su ısıtıcısı
mining
maden kazma
landscape
kara
minus
eksi
lose
kaybetmek
mist
pus
limitless
limitsiz
misty
puslu
look forward (to sth)
dört gözle beklemek
mentally
mantıklı olarak
loss
zarar
navigate
yönlendirmek ( deniz)
mad (about sth)
delirmek
pack
toplanmak
major
başlıca
penguin
penguen
manage
başarmak, yönetmek
petrol
benzin
management
başarı, yönetim
pleasure
zevk
meek
mütevazı
pony
tav
ministry
bakanlık
poor
fakir
mug
fincan
populated
kalabalık
neither(of them)
her ikiside değil
66
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
preferably
tercihen
notice-board
duyur panosu
qualification
özellik
nowadays
bugünlerde
random
rastgele
obviously
açık olarak
recent
son zamanlardaki
occasion
vesile
reception(after a marriage)
davet
old-fashioned
eski moda
recommend
tavsiye etmek
olive oil
zeytin yağı
remind
hatırlatmak
overcrowded
çok kalabalık
remove
ortadan kaldırmak
owner
sahip
require
gerektirmek
particularly
özellikle
revise
tekrarlamak
passion
tutku
revision
tekrarlama
path
patika
rough
zor
pie
turta
shampoo
şampuan
plain (food)
sade
shower
duş
plan (of a room)
plan
showery
sağanak yağış
plant(=flower)
bitki yetiştirmek
sidewalk
kaldırım
population
nüfus
sightseeing
turistik gezi
polluted
kirli
situated(be situated)
bulunma
preference
tercih
smooth(sea)
düz
produce
üretmek
souvenir
hediyelik eşya
proud
gurur
spot(=place)
odak
pulley
askı
statue
heykel
queue
kuyruk, sıra
storm
fırtına
rabbit
tavşan
stormy
fırtınalı
race(=rush)
yarış, acele
straight away
dümdüz
ration
oran
stress
stres
ray(of hope)
ışık
temperature
ısı
recipe
tarif 67
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
thunder
kasırga
recover
iyileşmek
tip(=money)
bahşiş
rectangular
dikdörtgen
top
üst
replace
yer değiştirmek
towel
havlu
reserved
içine kapanık
tower
kule
respect
saygı
twin room
iki kişilik oda
respected
saygılı
vacation(USA)
tatil
rich(of food.soil)
verimli
valley
vadi
risk
risk
vast
büyük, geniş
row(=line)
sıra
view
görüş
rude
kaba
worry
endişe etmek
ruin
zarar vermek
wild(animal)
vahşi
rural
kırsal
wooden
tahtadan yapılmış
sauce
sos
wrap up(warm)
ısınmak
search
aramak
zoo
hayvanat bahçesi
seaside
deniz kenarı
survive
kurtulmak
seldom
nadiren, rarely
table manners
masa kuralları
shepherd
çoban
tasteful
leziz
sink
batmak
tasteless
lezzetsiz
size
beden
tasty
leziz
soil
toprak
tie (piece of clothing)
kravat
sophisticated
kültürlü
tie
bağlamak
spare
boş
tragedy
trajedi
speak your mind
aklındakini söyle!
tremendously
büyük bir şekilde
spoil (food)
ekşimiş
troubled
başı belada olan
spontaneous
eş zamanlı
unusable
kullanılmaz
starving
çok acıkmış
vacant
boş
steaming(of a hot drink)
buharlı
68
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
waste(of time)
zaman kaybı
stranger
yabancı
whatever
her ne ise
surely
kesinlikle
VOCABULARY LESSON 7
VOCABULARY LESSON 8
acceptable
onaylanabilir
actually
aslında
adore
taparcasına sevmek
afford (can't afford)
bütçesi yetmek
advertisement
reklam
after all
hepsinden sonra
advice
öğüt
aid
yardım
announce
anons
AIDS
AİDS
answer phone
telefona cevap vermek
amazed
şaşırmış
applicant
başvuran kişi, aday
amnesty
af
application
başvuru
amount
miktar
apply (for a job)
başvurmak
animal welfare
hayvan sağlığı
appreciate
kıymet bilmek
anyway
her neyse
approve
onaylamak
appreciate
değer bilmek
archeology
arkeoloji
as soon as
olur olmaz
astronaut
astronot
as well
de,da
attendant
katılımcı
astonished
şaşırmış
based(e.g.be based in Paris)
bulunma
at least
en azından
blanket
battaniye
accuse of
suçlamak
bring up sth(=mention)
bahsetmek
because of
den dolayı
bring up children
yetiştirmek
beg
yalvarmak
brown (from the sun)
bronzlaşmak
break the law
kanunları yıkmak
cell
hücre
broke(=having no money; informal) çulsuz
chaos
kaos
bunch(of flowers)
buket
choice
seçenek
burglar
hırsız
choir
koro
calm
sessiz
charge with
suçlamak
camp
kamp 69
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTlTUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, coğaltılamaz.
coach
otobüs
carry on(=continue)
devam etmek
companion
arkadaşlık
charitable
yardım edilebilir
competition
rekabet
charity
yardım kuruluşu
complain
şikayet etmek
circumstance
durum
convince
inandırmak
court (of law)
mahkeme
cookery
yemekle ilgili
crop
mahsül
copy
kopya
cruelty
zalimlik
correspondent
ilişkili
delay
ertelemek
cousin
kuzen
demand
talep etmek, ask for
cover
kapsamak
deserve
hak etmek
creation
yaratma
desperate
umutsuz
cruise
deniz gezisi
diary
günlük
CV (=curriculum vitae)
özgeçmiş
disease
hastalık
degree (from a university)
derece
donation
bağış
delighted
memnun
drought
kuraklık
disappointed
hayal kırıklığına uğramış
economic
ekonomik
disaster
felaket
effort
efor
earthquake
deprem
either(I don't either)
de.da (olumsuz)
elect
seçmek
embassy
elçilik
enclose
iliştirmek
enormous
büyük
excuse
mazeret bulmak
envy
havran olmak
explorer
kaşif
especially
özellikle
extension(of a telephone)
dahili
estimate
tahmin etmek
fashionable
moda
evaporate
buharlaşmak
flood
sel
even (even John)
bile
fluent
akıcı
essential
gerekli
footstep
adım
envious
hayran 70
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
force sb(to do sth)
zorlamak
fall in love
aşık olmak
forgive
affetmek
famine
açlık
crucial
önemli
fantasize
havai etmek
get back to sb(on the phone)
geri dönmek
fascinating
büyüleyici
fee
ücret
get on withsb(e.g.your parents) anlaşmak fatal
ölümcül
filthy
kirli
get sth over (=communicate)
iletişim kurmak
fix
tamir etmek
get over sth(=recover)
üstesinden gelmek
fluid
sıvı
give up(=stop)
vazgeçmek
fond of sb/sth
düşkün olmak
go out with sb
çıkmak
food poisoning
gıda zehirlenmesi
grow up
yetiştirmek
necessary
gerekli
headline
başlık
for example
örneğin
heavy(of rain)
sağanak
imperative
çok gerekli
hold(=wait)
beklemek
game of cards
ovun kartı
indeed
gerçekten
generally
genel olarak
interpreter
tercüman
generously
cömertçe
jockey
jokey
get hold of sb(=contact)
ilişki kurmak
journalism
gazetecilik
get lost
kaybolmak
judge
hakim
groceries
bakkal
just in case
davada adillik
guard
koruma
kidnap
çocuk kaçırmak
handle
baş etmek
lawyer
avukat
honest
dürüst
line (of a phone)
hat
sincere
içten
look after
ilgilenmek
homeless
evsiz
look like
benzemek
hardworking
çalışkan
look up
bilgi araştırmak
moral
ahlak
lie
uzanmak
improbable
imkansız
71
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
make sb redundant
kovmak
incurable
tedavi edilemez
managing director
müdür
inherit
miras kalmak
manor
konak
insist
ısrar etmek, persist
manual labour
elle yapılan iş
intensive
yoğun
model (person)
manken
invest
yatırım yapmak
nanny
dadı
investigate
soruşturma yapmak
operation (medical)
ameliyat
pore over
gözden geçirmek
package holiday
paket tatil
join
katılmak, take part in
part-time
yarı zamanlı
kindness
kibarlık
pat
vurmak
laboratory
laboratuar
personnel manager
personel müdürü
lawful
kanuni
persuade
ikna etmek
leak
sızıntı
phase(=period)
döneni
link
bağlantı
pick up(=get better)
iyileşmek
loan
borç
pick sth up(=learn)
öğrenmek
lottery
piyango
poet
şair
lean over
abanmak
