146 58 4MB
Turkish Pages 414 [415] Year 2016
Alp Hamuroğlu Hıristiyanlik, islamlık ve Avrupa \J
DOG 'DAN B TI'YA UYGARLIK KAPILA 1 (Endülüs, Sicilya, Haçlı Seferleri)
Bilim ve Gelecek Kitaplığı
Bilim ve Gelecek Kitaplığ'ı - 50 Hıristiyanlık. İslamlık ve Avrupa
Doğu'dan Batı'ya Uygarlık Kapılan (Endülüs. Sicilya. Haçlı Seferleri) Alp Hamuroğlu
© Bu kitabın yayın hakları 7 Renk Basım Yayım ve Filmeilik Ltd. Şti.'ne aittir. Birinci Baskı: Nisan 2016 ISBN: 978-605-5888-49-7 Yayıma hazırlayan: Ender Helvacıoğlu Teknik hazırlık: Baha Okar Baskı: Ezgi Matbaacılık
Sanayi Cad. Altay Sok. No: lO.
Çobançe§me - Yenibosna 1 İstanbul Tel: (0212) 452 23 02
7 Renk Basım Yayın ve Filmeilik Ltd. Şti Sertihka no: 12496
•
Tel: 0216.349 71 72
Caferağa M. Moda C Zuhal S. No: 9/1. Kadıköy-İstanbul http://www.bilimvegelecek.com.tr
•
[email protected]
ALP HAMUROGLU
Hıristiyanlık, İslamlık ve Avrupa
DOGU'DAN BATI'YA UYGARLIK KAPlLARI (Endülüs, Sicilya, Haçlı Seferleri)
Alp
Hamuroğlu
1945 yılında Balıkesir'de doğdu. İlköğrenimine. lise öğretmeni olan babasının görev yeri Antalya'da başladı, Ankara'da devam etti. Ortaöğrenimini ise Ankara ve İstanbul'da tamamladı. 1964 yılında A.Ü. Tıp Fakültesi'nde başladığı yüksek öğrenimini, İ.Ü. Dişhekimliği Fakültesi'nde 1974 yılında bitirdi. "'68'1i"dir. 60'1ı yılların sonunda Ankara'da gençlik hareketleri içinde bulundu. 70'1i yıllarda çeşitli davalarda ( 1972'den başlayarak "Şafak" ve "TİİKP"de, 1975'te "Aydınlık" davalarındal yargılandı. 1975'ten sonra Halkın Sesi, Aydınlık, Bora ve Türkiye Gerçeği dergileri. Aydınlık Yayınları ve Aydınlık gazetesinde çalıştı. 1980' den sonra Saçak. Seçenek, Aydınlık, Teori. Bi/im ve Ütopya, Bilim ve Gelecek ve başka dergilere ve Aydınlık gazetesine araştırma ağırlıklı yazılar yazdı. Avrupa ülkelerinin (özellikle Almanya'nın) tarihi, Batının strateji ve siyasetleri, ülkemizin geçmişi, Ermeni "sorunu"nun kaynaklandığı 19. ve 20. yüzyılın gerçekleri konularında önemli bir kısmı yayımianmış araştırmaları ve çalışmaları var. "Alman İslamı" (Kaynak Yayınları. İstanbul 2001) adlı kitabıyla 200 1 yılı "Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü"nü aldı. Çeşitli internet sitelerinde ve bugün dagarcikturkiye.com aylık dergisinin her sayısında yazıları yayımlanıyor. Kendi ifadeleriyle, tarihe ve günümüze bakışta kitlelerin rolünün ihmal edilmemesi gerekhğini düşünüyor. Ülkemiz tarihinde Cumhuriyet'in, yakın dünya tarihinde (ve içinde bulunduğumuz küreselleşme döneminde) emperyalizmin rolüne gereken değer ve önemi vermenin, Batıyı ve günümüzü anlamakla gerekli olduğuna inanıyor. Halen. 1980 yılında gittiği Almanya'da yaşıyor.
