Son Asır Türk Şairleri - III [III] [PDF]

  • 0 0 0
  • Gefällt Ihnen dieses papier und der download? Sie können Ihre eigene PDF-Datei in wenigen Minuten kostenlos online veröffentlichen! Anmelden
Datei wird geladen, bitte warten...
Zitiervorschau

§ON A\.SlllR D

ı

ı o

İbnülemin

Mahmud Kemal

Cüz:

iNAL

VII

R�harflerini ihtiva

M.E.

1

s

-

Bu cild N, O, P ve

li8

etmektedir.

·

B.

DEVLET KİTAPLAR!

'MİLLİ EGİTİM BASIMEVi

-

İSTANBUL

ORHAN SEYFİ Pek değerli şair ve

ediblerimizden Orhan Seyfi Orhon, diyor ki: miralaylıkdan müteb.id Mehmed Emin (Bey] dir. 23 Teşrini evvel 1890 da Çengel köyü'nde doğdum. İbtidai tahsilimi Çengel köy ve H:n'UZ "Babam,

başı mekteblerinde, Rüşdi tahsilimi Beylerbeyi ınektebinde ikmal etdim. Mercan ldadi'sine girdim. Oradan çıkdıkdan sonra Tıbbiye,

. Mülkiye ve Hukuk mekteblerine kayd- edil­ dim. Mülkiyeye devam, mecburi olduğu için hem tenbelliğimden, hem kayd altında yaşa· mayı hiç sevmediğimden girmedim. Tıbbiye'ye gelince, bir gün ameliy1tha· nede bir hastanın nuhai şevkisine ibtali his için şırınga yapılırken gürdüm. Fena halde �inirime dokundu. Bundan vaz geçtim.\ O ze· manlar pek serbest

zun oldum.

olan Hukuka

girdim. Me·

Edebiyat hevesi, Beylerbeyi Rüşdi'sinde

iken kıraet kitablannda, bilhassa "lktitaf" da

gordüğüm manzumelerin tesirile başladı. Bunlan bize ezberletiyorlardı. Ben, arkadaşlarımdan daha kolay ·ve zevkle ezberliyor­ dum� Bilahare bunları taklid etmeğe yeltendim. Mercan İdadi'sinde iken bu h�ves, büsbütün şiddetlendi, yavaş yavaş vezne alışdım. Ufak, tefek. manzumeler yazma· ğa başladım. ·

.

Bu

sıralarda tbrahim

Alaüddin1, Halil

Nihad1, M. Enver1 gibi şair arkadaş·

, !arla tanışdım:· ''Sarafim" in kıraethanesine devam ediyor, orada "Serveti Fünun" u ve diğer mecmuaları okuyordum.· Aı:hdaşlar!m da oraya geliyorlardı. Bu dostfa­ nn, edebi terbiyem üzerinde tesiri olmuşdur. Bilhassa Nihad ve Enver'in, eski şair­ leri tanımaları, beni de onları okumaya sevk etmişdir. Divan edebiyatından pek çabuk ve pek çok lezzet almağa başladım. Fakat her

gene hevesıkar gibi ben de yeniliğe 3§ıkdıın. 3

O

Tercemııi halleri 94, 1226, 319 unru sahifedt liğine memur olduğu maddeler bunlar idi. Devletin haıilvücuh nezdi mo.ıli vefdı hazreti şahanede mütebeyyen olmakdan naşi Umun Mülkiye nezare:inden azil ile Edimede ikameti ....".

Azil olunduğu salı günü sabahleyin kapucılar kethudası, Pertev [Paşa] nln ya­ lısına ge!ub iradeyi tebliğ etdi. Ailesine veda etdi. Yanına dört uşak ve mevcud nak. di olan kırk beş bin kuruşun onbeş bin kuruşunu alarak kayıkla Hazreti Halid tur· ..

'

Akif [Paşa 1 nın, saray ricalinden birine yazcümadelahire 1253 tarihli gar•zkarane tezkirenin - daha doğrusu jurnalın - bazı hkralan \ tercemei. halinde naklounmuşdu. Sahife: 82 z Husrev ve hempaları, bir gece - bermutad - mütenevvi rer.kli basma parçalanndan ya· dığı

ı

Pertev (Paş�J n

ın

nefyinden birkaç gün ewel

pılmış don, gömlek, ve mashara külahı giyerek şehriyarı hoş ·serin huzurund� curcuna tepdikleri sırada Husrev "Efendimizi hep biz eğlendiriyoruz. Ferman btıyurunuz, Reuf ve Pertev Paşa kullarınız gel­ sinler, birazd a onlar eğlendirsinler" demesi!e Padişah, niddeılenüb "Onlar >enin gibi rezil değildirler" diyerek pnu ve diğer masharalan buzuru� dan koğduğu mervidir.

Velhasıl. .. bu sözler, kavli m ü cerrcddrn ibarcıtir ki hakiki bir tühmet isbat edemez. Her yaz an kalem ve. yazdıran müsaid dem, dü�menin eline geçerse clbme istediği gibi yazar, çizer. "Virmesün adaya fürsat ruzigar Ademi bir sözle eyler tarümar". 3

' İstenileni·

1 207 besine gitdi. Sırb Beyi Mi!oş Beyin tweke gönderdiği faytona b'.nerek yola çıkdı. Edirne'ye vardığında hazırlanan konakda onırdu. Emin ve Vessaf [Efendi) lerin emval ve emlakinin müsaderesi için konak ve ya- · lılan möhürlendi1• Aziz [Beyin] in ifadesine göre : Ncfiden otuz dört gün sonra süfera, İngiltere . sefarethanesinde toplanarak paşa:nı11 afvııu reca etmek üzere saraya gitmeğe karar verdiler ve gitdiler. Padişah, yakında getirteceğini elçilere söyletdirdi. Bu vak'a, hu­ semayı telap düşürdü. Ne yapılmak lazun ise bir an evvel yapılmasını söyleşdiler.

O günlerde donanma gemilerinden birinde padişaha ziyafet tertib etdiler. Per­ [Paşa J nın, Abdülmecid Efendiyi iclas ettirmek Üzere olduğunu yanarak yakıla­ rak arzetdi!er. Müfzidane birçok lafla padişahı hoş seri kandırdılar. tev

Padişah, bir müddet sübit ettikden sonra

"Vali

Emin Paşaya, ferman yazılsun,

vusulünde idam etsün2" dedi. Evvelce hazırladıkları fermanı ve tatarı son derece sÜ· ratle yola çıkardılar. Sabah. olunca padişah, söylen1len sözlerin hezeyan o!duğuna kanaat ederek idmı lennanmın hükmünü icra etmemesi için valiye �eman tatar gönderiluıesini emretdi. Fakat aradan on bir saat geçeli. İdam fermanı, akşam Üstü gelince, vali bir hususdan dolayı göriişmek İcab etdi­ ğinden ikametgahındb olanları, merhumun arkasından ' göndereceğimi bilsünler" dedise de İş işden geçdi. Ne müsebbibleri arkadan gönderdi, ne de giden geldi. Merhumun muhallefatı ve veresesi uhdderindeki esham ken&terine tı:rk olun· dukdan başka kendinden mahlul ve usu!eıı m!riye aid olan senevi kırk altı bin kuruş­

luk zeamet bedelinin dt> iki oğluna tevcih edildiği ilan kılındiyse de birader!le kı:ndi uhdesinde bulunan çiftlikler, hüıkumetce zabtedildiği gibi ç;fte Saraylar arsasına ya­ pılan konağın inşa masrafı da merhumun borcu addedilerek terekeden tesviyesi ta. karrür etdi. Metrükat satıldığı esnade Akif [Paşa} aralıkda konağa gelerek kütübhanede evrakı resmiye bulunduğunu söyleyüb merhumun siyasi ve edebi eserlerini götürdüğü menkuldiir; Sultan Mahmud, mesarifi hazineden verilmek Üzıere kabrini yapdırmağa ricalden Seyid Muhib [Efendi} yi memur etdi. Kabir mükemmelen yapıldı. Merhumun . pek eski ehihbasından Lebib [Efendi} nin2 söylediği tarih, mezar taşına hallolundu.

1913

de kardeşim Ahmed Tevfik merhumla Edirne'ye gitd!ğiıniz esnada kabri

ziyaret etmiş ve kitabeyi yazmış idim :

HUVELBAK! ukbaye

"Dan

sefer

eyledi

Pertev

Buna da kalmadı3 enc m bırakdı gitdi4

Eyliye cayir,ehin cenneti a!S

Paşa

a

Bu, güzergahı

Eylesün ruhuna Allahü Teala rahmet Okuyub geçme heman merkadinin tarihin Reşhai rahmet oliıb noktai tarihi ana

ı

İde _gülk�şti

fena

behişti

Mevla

işbu vef sız dünyı.

a

ana daim

meva

Oku bir fotih� da nıhuna eyle ihda

Beyti firdevs ola menzili' Pertev Paşa"

1253

Llıtfi [Efendi], t rihind e der ki: "Namizac

a

ve

meşğuli ilôc fıkralarile fiicacten kaydi arasında

olan şibhi ten akuza , müsevvidi ibare Akif Paşanın dikkat edememesi.. gömlek giyen kimesnenin haline

benzese gerekdir."

2

8

4

Tercemei . hal i 868 inci sahifededir. Nahoş sözler! Vak'anivis Llıtfi [ Efendi] söylemişti� Bursalı

müdavimlerden

idi.

Çifte sarayl ar

arsasına

konak

şair

yapıldığı

Şeyh esnada

Zaik,

Pertev . Paşanın

"Menzili

Pertev

Paşa"

konağına

ibaresini

havi tarih manzumesi yazmışdı. Lel:ıib [ Efendi J . bil ah are "Meş'um tarihlerc!en biri de budur. Çünki

"Menzil" ıstılahatı ğildir" (Paşa

]

sofiyede

"kabir" manasınadır.

demişdi. Yukarıda yazıldığı Üzere

da

o

konak ikin

a.

\ '\'

o

'f

Bir

konak

Lebib [Efendi]

� !..:.�.>

için

bunu ,

o kelimenin

iradı

iyi

bir

vefat tarihinde kullanmıŞtıl'.

1253" tarihini bulmu§tU.

şey de­

Pertev

1 3 09 Said Muhib [Efendi] nin Edime'den avdetinde kabrin yapıldığı arzedildikde

Sultan Mahmud, mükerreren teessüfle hırkai saadet da merhumun isminin zikredilmesini emretti.

dairesinde

her

gün okunan dua·

"' "' "'

Pertev [Paşa], orta boylu, zaif,

yüzü

uzunca, gözleri küçük, biraz

çukur

ve ela,

burnu çekme ve kemerlice, sol tarafa az meyilli, sakalı kumral ve hafif idi. Güler yüzlü idi. Kimseyi incitmeıneğe çalışırdı. Elbiseye ve nczafcte pek ziyade itina ederdi. Ağır yürürdü. Tütüne mübtela idi. Ekseren mizacı münharif olduğundan daima per­ hiz ederdi. Refikasına ve kızına -- münasib gördüğü şekilde - elbise biçerdi. El­

biseyi gören kadınlar - yeni moda imiş gibi - aynını yaptırırlardı. Arab ve fürs lisanbrile de nazun ve nesre ca da bilirdi. < j-�lö.;.) » namı verilen, c .)�

)-1\S" ıi � J-.,>

ve tekellüme muktedir



fl�

4-1

f'.� ,!'.\:,

. idi. Biraz Rus­

»

ınatlalı na'tine, ehibbasından ve ulemadan Bursa'lı Seyyid [Efendi]1 Arabca şerh yaz­ mış, bunu diğer bir zat2 rebiülevvel 1252 de Türkceye terceıne etdiği gibi Selimiye

ha�ikahı müderrisi Vezirköprülü Ali Cami [Efendi] de "Mürteca" namile izah ey­

lenıişdir. Müzehheb nüshası, Millet Kütübhanesine naklolunan Pertev Paşa Kütüb­

hanesindedir. Güzel rık'a yazardı. Kendi yazısile bir manzumesi, kütühhanemde mahfuzdur. Möhründe « .;..j 6;;, ..ıT _..... j » mısraı mahkUk idi. Divanı

��

1840

[ 1256 H.] de Baıbı Seraskeri matbaasında iki def'a basılmışdır. Her

yaz, İrade ile bir şarkı tanzim eder

ve

Sultan Mahmud besteliyerek sarayda saz fasıl­

krında ve muzıkada oıkunub çalınırdı. Esbak Divanı Hümayun Beylikcisi Raif [Efendi] merhum, Pertev ve Akif [Pa­ şa] ları ilim ve irfan noktasından mukayese ederek "Akif P�, gayet büyük bir el­ masdır, lakin içi bin dürlü şaibe ile doludur, Pertev Paşa, küçük pırlantadır" demişdi.

fakat musaffa bir

"' **

Pertev [Paşa] nın mürşidi Ali Behcet [Efendi] merhumun medfun bulunduğu Üsküdar'da Selimiye dergahı, Üçlincü Sultan Selim tarafından küçük bir zaviye ola­ rak i.nşa . etdirilmişdL Pertev [Paşa], etrafdaki evleri alarak arsalarına derviş hucre­ leri, şeyh ve harem daireleri, taamhane ve matbah ile kütübhane yapdırdı. Padişah, vü� kela, rical ve meşayih hazır oldukları halde 1835 [13 Şaban 125 1] de açılma mera· simi icra olundu. 1.

Aziz [Bey},



Türkceye

bu

zatin

şerheylediğini

işaret etmıştır.

"Esseyid Mehmed bini Ahmedülbozkıri" . ismi muharrerdir. tercmıe

edenin İmli .

yuılmamı§ilır.

Pertev Paşa küıübhaneaindeki nüshade

u ıo Pertev [PaŞa], Amedi b.lemi hülefasıridan iken s:tdrıazaın te!c gözlü Yusüf Zi.. ey le diği :

ya [Paşa] nın medayihinc dair tanzim

"Dili gamdidcnin b:r da hi handan olduğun gördük

ş

ğ

O na adın hele bir kerre şadart old u un gördük"

matlab kasideyi - o vakit büyüJ, tezkircd olan - Reisülküttab Kastamonili Arif [Efendi] vcs::ı teti le r::ıkdiın e tmesi üzerine Ziya [Paşa], "Bu Pertev yadigarı güzel şair imiş. Bizden ihsan Ümidile tanzim eylediği kasi denin her beytinde körlüğümüzü yüzümüz·e vurmuş ... " diyerek Arif'i azil etdiği:ıi ve Per�ev'e de sadareti mü ddetin ce yüz vermediğini Ahme d Ata [&y ]' . : bir merdi dana dil olmak ciherile şu ·vaz'ı �arabet nümaya teessüf edecek yerde handezeni istiğral:, ve taaccüb olarak kısmete kani ve zuhurata tabi oldu" ve

2 O

deniliyor.

devirlerde rütbe ve nişanın kıymet ve ehemmiyeti büsbütün zail olmamıştı • . Ekseren devlef

millete hizmet edenlere ve efadıla veril irdi , erazile pek verilmezdi. Hizmet ve ehliyet mukabilinde

rütbe

ve

nişan ihraz eden zevat, havas ve avaın arasında hürmet görürdü. Bilaha re rütbe ve nişandan

3

Mektubcı

ı:nücerred olanlar, muteber ve muvakka r oldu. tercemei

ha linde

Leskofcalı yazılnuşdı

Galib [Bey J de

[Sahife 442}.