politics
politika
mate(=friend:informal)
arkadaş
post(=job)
meslek
means(=methods)
metot
pretend
gibi görünmek
meanwhile
bu arada
priceless
paha biçilmez
medical supply
tıbbi destek
majority
çoğunluk
mild
yumuşak
put sb through (on the phone)
bağlamak
minority
azınlık
put up with sb/sth(=tolerate)
hoşgörülü olmak
nearly
yaklaşık olarak
regret
pişman olmak
of course
tabi ki
resign
istifa etmek
offer
teklif etmek
resignation
istifa
oil spill
yağ damlası
retire
emekli olmak
on time
zamanında 72
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
retirement
emeklilik
only
sadece
row(=argument)
kavga, münakaşa
oppose
karşı gelmek
rubbish bin
çöp kutusu
penniless
çulsuz
run out of sth (e.g .sugar)
tükenmek
permission
izin
safe (=well)
güvenli
pick up sb/sth(=collect)
biriktirmek
senior citizen
üst düzey halk
possibility
imkan
servant
hizmetçi
pour
dökmek
standard
standart
prevention
engel
successful
başarılı
prisoner of conscience
düşünce mahkumu
suntan
güneş yanığı
prize
ödül
surgeon
cerrah
promote
terfi etmek
surveyor
anketör
psychotherapist
psikoterapist
take after sb (e.g your mother) benzemek
publicize
halka arz etmek
take off(=become successful)
başarılı olmak
purpose
amaç
take off (of a plane)
havalanmak
put pressure on sb
baskı yapmak
take sth up (e.g.a sport)
hobiye başlamak
racehorse
yarışatı
be taken aback
şaşırmak
mean
cimri
textile company
tekstil şirketi
rehabilitate
rahatlatmak
tone (on a phone)
ton
release
serbest bırakmak
training course
eğitim
research
araştırmak
narrow-minded
geri kafalı
absent-minded
dalgın
twice
iki kez
search
aramak
twin
ikiz
secret
sır
van
minibüs
smash
vurmak
various
çeşitli
solve
çözmek
warning
uyarı
dump
aptal
widely
geniş bir şekilde
sponsor
sponsor 73
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'aD aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
widow
dul
sunburnt
güneşte yanmış
worldwide
dünyaca yaygın
tempt
eğilimi olmak
wrap
paketlemek
therefore
böylece.so
wanted
aranan
treat
davranmak
winner
kazanan
unfortunately
maalesef
word processor
daktilo
unpredictable
tahmin edilemez
would rather(=prefer)
tercih etmek
verse
düz yazı
wise
Erdemli
visa
vize
wine
Şarap
whale
balina
VOCABULARY LESSON 9
VOCABULARY LESSON 10
abandoned
terkedilmiş
admire
havran olmak
abush
utanmak
advertising
reklam
air
Hava
aggressive
saldırgan
ambition
Hırs
air-conditioning
havalandırma
ambitious
Hırslı
airmail
hava postası
annoyed
rahatsız olmuş
apart from
hariç, except for
as a matter of fact
aslında
ashtray
küllük
au pair
çocuk bakıcısı
aspect
özellik
background
özgeçmiş
attached(=fond of)
düşkün
botanic
botanik
attack
saldırı
bald
kel
attic
çatı katı
cheat
kopya çekmek
authority
oterite
cheerful
neşeli
autobiography
otobiyografi
clear sth away (e.g.a mess)
toplamak
automatic car
otomatik araba
clearly
açık olarak
award
ödül
condemn
işlemek
ban
yasaklamak
colleague
meslektaş
birthday card
doğumgünü kartı
74
Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a ailtir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
colorless
renksiz
bookcase
kitaplık
combine
birleştirmek
brake
fren
convince sb of sth
inandırmak
brand(of cigarette)
marka
clutch
tutmak
brochure
broşür
curious(=wanting to know)
meraklı
bulk of stlı(=majority)
bolluk
daydream
hayal görmek
chimney
baca
deal with
ilgilenmek
celebrate
kutlamak
definite
kesin
chain
zincir
depend on sb
bağlı olmak
chain smoker
destruction
zarar
chairman
tiryaki başkan
discover
keşfetmek
car race
araba yarışı
disturb
rahatsız etmek
clutch
tutmak, grasp
drop(of water)
düşürmek
coffin
tabut
estimate
tahmin etmek
collapse
yıkılmak
easy-going
uyumlu
collector
kolleksiyoncu
effective
etkili
corporate
birleşmek
enormously
büyük bir şekilde
contemporary
çağdaş
envy
havran olmak
convention
gelenek, tradition
exact
tam
cool(=sophisticated)
kültürlü
explore
keşfetmek
drawer
çekmece
fade
solmak
deal with
ilgilenmek
fertile
verimli
current(=existing now)
şu an olan
fire engine
motor
dedicated
kendini adamış
fond of
düşkün
down
aşağı
forest
orman
driving licence
ehliyet
fountain
çeşme, fıskey
drown
boğulmak
good-natured
iyi huylu
drug
ilaç 75
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
garage
garaj
dust
toz
hard-working
çalışkan
enthusiastic
istekli
harsh
sert
effect
etki
hire
kiralamak
egg cup
yumurtalık
hopeless
umutsuz
encyclopaedia
ansiklopedi
housework
ev işi
estate agent
emlakçı
I bet!(=I'm sure)
Eminim!
even though
rağmen
impatient
sabırsız
expense
gider
insist on
ısrar etmek
expose
ortaya çıkmak
impressive
etkileyici
extend(a house)
genişletmek
in spite of
rağmen
fag(=cigarette:informal)
sigara
in the meantime
bu arada
fault
hata
inclined to do sth
eğilimli olmak
fire(a gun)
ateşlemek
incredible
inanılmaz
fall down
düşmek
inhabitant
yerli
fireman
itfaiyeci
insistent
ısrarlı
fireplace
şömine
inspect
araştırmak
fireworks
havai fişek
instead of
verine
fondness
düşkünlük
keep an eye on sb/sth
gözünü ayırmamak
get-well card
geçmiş olsun kartı
lay down
kural kovmak
goal
amaç
lavender
lavanta
graduate
mezun olmak
lazy
tembel
grey(of hair)
kır saçlı
lifestyle
hayat stili
hairbrush
saç fırçası
literally
edebi olarak
haircut
saç kesimi
magnificent
büyük
hairdresser
kuaför
memory
anı
humiliate
hor görmek
mess
dağınıklık
human being
insanoğlu
76
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
midday
gün ortası
hinder
engellemek
mood
mod
holy
kutsal
moody
sıkkın
illegal
yasa dışı
nun
rahibe
illustrate
örneklendirmek
notice
fark etmek
image
imaj
nurse
hemşire
instructor
eğitmen
ocean
okyanus
irritated
sinirli
only(child)
tek çocuk
income
gelir
optimistic
iyimser
inevitable
kaçınılmaz
outweigh
şişman
infinite
sonsuz
oversleep
çok uyumak
lorry
kamyon
part
bölüm
lung
akciğer
peace
barış
manufacture
üretmek
peacefully
huzurlu bir şekilde
market
pazar
perfect
harika
misuse
yanlış kullanmak
pessimistic
karamsar
motorbike
motorsiklet
philosopher
filozof
moreover
dahası
plain(=flat land)
düz
misunderstand
yanlış anlamak
plaster(on a broken leg)
plaster
motor racing
motor yarışı
pool
havuz
narrow
dar
put off doing sth(=postpone)
ertelemek, delay
network
ağ
refill
tekrar doldurmak
nicotine
nikotin
regard
saygı göstermek
notebook
defter
regular
düzenli
order(=request for goods)
sipariş
relationship
ilişki
packing
toplanma
reliable
güvenilir
panic
panik
remainder
kalan
pool
havuz
77
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
role
rol
poster
poster
remarkable
kayda değer
pray
dua
resentment
kırılma, incinme
prematurely
önce
reserved
içine kapanık
press conference
basın konferansı
restore
düzenlemek
proper
uygun, düzgün
resume
kurtulmak
prove
ispatlamak
reverse
ters düşmek
proof
kanıt
random
rastgele
puritan
puritan
role
rol
put sth out (e.g.a cigarette)
söndürmek
row
kavga
rare
nadir
scene
manzara
read(=study at university)
üniversitede okumak
sensitive
hassas
remind
hatırlatmak
sense
duyu
remote
uzak
shy
utangaç
revise(for an exam)
tekrarlamak
sick(=ill)
hasta
salty
tuzlu
silhouette
siluet
screen
ekran
snore
horlamak
second-hand
ikinci el
sociable
sosyal