iÇiNDEKiLER ÖNSÖZ
9
1. UY GARLIKTAN Y OKSUN AVRUPA
25 27
ll. MUSEViLiK VE HlRiSTiYANLlK Musevilik ve Mesihçilik isa ve Mesihlik Barışçı Bir Dinin inşası Roma'ya Yeniden Muhalefet "Roma imparatorluğu'nu Ele Geçiren Hıristiyanlık" Papalığın Kullandığı Din: Avrupa'nın Orta Çağı Avrupa Hıristiyanlığı ve ikiye Bölünmesi Tarihin Önündeki Engel: "Tek Din" Olarak Avrupa Hıristiyanlığı Uygarlığın Reddi ve Kopuş: Roma Sonrası Avrupa Olgular, Sonuçlar
35 37 41 47 57 61 68 74 81 83 85
Barbar Avrupalılar ile Grekler ve Romalılar
lll. iSLAM Orta Doğu'da Toplumsal ve Ekonomik Sıçrama: Yeni Bir Dinin Devrimi Her Y önde Yayılma ve Aydınlanma: islam'ın Atılımı islam'ın Yayılması ve Hıristiyanlıkla Karşılaşması Yeni Dinin "Gölü" Olan Akdeniz islam'ın Y üksel işi: Emeviler ve Abbasiler islam'ın Bunalımı islam'da iranlılar ve T ürkler islam'da Kadın 1 T ürkler ve Doğulular Avrupa'dan Atak, islam'da Gerileyiş "Hıristiyanlığın Doğusu"ndaki islam
89 91 101 117 123 127 129 130 138 143 145
IV. "AVRUPA'NIN BATISINDAKi DOGU": ENDÜLÜS Avrupa'ya Gelen Çok-Dinli Doğu Avrupa'da iki Uygarlık Endülüs'te Hıristiyanlar, Yahudiler Endülüs Uygarlığı ve Avrupa'da ilkler Endülüs'te Eğitim, Bilim, Kültür, Kitap ve Sanat Endülüs'te Filozoflar, Düşünürler, Bilimciler, Mucitler, Hekimler, Gezginler Çok-Dinli Endülüs: Kilise, Hıristiyanlar ve islam Avrupa'da Müzik, Endülüs'te Müzik
149 151 153 155 158 163 165 168 174
Endülüs'te Aşk ve Şiir Endülüs'te Kadın ve Aşk Şair Hükümdarlar, Şairli ve Şiirli Saraylar Endülüs Edebiyatında Nesir, Avrupa'da Nesir Endülüs Parçalanıyor, Hıristiyanlık ispanya'da Saldırıya Geçiyor islam'ın Avrupa'dan ilk "Temizlenmesi"
178 182 183 185 187 190
V. MODERN BATININ T EMELiNDEKi DOGU: "iTALYAN iSLAMI"- SiCiLYA islam Uygarlığı italya'da Sicilya'da Hayat Başlıyor Hıristiyanlığın Saldırısı ve Normanların Zaferi Normanlar Papalıkla Çatışıyor Normanların Arap Hayranlığı Norman Sicilyası: Bilim ve Sanat Merkezi Doğu ile Ticaretin Önemi Stupor Mundi: Kutsal Roma Cermen imparatoru ll. Friedrich Doğu Bilginlerinin ve Doğu Hükümdarlannın Dostu Olan Hıristiyan Arapların Büyüttüğü ve Eğittiği Çocuk-Kral Devlet Örgütlenmesinde Doğu Etkisi, Doğu'dan Alınan Kurumlar Doğu Biliminin Peşindeki "Avrupalı" Arap Yönetimi, Yahudiler ve italya Ticaret , Sayılar, Matematik, Bilim Sanat, Şiir, Müzik, Mimarlık Araplar, Sicilya, italya: Kadın ve Aşk "Avrupa"nın Ortaya Çıkmasının Ekonomik, Kültürel ve Siyasal Kökeni Doğu'nun ve islam'ın italya'ya Armağanları, Bugüne Bıraktıkları Avrupa Tarihyazımı , Katledilen "Sicilya-italya Hıristiyanlığı"
199 201 204 207 209 210 213 214 216 218 220 221 223 227 229 232 235 237 239 240
VI. HIRiSTiYANLIGIN "HAKLI" VE "KUTSAL" SAVAŞI: HAÇLI SEFERLERi Çerçeve ve Haçlı Seferlerinin Anlamı Haçlı Seferleri, Türkler, T ürkiye Haçlı Seferleri Öncesinde Avrupa, Hıristiyanlık ve Orta Doğu Haçlı Seferlerinin Nedenleri ve Bahaneleri Haçlı Seferlerinin Hazırlığı ve "Haklılık Sorunu"nun Çözümü: "Savaşan" Hıristiyanlık Haçlı Seferleri Başlıyor (1096)
245 247 252 254 256 264 268