Cevdet

Edhem

[ Paş a ]

halel

verecek derecede noksan

hasleti kamile sahibleri tayin edebilirler!

var.

Bu

şayanı

noksanın

1

imtizac edemiyerek

Pertev [ Paşa] nın

tevellüd C euniş olmalıdır. Erb�bı kemalin birbirile geçinmemesi birinde kem�le

ile

istifası

da

istifa

etdiğ.\

imtizacsızlıkdiıııı .

nazardır• . . Demek ki iki (3rafdan ciheti .aidi)'Miıı.i, r.evdeti kariha w

1 3 16

1871 [Rebiulahır 1288} de

rütbei

Bala ile serası.1\1. 1 nam risalei matbuasile sair perakende layiha ve latifenamelerinden müsteban

ve

şiir ve inşa ve sair fünunı şettade .

behresi ise halkabendi bezmi ünsaünsi mahabbeti olan urefa ve zurefayı zeman indinde iyandır."

Ebüzziya, "Nuınunei Edebiyat" da diyor ki : Pertev

Paşa, yazdığını lezzetle okutmağa müstaid

bir münşi olmakl a beraber ekseri rnuharn­

_,,.;T ":"'- jl � ı):.,;- � r ı ...y.P." .) ı j.ı;lı � """� ..;, J..ı:ı

� _,.J "'=" I_,...: .),r. 1 ; J:. ..:,... ı -a..

1'=:.;. ,. ı

�ı..ı..l

' J

.,,,-

.:ı:.ı:._,,!.i

rl.ı.· ....ıı....

ul:..f .J. ..c.:" \.. 4 � ı.S./

�-

'°;f

..i-./ :.,.;. � �-' �· j _,. �.. f.:>,_.\ ":"� ":"� I; '5-J:. ':"lf I.. :.,.:.\.. .�..�

f.:,;.,,.T

1../

,jJ:Jf ı,S\'�

ıf '

; :.

�\.. :.

ıf

'":"l:.:. � .;ı.c.o,; :. ;ı �

Jii rl!-" 1 ,!JV"" ,!J.ı.

�_,J '°'."� :J,> ;l.i.j .:r .:ı.r. ..;ı_... 1. .;i ,r. .L!. l ı I; (J": .)� ·ı.S�. f'J f. �,:ı

�ı� .l�J ,) (..lı. .)

ı..J�

* **

Ey şebsüvan naz, niyazun budur sana Terk etme aşinayı kadimi vefa gibi * **

Neşveyabı· meyi birengi mahahbet· olalı Yas dir yar i§idir gezdiği yerde könlüm *.

**

Kibarı bavekarın ram olur ağuşuna eınma Eder naehli risvayı cihan, tannazei ikbal

Ey sahibi barmen savruıb atma meseldir

Sen saıkla samanı gelür elbette zemanı * **

Hürmet .bulamaz müflis eğer Nergisi olsa Rağbetli eder Serkisi simü zer, efendi

RAŞİD Ali Raşid [Efendi}, Ayinta.b'lı Mehmed İhlas [Efendi} nın oğludur. 1819 ( 1 23 5 H.} da Ayintab'da doğdu. Sıbyan mektebinde okudukdan sonra hususi muallimlerden Arabi, Farisi ve ulumı aliye tahsil etdi. İstanbul'a geldi. 1840 [1256 H.} ele Divanı Hümayun, muahharen Sadaret Mektubi Kalem­ lerine girdi. 1841 ( 1257 H.} de - sır katibi denmekle maruf olan - serasker Mustafa Nuri [Paşa} nın maiyyetinde Şam'a, 1843 ( 1259 H.} de Amavudluık'da vukubulan ihtilali teskine memur olan Ümerayı askeriyeden Ali Rıza (Paşa} nın refakatinde Rumeli'ye ve 1844 (1260 H.} de muvakkaten Beyrut'da bulunan ka­ pudan Halil ve Sayda vawi Esad (Paşa} ların ahvalinin tahkiki ve Kudüs'de Rum patri.ki nasbı ı:iıemuriyetile o taraflara gitdi. Avdetinde kalemine devam etdi. Birkaç gün sonra Hariciye Mektubi Kalemi Mümeyyizi oldu. 1845 (1261 H.} de Hariciye Nazın Şekib [Paşa} nın maiyyetinde Şam'a gön­ derildi. Bir sene sonra Sadaret Mektuıbi Kalemi Mümeyyizliğine, daha sonra Meclisi Vala Baş Kitabeti Muavinliğine tayin kılındı. Muahharen Mektubi Kale­ mine döndü. 1854 (1270 H.} de mütemayiz ıütbesi, "5500" guruş aylık, günde yedi bu· çuk kıye ekmek, beş buçuk kıye et tayini, bir de kapu kethudalık ilavesile Sad:ıret Mektubi Muavinliğine nasbedildi. Üç sene sonra Bağdad, Diyarıbekir ve Şehri­ zor memurlarının ahvalini t3hki.ka ve muhakemelerinin icrasına memur oldu. ·

1857 [1273

H.}

de kapu kethüdalığnıın ibkasile Maarif Ne�reti mektubru­

luğuna tayin olundu. On iki sene o memuriyetde kaldı. Teşkil olunan Meclisi Ke­ biri Maarifin ilk ictimaında Maarif Nazırı sadrı esbak Safvet (Paşa], okumağa he­ nüz başlayan, harfleri tanımıyan çocuklann zihinlerini karışdırmamak için elifba

cüzlerinden « ./""'!. �; » in kaldırılmasını söyler. İslam a.za, sükut \'.e hıristiyan aza, nazırın fikrine .iŞtirak ederler. . Nazır, mazbatasının yazılmasını emr edüb dışarıya çıkdığı sırada Raşid .(Efendi}t "İlk ma.7.batamızın «..r-!. 47'J » in kaldırılmasına aid olması, Memin hayretini celbeder, maddi ve manevi hoş olmaz" demesile müslimler, "bizim sükut edişimizde mahzuru düşündüğümüzdendir" derler. Hıristiyanlar da evvelki fikirlerinden dönerler. Nazırın avdetinde keyfiyeti a.rilatırlar. Bunun üzerine nam, Raşid (Efendi} nezaret dairesinde eskiyerek nüfuz kesbeylediğinden her kesi reyine ittiba ettirdiğini ve bu zat ile � görmek kabil olamıyacağını Babıali 'ye yazub a:zletd.irir. ·

1 356 Raşid [Efendi}, maarifden bahsolundukca, "bizim, mektubculukdan infisali-­ mız pek garibdir" diyerek bu vak'ayı eh:ibbasına hikaye edermiş. Azlinden iki buçuk sene sonra 1871 [Şaban 1288} de Selanik ve Pizren vila­ letleri kapu kethüdalıldarına nasbolundu. Muahharen Diyarıbekir, Marnuretülaziz ve Hudavendigar vilayetleri kapu kethüdalığı da ilaveten tevcih kılındı. Ula sınıfı evveli rütbesini ve ikinci Mecidi ve üçüncü Osmani nişanlarını ih . raz eyledi. 1893 (16 Cüınadelula 13 l l} de Beylerbeyi'nde vefat etdi. Üsküdar'da hazreti Hüdai dergahı haziresine defnolundu. .

Biyaz yüzlü, kır sakallı, orta boylu, şişmanca idi. Arab ve Fürs lisanlarile te· kellüm ve kitabet ederdi. Fransızcaya da i§ina idi. İlmü marifet erbabından olduğu

müsellemdir. «Tevarihi Enbiya l:"".;":ı'bl.:.ıl J » isimli eseri şevval 1282 de Matbaai Amire'· de basılmışdır.

Vefatını ilan eden "Sabah" gazetesine yazılan mekalede deniliyor ki :

". • • Merhum, Ayintabm maruf bir hanedanına mensub olarak tahsili maarif ve kemalata sarfı mesaii tam ile tekmili nüsah etmiş ve lisanı arabi ve farisinin gavamızına kesbi ımla eylemiş olduğu gibi fevkalade bir kuvvei hafızaya malik olduğundan kütübhanei zihayat ıdakına şayan idi. § Sinni tahminen sekseni mütecaviz idi. Gencliği zemanmda fransızca dahi taallüm etmişdir. Pek çok seneden beri ulumı arabiyeye ve Tefsir ve Hadisi şerife basa mütalea eder idi. Şeyhuhatile beraber daho yakın vakıtlara kadar vücudce kuvvetli idi". Fattin tezki�sindeki birkaç satırldc tercemei

halinde :

"Fenni inşade olan kudret ve müknetine nümune olmak üzere Ahmed Resmi [Efendi) merhumun eseri kalemi olan c l.. j) l ö.=-:A- • niı.m kitabı nefisin zeyli !arifine zeyil gune biı: eseri ve bir rnikdar eşan muteberi vardır".

deniliyor. Süleyman Faik (Efendi} nin, Hicri 1 168 den 1249 [1754 1833) senesine ka­ dar yazdığı zeylln, kütübhanemde bulunan yazma nüshasında - Kamil A.hmed [Paşa } nın tercemei halinin kenarında - "Raşid Ayintabi" imzasile yalnız bir ha­ şiye vardır. Raşid (Efendi} nin zeyli 1249 dan - riyaset unvanının, Hariciye Ne­ zaretine tahvili tarihi olan 1251 ( 1835) senesine kadar - yazılmı§ olmak icab eder. Ben, Raşid (Efendi] nin zeylini görmedim. •

"Osmanlı Müellifleri" nde : "1290 da tabolunan

c

).JI, J l,Jl....Al l •

=

bin bir gün" hikayesini Mustafa

beraber fransızcadaıı terceme eylemiştir. Bu hikayenin aslı, Hind lisanı üzeredir."

deniliyor. Hikayenin birinci cildinde mütercimin ismi ı

Ebced bisabile

Hami{Pap] ile

yokdur. Üçüncü cildi.Diıı

1 281 adedmi ihtiva .der ki tıelifi tarihidir.

ba­

1 357 Mustafa Himi Paşa, ba muaveneti Ahmed Midhat - Şükri" yazı· İı dır, Raşid [Efendi} ye dair bir işaret yokdur. Divançesi "Hazinei Fünun" idarehanesine getirilerek 1 1 gazeli dere edildik­ den1 sonra yeni fikirli bir iki kimse tarafından, bu zemanda öyle eski şeylerin tab'ı münasib olmıyacağı ihtar olunması üzerine divançenin sahiblerine iade edildiğini o esnade "Hazinei Fünun" un muharriri olan Faik Reşad merhum söyle· mişdi. Raşid [Efendi} nin büyük oğlu Temyiz Mahkemesi azasından Arif [Beyz} merhumdan bilvasıta divançeyi sordum. Nezdinde bulunduğunu, menfaati müşte-.. rek ol arak tab'ına teşebbüs edersem muvafakat edeceğini bildirdi. Me mnuniyetle tab etdireceğinli söyletelim. Divançenin perakende olduğu ve zemanın da musaid bu· lunmadığını cevabını aldım. Raşid [Efendi] nin bütün eş'annı göremedim. Görebildiklerim 12 gazel ve bir· kaç beyitden ibaretdir. Ekseri ha:kimanedir. Güzel sözl�,ri varsa da kendinin, 5ında "Tercemei

"Ziri hak olsam da ben her çend binamü nişan Defteri şirim olur müstevcebi şühret bana" ve "Teslim olundu kişveri şirü

sühan bana"

dediği gibi nazımları pek o kadar "müstevcibi şühret" olacak ve "kişveri şirü harıin kendine teslim" olunduğunu isbat edecek derecede değildir.

sÜ·

... **

Vaktile Arif [BeyJ merhumun - kalem arkadaşlarilnızdan olan - kayın bi­ raderin� davetile ve birkaç arkadaşla bir gece Beylerbeyi'ndeki evinde kalmışdık. Gösterdiği müsaade üzerine babasının yazmk ve kıymetli kitabları11ı tedkik etm işdik. Arif [Bey], bana ve bir arkadaşa birkaç kitab ihda etmişdi. Babasının yazdığı mÜn· tehab ebyatı ihtiva eden mecmuayı gözden geçirüb beş on beyt ve mısra istinsah ennişdim. 1

Gazeller ''Hazinei Fünun" a

2

31 Ma:n

şu

mukaddime

ile dercolunmuşclur:

"Vilayan celile kapu kethüdalarından şair ve münşii m�hur Raşid Efendi merhumun mecmuai eşan elimize geçmiş ve müşarünileyh, bekiyetüsse!ef fudaladen olarak kirabhanei ruzigare ya digar eylediği asan manzume ve mensure ise elhak müraleasından relezzüz olunur. D üra ri meanii latifeyi havi olmağla mecmuai nefisei mezkurenin peyderpey Ha zinei Fünun·a derci münasib görülmüşdür". fetinde müsellah

vakasınd an

ve

beş on gün sonra bir gece Beylerbeyindeki evinde yararken asker kıya­ mechul eşhas tarafından kaldırılub istavroz cihetine götürülerek tüfeukle itlaf

edilmi§dir. Katl.iıı sebebi

ve

katiller mechul kalmışdır.

1 358 Raşid (Efendi} nin pek eskiden · tanıdığı, fakat bir eyiliğini görmediği bir başvekil hakkında söylediği şu beyti de o mecmuada görmüşdüın : "Bir sebükmağz adem olsa baş vekili deVletin I-la1k kalır yalın ayak darüdiy� elden gider". * ••

GAZEL İtdik reca vü meskenet ey dilrüba sana Düşmezdi eylemek bize cevrü cefa sana Gitdin veda kılmadan etdin bizi fida . Artık selamet eyleye ihsan Huda sana

Rahm etmeyüb hakaret ile çiğnedin bizi Olsun helal cümlesi bizden yana sana �ensin efendim eyleyemem gayre arzıhal Şükrü şikayet eylerim ancaksana sana Serrişte geçdi destine cana cefaler et Açmış bulwıdu sırrını dil ezkaza sana

Meyus kıldı gitdi seni ol taıbibi can Ey haste dil, Huda vere artık şifa sana

Beyden gelen de beydir eya hicri gamküsar İmtle sadrı kalbe buyur merhaba sana Fani olub afaf ile can verdi aferin Raşid anınçün işte göründü fena sana :ı: ••

Bir nan inayet eyle de dünyada sen bana Açdınna hanı nakese yareb dehen bana Ol çeh fütade Yusüfi mihnetkeşim ki ben Heb kakülünden urdu Zelilia resen bana Gülzarı dehre ta olalı pa nihade ben Hergah badı mihnetü gamdir esen bana Ben. taliimden eyleyemem şekve kimseye Etdim cihande her ne ki etdimse ben bana Çünki tariki acze sülllk eyledim gönül Teslimdir bu rahda artık d'üşen bana Raşid befeyzi himmeti ustadı zilkerem Teslim olundu lcişveri şiri süheıı bana • ••

meşhur

D59 Bir gazelinden : Cihanda akil olan ıstırabsız yaşamaz Tefekkür Üzre olur piçiı tabsız yaşamaz Cemali yar

ile hasıl hayatı ravzai dil

Kiyahi ruyi zemin afitabsız yaşamaz

Ölür gider de cihande ulüvvi tab'ı olan Tezellül eylemez asla cena.bsız yaşamaz Sitadü dadını Raşid bu suvkı farunin Basiret üzre görenler hisabsız yaşamaz

RAŞiD Ali Raşid (Efendi], Girid'li Zade İsmail [Efendi} nin oğludur. 1858 ( 1274 H.]

de Kandiye'de doğdu. ·

Rüşdi mektebinde okudu. Muahharen hususi muallimden Buharii Şerif, Dürer,

Mülteka, Aruz, Meani, Bedi, Beyan, Coğrafya, Hendese, Lugarıtma, usuü def· ·

teri taallüm etdi.