share
paylaşmak
soldier
asker
shopping basket
alışveriş sepeti
solitary
yalnız
shopping centre
alışveriş merkezi
soul
ruh
spirit
ruh
spectacle(=sight)
görüş
spare(time)
boş zaman
sausage
sosis, salam
specialist
uzman
sure
emin
split up (of a married couple)
ayrılmak
stressful
stresli
sponsorship
sponsorluk
sunset
güneş batımı
statement
ifade
sunglasses
güneş gözlüğü
store
dükkan 78
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
talkative
konuşkan
suffix
son ek
threaten
tehdit etmek
sympathy
kibarlık
trust
güvenmek
target
hedef
totally
tamamen
teapot
çaydanlık
tough(=difficult)
zor
tear(in your eyes)
gözyaşı
train
eğitmek
tear sth up
yırtmak
tremendous
büyük
tempt
eğiliminde olmak
trip
seyehat
toilet paper
tuvalet kağıdı
turn up(=arrive)
varmak
toothache
diş ağrısı
unemployed
işsiz, redundant
toothbrush
diş fırçası
unreasonable
mantıksız
toothpaste
diş macunu
untidy
dağınık
tractor
traktör
ups and downs
iniş çıkışlar
traffic warden
trafik polisi
vain
boşuna
tomb
mezar
vision
görüş
tuition
eğitim
vote
oy kullanmak
vehicle
araç
wilderness
vahşilik
versus
e karşı
wish
istek
wallpaper
duvar kağıdı
weigh
ağırlığında olmak
warm
ılık
weird
acayip, garip
warning
uyarı
wrapping paper
hediye paketi kağıdı
wedding
düğün
worst
en kötüsü
war
savaş
work out
plan yapmak
wear out
yorulmak
weak
zayıf
wind
rüzgar
79
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 11
VOCABULARY LESSON 12
absent-minded
dalgın, unutkan
accustomed(to sth)
alışmak
acid rain
asid yağmuru
admit
kabul etmek
adopt
evlat edinmek
advise
öğüt
appealing
etkileyici
all-night party
bütün gece süren parti
army
ordu
announcement
anons
authoritative
otoriter
argue
kavga etmek
balloon
balon
babysit
çocuk bakmak
band
bando
boast
övünmek
bite
ısırmak
best man
sadıç
blame
suçlamak
birth
doğum
blow
liflemek
bone
kemik
bother
rahatsız olmak
bonnet
bone
brain
beyin
bossy
patron gibi
briefcase
evrak çantası
boredom
sıkkınlık
bucket
buket
bow(tie a bow)
papyon
brave
cesur
bow (with your body)
reverans yapmak
century
yüzyıl
bride
gelin
chew
çiğnemek
bridesmaid
nedime
childbirth
çocuk doğumu
bury
gömmek
city-dweller
şehir yaşayanları
cap
kep
clap
alkışlamak
cemetery
mezarlık
colony
koloni
christening
hristiyanlık
concert
konser
contradict
ters düşmek
cope with
baş etmek
calm down
sakinleşmek
corridor
koridor
cancel
iptal etmek
cruel
zalim
cotton
pamuk 80
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
divide
bölmek
create
yaratmak
diamond
elmas
cut off (on the phone)
kesilmek
doll
oyuncak bebek
deny
inkar etmek
dolphin
yunus
stipulate
öngörmek
duck
ördek
urge
cesaretlendirmek
evidence
delil
doubtful
şüpheli
evil
şeytan
dress
giyinmek
exchange rate
döviz oranı
drum
davul
explanation
açıklama
edge
uç
error
hata
encourage
cesaretlendirmek
forgetful
unutkan
exclaim
söylemek
found
kurmak
faint
bayılmak
fortune
şans
falsify
yalanlamak
generation
nesil
have fun
eğlenmek
give away(money)
vermek
forceful
kuvvetli
grill
ızgara
fortnight
15 gün
gun
silah
frequency
sıklık
guy(=man;informaI)
adam
funeral
cenaze
garbage
çöp
gamble
kumar oynamak
goal
amaç
gesture
mimik
historically
tarihsel olarak
get engaged
nişanlanmak
hit
vurmak
sack
kovmak
hold
tutmak
insist on
ısrar etmek, persist
horseshoe
nal
grave
mezarlık
hug
sarılmak
greet
selamlamak
infancy
bebeklik
grief
üzüntü
inspector
dedektif
aid
yardım 81
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çogaltılamaz.
kick
kovmak
honeymoon
balayı
kneel
diz çökmek
humble
mütevazı
lie
uzanmak
debt
borç
ladder
merdiven
moral
ahlak
lecture
ders
marriage guidance counsellor
evlilik danışmanı
lick
yalamak
maternity leave
çocuk düşürme
life expectancy
ömür süreci
medium(of size)
orta boy
lucky
şanslı
meek
mütevazı
march
marş
merely
yalnızca
monitor
monitör
miss(e.g.when hitting sb)
ıska geçmek
nail
çivi
moan
yas tutmak
nap
şekerleme yapmak
mentality
mantıklılık
officially
resmi olarak
logical
mantıklı
packed(=crowded)
kalabalık
nappy
uykulu
parcel
parsel
noon
öğle
populated
kirli
obey
uymak
permanently
daimi olarak
objection
karşı olma
pile
yığın
offer
teklif
point
nokta
order sb to do sth
sipariş etmek
population
nüfus
ordinary
sıradan
pros and cons
avantaj ve dezavantajlar
persist in
ısrar etmek, insist
recognize
tanımak
point out
belirtmek
rescue
kurtulmak
pram
çocuk arabası
right-handed
sağ elini kullanan
pregnant
hamile
risky
riskli
ration
oran
rope
halat
reception
resepsiyon
rush hour
yoğun saatler
refuse
reddetmek 82
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
spoilt
şımarık
ring(on your finger)
yüzük
shark
köğek balığı
scarf
eşarp
shuttle
servis aracı
senior
üst düzey
silver
gümüş
selfish
bencil
slippers
terlik
severe
sert
smart(=well-dressed)
şık
severity
sertlik
snail
sümüklü böcek
sob
hıçkıra hıçkıra ağlamak
space
uzay
solicitor
avukat
square
kare
spring(i.e.the season)
bahar
stare
dik dik bakmak
sweep
yerleri silmek
superstition
batıl inanç
silly
aptal
sword
kılıç
sympathy
kibar
take over
üstlenmek
sauce
sos
tie
bağlamak
timid
utangaç
tiger
kaplan
tremble
titremek
toy
oyuncak
unpack
açmak
tourist attraction
turist ilgisi
vanish
ortadan kaybolmak
tube
tüp
wedding
düğün
trick
tuzak
widow
dul
tune
ton
witch
cadı
unlucky
şansız
vase
vazo
wander
gezmek
wavelength
dalgaboyu
wax
bal mumu
whistle
ıslık çalmak
83
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
THE MOST COMMON ENGLISH EXAM WORDS Abandon Abash Abdicate Abet Abortion Abridge Abrogate Abruptly Absolute Absolutely Absorb Abstemious Abstract Accede Accelerate Access Accessible Accessory Accommodations Accomplice Accord Accost Account for sth Accumulate Accurate
bırakmak (v) utandırmak (v) feragat etmek (v) cesaret vermek (v) çocuk düşürme,başarısızlık (n) kısaltmak (v) kaldırmak,feshetmek (v) aniden (adv) tam, sınırsız (v) bütünüyle,tamamen,kesinlikle (adv) içine çekmek,emmek (v) kanaatkar (adj) soyut,teorik (adj) razı olmak,kabul etme (v) hızlandırmak (v) giriş (n) faydalanabilir (adj) aksesuar;suç ortağı(n) kalacak yer suç ortağı (n) anlaşma (n) yanaşmak (v) hesap vermek biriktirmek (v) doğru (adj)
Magnificent Magnificently Mainly Maintain Maintenance Majority Manufacture Mediaeval Merely Meticulous Mettle Migrate Migration Mild Misconception Mislead Monetary Mutual Negligence Negligent Negligently Negotiate Negotiation Network Nominate 84
muhteşem (adj) mükemmel olarak (adv) başlıca (adv) sürdürmek (v) bakım işi (n) çoğunluk (n) imal (n), (v) orta çağa ait (adj) sadece (adv) çok titiz (adj) huy (n) göç etmek (v) göç (n) hafif (genellikle sigara ve hava için) (adj) yanlış anlama (n) yanlış yola sevketmek (v) paraya ait (adj) karşılıklı (adj) ihmal (n) ihmalci (adj) dikkatsizce (adv) anlaşmayı görüşmek (v) görüşme (n) ağ örgüsü (n) başkasını aday olarak göstermek (v) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTlTUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Achieve Acquire Acrid Acrimonious Adamant Adamantly Adapt Adequate Adequacy
başarmak (v) gerektirmek (v) buruk,aeı,ekşi,sert(adj) acı,ters,sert,haşin (adj) emin (adj) kararlı bir şekilde (adv) uygulamak (v) uygun (adj) uygun olma,yetenek (n)
