Khora [1 ed.] 9759971054 [PDF]


142 98 3MB

Turkish Pages [92] Year 2008

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Khora [1 ed.]
 9759971054 [PDF]

  • 0 0 0
  • Gefällt Ihnen dieses papier und der download? Sie können Ihre eigene PDF-Datei in wenigen Minuten kostenlos online veröffentlichen! Anmelden
Datei wird geladen, bitte warten...
Zitiervorschau

JACQUES DERRIDA KHÖRA

KABALCI YA YINEVİ: 301 Çağdaş Fransız Düşüncesi:

9

Cezayir doğumlu Fransız filozof \'e dilbilirnci, jacques Derrida 11930-2004] 1965 yılının doğasıyla

kıtlelerin

ilgili

sonunda yayımladığı, tarih ve yazmanın

kitapları eleştirdiği

iki uzun makaleyle

geniş

dikkatini çekti. Bu parçalar Derrida'nın en önemli Ye

tahminen en çok bilinen kitaplarından De la Gım1111wtolo­ gie'nin (1967) temelini leştiri

oluşturdu.

Dilin referans

olmasına

Ye e-

okulunu kuran yapıların tarafsızlığına getirdiği eleştiri

yapıçözüm (deconstnıction)

Derrida'nın

diye adlandırıldı.

felsefi girişimi hem akademik çalışmalarda hern de

günlük yaşamın dilinde yerleşmiş \'e yayılma eğilimi gösteren eski ilkelerin ve sloganların yapıçözürnünü yapar. Günlük dil doğal değildir \'e bütünlüklü bir eğitim dönemiyle edinilen

önkabuller Ye kültürel ,·arsayımlarla meydana gelir.

jacques Derrida Klıörcı ©

Eclitions Galilee, 1993

Klıörcı

Kabalcı YayıneYi,

©

1999

Birinci Basım: Şubat, 2008 Teknik Hazırlık: Zeliha Güler Kapak Düzeni: Gökçen Yanlı Yayıma Hazırbyan:

Mustafa Küpüşoğlu - Zeynep Mertoğlu KABALCI YAYINEVI

Hiınaye-i

Etfol Sok. 8-B Cağaloğlu 34110 ISTANBUL Tel: (0212) 526 85 86 Faks: (0212) 513 63 05 yayiım·[email protected]. tr \\WW. kabalciyayine,·i.com internetten

satış:

W\\'\\'.kabalci.com.tr

le cadre dıı programme d'aide iı la des Ajfaires Etraııgem, de l'Ambassade de Fraııce en Turqııie et de l'Iııstitut Cet

oııvı age, pııblie daııs

pııblicarioıı, beııeficie dıı soutien du Miııistere Fraııçais d'lstaııbul

Çeviriye ve yayııııa lwthı programı çerçevesinde yayımlaııaıı bu yapıt, Fraıısa Dışişleri Balwıılıgı'ııııı, Tıirhiye'delıi Fransa BüYiilıelçiliği'ııiıı ve lstaııbul Fraıısı söz konusu formuımdan

bu

nite-

sahip karakterine ragmen belki de, biçimsel-

leştirmesi gın»

hazırlık

«mantık»

olacagı

saglıyorlar.

biçimselleştir­

söylencenin

söz ederken söyledigini hala bir

mantık,

«bir

«mantı­

«mantık

hatırlarsak,

mantık

formu»

olacak

mıdır7

vardır,

fakat sorumuz burada tekrar ortaya çıkıyor:

Böyle bir söylence

mantığı şüphesiz

kesinlikle «filozofların çelişmezlik mantıgmndan kaynaklanmayan khöra düşüncesi, yine de söylencesel düşünce uzamına mı ait olacaktır? Onu örnek alan bu «piç» logos hala bir mythos mudur7 Kendimize uzun bir sapma zamanı tanıyalım. Hege\'in spekülatif diyalektiginin, söylencesel düşünceyi teleolojik bir perspektif içine kaydetme

tarzını deger\endirelim. Bu diyalektigin bir çeliş­

mezlik mantıgı oldugunu ve olmadıgını söyleyebi33

.JACQUES DERRIDA

liriz. Çelişkiyi olduğu gibi bütünleştirir ve kısmen muhafaza edip, yadsıyarak aşar [reltve]. Aynı şekil­ de, söylencesel söylemi olduğu gibi felsefi öğe içinde kısmen muhafaza edip, yadsıyarak aşar. Hegel'e göre, ki biz de Hegel'den sonra ve Hegel'e göre düşünüyoruz, felsefe yalnızca mantığın emin yoluna girdiği andan itibaren ciddi bir hale gelir: yani söylencesel formunu terk ettikten, daha çok bunu kısmen muhafaza edip, yadsıyarak aştık­ tan soma diyelim: Platon'dan soma, Platon'la. Kavram söylencesel uykusundan felsefi

mantık

uyandıktan

kendine gelir. Uyku ve

kü olay basitçe bir perdenin tir: bir perdenin

ardında

soma,

uyanış:

çün-

kalkmasından_ibaret­

gizil bir güç [puissance

virtuelle] içinde bulunan felsefi bir

öğenin sarihleş­

tirilmesi ve idrak edilmesi. Söylencesel öğe, diyalektik Aufhebung'una [kısmen muhafaza edip, yadsı­

yarak

aşar] sunulmuş ve adanmış bir ön-felsefi öğe

olmuş olacaktır yalnızca. Bu teleolojik gelecek geç-

miş, bir anlatı zamanına benzer, fakat bu anlatı dı­ şına çıkışın bir anlatısıdır.. Anlatısal bir kurmaca-

nın sonuna işaret eder. Hegel bunu, «dostu Creu-

zern ve kitabı Symbolik und Mythologie der alten Völ-

ker, besoders der Griechen, 1810-1812'yi savunarak an-

latır.3 Söylencesel logos, kuşkusuz bir tür «felsefe 34

KHÔRA

yapmak» olduğu iddiasını ortaya atabilir (s. ıos). Filozoflar, felsefi öğeleri hayal gücüne (Phantasie) yaklaştırmak için söylencelerden yararlanmış olabilırler.

Fakat «söylencenin içeriği düşüncedirn

(a.g.y.). Söylencesel boyut formel ve harici Eğer

Platon'un söylenceleri «güzel»se,

cenin söylencesel

«sunuluş»u

kalır.

eğer düşün­

(Darstellung) «gü-

zel»se, söylencelerin «ifadenin soyut kipinden» daolduğunu

ha «seçkin>> (vortrefflicher) ta

etmiş

oluruz. Gerçekte, Platon

menin saf darsızlığl» başvurur.

bunu bir

yalnızca «düşün­

içinde kendini ifade etme» «ikti-

(Unvennögen) ölçüsünde söylenceye Bunun

yalnızca

giriş

Hegel'in ne

kipliği

sanmakla ha-

kısmen

böyle

diyaloglara

olmasının

nedeni,

girişte yapmasıdır

- ve

hiçbir zaman saf biçimde felsefi olamaz: girişler

ve önsözler

düşündüğünü

biliyoruz.

hakkında Şeyin

genel olarak

kendisine, esas

konuya geldiği zaman Platon kendini tamamen farklı bir şekilde ifade eder. Örneğin düşünelim: düşüncenin

Parmenides'i

basit belirlenimleri imge

ve söylenceden vazgeçebilir. Hegel'in diyalektik şe­ ması burada aynı zamanda söylencesel, figüratif

veya simgesel olanla da ilgilidir. Parmenides «ciddi»dir, söylenceye başvurma ise hepten değildir. Bugün bile. yalnızca Anglosakson denilen düşünce 35

JACQUES DERRIDA

içinde değil, birçok değerlendirmeyi yönlendirdiği şekliyle, ciddi ve ciddi olmayan karşıtlığı, burada olduğtı haliyle felsefe ile felsefenin oyunsal-söylen-

cesel sürüklenmesi arasındaki karşıtlıkla örtüşü r. Felsefi düşüncenin değeri, yani aynı zamanda ciddi-

yeti, kapsamının söylencesel olmayan karakteri doğrultusunda ölçülür. Hegel burada değerin, cid-

diyetin, ciddiyetin değerinin altını çizer ve Aristoteles onun kefilidir. Çünkü «Platon'un değerinin kaynağı

hiçbir

şekilde

söylencelerde

değildir»

Wert Platons liegt aber nicht in den Mythen, s.

(Der 109)

beyanında

bulunduktan sonra, Hegel Aristoteles'i

alınulıyor

ve tercüme ediyor. Burada

durmamız

uygun olacaktır. Bu sorunu doğrudan ele almadan geçerken hatırlatalım, Timaios'un Aristotelesçi yorumunun, özellikle de khöra hakkında, yorumlar tarihinde nasıl bir ağırlığa sahip olduğunu biliyoruz. Şu halde, Hegel Metafizik'i tercüme ediyor veya yorumlayarak alıntılıyor: «'TTEQL µi:v TWV µunKWÇ

ao