1872 (1 Muharrem 1289) da Kandiyt·

Hukuk Mahkemesi, bir müddet sonra Tahri·

rat Kalemlerine girdi. Maarif Meclisi ve Ti­ caret Mahkemesi fahri ve. Vilayet Meclisi

Umumi azalıklarında bulundu. 1882 (1299 H.] de Kastamoni ve 1883 [ 1300 H.] de Trabzon Mektubi Kalemi Mü­

meyyizliğine ve vilayet gazetesi muharrirliğine tayin olundu. 1 900 [25 Zilhicce 13 17} de - Avlon· yalı Ferid [Paşa} merhumun valiliğinde Kon­ ya mektubculuğuna ve sadaretinde cemiyeti rüsumiye azalığına nasbedildi. Ferid [Paşa), babası Mustafa [Paşa) nın Kandiye'de muta­ sarrıf bulunduğu esnade Ali Raşid [Efendi} yi tanımış ve hakkında emniyet ve meveddet hasıl etmişdi. İsmen cemiyeti rüsumiyede, cismen sadaret konağındaki heyeti tahririye arasında bulunarak mühim yazılan yazardı. Yazısı, başka yazılara benzemez­ di. Meşrutiyeti müteakıben cemiyet, ilga edildiğinden açıkda · kaldı.

1908 ( 1 7 Şaban 1326} da Teke mutasamflığına, bir ay sonra dahiliye mek­

tubruluğuna tayin kıl:ındı. Bi� sene sonra mektubculuk unvanı tahrirat müdiri umu, miliğine tahvil olundu. 191 1 [20 Şaban 1229} de Çanak kal'a inutasarrıflığına t.iyiiı

ve

H.) de azledildi. Haksız olarak azlinden ziyade müteessir olub ce'ye çekildi, inZiva etdi. Maişet& sıkıntlya uğradı.

pek

25

Şubat 1 9 18 [ 1236

defnedildi.

1913 [133 1

Büyük çekme­

H.}de menzulen"vefat etdi'. Büyük çekmece kabristanına

·

l36l Ula sınıfı evveli ri.it�sini şanlarını haiz idi.

ve

birinci rütbe Mecidi ve ikinci rütbe Osmani ni­

Uzun boylu, biyaz yüzlü, mütedeyyin, müstakim, müeddeb, danişmend idi. Şiirden ziyade nesir ile müştehir, bir katibi muktedir idi. Rumca tekellüm eder­ di. Arabi ve Farisi'ye aşina idi. On dokuz yaşmda yazdığı mervi olan yirmi bir sa·­ ... l>if�-�nsini, vermediği halde risalesini kapanmış addetmesini Mezahib müdiri vesa­ tatile kendüsüne emretmiş idi. Refik [BeyJ ise meşrebi azadisini hiç bir sebeb ve suretle meskeneti amiraneye tahvil edemiyen serazadeganı fıtratdan olduğundan 7 nci1 nüshasında "Mir'at" ını kesrü ifnayı, zelilane irtikabı tarziyeye tercih ederek haysiyeti ahraranesini ila etmişdi. Ali [Paşa}, hiç sevmediği vesaiti n eşl"iyeden bi­ rinin bu vechile ortadan kalkınış olmasına memnun olmak lazım gelürken maiye:­ tinde bulunan adi bir kalem katibinin, emrine imtisal etmemesinden mütehassıl ga� zabını bir türlü yenern emi� ve o günlerde Mezahib odasınca mahlul olan bir m::ıaşın ketebeye taksimini natık usulen rnüdir tarafından tanzim ve takdim kılınan defterde Refik [BeyJ merhwna zarnmedilen "75" kuruşu kalemile çizerelc hiza sına sürh ile "Emekdar olan odacı İbrahim ağaya verilmesi muvafıkı madiletdir" ibaresini yaz­ m;ıkla gılya ki gayzini teskin eylemişdir." diy-0r. eli idi. Mezahib odası hülefasından

Ebüzziya, mecmuasında2 ''Vefeyat ilanları" IWd-'1-1:-'. ı.J>.:ıl.:ı jl-

.]) j-i

JJ�. J r� :....S $ J ıJ'J� J tJ "":� r�J I �J- J, .;. ,:f

..s �

.:,...:. �

-0' ...,...;

,;" .J

J •\..

J

ı��

..J.

J JJ_,ç

J.;,

...s �

�_,h..

. .....11

J ) Jl.;. r1 c-\( ' ;jjl � )

J� .J.L..�;ı .

�.il- .o_,..aj

jL l!L

,.. r�ı,.:ı

* **

,,

)

Ey nefyeden meni şu muhakkar makamdan Bilmem sana çi sud bu sevdayı hamdan

Handan meni salarsan eğer taşra incimem Şeytan çıkardı ceddimi Darüsselan"idan Sen kaselisi bezm gehi amrü zeydsin

Ben geçınişem muaşereti hasu AAıdan

Çok zahidi müraiyi gördüm seriin gibi1

Kandil sirkat eyledi Beytülharamdan

Hem namın urdu Haydere mihrab içinde

Havfetmeden Huda vü Resülü imamdan

tiğ

Açdan bayıldı bir gece iftar vermedin

Şenn ei:medin fazileti mahı sıyamdan Çerkes gulam merkeze ettsin şikayeti . . . • .

* **

gulamdan2

Bi.r a...1kuyunuz, d in le yel im" buyuı·du. Ammiınin 3 kainbiraderi . şair Kazım [Paşa 4 J daha evvel beni görüşdürmüştü. Edebiyat ile işttigalimi b il irdi . "Hayır efendim, hiç görmedim" dedikden sonra - avampesendane ti.bi r ile __;_ bülbül gibi okumıya başladım. Halbuki "Şefilma­ me" yi muhacirin komisyonu reisi Rıza [Paşa] nın" biraderi Hacı Abdi [Bey J dem Şinasi (Efendi]

geldi.

den bi r nüsha takdim etdi.

1 Reşid [Bey} izdivac ve ifıirak ve aile'1in encamı haline dair "Deniii yabis, şütür giii:be, hezeyanı mahmum kabiliıiden ola11 manzum söz. !erimi bir araya toplamış_ olsaydım yine Esad Muhlis _ [PaşaJ diw111çesi kadar bir kıt';tİnı kazaninağa başlamış, ailesine yardım etmişdir. "İk­ dam" m Türkculuğe dair yazdığı eserler üzerinde çalışmış Evliya Çelebi Seyahatnamesini bugü�ki mütlevveı:ı haline o, koymuşdur. Fransızca ve arabcayı da iyi bilirdi. Dokrorlarımız arasında kalemi en kuvvetli olanlardan biridir. Çok çalışkandı. Hayatda muvaffak olmak için her şeye atılmışdı. Fakat hiç bir vakit izzeti nefsindenı haysiyetinden fidakarlıkda bulunmamışdır. § son zemanında gayet kıy­ metli bir 'tıbbi lugat vücude getirmişdir, basdmak üzeredir. Hıfzıssıha mütehassısı idi". * **

GAZEL Gönülde ibtilayı aşk eğerçi bir azabdır Hayata rahteden beni o tatlı iztirabdır İzar, o makesi şafak, olunca garkai arak Güzellik asümanına bir ateşin sehabdır Ni:gahı naz perveraneniz, td:ıessümatınız

1461

Temenniyatı i§ıka latif bir cevabdır Kemali hüsnünüzden iktisabı feyzeder bütün Hayatı şeb karini yesimiz pür abü tabdır Ne.den, neden bu rütbe iğbirar gösterirsiniz Niçün o tab'ı pakiniz rehini iğtirabdır Uyunum, iştiyakı vaslınızla kiryebar iken Yazık rakib, il�ifatınızla kamyahdır * **

ZEHREİ TAHATTUR1 İki dildadei vefaperver Birinin sinesinde bir güliteı: vakti firkatde lutfedüb cana Yolda bilmem ne hissi gam peyma Çekdi bir ahı ihtisas nüma Senden evvel ölürsem ey dilber Ansızın bir veleh feza mevce Ardı göğsündeki güli bir evce Sakla sakla şu verdi mahzunu Etmek ister refikasın takib Ölümü, zilleti eder tasvib

Ağlar, inler, verir güle bu adı :

1

Fransızcadan mütercemdir.

Gezinirlerdi işvekarane Diğere derdi şivekarane Beni hatır güzarın et ağla İhtizaz aver oldu sinesine Dedi dildarı naz perverine Beni hatır güzarın et ağla Onu cezbetti nehre biperva Dedi : en son veda, yar sana Beni hatır güzarın et ağla Şimdi sahil nişin olan mağdur Yine olmaz hayatdan meha.ir Beni hatır güzann et ağla

RIFAT

Hüseyin Rifat1, Avukat Kadı Zade Hafız Rifat [Efendi] nın oğludur. 1878 de İzmir'de doğdu. İbtidai ve Rüşdi tahsilden sonra İzmir İdadi'sine girdi. Tahsil müddetini bitirme­ ğe bir sene kalmış iken müdirle aralarının açılması üzerine mektebi terketti. "Hizmet" gazetesine evvela katib, biraz sonra muhar­ rir oldu. Gazetecilikten hoşnud olmıyan ba­ basının arzusile ticarete başladısa da o mes­ lekde malumatı ve tecribesi olmadığından az müddetde mağazasını kapadı. Yine "Hiz­ met" e hizmet etdi. Gazetenin muharrirlerinden ve İzmirli­ lerden bazıları nefyedildikleri sırada açıkda kaldığından İstanbul'a geldi, Darülfünun'un eczacı kısmına kaydolundu. Her sene sınıf­ da birinciliği muhafaza erdiği halde diploma alacağı sene, - evvelce münazaa etdiği bir muallim, dönmesine sebeb oldu. Dön­ mekden pek ziyade sıkılarak Yunanistan'a kaçdı. Konsoloshane memurları tara­ fından ikna olunarak İstanbul'a geldi. Teminata rağmen yedi ay tevkif olundu. Aile dostlarının gayretile yakayı sıyırdı. Mekteb diplomasını verdiler, İzmir'e gitmesini ihtar etdiler. İzmir'de "Şifa" nfunile eczahane açdı. Bu işe alışamadı�ından bir buçuk se­ nede e�1=ahaneyi elden çıkardı. ·

Meşrutiyetin ilanından evvelce İzmir taburları, Enver [Paşa J yı takib içün Rumeli'ye gönd�rildiğinden neferler arasında Manastır'a gitdi. Muahharen İzm!r'e döndü. Meşrutiyet ilan olununca yine gazeteciliğe başladı. "Kokorok" namile si. y�i bir mizah gazetesi çıkardı. l

Mahlası "Mazlum" idi. Eczacı mektebinde iken ''Rifat'' a tahvil ey!edi.

1466 Tercemei haline dair bana gönderdiği varakada diyor

ki :

"Derme çatma bir teşekkül halinde olan İttihad ve Terakki'nin o günkü İz.. mir hey'etini de yazılarun hoşlandınnıyordu. Vali Mahmud Muhtar Paşa ile de geçinemiyorduk. O zat haşinane muamelelerile İzmir halkına hakaret etmişdi. Ben de - tahtı idaremde çıkan - "Hizmet" gazetesile hakareti red etclim. Aramızda bir de düello meseiesi çıkdı. Buna bir de - o günlerde başuna geçirdiğim - si· perli, şapka ile fes arası serpuş meselesi inzımam edince ittihadcılan fena kızdır· dım. Kendilerine hücwn ediyordum. Valilerini hiçe sayıyordum. Nihayet serpuş. meselesini ele alarak külhan beyleri vasıtasile kafamı, gözümü sopa ile parçalatdı­ lar. Artık gazeteciliği · de bırakarak başka işler arıyordum. İnsanların hastalanma­ larından para kazanarak geçinmeden zevk alamadisem onlarin neşelerine hizmet de edemez değilim ya, dedim ve müskirat imaline başladım. Az bir sermaye ile

evvela İzmir'de işe başladım ve bu az sermaye ile büyük fabrikalara rekabet, hana galebe ediyordum. Yunanlılar tarafından İzmir'in işgali üzerine İstanbul'da "Üzüm Kızı" rakısını piyasaya çıkardım. Evvela bir Yahudi'nin kaşkarikosu, onu takiben gelen inhtsar, beni bu işimden de mahrum etdi. Acayibd;r hayatın cilvesi asla akıl ermez Ederken bir tarafda koskoca meyhanemi viran Kağaddan bir kayık yüzdürmemişken tekne de hana · Gider seyri sefainde beni aza yapar devran!

kıt'�sında dediğim gibi bir zeman da seyri sefain meclisi idare azalığında bulu� dum." Meclisin ilgası üzerine açıkda kaldı. Ahiren Maarif matbaasına memur edildi. BASILAN ESERLERİ "Mevlancı. Rübailerinden Manzum Tercemeler". İran şairlerinden elli zatın nazmen terceıne edilen rübaileri, kitabın nihayetine ilave edilmişdir. "Hayyam Rübaileri" manzum tercemedir. "Kırık Kavaldan Sesler" hece veznile şiir mecmuasıdır. * **

Eşref merhumun bütün eserlerini topladığından "Her padişahın bir vakanivisi. · olduğu gibi Hüseyin Rifat da benim zırva nivisimdir" dermiş. Rifat'ın · kıt'alarında Eşref'in izleri görülmektedir. Heciv ve hezil vadisinde - tekellüfsüz söylediği - kıt'alar, Eşref'in takdirine layıkdır. Hazreti Mevlana ile Hayyam'ın rübailerinin tercemeleri ve hece veznile yaz· dığı manzumeler de güzeldir. . * **

1467 KIT'A Seni ihmal eder oğlun bile düşkünsen eğer Servetin varsa olursun feleğin baş tacı Gördüğünden yaratan, kimseyi dur eylemesin Etmesin sağ gözünü sol gözünün muhtacı * **

' O kadar çölcdü züğürtlük başa kim Ne rakım kaldı evimde ne meze Şimdiden sonra mekanım elbet Ya Timarhane, ya Darülaceze * **

Ömrümün kühne baharında aç. \il ;;,- .r» e�l.::.ı �I • JI Jw:.Jl.J'::- » c�.Jl..ıll� Jl:, J ö:>\..J I , .ıı:� I ....... j �,... ,:H ...., l:S• , • ...i _,G J -.ııı ı ..,.... .:ıı:-. j ..,�IJ"I Jl .ı ).. 1 -ill-J» , «JIJ)I ile Hazreti Niyazii Mısri'nin üç gazelinin şerhi olan Türkce ·�jl:lb� j lS)\;J I f�> J.61

wıvanlı risaleleri ve .divanı eş'arı, eviddasından Bursalı Tahir [Bey} merhumun nezdinde mahfuz idi, vefatından sonra eserlerin ne olduğunu bilmiyorum. Ali Riza merhumun yukarıdaki resmini, - vefatını müteakıben -- Tahir, Manastır'dan bana göndermişdi. * **

MÜHAMMES Şehbali himmet açdı gönül kıldi itila Her nalde mededres idi zatı kibriya Kafı kanaat oldu ona hıttai fena