Notable Notorious Notwithstanding Oblige Obligation Obsess Obsession Occur Omit
Adequately Adhere Adjacent Administration Admit Admonish Adopt Adore Adroit Advance Advance Advanced Adversary Adverse Adversely Adversity Aesthetic Affluent
yeterli derecede (adv) yapışmak, tutmak, bağlamak (v) bitişik, komşu, yakın (adj) yönetim (n) kabul etmek (v) azarlamak (v) evlatlığa kabul etmek (v) aşırı derecede sevmek (v) becerikli,usta (adj) gelişme;avans (n) ilerlemek (v) ilerlemiş (adj) hasım, düşman (n) zıt (adj) karşı olarak (adv) zorluk estetik (adj) bol akan,zengin (adj)
Onward Outcome Output Outrageous Overall Overcome Overwhelm Participate Particularly Penetrate Permissible Persist Persuade Pervasive Phenomenon Plaque Point out Poll 85
dikkate değer (adj) dile düşmüş (adj) her ne kadar (conj) zorlamak (v) mecburiyet (n) hiç aklından çıkmamak (v) saplantı (n) olmak (v) atlamak (v) den,dan, başlayarak den/dan itibaren (adj),(adv) sonuç (n) randıman (n) çok çirkin (adj) baştan başa olan (adj), (n) galip gelmek (v) basmak (v) katılmak (v) özellikle (adv) içine işlemek (v) izin verilebilir (adj) ısrar etmek (v) ikna etmek (v) yayılmış (adj) olgu (n) plaket (n) göstermek (v) anket (n) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Aggravate Agile Agitate Aglow Aggressive Ailment Ajar Akin Albino Alert Alienate Allegation Alleviatye Allure Alluring Aloof Ambiguous Amenable Amiable Amicable Amnesia Ample Amplify Anachronism Analog}' Anguish Announce
ağırlaşmak (v) çevik, (adj) tahrik etmek (v) parlak, (adj) saldırgan, (adj) rahatsızlık (n) aralık-az açık kapı akraba albinos.doğuştan beyaz saçlı (n) uyanık, (adj) vazgeçirmek (v) iddia (n) hafifletmek (v) büyülemek (v) cazip,çekici,(adj) uzak,soğuk,ayrıca (adj) belirsiz,müphem (adj) uysal, sorumlu (adj) tatlı,hoş (adj) dostane,dostça (adj) tıbta hafıza kaybı,amnezi (n) bol, geniş (adj) genişletmek, bollaştırmak (v) tarih hatası (n) kıyas (n) şiddetli ızdırap (n) bildirmek,ilan etmek (v)
Portion Portray Portrayal Post Precaution Prejudice Premise Premises Presumably Presumption Presuppose Presupposition Prevail Prevailing Primitive Priorty Privatise Privilege Privileged Profit Profound Profoundly Prolific Promote Promptly Proposal Prospect 86
kısım (n) resmetmek (v) resmetme (n) görev (n) önlem (n) önyargı (n) öncül(n) mal (n) tahminen (adv) haddini aşma (n) önceden farzetmek (v) önceden farzedilen şey (n) yenmek (v) hüküm süren (adj) ilkel (adj) öncelik (n) özelleştirmek (v) ayrıcalık (n) imtiyazlı (adj) kar (n), (v) çok derin (adj) derinden (adv) doğurgan (adj) ilerletmek (v) derhal (adv) öneri (n) görünüş (n), (v) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Anomalous Antiquity Apathy Apprehensive Apparent Apparently Appraisal Appreciate Apologize Appropriate Approval Approve Apt Arbiter Arbitrary Arid Arouse Arraign Arrogance Articulate Aspire As regards Assert Assess Asset Assist Assume
kural dışı (adj) antik çağlar (n) duygusuzluk (n) endişeli, duygulu (n adj) kolay anlaşılır (adj) açık bir şekilde (adv) değer biçme (n) değeriendirmek(v) özür dilemek uygun (adj) onaylama,razi olma (n) onaylamak (v) uygun,anlayışlı (adj) hakem (n) kendi,kendince (adj) kurak,tatsız (adj) canlandırmak (v) suçlamak,itham etmek (v) kibir,gurur (n) ifade etmek (v) yüksek amaç edinmek (v) ile ilgili olarak (prep) ileri sürmek;üzerinde durmak (v) değerlendirmek (v) değerli bir nitelik, varlık (n) yardım etmek,hazır bulunmak (v) varsaymak;üstüne almak (v)
Prosperity Prosperous Prove Pursue Put the blame on someone Rapid Raw material Rebuke Recession Reconciliation Recovery Recruit Recruit Recurrent Recycle Redundancy Redundant Refrain Refugee Regard Regulate Rehabilitation Reinforce Reinforcement Relent Relentless Relevant 87
başarı (n) işi yolunda (adj) doğruluğu saptanmak (v) kovalamak (v) suçlamak (v) hızlı (adj) ham madde (n) azarlamak (v), (n) ekonomik durgunluk (n) barışma (n) iyileşme (n) asker kaydetmek (v) acemi asker (n) tekrar meydana gelen (adj) yeniden kullanılır hale getirmek (v) fazlalık (n) gerekenden fazla olan (adj) şarkı nakaratı (n). (v) mülteci (n) saymak (v) tanzim etmek (v) eski hale getirme (n) yeni kuvvet vermek (v) takviye (n) yumuşamak (v) yumuşak bilmez (adj) uygun (adj) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Assumption Asylum Asylum Attain Attract Attribute Augment Authentic Available Avalanche Background Balance Banal Bankruptcy Beak Belligerent Beneficial Benevolent Besides Biased Blame Blame Blemish Board Boast Boost Breakdown
varsayım,tavır,sanma (n) sığınma yeri,sığınak (n) sığınak,barınak (n) elde etmek kazanmak (v) cezbetmek (v) nitelik,sıfat (n) büyütmek,artırmak çoğaltmak (v) otantik,doğru,asıl (adj) elde edilebilir,kullanılabilir (adj) çığ,yığın (n) özgeçmiş (n) dengelemek (v),(n) adi,bayağı (adj) iflas (n) gaga dövüşken (adj) yararlı,iyi (adj) yardım sever (adj) bundan başka,ayrıea (prep) eğilimli (adj) kabahat(n) suçlamak (v) leke, lekelemek (n), (v) kurul (n) övünmek;övünme (v), (n) moralini yükseltmek (v) analiz;çökme (n)
Relievable Reluctant Rely Remarkable Reminiscent Remote Renew Renovation Repressive Reputation Require Resign Respective Restore Restraint Resultant Resume Retrieve Reveal Revenue Revise Revoke Reward Rugged Sanction Satellite Scheme 88
yardım edilir (adj) istenmeden yapılan (adj) güvenmek (on) (v) fevkalede(adj) -i anımsatan (adj) ücra (adj) yenilemek (v) yenileme (n) bastırıcı (adj) ad (n) zorunlu kılmak (v) istifa etmek (v) her biri kendisinin olan (adj) iade etmek (v) menetme (n) meydana gelen (adj). (n) yeniden başlamak (v) tekrar kazanmak veya düzeltmek (v) açıklamak (v) gelir (n) gözden geçirilip düzeltmek (v) geri almak (v) mükafatlandırmak (v), (n) arızalı (adj) onay (n) uydu (n) plan (n) Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Breakthrough Bring about Budget Bulk Bulk large Bulky Burst Bust Go bust Bustle Call Calumniate Camouflage Candid Candidate Canon Capricious Captivate Capture Carry out Cast Casualty Celestial Chairman Choreographer Circumvent Clamorous
bilimde büyük buluş (n) neden olmak (v) bütçe (n) hacim;önemli bölüm (n) önemli (adj) yüklü patlama ( n) büst,göğüs (n) iflas etmek (go bankrupt) telaş, teleşlanmak (v), (n) davet etmek, çağırmak (v) iftira etmek (v) gizlemek, askeri kamuflaj (v), (n) samimi (n) aday (n) kanun (n) kaprisili,havai (adj) büyülemek,cezbetmek (v) ele geçirmek(v) uygulamak (phrasal v) tiyatro oyununda rol alanlar (v),(n) kazazede,yaralı (n) göğe ait,kutsal (adj), (n) başkan (n) kareograf (n) tuzağa düşürmek (v) gürültülü ( adj)
Scholarship Seek Segregation Segregate Stringent Seize Sensibility Shareholder Sharpen Shatter Shortcoming Significance Significant Slope Slump Sneak Solely Sophisticated Sovereign Spark Spontaneous Spread Stability Staff Standstill Steep Stem 89