Haçlılann Müslümanlarla Karşılaşması Haçlılar Orta Doğu'da Neler Yaptılar? Haçlılar Orta Doğu'da Neler Gördüler? Haçlılar, Frenkler ve islam'ın "Cihad"ı Doğu Hıristiyanlıkları ve Doğulu Hıristiyanlar Birbirini Sevmeyen , Birbirine Güvenmeyen, Birbirine Yabancı ve Düşman Hıristiyanlar: Haçlılar + Papalık ve Doğu Roma Haçlıların Doğu Roma'nın Başkenti ve "Hıristiyanlığın ikinci Merkezi" Konstantinopolis'e Saldırısı Avrupalı Haçlılar, Doğulu Hıristiyanlar ve Doğulular Haçlılar: Cermenler, Latinler, Normanlar "T ürkiye" Haçlılardan Çıktı, Haçlıları T ürkler Bitirdi HAÇLI SEFERLERiNiN SONUÇLARI Haçlı Seferlerinin Avrupa ve Avrupalılar için Sonuçları Haçlı Seferlerinin Orta Doğu'da Kalan , Bölgeye Yerleşen Avrupalılar için Sonuçları Haçlı Seferlerinin Doğu ve Doğulular için Sonuçları Haçlı Seferlerinin Dünya, Tarih ve insanlık Değerleri Açısından Sonuçları
272 279 280 282 285 288 292 297 299 303 306 306 339 342 350
VII. PE YGAMBERLER, DiNLER, TOPLUMLAR Üç Peygamber: Hz. Musa, Hz. isa ve Hz. Muhammed Üç Din: Musevilik, Hıristiyanlık ve islam Uygulanamayan ve Uygulanan Programlar Hıristiyanlığın Program Değişikliğinin Nedenleri Hıristiyanlığın Programındaki Değişiklikler islam Hıristiyanlık ve islam'ın Karşılaştırılmasında Olgular, Sonuçlar Toplumlar: Avrupalılar ve Doğulular Avrupalılar Doğulular
355 357 361 365 366 369 377 382 386 386 387
ZAMANDiZiN
393
YARARLANILAN KAYNAKLAR
399
ADLAR DiZiNi
405
ÖNSÖZ 9
ÖN SÖZ "Bundan on iki sene önce, Son Kırım Muharebesi'nin siyasi bir tarihini yazmak emeline hapılmıştım. Birçok eserler getirtip toplamaya başladım. Bu elde ettiği eserlerin her birinde pek çok parlah sayfalar buldum. Hepsinden parlah sozler ve tabirler ile tam donanımlı, ayrı ayrı birer başlıca eser meydana getirmenin zor olmayacağını derhal gorüp anladım. Lakin yapmadım. Vicdanım mani oldu. Çunhu okuduğum eserlerin hiçbiri Osmanlı fikrinin ve haleminin mahsulü değil. Ne kadar doğrulanmaya ve değiştirilmeye gayret edilse kendi tarihimiz alamayacak. Gerekli vesikaları elde etmedihçe musveddeleri yayınlamah hatınma bile gelmedi. Bu hataya duşmüş olsaydım, zannederim hi, bugün esef ve pişmanlıktan başka bir netice hasıl olmayacahtı. Zira o yabancı eserlerde gorduğüm nice sözlerin yanlış bir bilgi, yahut muhaheme mahsulü olduğu bence bugün bilinen bir gerçektir. " Ha reddin Be , Vesaih-i Tarihiyye ve Siyasiyye, 1908co y
y
Uygarlık, farklı toplumların kültürel değerlerinin ve birikimlerinin ilişki ler yoluyla bir araya gelmesi ve kaynaşması sonucu bir üst düzeye yükselme sidir. Örneğin, Mısır uygarlığı, Nil Nehri boyunca halkların ve Akdeniz sahil şeridinin toplumlarının su ulaşımıyla temas etmeleri, ilişkileri ve alışverişlel)
Hayreddin Bey, Belgelerin Dilinden Osmanlı ve Avrupa, Selis Kitaplar, Istanbul 2008, s. 1 5 . Sonradan Göçen soyadını alan Hayreddin Nedim ( 1 867-1942), çok dil bilen tarihçi, diplo mat, araştırmacı, e�iıimcidir. 1920 yılında görev yapmış Istanbul şehreminilerindendir (be lediye başkanı). Birçok eseri vardır. Yukanda sözü edilen beş ciltlik çalışması, 1. Keskin ve A. Ahmetbeyo�lu tarafından sadeleştiriimiş ve yayına hazırlanmıştır.