·

1 475

Hala mesiri feJ;"ahı ravzai beka

Şevki tareble nağmesidir nassı ·

«

l.i:- 1 1>

Gülzarı aşka düŞdü yine şahrahµnız ,Gül suretinde vechini gösterdi mahımız Bülbül ölünce nuruna düşdü külahımız Dahi tehassürüle çıkar arşa ahımız Berki teabbüde bürünüb kıldık' ihtifa Tedviri fülki dil ederek semti vahdete Daldık tevekkül eyleyerek bahri kesrete Her sude yol bulundu hareınkahı izzete Gark oldu fülkimiz dahi girdabı hayrete Yarab, nedir şu dairei yemde mülteka Asude hatırız hele sırrı mezahiriz Nu� �i ibret eliline her şeyde bahiriz' Ahsen sıfatle alemi esmada za.hiriz Gasl eyledikse ab ile hakka ki tahiriz Araingahıinız kürei nun üstüva Arafdır medinei devlet medarımız Bahreyni aşk mecmaı darülkararımız Fürkanı faslı batılu hakdır nigarunız Aşkın müvaredatına peyveste darımız Hakkın tecelliyatına amadeyiz, Riza * * "'

Gözlerin salmış gönül ıldimine sevdayi nev Kaplamış mülki hayalatı yine hulyayi nev Alemi hüsne cemalin katdı bir dünyayı nev Ehli aşka halk olunmuş cennetülmevavi nev Ol hevadandır ki olduk bizde bir şeydayı nev Kaşların, kirpiklerin zülfündür ol cennetde bab

":"'\ı.l.J- c.u�

' .;'�'J'

�-_,;

....�

Gözlerinle leblerin tev'em, izarın müşktab Ayni ihsan, kevseri can, nurı hak biirtiyah Bir bak'§la halkı mecnun etdin ey Leylayi nıev

1476 Tıflı nevsevdayi kalbe mah ruyun dayedir Perdedar olmuş o zülfi mişk buyun sayedir İntisabı kaküli zertarın ala payedir Kametin gülzarı Ümmidi dile pirayedir Çok mu olsak biz dahi bir biilbüli guyayı nev Suda :ilesi rengü buyün servi simin eylemiş

.'.'u l .!l;I. sathı deryayı ne rengin eylemiş

Humreti vechin ukQsi bahri şirin eylemiş Abı ruyün nıyi abe çıkmış ayin eylemiş Allah Allah, zahir olmll§ bir yedi beyzayi nev

Nev heves diller esiri didei mestaneniz Ah o ter damanı sevdadır dili divaneniz Mest eder dünyaleri bir cür'ada peymaneniz Kıblegahı aşikan olmuş meğer k�aneniz Ey Riza'eyle tavafı Kahei ulyayi nev

RlZA Şeyh ·Riza [Efend?], Kerkük sancağı · dahilinde "Taleban" köyünde Kürd :aşiretinden Şeyh Abdürrahman Halis'in2 oğludur.. Kerkük'de tahsili ilim etdikden sonra İstanbul'a geldi. Üdeba ve kübera mec·

fülerine devam ederek iltifat gördü. Bilahare Kerkük'e avdet etdi. Son zemanla­ nnda Bağdad'a- giderek babasının tesis eylediği dergahda oturdu.

1908 [1326

H.] de - yaşı ·seksene yakın olduğu halde - Bağdad'da vefat

etdi. Abdülkadirülkeylaru Mezcır taşında

� ..r-

'-"" ..l!

türbesinin

civarına defnolundu.

-- kendi eseri olan - şu latif kıt'a

}·azılıdır :

....;._) ":" l.::c" I

»

d.. .JY': ..ı..:.lı '!" , ,,::U i �! ,- )

0

,: .... t-ı �.,....) ).) l".J.:. ...:..� J,;.. ' .) .,;._ I _,_; S � • ":" ) .) ,J"J ...:.:. . .:- . ,) :> J .ı .,ı ,.- ..., l.::c" I d.. �·J ._a+l ._, ı � I d- , , ı

Mühiblerindeıı mütekaid Miralay Emin Feyzi [Bey2] den şeyhin tercemei

haline

dair - malıimat istedim.

Yazdığı

varakada diyor ki :

...,

"Türk, Arab, Fürs lisanlarında beliğ şiir söylerdi. Büyük bir mütekellim idi.

Hiç bir mübahasei ilmiyede ınağlub olmamışdır. Haccı şerifi eda etmişdi. Tari­ katde irşade mezun idi3• Zühdü takvaye inhimakile beraber meşrebi, gayet laübali

idi. Hiç bir şeye ehemmiyet vermezdi. Asarını cem etmek külfetine de katlanma­

mışdır. Letaifi eş'arı İran'a, Hindistan'a kadar intişar etmişdir. Hele Musul da­ hilinde kıyınetşinasi edeb olubda onun eş'arından mahfuzatı olmayan yok gibidir. Şiirlerini mükerreren tashih etmek ve yazmak, bozmak bilmezdi. Ekseriya bilbe-­ dahe şiir söyler ve huzzardan biri kayd ederse ziyadan kuı�LUlurdu. Aksi takdirde

unudulurdu, Bu suretle birçok eseri zayi olmuş_dur. Ti.irki ve Farisi kasideleri çok­ dur. Hakimane ve sofiyane sözleri de nadir değildir. Ömrünü muzayaka içinde

'.t Tercemei halini ve asannı - Si:.tcyman Nazif merhum vesatatile görüşduğüm · - oğlu mülkiye lcaimınekamlarından H.uti merhum, hu halcirirı pederi ali kadirleridir" diyor. Gösterdiği sahifede babasına :ıid ko.yid şudur: "Mevlana Şeyh Haa . Yı.ısüf Harpuci Hazretleri, Şeyh Süleyı�an'ı Kadimi Hazretlerinin mucizelerindendir."

"Hao Hafız

Şeyedidim, mürşidim, üstadım ah Ah biiseydim ederdim ol mekamı kıblegab Va diriga camiü mihrabü minber harukah Göz ya şımla

ben de

ferzendane verdim intibah."

Siroz'lu Bay Esadın ifrdesine nazaran Siroz rüşdi ve idadisinde ve Bulgar mektebinde fiirk«. muallimi idi. Bulgar hükumetinden verilen bir niş an, mahalli hükumetinin naza� dikkatini relbeıı!erP.k

takib

ve

muallimliklerden azledilmişdir.

1 533 üzerine tevkif olundu. Altı ay · mevkuf ve ekmek parasına muhtac bir halde kaldık­ dan sonra kaçdı. İstanbul'a geldi. Senice'nin işgalinde gaib olan refikasının İzmir'de bulunduğunu haber alarak oraya gitdi. DarülmuaUimata muallim oldu. Bazı zevatın çocuıklarına ders verdi, bu suretle temini maişet etdi. 1916 [ 1335 senei hic:riyesi evailinde} İzmir'de kalb hastalığından evfat etdi. Kalkandelenli Sa:bri1, şu tarihi söyledi : "Geldi bir muhlisi tarih dedi ah İntikal etdi muallim Sadi'" Yaşı yetmişe yakın idi. Bıyığı mülevven, esmer, tıknazca, orta boylu, terbiyeli.

idi. Vaktile "Deli şair" imzasiyle "Tercemanı Hakikat" gazetesine şiirler yazardı. Sel.anik;de intişar eden "Asır" ve "Mütalea" gazetelerinde aile manzumeleri, "Ço­ aıklara Rehber" isimli risalede ve "Ceridei Sofiye" de şiirleri mündericdir. Sela­

nik'de "Goncei Edeb" ve Üsküb'da "Yıldız" unvanlı iki edebi mecmua neşretdi. "Açık Türkce" namında alfabeye dair bir risalesi vardır. Sadi, Siroz'da iken tercemei halini istedim, göndermedi. İstanbul'da bulun- ·

duğu sırada - Siroz'da tanışıb sevişdikleri - Tahrirat Müdiri Ahmed Sırrı'nın del.iletiyle Babıali'de ziyaretime geldi3• Uzun uzad� görüşdük. Vaktiyle tercemei halini göndermediğiçiin zarifane tevbih etdim, mütebessimaııe sükut etdi. Müteakıben İzmir'e gitdiğinden bir daha görüşülemedi. Ahmed Sırrı'nın hemdemi olmasına göre, Sadi hakkında "Hemdeminden bel­ lidir bir . rindi demkeş olduğu" mısramı irad etmek muvafık olur. Şu beş on satırlık mal\ımatı toplamak içün ne kadar zahmet çekdim. Günün birinde lazım olacağını düşünerek vaktiyle istediğim tercemei . halini "Deli şair" gönderseydi şimdi ben zahmet çekmezdiın. O da ahlafa kendini layıkile tanıtmış olurdu. Ne maksatla olursa olsun namını tarihe geçirmek istiyenler, şahıslarına ve eser­ lerine dair istenilen malumatı venn.eğe mecburdurlar. Vem1ezlerse tarihin hakkmı izaa etmiş olurlar. Hakikat budur. Fakat hakikate kim kulak verir? * **

GAZEL Alemin haline o.ldukca ben agah, acırım Halkın efkarına gabi gülerim gah acırım K imi���- gülşen kiıni. beytülhazen ıtlak ediyor ���� ıı

Tercemei hali ln4 üncü sahifededir.

s

1913 [19

2

1 332

senei maliyesi. receb

133 1}.

'

1 534 Şu güzergaha nıgah eylerim eyvah acırım Biri tedbire sataşmış çalışır subhu mesa

Biri takdire dayanmış durur Allah acırım Ağlanın her ne zeman gelse meserret dilime Acımam öldüğüme d�ğduğuma ah acının

Bir tefekkür de mi yok akıbeti halimizi Yeti�ir keşmekeşi dehri fenahah acırım Yanarım ben de benim bihiide gU olduğuma Mütehayyir kalırım kendime billah acırun

Hükema kavli, teselli dihi vicdan olamaz

LıJtfı hak olmaz ise ademe hemra..lı acırun * **

"BİR KÖYLÜ KIZIN GÖNÜLLÜ

OLARAK HARBE GİDEN

YAVUKLUSUNA"

Sular çağlar, kuşlar Öter güzelim

Ben ağlarım hasretinle burada

Bir kuş ols� uçsam budur emelim Görebilsem ne haldesin orada

Güneş doğar şu dağları yaldızlar

Benim doğmaz ümidimin güneşi Güleş olur, seyre çıkar hep kızlar Ben neyleyim sensiz seyri, güleşi Sabah 'olur herkes iner ovaya Sen inmezsin, ciğerciği� yakanın Akşam olur kuşlar döner yuvaya

Sen dönmezsin,

hazin hazin bakarun

Gönül seni arar, can seni .özler Grzli gizli ağlar seni beklerim

Gözlerim yollarda hep seni gözler Yüreôğim dığlar seni beklerim

Mektub geldi köye müjde yayıldı Nişan vermiş sana devlet yaşasun Anan baban ferahından bayıldı Şanlı gazı yaşa millet yaşasun

SADIK Cafer Sadık [Paşa], !şkodra dahilinde Peklin kasabası hanedanından Sü-­ leyman Paşanın oğludur. Peklin'de biraz okudukdan sonra İşkodra'ya gitdi, Mur·

taza Safi [Efendi] den ve diğer ulemadan taallüm etdi. Muahharen beldesine döndü..

1820 [1236 H.} de Peklin müdiriyetine tayin olundu. Muharebelere iştirak etmesine mükafaten mirimiranlık rütbesi verildi. Maçin, İnebahtı, Karltili mutasar­ rıflıklarında bulundu.

1833 [1249 H.] de İstanıbul'a geldi, Sultan Mahmud'un iltifatına nail oidı.ı. Avdetinde 1834 [ 1250 H.} de vefat etdi. Peklin'de - ceddinin yapdırdığı - Eski amiin haziresine defnolundu. Kardeşi İbrahim Fehmi [Bey1}

ın

söylediği tarih :

"Minniranı kiramdan daderim Cafer Paşa Azmi ukba eyledi rahmet kıla Rabbi gafur Mahlası Sadık idi münşi ve hem şair idi

Tam idi zihnü zekası hiç bulunmazdı kusur Zindeganı mansıbından aharülemr azlolub Cahı dünyayı tasarruf etmede geldi fütur Hemnişini Caferi Tayyar ola firdevsde Hazreti Haydar şefii ola hem yevmülnüşur

Ah ederken daderi Fehmi gelüb hatif dedi

Adn ola mesken ana, tarihidir : Darülhuzur"

Cafer Sadık [Paşa} nın şiir

mül.ahlak olduğu merıkuldür.

ve

inşaya aşina, hayrata

ve

* **

GAZEL Bu cihanda kimine mihnetü gam

vermişler

Kimine zevkü safa, haylü haşem vermişler

------



Tercemei hali

381 inci sahifededir.

·

hasenata mail, imi�

1 536

Yarimin yanına gitmiş yine bir iki rakib Hezeyan söyliyereık hayli elem vermişler Benden ol vahşi cevan öyle kaçarkim gıiya: Bana meyl etmemeğe ana kasem vern}işleı· Dün gece meclisi uşşakda bir hal olmuş Zahidin destine bir sagari cem vermişler Sadıka aii Ali matbahı in'ammdan Hamdü lillah bize envaı niam vemlişler •

SADIK VİCDANI

,. Ebu Rıdvan Mustafa Sadık Vicdani, . Kastamoni İstinaf Mahkemesi -Baş taı,;tinden mütekaid Zağfranıbollu Mustafa Sadık [Efendi] nin. oğludur.

Ki­

2.9 Teşrinisaru 1864 [28 Cümadelahire 1281] de Zağfranbolu'da doğdu.

Kastamoni Rüşdi mektebinde iki sene okudu. Babasının kalemine girdi. Zabıt kati­ bi, bidayet aza mülazimi oldukdan sonra Vi­ layet Mektubi Kalemi ser ınüsevvidliğine, muahharen mümeyyizliğine tayin olundu. Ahmed Mahir [Efendi] nin1 dersine de­ vam etdi. İcazet aldı. Hocası4 tarafından "Ebu Rıdvan2" künyesi verildi. Kastamoni'de telgraf baş · müdiri bulu· na� bir casusun, saraya gönderdiği jurnal ve - vaki olan isti'laına valinin tasdi!ki ha­ vi verdiği cevab üzerine dağıtılan vilayet er­ kan ve memurini sırasında Diyarıbekir mek­ tubi mümeyyizliğine naklolundu ise �e git­ mek istemediğinden Görice Tahrirat Mi.idir­ liğine tahyil kılındı. Üç sene sonra Kosova vilayeti İdare Meclisi Baş Kitahetine, muhtelif tarih­ lerde Basra, Manastır, Trabzon, Ankara ve Bursa vilayetleri mektubculuklarına, en sonra Aydın Tasfiye Komisyonu Azalığına tayin olundu. Bilahare tekaüd edildi. -

21 Teşrinievvel 1939 [8 Remazan 1358] de vefat etdi. ristanına defnolundu.

Merkez Efendi kab­ .

* **

Mektubcu iken vilayet resmi gazetelerinin muharrirliğini ifa etdi. İstanbul'da ve vilayetlerde münteşir gazete ve mecmualara dini, ahlaki, içti.mai makaleler ve manzumeler yazdı. l 2

Tercemei

hali

897 nci sahifodedir.

Vicd��,ınin vefat eden çocuğunun ismidir.