burs(n) aramak (v) ayrılma (n) ayırmak (v) zorlu (adj) yakalamak (v) hassasiyet (n) hissedar (n) bilemek (v) paramparça (v) hata (n) önem (n) önemli (adj) bayır (n) çökme (n), (v) sürünerek (v), (n) yalnız (adv) bilgiç olan (adj) özerk (adj) kıvılcım (n), (v) kendi kendine olan (adj) yaymak (v), (n) sağlamlık (n) değnek (n) durmak (v) sarp (adj), (v) den kaynaklanmak (from), (v) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Clandestine Clement Clutch Cognitive Coherence Coherently Collapse Colleague Collusion Comfort Commit Commitment Committed Comparison Compatible Compensate Compensation Complement Complete Completion Complex Comply Compose Compromise Compromise Compulsive Conceal
gizli Stem merhametli (adj) Stimulate kavrama.kavramak.yakalamak (v) ,(n) Stain bilmeye veya kavramaya ait(adj) Strike tutarlık.uygunluk,yapışma (n) Submit tutarlı olarak (adv) Subsequent çökmek, çökme (v). (n) Subsequently meslektaş, mesai arkadaşı (n) Substance hile,tuzak (n) Substantial konfor, teselli etmek (n). (v) Substantially yapmak,yasadışı bir şey yapmak (v) Sufficiently kesin karar,teslim etme,teslim olma (n) Superficial kendini adamış,bağlı (adj) Supervise Karşılaştırma, bir tutma (n) Surmount uygun,geçimli (adj) Susceptible telafi etmek: bedelini ödemek (v) Suspend telafi,maaş,bedel,tazminat (n) Sustain tamamlayıcı herhangi bir şey (n) Tackle tamam,tamamlamak.doldurmak(adj) v Temperament tamamlama (n) Terrain karmaşık,çapraşık (n).(adj) Thoroughly -e uymak, itaat etmek, (v), (with) Thrill meydana getirmek, (v) Throughout uzlaşma(n) Transaction uzlaşmak(v) Treatment zorlayıcı (adj) Treaty gizlemek (v) Trial 90
sap-kol,gövde (n), (v) uyarmak (v) zorlamak (v) grev (n) arz etmek (v) sonraki (adj) sonuç(adv) madde (n) dayanıklı (adj), (n) esasen (adv) kafi derecede (adv) yüzeysel (adj) denetlemek (v) üstün gelmek (v) çabuk alınan (adj) asmak (v) desteklemek (v) palanga (n) mizah (n) savaş alanı tamamen (adv) çok heyecanlandırma (v), (n) baştan sona (adv). (prep) iş yapma (n) tedavi (n) antlaşma (n) yargılama (n) Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Concede Concern Conclusion Condemn Condole Condone Conduct Confine Confirm Conflict Conformity Congenial Conjunction Consequence Consideration Consternation Constituency Constituent Contitute Construct Construction Constructive Consture Consult Consume Contemporary Contemporary
teslim elmek,kabul etmek (v) ilgi,tasa,alakadar etmek (n),(v) son,son kısım (adj),(v) kınamak,suçlu çıkarmak (v) kedere ortak olmak (v) göz yummak,kusura bakmamak (v) yönetim,idare etmek,yönetmek (n).(v) sınırlamak,hapsetmek (v) doğrulamak,kanıtlamak (v) anlaşmazlık,fikir ayrılığı (n) uygunluk.anlaşma (n) uygun,iyi geçinen (adj) birleşme,aynı zamanda olma (n) sonuç (n) dikkat,düşünme,olgu (n) şaşkınlık,dehşet (n) bir seçim bölgesindeki seçmenler ( n) bileşiği meydana getiren(n) teşkil etmek(v) yapmak, inşaa etmek;çizmek (v) yapım.yapı.(n).(dilb) yapıcı (adj) mana vermek (v) danışmak (v) tüketmek (v) çağdaş (adj) aynı zamanda yaşamış olan (n)
Turbulent Ultimate Ultimately Unanimous Unanimously Underestimate Uniformity Unlikely Unprincipled Unstable Vacant Validity Vanish Various Vast Vehement Vehemently Versatile Viable Vicious Violate Virtually Virtue Vision Vital Voluntary Wage 91
gürültülü (adj) son (adj), (n) eninde (adv) aynı fikirde (adj) birliğiyle (adv) küçümsemek (v) aynılık (n) olası olmayan (adj) karaktersiz (adj) sabit veya sağlam olmayan (adj) boş (adj) doğruluk (n) gözden kaybolmak (v) değişik (adj) geniş (adj) şiddetli (adj) şiddetli (adv) çok yönlü (adj) yaşayabilecek durumda olan (adj) kötü (adj) bozmak (v) neredeyse(adv) haysiyet (n) görme (n) yaşamsal (adj) gönüllü (adj) ücret (n), (v) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Contemptuous Content Contribution Controversial Controversy' Convince Convict Convict Cope with Credible Crucial Culpable Curb Currently Curt Cynical Dazzle Debate Decade Deceptive Decline Decline Deed Defer Deference Deficit Deflate
manalı (adj) kapsam (n) yardım (n) ihtilaflı (adj) tartışma (n) ikna etmek (v) mahkum kimse (n) mahkum etmek (v) başa çıkmak (v) inanılır (adj) çok önemli (adj) kusurlu (adj) tutmak (v) halen (adv) ters ve kısa (adj) alaycı (adj) gözünü kamaştırmak (v) tartışmak (v), (n) onyıl (n) aldatan (adj) reddetmek (v) çöküş (n) ış(n) sonraya bırakmak (v) (to)-e uyma (n) bütçe (n) havasını veya gazını boşaltmak (v)
Waste Welfare Widespread Withdraw Withdrawn Withstand Witness Wreck Yield Facade Facilitate Fallacious Fascinate Feasible Feeble Finding Flexible Flourish Forbear Forecast Forefront Forensic Forthcoming Fraction Framework Frontier Frutless 92
atılık ((adj),(n),(v) iyilik (n) yaygın (adj) çekilmek (v) çekilmiş (adj) dayanmak (v) şahit (n) kaza geçirmek (v), (n) vermek (v), (n) bir binanın yüzü (n) kolaylaştırmak (v) boş (adj) büyülemek yapılabilir (adj) zayıf (adj) bulgu (n) esnek (adj) gelişmek (v) kaçınmak (v) tahmin (v), (n) en öndeki yer(n) mahkeme (adj) yakın gelecek (adj) çok küçük miktar (n) kafes (n) sınır (n) yararsız (adj) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Delectable Delete Deliberate Deliberate Deliberately Delineate Delinquent Demagogue Demonstrate Denial Denounce Depend (on/upon) Deplete Deplore Depraved Depracate Depressing Derive Deserve Detain Detain Detect Detection Detect Determine Devastate Devastating
hoş (adj) silmek (v) kasti (adj) Düşünmek (v) kasten (adv) şeklini çizmek (v) kabahatli (adj) demagog (n) Göstermek (v) inkar (n) insan fikir (v) ile güvenmek (v) tüketmek (v) -den dolayı kederlenmek (v) ahlaksız (adj) karşı koymak (v) üzücü (adj) -den sağlamak (v) bak etmek (v) Alıkoymak (v) geciktirmek (v) fark etmek (v) bulma (n) bulmak (v) karar vermek (v) harap etmek (v) Mahveden (adj)
Frustrate Frustration Function Fundamental Futile Genocide Genuine Genuinely Genus Gloomy Glory Government Gradually Grasp Grip Gripping Growth Habitat Hardly Hasitate Hazardous Heedless Hereditary Heredity Highly Hold Ignore 93
işini bozmak (v) hayal kırıklığı (n) işlev (n) son derece önemli (adj) beyhude (adj) jenosit (n) hakiki (adj) gerçekten (adv) birkaç türden meydana gelen cins (n) sıkıntılı (adj) şan (n) yönetim (n) ağır ağır (adv) sımsıkı tutmak (v), (n) sımsıkı tutmak (v), (n) sürükleyici (adj) gelişme (n) bir hayvanın veya bitkinin yurdu (n) çok az (adv) tereddüt etmek (v) tehlikeli (adj) dikkatsiz (adj) kalıtım (adj) kalıtım (n) çok,pek (adv) elinde tutmak (v) aldırmamak (v) Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T l T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Deviant Devise Devout Didactic Diffident Dilemma Disagreement Disastrous Disaster Disconcert Disconsolate Discourse Discreet Discrepant Discrepancy Discrete Discretion Discrimination Dismiss Disparity Display Dispose Disposed Disposition Dispute Dispute Disregard
aykırı düşünen kimse bulmak (v) dindar ((adj) öğretici (adj) çekingen (adj) ikilem (n) anlaşmazlık (n) felaket getiren (adj) felaket (n) düzenini bozmak (v) kederli (adj) karşılıklı konuşmak (v) tedbirli (adj) farklı (adj) ayrılık (n) ayrı (adj) kibarlık (n) aleyhte davranma (n) işten çıkarmak(v) eşitsizlik (n) sergilemek (v), (n) niyetlendirmek (v) niyetli (adj) eğilim (n) kavga (n) doğruluğundan şüphe etmek (v) , (n) önemsememek (v), (n)