10 DOCU'DAN BATI'YA UYGARLIK KAPlLARI ri sayesinde ortaya çıkmıştır. Örneğin, Mezopotarnya uygarlığı, Dicle ve Fı rat gibi büyük nehirlerin sağladığı ulaşım, ilişki ve haberleşme olanaklannın eseridir. Ancak böyle ilişki ve alışveriş imkanlarına sahip toplurnlar gelişe bilrnişler, tarım devrimi gibi büyük tarihsel üretim sıçrarnalarını yapabil rnişler, kapalı ve mal değişimi ekonomilerinden ürün fazlalığının yarattığı, içinde ticaretin de bulunduğu üst düzey ekonomik ilişkiler aşamasına geç rnişlerdir. Akdeniz bütün bunların bir arada geliştiği bir coğrafi zernindir. Böylece Akdeniz ve Orta Doğu uygarlıkları, doğal ve toplumsal kaynakların çeşitlendiği, çoğaltıldığı, harrnanlandığı, geliştirildiği ve yeniden üretildiği bir sürecin sonucu olarak insanlığın yüksek bir kültürel aşaması olmuştur. Akdeniz'in doğusu ve biraz daha geniş bir alan olarak Orta Doğu, dün yanın ilk uygarlıklarının ortaya çıktığı, üretim patlamasının yaşandığı, her türlü gelişmeye yolun açık olduğu bir bölgedir. Orta Doğu'nun bu bölgesi, Kuzey Afrika'da Nil havzasından başlayıp Akdeniz'in doğu kıyılarını dola şarak, içine Mezopotarnya'yı da alarak büyük bir yay halinde ortaya çıkan Verimli Hilal, Bereketli Hilal'dir. Orta Doğu, ekonomi, üretim ve ticaretin ilk kez yüksek düzeyde geliş tiği yer olarak aynı zamanda toplurnların ilkelliklerinden kurtulmalarını sağlayan, soyutlama yeteneklerini geliştiren, siyasal genişlernelerini ve pe kişrnelerini sağlayan bütün tek-tanrılı dinlerin çıktığı yerdir. Ve yazının icadıyla da tarihin başladığı yerdir. Bu uygariaşma süreci süreklilik olmadan gerçekleşemez. Kopukluklar, uygarlıkların ortaya çıkmasını ve olanların daha da gelişmesini önler. Hat ta kopukluk ve kesiklik, bir uygarlığın ortadan kalkmasına bile yol açabi lir. Bu bakırndan uygarlıkların esas düşmanı kopukluktur. Kitap haline getirilmiş bu çalışmanın konusu, uygarlık-din ilişkisi, uy garlıklar arası dinsel ve kültürel alışverişler ve dinlerin coğrafyalar arası farkları ile coğrafyaların karşılaştırmalı din-kültür tarihidir. Biraz uzun, kapsamlı, ağır ve iddialı gibi gözüken bir cümle oldu. Böylesine geniş bir şekilde ifade edilmiş ve böylesine önemli ve geniş olan bir çerçevenin al tından kalkacağırnız gibi bir düşüncemiz olduğundan dolayı bu "konuya" girişrnedik ve bu uzun cümledeki genişlik, konuda yetkin olmamızdan dolayı değildir. Dinbilim ve din sosyolojisi ile tarihi konularında herhangi bir uzrnanlığı olmayan bir kişinin böyle bir işe kalkışması aslında pek ye rinde de değildir. Ancak, özel olarak dinlerin ve genel olarak uygarlıkların ele alınmasında karşılaştığırniz iki durum, böyle bir çalışmaya eğilrnernize neden oldu. Bu dururnlar şunlardır: l ) Avrupa'nın ve Batı'nın bugüne gelen tarihi, esas itibarıyla nesnel ol mayan bir tarihtir.