Son Asır Türk Şairleri

-

97

1 53.8

Manzumelerinden bazılarını ihtiva eden "Perişan"', "Nağamatı Vicdaniye",

"Berkı Kaza" ile "Tomarı Turukı Aliyye" ve "Hazreti Muhammed NiÇün Evlendi" gibi basılmış , basılmamış, büyük ve küçük "34" eseri vardır.

·

Çok

Vaktile Selanik'de intişar eden "Mütalea" gazetesinde2 merhumun "Nefs"

unvanlı mutasavvıfane ve · fadılane bir makalesini okumuş ve - m�aveneti: kale­

ııniyede bulunduğum - o gazeteye takdirkarane bir makale yazmış idim3• B� , ve-,. sile ile tanışdık İstanbul'da bulunduğu zemanlarda çok görüşdük. Okuduğunu anlamış, nazım ve nesirde kalemini istediği gibi kullanmağa ik· tidar hasıl etmiş olduğuna eserleri şahiddir. Ciddi eserleri gibi latife ve mizah va­ disinde yazdığı yazılar da güzeldir. Meşrutiyetin ilanından biraz sonra - her ne maksada müstenid ise - bir arahk gayet gene ve yakışıklı jandarmalar kullanıldığından Sadık Vicdani şu kıt'ayı ·

söylemişdi :

Önüne h�r geleni yutdururum Seni jandarmalara tutdururum".

"Sana zan eyleme küskünlük ile Söylerim ehli kıyam olduğwıu Bunu

o

devrin ekabirinden bazılarına okuduğumda benim eserim olduğuna .

hüküm ettikleri gibi diğer okuyucular da Eşref merhuma isnad etmişlerdi. * **

GAZEL

Ol dem ki can sıkıntısı aram rüba olur Canı gam aşinaye helahil deva olur Ey gam d-0kuruna canıma, nezri visali yar Belki sehamı kahrile mahvü heba olur Bir dem a nuri dide, şu ağuşı hasrete Gelsen cihanü can o zeman ruşena olur Emma rakibi sahte vekarın nümayişi Her dem belanümayi dili mübtela olur Bakmaz hamide kaddive suret nümaların 1

Bu

eser içün Muallim Naci'nin söylediği kıt'a:

"Sadık mı olmaz kendine bir şııiri mahir demek Mecmuai asarını kerre tedkik eyleyin "

Numero: 47. ,

Numero: 50.

Vicdanii hoş meşrebin asarı cemiyetlidiı: İsmi "Perişan'' dır; · fakat efkan ceıniyedidir.•

1 539 Bir dil ki neşvedan rahikı safa olur Sofi, sokulma yanıma, alsam selamını

Dil badema harem gehi zırku riya olur

Görsem o n .} ._;.Ak� Jj .... �

r--'JJ

)

...ı,,

r-"'· .e l" �;.>

;J ..S.,.



o

1.!.Jl

J�� ,.,.... .! J.> �.:r jl.... .;,L_i.:. ı,Sl:.... �. § � )"'

.:.-,. .6 1 ;

SAFI Şeyh Mustafa Safi [Efendi}, Diyarıbekir müftisi Salih [Efendi] nin oğludur. Takriben 1784 [1 199 H.] de Diyarıhekir'de doğdu. Dokuz yaşında Kur'anı Kerimi hıfzetdi Babasından şerhi akaide kadar oku­ dukda,n sonra İstanbul'a geldi. Ders vekili Akşehir'li Ömer [Efendi} nin dersine devam ederek icazet aldı. Neşri ilim etmek içün İstanbul'da oturmak fikrinde iken rüyade Çerkeş'li Şeyh Mustafa (Efendi} tar-afından davet olunmasile Çerkeş'e git· di, ş eyhe intisab ve �ç senede tekmili süllık etdi. Sılai rahm içün Diyarıbekir'e gitdi. Avdetinden evvel şeyhi vefat eylediğinden halifesi Geredeli Halil [Efendi] hilafet verdi. Hicaz e azimet etdi. Döndükden sonra Bolu'da Semerkand medresesinde neşri marifet ve medre· senin kurbindeki camide de tarikati Şabaniye Üzere icrayı ayin eyledi. Sultan Mahmud, vilayetlerdeki meşayihle beraber Mustafa Safi [Efendi} yi de sun hümayuna davet etdi. Huzura girdiğinde diğer şeyhler gibi merasime ria· yet etmiyerek "selamün �leyküm" deyüb bir tarafa oturdu. Bu hareketinden padi· şah, pek ziyade mahzuz olub hakkmda hürmet gösterdi ve yüz bin kuruş verdi. Şryhi Safi, bu parayı İstanbul muhtacinirte dağıtdı 1847 [ 1263 Muharreminin onuncu gecesi} 63 yaşında vefat etdi. Bolu'da Ak· taş dergahına defnolundu. Vaktiyle Sahhaflar çarşısında tesadüf ediib aldığım evrakda şeyhin tercemei haliyle bazı ilahiyat ve nuutı ve 1.846 [1262 H.} de yirmi iki yaşında vefat eden oğlu Mehmed Faik [Efen_di} nin hayli manzumesi mündericdir .

'

.

.

... **

GAZEL Mahremi esrarı aşkız izzü cahı neyleriz Maliki gencurı vaslız mülki şahı neyleriz Kılmışız ifna vücudi masıvayı serbeser Nazırı didarı dostuz mihrü mahı neyleriz Çün beka tahtında yarı baki ile hemdemiz Bu fena bezminde fani tahtgahı neyleriz Biz garikı bahn tevhidiz ezelden ta ebcd

1 56 5

KUşegiri vahdetiz başka penahı neyleriz Şimdilik aramgeh oldu bize mülki adem Alemi kevnü mekande barigahı neyleriz Hemnişini sakii bezmi elestiz ey Safi Zahidi efsürde dil veş hani.kahı neyleriz *

**

Halin perişandır gönül Derdin nümayandır gönül Gönül seni gönül seni

Ah nideyim gönül seni

Fırkatde kaldın nJZÜ şeb Aşk oldu zanna sebeb Gönül . . .

Çekdin kati cevrü taab

Suzü küdaz oldu ışın

Ah nideyim gönül seni Kande bulaın canan seni

Ah . . .

Kande . . .

.

Gönül . . .

Sevdaye oğradı başın Ah . . . Kande . . .

Firkat oduna yana gor Huni ciğerle kana gör Gönül . . .

Vuslet demini ana gör Ah . . . Kande . . .

Ez canü dil girdin yola Satdın cihanı bir pula ' Gönül . . .

Ah eylesen daim nola

Yıkdı cihanı suzişin

Ah . . .

Kande . . . Mesti harabı lalinin

Oldun esiri zülfünün Divanesisin vaslının Gönül . . .

Ah . . .

Ahü figanın ta seher Yakdı derunum serteser

Afaka saldı suzi ter

Kande . . .

Gönül . . .

Ah . . . Kande . . .

Oldun Safi'yi bineva Bir gün olur derde deva Gönül seni gönül seni

Hep varını eyle fida Ah nideyim gönül seni Kande bulanı canan seni

SAFVET Mustafa Safvet [Efendi], Galata'da Arah Camii imamı Mehmed [Efendi] nin oğludur. 1794 [1209 Recebinin 5 inci gecesi] Galata'da doğdu. Biraz okudukdan sonra yorg::ncı esııafından oldu. Kethuda Zade Arif [Efendi} den1 naklen "Menakıbı Kethuda Zade" isimli eserde "İstanbul'da Yüksekkaldınm'da semti olan şairi meşhur Safvet Efendi, baş musahib şuaradan Hatif Efendinin sof�­ lısı, yani uşağı idi. Hem hizmet eder; hem fazlü hüner öğrenür idi. Sofalıya o vakit Bostancı dahi derlerdi" deniliyor. Safvet'in yorgancılığı, Hatif [Efendi} ye intisabından ewel mi, yahud sonra mı olduğu �alum değildir. Fakat Hatif'in dairesine devam etmekle beraber yorgan­ cılıkla da iştigal etmiş olması melhuzdur. Cevdet [Paşa1] tarihinde2 İsmail Ferruh [Efendi] nin Ortaköy'deki yalısında toplanan cemiyeti )lmiyeden bahsetdiği sırada diyor ki : "Asrımızda İstanbul'un en meşhur şairlerinden olan merhum Safvet [Efendi}, Farisi okumak üzere cemiyete müracaat eyledikde - çünki bu cemiyet, tederrüse talib olanları tal;m etmeği, yahud ettinneği müteahhid idi - anı talime Ferruh [Efendi] tarafından Fehim [Efendi1] memur edilmekle Safvet [Efendi} dahi bu vasıta ile tahsili edebiyat eyle�işdir". Safvet'in cemiyete müracaatı da yorgancılığından evvel, yahut sonra olduğu an­ laşılamadısa da yorgancılığı katibliğe tahvil eyledikden sonra cemiyete müracaat et­ miş olması muhtemildir. Safvet, yorgancı iken, ayağını yorganına göre uzatarak dükkanında oturmaz, ek­ seı·en Galata meyhanelerinde birtakım serhoşlarla birleşerek işret ederdi. O sıralarda "Tophaneli Seydi" namında yakışıklı bir delikanlıya a:bayı yakdı, onun sevdasiyle sar.'atini ve dükkanını değil, kendini de unutdu. Mora seferi esnasında tersane gemicileri, tesadüf etdikleri delikanlıları yaka: lamakda olduklarından "Seydi" yi de tutub gemiye sokdular. Bu kara haberi alınca zavallı aşık. derya gibi coşdu. Kaleme, kağıda sarılarak müstezad bir kaside tanzim \ie kal)udanı derya Husrev [Paşa} ya takdim etdi. Fakat mahbubuna bedel cevabı red aldı. Husrev [Paşa], muahharen kas;deyi - sözden anlayan - vü:zıeradan birine gösterdikde o zat "Herif, pek güzel söylemiş, mahbuhunu vermeliydiniz" demesiyle

1

2

Tercemei halleri 34, 236, 379

Cild 1 2 Sahife 2 13.

uncu

sahifelcrdedir.

1 5 67 Kapudan Paşa, "Verecekdim, emma hadisi şeriP ile istediğinden redde mecbur ol­

dum" cevabını verdi. Bu kaside, o esnada

Tophane nıznamçeciliğ;nde bulunan Lebib [Efendi] riİn21 nazan dikkatini cdbeylediğinden nazımını aratdı. Safvet namında yirmi dokuz ya­

şında, serhoş bir yorgancı olduğu anlaşıldı. Celbeyledi, görüşdüler. Safvet'den

hoş­

lanarak kendi evinde oturmasını teklif etdi. Safvet, muvafakat etdiğinden Efendinin Tophane'deki evine yerleşdi ve ruznamçe kalemine kaydedildi.

1822 [1238 H.}

lşte o kaside sayesinde yorgancılığı katibliğe, ıneyhaneyi kalem odasına tahvil

-eyledi. Lebib [Efendi], hangi memuriyete tayin olundise Safveti maiyyetinde

bu­

lundurdu. Kiramı eslafın meziyetleri kabili inkar dı-ğildir. Lebib [Efendi], kadirşinas bir merdi meziyetkar olduğundan Safveti, düşdüğü girdabı sefal1etden çıkarub insanlar

arasına sokdu. Böyle yapmasaydı biçare şair, emsali gibi meyhane köşderinde, ya­

:hud bimarhane bucaklarında mahvolur giderdi.

1833 [1249 H ] .

de tersane ruznamçeciliğine tayin ve üç dört sene sonra azle­

dildi. Vakanivis Lutfi [Efendi2] dedi ki :

"Musa Safveti Paşa, tersane müsteşarlığında bulunduğu esnada hizmetinden

memnun olmayarak Safvet'i azletdirdi.

O

da şu beyti söyledi :

Varsa yerden çıkıyor inmiyor esma gökden Şimdi Firavn olanın namına Musa derler".

1841

[ 1257 H.] de 'ka�antine ikinci kitabetine, s�kiz ay sonra baş kitabetine 1843 (Remazan 1259] da haceganlık, bir sene sonra salise rütbesi ttv· cih kılındı. 1846 [1262 H.] tekaüd edildi. 1366 [1283 H.} de vefat erdi. Yeni Kapu Mevl.evihanesi Şeyhi Abdülbaki Dede

nasbolundu.

ıınerhumUn dervişlerinden olduğu içün Mevlevihane kabristanında aşçıbaşı Silahdar

Zade Sadık Dede'nin civarına defnolundu. Lebib [Efendi] nin tarihi : Etdi fermanı ecel ahır nihan

, "Hayf Safvet gibi Qlahir şairi Mahir Üstadı cihan pira

Görse de nadir görür mislin cihan

idi

Cennet olmuş Safvet\� vala mekan"'.

Gevherin tarihi ilan eyledi

Ricali ilmiyeden Tırnaıkcı Zade Ziver [BeyJ

ıı

: ıS

c

in

tarihi' :

"Yahu diyicek piri sühan devrane

Hanendei mersiye gelüb meydane

Encamı duada etdi tarhı tarih

Safvet ola ukbade karin Hassane"$

;J&ll.:..�; ,a.ıı

> e eyle riaver

Terceınei halleri 868, 890

ma

* **

Ver yerime rı.ıhsat.

sahifelerdeJir.

1 5 68 Hersekli merhum, "Safvet orta boylu, kır sakaUı münevver bir zat idi" dedi. Safvet'e haceganlık rütbesi tevcih olunduğuna dair Lebib [Efendi] n.in sii)'b !ediği tarih manzumesinin bazı ebyatı : "Kıymeti ağirdır ol gevher şinası danişin Rütbei zatı şerifi doğrusu çok şey değer Kurudur kanın hasudun pek yerinde söz bulur Nevzeminü dilküşadır yapdığı eş'arı ter Noktalar sanma melahatbahş olub eş'arına Hurdei mazmundan manaya ekmişdir biber Maverayı Kafa gitse tevriye ilham ile ·

Durbini kuvveti endişesi elbet seçer Zadei tab'ı gibi tıflı edibe lacerem Olmadılar Fıtnatü Vehbi dahi mader, peder Ol nihali gülşeni fazlü kemalin midhati Hamei tab'ı sühan piraları bülbül eder".

"'Pamuk" la.kabile maruf Emin (Efendi1] kendi manzumelerini

·

ihtiva

:mecmuaya Safvet'in bir gazelini de yazarak kenarına şöyle işaret etm�'i :.,...; » « l..ı� -...1,; , l� 4. lo.. , .J.:.S° .J� I� J, * **

Möhründe "Haflzülkur'an Safvet Mustafa" mısraı mahkUkdur. * **

GAZEL2 Y okdur vefası, merhameti şuh şenlerin Mevlam yaveri ola aşka düşenlerin Kim hazmü ihtiyatı düşünmezse gam çeker Çok görmüşüz mazarratını hüsni zanların Girdabı bahrı yese. düşürdü sefinesin Gördük kesretin aklına yelken edenlerin Bilmem havası bağı fenanın değişdi mi

������

1

!

Diğer naçiz eserlerim gihi b,ı ri�ale de hasılmıyarak kütübhanemin loş bir köşesinde kalmışdır•.

Üç beyti tayedildi.