Illegible Illuminate Immense Immensely Immigrant Imminent Immoral Immunize Impact Impartial Impervious Implement Implement Implementation implication Imply Impose Imposition Impotence Impress Improve Improvement Inadequate Incetive Incline Inconsiderate Inconsiderately 94
okunmaz (adj) aydınlatmak (v) çok büyük (adj) pek çok (adv) göçmen (n) yakın (adj) ahlaksız (adj) bağışık kılmak (v) etki (n) tarafsız (adj) su veya hava geçirmez (adj) uygulamak (v) alet (n) yerine getirme (n) ima (n) ima etmek (v) zorla kabul ettirmek (v) üzerine koyma (n) iktidarsızlık (n) etkileme (v) ilerle (t) mek (v) düzelme (n) yetersiz (adj) teşvik edici (adj), (v) eğmek (v), (n) düşüncesiz (adj) düşüncesizce (adv) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE' aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Distinction Distinctive Distinguished Distort Distribute Disturbing Diverse Diversity Dominance Dominant Dramatic Dramatically Dwell Earthquake Education Affective Elaborate Elaborate Eligible Eliminate Elimination Embark Embark Embarkation Emerge Eminent Emit
ayırt etme (n) ayıran (adj) seçkin (adj) biçimini bozmak (v) dağıtmak (v) rahatsızlık veren (adj) çeşit (adj) fark (n) hakimiyet (n) hakim (adj) çarpıcı (adj) dramatik (adv) oturmak (v) deprem (n) eğitim (n) etkili (adj), (n) dikkatle incelenmiş (adj) meydana getirmek (v) seçilmeye layık (adj) elemek (v) bertaraf (n) gemiye binmek veya dindirmek (v) bir işe başlamak yada girişmek (v) bir işe başlama (n) ortaya çıkmak (v) yüksek rütbe sahibi (adj) çıkarmak (tt), (v)
Incur Indifference Indigenous Indulgent Inevitable Inevitably Infancy Infer Inference Inflict Influence Influent Ingenious Inherently Inherit Initiate Initiative Innovation Innovative Inspiration Instability Integrate Intensity Intensive Interfere Intervene Intervention 95
maruz olmak (v) aldırmazlık (n) yerli (adj) yüz veren (adj) kaçınılmaz (adj) kaçınılmaz şekilde (adv) bebeklik (n) anlam çıkarmak (v) sonuç çıkarma (v), (n) vermek (v) etki (n) etkilemek (v) hünerli (adj) doğal olarak (adv) miras almak (v) başlamak (v) başlatan girişim (n) yenilik (n) yenilikçi (adj) esin (n) kararsızlık (n) tamamlamak (v) keskinlik (n) şiddetli (adj) karışmak (v) araya girmek (v) aracılık (n) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz
Emphasize Encourage Endanger Enormously Entice Envisage Epidemic Equality Eradicate Erudite Establish Estimate Evacuate Excavation Evaluation Evaluate Evolution Evolve Exceedingly Exceed Excessive Excess Exchange Exclusive Exclusively Execution Executive
vurgulamak (v) cesaret vermek (v) tehlikeye atmak (v) aşırı derecede (adv) ayartmak (adv) tasarlamak (v) salgın (n) eşitlik (n) kökünden söküp atmak (v) çok bilgili (adj) kurmak (v) tahmin etmek (v) (insanları bir yerden) almak (v) kazı (n) değerlendirme (n) değerlendirmek (v) gelişme (n) geliştirmek (v) fazlasıyla (adv) geçmek (v) fazla (adj) fazla (n) değiş (n), (v) umuma açık olmayan (adj), (n) tek olarak (adv) yerine getirme (n) yönetimsel (adj)
Intimate Intimately Intimidate Invariably Invasion Invoke Involve Irrelevant Irrigate Issue Jargon Jerk Joint Label Laconic Launch Leak Legislation Leniency Liberty Lively Loan Expand Expanding Expansion Expect Expedition 96
candan (adj) candan (adv) gözünü korkutmak (v) sürekli (adv) istila (n) dua etmek (v) bağlamak (v) konu dışı (adj) sulamak (v) konu(n) argo (n) ani çekiş (n) ortak (n) etiket (n), (v) kısa ve öz (adj) suya indirmek (v) delik (v), (n) yasama (n) yumuşaklık (adj) hürriyet (n) neşeli (adj) ödünç verme (n), (v) büyütmek (v) büyüyen (adj) büyüme (n) beklemek (v) özel bir amaçla yapılan uzun yolculuk (n) Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Executive Exemplary Exempt Exhibit Exhibition Extravagance Extreme Extremely
yetki sahibi (n) örnek alınacak (adj) bağışık (adj) teşhir etmek (v) sergi(n) savurgan uçta olan ( adj) aşırı derecede (adv)
Expert Exploit Exploitation Exploration Extent Extension External
97
uzman (n) sömürmek (v) istismar (n) keşif (n) boy (n) uzama (n) dış (adj)
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
IRREGULAR VERBS V1
V2
V3
Base Form
Simple Past
Past Participle
awake
Awoke
awoken
Be
was, were
been
Bear
Bore
born
Beat
Beat
beaten
Become
Became
become
Begin
Began
begun
Bend
Bent
bent
Beset
Beset
beset
Bet
Bet
bet
Bid
Bid
bid
Bind
Bound
bound
Bite
Bit
bitten
Bleed
Bled
bled
Blow
Blew
blown
Break
Broke
broken
Breed
Bred
bred
Bring
Brought
brought
Broadcast
Broadcast
broadcast
Build
Built
built
Burn
burned/burnt
burned/burnt
Burst
Burst
burst
Buy
Bought
bought 98
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Cast
cast
cast
Catch
caught
caught
Choose
chose
chosen
Cling
clung
clung
Come
came
come
Cost
cost
cost
Creep
crept
crept
Cut
cut
cut
Deal
dealt
dealt
Dig
dug
dug
Dive
dived/dove
dived
Do
did
done
Draw
drew
drawn
dream
dreamed/dreamt
dreamed/dreamt
Drive
drove
driven
drink
drank
drunk
Eat
ate
eaten
Fall
fell
fallen
Feed
fed
fed
Feel
felt
felt
fight
fought
fought
Find
Found
found
Fit
Fit
fit
Flee
fled
fled
Fling
Flung
flung
Fly
flew
flown 99
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Forbid
forbade
forbidden
Forget
forgot
forgotten
forego (forgo)
forewent
foregone
forgive
forgave
forgiven
forsake
forsook
forsaken
Freeze
froze
frozen
Get
got
gotten
Give
gave
given
Go
went
gone
Grind
ground
ground
Grow
grew
grown
Hang
hung
hung
Have
had
had
heard
heard
Hide
Hid
hidden
Hit
Hit
hit
Hold
held
held
Hurt
hurt
hurt
Keep
kept
kept
kneel
knelt
knelt
Knit
knit
knit
know
knew
known
Lay
laid
laid
led
led
Leap
leaped/leapt
leaped/leapt
learn
learned/learnt
learned/learnt
Hear
Lead
100
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Leave
left
left
Lend
lent
lent
Let
let
let
Lie
lav
lain
Light
lit
lighted
Lose
lost
lost
Make
made
made
Mean
meant
meant
Meet
met
met
misspell
misspelled/misspelt
misspelled/misspelt
mistake
mistook
mistaken
Mow
mowed
mowed/mown
overcome
overcame
overcome
overdo
overdid
overdone
overtake
overtook
overtaken
overthrow
overthrew
overthrown
Owe
owed
owed
Pay
paid
paid
plead
pleaded or pled
pleaded or pled
prove
proved
proved/proven
Put
put
put
Quit
quit
quit
Read
read
read
Rid
rid
rid
Ride
rode
ridden
Ring
rang
rung 101
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Rise
rose
risen
Run
ran
run
Saw
sawed
sawed/sawn
Say
said
said
See
saw
seen
Seek
sought
sought
Sell
sold
sold
Send
sent
sent
Set
set
set
Sew
sewed
sewed/sewn
shake
shook
shaken
shave
shaved
shaved/shaven
shear
sheared
sheared/shorn
Shed
shed
shed
shine
shone
shone
Shoe
shoed
shoed/shod
shoot
shot
shot
show
showed
showed/shown
shrink
shrank
shrunk
Shut
shut
shut
Sing
sang
sung
Sink
sank
sunk
Sit
sat
sat
sleep
slept
slept
Slay
slew
slain
Slide
slid
slid 102
Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH I N S T I T U T E ' a aittir, izinsiz kopya edilemez, ç o ğ a l t ı l a m a z .