ÖNSÖZ l l Bu tarih, Avrupalılar ve Batılılar tarafından kendi tarihleri olarak yazıl mıştır. Avrupa ve Batı'nın tarihi, agırlıklı olarak, Avrupa ve Batı dışında yazılmamıştır. Bunda bir terslik de yoktur. Ancak bunun anlamı, kendi toplumlarının geçmişlerindeki övünülecek gibi olmayan özellik ve davra nışlarının gösterilmemeye ve sergilenmemeye çalışılması dolayısıyla "tari hin" seçilmiş ve eksiltilmiş olmasıdır. Bunun yanı sıra kendi tarihlerinin kendileri tarafından önemli ölçülerde çarpıtılmış da olmasıdır.m Ve bu yüzden -nedenleri ayrı bir konudur ama- Avrupa tarihi taraflı bir tarihtir (daha dogrusu -tarihi bilim haline getirme anlayışları ortaya çıkana kadar dünyadaki en öznel tarihlerden biridir) . Bu konuda ikinci olarak, Avrupa ve Batı tarihinde en önemli yapıtaşların dan ve etkenlerden biri olan Hıristiyanlık, Avrupa'nın ve Batı'nın tarihinin kendi ontolojisine göre yazılmasını saglamıştır. Yani, Avrupa ve Batı tarihi Hıristiyanlıga göre ve Hıristiyanlık için yazılmıştır. Avrupa feodalizmin de Hıristiyanlıgın tarih anlayışına uygun bir görüş egemendi. Böylece din açısından fazla "yararlı" bir Avrupa tarihi ortaya çıkmıştır. Bu tarih, geçerli kılındıgı gibi, bugün alternatifi olmakla birlikte, ortadan da kalkmamıştır. Oldukça geç sayılabilecek belirli bir dönemden sonra "Batılı" olan, "Batı uygarlıgı"nın da sahibi olan Avrupalılar, kendilerini, görece üstün tekno lojileri sayesinde dünyadaki diger insanlar ve başka toplumlardan üstün görmeye başlamışlar, bu ise onlara, kendilerine yontan bir bakış açısı ka zandırmıştır. Bu, önceleri "Avrupamerkezcilik"0l denilen, 20. yüzyıldan sonra ve şimdilerde "Batımerkezci" halini almış olan bir bakış açısıdır. Bu bakış açısının "Batılı" ve "Hıristiyan" olması, Batı dışındaki dünyanın 2)
"Insanlar yazarak tarih yapıyor; yalan söyleyerek de tarih yapılır. Neyin ne zaman anlatıldıgı tarihçinin seçimine baglıdır. " (Sargut Şölçün, "Tarih Bilinci ve Kültür Mirası", 1 2 Mart 1988, Almanya'nın Essen kentinde konferans, çogalıılmış metinden)
3) Benmerkezci (egosantrik) egilimlerin ortaya çıkardıgı Avrupamerkezci bakış açısı, cografyayı esas alan bir merkezcilikten etnomerkezci (etnosantrik) bir özellige evrilmiştir. Daha sonra keşfedilen "ırkçılıgın" da bulaştıgı Avrupamerkezcilik, Avrupalı "ırkların" üstünlügü teorile rine dönüşmüştür. Avrupamerkezciligin ortaya çıkmasında Avrupalıların sömürgecilik döneminde ilkel toplum larla karşılaşması rol oynadıysa da, bu cografyaya baglı etnomerkezci akımın temeli Avrupa Hıristiya�lıgının ideolojisi, teolojisi, ögretisi, bilimdışılıgı, geriligi, söylemleridir. Şöyle ki, Avrupa Hıristiyanlıgına göre, tepsi gibi olan dünyanın merkezi Roma'ydı. Roma'nın bulun dugu kıta ise karaların ve denizierin ortasındaydı. Avrupalıların "keşifleri", bilimcilerin Kili seye karşı ileri sürdügü dünyanın yuvarlak oldugu iddiasının dogrulugunu kanıtiarnıştı ama Kilisenin, bilimsel gerçekiere dayanmayan ve olguları reddetmeye çalışan özellikleri ortadan kalkmamıştı. Dünyanın yuvadık oldugu kabul edilmişti ancak Kiliseye ve Papalıga göre dün ya güneşin degil, güneş dünyanın etrafında dönmekteydi. Bu ise, çerçevesini dünyanın oluş turdugu söylemdeki Avrupamerkezciligin, evren genişligindeki ortamda dünyanın merkez olmasına evrilmesiydi. Kilise, bilime ve bilimcilere ragmen bu sefer de dünyamerkezciydi.