1 5 72 Kadri ziyadedir güli terden dikenlerin Savbı sevaba azınedenin kat'eder yolun Nefsi cesur ekberidir yol kesenlerin Şemşiri inkisara siper etme kendini Olma karini zalimi hatır şikenlerin Safvet ubeydi olduğumuz piri mevlevi Hünkarıdır cemii cünudı erenleı-in "' **

"BERANJE" Beranje mi�li yok şair imiş iklimi Paris'de Göçüb gitmiş bekaya bezmgahı zindeganiden Değil ancak hünerverler, ehali matem etmişler Cüda olduk deyu böyle fasihi bimüdaniden Cenaze masrafı olmak içün ita olunmuşdur Nice yüz bin frank savbı krali kadrdaniden Bu ikrama, bu lutfa şairi islam elyakken Hakaretler görür anlar ealiden, edaniden Ne gamler çekmiş eslafı yazarsam hüzün eder iras Vukufı tamı varken hepsinin ilmi maaniden Sığındım bedterinden Hakka şimdi ehli irfanın Sözün etmezler ısga olsa da a'lem Saganiden Değil kim arpalık, cüz'i mai t vermedi eyvah Musannif1 Asım etmişken niyazi ibni Samaniden1 Fakat İzmir'e molla oldu ol n;hriri bihemta Cemii fende ınalllm.atı çokdu Kastalaniden Gidüb menfa.da göçdü ah İzzet tab'ı kalmazken Tevarihü gazelde Vehbii ula vü saniden Hüner Fazıl Beyi ama edüh hayli dilendirdi Mukaddem zevkı sahbayı görürken sim avaniden Kederle abı ateşnake urmuş kendini yakmış Humarı işret almış intikamın ah Kani'den Acuzı dehr eder mahkı'.imı har nazende tab'anı Bulur şahid bu dava hemseri Fıtnatla Aniden O menhuse diriga düşmeni merdam irfandır Halas olmuşları azdır cefayı Asümaniden



------

l

-:ı

"Mütercim" deseydi daha mm·afık olurdu. .Şeyhülislam Samani zade Ömer Hullısi Efendi.

. 1 573 Şikeste bir

çanak bulmaz acı su iÇmeğe rindan1 Hoşabı nab2 içer cühhal ke'si Mertebaniden3 Nasıl amacı mihnet olduğun Raminin anlarsın Biraz nakletse hamem ıstılahı Daltabaniden Heman babında maymun oynadır çingane nadanın Felek varestedir insafü rahmi Müslimaniden Zavallı Safvet'in kurtulmadı gitdi giribanı bü desti Asvador eimekciden, baıkkal Yani'den Yine hamdeylerim ursa buca mevci meşakkatle Yanaşdım sahili piriye hengamı Cevaniden Gömüldü yerlere misli define gene iken gi tdi Demadem dem uranlar kase genci Husr�vaniden Duam oldur bekada .._,..�ıllj,.....ı ile h�şrolsun Sünuh etdi şu himmet canına bu abdi Caniden O dana yerde yatdıkca ede Hak cümlemiz mahfuz Deayi nazıriyle4 her belayı nagehaniden Ehali sali !sa'dan dise tarihini şayan Bulunmaz zat idi hakka Beranje göçdü faniden *

**

"SEYD! KAS!DES!" Pek yosma

kıyafet Hak vire selamet Bi ayıbü ileldir Tarife ne hacet Manendei korsan

Beylik gem.iye düşdü kaza ile bir afet Şa§ırdı bütün puslayı erbabı mahabbet B;qdan kıça endamı dilaramı güzeldir Şirane nigahında 'nihüfte nice halet Kafir Meniş eyyam reisi hayli rakiban

yazılmıştır: "Kınk bir meşrebe bulmaz.-" birinde şöyle yazılmıştır: "Şerabı nab.. .'.' "Mertebani'' nin n e olduğunu - nndan ;iyüb içmeyenlere anlatmak -

:ıl

Meanualarundan birinde şü)'I"

Si

Mecmualanmdan



Lulmakdan ıordur. "

blıınqm.

Manastırlı Naili"',

Safvete karşı bir manzume yazmışdır. Lakin elde yalnız

Dea\·İ nazın Af.ıned Vefika Hak vire te•·fik

İbadullah · umurun . doğn•su eyler idi

tahkik

Huzurunda ne hakim nutka kadirdi ne de batrik k�ile ibcali hak etmiş

Söz atmış öyle "!erdi

e

zemanımızd'.a

·

Tahakk'.im eyleyüb S.Jfrcı gibi ba�ı koca ıındık

Teırcemei hali 1078 inci sahifededir.

şu

anıın

birkaç be)!lii

1 574 Bu fırtınadan eyledi tahsili meserret Ey hace donadır seni manendei arma Bilmez kamara ol kameri evci melahet Ol baldırı simine pranga ne dimekdir Bir tepmeye oğrar iden adem buna cür'et Etse bu heva ile gönül aklına yelken Sandal olamaz arızi dilcuyine nisbet Tunus Trabulus mu Cezayir mi nedir bu "Seydi" gibi yarim ide kalyonda ikamet Uşşak gönüllü alemin gayri açarlar Böyle donadır işte donanmasını devlet Etdi iki başdan paçariz halimi takdir Çeksün o sanem firkate de sağari firkat Gam mevci beni niçe karantilere sokdu Orsaboça eyler idim ol şuh ile ülfet Ah açdı sefer, lanet ola Ruını pelide Çeşmin karadub ol yüzii ağ etdi azimet Her ağza alarga yanaşur sanma piyade Limanı recaye ata gör lengeri rikkat Ji)erler kapudandır gemisin kurtaran Sancaği eman altına gire, eyle şefaat Tahlise çatardım o cevanı bana . kalsa Çekdirmese ben zare bocurgadı felaket Nuh ömrünü ita ede Mevla sana Pllduğu derslerin haricden münasib zatlara ihalesi iradei seniye iknzasından olduğu bildirilmişdir. Benim mekaribden ihracım, sui sirayet edüb haftasınd a Ekrein

Bey mektebi Sultani

ve Mülkiyeden ve on gün sonra

tarih dersinden ıskat edildile�. Fiiad

Paşa merhum

Midhat

Efendi Me!'J u.) » hikayelerini verdi. Beşer on ar . sahife koparub bir gün birini, erresi gü� diğerini cebime vaz ile gezdiğim yerlerde tat lı ratli okur idim. arzu

ederek

arabiden

Hahişi mütalea o zemandan başlayub "ohımoksmn geçirilen vak!ı izaa olunmuş vakıtdır" müta!easına ibtinae� sinni piride bile hiçbir yerde, hiçbir mesirede, hiçbir eğlence mahallinde dahi kitabsız eğle­ nemem• .

.:ı. 2

Ders almak suretinde olan tahsilimi ikmaletmekliğiml� beraber . hüsni tesadüf olarak pederi!D'

Ş

1 8 Te rinievvel 1335. . Ef�dılı ulemadandır•. 1 880 [iı Mıiliarrenı

1297] de vefat etdi.

1 5 95 Berlin

sefiri

nasbolunduğu v e ma a rifi

şarkiyede

bir.n

İscanbul'da bırakmışsa da anın azimet!nden bir sene

a_ldırmış ve derhal mektebe venr.işdir. Zaten bır m;kchr

9

vaktt fransızcam zail idise rle

olm akl a

Fransız

meş ahirinin

daha

ilerleınekliğim

ıçun

muvakkaten

beni

sonra validem -vefat ey l ediği cihetle beni Berlin'e

fransızca

oğrenmeğe başlamış olmak.l a . berab�r

Almany a mehebierinde fransızcaya

pek

ziyade ehemm iyet verilmekde

en meşhur .eserl erini. hiletraf okurdular. § Jurnalizm al emi ne Kemal in · · . · fk" " .• · · ' -•Li > » "Vamaıyetın de o1 arak . ''Tasvırı e ar gazete� ıl e gıruo ve muahharan "I. �can b.ul" gC.n ile devri İstibdadın hakkımda reva gördüğü mezalim ve akibeı:

oğradığım dokuz sene kal'abendlik r�lası dahi � jr.e. o rastguluğı.m netayicinden olub .menfada yaptığım manzumed e

ve muahhara n Sabah gazetesile neşreyltdiğim hosbihal. rarzmcfoki

olmaklığım, pek çok kimsen in hoşu:ıa gitmiş

sinde iken pek çok müb ahiısat meydanla rı na girüb

niçe erbabı kalemin husumetlerini dai

beytiyl�

ciheti gÖs�crmişdim.

o

pederiınden kalan

Zdınü

kitablar ve hem

"Zabtolunmaz.. . "1 demi�

old uğunci an ahil:-badan iltifatnaıneler a ldım. "Tarik" gazete·

�lduğuna

istib.-lad,

.

lehülhamd her mebhasda gal�beye

na iliyetim dahi

binaen yine o hashih alde "Cümle ihv anı kitabet. . ... ben menfoda

iken

kita bl . rımı müsadere edüb . hem

çocukluğumdanberi yegane sermaye

olarak topladığım eserler, bir

rivay ete göre Çemberlitaş hamamınm külhanında ihrak olunmuş ve diğer b ir rivayere göre Beşikraşdan

çuvallarla denize ilka edilmişdir. ikdam

sayü

ile

lisanımızı

Ulı'.ımı

hukukiye ile seneleı ce tEvagguJ i;mün semeresi olartk iki sene "Hukukı

nak!e>•lcdiğim

·

cezaiye"-

dahi

o

miyanda

adem

abade

gitmişdir.

Gazetelerde n amı müstear kullanmadığım gibi imza vaz'ma d oh_i hacet g�rmeyüb başmuharrirlik sıfatile

ve alemin malumu oİan selikai

kitabetiınle

neşri;•ada bulunur idi,,;,. Fıkaratı l atifden olarak bir gün

Midhat · Efendi ve Mua.llim Naa ile bit. rri.ahalde üçümüz tnusah abet ederken Naci . uBetı Said Beyin

kitabetini zirinde imza . vazolunmuş gibi tanırım" dedikde Midhat Efen di "Hata . ediyorsun, · imza cakl_ıd· olunur emma o kitabet taklid olunmaz" diye mukabele e)•lcm işdir. Kuvvei istidadiyenin en fevoranlı zemanlarında bile · "'Teşhiri izinihlal" i naau� ketmeksizin . meydana · vazctdim". * **

Vefatl esnasında "İkdam" gazetesine2 yazılan fıkradan : Kemal Paşa Zade Said . Dev, kudemayi me�ahiri mıiharririrıil'ıi2den idi. Meinle!rctimizin hayatı irfanü edebinde bir gazete muharriri sıfatiyle pek çok· ıııesa:i�i ve faaliyeti sebketmiş ve namü şührer

kazanmı ş bir münşi ve muharrir idi. Yazdığı asarda. . usuli inşa ve e debe fevkaliıde .itina ettiğinden ga�ete sürunlannda g(j.tilen m ahl au dahi üs! ·,z, noktai nazarından bir hususiyeti, bir ihtimamı haiz idi.

Eski "Tarik" .ve eski "Vakit" gazetelerinin baş sutunlarır.da "İcmali ahval" unvanı umumisi altında y;ızmış olduğu baş -·inak a lelerde üslı'.ıba · ne derec� itina etmiş olduğu · tamamen görülÜ.!'. Merhwnun üslubu biraı çetin ve müselsel ib aret ve uzı.ın n.irrı lel er ile biraz ziyade bezenoıiş olmakla beraber yine cr-a�ide ve metin_ bir üslUb idi. Edebiyat

vadide dahi

k�lem oynatmış

ye bu

v'?

m�"aile

lısan bahislerine dahi pek ziyade al a.kadarlık gösterüb

!>u

aid meb.ahis hakkında birç"k münaka şatda .bulunmUşdıir.

Fransızca terceme bahsinde Pek . ziyade itin.akar , o.lub fransızca kelimeleri · ve tabiratın lisaiiımızda ı:nu·

ka_billerini ·pulmağa pek .

ziırade

dikkat eder· idi. "Galatap terceme" ndtı'ıiyle yazmış .olduğu .eserde bu

husus ' içün ne derece itina .ve gayret eylediği tamamen meşhud olur." 1 . Manzume, aş ağıda mündericdir. 2

7 Receb 1 339.

1 5 96 Aü Kemal, "Sabah" gazetesine1 yazdığı makalede diyor ki :

"Said Bey, hu miİletin siyasiyatında değilS)! de edebiyatında, hayan fikriyesinde büyük bir ı:nem

mraz eaniş müstesna bir sima idi. Müteaddid lisanlara aşina idi. Matbuatımızda eylemişdi. Bizde gazeteciliğin, muharrirliğin bir

piri

uzun

müddet hizmeı:

sayılırdı . Devri Hamidide heman her mübahasai

edebiyemize şetarede ve muva ffahyetle karışnıış Ş .!I� .)J� vA- ı:. ) ..ıL:-lı' r� c!l.I("

Diyanbekri müteveffa Ali Emiri [Efoı;di] , zadei tab'ı olan

"Ne herzeler yazıyor ah bir alay memun

beytini recessüm erdiren mecmualanndan birine

d'ı

.

"Fazilet" ehline her bir kel'lıru dağı deıun" - vaki olan recası üzerine ·Verdiğim -

i&

bir kısım nezairi

dercetdiği sırada nazireleri beniın söyletdiğlmder. ve kendine beniır. verd imden bahsetmcmişdir. Bursalı Tahir merhum "Osm•nlı müelliflPri" nde fcild 2 sahifr 299] diyor ki:

• . .

Ba gazel, vefatından 64

tarafından r.anzir olwımuşdur".

sene

�onca İbnülcmin Malıınud Kemal Beyin teklifiyle

birçok şuar;ı

SELİM Mehmed Selim İnal, zemanının en faziletli ricalinde� Seyyid Mehmed Emin [Paşa] nın oğludur. 1885 (26 Remazan 1302] de babasının Yakacık'daki sayfi· yesinde doğdu. İsta.nbul'da Bayezid İbtidai ve Riişcli ve Mercan İdadi mekteblerinde ikmali tahsil et­ dikden sonra -- bilmüsabaka - Mü!Jciye mektebine girdi. Her sene imtihanlarda mu­ vaffak olarak 1907 (Haziran 1323] de şeha­ detname aldı. Az bir mÜddet Tah�iratı Hariciye Kale­ minde bulundu. Meşrutiyetin ilanından sonra açılan müsabaka imtihanına girerek " 1000" kuruş maaşla Meclisi meb'usan 'müsevvidi ol­ du. Vazifesinde gösterdiği .\kdam ve ehliyet ve muhltine ilka etdiği emniyet sebebiyle her· kesin riayet ve mahabbetini ce1betdi. Kavanin kalemi mümeyyizliğine tayin olundu. İstanbul Md,'usan meclisinin ilgasında bir müddet açıkda kaldıkdan sonra o va0 kit reji meclisi azasından bulunan - muhte. rem Bay Niıri'nin delaleti insaniyetkaranesiy· le tütün rejisi idaresine. intisab ederek Cibali fabrikasında bir fuçutC sene kadar ki­ tiblik ve muhasiblik etdi. Tütün rejisinin hükUınete intikal tarihi olan Mart 1925 de 'İdarei Umumiyede Meclisi İdare Kalemi Müdir Muavinliğine ve beş ay sonra teşkilatın tebdilinde Meclisi İdare Baş Katibliğine, 1930 da Meclisi İdare'nin lağ­ vinde Müdirler Encümeni Kalemi Müdir!iğine nasbedildi. 1932 de inhisarların bir· leşdirildiğinde yine o vazifede ibka olundu. -

.