Sling
slung
slung
Slit
slit
slit
smite
smote
smitten
Sow
sowed
sowed/sown
Speak
spoke
spoken
Speed
sped
sped
Spend
spent
spent
Spill
spilled/spilt
spilled/spilt
Spin
spun
spun
Spit
spit/spat
spit
Split
split
split
Spread
spread
spread
Spring
sprang
sprung
Stand
stood
stood
Steal
stole
stolen
Stick
stuck
stuck
Sting
stung
stung
Stink
stank
stunk
Stride
strode
stridden
Strike
struck
struck
String
strung
strung
Strive
strove
striven
Swear
swore
sworn
Sweep
swept
swept
Swell
swelled
swelled/swollen
Swim
swam
swum 103
Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH I N S T I T U T E ' a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Swing
swung
swung
Take
took
taken
Teach
taught
taught
Tear
tore
torn
Tell
told
told
Think
thought
thought
Thrive
thrived/throve
thrived
Throw
threw
thrown
Thrust
thrust
thrust
Tread
trod
trodden
understand
understood
understood
Uphold
upheld
upheld
Upset
upset
upset
Wake
woke
woken
Wear
wore
worn
Weave
wove
woven
Wed
wedded, wed
wedded, wed
Weep
wept
wept
Wind
wound
wound
Win
won
won
Withhold
withheld
withheld
Withstand
withstood
withstood
104
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Differences in Common Words in American and British English British
American Apartment
Flat
Argument
Row
Baby carriage
Pram
Band-aid
Plaster
Bathroom
loo or WC
Can
Tin
chopped beef
Mince
Cookie
Biscuit
Corn
Maize
Diaper
Nappy
Elevator
Lift
Eraser
Rubber
Mashlight
Torch
105
Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Fries
Chips
Gas
Petrol
Guy
bloke, chap
Highway
Motorway
Hood (car)
Bonnet
Jello
Jelly
Jelly
Jam
Kerosene
Paraffin
Lawyer
Solicitor
license plate
number plate
Line
Queue
Mail
Post
motor home
Caravan
movie theater
Cinema
Muffler
Silencer
Napkin
Serviette
106
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Nothing
Nought
Overpass
Flyover
Pacifier
Dummy
Pants
Trousers
parking lot
Car park
Period
full stop
Pharmacist
Chemist
potato chips
Crisps
Rent
Hire
Sausage
Banger
Sidewalk
pavement
Soccer
Football
Sweater
Jumper
Trash can
Bin
Truck
Lorry
Vacation
Holidav
107
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE 'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
PHRASAL VERBS They are composed of verb + preposition, adverb. These are very useful for English exams and daily life. They generally use these in the colloquial language. Let's start: 1. account for: give a good reason for (hesabını vermek) He has behaved in the most extraordinary way; I can't account for his actions at all. 2. allow for:
take into account (hesaba katmak)
You have to allow for the delays for your flight; so don't think constantly about your arrival time. 3. answer back: answer back impudently (terbiyesizce cevap vermek) He continuously answered back to his father and his father got angry. 4. ask for: demand (talep etmek) The workers asked for more salary and shorter hours. 5. ask sb. in: invite someone in (içeri davet etmek ) He asked me in but I am suspicious of entering. 6. ask sb. out: invite sb. to an entertainment or meal ( dışarı davet etmek) He had a lot of friends and was generally asked out at the weekends.
1 08
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE 'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
7. back up: support spiritually and verbally (destek olmak) He always tries to back up me. I am grateful to him. 8. be against: be opposed to, have an objection, object to (karşı olmak) X be for 1 am against doing nothing in this country. We should do something as youths. 9. be away: be away from home for at least a night, (orada bulunmamak) I am away for 2 days. If you have a note, you can leave after the signal. 10. be back: return (geri dönmek) "I will be back after a short break." he said. 11. be for: be in favour of (-den yana olmak) 1 am for my mother because she is always right about her behaviors. 12. be in: be at home or work (içerde olmak) I am in. mother; don"t worry. 13. be over: be finished (bitmek) Time is over. You should hand in your tests. 14. be out: be away from home / building (dışarda olmak) I am out for 2 hours. I will be back at 4 pm.
109
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir, İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
15. be up: be out of bed (kalkmak) I am up at 7 am this morning. 16. breakdown: 1. collapse( yıkılmak, bozulmak) 2. nervous break down (sinir krizi geçirmek) 3. yield, give up. pack up ( pes etmek) 4. become ill ( sağlığı bozulmak) 5. out of order ( bozulmak) She broke down when he told about her mother's death. Eventually he broke down and confessed everything he had done. After hard days he broke down and he decided to retire. The car suddenly broke down when we were going the graduation party. 17. break into / in : enter by force ( zorla girmek) The thieves broke into the house and stole everything at home. 18. break off: terminate (bitirmek) Tuğba has broken off her engagement to Tom. 19. break out: begin a fire or war (savaş yada ateşin çıkması) War broke out on August 4th. 20. bring round: persuade ( ikna etmek) After a lot of argument. I brought him round in the end.
110
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
21. bring up: educate and train children (çocuk yetiştirmek) She brought up her children very cautiously. 22. bring down: cause to fall, lower (birinin mevkisini düşürmek) A number of popular public figures began a campaingn to bring down the President and his totalitarian regime. 23. bring out: 1. publish (yayınlamak) 2. introduce a new product ( yeni bir ürün tanıtmak) I will have my book brought out. Arçelik bring out a new product called Hoover. 24. bump into / run into : 1. meet by chance, come across (karşılamak) 2. crash (çarpmak) I bumped into my best friend in Beşiktaş that I got shocked. 25. burn down: destroy or to be destroyed by fire (yanıp kül olmak) The hotel burned down before the fire brigade came. 26. call for : 1. visit a place to collect a person or thing, (birini ya da bir şeyi almak için uğramak) 2. require, demand (gerektirmek) I called for the course to pick up him. The situation calls for contemplating.
1ll
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
27. call in : drop in. look in ( habersiz uğramak) Call in on your way home. 28. call off: cancel (iptal etmek) Because of the financial difficulties, the arrangement was called off. 29. call up: 1. summon for military service (askere çağırmak) 2. phone (telefon etmek ) Men are called up at the age of twenty in some of the countries. I will call you up at 7 o'clock. 30. not to care about: to be indifferent to (karışmamak) He was interested only in research and he did not care about students. 31. care for: 1. like ( hoşlanmak) 2. look after (birisine bakmak) I don't care for films about love. He was cared for by his grandparents. 32. carry on: go on, keep on, prolong, continue ( devam etmek) He can't carry on being alone anymore. 33. carry out: perform a task, obey the rules (görevi yerine getirmek) He read the instructions and he didn't carry out thus he was dismissed. 112
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
34. catch / keep up with : overtake, but not pass (yetişmek) You could easily catch up with the class because you are so hardworking. 35. check in : register at an airport or hotel (girişini yapmak) You should check in the hotel when you arrive the hotel. 36. cheer up : make happier (mutlu etmek) He cheered me up by telling funny stories. 37. clear up : make tidy and clean (temizlemek, toplamak) Clear up this mess. 38. clean out: clean and tidy it thoroughly (adamakıllı temizlemek) I must clean out the spare room. 39. clean up: to clean the dirtiness, (bir pisliği temizlemek) Clean up any spilt paint. 40. close down: shut permanently, cease trading ( bir şirketin kapatılması) Because of the economical crisis, most of the banks closed down. 41. close in: come nearer (yakınlaşmak) We decided to stay there as we were closing in Bodrum because it was so attractive. 113
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
42. come across: bump into, run into, meet by best chance (karşılaşmak) While I was walking around. I came across my best friend. 43. come in : enter (girmek) Somebody knocked the door and he said 'Come in' 44. come out: 1. be revealed, exposed (ortaya çıkmak) 2. be published ( yayınlamak) 3. disappear (leke) çıkmak The scandal came out when Reha Muhtar made news about him. My new book will be come out when this economical crisis is recovered. Mud stains don't usually come out. 45. come round: 1. accept ( onaylamak) 2. regain consciousness (ayılmak) X pass out: bayılmak He finally came round and I could go abroad. He passed out halfan hour ago and still couldn't come round. 46. come up with: produce (üretmek) They decided to come up with a new car. 47. count on: rely on, trust, bank on ( güvenmek) I count on him a lot that I can do anything for him. 114
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
48. cross out: delete, erase (silmek) He crossed out the part which I didn't like. 49. cut across: take a short cut (kestirmeden gitmek) He cut across the road as he was late to class. 50. cut down: 1. cut a tree ( ağaç kesmek) 2. reduce in size or amount ( azaltmak) If you cut down young trees you will ruin the nature. They cut down their salaries because of their deficiencies. 51. do over: do again (tekrar yapmak) You should do over these examples. 52. drop off: leave a passenger somewhere ( birini bir yere bırakma He dropped the passengers off wherever they want. 53. flood in: come in large numbers (topluluk halinde gitmek) They flooded in AKM for Sezen Aksu. 54. give up: stop ( bırakmak) I gave up smoking because of its danger to my lungs.