1 2 DOGU'DAN BATI'YA UYGARLIK KAPlLARI ve esas olarak da Dogu'nun, Batı ve Hıristiyanlık tarafından ve onun nes nel olmayan degerlendirrneleri tarafından tanımlanmasına yol açmıştır. Batı'nın tanımlarnaları genel hatlarıyla olumsuzdur ve ötekileştiricidir. Bunun bizi ilgilendiren önde gelen tarafı, bir Doğu toplumu olan Asyalı Türklerin ve bir Orta Doğu dini olan Islam'ın bu kapsarnda ele alınıyor olmasıdır. Dinle harmaniaşmış Avrupalı bakış açısının en önemli "Doğu konusu" ise, Islam ve Türklerdir. Tarihi Hıristiyanlığa göre ve Hıristiyanlık için yazılmış olan Avrupa, aynı zamanda Hıristiyanlığı kıtasal çıkarları ve yayılması için kullanmıştır. Bu, Avrupa ve Hıristiyanlık tarihlerinin kesişınesi ve aynı doğrultuda ol ması sonucunu doğurrnuştur. 2) Bir din olarak Islam'ın "kendi" tarihi, çarpıtılmış ve tersyüz edilmiş bir tarih olmarnakla birlikte, yeni dinin olumlanması için ve yayılma ihti yacının gereği olarak öznel bir tarih olmuştur. Bu tarih, dışarıya karşı kendi özelliklerini ve tarihini yazarken, dinin ve dinsel anlayışların doğal sonucu olarak, bilimsel nesnellikten uzaktır. Bu, kendi dinini olumsuzluklardan uzak gösterıneye çalışma çabasıyla ilgilidir. Duygusallıkla harmanianmış ve dinin beğenilrnesine ve benimsenmesi ne hizmet eden bu bilimsellikten ve nesnellikten uzak tutumlar, "tarihin" bugüne pek de sağlıklı olmayan bir şekilde gelmiş olması sonucunu do ğurrnuştur. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Avrupa'nın ve Batı'nın yazdığı Islam tari hi de, çoğunluk ve ağırlık itibarıyla, "öteki"nin anlatılması ve bir rakibin olumsuzluklarının sergilenrnesi çabasıdır (elbette Batılı gerçek bilirncileri bu değerlendirmenin dışında tutuyoruz) . Bu konuda şu da belirtilmelidir, Hıristiyanlığın tarihyazırnıyla Islam'ın tarihyazımı arasında kendi bakış açılarının farkı dışında da önemli fark lar vardır. Bu farkların en önemlisi ve birincil derecede önde olanı, bi rincisinin ihtiyaca göre ve sonradan üretilmiş olmasıdır. Oysa İslam ta rihi en azından benzer bir ihtiyaca göre üretilmiş değildi. Islam tarihi, Hıristiyanlık tarihi gibi tersyüz edilmek zorunda olmarnası ve tersyüz edilmemiş olması, böyle bir ihtiyacı bulunmarnası dolayısıyla gerç c kligc görece daha yakındır. Islam tarihi -bütün tarihler gibi- sonradan yazıl mış olması yanında, aynı zamanda, esas olarak gününden hemen sonra, aradan uzun bir zaman geçmeden yazılmaya başlanmıştır. Bu bilimsel anlarnda bir güvenilirlik göstergesi olmasa da, uzun süreler gc�·ıııcsiııin sakıncalarını taşırnaması demektir. Ayrıca gününde veya çok zaman geç meden yazılan tarihler, tersyüz edilmesi diğerine göre aynı öküdc kolay olmayan tarihlerdir.
ÖNSÖZ 13 Sonuçta Islam tarihi, Hıristiyanlık tarihinin ilk dönemlerindeki konu munun ve özelliklerinin tamamen değiştirilmiş olması gibi, sonradan ih tiyaca göre üretilmiş bir tarih değildir. Üzerinde fazla oyrıanmış olduğu da söylenemez. Her şeyden önce bu, ilkeleri ve yöntemlerinin doğumuyla belirlenmiş olmasıyla ilgilidir. Doğarken ve kurulurken belirlenen özel likler esas olarak aynen sürdürülmüştür. Gizlenen ve tersyüz edilen bazı noktalar elbette bulunmaktadır, ama gene de Hıristiyanlık tarihine göre, daha doğru bir tarihtir. Örneğin, lsa konusu: lsa'nın ve 100 yılına kadar olan dönemle ilgili olarak Hıristiyanlık "tarihinin" bugüne ulaşanları, Hıristiyan yazınının eseridir. Yani nasıl bir ihtiyaç belirlendiyse sonradan ona göre ve öyle ya zılmıştır. Dönemle ilgilenen bugünün tarihçilerinin belirttiğine göre, o dö nemin, MS 1. yüzyılın ve 2. yüzyılın ilk on yıllarının tarihçilerinin hiçbiri lsa'dan dolaysız bir şekilde söz etmemektedir. lsa'dan söz ettiği belirtilen tarihçilerin ele aldığı çeşitli kişilerin de gerçekte lsa olup olmadığı belli değildir. Roma devletinin kendi tarihinde de lsa yoktur.