* **

Haddini bilmek, hodfüruşlukdan, hodpesendlikden sakınmak, « ;I,;- .ı... J � ı4 mealine masadak olmakdan kaçınmak, ailemizin şiarı rnahsusı olmasa kar­ deşim hakkında - layık . olduğu derecede - senakarlederdim. Pek q kadar istih­ kakı olmıyan bazı ademleri bu esere dere ve senalarına· dair hayli söz hare etdiğim ($,,.�, »

1 654 halde

- hakikaten

hak sahibi

olan

-

bir

selimülfikrin hakkını veıınezsem Hale

nezdinde de muateb olacağımı düşünerek birkaç söz söylemeğe mecbur oldum. Selim, Türk, Arab ve İran edebiyatının gavamızına vakıfdır. Her vadide sür'at ı ve metanet ile şiir ve nesir yazmağa' kadirdir. Hayli · manzum eseri varsa da kendi, hiç neşre layık gönnemişdir.

birini "

Bildiğini iyi bilenlerden, okuduğunu an!ayub anlatanlardandır. Onun ilim ve fa. zileti, kendini tanıyanlarca müsellemdir. Babasının ilmi ve hulki faziletlerine varis ol­ duğunu daima isbat etmekdedir. Memuriyet aleminde

-

büyük, küçük -

her ferd,

onu namusı mücessem olarak tanımışdır. Yinni sene evvel duçar olduğu ve hala . tahtı tesirinde bulunduğu hastalık

ve

ge·

çirdiği dehşetli ameliye, onu candan da, cihandan da bezdirmemiş, kuvayı maddiye ve maneviyesini rahnedar ederek tahsili marifet yolundaki sayü gayretine sekte ver­ memiş olsaydı . bugün daha kıymetli bir adem olabilirdi. Bir kıt'asında diyor ki : "Ezkiyadan· sayılırdım evvel

Kalmadı bende zeka da, can da

Çekdiğim illeti gıinagunı

Çekse ahmak kesilir şeytan da" * · **

Açıldıkca nigahı ibretim derdim füzun oldı Füzun oldukca derdim gözlerim mecrayı hun oldı Çoğaldı hayretim idrakü irfanım çoğaldıkca Dimağım inkişaf etdikce maruzı cunun oldı Olub suretnemayı nahs rengarenk mihnetler Karardıkca karardı bahtı süfli kırgwı oldı Yetişmezmiş gibi kendi cefayı talii dunum Muhitin iztırabatı bana derdi perun oldı

Dil agahivü bida�i ile ruh zerdü pfü de�dim

. Dili nazükterim rencidei reybül menun oldı

Ne şevku neşve beklersin aceb benden sen ey gafil Şüunı şiven averden gönül zarü zebun oldı

Ben ifşa eylemezd.im

ah sevdayı süveydayı

Hiiveyda etmeğe badi havayı hep uyun oldı

1 655

Ealiden, tenezzül görmeyince, oldı nıgerdan Deni dünya bu yüzden maili eşha,,ı dun oldı Bu udvanlar, bu kavgalar beni ademle tev'emdir Cedelgahı cihanda hangi dem sulhü sükun oldı Seriri devletü ikbali dehrin serfirazanı Serildi yerlere bak serserii semügun oldı Secayası fesad alud olan akvamı, edvarın Karini inkıraz oldu, esatiri kurun oldı Değil çeşmi serair bine mahfi siyreti adem Vücuhi zahire seyret ki mir'atı butun oldı Hakikat olmadı bariz, güruhi feylesofanın Bütün ekvali evhaınü haya!atü zunun oidı Kalub sırrı hayatın keşfü derkinden Selim aciz Sükuti valihanem sanki telhisi mütun oldı ..

16

Eyllıl 1937

GAZEL

Ne şührete mütemayil, ne male muntazırım Safayı hatıra, aramı bale muntazırım O

rütbe kalmadı takat teni nizarımda Eniniçün bile ya Reb mecale muntazırım Kemale oldu reside melali kalbi hazin Husuli şevka, zevali melale muntazırım Yeter bu abdi ıaife celal cilveleri Tecellii lemeatı cemale muntaiınm Bana ne faide var kılü kali alemden Füyuzı aşk ile ben vecdü hale muntazırım

1656

ümmid ellmde, şişe

Şikeste sagan tehi Selim! neşve dinen bir hayale muntazırım

Doğar benim sen olunca hande nisar Senin yüzünde bana runüına safayı behar

güneşim

ŞükUfelerde senin hüsnüni görür didem Bana terennüm eder aşkını nevayı hezar Nesim, buyi latifinle ruh bahşadır Sular, cemali taravetnümana ayinedar Zeminde zahir olan sen, semada peyda sen

Hulasa senden ibaret şu kainat ey yar

Sen olmasan ar.eba ben olur muyum? heyhat Vucudüm etmede herdem vücudini ikrar

mi

Bakar ayni vefa gayri yare gafletle Likayı yare mukabil hayaldir ağyar Güli yeganei gülizan kalbi zanmsın Öter garamın ile hep Selimi zarü nizar * **

Fotoğrafisinin altına yazdığı kıt'a : TASVİRİ HALIM Yüzümde yesi amikın eserleri bariz, Gözümde neyyiri aşkın sönük şuaatı SöZüm harabei e&arımın döküntüleri, Özüm mesaibi dehrin şikeste mir'atı .•

.•

... ••

Büyüle şairlerimizden muhterem Halil Nihad'ın "Ağac" namındaki mühim manzumesini dinledikden sonra : Etdi ila ruhumı şiri süveyda ınakesin Arşı aladan gelir: glıya senin ali sesin

1657

Tam otuz yıl böyle bir ses hasretiyle inledim Ruhumun feryadını şimdi sesinden dinledim Dinledikce inledim, zevkı elemle ağladım Çağladıkca sen coşub ben de seı:linle çağladım Bir ilahi nağmedir, feryadı kudsidir sözün Sözlerinde miinceli pakizevü safı özün 1htizazı sazı dil mıdrabı hamenden alır GUş eden ahengi kilkin vecde müstağrak kalır Şahı Tubade terennüm eyliyen bir andelib Haınei icazına bence budur vasfı musib Sahnı sinemdir ınesiri feyzi hissiyatının Aksini seyr eyle gel gönlümde ulviyatının Varlığım bir katredir ummanı irfanında bak Cuşişi derya verir bir katreye isterse Hak Mazharı lutfı hitabın şahsı esfeldir, eğer Duymayorsa wnkı ruh�nda teheyyücden eser Yanmıyan adem, Halilim, yandığın ateş ile Nun nerden anlıya, ya yanmayı nerden bile_ Sen Nihad'ım asrının şehdanei irfanısın Gösterir her halü kalin bir fazilet kanısın Susma, sen söyle hakiht, şivei tehzil ile Ehli idrakii basiret dinlesiin tebcil ile Zaten'ilkayı mahabbet eyleınişdin sen bana Cinü dilden şimdi meftunum, Halilim, ben sana l.eylei teşrifin oldu aşıka leyli visal Ol şebi pür nur edeydi �ı haşre ittısal Bağrı pek yanmış fazilet 3şıkı bir ademim Uymadı ahengi dehre bir zeman zirü bemim tltifatından Selimi zar, hiç dur olmasun "Gördüğünden kimseler alemde mehcur olmasun". 6 Mart 1940 '

'

SENlli Süleyman Senih (Efendi}, Haceganı Nakşbendi'den Şeyh Emin Ag3.h1 Haz­ retlerinin Hafide Zadesi ve Istablı Amire payelularınd3:n ve Bursa Hanedanından Mehmed Şerif (Ağa} nın oğludur. 1822 (13 . Remazan 1238} de Bursa'da Veli Şemsüddin mahallesinde doğdu. 1837 ( 1253 H.} de İstanbul'a geldi. Bir müddet Divanı Hümayun Kalemine ve Maarifi Adliye mektebine ve - büyük kardeşi eski Ayandan Rıza [Efendi} nin serasker mektubculuğunda bulunduğu esnada - Mektubi Kalemine devam eyledi. 1843 [1259 H.} de Sadaret Mektubi Odasına memur ve sırasiyle hocalık, Rabia, Salise ve daha 5onra Saniye rütbelerine nail ve Amedi Odası namzedleri­ nin birincisi oldu. 1853 [Muharrem 1270) de Rıza [Efendi) nin Anadolu harb ordusu müste· şarlığına tayininde tahrir�t başkitabetiyle Erzurum, Kars ve Kağızman havalisine gitdi. Avdetinde yi11e Sadaret Mektubi Odasına devam etdi. 1862 (1279 H.} de teşkil olun�n mühimıne odası müdiriyetine, 1864 [1281 H.} de Müte�ayiz rütbesi ve " 10000" kuruş maaş ile Tuna vilayeti mektubculuğuna tayin kılındı. Vali Mid· hat [Paşa} ile geçinemediğinden infisal eyledi. Bir müddet · sonra Babıs.eraskeri Meıktubi Kalemi müdiriyetine, Darı Şurayı Askeri Ba şkitabetine, mektubciıluğa, muharebe esnasında Nizam Dairesi azalığına ve Makamı Seraskeri Riyasetine nasbolundu-. Riyaset uhdesinde olduğu halde sur­ re eminliğine tayin edildi, farizai haccı eda �tdi. 1886 ( 1303 H.J de Riyasetden Askeri Tekaüd Sandığı Nezaretine tah'lril edildi. Nezaret, bilahare Mülkiye Tekaüd Sandığı Nazırı Taşcızade Tevfik [Paşa} ya ilaveten tevcih olundu. 1900 [ l Rebiülahır 1318) de Göztepe'deki. köşkünde vefat etdi. Se1İn1iye der· gahı haziresine defnedildi.. , Merhum, uzun boylu, kısa ve biyaz sahllı, zaif, tarikı mevleviye mensub, sa· !ahı hal ve sıdku istikamet ile maruf ricalden idi. Selef tarzında şiir söylerdi. Güzel sözleri vardır. "134" büyük sahifeden mü­ rekkeb olan divanı 1859 (1275 H.} da Takvimhanei Amire'de basılmışdır. O ze. mandan vefatına kadar geçen "43" senede yazdığı manzumeler tabolunmamışdır. 1 Üsküdar'da Selimiye hazretlerinin mürşididir.

der�ahı haziresinde .medfun kiban nakşiyeden Ali Behceıii

Konevii

1659

Meşahirin yazılarını ihtiva etmek üzere vaktiyle t�rtib etdiğim mecmuaya bir­ kaç satır yazı yazmasını - büyük biraderi vesatatiyle - reca etmişdim. Bir tah­ mis ile - gürizgah olarak - şti' satırları yazmışdı : "Bir müddetdir şiir ve inşa ile ac;lemi ݧtizalinden naşi işbu mecınuai belagat araya tahrire sezo

bir şey ta h attur edemeriı.işdim. Esbak Bağdad velii ali>i olub 59 tarihinde Şam valiliğine nakil ile 1261

senesi orada vefat eden ve möhrinde mahklık ''Hakipayı sakii Kevser

Ali"

ınısraının evveline ol zemar:

vasıl bezıngahi Haydare" mısraı ilave olunarak ınecmuı beyrin cevahiri hurufı sali irtihaline tarih olan vP.rizi kcınallı �emir Ali Riza [Paşa} hazretlerinin "Devri !alinde

canibi

müstemendanemden

"oldu

baş eğmem. badei külfame ben" ırusraiyle başlıyan ve Bağdad'dan Şam'a azimetlerinden

kaddem nazmyledikleri rivayet: olunan gazeli meşhurlarını mukaddema birkaç kereler eylemiş iken geçen bir gün hQŞ sada ve elhan bir zaun kıra et ve taksim eylemesi: yakdın ey ateş zeni aram, yanmış gönlümi

şu halin

aliyesine

bittevessül

olan

peyvestei haddi kema.1 gazclibibedeli

sene mu·

Ncını verdi. Merhum, bu ı?Sere tercemei halinin dercini mükerreren reca etdi. Eser, şair ve nazımlara· mahsus olduğu içüri nasirleriti derci sadede tevafuk etİniyeceğinden bahisk itizar erdim. Arzusı mümkin mertebeı hasıl olmak arzusiyle �u satıdan yazdıın.

"Müfti

-



·

. 1663 miyata aid - eş'arını ihrak eylemişdir1. Bu tarihden sonra nazmeylediği eş'ar da ;ışkı hakikiyi terennüm etinişdir. Şeyh İsmetdir bugün, gelsün duyan dergahına Kutbı feyzü gavsı alem, düşme istiknahına Gezme Allahı seversen serseri, aşık isen İşte mir'atı huda, bak şahid ol Allahına

\at'asile

tebcil eylediği Sultan Selim'de meşayihi Nakşi:bendiyei Halidiyeden İsıneı: [Efendi} ye intisab ve bilahare ihrazı hilafet eylemişdir. § Gayrı matbu divançesinde münacat, naat, gazel, muhamın�s, tahrnis, kasi­ de, şarkı olarak

yüz kadar manzume mündericdir. § Pederimi altı yaşımda kayljetdiğimden tak&·ri _irfanına muktedir değil.im.

Kendini bilenlerden işitdiğ;me göre zemanının zurefa ve nükteperdazaıu miya­ nında sayılırmış. Bir ihtiyar zat, pederimin vaktile makamı arabandan bestelenen : Göğe bakar, göz yaşımı dökerim Gördükce ben seni boynuin bükerim Ateşinden aşkın artık ürkerim Gördükce ben seni boynum bükerim şarkısını söylerkeıı beni ağlatmışdı". * **

GAZEL Mübtdayi derdi aşka sorma derman istemez Arifi billah olan tedbir lokman istemez Nuş edenler- desti kamilden şarabı v_ahdeti Bir dahi semti fenada bezıni irfan istemez Alemi lahute pervaz eyleyen ehli safa Taci İskender değil, tahtı Süleyman istemez Neyl.esün zevkı behişti aşıkı sıdku vefa Duş olan didarı yare hurü gılman istemez Renkü boyi yar ile bağı derunun zeyn eden Bin behar olsa yine seyri gülistan istemez * ** ı

Nekadar aleti işret varsa

Fakat eş' arını ihrak ederek .

.-;.

Kırub atmakla savab etmişdir

Vadii cürme

koşub gitmişdfr.