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
55. get up: arise from bed ( kalkmak) I get up at 7 am every morning. 56. grow up: become an adult ( büyümek) I grew up in Kdz. Ereğli. 57. get off: leave a bus, train etc. ( inmek) He will get off in Osmanbey bus stop. 58. go off: 1. explode ( patlamak) 2. go bad, perish ( bozulmak) The atomic bomb went off last weekend and so many people died. Yesterday's meal has gone off. We have to go out to eat something. 59. get on: enter a public vehicle ( binmek) You have to get on a bus to go to Taksim. 60. get in / into: enter a car or a taxi ( binmek) You can get in / into a taxi but it is your choice. 61. get away: leave, escape ( ayrılmak) He shut the door and got away. Every body looked each other after he had gone.
116
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
62. get back: regain possession (tekrar almak) I will get back my building from him, I trust myself. 63. get over: recover from (iyileşmek) He got over his illness; he is healty now. 64. go over / through: examine ( gözden geçirmek) You must go over / through the notes before the exam. 65. go with: match, suit ( yakışmak) These sofas go with the carpet. 66. go down with: become ill (hasta olmak) He went down with on account of the cold weather. 67. go in for: enter an exam / competition (sınava girmek) She will go in for ÖSS. 68. grow out of: get too big for ( büyük gelmek) This cardigan grew out of me. It is very big. 69. hand out: distribute (dağıtmak) The teacher handed out the sheets of "tenses".
117
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
70. hold up: delay ( ertelemek) The meeting was held up because of the lack of interest. 71. hold on: wait ( beklemek) You have to hold on for a minute. 72. join in: participate, take part in. attend ( katılmak) You should join in the class if you want to be successful. 73. knock sb down: strike to the ground or floor ( yerden yere vurmak) Rocky knocked him down. 74. knock sth. down: demolish, destruct, harm ( zarar vermek) Government knocked the illegal houses down. 75. keep out: not enter, not let enter ( girmesini engellemek) They keep the dogs out. 76. look up: search for information (araştırmak) If you don't know the meaning of the verb you can look it up. 77. look after: take care of, care for (ilgilenmek) He has been looking after his mother for 5 years.
118
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
78. look into: investigate (araştırmak) Police have been looking into the project. 79. lay down: establish rules (kural koymak) New government will lay down new rules. 80. let down: disappoint ( hayal kırıklığına uğratmak) You let me down by giving wrong answers. 81. let out: release ( bırakmak) You shouldn't let him out, he is guilty. 82. look out: be careful You have to look out as you are going to fall. 83. leave out: not include (hariç tutmak) I left him out by taking his responsibilities. 84. live on: have money or food for survival (hayatını idame ettirmek) I lived on by working hard in Chicago. 85. look dawn on: consider sb. inferior, humiliate ( aşağılamak) I never look down on anybody in my whole life.
119
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
86. look forward to: anticipate with pleasure ( dört gözle beklemek) He was looking forward to seeing me. 87. make up: invent (icat etmek) (uydurmak) He made up a story to deceive me. 88. make up for: compensate for (tazminat vermek) He will make up for me. 89. pick up: go to get sb. (birini almaya gitmek) He will pick me up from the cinema. 90. pour down: come down heavily ( sağanak yağmur yağmak) It was pouring down that I couldn't go out. 91. pass out: lose consciousness ( bayılmak) He passed out because of the high temprature. 92. pick out: select (seçmek) She picked out the most difficult exercise. 93. point out: call attention to (dikkat çekmek) The coach pointed out his football.
120
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
94. put out: extinguish (söndürmek)
•
She put out her cigarette and stared at me. 95. put off: 1. postpone (ertelemek) 2. distract, dissuade (caydırmak) They put off the meeting because of lack of interest. He put me off by telling a bad story about the project. 96. put on: 1. get dressed (giyinmek) 2. increase (especially in weight) After I had had breakfast, I put on. As I gave up smoking, I put on weight. 97. pass away: die ( ölmek) I got sad when my grandfather passed away. 98. put aside: save ( biriktirmek) We have to put aside some money for a new firm. 99. put away: tidy, store (toplamak) He put away his room because his mother had shouted at him. 100. put through: connect ( bağlamak) Hold on a minute please. I will put trough you to my manager.
121
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
101. put up with: tolerate ( hoşgörülü olmak) We should always put up with our children. 102. run out: be all used up (bitmek) All the food we have has run out. 103. run out of: finish a supply of something (bitirmek) We has run out of all the food we have. 104. set out / off: begin a journey (seyahate çıkmak) They set off after thay had said goodbye. 105. sort out: classify (sınıflandırmak) You have to sort out the books according to their topics. 106. stand out: be visible (görünür olmak) He always stands out on TV that I have got bored. 107. stand for: represent (temsil etmek) He is standing for a big company in the fair that the managers trust him. 108. set
up:establish ( kurmak)
We set up a new English Course called "Daylight".
122
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
109. show off: do things to impress people ( şov yapmak) I don't like people showing off. 110. show up: appear, be seen ( ortaya çıkmak) Her illness has shown up suddenly. 111. settle down: live a quiet life ( sakin bir hayat yaşamak) As he got bored with the city life, he decided to settle down in a country side. 112. slow down: go less fast (yavaşlamak). You have to slow down otherwise we can get punished. 113. switch / turn on: start an electrical equipment (açmak) He switched on the radio and started to dance. 114. take up: start a new hobby ( yeni bir hobiye başlamak) He took up playing tennis. 115. turn up: 1. increase volume (sesi açmak) 2. arrive (varmak) He turned up the volume that he couldn't hear.
123
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
I turned up very late that he got angry with me. 116. turn down: 1. decrease volume (sesi kısmak) 2. refuse (reddetmek) He turned down the volume as he tried to sleep. He turned down my application form. 117. take off: 1. remove clothing ( kıyafetini çıkarmak) 2. leave the ground ( havalanmak) He took off his jacket as he got hot. The plane took off without delay. 118. turn off: stop a machine, light (kapatmak) She turned off the lights and went out. 119. try on: put on clothing to see if it fits ( kıyafet denemek) Can I try this jacket on, please? 120. take in : 1. make smaller ( küçültmek) 2. understand (anlamak) 3. deceive ( kandırmak) 4. absorb, inhale (içine çekmek) I couldn't take in what you had said. Please do not take in me by telling lies and tell the truth. 1 don't want to take in this smoke please go out. 124
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
121. take after: resemble (benzemek) I take after my father a lot. 122. take over: take the control of (kontrolü almak) When I go out, he will take over my responsibility. 123. think over: consider carefully (dikkatli bir şekilde düşünmek) You have to think over this topic. 124. throw away: discard, get rid of ( kurtulmak) I threw away these sheets as they were useless. 125. wear sb. out: exhaust, tire out (yorulmak) I wore out a lot yesterday as I worked a lot. 126. wear sth. out: cause to become old, useless (eskitmek) 1 wore these books out that I couldn't use them again. 127. work out: 1. plan, decide (planlamak) 2. calculate (hesaplamak) I had worked out to go out but I couldn't. He worked out the accounts.
125
Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.