1664 Nurı vahdetle muzayyadır gönül Zata mir'atı mü�eUadır gönül Reffolunınuş lamekanın fevkına Cümlei arşı mual ladır gönül Alemi zulmet içinde muhtefi Bir tecelligahı Mevladır gönül Kevseri aşk ile artmış safveti Mesti bipervayı sevdadır gönül

Ey Sezai pür safavü muhteşem Şahı aşka kaıırı valadır gönül * **

Reseni aşkı takuh gerdeni teslimimize Bir gün elbet giderek biz dahi Mansur oluruz * •*

Terkeyleme ağyarı, ağyar ile bul yari Bildinse bu hazarı, kar eyleyecek sensin * **

Çıkmadım balasına asla bu'kasn devletin gündenberi

Biesas olduğunu ben duyduğum

SEYRANI Seyrani Mehmed, Everek kasabasının Uruza mahallesi iınaını Cafer (Efen-· di] nin oğludur. 1805 [ 1 220 H.} de o mahallede doğdu. İki sene kadar medresede okudu. Sultan Abdülmecid devrinde İstanbul'a gel­ di. Bazı zevatı hecvetdi. Cezalandırılmak Üzere arandığı esnada hemşehrlerinden. birinin delaletiyle memleketine kaçdı. �ndan sonra aruza tatbikan şiir söylemeğe· başladı. Musikideki kabiliyetsizliğine rağmen kırık telli sazını hazan omuzunda ta­ şırdı. Hayatı sefaletle geçerdi. Divanını tertib ve neşreden Everek'li Müftizade Hazim [Efendi], mukaddi­ mede diyor ki : "Fıtratındaki gına, zalim ve kızgın sefaletleri soğukkanlılıkla karşılamağa sev­ ketmiş ve bir tahammüli dt'rvişane ile yoksulluğun ıstırabatını yenmişdir. Şeffaf ve rengin şarabın bardaklara boşalmasından çıkan şarıltıları, güneş rerıkli alcunların kasalara dökülmesinden mütevdlid şangırtılara tercih etmişdir." Evereğin en ıssız sokağında bir evde otururdu. 1866 (1283 H.] de vefat etdi; Everek'de eski kabristan üstiine yapılan mekteb binasının bir tarafına defnolundu� Mezarına taş dikilmedi. Seyrani hakkında avam arasında efsaneler deveran etmekde olduğu divanın. mukaddimesinde muharrerdir. Hayatının sonlarında "asabi heyecanlar geçirdiği.. buhranlar içinde çalkandığı zeman tuhaf şekillere" girmiş. Avam, bu şekillerden,; de dürtü dürlü mana çıkarırlarmış. Yine mukaddimede deniliyor · ki : "Şairliği hak vergisidir. Birçok şairle tokuşmuş, anlan mat etmiş, sazlarını toı>­ lıyarak etek öpdünnüş, s,öz . erlerini halkın tabirince debizitmişdir [mağlub etmiş·· dir]. Tetebbüatının kısalığına, hatta �ksaklığına rağmen en mühim: mesaili i ctimai­ ye ve ahlakiyeyi halledecek ka da r keskin bir nazara malik idi. Anadoluca yüksek bir şahsiyeti şiriyesi vaııdır. Şiirlerinden birkaç parça ezberl�memiş bir ademe tesa­ düf edilemez. Pek yaman ve iğneli hecivleri vardır." "Sanihatı Seyrani" unvaniyle 1922 ( 1340 H.) de nazımlarının bir kısmı ba� sılmışdır, çoğu hece vezniyle söyleıunişdir. Tarikı nakşi:bendiye müntesib olduğunu : «'Behaüddin Muhalnmedden, o piri nakşi bendiİnden

Yetişdi fikrime ruhani himmet dil pesendimden"

beyti gösteriyor. Emına nakşibendi yoluna giden bir ademin - Müftizade'nin ııöy­ Son Asır Türk Şairleri

-

10�

1 666 !ediği vechile - "Şeffaf ve rengin şarab" a mi.iıbtela olmak yolsuzluğunda bulun­ ması kabil olamıyacağından Seyrani'nin yolunu şaşıran ve tariıkı nakşibendi zan­

niyle çıkmaz yollarda seyreden gümrahlardan olduğu anlaşılıyor. « * **

.;"ıı;.ı� �>..i �

GAZEL

Rumuzı aşkı hallet ki bu zihnin kavrasun Tun Hitabı Hakkı, Musa'yı, onu cezbeyleyen nun Benim bu muzmeri mafizzamirim ukdesin hallet Süleymane niçün tercih ederler o hakir mun Ne hikmet ehli ..irfanın çalınsa meclis;nde Müsavi addederler erganuaa savti tanburı Niçün kurban edilmişler Nesimi, Şeyhi ekberler Kim öldürdü enelhak zakiri Hallacı Mansun Yanarken ud veş izhar eder hoşbuyi Seyrani Buhar ile ederler feth babı darı zünbun * **

Ey sevdiğim artık yeter ·

Bana yosma bakışın var Aşıkları yakışın var Bağladın zülfün: bağına Nal mıh gibi çakışın var

Ateşlerden daha beter İrdin gürellik çağına Bizi hüsnün ayağına Sağlıkdır her işin başı ey çeş�im yaşı . Güzel senin ·hüsnün sebeb Cennetden mi çıkdın aceb Güzellerin çok gencisin Aşk ipine zevk incisin '

Aferin

Sabırdır ekmeği, aşı Yar yoluna akışın var Olub gören eyler taleb Tavvus gibi nakışın var Seyrani'ye birincisin Güzel delüb takışın var

* **

Hicranlar mı çökdü içime benim Meza�ım olsaydı kaşki vatanım Aşkın mızrağını engine saldım Unutdum kendimi deryaye daldım Seyrani'nin yare dönmez yolları Sert esiyor bana seher yelleri

Göz yaşımı kimse silmez ağlarım Sılamdan hiç haber gelmez ağlarım Diyarı gurbetde ben garib kaldım Kimseler halimden bilmez ağlarım Başına zindandır Ha,leb çölleri

Taliim yüzüme gülmez ağlarım



SIDDIK Meluned Sıddık (Bey], Meşreb Zade · Hafidi Şeyhulislam Mehmed

oğludur. 1830 [1246 H.} 1834 [ 1250 H.} de - emsali gibi

[Efendi] nin

nüz beşikdcn çıkdığı sırada -

de İstanbul'da doğdu. he­

Arif ·



müderrisini

kiram ZÜmresine ilhak olundu1. "Fatin Tezkiresi" nde :

"Ulemayı zülkadri velihtirarndan ve ha­

la dan şurayı askeri azayı kiramından Şehri Hafız Efendiden tahsili ulu� aliyeye sa'y ve himmetle fartı zeka ve istidadı bi hemtalan

mulctezasınca yedi sekiz sene müddetde ilmen emri me'zuniyete kesbi liyakat eylemiş ise de tekmili nwahi ilmiyyei mutade etmek usulüne

riayetle ilelan Efendii müşarünileyhin mec·

lisi maarif enisi derslerine müdavimet eylemek­ de bulunduğu. . "2 diyor. .

. Babasının makamı

1854 (Cümadelalıire

1854

meşihate

. 1270}

tayininde

de Galata kadısı,

1270] de Mekkei Mükerreme, 1855 (Rebiulahır 1272} de İstanbul, 1857 [Rebiulahır 1274} de Anadolu Kadı askerliği payesi ve Meclisi Valayı Ali14m . Adliye Azası old u 1858 [1275 H.J de babası hasta olarak vücudünün bir uzvı Şişdiği sıralarda Meclisi Vala azalığından çıkarıldığından "Babamın şağı şişmeseydi benim (Şaban

.

. • • . .

. • • . •

mi çıkarırlardı" dediği, o devre yetişen ricalden işidilmişdir3• 1

Vatanımızda ilmi

ve

ulemaı•ı inkıraza oğratan esbab! mühlikeden biri de .ekabirin, bilhassa

ricali ilmiyenin kundakdaki çocuklarına Glil **

GAZEt Giren bu kalibe sanma müsab olub gidiyor Gelen bu dehri deniye musab olub gidiyor· Yıkar esasını seyü havadisi eyyam Binayı muhkemi alem harab olub gidiyor Tdevvünatı şüunı cihana aldanma Sem�r, şecer, beşer ahır türab olub gidiyor Görür müsün nice yükseldi dudı a:hımızın Baharı hüsnüne yarın sehab olub gidiyor Değildi r eşki .demadem, erir de cevheri -can Akar ayağına ol servin ab olub gidiyor Edince alemi manaye Sırrı fikrim uruc Emini vahyı Huda hemrikab olub gidiyor 1299

1 704 Görmek dilerse kimse, birden şebü nehari Seyreylesün ruhunda bu zülfi müşkbari . Olsa eğer hıraınan ol servi

sim endam

Koymaz gönülde aram �ftan . dilşlkari Nerkis mi görmemişler, sahra nişin mi yoksa · Ahuya benzedenler, çeşmi siyahı yari Gül dalına konarken, lale kadeh sunarken Eyler yine ne hikmet bülbül, hezan zari Piri mügan ayakda tutsa o nevcevam Elden giderdi filhal sofinin ihtiyari Şimdi hamuş bülbül, ekmamda müstetir gül

Vakti bahar ge!sün, dinle sen ahü zari Sırrı bu lıeft beyti he� kim. ederse tanzir Mısrı kemalin oldur sultanı k.imkan .

SUBHi Hasan Subhi [Efendi], ihmal ve nisyane oğrayan üde badandır. Babasının ismi. ve doğduğu yer ve yıl ma lı1m değildir. İstanbul'lu olınası melhuzdur. Mektebi maarifi aklamda okudu. İcra kılınan imtihanda liyakati görüldüğün­ den iradei seniye i le Maarif Nezareti Mektubi Ka lemine memur edi ldi . 1873 [1290 H.] de neşrolunan "Dola:b" ismindeki risalei mevkutede "Hüner" redifli gazeli dercedildi.kden sonra denilior ki : "Mii§arünileyh Subhii mağfur, hakikaten gülşeni asrın edibi lebibi mertebe­ sine� vasıl bir goncei nevküşade olub daha sinni on dokuz yirmi iken lisanı letafet ·resani farsinin kavaidi1'i mübeyyin "Gencinei Hüner" ve hisaba müteallik. bir de «Keşfülhisab" namlariyle iki risale te'lif ve tertib ve bir hayli dahi manzum ve men­ sur asarı nefise inşad ve inşa eylemiş ve sinni, danişi kadar vasılı kemal olmaksı­ zın yani otuzu bulmaksızın badı hazan abadı felek, taraveti hayatını soldurub berkü harını döküb nahli canını ziveri külkeşti me'va etmişdir. �ı... .jı\ � ; ·· merhumun kü­ tübh;uıei ruzgarı bi&ara re yadigar bırakdığı bazı asarı "Dolab" uı en muazzez göz­ lerine konulacağı misiUu tercemei hali dahi tahkik edilmekde olmasiyle bu babda alınacak malı'.'unat, namını rahmetle yade bais olmak üzere tah rir kılınacakdır. "Ge�­ cinei Hüner", Ekreml ve Said1 ve Namık Kema:ı1 ve Halet1 [Bey} !erin takrizle­ Tİnİ müştemil olarak 12732 senesinde tab'olurumiş bir eseri müfid ve muteberdir." Ebuzziya Tevfik [Bey} "Salnamei Hadika" da 3 "Tercemanı Ahval" gazetesinden bahseylediği sırada diy-0r ki : "Kah Kein al'in ianesi ve hasren - Haleb'de vefat eden - "Gen'cinei Hü­ ner" riam te 'lifi muhtasar müellifi Hasan Subhi'nin kalemi sayesinde bir miiddt;t daha idarei hal ve kale muvaffak oldu. Nihayet merhumun Haleb'e memuriyeti, tcrcemanın da bütün bütün siikıit ve sükunetini mucib olarak 1283 senesinde tatili hizmet eyledi." Haleb'e hangi tarihde, hangi memuriyetle girdiği mecbu ldür. Cevdet [Paşa} nın4 Haleb valiliğine tayininde Leskofçalı Galib · [Bey4) mektubcu luğa ve Halet ·

ı

2

Tercemei halleri 274, Elimizdeki

·.defa · basıldığı a



'anl.1şılıyor.

S1hife 7 1 .

16P, 8 1 9, 512 nci sahifelerdeclir.

nü\ha, şaban

1:'82

de

'"Tasviri Efkar" m�baasında

Tercemci halleri 238, 44! inci S3hifelerddir.

rab'cdibıiş · olınıısı�a

güce ikl

1 706

[Bey} mektubcu muavinliğine memur edildikleri sırada Hasan Subhi [Efendi] nin ve diğer bazı ezkiyanın da birer hizmetle Haleb'e götürülmüş ohnası muhtemildir. Haleb'de vefat eylediiğ Ebüzziya'nın yukarıdaki ifadesinden anla.şılıyorsa da vefat tarihi mazbut değildir. 1866 [ 1 283 H.] de vefatı tahmin olunabilirse de bu­ nu müeyyid bir vesika yokdur. Tercemei halinin neşir edileceği "Dolab'.' da mü­ . kerreren ilan kılındığı halde neşrolunmaınışdır. "Keşfülhisab", "Nüshai nadirevü kamilei fenni hisab" mısraından müste ban olduğuna göre 1277 de yazılmışdır. Bilahare "Dolab" da tefrika edilmişdir. "Gencinei Hüner" Farisidir. "35" kü{ük sahifeden ibaretdir.' Kemal [Paşa] . Zide Said [Bey} yazdığı takrizde : Oldu hakkaki sezavan sitayiş bu eser Bulamaz kimse derununda kusuru kubhi Cem'ü telif ile etdi vatana bir hizmet , Sahibi fazlü hüner yani cenabı Subhi 1Cıt'asından n�ı namisi pirayedihi zebanı tizkar ve dereoei

fazlü kemali

muvaffakı

olduğu risalei mergube ve makbulesinden zahir ve aşikar olan serfirazı nükte· dananı zeman ve medarı iftiharı evidda ve ihvan Hasan Subhi Efendinin..."

telifi

Recai Zade

Ekrem [Bey] :

"Meşrıkı tab'ı paki Subhiden Kılsa neşri ziyayı feyz nola

Doğdu bir afitabı hüsni eser

Haşredek ruyi dehre sertaser

beveskaranı hüneri maarife faide i zaidesi pedidar ve müellifi Hasan Subhi Efen� dinin isbatı mü ddeayı vatanperveri ve hamiyeti fıtriyesine bürhanı bahirülitibar olan ·

işbu eseri latif ... " diyor. Ahlaka dair "Tercemei hildiyei zübah" unvanlı risalesi

1282 Recebinde neşro­ lunan "Mecmuai İbretniima" adlı risalei mevkutede mündericdir. Mukaddimesi ol­ madığından hangi lisandan terceme edildiği anlaşılmıyor. İlk satır�nda "Yaz gün· .lerinde Fransızca "efemer" denilen bir nevi ufak sinek..." demesine nazaran Sub­ hi'nin Fransızca bildiği ve risaleyi o lisandan terceme eylediği tahmin olunabilir. "Hüner" redifli ga zel i l e Yusüf Kamil [Paşa 1] merhumun sadaretine dair tan· zim ve Maari,f Nazın Nevres [P.aşa} nını. - sureti aşağıya dercedilen teııkire .ile takdim eylediği iki ta·rihden başka manzume&ini görmedim. Tezk irenin "Mektebi maarifi aklam

���rdanından

sureti

olub bu kerre bilimtihan ibraz Eylediği ehliyet

ve

liyakate

l>inaea ba iredei seniye mektubii maarif od..sına memur buyrulmuş olan Hasen Subhi Efendinin ı.

Tercemei halleri 781, 1 185 inci sahifelerdedir.

mesnedi

celili

sadaret uzınayı vukuı teşrifi maali redifi asafanelerinden dqlayı inş;ı eaniJ olduğıı

maa kaside tarihi manzurı ınaali_ mevfurı hazreti vekaletpenahileri buyrulmak

üzere leffen takdim kılındı.

Elendii ınuın ailey h bendelerinin hadaseti sinnin.. g0re tarihi n1ezıclırun şayanı taruin olduğu gibi keı:ıdusı zateıi agniya zade takımından olınadığı cihetle hakkında bidiriğ buyrulacak inayeti aliye ve taattufatt- celilci $8daretpenahilerinin emsali bulunan nevhevesanı şakirdan içün tergib ve teşvikı mucib ola.cağının arz .,e ihtanna mücaserec olundu her hnlde.... 25 r